< WEE EE AMME > Bu aksam ELHAMRA LAMANT / MELEK se e «Milliyet» tir. 25 TEŞRİNİSANİ 1931 REHANE — Ankara cadde- «si No: 100 Telgraf mdresi: Milliyet, İstanbul. Telefon numaraları: 24310 — 2431 Sinemasında LUPE VELEZ JOHN BOLES ile beraber temsil ettiği ( Tolsstoi ) un BASİBADELMEVT e den muktebes Volga Sahillerinde Sinemasında JRANETTE MAC DONALD REGİNALD DENNY ile beraber temsil ettiği AŞKA SUSAMIŞ Büyük sözlü ve şarkılı fim. Büyük mugan- niye bu filmde WAGNER'in TRİSTAN Bi Tren kazası ERE Madam Tevenard! Penbe, | lük serbest zamanm gündüzün çalak, mebzul siyah saçlı, ko- | den ve gecesinden azami istifa yu mavi gözlü, ince ( kaşları| deyi mi kafasına koydu? Ora- daima bir istifham işareti gibi | sı malüm değil! Sonra karısı duran sevimli bir kadın! İma azami emniyeti olduğu iç Bir sene evvel Nis'te Teve- | başka cihetten de korkacak bir ABONE ÜCRETLERİ G Türkiye için Hariç için 3 400 kuruş 800 kuruş 6 750 1400 aylığı ız 1400 2700 Gelen evrak geri Müddeti geçen nushalar 10 kuruş tur. Gazete ve matbanya ait işler) için müdiriyete müracaat edilir. Gazetemiz ilânların mesuliyetini bibl etmez. verilmez Bugünkü hava askeri rasat 'n aldığımız ma- izâran yarın hava ık kismen yağ- murlu olacak, rüzgâr şimal- den mütedil esecektir. tarihinde ,taayi- Herkes iktısatcı! Ne eksik?, İktısatçı mı?. Her kes ikitsat doktoru kesiliyor. Gazetelerde ameli ve nazari fi- kirler var... — Efendim, madem ki; buh ran vergisi aylıkları eksiltecek. O halde ev ki le vesaiti nakliye ücretlerini bir kanunla indirmeli... Böyle sade suya tedbir tavsi ye edenlerin halini ben şuna benzetirim: Vaktile birisi bir vapur kap- tanınıp yanma çıkmış, kaptan | ne derse hemen: Tamam! Çok doğru ku- manda verdiniz! diye tasvip e- dermi Kaptan, bu ukalâ yolcunun anlamadığını — görmek için şu kumandayı vermiş: — Çabuk dümeni başa ta- Pek münasip! öyleyecektim.. de- e amala e le niran bu devşirme ikti nakliye ucuzlasm!., raları ucuzlasın!. İyi am- ma birisi çıkip sorsa: — Efendi! Senin zam yaptıkları zaman senev kirasını arttırmış mıydın? Vesaiti nakliye şirketi de de- se kiz — Güzel amma! Şu kömür, amele ücreti, memur maaşı, va pur, iamvay, vagon fiatlerini indirmezseniz, işe devam ede- mem. Ne cevap verebiliriz?. Bütün bu sözleri söyleyenle- rin dikkat etmedikleri bir nokta var, Kiraları yüzde on indirmeli diyince mülk fiatleri düşer, ye ni kira konturatları yapılırken mal sahipleri, bu rivayeti göz önüne alarak kiracıdan fazla aylığına Milliyet'in Edebi Roman BAŞI DÖ Süheylâyı ünce Neba- hatin gözü önünden bu geceki sofra iyordu. Bütün bu ka dınların pek belirli alâkaları en dişesi genç kızın kalbini kemi- riyordu: Muhteşem Nihatin, Neriman Cemşidin, hattâ elâ kıvrak vücudünün çevik hare- ketlerine rağman içinde bir fit- ne komkoması saklar gibi gö- rünen Semiha o Nazminin Ah- met Nebille kendisinden alıp veremedikleri (o neydi acaba? Kendisini henüz gördüklerine göre asıl gözleri Ahmet Nebil- de olacaktı. Süheylâ da bunla- ra karşı Ahmet Nebilin hamisi imiş gibi bir tavir takımmıştı. Şu halde? Nebahat, tatlı hayalinin can ren bir zavallı k hil masumiyet nard isminde bir tahafiye mağa | asım sahibi ile evlendi. Genç, iyi kalpli, müşfik bir adam.. | Ticaretinin iyi sitmed i manlarda bile hiç neş” rakmıyan bir delikanlı lerde ise işleri gayet iyi... | diye mahzun olsun? is'te herkesin güzel Anais dedikleri Madam Tevenard ise son derece mes'ut.. Son günler de içine bir arzu girdi. Parise gidip müstemlekât sergisini gezmek.. £ Fakat bu arzusunu | | bir türlü kocasına söyliyeme- Nibayet günün birinde da | yanamadı: ! — Ah, şu sergiyi gidip bir m olurdu ama, karı cığım, biliyorsun ki ben şu sı- ralarda i bırakacak vaziyet te değilim, — Evet, biliyorum. Ve Anais başını kederle ve meraretle salladı. İyi kalpli kocası dedi ki: — Anais, mutlaka görmek istiyorsan, yalnız git. Sekiz on gün kalır, eğlenir, gelirsiz. Bu müsaade hakikaten iyi iliğinden mi geliyor? Yok Vesaiti nakliye ücreti indiril meli dedik mi, o şirketlerin -zaten kaç tane ve ne halde?- | tahvilâtı düşer.. İstanbulda es- | m sahiplerine yüzde altı vere bilmiş bir şirket yoktur. Senelerce harp, mütareke, yoksulluk devirleri yaşadık. di; böyle sun'i ve cebri tedbirlerle halka bir faide te- min edilemiyor, bi daha | fazla sıkışıklık olunyor... Hal ka tedbir tavsiye ederken: — Yüzde on masrafımızı kı- salım... Bir çorabı üç ay giyiyor sak üç ay altı gün giyelim. Ça- maşırı haftada bir yerine on günde bir yıkayalım Si- nemaya haftada i sak, ikinci: doksan kuruşluğu yerine yet- miş kuruşluğunu yiyelim.. gibi | pratik tedbirler tavsiye etsek İki çocuk suali: Çocuklar çok defa bizim he- sabımıza ve bizim soramıyaca- ğımız sualleri sorar ve karşıla- ât ederler. İşte si- Annesi çocuğa nasihat veri- yor: - Ya, evlâdım! Sakın ya- lan söyleme! Ben senin yaşında iken kat'iyyen yalan söylemez- dim: — Kaç yaşında başladın an- nel, Bir diğer sual: — Oğlum sen herşeye burnu nu sokma? — Neremi sokayım?. FELEK | NÜKLER zü önünde Ahmet Nebilin tâ çocukluktan beri yüreğine işle- miş olan sevimli hı geniş omuzları, kor gibi yanan kara gözleri, hafifçe esmer pembe yüzile, bu kadınların (arasına karışıyordu. O zaman delikan- lıyı Süheylâ Hanımın dekolte- si arasında, Muhteşem Nihat Hanımın karmenlerine bulan. mış, Neriman Cemşit Hanımın lerine takılmış, Se- miha Nazmi Hanımın vücudüne bağlanmış . İ du. Bütün bü hayallerin arası- na bir de Nemika Sırrı Hanı. mun uzün, kutu o vücudü, ateş saçan içeriye çekik kara, göz- leri, sivri çenesi, çıkık şakakla. rı karışıyordu. Sanki o Muhte- at Hanımın parmakla lerle örtülü tombul el. : 68 şeyi yoktu. Ertesi sabah kahvealtından sonra, iyi kalpli koca karısmı tasyona götürdü, trene bin- i. Gidip gelme biletini de eline verdi ve tren hareket et- tele indi. Sergiyi ziyaret etti. Ve gördükleri şeyler çok hoşu Her müstemlekeye ait kısımda o müstemlekede yeni len yemeklerden yedi. OKaba- hat bu yemekler de mi, yoksa hatım (aldığı öte beride mi, yoksa'yanına kâfi miktarda pa ra almadığından mı? Şu var ki hareket edeceği gün, otelin rasını verdikten sonra, Ana- cebinde otuz frank, yirmi in Bir otomobil, bir de hamal para- sıl. İstasyona geldi. Bavulları- nı taşıyan hamalın arkasından gidiyor. O sırada çantasında | biletini aradı. Vay, avdet bile ti çantada yok! O Eyvahlar ol- sun, ya kayboldu ise.. Kaybol du ise değil, işte kaybolmuş. Anais'i derin bir endişedir | aldı: — Allahım, şimdi ne yapa cağım? İ Evet, ne yapabilirdi? Paris te hiç bir tanıdığı yok! Parası avdet bileti almağa kâfi değil! Kocasına telgraf çekse, otelde | krediye yemek yemesi lâzım! | Bakalım otel sahibi inanacak mı? Şimdi ortalığı dolandırıcı lar istilâ etmiş. Otel sahibi i- nanmazsa, ne olacak? Anais perişan bir'halde ha- maldan bavullarını aldı. -Bir.dı vara dayanarak vaziyetini dü şünmeğe başladı. Tam o sırada önünde iki ha malla, arkadan şık © giyinmiş şişmanca biri geçti. Anais bu adamı tanıdı: — Mösyö Gribout! Ah, belki de selâmeti bul- muştu. Bu Gribout Nis'in zen gin adamlarındandı. Bir gün mağazanın camekânına bakar- ken içeride güzel Anais'i gör- müş ve derhal mağazaya gir- i. O gün bir şeyler satın | almıştı. Ertesi gün tekrar gelmiş, yine bir şeyler satın (almıştı. Lâkin gözlerinin ifadesi, başka müşterilere benzemiyordu. Anais bu adamın kendisi De göz koyduğunu anlamıştı Fakat ne yapsın? Devamlı bir müşteriyi . terslemek olur mu? Hattâ üçüncü gün, bu zat tek rar gelip bir şey satın aldığı zaman hafifçe Anais'in kulağı na eğilmiş, yavaşça: — Ne güzelsiniz madam, sizi seviyorum, demişti. Ondan sonra da daha k zun parmakları, Neriman Cem- | şit Hanrmın esmer, küçük pen- çeleri, Nemika Sırrı Hanımın biribirine geçmiş kuru, uzun kemiklerden ibaret yumruğu Ahmet Nebilin yakasından, pa- çasımdan çekip götürüyor, deli- kanlı kendi yanından uzaklara kaçıyor zannediyordu. Bu acı görüşlerin içinde sar sılan genç kızın gözleri dol. muş, boğazından ihtiyarsız bir iç çekme hırıltısı çıkmıştı. Ahmet Nebil, o Nebahatte gördüğü bu hüzünle sarsıldı. Birden bire bütün © vücudünü bir titreme aldı. İçin için yaşa- dığı ince duygu hayatının san- ki karar dakikası gelmişti. — Neden böyle söylüyor- sunuz, Nebahat Hanım? Bilmi yor musunuz ki dünyada en çok düşündüğüm sizsiniz! Otomobil köprüyü geçmiş, Eminönünden yukarıya doğru karanlık sokaklara (o dalmıştı. Sanki karşı tarafın korkulu mu ve masum bir sevgi bu tarafa geçince birden bire cesaretlene "İçerek en dip vagonlardan bi- | lüni açtığı sırada İlâveten: TESEKKÜR veim müteveffa Bozoyük ke- abrikası müdürü Ali Beyin Anadolu # ketinde 1 huk hay imi bir bin hira | bedelini heman ye etmek ve em teshilât göster. ti mezküreden inseniyetperver alenen arzı diyede âz: wretile şir gördüğümüz ane muameleden dolayı kran etmeği bir viedan borcu te ylediğimizi be: Müteveffa Ali Bey ref Şocuklarımın veliyesi | Hatice Muzaffer defa gelip gitti. Griböüt tam önünden geçer ken, Anais kararını verdi ve sabık müşteriye doğru koştu: — Mösyö Gribout! Sizden bir şey rica edec: Ve vaziyetini anlattı. Gri- bout dedi ki: Madam, onun için mi te lâş ediyorsunuz? Hiç merak | ve benimle geli Birlikte bir porpartımana | girdiler, İki yataklı bir kom- partıman! Gribout bütün bir kompartımanı kiraladığı için, Madam Anais de pek âlâ bura | du seyahat edebilirdi. Fakat söyahat başlayınca şişmancâ zengin zat, hafiften başlıyarâlf'işi âzıtmağa koyul- du. Lâkin güzel Anais koc. na sadakatini feda etmek iste- miyroduş» Hattâ bir aralık mü cadele bile oldu ve Anais yaka yı sıyırmak için * kompertıman dan fırladı ve köridorları ge- rinde oturdu. Bozulan tuvaletini düzelt- mek ve tırnak izlerile sıyrılan yüzünü biraz podıralamak i- çin çantaşmı açtı. Tam mendi dizlerinin üs tünde mustatil şeklinde bir kü çük mukavva düştü. Bu muka va kaybettiğini zannettiği av- ün, İstasyonda ken bekliyen kocası ile kar- ığı zaman, hâlâ mütehey yiçti. Kocası (o da yüzündeki tırmıklarâ bakarak sordu: Karıcığım, ne oldu sa. na? Amais kocası kızar diye ba şından geçenleri söylemek is- temedi. . Sadece dedi ki: —Ne mi oldu kocacığım? Sorma! Bir tren kazası geçir. | dim. Ahinet Nebilin ağzından | bir çırpıda - fırlıyan bu cümle otomobilin içini doldurdu. Şim di iki gencin ikisi de dışarıda | yağan yağmurdan, çakan şim- şekten, gürlüyen gökten biha- berdiler, Nebahatm sesi titredi: — Ben mi! — Evet, Siz... — Ah! — Ah, bilseniz... Ahmet Nebil artık taşmış- ıı. Senelerdenberi ü de saklanan ince, ürkek bir sevgi (o birden bire | Imış, © içini yak. girdiği hayatın dalgalarile maddileşen delikanlı çocukluktan beri içi de manası belirsiz bir akm şek | linde yaşayan derin temayülün | l ruhunu, manasını şimdi seziyor | du. Delikanli, Nebahatım temiz | beyaz yüzüne, derinden bakan elâ gözlerine bakmı edemeden, birden bire gökün | bir tarafa açılarak şiddetli bir in yaşli. e. esünnak dökülürcesine, önün PARAMOUNT JURNAL İYANAR DAĞ p İ ve YSEULT'ün ölümü şarkısın Almancı | taganni ediyor. Dünyanm en “Muvaffakıyet MAJİK Sinemasında GRETA GARBO'nun en eyi filmi PÜSE | Tiyatro, Sinema | İstanbul Belediyesi Darülbedayi temsi'leri Böğün akşam Saat 21,30 da Komedi 4 Perde Yazan: L. Fulda Tercüme E.: Seni ha Bedri Zabitan gecesi, Yakında: ŞARLATAN, &o- medi 3 perde, İ Üsküdar Hâlç Sinemasında SİBİ RYA. Mümesili : Edmund Lov, İlâ- İ veten: HİLEKAR. ee BU AKSAM Şehzadek San'atlkâr Naşi tirakile iki büyük Birinci temsil GAVEİ AHENGER Tarihi piyes 6 perde İkinci temsil TIRAŞ taklitli komedi 2 perde Raks, sineme, Dans ve söire e BULGAR OPERET HEYETİ (Fransız Tiyatrosunda) Bugün akşam saat 21 de: attosunda Fahri beyler iş- msil bir gecede Monmartr Çiçeği Kalmanin en son eseri, Yarın akşam Haremin Esrarı Prima Donna: Mimi Balkanska Orkestr: 21 kişi Harik Sigorta İŞLERİNİN dellâllığı kirli Mühim bir y panyası faal i in Beyoğlu (050) adresine pontaha. ku müracaatları. numerolu baka baka mütemadiyen söy- lüyordu. Ah, bilseniz, (Nebahat Hanmm, bilseniz!.. Sizi daha ilk ördüğüm gündenberi içimde in için ne derin bir sevgi var dı! Sizi o mektepli elbisenizle, tertemiz, düm düz mektebe derken her gördükçe içim na- sıl sızlardı? Her rast gelişte bir söz söylemek isterdim. Yi- i bir sözüm lekesiz te- bozacakmış gil cesaret edemezdim. Her gü Şehzade camii yanındaki köşe de ayrılırken gözlerim, ruhum arkanızdan baka kalırdı. Sene- lerle İstanbuldan uzakta kal. dım. İstanbula indikçe ö mün önüne tek bir ha di: Sokağımız, evlerimiz, o so | kaktan Şehzadebaşına (kadar olan yol üzerinde temiz mek- tep önlüğile, kitapları elinde | her gün mektebine giden temi: yüzlü, temiz yürekli bir kız. Benim için İstanbul demek siz Gayet müessir ve hissi sözlü ve şarkılı muhteşem film. mühim ve en mütebeddil halihazır bavadisleri Pek yalınde . . sesli varyeteler, .. se , Binemasivda JOHN GİLBERT ve RENEE ADORE (Leon Tolstoi) nin şaheserinden muktebes CANLI CESET Telsiz telgrafnâme İpekçi Kardeşler, İstanbul 30 Paris 21 Teşrinisani 1 İstanbul Sokaklarında filmini stüdyoda Paris eefirimiz ve Hanımı. na, sefaret erkânma, Paramount sinemasında Türk ve Mısır Konso- lorlarıha, matbuata, Paramount müdiranma, filmcilere gösterdim. Çok beğenildi, alkışlandı İHSAN İPEKÇİ Bu akşam ASRİ SiNEMADA İki büyük sinema yıldızı olan Margaret Livingstone ve Don Alvardo BATAKHANE ÇİÇEĞİ filminde görüneceklerdir. Bu filmde Paris'in eğlenceleri ile gigolet leri ve gece bâtakhanek Perde aralarmda: Günün en büyük asvir ediliyor eğlencesi ADA and GALLAİ'nin numaraları Nazarı Fabrikaların ve ticarethanelerin gör. Şehrimizin büyük mali müenseselerinde ve muhtelif ticarethanelerin. de çalışmış Franaızça, Beka ve ticari muamelâta üç;sazt veyahut daimi numerolu posta kutusuna en şeraitle gün arayor. İstanbul riren müracaat kıl faal bir genç eh- olarak çalışmak üzre İş (MUHASİP) rumusile Iktısat Vekâletinden: Vekâletimiz Baytari ve Zootekni İşleri Umum Müdürlü. inde istihdani edilmek üzere mahiye 150 lira ücretle Almanca ve Franşızçaya bihakkın vakıf bir tercüman almacaktır. Talip- lerin evrakı müspitelerile Baytari ve Zootekni İşleri Umum Müdürlüğüne müracaatları, (4034) Dilbe Muallim Mubahat Bey tarafından Tercüme edilen Ameli Hayat Alimi (HERBERT N. İDEAL BÜRO BULMAK Eserleri gayet güzel bir kolonyaları tabit kokulardır ve giçek bahçelerini temail eder. Sabunlar: Gliserinli ve tabii kokulardan imal edilmiştir. Deposu: Nuruosmaniye'de şi- racı Ali Sinan karşısmda, — GASSON) 'un i — YENİ MÜŞTE SAN'ATİ Sa şekilde intişar etmiştir Bütün İş adamlarına tavsiye ederiz. Tevzi mahalli: Milliyet Matbaası. Üstem sokağımızı gezmekten geliyor- dum . Ahmet Nebilin sözleri hıç- kırıklarla karışıyor, Nebahat birden bire © taşan bu tufanı önünde hem mes'ut, hem ür- kek titriyordu. Şimdiye kadar saklı duran bu sevgi gizliliğile onu üzüyor, kızdırıyordu. Ken di kendine — Neden sanki ( söylemi- yor? Diye söyleniyordu. Şimdi bu sevginin meydana vurması da onu yine üzmüş, korkut- muştu . Şimdi de: İ Ne yapmalı şimdi? Ne söylemeli? Aman, ne fena ol- du bu söylemesi... Diyordu. Ahmet Nebili kendini sev- gisine vermiş, mütemadiyen heyecanla, gözlerinden yaşlar | iöke döke söylüyordu: — Ah, Nebahat, bütün ço- cukluğumu, bütün gençliğimi dolduran hayalin sana ehem- iyet vermediğini — söylemek ne haksızlık! Bilmiyor musun? Nemika Sırrı seni Muhteşem Ni adın süvaresinde hatırla- maktan bahsettiği zaman bile ben itiraz etmiştim: “Onun is- mini öyle yerlerde anmak bi istemem.,, Demiştim. Sonra se ni orada görünce... Delikanlının artık senli ben li hitapl başlamasından kor kusu, çekinmesi bütün bütün tan genç kız, ürkek bir sesle: Sus! Dedi. Fakat bilmiyerek, is- temiyerek © kendisi de Ahmet Nebile müfret sigasile hitap et mişti . — Susmak mı? Neçin? Bu kadar zamandır sustum. Susu- yordum. Şimdi artık her şeyi biliyorsun... Senden hiç sakla- mıyacağım. Her şeyi sana ar latacağım. — Sus, sus! — Neden? Yoksa... Delikanlının irden bire gözleri kurudu. Yüzünden bü tün kanı çekildi — Yoksa, sen beni yor musun, Nebahat? sevmi: