| ı » vuru nu were ww ye araz. sna e e EŞ ei İİ, ei Sİ e a illiyet Asrın umdesi “Milliyet” tir, i TEŞRİNİEVVEL 931 İDAREHANE — Ankara cadde si No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, Jatanbul, Telefon numaraları: 24311 — 24312 — 24313 ABONE ÜCRETLERİ G Türkiye için Hariç için 3 aylığı © 400 kuruş 800 kuruş ei 750 y 1400 b 1400, 2700 e Gelen evrak geri verilmez Müddeti geçen nushalar 10 kuruş lur, Gazete ve matbaaya ait işler için müdiriyete müracaat edilir. Gazetemiz. ilânların mes'uliyetini kabul etmez. Bugünkü Hava Dün szami hararet 18, asgari 7 derece idi, Bu- ün rüzgâr mütehavvil ME Hikâys3 we * Avize — Fransızcadan — — Eve bu zamanda mı ge- finir? Madam Mul bu suale cevap bile vermedi. Omuzlarını silk ti. Şapkasını kocasının kafası- na attı, — Niçin bana böyle budala ca sualler sorar durursun, bil mem ki.. — Bir defa ben sana sualler değil, bir tek sual soruyorum. Ve sonra da bu sual hiç bir za- değildir. Nere- dar geç geldiğini hakkımdır. — Görüyorsun ki, bir de- ğil, iki sual soruyorsun. Çün- kü 1 nereden geldiğimi, 2 ni- çin geç geldiğimi öğrenmek is Üyorsun. Bir ve iki.. Zanneder sem, bu bir tek sunl demek de ğildir . — Hayr, ikisi demektir. — Of amaanan! Bu akşam da yine canımı sıkıyorsun. — Kim kimin canını sıkı- yor; Orası ayrı meseledir. — Sen sıkıyorsun.. — Karı, beni çıldırtma! de bir sual —Çıldırmamak istemiyorsan / sus! Kavgaya © yol açan sen- sin. Hem sana peşin söyliye- yim ki, beni hiç © kızdırma. Çünkü çantamda tabanca var. — Maşallah terakki var, de | sen e.. — Evet, terakki var. Seni pek âlâ öldürürüm ve mahke- mede de pek (âlâ beraet ede- — Ne âlâ şey! — Doğrusu (o şu tabancayı yakmdan görmek isterdim. — Kurşununu da vücudü- nün bir tarafında hissetmek is tersen, o başka! — İyi ki haber verdin.. Artık kadının sabrı son de- rTecesine gelmişti. Çantasından tabancasını çıkardı, kocasına tevcih etti ve ateş etti: — Al bakalım, sen bunu is- thbarat işleri - Avrupada gazetelerin adedi art- ii “Amerikada sadece mevcut 1860 da bütün Amerikada takri- ben 400 gazete vardı. Bu rakam1899 senesinde 2,226 ya çıktı. 1909 da ise 2,600 ü buldu. O tarihten sonra ek- silmeğe başladı. 1925 de 2,280 eindi. 1927 de ise 1946 gazete den 300 kadar eksiktir. Tröstler bedeli umumi masarıfının ancak üç- te birini gıkarabilmektedir. Bütün imi, RE liz zarından tröst gazeteleri yüzde kar. kı teşkilederler. Seripps tröstü Ilk tröstlerin tekessürüne sebep olan saikleri tayin etmek müşkül. dür. Yalnız ilk tröstün 1875 de M. Edvard Seripps tarafımdan teşkil & dildiği zannediliyor. Bu adam kardeşile beraber ilk defa Detroit News gazetesini, az İ sonra da Clevhand Press, daha son— ——— tiyorsun. Kurşun tavandaki elektrik lâmbasmın.zincirini parçaladı ve koca lâmba büyük bir tara ka ile nin üstüne düştü. Mösyö Mul: — Hay beceriksiz kadın! Di ye bağırdı, bin franklık avi zeyi mahvettin. Sen o taban- cayı bana ver de, nasıl kullanı- İ armış öğreteyim sana.. Madam Mul © şaşkınlığın- dan tabancasını kocasına ver- di: İ — Mahkemede ben de pek j âlâ berset ederim hattâ lüzum İ u muhakemeye bile karar ver - İ mezler. Çünkü ben meşru mü dafaa halinde © bulunuyorum. İlk defa ateş eden sensin. Mösyö Mul da tabi yı ka rısme tevcih etti ve tetiği çek- ti. Bu sırada (tabanca sesini işiten hizmetçi kız kapıyı aç- mış bulunuyordu. Mösyö Mul un tabancasından çıkan kurşun zavallı kızın anlına yapıştı ve hizmetçi “gık,, dı yuvar landı. Mösyö Mul şaşırdı: İ | — Eyvah, hizmetçiyi öldür | İ düm, dedi, şimdi işimiz kötü.. Madam Mul bir kere daha omuzlarını sil yine ben im. Mahkemede diye ceğim ki, hizmetçi senin met- resindi ve bir kıskançirk buhra nında kızı öldürdün. Böyle der sem elbette mahkemede yine | beraet edersin. — Emin misin? — Elbette! — Pek âlâ ama, yine sen şu canım avizeyi parçalamasay ? dın daha iyi olurdu. i sıkıyordu. Bugün çıkan gazeteler ise bu aded- | fazakir MTLLIY EL ii Amerikada gazeteler naşıl çıkıyor? Tröstler - Müstakil gazeteler - İs- Yeni bir keşif ra Cincinnati Post gazetelerini tesis etti. Bu ilk tröstün bugün elinde 25 gazete vardır. Serippe ayni zamanda United Press isminde büyük istih- barat* scentesinide teşkil etmişti. 1925 den 1924 senesine kadar gaze- telerinin tirajı yüzde yüz elli arttı. Seripps bidayette ahlâksızlık a- leyhine ve içtimai ıslâhat lehine mü- cadelesile büyük bir şöhret kazan- Gazeteciler kralı denmekle maruf olan Hearst'ün elinde bugün 22 mü- him yevmi gazete ve 9 büyük mec- mua vardır. Hearst'ün düstürü şu- lir, | dur. — Gazete demek havadis demek tir. Havadisi herkesten evel veriniz. iki mlflleyinlz süre Lari. lerinizi muhafaza edebilirsiniz, bel ki de çoğ Herst konsorsiyomunun gazetele ri Seripps tröstüne nazaran daha az 'dır. Fakat satışı (günde on milyon nüsha) bütün Amerika gazeteleri- nin satışlarının dörtte birini teşkil eder. Diğer tröst'er Meşbur Ira Copley mühtelif sa- mayi işlerinde sermayesini sonra, Kaliforniya'da 24 saat içinde 18 gazeteye sahip oldu. Aynı tröst müteakiben de İllincis hükümeti da hilinde 12 gazeteyi satın aldı. Büyük konsorsiyomlar arasında | şunları da tadat etmek (lâzımdır: Frank Ganett (5 gazetesi vardır), Booth Publishing (9 gazetesi var dır), James Seripps—Seripps ile ka- rıştırmamalı — (9 gazetesi vardır), Lee sendikası (8 gazetesi vardır). Bu trostların siyasi istikametleri muhteliftir. Yalnız Ganette trostu- Bun siyasi hiç bir tengi yoktur. Mü diri, gazetelerini sadece ticaret işi mddettiği için başmuharrilerini (o €n çok para getirecek politikayı intihap ta serbest bırakmıştır, Müstakil gazeteler Bunlardan başka Amerikada 22 çok istiklâllerini muhafaza eden mü bim gazeteler vardır. — Bunlarm en kuvvetlileri de O Nevyork Times ve Chicago Tribune'dür. Nevyork Ti. mes'in bafta içinde © yevmi | satışı 370,000 dir, Pazar günleri ise, 600 binden fazla satar. | Müstahdimini 3319 kişidir. Bu mikdarın 525i idareci, müretip, smele müstahdim. ve sairedir. Sabifelerinin adedi hafta içinde 46, pazar günleri 226 dır. 1927 senesinde 13,5 milyar sahi- fe neşretmiştir ki, bu mikdar kâğıt tam on bin vagon tutar. Fakat Amerikada en büyük tira- jr olan gazete Chicago Tribune'dür. Hafta içinde 700,000, pazar günleri Mesleği ise 1,200,000 nüsha satar. müstakil cümhuriyetperverdir. Ma- amâfih siyasi temayülü müphemdir. Düsturu da şudur: “Bir gazetenin vazifesi, karilerinin rehberi, dostu ve mürşidi olmaktır.,, Bu gazetenin hususi istihbarat servisi, havadisleri ni dünyanın 35 gazetesi ile mübade le eder. Avrupada da Gazetecilikte tröst'ler Avrupada da başlamıtşır. Hali hazırda İnğilte rede üç konsorsiyom vardır: Rother mere, Beaverbrook, Berry. İngilterede gazetelerin çektikten ; Hugenberg trösttüdür. Müfrit milli yetperver politikası . genç Alman cümhuriyetine haylı tehlikeler atlat rmaştar, İstihbarat işleri Amerikan gazeteciliğinde hava- dis almaktaki sürat ve mükerime- iyet bir hayat ve memat — meselesi telikki edilmektedir. Eğer bir Ame rikan gazetesi, diğer gazeteler tara- fından bir kaç defa biribiri arkasma “atlatılmış” olursa, önün için artık Di kapamaktan başka çare yok zy bugün istihbar vesaitinde ki birlik, böyle bir ihtimali hemen ve geçmemiş işler yük bir istihbar teşkilâtı da vardır. Muhbir Amerikada muhbir tipi, Avrupa dakilerine benzemez. Dalma çevik, çalâk, girgin, gözü kirişte, beyni ye ni şeyler bulüp çıkarmak için müte- madiyen hali faaliyete insanları muh Memi ii diğer #müstahdimin itirdikleri yazı yazmasimı o kadar iyi bilmez. | Bunda da hiç bir mahzur (yoktur. Çünkü Amerikada muhbirin asıl va- zifesi, yazmak — sana'tına vâkıf ol mak değil, bu sanata vükef olanla Bir muharrir, vakayı hülâsa eder. Bir diğeri muhtelif vak'alar hakkın. daki haberleri toplar © ve bunlara “renk verir, Bir diğeri yazar, bir diğeri de birinci, ikinci üçüncü ser- levhalarını koyar, İşte merkezilik Fakat işleri © merkezileştirmek, daha ucuza #eal olduğu için, en bü- yük gazetelere bile mubbirlerini an cak fevkalâde işlerde hususi surette istimal ederler. Diğer o ahvalde bu mmehbirler, istihbarat © ajanılarınn | merkezi servislerinde çalışırlar. A- İ merikadabugün iki büyük istihbaret ajansı vardırs Biri Associated Press, diğeri United Press. Birincisi, hiç şüphesiz dünyanın en büyük ajansı. dır. Bu ajans 1200 Amerikan gaze- tesi arasında bir nevi kooperatif teş | kiliti gibidir. Vilâyet gözetelerine kasa havadisler verse bile, | büyük gazetelere her gün en aşağı 75,000| kelimelik havadis veriri. Fakat vilâ- yet gazeteleri de havadislerini mer. kez servisine göndermek mecburiye ündedirler. United Peess ise, birinci Ç gihi| mevcut gazetelerin teşkilâtından is- | tifade etmekle beraber, mühim mer. | kezlerde husüsi muhabirler | bulun- | durmağı da tercih etmiştir. United Press'de 1200 gazete var mütebakisi 36 memlekete dağılmış. tur. Bu şirketin telgraf hattı ve kah losu 180,000 kilometreyi | bulmuş- tur. Şirket tam bir bi takip dır. Bu adedin 900 ü Amerikadadır. |» ettiği için ekseriya abone olan ga- zetelerin havadislerini kabul etmez, muhabirlerinin haberlerile iktifa © der, mektedir. Bütün gazeteler artık ha- vadis itibarile biribirlerine benziyor lar. Birinin diğerinden farkı kalmnr- yor, Fakat prensip: “İyi ve ucuz yap Yeni şekil Soldan sağa 1 — Yavru (5). Gümüş (3). 2 — Aşersi mübeşşirinden Nota (2). «3 — Fena (3). Öküzün küçüğü” (4). 4 — Eleyen (4). 5 2 Paradan bi tabir (3). 6 — Meyan (3). Parasız (5). 7 — Yama (2). Beygir (2). 8 — Hayır değil (3). Yemek (2) 9 — Günlerden (4). Cet (3). E- dat (2). 10 — Boy değil (2). Pislik (3). Ceset (3). 11 — Bir erkek ismi (10). Yukardan aşağı 1 — Evli'değil (5). Baş (3). 2 — Kabile (3). Beyaz (2). Val de (3). 3 — Bağırsnk dolması (6). 4 — EB (2). Gevşek değil (4). 5 — Elem (8). Sicim (2) 6 — Kal (3). Garp değil (4). 7 — Cansız tiyatro (6). Kasabı sattığı (2). 8 — Uzak (4). Siyah (4). 9 — Çalı duvar (3). Nota (2). 10 — İhtiyar (3). Bal (4). 11 — Akıllı (4). Alt (3). (8) Dr. Fahreddin Kerim Seyahatten avdetle kabule başlamıştır. hastalarını MÜESSİF BİR VEFAT Sabık Mahkemei Temyiz azasin- dan ve heyeti Teftişiye geisi es- bakı Artür Mağakyan Efendi dür gece saat sekiz raddelerinde düc- car olduğu kalp hastalığından ve fat etmiştir. Cenaze merasimi o bugün, esat 14,30da Beyoğlunda Balıkpazarmda kâin ermeni kilisesinde icra oluna- caktır. Akraba ve ihvanların cena- | ze merasiminde hazır bulunmaları rica olunur. Zevcesi Zabel ve mahtumu Ka- İ Just Mağakyan, . gazetenin linotiplerini uzaktan işletiyorlar. Meselâ geçen lerde San Fransisko'dan üç bin kö lometre uzaktaki General Electric kumpanyasınn — İaboratuvarmdaki linotiplere bir sahife yazı. dizdiril. Bu usulün şu mahzurları görül | miştir. Daha bir kaç sene sonra,| meselâ Novyorkta çıkan bir gazete- nin tam bir aynı, o Amerikanın her hangi bir şehrinde aynı saatte inti- şar etmiş olacaktır. CONRAD VEİDT Henry Garat İ Bugün iğ MELEK Sinemasında Mevsimin en büyük muvaffa- kayeti? İ KÜCÜK DAKTİLO MARY GLORY ve İİ bu şen operet, Çerşamba günün denberi her seansta salonu leba- lep doldurtuyor. liğveten:. WİENER ve DOU- CET'in iki piyano ile konser leri, ve Paramount Jurnal hali- hazır dünya havidisleri. Geceleyin işltilen bir nidal lekesi, Bir mahküm, mezara könul mak üzre karısının gelinlik el- biscsindeki çiçekleri istiyor. Bu mühiç dram ') OPERA Sinemasında gösterilmekte olan CECİL B. DE MİLLE'in Dinamit Almanca sesli ve sözlü Kik minde cereyan ediyor, Bugün saat 10,30 da matine. Umumi Dühuliye 25 kuruş Harik Hayat “Milliyet'i in Edebi Romanı : 41 BAŞI DÖNÜ onu hemen ayırırdı. Tahsili- nin on senesinde bir gün kızın yine sokağa çıktığı esnada aşı boyalı evin penceresinden yaş- lı bir kadın sesi: — Nebahat, kızım.. Diye aksettiği zaman güzel komşusunun adını öğrenmiş ol Ahmet Nebilin kafası için de birden bire canlanan bu ha- , hemen bir meraka çevril di. Adeta gidip bu aşı boyalı evin kapısını vurmak, — Nebahat Hanım burada mı? tanbuldan tekrar ayıran sebep leri hatırladı: Babasının vak - tile Rumelide bir evi, biraz ara KLER İbrahim Necmi dörkemeiiktiyer bebesi dabai 15 Leri iikalamuğtı.. © Nibeğide Es | mallara mukabil kendilerine A | gede biraz yer vermişler Ahmet Nebil, ihtiyat sabit liğile ordudaki hizmetini ifaya çağırıldığı zaman, babasile an nesi de bu yerlere el koymak için tekrar İstanbuldan çıkmış vi Lâkin biraz sonra ecel Mei Annesini ellerinden al htiyar babası da bu acı ile imi yaşıyamadı. O zaman Ah- met Nebil, ordudaki hizmeti- ni de bitirerek döndü. Arazi işlerini yoluna koyduktan son- ra İstanbula geldi. Cevat Bey, annesinin teyze çocuğu idi. Onun himayesi al- tında İstanbulda © yerleşmek, bir iş tutmak istiyordu. İşte a- radığı iş te bulunmuştu. Cevat Beyin yakin dostu « Reşit Bey onu Oz Türk'e almıştı. Yarı yarıya (yıkık, tozlu bir dıvara sırtını dayamış, ken dinden geçmiş, bütün bu ma- ziyi gözleri önünde canlandı- ran Ahmet Nebil, birden bire doğruldu: Kırmızı aşı boyalı — Hah, işte Nebahat çıkı- yor. Sandı. Gözleri | elektrikli rmiş gibi kapıya dikildi. Kapı dan çıkan.. Kestane rengi saç- Ir, derinden bakan elâ gözlü, beyaz uzunca boylu, ciddi ta- vurlu, genç kız değil. Yaşlı bir siyah baciydi . — A, ayo, Töbe estağfurul lah, Ne olaca? Diye söyleniyor, siyah eski garşafına bürünerek, paytâk paytak rüyordu . Bu paytak Nebilin aklına Nimet Hanımı getirdi, Bu hatirlayış, başka bir ipin ucu İstanbulun kibar âlemindeki maceralarını düşündürdü. ir haftadan beri, Ahmet Nebil boyuna - gazetede çalışı- yor, akşamları da erkence evi ne gidiyordu. o Muhteşem Ni- hat Hanım, birkaç defa tele- fon etmiş, ; çağırmış, bir iki defa da Semiha Nazmi Hanı- ma telefon ettirmişti. Delikan hep: © — Gazetede işim pek çok, ilk günleri:. Mesleğe alışıyo- rum.. Affmızı rica ederim. Gibi mazeretlerle atlatmış- tı. Nerimân Cemşit Hanım da bir defa telefon etmiş, — Size bir eserimi okumak istiyorum. - Belki gazetenize de yarar ; Demişti, Süheylâ o Hanım boyuna kendisini sinemaya da- vet ediyordu. o Fakat Ahmet Nebil (o bunlara da hep işinin çokluğundan bahsederek cevap vermiş, görüşmeyi ileriye bi- rakmıştı. o Sesi hiç çıkmıyan yalnız Mebruke Numan Ha- namidı. Ahmet Nebili, dünden bu- güne çeviren patvak vürüyüş- lü bacı, delikanlının yakınına kadar gelmişti. (o Birden bire döndü, Çetrefil dilile: — Ayo! Oğlum! Bir şey mi arıyorsun, böyle ( durmuşsun burada? Diye sordu. Delikanlı, birden bire hatı - ralarından' uzaklaştı. Bacı kal faya şaşkın şaşkın baktı: — Affedersiniz, kalfa, bir sma bu sokakta oturuyorduk la... —ALATA! Ayo! Ben seni tanıyacağım galiba... imi? : — Öyle ya! Öyle ya! Sen Yekta Hanımefendinin oğlusu değil misin ki?.. Ahmet Nebil şaşaladı: Yek ta Hanımefendi, zavallı arineci a adıydı. Ağzından şaşkın ir: — Evet. Çıktı. Arap bacı durmuyor, söylüyordu: — A! Bilmez o miyim hiç? Kaç kere evinize çamaşıra gel dim ben. Sen Şeküfe bacıyı hiç mi hatırlamıyon ayo? ; — Şeküfe bacı mı? Ahmet Nebilin beyninde bir perde kalktı. Sahi birde Şeküfe bacı vardı. Çukur bos- tanın aşağı taraflarında otu- nl arada bir evlerine gelir- — Ya! Şeküfe bacı ya! Ah beni kuçuk beğisi! Nasıl olu- yor da beni tanımiyo sen? Bu ıssız, dar sokağın içinde, Ahmet Nebil bu kap kara, çiz- gili çizgili yüzde mazisini bul- muştu — Affedersin, kalfacığım, unutmuşum. — Koskoca adam olmuşun, maşallahın var, ayo! Anneci- ğin nerelerde? Delikanlının yüzü büzüldü. Gözlerinden bir damla yaş sız- dı. Arap halinden O umulmaz bir çabuk anlarlıkla: — A! Allah sana ömürler versin! Merhum oldu galiba.. Diye teselliye atıldı. « — Sorma. Kalfacığım, an- nem 'de gitti, babam da... ritme sana ömürler | JEAN MURAT $ tarafmdan temsil edilen Kaza ve Otomobil Sigortalarınızı Galatada Ünyon hanında kâin ÜNYON SİGORTASINA yaptırınız. Türkiyede bilâfasıla icrayı mumele etmekte olan ÜNYON kumpanyasına bir kere uğramadan sigorta yap'ır- mopiyari Telefon: Be: 002 aa hb Eh, as) Memeni Hümeğerei MAKİ PHİLİBİN SON TEMSİL fl Filünin: Cok müessir olan bu ii “Büyük mizanseni . ve lüki ile bugüne kadar görülenlerin fevkindedir. Bugün saat 16,30 matinesinde. BÜYÜK “YARYETE NÜMEROLARI Genç #an'atkârların en güzeli | Mez Lemonnier ile beraber temsil ettiği SAADET YOLU (MONTPARNASSE) filminde bihakkm temayüz ve Paris'in bütün neşesini, bü- tün letafetini fevkalâde bir surette temsile muvaffak oluyor Pek yakında ELHAMRA Sinemasında Bu hafta MAJİK Sinemasında Fransızça operetlerin en güzeli: ARTHUR Boucor GÜZEL HANIMLAR MASÖRÜ R. PARTHEZ — LİLY ZEVACO — M. DUCOURET tarafından Hakikt Fransiz nüktesi, mükemmel şarkılar, Rivierada şıklık eğlen- Şi celeri, pijamalar, müsabakası, Arthur, bir çıplaklık klübünün mucidi, Şi) Arti, Kedmlar masörü, Arthur, göze bir kadm koçanı, güselik- | Gençlik...ve tabiatile Aşk... BUĞÜN ELHAMRA Sineması Bir çok sinema meraklılarını reddetmek mecburiyetinde kala caktır. Çünkü: dehakâr EMİL JANNİNGSn dilber OLGA TCHEKOWA ile temsil ettiği en büyük filmi. İLÂHLARIN SEVGİLİSİ nam şaheser gösteriliyor. İlâveten: TANNHAUSER'in uvertürüü, AZAİS Tamamen Fransızça | sözlü film. | Çok garip ve kahkahayıl tevlit eddcek bir entrikayi | müsavverdir. Baron WURTZ rolünü oynayan MAX DEARLY”| nin tarifi gayri kabildir. Şi Pek yaknda... sinemasında. | Yeni neşriyat: Küçük hikâyeler > Küçük hikâyeler kolleksiyonu. — Yoksa evlendin, ev barl sahibi mi oldun? j — Yek, yak, kalkacağı daha İstanbula geleli iki hafts oldu. Çalışıyorum. — Vah vah; beğisi. Maşa lah, maşallah., —E, sen ne âlemdesin, ba" j kalım? i — Ne âlemde olaca? ii çamaşıra gider, gündeliğe gi- der, bü günü de bu bizim Ha miyet Hanımlara geldi. 4 Hamiyet o Hanımlara. A! Ahmet Nebil, hemen hatırladı” Hamiyet Hanım, Nebahat nımın annesiydi. o Senelerce komşuluk etmişlerdi de adın! bile arap bacıdan duymadan hatırlıyamamıştı. Demek, “Nebahatler,, hâlâ bu evdeydiler. 5 (Devamı var)