: Iran mektupları: 26 Komşumemlekettesa- nayi ve dokuma işleri.. İranlılar yerli malı giymekte öteden beri büyük bir dikkat göstermektedirler Tahran'du muşanna ve kıymettar bir kapı i TAHRAN, (Milliyet) — a bir nevi kumaştan yapılır- İran halkının başlıca işi ticaret |dr. ve sanayidir.. Avrupa kapıları | Cenubi İranda keçeden yapı açılmazdan evvel İranda her) lan külâhlar kullanılırdı. Bum- türlü sanayi mevcuttu. İran, | lara Külâhı memet denirdi. vaktile san'»t mahsullerini Ya-| © Keçe külüblerin çok iyile- bancı memleketlere ihraç eden | çi, mukavva kadar ince ve ka- yk dife gibi parlak olanları da var- kranllar, yaptıkları | isteİdi mdilerine rakip Bayi erbabına tefevvuk etmek isterler, iste, İdi, Bugün İranda kullanılan önü şemssiperli külâh Pehlevi- lerin eski külâhlardan farkı, -İ yalnız önündeki (viziyer) ler- dir. İranda dokuma (tezgâhları pek çoktur, Biz dokuyanlara » | Culâh — Culfa denir. Son se İran şalları iki nevidir. Bi- | nelerde Avrupa sanayiine rağ- tsi düz renkli, diğeri ren&â-| bet çoğaldığından İranda yer renk şallardır. Bu şallar, eks© | yer fabrikalar yapılmaktadır. riyetle iki üç metre uzunluğun Çakmak ve Etik dadır. Bu bir parça şalım ismi Tökedir. İranda evvelce kibrit yerine On beş yirmi liradan başlı: | çakmak kullanılırdı. Birkaç s6- Yarak iki üç yüz liraya kadar | pe evvel Hacı Mehmet Rahim ymette şal imal edilir. isminde bir tacir & tarafından İhraç dilen rengâ- | Tebrizde bir kibrit fabrikası açılmıştır. Hal şimdi çakmak renk ve çiçeklidir. Düz renk ik, #sllar, daha ziyade dahilde sar | yerine kibrit kullanmaktadır. Şeker fabrikası şimdiye 3a İranın yukarı böyledir. Şal... lar İolunur, İyi cins şaldan bir har kalık yüz — yüz eli liradan ağı al ia evveli bir şeker fabrikası tesis etmişler, fakat Rusların tazyi- ki yüzünden işletmeğe muvaf- fak © olamamışlardı. Elyevm Tahran civarında Kebrizek mevkiinde faaliyete geçmek ü- zere bulunan şeker fabrikası, işte bu fabrikadır. İranın müteaddit yerlerin- de iplik fabrikaları açılmağa başlamıştır. İpekçilik, İranda başlıca s8 nayiten birini teşkil eder. Es kiden İrana mahsus bir nevi ipek kumaşlar imal edilirdi ki banlara Darai denirdi. İranda: Hırs ez Darai çi mi fehmet “Ayı, Darayiden ne anlar, diye darbı mesel bile vardır. Kanavuz İranda, Kanavuz denilen bir Sevi kumaşlar vardır ki bunlar Yaldızlı basma nevindendir. İpek ve gümüş telile işlene Tek dokunmuşlardır. Kamavuz- Ey; Sok yüksek fiatla satılır. Ili sene evveline kadar Rus Yaya da ihraç edilirdi. Kalemkâr İrân Kalemkârları meşhur- lor. Bunlar, ekseriya 120 san gin eninde ve 2,5 metre boyun a kuraşlardır ki perdelik ola Jek kullanılır. o Kalemkârlar, diş» bezleri üzerine tersim ©- ilmiş yazı, resim ve çiçekler- ©n müteşekkildir. Adi bez üzerine yapılmış ol Makla beraber işçilikleri itibe- rile bazan çok yüksek (| fintla “aülanları vardır. Asfahan © kalemkürlarınn »tikaları 150 — 200 Tiradan *iğe alınamaz. Çıtşahi Çıt basma demektir. Kırk sene evveline kadar İranda nevi basmalar pek revaçta Ucuzları olduğu gibi paha da vardır. İranlılar, bütün ihtiyaçları” »: memleket dahilinde yapılan 139 ile temin etmeğe çalışır» Ni ye payanda, deri ayakka. |zini Eiyildiği halde yaz mevsi |tur. iş i 78 lik a) O Geçen cuma gecesi Bursa Sl Kl ya tabi Değirmenlikızık köyü! lt, tazyik edilmiş paçavradan | üzerinde lâzlara ait araziyi &- dir. Üstü iplikten örülmüştür. | teş almıştır. Orman yangını ., Give pek hafif olmak ii gittikçe artlığındanı Bursadan "ile ayağı serin tutar. Muka: | yardım gönderilmiş, Belediye göneti de deri ayakkabıların- | reisi bizzat yangına giderek an fazladır, Giveler yüz ku | vaziyeti görmüştür. tuştar başlar. Çifti on, beş fi | | Gönderilen bir müfreze &i- “9Ya satılanları da vardır. ker itfaiye vesaitinden İstifade Pahalılarının örgüsü ince ederek (saatlerce uğraştıktan ve san'atkârenedir. İranlılar, | sonra ateş bastırılmıştır. Şekiden başlarına külâh giyer.) | Yaran yer elli hektardır. geçir fabriki attal bir bale gelmiş ve olmuşlardır. İpekçilik — İranda yeniden inkişaf etmeğe başlamıştır. V.N. eli idi, klar, aa —— Orman yangın'arı Uludağında çıkan yang, bir kısmı orman vebir kısmı| kuru yapraklık 67 hektar ara- zinin yanmasına sebep olmuş- İranlılar, bundan otuz sene | dize Clark Gable | Bundan altı ay kadar evvel iki kişi Hollyvood'da Metro- goldvin Mayer stüdyosunun lokantasında bir masaya otur” muşlardı. Bunlardan bir tane- si bitkin ve yorgun gibi görü-| ler. Yemek bitince (o kalktılar ve kapıya doğru yürüdüler. Dı şarıda biribirlerinin ellerini sık tılar. Bunlardan ikincisi — Allaha ısmarladık Clark, dedi, bugünlerde tekrar geli- rim, — Beni burada bulabileceği» | ni pek tahmin etmiyorum. E- ğer işler böyle giderse ben Nev york'a ki cağım, Orada belki daha iyi bir iş yapabili- rim, Böyle konuşan adam Clark Gable idi. İ Alt sy geçti. Tali kuşu ba şa kondu. Artık cesareti tü- kenmek üzere olan delikanlıya servet ve şöhretin yolu görün müştü, Şimdi Amerikada ona yeni Hep ondan bahsediliyor. Hayır! Fakat öyle bir şahsiye- Clark Gable ti var ki, bir gören bir daha u Dut » Acaba neden? Gü- lüşü başka, baktığı zaman göz lerinin ışığı başka. Kadınlar onu görünce vücutlerinden bir raşe geçiyor, görmedikleri za man hayallerinde onu canlan- | orlar. Clark cezbeden ve veren msan.. Boyu bir metre seksen beş, geniş omuzlar, mütenasip bir vücut.. Sık ve siyah saçlar ve| Clark'ın hayatı macera ile doludur. Otuz iki yaşmda ol- duğu halde üç defa evlenmiş- tir. Bilhassa yirmi beş yaşm- da iken ikinci izdivacı istik- bali üzerinde (müessir olmuş- tur. Çünkü o zamanki karısı Jesephine Dillon diksiyon hoca sr idi. gitmişti. Aktör olmak istedi- ğini söyliyecek ders almak is-| tiyordu. Kadın karşısındaki delikanlıya ( baktı. Yanakları çökük, gözleri çökük ve par- isk. Çünkü Clark her zaman istediği gibi yemek yiyemiyor- du. Konuşması da berbat. , Josephine kendisine daima yüksek sesle okumasını ve bu suretle hem sesini, hem talâf- fuzunu düzeltmesini tavsiye et ti, | Bir sene sonra Clark boce| sı Josephine Dillon ile evleni- yordu. Ondan sonra boşandı. | Tar. Şimdiki karısı sahne artist! lerinden Rita Langham'dır. Ka | dın kendisinden yaşlı olmakla | beraber, pek iyi geçindikleri anlaşılıyor, İngilterede pazar tatilleri LONDRA, 14 (A.A.) — Avam Kamarası, mahalli teşrii, meclisler. de pazar günleri sinema ve çalgı mahallerinin açılmaları müsandesi- ni verebilmelerini istihdaf eden bir kanun projesinin müzakeresile meş guldür. Bu kanun projesi, pazarları esasen kapalı bulunmakta olan &- yatrolara kabili tatbik değildir. Avam Kamarası işbu kanun pro jesini tasvip etmediği takdirde gele | müyordu. Sessizce yemek yedi| (5 Radolphe Valentine diyorlar. | , Clark bu kadar güzel 7) mar İ söyleyerek seslerini bütün dünya. iki göz. İ maz. Bir gün Clark yazıhanesine | « cek teşrinievvelden itibaren pezer günleri hiç bir sinema açık balun- | Grezie del Rio Parlamağa başlayan İspan- Richard Barthelmess İyol yıldızları arasında Grozia de Rio'yu da zikretmek lâzım- | dır. Grazia hayatımı şöyle an- atıyor: — Babam maruf bir cerrah tı. Ben de kendisinin bir tek idim. Babam seyahati sev ik hayatımın bir kısmı şurada burada geçti. O kadar ki şimdi dört lisanı mükemme- len kenuşuyorum. Bilhassa Pariste terbiye gör düm. Fakat teganniye Milâno Dansı Anna Pavlovan'ın hocası Kamesky'den © öğren idim. Piyanoya altı - yaşında İ başladım. Yedi sene sonra dip lomamı aldım. Fakat ilk klâ- ik konserimi dokuz yaşmda vermiştim. Sinemaya gelince; | Crasını da anlatayım. İtalyada bulunuyor ve sahnelerde tagan ni ediyordum. On beş yaşında idim. Bir film için müsabaka açıldı. İki bin kişi arasından beni seçtiler. Şirket artistleri ile beraber cenubi Amerikaya gittik. Orada birkaç © macera Richard Berehelmess Bir sinema mecmuası Richard nese'i şöyle tarif ediyor: “Ada Richard Semler Barthel- Mektepte — kendisine *“hulyaperver Dick” derlerdi. Halbu hiç te romantik değildi mez, dans bilmez. Bir türlü tango” yu öğrenememiştir. Fakat musikiyi adar, Alâtı filmi çevirdik. Sinemaya inti- sabım böyle başlar. Muvaffak koşuları- nı, futbolü, tenisi çok sever. İyi sü- | vari, mi | şofördür. 1925 te plotu gök yüzünde vefat ettiği gün den beri tayyareye nadiren (biner. Bir yatı vardır. Boş zamanlarını en büyük dostları Ronald Colmana (4 ve William Paweli ile birlikte yat- || iri ziyaret ettiği ar anson, Lois Wilson, || Paul Weitmann, Flowence (o Vider, || Şahsi mesleklerinin — icaplarma | uymak mecburiyetinde olan iki artis < sağı tin iyi karı koca olabileceklerine ka | a ni değildir. Güzel karısı ne sinema, |£ ” ! ne sahne artistidir z Çok seyahat ödür. Kanada, Mek sika, Küba, Fransa, İtalya, |* İngiltere, İsvicre; Almanya, Avus Fakat çıp- Grazya del Rio birinde dünyayı is- tilâ edeceğine inanmaz. Hik temsil İ olmuşum ki, İtalyada avdetim » İde Cines şirketi beni angaje et- İti ve birkaç film daha çevir. İ- İdim. Ayni zamanda sahnede 7“ "İtalyanca ve İspanyolca - kaç söz İ ye de oynuyordum. Şimdi: de - Fransada sahnede operet oy- namak istiyorum. Tiyatroda bir başkalık var. İnsan halkın radyo mikrolonmunda (bir ya dinletirler, Bu Sinema artislerini © #öhret diye | kabul etmez. Dü: le ki - kabul sie andan inanlar ie | hararetini ve alkışını — duyur kabul eder. Hallyvood'un istikbalde | Yor. modern san'at beldesi olacağına ka. “ in sineme, yı iflâs ettireceğine inanmaz. Si manın da tiyatroyu iflâs ettireceği” ne inanmadığı Almanca ve İransızcası çok fenadır. Parasız saadet kabil olacağına ka- İ nanti yoktur, Hiç bir şey icat etmiş Mülâkatı sevmez. Bilhassa pazar | değildir. Koyu cümhuriyetcidir. Sa günleri Amerikada gazetelerin çıkar | bah dokuzdan evvel yataktan kalk. tığı nadirdir... Kuvvetli kokuları ve mücevheratı sevmez. Reklâm fo dıkları resimli haftalık ilâvelerden | | mekte ise de fiatler çok düşmüş- toğrafları çektirmekten de hoşlar- maz” de bir karardır, fakat umum va- saeavansanmminemommızammmmtiumeayasammmn Muhabir mektubu Adapazarı gitgide bir sanayi şehri oluyor! Bu kasabamız aynı zamanda mü: | him ziraat ve | ticaret merkezlerimizden biridir. Ada pazarında Hükümet, Belediye ve jandarma daireleri ADAPAZARI: (Milliyet) Ada | tandaşların buna itba eylemeleri pazarı pazarı Türkiyenin öteden. | şartile. beri mühim bir ticaret merkezi > Mlliyet ve hamiyet namına Ha mare isptakların yetiştir. liği külliyetli mahsulât hiç bir za man müşteriniz kalmamaktadır. | kaşa pazanı Ticaret odamın şu terki umum Türk © vatandaşları Kazanın senevi patates mahsulü seli enlecde (2,000) vagon bee | ağn dinin dinlen vel inle bir defa zeytin ve zeytinyağı, bir şimdi 1,000 vagon yani 15000000 kiloya inmiştir. Bu senenin pata- tesleri iyi fiatlerle kâmilen satıl. | defada fındık ve ceviz gibi yerli mıştır. Bundan başka çok mikdar | mallar için günler yaparak mah. da mısır ve yumurta da elde edil | sulâtımızın istihlâkine yardım et- sinler! Yunanistan'da haftada üç gün et yenilmemesi kararlaşt “i- mış ve yüksek bir tasarruf duygu- sile bu karara her tarafta riayet olunmakta bulunmuştur. tur. Kazanm kereste ihracatı da pek mühimdir. İstasyonda bir manzara Adapazarına gidenler istasyon San meydanlarında bir çok kereste yı at ğınlarna tesadüf ederler. Bunlar | © Adapazarı bir sanayi memleke demiryollarmız içi nwüteahl ten alınmış traverislerdir. Bu veriler yaş iken kesildikleri yani ağaçlar sularmı bırakmadan ih- zar olundukları için kâmilen çat- lamışlar ve traverislik — evsafını Wi halini almıştır. Yerli mailar do kuyan bir fabrikanın mamülatı çok revaç bulmaktadır. topraktan n her nevi çanak çömlek gö rülmeğe seza bir nefasettedir. Doğramacılık, mebilyecilik işleri de şayan ıtakdirdir. Bunlar meya nmda Ahmet Şerif Efendi gibi Avrupa'da tahsil etmiş san'atkâr larda vardır. Kunduracılık san'a- da pek terakki eylemiştir. Bir kunduracılar çarşım vardır ki cid den şayanı temaşadır. Buraya 180 den fazla kunduracılar içinde İs- tanbul vari pek şık mağazalar gö ze çarpmaktadır. Kontr plâk geniş satıhlı pide gibi kaybetmişlerdir. Bunlar az zaman da yağmur altında ve çamurlar mutazarrır olmuştur? Ticaret Odası Buranın Ticaret odası müşkül bir vaziyete düşmüştür! Odaya mukayyit tacirler aidatlarını ver- memekte olduklarından odanm sandığında on para Bunlar tahtalardır. Bu tahtalar i açılır gibi kavak ve ıhla- dirmerek için şiddet ibrazından çekinmekte imişler! Bu tacirlerden (180) i hakkın da ceza ki dir. Marangozlukta çok kullanıl. maktadır. Paralarımız harice akıp gitmek tedir. Ağaç ve orman yüzünden çok zengin olan memleketimizde bunların imali mümkün iken ha- Tişten getirilmesi ne kadar yazık» ter. Milli bir şirket bu işi pek alâ yapabilir ve paralarmızda memle ketimizde kalmış olur. Bataklıktan şikâyet Şehrin bir saat mesafesindeki (Gökceviran) gölü ha bir afet kesilmiştir. Oralarda iş kân edilmiş olan ahali sıtmadan kırılmaktadırlar. Bu göl Adapa zarını aşılamakta oluduğundar sıtma müçadele teşkilâtının o göle ciddi bir seferberlik ilân ey lemesine intizar olumaktadır. Belediye hastanesi Bir sene evvel açılmış olan bu güzel hastahaneyi lerek para vermemek yüzünden odayı müşkül bir vazi- yete sokmak ve momurları âtıl bir hale koymak tüccarlarımızın yük sek meziyetlerile kabili telif bir hal olmasa gerektir. a ; j Oda heyetinin son içtimamda ayda bir defa memlekette (Yerli | patates günü) yapılması tekarrür ederek icap eden makamata mü- | racaat olunmuştur. Bu çok yerin- ye memura Ali Osman Efendi ye mek paydosu olmasına rağmen beni stikbal ederek her tarafı goz. ir çok ayak hastaları tedavi olunmaktadırlar, Hastane aleyhinde Bazı kimselerin bu. hastane aleyhinde olduklarını işittim. Hal buki (7,000) liradan ibaret olasi bütçesinin (5,000) lirasını hususi muhasebe vermekte ve senevi üc- retli hastalardan da 500 lira vari” dat toplanmakta olduğundan ge riye kalan (1,000) lirayı da koca in belediyesinin vermeni