Milliyet “Asr umdesi «Milliyet» tir. 7 TEŞRİNİSANİ 1931 İDAREHANE — Ankara cadde- wi No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, Istanbul, Telefon numaraları: 24310 — 24319 — 24318 ABONE ÜCRETLERİ «Gc Türkiye için Hariç için 3 aylığı o 400 kuruş 800 kuruş 6 760 ç M0, 2 1400 , 2100 » Gelen evrak geri verilmez Müddeti geçen mushalar 10 kuruş tur. Gazete ve matbaaya — öşler idiriyete müracaat İN antene Münların mesuliyetini kabul etmez. ri Bugünkü hava Dün azami hararet 14, asgari 3 derece idi. Bugün rüzgâr poyrazdan esecek. Hava açıktır. Haftanın Yazısı Yeni çare! Dünya, etrafını sarmış o- Jan kara buhran bulutundan kurtulmak için çareler araya dursunlar. Amerika Reisicum buru (O (Hoover) ile Fransiz Başvekili (Laval) o (Vaşing- ton) da görüşe dursun. İngil- tere'de amele partisi intihabat ta ekseriyeti kaybetmesi üze- rine İngiltere'de şimdiye ka- dar mevcut olmıyan gümrük usulü vaz'edile dursun. Al manya'da (Hitler) ismindeki aslı meğhul milliyetperver hü cum taburu i milis ta burları adedini 200 bine iblâğ ededursun. İspanya'da cümhu “ riyet perverlerle komünistler arasında mücadeleler ola dur- sun, Bizde de iki kafadar kendi- lerini rahatsız eden bubrana çare bulmak için düşünmüş, taşınmışlar ve bir neticeye var mışlardı. Ben size bu çareyi ve onun tatbikatının yazaça- üm. Bu iki kafadara kimse üs- tüne almmasın diye Ali ve Ve ki Bey ismini verelim. Bu iki adam otuzla, otuz beş arasın- dadır. İşgüzar girgin adamlar Ne za ilkE Ali ve Veli Beyler bir kon- dört dükkâna gi- Tip çıkıyor ve sağyağ soruy - lar. Dükkâncelar böyle sika, sında ağasile gelen müşterile- » ve dikkat ederler, Ekserisi Ka GR ER sms ir a AZ (e ramanl: olan bakkallar bu iki yağlı müşteri temiyorlar. — Buyurun yağlarımız var.. Halis Balkan peyniri var... Bu dükkânlardan bir dör- düncüsüne giriyorlar... Ali Bey soruyor: — İyi Halep yağı var mı?. Ama hilesiz olsun o rica rim, İyem bir yerden iki te » Bozuk çıktı. Uşa ğa Sl Malüm mubavcrelerden son ra, bir teneke yağ almıyor. — Veli | oğlum! Şuradan bir hamal çağır!.. İri-kuvvetli bir hamal geli- yor. Tenekeyi yükletiyorlar, Yarım kelle kaşar, beş okka sabun, yirmi beş yumurta, üç! okka zeytin, iki okka © beyaz peynir, iki okka da nümunelik zeytin yağı!.. Bir kutu bal. Ali Bey bal kutusunu eline alıyor. Veliye hitaben: Sen hamalla şu köşedeki kasaba git ben geliyorum.. Veli çıkıp gidiyor.. Tabii kasaba değil, eve. Ali Bey dükkâncıya soruyor: — Borcumuz kaç kuruş?.. — Efendim 3420 kuruş! — Pek âlâ! Benim yazıha- nem, Sirkecide İktisat hanın- da 4, 5, 6, 7, numaralardadır. İstersen çırak beraber gelsini. Dükkâncı biraz şüpheleni- yor. — Nasıl isterseniz beyim! Kaço bak Beyefendile beraber git, Çocuk ve Ali Bey Balık poza rma tekrar dalıyorlar. Ali Bey kasap dükkünma giriyor.. — Kıvırcık kaça . — Seksen kuruşa! — Amma yaptın ha! Altmış beşe veriyorlar. — O başka ettir beyim! . — Haydi ver bakalım şu- radan iki okkalık bir dış ka- pak.. Yokonu istemem. O pek zayif.. Berikinden ver.. — Eti alır. Çıktıkları sıra da Koçoya sorar: — Hani bal kutusu. — — Dülkünde kalmış, hadi koş getir! Koço dükkâna © koşar Ali Bey eti alır parasını verir ve eve döner.. Akşam Veli Beyle birlikte o günün hasılatını tak sim ederler. Lâkin herkesin bakkını yemeye mahal yok de gil mi ya! İki gün sonra bakkal şöyle bir mektup alır... Geçen gün aldığım 3420 ku ruşluk erzakın parasını inkör etmiyorum. Tamamen borcum Bugünlerde param yok! Oldu- ğu zaman veririm... Veli Bey ve Ali Bey evle- rini de Birbirlerine kefil olarak tutmuşlardır. Kira borçları vardır. İnkâr etmiyorlar. Her ikisi de ayrı ayrı terzi lere birbirlerine kefil olarak el bise yaptırmışlardır. Borçları nevi etmezler.. Ve nihayet bütün bu alacak klar toplanırlar. Dava açar. lar. Tabii bu adamlar ll te biri icra marifetile kesilir Şimdi rabattırlar.. Hep bu u- sulle ve İstanbulun muhtelif Milliyet'in Edebi Romanı: 71 üiyetin Edebi Romanı: 71 BAŞI DÖNÜ — Evde yoksa ben de tele- fonu kaparım, — Kocası olmakla ne olur? — Bilmiyorsa bilmem der. — Kimbilir, belki de haber almıştır. — Neden şüphelenecek? Nihayet karar verdi: — Ne olursa olsun, bir ke- © re sorarım. Telefonda Sübeylânm nu marasını ararRön, Ahmet Ne- bilin gözü önüne Gardenbar dö müşü geliyordu: Süheylâ ak şamdanberi yorulan gencin bi- taplığile nasıl kızara kızara an atı, — Ol Sen sahiden pek toy- muşsun, Nebil. Bu hayata hiç mi hiç alışmamışsın? Diye gülmüş, — Seni pamuklar içine ko- Yup snklamalı. KLER İbrahim NECMİ Diye alay etmişti. Zavallı Ahmet Nebil, bin dereden su getirerek Süheylâ Hanımı $, onu evine bırakarak kendi ayni otomobi Ile dönmüştü. Evine geldiği za man bekâretini haydut elinden kurtarmış bir genç kız gibi se viniyordu. MILLIYET CUMARTESİ 7 TEŞRİNİSA, a.) Trenleri yollarından çıkaran adam! Macaristanda Bia - Torbagy köp- rüsündeki suikast nasıl olmuştu? yi İEvvelki yazıların hülâsası; 11-12 eylül gecesi Macaristan- da Bia-Torbagy köprüsünde| ti. bir irene. suikast. yapıldı. 25 kişi öldü. 80 kişi yaralandı. De mir yolunda bulunan bir kâğıt ta bu suikastın komünistler ta ralından tertip edildiği yazılı yordu. Polis tahkikatına de- vam ederken, kaza mahallinde tren yolcularından. olduğunu söyleyen bir adam da vardı. Bu adam Viyanada oturan a partıman, fabrika ve aile sahi- bi Matuschka isminde bir tüc- cardır. Tahkikatı yapan Macar polislerinden Schweinitger bu adamdan şüpbe etti. Şüphesini tahakkuk ettirmek için Viya- na'da ve Peşte'de gizlice tah- kikata başladı. Gerek . bu sui- kastta, gerek. Avusturya. ve Almanyada trenlere vukua ge-| len diğer suikastlarda ekrâzit denilen müthiş bir maddei filâkiye istimal edildiği anla- şılmıştı.| Komiser Sehweinitzer tah- kikatma devam ederken, Bu- dapeşte garlarından birinin ba gej dairesinde, tesadüfen üze- rinde Matuschka ismini taşı yan bir bavul gördü ve bilâte- reddüt bir kaç aydan beri ba- gaj dairesinde bulunan bu ba- vulu açtı. İçinden bir palto, foter bir şapka, iskarpin, çama S ve saire çıktı, Bu çamaşır- ların bir çok yerlerine sarı le- de sarı lekelerin ekrazit leke- leri olduğu anlaşıldı. Bu bavula tesadüf daha he- yecanlı başka bir netice verdi: Bulunan palto ve foter şap- ka, evvelâ (o Arsbah'ta ve bir müddet sonra Juterbog'da vu- kua gelen tren suikaslarından bir iki gün evvel tesadüf edi- len esrarengiz bir adamın ta- şıdığı palto ve şapkaya benzi- yordu. O zaman Budapeşteli polis komiseri artik tahmin v& disinden çıkmış tam ve isabet- li bir kanaate varmış bulunu- yordu. Bunun üzerine tekrar Viyanaya gitti ve Berlin zabi- tasma da haber verilerek, daha geniş mikyasta müşterek bir tahkikata başlandı: Ancak bu tahkikatın netice semtlerinden alış veriş ediyor. lar... Maaşlarının üçte biri da- ima bunun karşılığıdır. Diğer üçte ikisinide sinemalarma, tütünlerine, çocuklarma, ine sarfediyorlar. Ben bu usulü onlardan öğrenip ga- zeteye yazacağımı söylesey- dim, bana anlatmazlardı. Çün kü içinde muz buh- randan en zararsız kurtulan | onlardır. Yalnız bir © rahatsızlıkları var.. Balık pazarından ve di- ğer bazı çarşılardan ferah fe- hur geçemiyorlar... O kadarma da tahammül edilebilir. ER e bat Hanımın suvaresi var. — Ha! Sahi! İyi aklıma ge tirdin. Az daha unutuyordum. ln Telefonun içinden Süheylâ ki nm sesi yükseldi: — Ale. — Alo! Süheyli Hi öm» i ZEN — Evet, Kimsiniz 7 e Ahmet Ne- — O! Siz misiniz? Sen mi- sin? — Evet, ben, — Mersi, şekerim. Beni a- radığma bilsen ne sevindim. — Sizden bir şey rica ede- By — Başka? Bilmiyorum, Ne- den sordun? — Şimdi, biraz evvel Muhte şem Hanıma telefon ettim. — Ne diye? Gelmiyecek mi sin yoksa? — Hayır. Birlikte bir arka- daş getirmek için izin istedim. — Bir arkadaş? Sen? — Evet. Gazeteden biri, Çok istiyor da.. »- | lirlerdi. sinden sonradır ki, Viyana za- bıtası Matuschka'yı tevkif et- Evinde yapılan taharriyat neticesinde Bia - Torbagy'deki suikast gecesi üzerinde taşıdı- ğr elbise meydana çıkarıldı. Aynı elbisenin ceplerinde, Bu- dapeşte garında bulunan ba- vuldaki çamaşırlarda — olduğu gibi, sarı lekeler vardı. Bu le kelerin de tahlil edildiği za- man, ekrazit lekeleri olduğu anlaşıldı , Hiraf Matuschka Viyana zabıta- sınca $ıkr bir isticvaba tabi tu- tulunca, evvelâ şiddetle inkâr elti ve masumiyetini isbat vde cek bir çok deliller gösterdi. Öyle deliller ki, eğer hakkın- da başkaca daha kuvvetli ede le olmasa, mukanni görülebi- Peştede beraber düşüp kalk tığı fahişelerle müvacehe edi lince, vaziyeti | inkâr etmedi. Bu suretle de Peştede oturd. ğu bötüm otellerin polis katile sabit olduğunu da di. Tam bu İsticvaplar esnasm- da komiser Schweinitzer bir- den bire Matuschka'nın gözle- rinin önüne Bia-Torbagy sui- kastın: müteakip çekilmiş bir resim attı. Matuschka bu res- me ve resimde sira sıra dizilen ölülere bakınca birden bire de- ğişti. Yüzünün hatları gerildi ve bütün vücudü şiddetli bir telâkkus içinde sarsıldı. Yüzü böyle müthiş bir manzara kar- şısmda korku ve ürperme hâ- sıl edecek yerde, bilâkis derin bir zevk.alâmetleri izhar etti ve boğazından kesik cümleler ve kısa 'hiriltılar çıktı ve Ma- tuschka'o zaman eğilerek fo- toğrafı öptü, öptü, öptü. Son- ra da sar'aya ( tutulmuş gibi, bütün vücudü sarsılarak, yere yıkıldı. Bir doktorün delâletile ken disini ayılttılar, fakat Matusch ka ayıldıktan sonra uzun müd- det bitap ve bimecâl kaldı. Bir az canlanımca kımıldanan du. daklarmın dün ettiği işitildi ve Matuschka cebinden Saint. Antoine'ın bir heykelciğini çı kararak okşadı. Ondan sonra da bol göz yaşlarile ağladı. Artık bayılacak ( dereceye gelince, polislerden kendisini höcresine götürmelerini, ak- şam saat altıya kadar rahat bı rakırlarsa, o vakitten (o sonra — şeyi itiraf edeceğini söyle- Ve polisler Matuschka'nın le itirafa başladı. Müthiş, kor- kunç itiraf! pi suğ- kastını nasil teri nı donduran bir sühületi Tisan- la teferrüatına okadar anlattı. Hattâ daha suikastı | tertip ederken bile, < nasıl derin bir gaş ve heyecan duyduğunu ve suikast tahakkuk edince bu he yecanın nasıl tasavvur derece- sine vardığını söyledi. Sonra Antabah'ta, Jutter- Bin ve diğer yerlerde tren- lere yaptığı suikastlarla âtiyen yapmağa karar verdiği diğer suikastların ilâtmı verdi. Matuschka bunları anlı | | ken bile, derin bir zevk ile mü- | teheyyiç oluyordu. Bununla beraber kendisini mazur göstermek içi ismini söylemek istemediği bir ada- mın ipnotizması tesirinde bu- | lunduğunu leksandre Bergmann isminde birisi olduğunu saklamadı. Einstein'ın muavini Tamamen asılsız olduğu an laşılan bu son ifade, Matuseh- ka'nm marazi haleti ruhiyesi- ne yeni bir delil idi. Çünkü po- lis bu cepheden de derhal tah- kikata başladı ve Matuschka'- nın çok eskiden, evde gayet u- zak fasılalarla Bergman'la gö- rüşmüş olduğu neticesine var- dı. Bergman diye kastettiği adam da profesör Einstein'in Maruf Alman âliminin bu cinayetlerde hiç bir dahli olma dığı bittabi anlaşıldı. Matusâhka'nın mücrimiye- tü — suretle tahakkuk edince, polisler yeniden ve iki den tahkikata e çe Matuschka'nın acaba bu ci nayetlerinde bir şeriki cürmü var mıydı? Yahut bu müthiş işe giriştiği zamanlarda anar- şist, komünist gibi her hangi bir teşekkül hesabına mı çalışı yordu? Bu iki cepheden tahki- kat ta menfi netice verdi. Artık Matuschka'nın bu ci- eleği “tek başma,, yaptığı, hi çbir yerden il ve işaret almadığı tahakkuk etmiş bu- lanmaktadır . O zaman da yeni bir meğele bâsıl oldu: Bu müthiş ve em- salsiz cani tabii bir adam te- lâkki edilebilir mi? Ne polisin De de dünyada hiç bir mahke- menin mahküm © edemiyeceği bir muvazenesiz, bir deli mu- Şayanı dikkattir ki Viyana zabıtası Matuschka'yı timar. haneye sevketmek fikrinde idi. Tam bu sırada yeni bir hâ- dise tahaddüs etti. (Arkası yarın) Nişan merasimi söyledi. Suallerle tazyik edilince bu adamm A- MÜŞKÜL İTİRAF Yarınki Pazar günü saat 15,30 matine olarak FRANSIZ MALİYE COUNDe ROBERT “CASADESUS tarafmdan yeğâne bir konser verilecektir. 3 üncü Kolordu ilânları (Gere) (Gey) epnetominur ezmunuodsnuoy app | 1091 9A TEurur opu?4funu | Muao4 szozn Yyotuze yen$i ol | reyi A up3 z0y osozn şeye Moureuyre$ uşlaydıye “1099 #1ıp9 v1 Epuodsumozi "IV “ES “E'OH MSI vers nun3 mezeg *e) 166-111 1s9jeyj umönu -uoy efeseyeunur EyLreZ yede Weures OT 000547 VE? DELRYI unsutadey eşuy Duyig Dr. A. KUTIEL Cilt ve zührevi hastalıklar teda- vihanesi, Karaköy, büyük mahallebi ci'yanında 34. ASRi Sinemada Bugün ve yarın saat 16,30 matinesinde programa ilâ- NGİN VARYE- EROLARI PA OUİTA PAGAN ve gita- ristleri ile halk Çingeneleri ASSO ve JANA İstanbul Belediyesi Darilbedayi tepısilleri Bügün akşam saat 21/30 da KALBİN SESİ ii Piyes 3 e ı ipi tablo Yazan: A. (İİ, an Bisson Tercüme E.: Mükerrem “Alğettin Tenzilâtlı halk gecesi. Yakında: Doktor İhsan, RR Milliyet wi NEFİS VE SERİ SURETTE Her nevi evrakı matbua tab'ını deruhte eder. Notere ait bilcümle evrak, mektupluk kâğıt, zarf, kartvizit, muhtira, reçete ve faturalar renkli olarak el ve duvar ilânları yapılır. Piatlar mutedildir. ADRES: Ankara caddesi dairei mahsusa Telefon: 24310 - 24318 - 24319 CiCil NI 1: LAK ra Faruki İtriyat fabrikasının ilk defa üçüncü yerli mallar sergisinde teşhir CİCİ! isimli Yeni esans, pudra, du- dak boyası, yağsız krem ve losyonlar Avru ettiği pağam gelenlerden daba âlâ olduğu için pek ziyade rağbet kazanmıştır Faruki'nin meşhur ve ömsalsiz limon çiçeği kolonyasını şimdiye kadar hiç iseniz bir tecrübe ediniz, Deposu: Sultanhamam No, 11 Nafia Fen Mektebi Mubayaa Ko- misyonundan: Talebe ve müstahdimine elbise münakasası ilânı Talebe için 73 takım © Harici Elbise ve Palto ve 148 takım Dahili ve Müstahdimin için de 12 takım Elbisenin Ka- pal zarf usulile 19-11-4931 pazar günü saat 14 te ihâleleri ivra kılmmak üzere münakasaları icra kılmacağından o şartname ve nümünelerine tevfikat yapmak üzre yapılacak taleplerin te- minati muvakkatlerini liseler muhâsipliği veznesine verip ala- cakları makbuz ve ticaret vesikalarile beraber yevmi mezkürda ve şaraiti anlamak içinde cumadan imada her gün Gümüş Su- yunda metkep mübayaa komisyonuna müracaat eylemeleri. — “Pek âlâ, Getirin. Bu ak şam süvaremizde bir çok yeni simalar bulunsun,, dedi . — Ey? — Acaba benim getirece- imalar i düşi — Kim bilir? Belki bir iki yeni adam daha vardır. — Muhteşem Hanım “ben de size bir sürpriz yapacağım, Mi yan âşıkların» kol saati hedi- ehemmiye yakm. Fakat, he iyi ol du da telefon ettin, ben de se- Bi arıyordum. — Ne diye? — Şu... Para meselesi için.. — Ha! Evet! Ne emrediyor. sunuz? — Gene resmileşme, kuzum. Hani bana paranı şirketten çek demiştin ya! — Evet. — Ben Nihat İlhamıve s6y ledim. — Pek âlâ, — Fena halde kızdı. Bunu a e — Ya! — Been de şaşırdım — Hayır. İşte onun için sa- na sormak istiyorum ya! — Ne soracaksın? — Yani... Neden öyle de- din?.. Bir tehlike mi var?.. — Reşit Beyin fikrini sor- pek âlâ işliyor orada. ded — Siz gene Reşit Beye 60 — Bir şey yok. Ben para iş- lerinden, falan çok anlamam. Yalnız... — Ey, yalnız?.- — Yalnız şöyle | kulağıma — Reşit Beye sorarsanız... — Peki. Bu akşam gelecek mi o da? — Evet. Gelecek. Öyle ise orada sorarım, (612). Daha iyi olur. — Süvareden sonra ne yap» caksın? — Süvareden sonra?... — Evet. Bize yelir misin? — Canım, nasıl olur? — Basbayağı olur. — Süvarelerde ec kalıyo- ruz. Hem de... — Hem de?. — Kocan?... — Onu sen düşünme. O Hem Reşit Bey de ora —Ha! O var, O halde ya rm Lu — Bu gece görüşürüz. — Olur, Oruvar azizim. — Oruvar efendim. padı. Yeni bir haber ş be Zili bizbütün Large Nemika Sımı, Neriman Cem- süvareye çax ğırıyorlardı. Muhteşem Nihat Hanım bir sürprizden, yeni si- malardan iâ bir şey bilmiyordu. - (Devamı var)