İl ize MA! TÜRK SAN'ATI Kablettarihe (uzanan bir! 'at merdiveninden syredece- ğimiz manzara, Montmartre mahallesinden gelen Kozmopo- lit san'atin yüzünü kızartacak mahiyettedir. Sekizinci asırda | Yaşayan Türklerin medeniye- | tdeki tekâmi ü bütün Av.| rupaya isbat eden Orhon haf- | riyatı, Macaristanda keşfedi- len defineler, bize Türklerin san'attaki kabiliyet ve iktida- rından güzel haberler vermek- tedir. Bugün Avrupa müzele J Kastamomide Eli Güzel Camii rini dolduran o mefis eserler, mensucat, heykeller, maden masnuatı, Türklerin san'atkâr bir millet olduklarına artık bü- tün dünyayı inandırmış bulu- huyor. San'at ve medeniyet arayıcıları, Asya toprağınmn altında maden damarı gibi her #ün yeni bir perdeyi açarak tarihi aydmlatıyorlar, Atilâ definesinde bulunan Yazoların üzerime (o nakşedilen işaretlerin eski bir Türk yazısı “lduğunu keşfeden Avrupanın agün parmağı ağzındadır. Hattâ Yunan san'at ve fel- #efesinin Garbi o Anadoludan “ten rüzgârların delâletile Av- | 5 *upaya geçmiş ve yerleşmiş ol- duğu kanaatinde bile müverrik in ittifakı var. Wi tarihi enstitü: rim ilfü fazla mesai sarfettiğinde şüp- © yoktur, ire » Profesör Strazygowski'nin “İhan şümul nazariyeleri, Türk San'atini ği ve Türkler inin harikul- iği hakkında bütün dünya- a ilân edilmiş bir afiş halinde ir, ,Karahoço — Turfan hava- sinde toprak altında asırlar. $a uyuklamış olan zengin ve| Muazzam bir san'at ve medeni | İS enkazı, fresklerile, heykel: | “ile, binalarile, kitaplarile bur | Tün nesli beşere harikalar öğ- Tetmektedir. Güderi üzerine Yazılmış kitaplar, onlara işlen- Miş muhayyerülukul resimler, Minyatürler, sahife — başları. Nin tezyinatı, renklerde ahenk VE asalet Avrupalıyı | şaşırtır j9r. Beşeriyet, henüz Kırgız arın Rücumile tahrip edilen Kirahoça şehrinin dünkü mede *iyetinden tam bir fikir edin- Miş te değildir. uu Bü büyük ve muassam gr Yeniyet, Şark medeniyeti, Eğe *nizinden Japon diyarına ve Hint denizinden Şimal buz de İl gün tarihen müsbettir . nizine kadar uzanan büyük'bir kıt'anın sakinleri tarafından kurulmuş medeniyetin varisle- ri, her zerresinde bir kahraman kanmm damlası (o bulunan bu topraktan (o başka ve yabancı medeniyetlerin san'atine keş kül tutamaz. Teknikte ince ifade şekilleri arayan ve bulan Türkün asırların o tekâmülünü takip eden bir varlık halinde, ayni zamanda tarihe boylu bo yuna uzanan bir medeniyet nakıli vazifesi gördüğü de inkâr İ edilemez. Ve Türklerin ilk me| me iiyü deniyetlerin kuruluşunda bü- yük himmetleri olduğu da bu- Wienne darülfünun tarihi enstitüsü muavini Hein- rich Glück'ün Ahmet Cemalet- | ( tin Bey tarafından tercüme e- | | hakkındaki | dilen Türk san'ati konferarsında Türklerin nasıl büyük bir medeniyet ve san'at hayatına sahip oldukları uzun uzadıya anlatılmaktadır. Heinrich Glück, “Konyada Alâettin camii. Burada Bahri sefit san'atinin sütün ve başlık ları yanımda garp memleket- lerinin Kurunu vustaya ait manastır avlularına kadar icra- yi tesir eden sütunlarının"hu- susi şekilleri mevcuttur ki Hin distan ve Orta Asyadan Hıris tyan Avrupaya kadar hulâl eden bu ve buna mümasil tez- yini unsurlar vasıtasile, müna- sebatı âlem ile tarihi umumiye | ait manevi münasebatın bizce pek muzlim olan Kurunu vus- ta devrinde ne derece bir ehem miyet kesbettiği tayin ve tak dir edilebilir. Bu hulül key- fiyeti cenubi İtalya ve İspan- ya tarikile Avrupaya İslâmler tarafından vuku bulmuştur. diyor ve Bizansta büyük bina- larda, kubbenin mikyasta istifade fiki n Türklerin mimarilerinde esas olarak ittihaz etmiş oldukları- nı da zikrediyor. Bütün bu tarihin aydınlığın da temaşa edebildiğimiz haki: katler, düne ait muhteşem bir san'at varlığından sonra bu nu ra karşı gözlerimizi yummak hususundaki gafletimizi asla affettiremez. Yine bu nurun ışığında “Selçukilerin mahalli san'atlerinde gösterdikleri ha rikulâde kabiliyetten sonra O manlr Türklerinin Bizans asa rile temaslarından sonraki vü- cude getirdikleri abidatın da azametini seyredebiliriz. Hay-; rettin, Kemalettin ve Sinan gibi dehaların mimari san'atin de ve sanayii tezyiniyede vücu de getirdikleri orijinalite küre mizin üstünde ine tesadüf ba san'at “| — Lâtin medeniyetinin birde- İlwamı olan Avrupa | geldiğini söyledi . Müderris İs edilemiyen mucizelerdendir . Bugün Vienne'da (açılan “Türk san'ati,, sergisi bütün |bu hakikatleri bir defa daha| İ Avrupalının gözleri önüne koy İdu. Bu sergi münasebetile ya. !k zılan yazılar Türk Avrupa! ie kadar hayraı lik verdiğini göstermektedir. Newe Zücher Zeitung'da çıkan Paul — Stefan'ın bir ida tercüme edilmiş İ kalede ikinci Bayezi çadı- > | Erzurumda Çifte minare rıng sit olan satırlarda çadırın güzelliği ve vinç verecek bir sitayiş zemini teşkil etmektedir. Türklerin İs, / ettiği tarihten ve heykel san'atine karşı ii ifatkâr olamadıkları gerçe ta- jmir kabul etmez bir boşluk teş İ kil etmekte ise de yine tarihin alaca aydınlığında seçilebilen renkler, ininyatürlerle | Türk resminin bundan sonra alacağı istikametin hangi & yollardan geçerek yükselebileceğini anla. mak mümkündür . i o Son günlerde Türk san'ati- nin , hassaten Türk resminin teveccüh edeceği istikamet et- | rafında bazı mütalealar kımıl- danmaktadır. . Namık İsmail Bey, Yunan medeniye- tine giderken san'atin bu mem badan kana kana içmek lâzım Imail Hakkı Bey, güzel san'at- ,Jar akademisinin ellinci senei devriyesi münasebetile radyo- İda verdiği konferansında: “Bu mazi pazarından yeni hayata yarayacak mal bulamazsı Yeni hayat için yeni gıdel, İramak lâzımdır.,, Şeklinde mi talealarda o bulundu. OHâmit İ Necdet Bey resim san'atinin | /istikametini kendi noktai na-| | zarıma göre izah etti. Sonra daha evvel Köprülü Zade Mehmet Fuat, Celâl E- İsat, Peyami Safa Beyler de bu mevzu üzerinde bazı neşriyat. | a bulundular. Bi bu mü- nakaşalardan ve mütalealardan at İ mahiyette telâkki olunabilece- ği için şayanı dikkattir, Üç Avrupa senesinde san'at ;kâr olabilmek zihniyetini ar.| İtik kökünden yıkmak mevsi iminin hulül ettiğini işaret eden | tibahi alkışlamak hepimiz vazifedir. Elif NACİ için Aziz Vatandaşlar: Bayramda kendi mahsulü- müzü kullanalım. Yerli mal yerli servettir. Yerli mahsu- comiyeti MILLIYET: SALI dalları kan içinde bir genç Fındık san'atinin | #azlanan san'attan hazin bir lisan | ve tarihi tablolarda la şikâyet ediyordu. makalesi | ortada yaşayan bir İson çıkan Mimar mecmuasın- | yok ki boğazlanan san'at meleği ol | yük san'atkâr Bu ma. | sun, raftan boğuk bir ses geliyor. Bunu ben de duyuyorum © Fakat bu san- lanan memlelcet istidadıdır. hayatını beyhude israf etmeyelim. Hakiki san'at, hakiki © san'etkâr! diyoruz. ihsan, ne > mükafat, çattâ me bir| ev 2 rr man eyendir. İnziva ve çok ne karşı ul seyen bü: ragatle kendi kalp ve vicdanının he- yecan ve ateşi içinde eserini yarat- roağa şalışan san'atkârları düşümü- | yorum da. mış mubitlerine küskün ne kadar İie'de doğdu, Babası Jean Ru. büyük san! lardan hiç birini bu çeşit reklâm ve propagandaya tenezzül etmiş gör- müyoruz. kıymeti bize 8€- | tisse, Bu, asil bir tevazu içinde hale | lenen başını müstakbel asırların pen | ccresine dayayı rin zevklerine hitap eden dahiler.. lerinde yapacak değiliz, Üç buçuk sene Pariste li maz, milletten takdir istemek ne de mektir? yeleri tevcih etmek mevtirhsiz, lü zumsuz ve hatta çölünçtür. duk. Elimizden geldiği lıştık. Yeni san'atin ateşile yanıyo. rüz, Kanımızın — içinde yepyeni ve taptaze bir heyecan var. Çırpmıyo. ruz. İdeal san'at için. diz. Yazık. yoruz. | teknik) gibi parlak serlevhalar altın | da bile mek Faidelidir. Hattâ bu yazıları biz altındaki imzanın imiş gibi de din. leyebiliriz. Memleketimizde hakiki san'at mi vücude setireceğiz? malıyız. kuru rütpeler, payeler iste. mem. Şantaja yer vermiyeceği hindeyim. Onun hayatı icin bunun kadar mu zir bir şey yoktur. Ancak hürriyetin ateşli havasını içen san'at tır ki yaşayabilir... zaman denilen büyük ve şaşmaz mü | gul olmadığı saatlerini tayıp bulacaktır. orge Petit de hali hayatında bu ka. | dar büyük muvaffakıyetler kazandı. | ği irin kendisini tebrik eden Ameri kalı kadına (Evet şimdi böyle fakat | “ makale intişar etmiştir. Eserlerinde dehanın izlerini bulup çıkaran o dur. galerilerde bu imzalı eserleri ararız. Bir çok insan bu sayede zengin © lurlar.. Mecmualer © ressamın eser İzak geçinen muharriler türemiştir. | ducics Koltaya alan bir sürü tefeyli bu da, | “Rubens,, in hayatı ve eserleri (1577 - 1640) Rubens beşeriyete şeref ve- | riş alan hocasına refakat etme- İren en kuvvetli san'atkârlar- | si için bir maaş bağladı. O sı- | dan biridir. Resmin her şube: | ralarda işlerinde de daimi bir sinde; gerek pizaj ve portreler- | muvaffakiyet & gösterdiğinden | de ve gerekse tezyinat, dini! (ressamların arasmda âdet ol şöhretini / duğu veçhile) o da İtalyaya git bakışlı. sarsacak hiç bir aleyhtarı bu-|meğe karar verdi. Ayrılmadan Ssan'at Bahsi Geçenki san'at sütunlarında da- atine irişilmiyor. Mesafeler!... Kelâl verici, fütür getirici mesa, feler ufala * ufala uzaklaşan bir kervanın son sesleri, son uzuvları gibi hazin hazin havada ve hade kalarda eriyor, kayboluyor. Kor. ler, doymak bilmiyen iştiha ve iftiraslarile insafsızca me safeleri yutuyor. Sanki bir harp Hakiki i İ saraymda | bağırtıla bağırtıla bo # ıcak nefesli san'at . meleğinin bo |lunmadı. Eserlerinin çokluğil Yeli Mağ ak, | . nin çokluğile | evvel Felemenkte bulunan İs- | sahnesindeyi imi değ il İeçin batında ben de varım” Fakat | mütenasip olarak hayatı da par! panya kralının damadı Arşidük | deler male anan eğiten bir ler çarpışıyor. “Yeni, nin ömrü © kadar kısa devamı © kadar vefa « Bir kadın merbutiyetinin ma ondan daha fazla itimat Bu hakiki san'at | Jak ve refahla geçmitşir, Bu bü ayni zamanda z bir diplomat, büyük bir devlet Bu bir tevehhümdür. Evet o ta» adami; bir sefir olmutşur. Meş ME fazlalığına rağmen rı f çok resim yapmı muvaf £ meleğinin bağretısı değil, boğaz- | fak olmutşur, een bir socuğunun körpe | söhreti olmakla beraber eserle- İrinde efsanevi bir kudret mev. cuttur. Hayatının sonunda bile yaptığı eserlerine en kuvvetli , şaheserleri meyanında kıyme- tinden bir şey kaybetmez. E- (Albert) e takdim edilmiş ve | ondan bir çok tavsiye mektup- | rı almağa muvaffak olmuş- tu. On yedinci asırda (Vene- İudak bükeceğimiz bir demode» sidir, cifesidir. Medeniyet “Şar,, gmil*) tunç ayaklı esatiri beygir lere getiriyoruz. Sert baslı, az- ğm “(“*IPogaz,, in ağzına arzu larımızın gemi verilmiştir. Azm- le, cezimle koşuyoruz, uçuyoruz, sür'atimizin bataetine kızıyoruz. Madde ve ruh n dik) ateşin bir hayat yaşıyor. Bunun için ileride eserlerimizin sulayacağımız — kanımızı Bu - İN eya .İserleri en fazla (Belçika, İspan aşka bir Bzümelmmiln ea iki san'at mubi «me bir) ya, Fransa ve İtalya) da bulu. Hüma kütediyafız; Yazır za kanamıyoruz kanabilecekleri: mizi yapamiyoruz. Bunun içindir ki muztaribiz, bunun için medeni yeti iten muhayyerülukul insan yine üzüntüdedir. | İhtiraslarımız, heyecanlarımız sesler ve ziyalar ia yarışıyor kalbi i yeni sevdalar ate ünyeya, büyük eserimizi, me deniyeti sığdıramıyoruz. Yıldırım ları tağ başlarında avlayan. Yıl- dırım avcılarıyız. Şimşeklerden kamçıları kürrenin sırtında şakla uyoruz yine hıncımızı alamıyo- ruz. Her kuvveti deniyor her gale benin akebinde sebepsiz bir hüs- rana kapılıyoruz. İşte hasis bir gü eş ışığıle ısman, aydınlatan ala- ça karanlık bir Mansart (*9*J1.. Karma karışık , fakir, sefil eşya. e kalman? zengin muhayelefi mur. Bütün eserlerinde üstadın de ninkör mehitle- | esaslı ve kendisine istihza, küfürve hattâ zulm i i feragati içinde gül nsanları, necip bir fe- dir ve onun hayali hiç bir va- kit yorgunluk göstermemiştir. İ Pierre Paul Rubens 1577! senesi haziranının 29 uncu gü- Vecdü heyecanile baş başa kal. | nü Sicgen şehrinde Wesipha. rlar geldi geçti. Bun | bens avukattır. o Yüksek ailı İden bir kadınla olan alâkasın. & İdan dolayı karısı ile darılmış. İlardı. Fakat yaptığı | fenalığın | Van Goch, Ma-| daima ıztırabını çeken Jean Ru bens 1570 senesi büyük bir ne- dametle karısından af dilemiş ve yine beraberce yaşamışlar. idır, 1587 de vefat Jean İşte Cözanne, du.. Burası san'at eserlerinin İç eömert Bir membar idi, Ru: İbens ora (Giorgione) un . ak. eden “ (Titien) in (Tintoret ve Vöro. İ dul bir kadınla iki öksüz oğlan | yöçe) > ördük; bekar Bale İL Ksüz Oğlan İnâse) in asarmnı gördü; onları 1... Bunlar ikamet etti | büyük bir dikkatle kopya etti. | j u kopyalar yirmi sekiz yaşın- vers) e döndüler. Paul Rubens | d. bulunan Mantoue ğ epi m bim semai e 3z sonra | Vincent Gonzague'ün nazarı Birbirimize simdide 'sah'at ii meye adla; dikkatini celbetmiş ve (Ru. şladı. 1 mukaddesten | bona) i derhal Bimaye” ederek | Floransa ve Cenevreye beraber | götürmüştü. Bir çok ay se; haten (Duk) Mantoue şehri avdet etti. Ve bu da Rubens'in arzu ettiği gibi bu şehirde bulu nan san'at eserlerini tetkike vesile oldu. Ertesi sene (Gon- izague) Türklere karşı harbe İ gitmeğe mecbur olduğundan İ (Rubens) i muhtelif kopyalar! yapmak üzere Romaya gönder | di ve onu Kardinal (Montalte) | Bütün havası hamse yeni ihsaslar Je tavsiye etti. O sıralarda Ro- | yeni intibalaria karşılaşıyor. Rah mada bulunan Paul Bril, Adam ten çenberler içinde vecde Elsheimer, Caraveze gibi san'. | Eelmiştir. Bu ne iş, bu ne gidiştir!. atkârlar tarafından hüsnü ka-| ypyorsaydan tabintin gür | sesi bul gördü ve Felemenk kuman | Şiş» bitap ediyor - dön ve de danı Arşidük Albert tarafın. dan Romadaki kiliselerden biri sine hediye edilmek üzere dini | v* oyun arabası bir tablo sipariş aldı (91 “Pegaz,, esatirde kanatlı lat — Mabadı haftaya —| (|) “Mansart, çat arasında afak oda k gelecek nesille- Biz dil — Bir gün evvel yaptığı tabloya şimdi yabancıdır. Onu adeta ça miyor. Bugünkü anlâyışı, ve zev. kile dünkünü beğenmeğe imkân mı var! Halbuki henüz ıslak boya larının üzerine bir güneş batmış ve bir güneş doğmuştur. Sonsuz bir öfke ile haykırıyor. Bu seste bir mana yoltur fakat o şikâye- tin musikisidir. Kaldırdığı gibi resmi fırlatıp atıyor. Tuval odaya giren hafif ziya mahrutu içinde yaldı or dilsiz iztırapla ka: ranlığa düşüyor. İçi darlanan san" san'ati gazete sahife- tahsil edip , | riCologne şehrinden tekrar(An Evet üç buçuk sene Pâriste bulun ii iği “kadar ça. der penceresine koşuyor tışarı kıyoor. Hayret!... Başları yi ya dikili karayılanlar gibi fabri. ka bacalarının dumanile havayi nesimi ağırlaşmış ve ekşimiş. Renk ler, şekiller oldukları gibi değil olması icap ettiği gibi başka ma- na, başka hacımlarla görülüyor. Enerjilerimizi lâfla mı tüketeçe- Hangi hakiki sana'ttan bahsedi- Gimond'am fikirlerini (deha ve olsa memlekete nakle İ aş) bazı resimler kopya etmekten (*1 “Şar, tekerlekli harp klenirdi. Bilâhara çok kibar bir kadın olan dul Madam (Mi guerite de Linge) in yanına haseki (*) olarak girmi N San ite bu şekil * İnhisarın şiddetle aley Kayıtlar kaide. ler, inhisarlar onun rarin vücudünü Arif Bedii | sineirler, e İve ezaket sit aim yl ii - — ran ğa iste hile /Gimend) & (Pom. | etiketi m nda kullan ) Andr& Lhote) a (çak. mak sureti iie istifadeler | Bayram Doktorlara konferans Sn : "ei |temin etmiştir. Fakat asıl isti. / Türk Ty iyetinin 12-4-932 hallolmaktı beee ayi Idadı (yani ressamlığı) bu yaş-| Yaklaşınca.. Salı günü göm münih sâri rışık meselelerin tasfiyesini © ancak | ta iken kendini gösterdi. Meş- apk hastalıklar mütehassıı Dr. Pepe tarafından sıtma tedavisine daif konferan: © verileceğinden arzu buyuran etibbanın saat 18,30 de Beyoğlunda Saka çıkmazmdaki cemiyet binasını teşrifleri. resme hasrederdi, valdesinin izinle ressam (Tobie Verhriect) in, daha sonra (Adam Van Noort) Piyasada alış veriş fazlalaştı İ veklrit yapacaktır. Şaheserleri o a. Matisse gibi Picasso gibi Dersin ibi üzerlerinde ittifak edilen büyük | un va bilâhara da: Kurban bayramın yaklaş. | £ yarınki vaziyetini, erukaddera. | “<*vmlar müstesna .,(Otho Van Veen) in atelye | ması ticaret âlemine yeri bir ha tını teemmül eden bu nukatı na- | * Feat Othon Friczs'lâr, Dufty'ler | sine Birmiştir. Bu üç (ressam | raret vermiştir. İstanbulun tica Konser İzar her şeyden evvel bir int. | Çönghaller, Kapari a ye en meşhur o ressamları | ret e Bahçekapıdan Ka- e eibemii labil ropire'ler, ler ne ka Ji Nü palıçarşıya kadar olan saha Camhuriyet Halk Fırkası Kadı Di mübeşşiri > - olabilecek|a,, münakaşalara mühtaçdır. 1597 de yirmi yaşında An. İler daraldıkça daha fazla kel köy kaza idare heyetinden: 22 a san 932 tarihine müsadif cuma gü Hattâ Matisse bile Bir ün Ge. nü saat on beşte kaza merkezinde vers şehri tezyinat işlerini sipa | balıklaşıyor. Dükkkünlar dolup a amme ani boşalıyor. Seyyar satıcılar son gayretlerini sarfediyorlar. Bay- ramın gelişinden © az veya çok (9) Hükümdar ve prenslerin maiyetinde bulunan genç asılzar ben yaşstkön söylenenlerden ziyade mmm! hemen bütün satıcılar memnun | vatn belediye civarmdaki > hazı hakkimda heler söy | 45 ; 3 ini teşrifleri ri Te ediyorum) demiş” | inin <serlerini üzerine ürüşmüşler: | dur. Bilhassa manifaturacıların | *v/Xo7ini teşrifleri rica olumu, memnuniyeti her kesten fazla” > Şirk | der. Bu kısım ticarethaneler şu| | Darüşşafaka günü gürlerin en kârlı ticaretini yap. Oisel 2 j maktadırlar. Mevcut buhran bu | © Kurban bayar Di gün izden evvelkilerin ; yaptıkları (li | sahada da kendini hissettirmek | nü Daruşşafaka menfaatine rozet zumsuz taşkınlıkları) tenkit - İle beraber, gene talep fazlalığı | tevzi olunacağından bu sefakal ken mamımıza fuzuli şımarıklıklara izlee mücssesesindeki kardeşlerine mu- kalkısılmasına da müsaade edeme. | YAZA"! dikkati celbet mektedir, | avenet arzusunda bulunan erkek yiz, Bu sene kurban satışları yok de | v© kız Muallim mekteplerile res- mi ve hususi biseler talebe vela San'atımızda muvaffak pes , İşte o vakit herkesin — hürmeti nünde şaheserler o müzeye girer, lâtmizla birlikte üzüm, incir İN! yerinden bir ikisi ite sahifelerini süs | © Biraz vekar biraz tevazu! nilecek kadar azdır. Eski bay. | rar ceviz, badem, fındık te ik. İİ emediçe satış yapamaz, heyhti| ecem Hi Ne ramlarda bugünler en hararetli yl eşin ere işe ram edelim. N aşiye çen makalemde seh- ü di | Dahi öleli on ceneyi geçmiştir. | ven çıkan fond kelimesi kurbanlık satışlarına sahne ol. | #anın 14 üncü perşembe günü sa- Milli Iktesat ve tararral | vali debinin tercümei balini yaza | cstarıpe kelimesi İstampe Kk duğu halde şimdi bundan eser | 21 ondan altıya kadar Nuru Osma eri Me Çontocios olarak | yoktur. Em niye camii Bu itibarla kurban fi- | Tödeisiye merkezine