umdesi «Milliyet» tir, 34 K. SANİ 1932 IDAREHANE — Ankara cadde si Nor 100 Telgraf adresi: Milliyet, | Hstanbul Telefon numaraları: 24310 — 24319 — 24318 © ; ii ABONE ÜCRETLERİ | G Türkiye için Hariç için y aylığı — 400 kuruş 800 kuruş 760 1400 , 40 , 20, Gelen evrak geri verilmez Müddeti geçen nusbalar 10 kuruş | © © tur. Gazete ve matbaaya ait işler Gs içim müdiriyete müracaat edilir. Gazetemiz ilânların mes'uliyetini kabul etmez. BUGÜNKÜ HAVA Yeğilköğüyğeöği rasar o merke. sinem aldığımız. malümata gö. re bugün hava balutlü “ve fas isli yağışlı geçecektir.” Rüzgâr İşimal istikametten © esecektir: 2-1.932 tarihinde tazyıkı nesimi 758 milimetre, azami *uhunet 6 asgari suhunet 4 santigrat kayd. »dilmiştir. Kanlı Mahmudun hikâyesi j Vaktile Firuzağa taraflarm da mı, Aksarayda mı, Üsküdar rami orum; Kan istninde” maruf bir kabadayı © varmış kiş otuz sene müddetle bütün İstanbul RE balayılarını —miş.. Otuz senelik bu heyecan- hı ve kanlı hayattan sonra el- Vi yaşlarına doğru artık elini “eteğini çekmiş ve şehrin ücrâ “bir köşesinde bir kahve aça- rak sakin bir ömür © sürmeğe şlamış., , Bir kış günü kanlı Mahmut ği yaşlı müşterisile ufa- cık kahvesinde ocağının başın- A-, otururken içeri on altı on edi yaşlarında bir genç girmiş “we kapıyı açık bırakmış. © Dışarmın soğuk havası za- “ten güç isman kahveye doldu ğunu gören kanlı Mahmut da ha kapımın önünden uzaklaş- N. Delikanlı pu kapıyı itf De © Çocuk bu sözü ez açmış ağzını yummuş gör ü; > — İt senin gibi olur... dan bi Mm ne ana, ne avrat bi- N sövmüş, saymış... Ora- “dakiler böyle ağır tecavüze iğrayan Mahmudun oracıkta ii Me baklayacağını düşünür hiç ses çıkarma- Delikanlı da bir iskemle çe dai | Bana bir hafif şekerli ve yap! demiş... Mahmut kahveyi pişirmiş, ateşli müşteriye sunmuş... müşteri kahveden bir yu içtikten sonra : — Tuuu! Bu ne berbat kah ? Bulaşık suyu gibi!.. Kahve ne açmadan © evvel kahve İden evvel ek © Milliyet'in yz EZ ri Belkis, anteme beyaz in üstünde münasip bir ” Yer araştırmken yatak odasının açıldı. İçeri zarif ermin bına sarılmış olgun vücudile mia girdi ve telâşla : © — Hazırlanmadın imi Bel - dedi - saat tam dokuz. uki bizim uzunca bir yolu var. . Sonra vukuflu ve seri nazar 4 sindirmiş ve | © İstanbulda büyük bir nar al-| !da kazanaci İbeki pişirmesini © öğren be herif... ilh, diyerek bir sürü lâf daha etmiş ve çıkmış gitmiş... Kanlı Mahmut yine sakin ucağın külünü karıştı rıyor., Müşterilerden birisi da- yanamayıp sormuş. — Yahu, sana ne oldu böy- 1e?.. Çocuk ağzina gelen herze yi etti, sen o aldırmadın; biz zannettik ki. Mahmut içini çekip vermiş : — Hey kuzum! Ben kanlı Mahmut olmak için otuz sene emek verdim, ömür çürüttüm.. Şimdi çekildim oturuyorum... Şu çocuk geldi... Halinden anladım ki; benimle bır çıkar- .. Niyeti de ça- almak. Şimdi uysam da tığlasam, “bak kanlı Mahmut artık sabi sübyanla uğraşıyor!,, diye a- yıplıyacaklar.. Yapmasam o be ni tiğlayacak... Otuz senede aldığım şöhreti “Kanlr Mahmu dü vurmuş,, diye beş. dakika Mahkemede de belki yaşı müsait ( değil diye beraet edecek... İyisimi aldır- mazsın.. Ben. de tutulmadım, boş verdim... Daha söylesey- di, karagola gidecektim... De- miş... sakin cevap Naşit... Ara sira şu sözleri — Adam gelin Naşide gi- söyle İ delim, güleriz... Bunu söyliyenler ekseri Na | şidin kiymetini takdir edemi- yenlerdir.. . Semiha, türkü söyliye söy- tosunun yüzü solduğu için, sök müş, tersini yüz yapmağa sa- vaşıyordu... Fakat, parçalarını birtürlü biçimine getiremi- yordu... Kızına seslendi: — Semiha! Gel? Şunu be- ceremiyorum, l olacak?.. — A, anne şimdi gelemem doğrusu, Huyunu bildiği için anladı muhakkak bir yere (o gidecek- ti. — Ne ol Bir yere mi; gide ceksin yoksa?... Bu sefer ses yok.. — Kızım gelsen el Üzme sen e, anneni. Gene ses yola; Aman bü kızdan, çekti- ğim yeter oldu., sert indi, oda rak: — Aman! Bu evin hizmeti- hiç bitmez, tükenmez.. Sabah- tan akşama kadar uğraşırsın, didinirsin, toplamaktan usanir- sın, 6, ne biter, ne tükenir,ne İde usanır vesselâm, Birgün de- il ki, hergün hergün.. Hafta ay, sene de değil, ölünceye ka kapısını aça Geçende köprübaşında Ye" | gar. nicamiye doğru giderken Na- şidin bir ilânmı gördüm... Bu akşam bir orta oyunu oynıya- cakmış.... Bu münasebetle Na- şit hakkında birkaç satır yaz- mak istedim. İnsan artist o doğar. artist doğmazsa taş çati tst olamaz... Bunun içindir azdır ve onun için her istiyen artist ola- Eğer | ar. iz. Naşit doğarken artist Ben onu aşağı yukarı yirmi iki yirmi üç senedir tanırn ha saray müzikasında İ Sabahleyin kalk, mangala İ kömür koy, yek, kahvealtı ha zırla, sonra bulaşıkları ortalığı süpür, taşlık yıka mut- baktaki kapları yerleştir. Onun arkasından öğle yeme gi, onu koy, topla derken efen- im akşam için tedarik, işte ko | ca gün biti Demek hiç bir yere çıkmayalım, bir daşa kadar gitmeyelim. İ Fi bak, elâlemin kızları, bar- İs, sinamalarda, geziyor, öde de biri iş yapmıyor, Ben Da- | iki adımlık bir arkadaşa, kapu İ aşırı bir komşuya kadar gidemi - | yorum. Nedir bu canım! Naşidin yegâne iyi usta bir (impresario) düşmemesidir. Eğer memleketimizde san'- at daha iyi takdir edilse ve de diğim gibi Naşit te bir ehlinin eline Odüşse idi, | şarkın bir Moris Şovalyesi © olması işten bile değildi Sırası gelmiş iken © bürada yazayım... Vakıa o kendi hesa bına çalışır, para kazanır ve bi zim tiyatrocu ve orta oyuncu- ları arasında Hasan merhum- dan sonrü yegâne refah ile ya şıyabilen “bir adamdır. Bu va| ziyetini terkedip aylıklı olarak bir yere girmek istemiyeceği- ne de şüphem yoktur. Fakat ne Yapıp yapmalı bu müstes- na adamı Darülbedâyiin kad- rosuna fahri oâzamı olur, baş- ka bir şekil mi bulunur, sokma k!.. Buna o muvaffak olursak Türk san'ati namına büyük bir kazanç olur. Ben Naşit (o hakkımdaki bu satırları neden yazıyorum bilir misiniz?.. Bizde bir adamı ölme metetmezler Ode, ya Edebi Romanı: 1 Gü zellik Kraliçesi Nezihe Muhiddin aynanın karşısında. | kere yüzüne bir az pudra lâ- zım.. Daha.. Daha (haydi sen tuvalet masasmın © önüne geç te bu işleri ben tamamlayım.. Vakit geçirmiyelim, (o Lâmia çapkın dudaklarının bol ve şuh gülüşlerile Belkısı tuvaletin ö- nüne çekerken gevezeliğine de- vam ediyordu : — Tenis maçına gitmiyor- sun yayrum., Güzellik balosu- arkadaşının tuvaletini göz z Belkis İĞ gecirmeğe başladı. Belkıs biraz durgun ve neş- görünüyordu. Elindeki kri meğe çalışırken: | o Annesi ses (o çrkarmıyacak oldu. Fakat o halâ devam edi- yordu: — Bugün biraz işten ara bul | duk, Sıdıkaya kadar gideyim di yordum, ortaya mantoyı çıkar- — Eyiya, kızım., Sana git- me demedim ki, aklım karıştı gel şu parçaları bir araya koy diye çağırdım.. Sen söylemedik söz bırakmadın.. Hem elâleme ne bakıyorsun, onlar ne olursa i işini bugün, şunu bir şeye benzetelim. Ne vakit olsa gezmeğe gidersin. Gezmek kaçmıyor ya! — Evet, gezmek kaçmıyor, bugün bu. Yarın da, çamaşır, ütü, İşte o zaman. A. kızım bu gün her şeyi yüzüstüne bira- kip ta gitmek olur mu Ya, der- sin değil mi? baş edemiyeceğini kızları. zamane ben oya İstisna olsun diye ya- Zıyorum... FELEK — Bu gece seni görmek için sabırsızlananlar da var Belkis. -dedi.. güzellik obalosunun bir yıldızı gibi parla da sana güze- liz diye öğünenler de hayran olsunlar.. Yüzündeki bu ilk makiyajı yadırgayan Belkis: — Artık yeter Lümü, itiraz etmeğe başladı - un çuvalına benzettin . Lâmia kendi el çantasından bir küçük kırmızı kutu çıkardı ğı zaman bu son ameliye Bel- büsbütün isyan ettirdi , Lâmia!, Yüzüne lem (diye ayağa i. Beriki bu iti- faza kulak bile asmadı. Genç kızın podra ile biraz ucuklaşan kadifemsi yanaklarına buküçük pufu gezdirdikten sonra ona ay da kendini gösterdi : — Bak dedi. demin biraz solgun görünüyordun.. i şimdi öyle güzel. Öyle ca- diye İ o Semiha merdivenlerden sert | yıka, | Sen de anlarsiıii Biz eskiler, değil böyle söyle- liye Meriyelardasi yukarı ka- | yip te yaptırmak, her şeyi ken ta çıkıyordu. Annesi de, man. | dimiz bil yapar, Annemizin bir dedi; bir daha © söylet- mez, yesir gibi çalışırdık.. — Ne yapalım, o eski za-| mandı. Şimdi yeni zaman, as- vi zaman, bu yolda hareket et mek İâzım.. — Ne demişler, (o menşur (meşhur) kelâm: Yumurta ta- vuğa akıl öğretecek, ne deme- İ ğe hakkın -var.. Ağzmın payı nr al tur aşağı.. Semiha baktı ki vakit geçi- yor, hemen koşa koşa, gitti ha Zırlândı, aşağı indi, iskarpinle rini giydi: — Anne allaha ısmarladık, mahtoyu müsait vakitte biçimi ne koyarız, dedi, kapıyı çekti, gitti... Annesi arkasından kaldı; — Ana oldum da,benbu kıza lâf anlatamadım.. Yarın, öbürgün © başına ev gailesi ün sen de, anlarsın dünyanm kaç bucak © olduğu- Du... bağıra Bir durak yeri lâzım.. Karilerimizden (aldığımız İ müteaddit mektuplarda Kurtu- İuş tramvay hattı üzerinde Te- peüstü ile Sinemköy arasında bir durak yeri yapılması temen ni edilmektedir. Karilerimiz,'bu iki (o durak yeri arasında yürümek mecburiyetinde kal- ler. Kadın bir karilmiz yazıyor: iz tütün içerim. Şimdi- aldığım mesafeyi yaya | | dıklarından şikâyet etmektedir | arka- | Öyle- | Sigara kâğıdı çıkmıyor. Kaçakçılar: 8 Kaçakçı yolları zerinde Mardin. Mardine gittiğim gün çar | şıda bir gram şeker yoktu. Bur- | na hayret etmemek kabil değil | di. Hududun karşısındaki bir kasabada şeker olmasm!. | civarındaki kıt'alar ar: katı yapmış, köylere ya; kaçak yolları bu köylerin civa- rma düştüğünden © kaçakçılar a mekik dokuyumamış- lar, Onun için şeker kaçırılama- maş... ».. l Çünkü Mardine, şeker, gaz, Japon bezi, ot ipek hep kaçak | gelir... 5000 lira vererek 400 san- ık şeker alan bir tacirin güm- rüklü şekeri aylarca elinde kal- muş.. Eğer kaçakçılık O olmasa bu tacir ayda en aşağı gümrük | lü 400 sandık şeker satacak ve | devlet haznesine borcunu öde- | yecekmi: Mardiniü çarşısında gümrü- | ğü verilmi kkk babe ... Bir ahbabım anlattı: Burada ir bir ev yoktür ki | cenuba her birine bir altın ve- | rerek bir, üç beş ot ipek yatak | örtüsü almamış olsun. Mardin. | den Payas'a kadar hiç bir vatan daşın kaçak örtünün altında uy kusu kaçmaz.. ra Mardinde kırk bin liralık ka çak tutulmuş., Bunu alâkadar- İarın ağzından duydum. Fakat bu tutulan mikdar, kaçanm ne kadarıdır, onu kimse bilmiyor.. Andiver kaçak (depolarını, Kamışlı kaçak depolarmı, A moda ve Karmani kaçak depo- larmın, Şark Anadolusuna ka- çak sokan Yolları hep Mardin vilâyetinden geçer, bu 40,090 liranm ne hükmü olur.. Yer yüzünde kefaretini bun | dan az ödeyen bir günahı day. | “ İmadım. ve miktarda kâğı şaetığım göriedim. Kaçak sig dı kullanmış olmamak 0 ar tan tütünlerirdökmek mecbu- riyetinde kalıyorum. Acaba bu paketlerin içine hiç olmazsa elli yaprak sigara kâğıdı konul sa kıyamet mi kopar? Ikinci noterliğin bir tavzihi İkinci vöterlik & dairesinde | 7 eshabı mesalihin muamelâtınn. tesri edilmediğine dair bir kari imizin mektubunu neşretmiş- Dün noter Hasan Beyden aldığımız bir varakada, mevzuu bahis mütaleanın varit olma. dığı, eshabı mesalihin muame- lâtı muntazaman cereyan et- mekte olduğu . bildirilmekte- dir . Mühüm ilân Takarrür eden fevkalâdelik? İK. TISADI BUHRAN DOLAYISİLE bilümum Nestle çikolataları fiatlerin den “; 20 TENZİLÂT yapılmışı Belli başlı düllkânlarda teşhir edilen YENİ FİATLERİ her yerden mu“ bakkak istemek HAKKINIZDIR. sallıyarak : — Bu, dâha' ilk defası oldu- ğu için sana garip geliyor. He- le bir alış., Bu heyecanlı âlem- lere gir.. O zaman kadınlığın, genç kızlığın sihirli ve esrarlı rüyasına dalâcaksin,. Sonra kü çük saatini koklayarak - artık gidebiliriz - dedi . İki genç kız kol kola. İlk bahar çiçeklerinin arsa dayan bir akar su gibi yürüyüş lerinin mMuattar izini baslik merdivenlerden süzüldüler, Bü yük salona girdikleri o zaman Belkisin babası (OAdnan Bey bembeyaz saçlarile hoş bir te- ve dik vücüdu- bir incelik ve- ren siyah ve itinalı simokinile genç kızları karşıladı. İhtiyar baba, genç kızmı ilk defa bu kı yafetle görüyordu. Adnan Bey beyaz tuvaletinin ( içinde göz kamaştıran kızına doğru yürü: dü ve mavi gözlerinin o şen ve kibar tebessümlerile onu elin- den tuttu: 5— Oh - diyordu - benim kü- Lami araş ba yaram oğlanım!, bu ... Mardin tüccar bir kasaba idi. Siirt in, Diyarıbekirin, Elâzizin Bitlis'in ticareti buradan ge- gerdi, Mardinde komisyoncular, it halâtçılar bu yüzden geçinirdi. | Kaçak havası Mardini sara- Ir, bunlar işsizdirler. Köyler, kaçak O ticaretinin pazarıdır, Küçük esnaf köyden vi rarak, puşi, ot ipek çarşaf sa- rarak kasabaya geliyor . Korkusuzlar, mahalle içle. | rinde, evlerini kaçakçı dükkân | yapmışlar... Büyük ticaret evleri ne ya- pacağını bilmeden bocalayıp du ruyor. Mardin halkı, yalnız günün menfaatini tanıyor. O gün'u- cuz kaçak yerken, bastığı dalı kestiğini unutuyor. İki üç sene | dir, bu böyle oldu.. Mardin böy le sarsıldı. Hükümet tedbirlerini o didinir, uğraşır... o Fakat bu betate karşı mardinlinin içinde kendi şuurundan doğan bir ak. sülâmel doğmadıkça Mardin ti careti hep sonbahar havası ya- şıyacaktır. o Naşit HAKKI yakışmış?.. — Sonra alayla ilâve etti - mantonuzu tutmama müsaade eder misiniz matmazel? Belkis kolundaki mantoyu sırtına geçirmeğe çalışırken: — Daha şimdiden © yorul- dum:, Şimdiden yatağımı özlü yorum.. Hem benimle böyle lay edecekseniz baba hemen gi il | dip yatmağı tercih ederim. Adnan Bey müşfik ellerile kızının mantosuna yardım et-| ti ve saloridan çıktılar, .. Iki ğenç kız beyaz saçlı ba- banın yanında geniş salonlara girerken methalde acaip giyi- nişli, tuhaf “kuafürlü, yüzleri gözleri boya içinde bir o grup genç hanım, heyecanlı ifade- lerle sandalyalara oturmuşlar, makinelerin karşılarına | dizil- mişler fotoğraflarını aldırıyor- lardı,. Etraflarma yüzlerce ga- zeteci gençler vızıldaşıyor, ar- kalarında, şal'hırkalı, - kumaş entarili, yaşlı hanımlar yüzle- rinde derin bir endişe ile ayak- orlardı, Her halde gü Önümüzdeki Çarşamba akş ELHAMRA SİNEMASI (Yanık Kalpler) ve (Mavi Melek) filmlerinin büyük mübdiası MARLENE DİETRİCMH'in son şaheseri olan 27/No CASUS filmini takdim edecektir. Bir kadın hafiyesinin tehlikeli aşk sahnelerini musavverdir. MAJİK SİNEMASINDA DİŞİ KÖPEK JANİE MARESE ve MİCHEL SİMON tarafından temsil edilen bu muazzam Pransızça film bir kaç gün daha “devam edecektir No 6 OCAK ARKADAŞLARI G. W. PABST'm bu Fransızça ve Almanca şaheseri pek yakında MAJİK SİNEMASINDA başlayacaktır. BUGÜN eşyaya rastlamıya- | yirmi otuz çorap sa- | alır, MELEK İ sinemasında INANCY CAROLL ve İ CHARLES ROGERS tarafımdan AŞIKLAR KLÜBÜ diren tamamen ASRİ SİNEMADA Haftanın büyük muvaffakiyeti ve kahkaha tarihine kayıt edile- cek film olan NiKAH son eserinde mutlaka gidip görünüz. Saat 16,30 matinesinde ve suvarede ZENGİN VARYETE NUMARALARI LARSAN ÖLMEMİŞTİR. Kendisini pek yakında SİYAHLI KADININ ia KOKUSU ilminde TÜNELDE BİR DELİ Dün akşam Tünelde saat beşi 46 İ eöçe 36 yaşlarında görünen bir efen di birdenbire kahkaha #le gülmeye başlamıştır. Bu zat deli zannedile- rek yakalanmış ve isticvabında İ ASRI sinemada büyük muvaffaki- | yete gösterilmekte olan ZOR Nİ- KÂH filminin komik sahnelerini elân hatırladığını beyan ettiğin. den heman serbest bırakrlmıştır. ! tekrar göreceksiniz. İ romanı kitap ii İlacaklardı. Siyah saten döliyon üzerine iri boncuk işlemeli nu- hu nebiden kalma tuvaletinin içinde şişman bir madam ©. mer güzeli kızının sandalya: na abanmış: ya dura- çıkacaksın diy: , Sivri bir ses: — Güzeller fotoğrafımız almıyor! — Diye kumanda ve- riyor. Bir anda parlıyan mag- İ nezyumların arkasından objek- tiflerin: — Şırak | şırakları.. Sonra: — Mersi.. Mersi | ları.. Güzeller henüz heyecan- larını dindirmeğe © uğraşırken bütün gözler beyaz | tuvaletile bu manzarayı seyreden Belki- sin levent ve müstesna. vücudü lar, Genç kızlar bü güzel yaban İciyı seyrediyorlardı. Hele gaze | İ teciler, hele gazeteciler! Yavaş yavaş Belkisin etrafını kuşat- mışlardı. İçlerinden en cesaret lisi yaklaşarak : Hanımefendi . diye derin | “bir reverans yaptı içi; ELHAMRA sinemasında ANNY. ONDRA ŞOFÖR ? saatlik kahkaha filminde Vene Cazino de Paris'd. edik kanalımda, Büyük hteşem harem sarayında cereyan eden dram HAREM ESRARI Don Jose Mojica biz Carmen | .arrabeiti tarafından. Pek yakında ÖPERA”'da İki cinsiyet arasında bir kin Esrarengiz bir cinayet, aslanlar üzerinde ölüm atlayışları. İste LİANE HAİD tarafından temsil edilen AŞK ve CiNAYET nam son film pek yakında ARTİSTİK'te Dr. İHSAN SAMİ Gonokok Aşısı Belsoğukluğu ve ihtilütlarına karşı pek tesirli ve taze aşıdır. Divanyolu Sultan Mahmut tür. besi No. 189. Beş Hasta var! Etem İzzet Beyin yeni ve son halinde çıktı. Bütün kitapçılarda vardır.Ciltli 200, ciltsiz 175 kuruş. Tevzi merkezi Suhulet kitaphanesi.. Bir başkası: — Lütfen nu- maranızı söyler misiniz o efen- dim? diyordu. Belkis şaşalamıştı, Adnan Bey hayretle (o bakıyor Lâmia gülüyordu. Adnan Bey kendi- ni toplayarak cevap verdi: — Yanılıyorsunun beyefendi - de di - kızım müsabakaya o dahil değildir. Gezeteci gençler özür dile- yerek çekildiler, (o Adnan Bey genç kızlarla beraber (o büyük salona girdiler, Bin bir çeşit lâvanta itrınm buharını alevlendiren o çoşkun bir elektrik ziyasının beyaz pa rıltısmı körükleyip tutuşturan cazbandın vahşi mey'esile kay- naşmış müştehi bir hava, çıp- İak omuzları sarınca, Belkis ürperir gibi oldu. Bu havanın sihrine alışık olan Lâmia, grup srup, girişlerini seyreden aşi: Balarile gülüşerek (selâmlaşır- ken Adnan Bey elini sıkmıya gelen eski dostlarıa, bu âleme yeni giren genç kızımı tanıtı-