Asrın umdesi «Milliyet» tir. 8 TEŞRİNİSANİ 1931 IDAREHANE — Ankara cadde si No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, İstanbul, Telefon numaraları: 24310 — 24319 — 24318 ABONE ÜCRETLERİ G Türkiye için Hariç için 3 400 kuruş 800 kuruş s6 1400 ız 2700 aylığı Gelen evrak geri verilmez. Müddeti geçen nushalar 10 kuruş tur. Gazete ve matbaaya | için müdiriyete müracaat © Gazetemiz ilânların mes'uliyetini kabul etmez. Bugünkü hava Dün azami hararet 16, asgari 7 derece idi. Bugün rüzgâr poyrâzdan esecek. “Tava açıktır. (FErEK 2 Milyon! Cuma günü Melek sinema- sında gösterilen (milyon) minde bir filmi seyrettim. Mevzuu basit birşey. Bir fakir gence bir milyon filorin ikrami ye çıkıyor. genç de o sırada fe | na halde sıkıntıda. Hemen pa- rayı almak istiyor ama piyan- ko bileti eski jaketinin cebin- de. Jaket de çocuğun nişanlısı nın odasında iken polisin elin- den kurtulan bir biçareye veril miş... tin peşinde koşanların macera Evvelce yü- züne bakmıyar gencin mil yoner olduğunu işidince der- hal tavrr değiştiriyorlar... ni seyrederken düşündüm ve kendi kendime söylendim: — Ulan felek! Şu Tayya- re cemiyetinin yılbaşı biletle- rinden bir dane alsan! sene ba şında da sana bir milyon lira ne yaparsın?.. aha kendi yapacaklarıma cevap vermeden evvel başkala- rın ne yapacaklarmı düşün- — ikrami- ye isabet ettiğini ilân etme mek istiyeceğim. Lâkin tayya re cemiyeti peşimi bırakır mı, meydana çıkacak. Gazeteye geldiğim zaman arkadaşlar da: — Ah canına yandığım.. Ne tali... Körolası bana © gelmez ki, Diyen nazarlarla karışık is tekler: Eh bana bir şapka! — Bize mükellef bir ziya- fet! — Ben bir pardesü rim!. « — Ben bir,mürekkepli ka- lemi. . — Sen bana bir cep alırsın! Falan filân., Dışardaki ahbaplar hiç bil- memezlikten gelmekle beraber fena halde mültefit.. Selâmlaşmak istemediğim kötü dostlarımız bu sefer daha iste- saati İşte bütün film bu jake- | Bütün dünyada şöhreti ve yüksek salâhiyeti ile tanınmış olan psikoloji üstatlarından Viyanalı profesör Wagner Tauregg Viyana © zabıtasının noktai nazarını hiç bir veçhile kabul etmedi ve hattâ bu mese lede güvendiği salâhiyetine is- tinat ederek, müdahale etmek mecburiyetini dahi hissetti. İşte bu © profesörün söyle- diklerinden bazıları: “Matuschka'yı bir deli veya gayri mes'ul addedenlerle hiç bir zaman (beraber değilim. mek içi mubhipliği ve yahut bildiği bir cürmü müdafaa eden bir avu- katlık lâzımdır. Bana karşı ga- yet şiddetli hücumlar vâki ola cağını bilsem bile, ruhiyat mü | tehassısı sıfatile noktai naza- rımda ısrar edeceğim. -Ma- tushcka gibi adamların her ne şekilde olursa olsun O mes'uli- | mi ne İ ziyade aleyhimde bulunacak- lar, — Kimbilir ne haltlar ede- | cek?. | Filân cemiyet, filân kulüp, filin kimse, falan (o feşmekân lardan bir sürü mektup para İ isteniyor.. | Ama ben daha paraya ol sürmedim.. Arkadan bir avu- kat bir mektup & gönderiyor. “Her türlü deaviyi (o veresiye deruhte ediyor.,, Emlâk del- lâlları, arsa o sahipleri, yeni teşekkül etmiş şirketler, müte addit con Ahmet Beyler, kita- İ bm: batsırmak istiyen müellif ler, fabrikasını tevsi etmek is İ tiyen müteşebbisler boyuna mü İ racaat ediyorlar. Bunlar hep sine cevap vermeğe kudretim müsait değil. Bir kâtip tutu- yorum.. Ve ilk işim (hepsini birden reddetmek oluyor.. Bu tarz zenginlerin tarzıdır. Baş ka türlüsü osökmez.. Ondan sonra da paramı bankalara koy mağı düşünüyorum.. Düşünü- orum ama, hepsini birden de İ.. Dağıtarak.. Ve işte ben bu hulyada iken film bitiyor elektrikler yanı yor.. Önümde oturan birinin saçı dökülmüş çıplak başı vazi yetimin hakiki halini ilk anla tan kuvvetli ihtar oluyor. Ofisler 1. Fındıkçılığımızı tanzim için bir ofis yapılacakmış. İhraca tumızı tanzim için de bir ofis var, Galiba kavun için bir ofis vardı.. Elhasıl tanzime ihtiya- & olan şeyler için birer ofis yapılıyor. Şu halde yakında pek çok ofisimiz olacak. Bu da bir zenginliktir. Yalnız zan nediyorum ki; o zaman da o- fisleri tanzim için bir ofis teş- kiline mecbur © olacağız ama Milliyet'in Edebi Romanı: 72 BAŞI DÖ Diğer taraftan Süheylâ pa- rasını da kurtaramamıştı. Dedlikanlının zihni bir kek lik gibi mevzudan mevzua at- lıyor, kafası boşuna dönen bir değirmen gibi muammaların, pe arasında sekiyor. hu meilğilm Nihat el geniş salonu elektrikler içinde parlıyordu. Ortaya büyük bir masa kurulmuştu. Müteaddit hizmetçiler salonun içinde dip geliyor, Semiha Nazmi Ha nım kıvrak yürüyüşile işlere | nezaret ediyordu. o Muhteşem Nihat Hanımefendi henüz tu. Valet odasından çıkmamışlar- dı. Şeyda Kâmil Beyle Nevzat Süreyya Semiha Nazmi Hanı- mun talimatına uyarak şuraya buraya telefon ediyorlardı. Da daf iz ha davetliler gelmemişti. Ev- de olanlar ev halkı sayılıyordu. Fakat evin asıl sahibi olan Ni. hat İlhami Bey de henüz gel- memişti. Telefon vzır vızır iş İyi Pi e ri len karar dairesinde Beyazıtta 54 İtolştnğu Refik Cila likte salona girdiklefi zaman, henüz davetlilerden eter yok: tu, Semiha Nazmi Hanım kıv. | rak yürrüyüşile, dudaklarında İ tatlı bir tebessümle Ahmet Ne bili karşıladı » —O!Hoş geldiniz kaçak | bey! Artık ayağımıza sıcak su | mu dökmeli, soğuk su mu? — Aftmızr rica ederim, Se miha Hanım. Müsaade ederse niz size arkadaşım Refik Ce mal Beyi tanıttırayım. — Hal Mühteşem söylüyor: Trenleri yollarından çıkaran adam! Macaristanda Bia - Torbagy köp- rüsündeki suikast nasıl olmuştu? ğer re tahdit etmek caiz de- lir. Cinayeti işlerken, bu ci defaki haz ve memnuniyet duymayan katil yoktur, Tıpkı Kleptomani gibi! Her hırsız kleptomandır, (Fakat hiç ol- mazsa kleptomani, Matuschka nın caniyane temayüllerine na zaran, daha mazeret kabul e- der bir şeydir. Kleptoman hır- sız, bu cürmü vet kespeder. o Halbuki Ma- tuschka bu cinayetleri para ka zanmak için yaptığını söyleye cek kadar da mazur değildir. Ben Matuschka'nın tama. mile normal bir adam olduğu- nu iddia edecek değilim. Aşa- ğı yukarı tamamile normal in- san yoktur, Kusur ve meziyet lerimizin derecesine göre, her şahsın vazife ve mes'uliyet his . Bunun tayini ga- ür, İradesine sahip o- bele başkalarmın haya- etmek üzere kendi- abintlerine terke- den adamlar tecziye e cidilme- lidirler. Normal mi, değil mi? Bu hareketten mes'ul addedile bilir mi, edilemez mi? Mesele- lerle uğraşmak faidesizdir. Ba zıları “gayri tabil,, addedilen bu insanları hususi tümarhane- lere kapatmak şıkkını iltizam yatinr muhafaza ve mevcudiye tini idame etmekte (ne faide var? Bunları ne diye besleme- li? Timarhaneye mi kapatma- lı? Ne kadar zaman? Bir sene, iki sene, üç, beş sene? Bu mi det zarfında müthiş tema lerini ikaya fırsat o bulamayan bu adamlar, gayet sakin otu- rurlar ve kendilerini tedavi e- den doktor hasatalığın tama- mile geçtiğini ve (artık böyle bir adamı daha uzun müddet timarhanede alıkoymak lüzum suz olduğunu söyler ve “akıl- lanmış deli,, yi timarhaneden Halbul bu adam şahsi bi- maye ettiğini görünce, bu defa hem de daha büyük bir cür'et ve cesaretle cinayetlerini tek- rar Normal olsun, olmasın, a- kıllı olsun, deli olsun, böyle bir adamı sadece ortadan kal- dırmak her noktai nazardan da ha iyi daha haklı, daha âdilâ- ne ve tabii değil (o midir? Sırf delidir diye, memleketin sırtın dan bu adamları beslemek ve hayatlarını idame etmek zah- metine değer (mi? Ben bunu mantıkla taban tabana zıt bu- luyorum ve samimi kanaatim şudur: Bu lüzumsuz ve mana- sız insaniyet fikri bütün insa- niyete faideli olmaktan ziya- de, zararlı oluyor. Bir yangın olursa ateşe su mu sıkarsmız, yoksa petrol mü? Tabii su de- gil mi? O halde?..,, sında korku ve münakaşa mev | du. Müşerref oldum, Beyefen- — bir süzdüler, Refik Cemal hür- — Şeref emilnariğ #it, ha- nımefendiciğim. Zaten ne ka- dar zamandır zatı aliyelerile ve Muhteşem Nihat : Hanrme- fendi hazretlerile şereflenmek iştiyakında idim, Bu al:—n bu saadete nail oluşuma vesile ol- duğu için Ahmet Nebil Bey arkadaşıma bilseniz ne kadar minnettarım, > Estağturullak; Şöyle bu- | yurun, beyefendi. Semiha Nazmi Hanım, bol İlkrde ile gevezelik (ederken gözleri fıldır fıldır dönen bu İ gence bir daha, dikkatle bak- tı. Yoo, doğrusu Refik Cemal hiç de ( Ahmet Nebile benze. | mezdi. Öteki ürkek bir piliç gi İ bi kümesten iki adım ayrılın. ca kanatlarını çırparak kaçar. ken, beriki kırk tavuğun pilici ni yemiş bir tecrübekârlıkla ilk girdiği salonda kırk yıllık alış | sayesinde ser- | ederler. Niçin? Bu adamın ha- | Matuschka yalnız halk ara- | zuu olmakla kalmadı. o Bütün dünya ruhiyat doktorları ken- disile meşgul oluyorlar. Meselenin bir de kukuki ve adli ciheti var ki, son derece ehemmiyet arzetmektedir. Üç memleket, üç kanun Matuschka Macar tabaası- edilmiştir. Muhtelif suikatları- da ika etmiştir. Bu son ta 25 ölü, 80 yaralı (o var. Bir mesele? Matuschka nerede mu hakeme edilecek? Zira bu üç İ memleketin her birinde görme si lâzim gelen ceza ayrı ayrı- dır. turyada yapılan iki İ kadar vahim olmamış, sadece maddi zararlar hâsıl etmiştir. Avusturyada Matuschka an- cak-beş sene hapis o cezas mahküm olabilir. Hattâ kendi- #ini timarhaneye koymak te- mayülü bile var. Timarhanede ise hayat hapisanelerden daha rahattır ve bakım dah, Daha kanlı diğer iki suikata sahne olan Almanya ve Maca- ristan Matusçhka'nın kendile- İ rine teslimini istiyorlar. Fakat Avusturya böyle bir talebe hiç te muvafakat göstermiyor. Almanyada idam cezası il- ga edildiği için, Matuschka o- rada, olsa olsa, müebbet hap- se mahküm edilebilir. Halbuki öfri kanun tâtbik edil i orada Matuschka'nın mubake- mesi pek kısa sürecektir. Bü- tün deliler şimdiden toplanmış bulunduğu içi cani derhal İ idama mahküm edilecek ve he | İ men o günün sabahı asılacak- tır. Mamafi Almanya cevabını vermişti Eğer Matuschka Macaristana teslim edilirse, Almanya talebinden feragat e- der. Fakat Avusturya mesele yi bu noktadan mütalca etmi- yor. Zira Avusturya kanunları bir şahsı, hattâ kanunları daha şid- detli olan diğer bir memlekete teslim etmekle manevi bir im- kânsızlık vardır. Macarisfân hukukçularının | noktai nazarları ise, bunun ta- | mamile zıttıdır. Macar hukuk- çularına nazâran, Matuschka Macar tabaası olduğu o veen mühim cinayeti Macaristanda ika ettiği ve hüviyeti de Ma- car zabrtası tarafnıdan meydi na çıkarıldığı cihetle, bu a mı vatanına teslim etmekten ve kendisinin vatanınin kanun- larina göre muamele görmesin den daha tabii bir şey olamaz. Şimdi ileriye sürülen tez ve nazariyeler bunlardır. Avustur yanın Matusehka'yı teslim et- memesi üzerine, Macar zabıta ve adliyesi yeni bir (o teşbbüse hazırlanıyorlar. Bia-Torbagy suikastında ö- lenler içinde ecnebi tabaadan insanlar da var: ( İngiliz var, Fransız var, Belçika © var. Bu sebepten Macar (o makamatı, beynelmilel © bir cani kesilen Matuschka' nm ( beynelmilel muhitelit bir mahkemede © mu- hakemesini istemektedirler, Öyle bir adam ki, hakikaten Avusturya kanunlarının hima- yesine hiç te lâyrk değildir. kın gibi yerleşiyordu ” Refik Cemal de Semiha Naz | mi Hanımı gözden geçiriyor. dü: Kısarak boyu, kıvrak vü- | eudü, şeytan gibi bakan, göz evleri içinde mütemadi bir ha reket halinde bulunan iri elâ gözlerile Semiha Nazmi H nım pek sevimli bir şeydi. Di. ğerleri bekliyerek şunu ele ge- tı. Refik Cemal içinden. — Ah, şu Ferit talihli herif... Dide hayflanıyordu. Böyle içeriden pazarlıklar geçerken, meydanda da konu. | şuluyordu: Nazmi Beyefendi inşaal- İ lah afiyettedirler, efendim? — Teşekkür ederim. Daha gelmedi. Zevcimi tanıyor mu- sunuz, efendim? — Bendeniz gazetenin en yade iktisadi işlerile uğraşı ğım için kendilerini çok defa yazihanelerinde ziyaret etmi. | şimdir, hantmefendi. Hattâ İ mahdumunuz Nevzat Süreyya Bevefendiyi de tanırım , Matuschka tarafından Avus | suikast o | çirmek hiç te fena olmıyacak. | Necdet ne | dır. Fakat Avusturyada tevkif | Şık Sinema Çılgın Macera İstanbul halkının en çok sevdiği dilber artist MARİE BELL JEAN MURAT ve Daktilo müessesesi Mary Glo £y tarafından temsil edilen tek. mil Fransızça sözlü bir şaheser, Bugün son günüdür. İstanbul Belediy: İ Darülbedayi temsilleri || Bugün akşam saat 21,30 da | ie Hi KALBİN SESİ Piyes 3 perde 1 tablo Yazan: A, Bisson Tercüme E.: Mükerrem Alâettin Tenzilâtlı halk gecesi. Yakında: Doktor İhsan, BM a X A CL EMEK Ada vapurları Ve memurlar! Ada vapurları ihtiyaca uymıyor .. Adalarda oturan ve İstan- bul'daki vazifeleri başma her gün inmeğe mecbur olan me- mur karilerimizden her gün mektuplar alıyoruz. Bunda sa- | bahleyin adadan kalkan 6,10 vapurunun kendileri için pek ziyade külfet tahmil ettiğini ve saat 9—9,5 da iş başı yapan memurlar için de diğer vapur saatlerinin uymadığını bildir- mektedirler Memurlar;eskiden olduğu gibi adadan saat 7 de bir vapur hareket ettirilmesini ve köprüden akşamları hareket eden vapurların da dairelerin paydos saatlerine göre hesap edilerek bu saatlara ve köprüye gelişe göre tanzim edilmesini istemektedirler, Acaba Seyrise fain idaresi bu imkânı temin e demez mi | Hilâliahmer Fatih | kaza kongresi Hilâliahmer cemiyeti Fa- tih kaza kongresi idare heye- tinden bazı zevatın eksilmesi üzerine cuma günü £ yeniden | yapılmıştır. İ Fikri Beyin riyasetinde açı lan kaza kongr nahiyeler mümessillerinin temsil mesele sine fazla ehemmiyet vermele rinden dolayı 4,5 saat devam etmiştir. Neticede Hilâliahmer yeni kaza heyetine Celâl (o Feyyaz, Vasfi, Dr. Süleyman, Nuri, Eczacı Ziya Nuri, Halit, Sü- leyman Nami, muallim Neca- v Beyler intihap (edilmişler. ir, l Dr. Süleyman Sırrı! Alemdar Sıhhat Yurdu dahili ve narkoz hekimi Her türlü dahili hastalıkları her gün Yurtta muayene ve tedavi eder. Memnun ol- imdi nerdey- — Öyle mi dum. O burada. Acaba Ferit Necdet Beyefendi de burada- lar mı, efendim? — A! Siz Ferit Necdet Be- yide mi tanıyrosunuz? — Yalnız uzaktan, hanıme- fendiciğim. Kendilerile muari- femiz yok, amma... — Hayır, o daha gelmedi. Nihat İlhami Bey kocamı, Fe rit Necdet Beyi, Kemal Reha Beyi birlikte alıp gelecek. Ke- mal Reha Beyide bilir misi- — Hayır hanımefendiciğim, henüz kendilerile teşerrüf et- medim. — Sefaret — hizmetindeydi. Bu sene İstanbula geldi, — Reşit Beyefendi de gele- ler, değil mi | hanımefendi- | ? — Evet, Nihat İlhami Bey kendisini de almak istiyordu. Bilmem buluşabilecekler mi? Şüphesiz, / hanımefendi. Reşit Beyefendi buraya gel. İlin girginliğ İ de şaşırmış, kalmıştı. Semiha Kibar halin randevu maballi olan Artistik Sinemasında GERMAİNE DERMOZ — ANDRE LEFAUR ve DANİELLE DARİEBUK tarafından temsil edilea WİLHELM THİELE'in BAL 0 Fransızça sözlü ve şarkılı yeni filmi devam etmektedir. Bu fil min hakiki kıymetinden emin olmak için görenlerden sorma dır. Herkes tarafından görülmesi elzem bir şaheserdir. Bütün dünyada tanınmış iki meşhur yıldız: ALİCEDAY ve MİTCHELL LEWİS ARİŞ NE MAaDba çok güzel, çok cazibeli ve çok mütebsddil K.AN, LA PUSU filminde fevkalâde mu' kiyet kazanıyorlar. Halk bu filmi görmek için kütle halinde koşuyor. Gidip göt tekrar... gideceksiniz. Maestro Polianski'nin musikâsi, Bugün saat 16,30 matinesile suvarede PAÇUİTA PAGAN ve / taristleri ile meşhur halk çingeneleri ASSO ve JANA. nz. BU HAFTA Melek ve Elhamra Sinemalarında şen ve çok nes. ir film olan RENE CLAİR'in şahese MİLYON PEŞİNDE eserini görenler katılırcasına gülmektedirler Prenses Emriniz! filminden Lilian Harvey... Müttehem Kalkmız filminden Andre Ronne... Küçük Daktilo o filminden Armand Bernard... üç büyük san'atkârm iştirakile vücuda getirilen AŞKA TöVBE şaheser önümüzdeki Çarşamba akşamı ELHAMRA SINEMASINDA iraesine başlanacaktır. Bu film pek yakında Ankarada KLÜP sinemasmda gösterilecektir. Şafak Keşif d Kolu Majik Sineması Bugün saat 15,30 da matine olarak Fransız Tiyatrosunda meşhur piyanist ROBERT CASADESUS tarafından bir konser verilecektir. K ARON Alman Boyoğlu Tünel rete imkân barakır. Refik Cemal, hemen daşına yardıma atıldı: Hakkınız var, hanır im, fakat zatı kitaphanesi meydanmda 523 mek için elbette can atarlar, e fendim . — O! patronunuz pek size benzemez. Çok nazlıdır. — Estağfurullah, efendim — Hattâ nazı yanındakilere de bazan sirayet' ediyor: İşte meselâ Ahmet Nebil Bey. , Refik Çema- söz ebeliği önün dakika gelse artık a Bütün ömrünü refa geçirmek ister, Nazmi Hanima #ormak istedi mağa bile val fik Cemal Semiha Nazmi nımla söze girişmiş, kendi meydan bırakmamıştı. Semi- ha Nazmi Hanımın, yan göz- lerle ki haline bakarak, ilk fırsatta sözü delikanlıya çevir- | mesi vesile oldu, Ahmet Nebil de, yanakları © pembeleşmiş, gözleri büzülmüş olduğu ha de, söze karıştı: — Ah, Semiha Hanrmefen- di, bilseniz ne kadar meşgul- düm. bir sürü şey — Çok gazisinin, beye halde, nefes al e di, fakat Ahmet Nebil Bey zin fikrinizde değil, galiba, İ — Ahmet Nebil kıpkırmızı sildi: — Neden? Hayır.. Aynı kirdeyim. Yalnız... Diye kekeledi. Semiha Nazmi:Hanım, met Nebilin haline adeta yordu. Gözleri delikanlını zaran esmer çehresine me: metle, şafkatle dikiliyor, yi ona döndükçe sanki biraz ha yumuşiyordu. Refik Cemal, Ahmet N; İlin şaşaladığını da örtmek retile gene atıldı: (Devamı vai — Canım, meşguliyet ne ka dar çok olsa, bir telefona, iki söze, aralıkta küçük bir ziya-