SATEN "Galatasaray ser$ o .SAN'A âleminde ar Kafa ve bacak Bulgaristanda milli takımımız be 48 karşı bir ile mağlüp oldu. Bu ka- bil havadisle ben bu habere şaşmadım. Sadece müteessir oldum ve şu ha kikati düşündüm. Yumruk ve tek- me nümayişlerinde ileri atılmaktalci bu tehalükümüze, mukabil | daima san'at ve kültür sahasında bir ihti varla cephe gerisini tercih etmişizdir Kanaatimce bunun sebeplerini bizde Büzel san'atlar teşekkülüni Yesizliğinde aramak icap eder. Pazt- tında büyük bir kudretin sertliği taşıyan Türkün kafatasında ve kak binin damarlarında daha ş dolgun bir varlık bir servet gizlidir. Bu büyük çekmecenin anahtarı ellerinde tutanlar, kıskanç bir İĞ. #ezlıkla bu definenin surrmi Yorlar. Bizde güzel san'atlar. İünün himayesiz akdağ. Jedim, Bakınız üvey melesi gören bu varlıkta hikâyeler anlatayım. ven bir milli mü; Yunanlılar bi mak istediler: bir gevap veremi ie yapacaktık? i ö birer eşeleyelim im yapmak ister boya, tuval ve| İşin iç yüzünü mi? Ressam, |“ için Fi yap ie Yarı Bn) Tartasia da değildir. Ressam, ğ ederek günlük öğle yereğin mmm me alışık olduğu- | Plastik san'atin iki Wi olan resim ve heykeltrfi adımlarını henüz atmiğ dirler. Tam korposisiN”* ağa peyzaj ve atürm0r azal büst ve heykel dahi Ap. sanay bunları yapmağa MMlari — Büzuma hüzün isine yarım asırlık san'st, bir tam ve gerek e ij yetişen yahut dün ra FAĞS bitirmiş olan bazı genç tahsilerikeltraşlarda, — tabinti yesin Te sediş, sanati anlayış mok- " görüs, gi" iğe, ehemmiyet kespedecek, ve ileti beynelmilel bir mevki almağa kudretli olacak şahsiyetlerin yetiş” “iltimalden hariç olamaz. e . izde senede iki güzel san'atlar çini çe, ve olan biten hareket- ili sergiden ibarettir. Bu ser- ie fanliyet ©- , seri iki seneden beri teşekkül etmiş olan i kaltraş- Müstakil ressamlar ve Heykeltraş, lar birliği tarafmdan tertip edilmek- tedirler. Muhitimizin vukuf erbabı, ü an meşher lerin me kadar iarını işaret ettiler. Müstal lar hakkında bahsetmeyi | diğer bir) makaleye bırakarak, Güzel san'atlar birliğinin nümayişi olan Galatasaray sergilerinden ufak bir fikir vermeğe çalışayım. Kemmiyet itibarile değil, —çün- kü Galatasaray'dı kusursuz bir kol, faciadır, buna Li an eserler, ecnebi | Bağl! in 'korşı müskit bir tecees a başka yarınki pesin duk ider, Eli senelik ma esminden elimizde 7 Bu kadar sergiler açıl | “in bu kadar eserler teşhir Halkın bedii zevkini terbiye sine çalışmak, en caktır. Kafayı yürüten Bacağı yürüten Lafadır.A, Elif Naci ————— — Balkan resim sergisi if vekâ konferan Maarif vekâleti, Balkan koniee sında mevzuu bahsolacak olan gü: m san'atlar sergileri bi mi ile Mi n lar iğinin noktai vi diği bir tezkere ile sormuştur. Mi takil resskın ve heykeltralar. liği de bu husustaki Fikirlerini Se rapor la vekilete ELE üretin aynen Gine binaen rap“ liyoruz! dercediyoru: e sl ce « Kosusraslon'un san'e in, akel agyr vala onanlı gir DM ea tarafından kabul edildikii ir du, memleket harsını atini tanıtmak İçi giri: " Öetle temenni ettikleri tir. Bu itibarla, Balkan Ti Brasında açılması mevzuu terek sergilere, Cümhuriyet, am metinin. gata tegekkÜMETL dar, mi ehemmiyeti atfetmeleri lâ Yabancı sanatkârlar tarafında | memlekette açılacak sergiler, ül müşterek sergiler, hükümetin | yük kolaylıkları göstermesi “| dır. Ezcümle bu gibi sergilerin *9 iacağı binalar, bu tezahürleri e veflerile mütenasip olmalıdırlar. «im ve heykel müzelerinin bizde nüz mevcut olmaması, bu gibi *0r# lere tahsis edilecek bir umumi Se lerinin noksanlığı, mevcut müzeler. den birinin, veya saraylardan en mü nin salonlarının tahsisini İCAP | ettirmektedir. — (Fransa hükümeti, müşterek ve ecnebi sergileri daima Jeu de Pesume müzesini tal sis eder ve bu gibi meşherler Avru Pa memleketlerinde en büyük gale-| rilerde açılmıştır.) Müşterek seri | lerin sureti tertibinde bazı kaidelere edilir, Şöyle ki: Sergiler bir dere ait #ergiler, veya eski ve muasır san! atkirları cemeden sergiler, Meşher- in nevileri ne olursa olsun, ter san'at devrini temsil eder tarihte yaşamış, mümkün mertebe Aynı san'at anlayışı ile çalışmış olan | diği ihtiva eder. #an'atkârların eserlerini Ma s maletanla. bir bacak, bir yü» çizebilecek kadar mektep terbiyesi kuvvetli bir res sam yoktur— fakat ruh itibarile,| bu sergileri senede bir kore Paris te açılan ve Fransız akademik sani- atini temsil eden (Sociğt Natiomale | des Benux Arts) ve (Artistes Fran- cais) cemiyetlerinin sergilerine ben- , Burada ve orada aynı ifade | ölü”, muayyen reçeteler | ve trükler dahilinde yapılmış, yalnız sevimliliği, hoşluğu, nazarı okşayı calığı istihdef eden eserler. Burada ve orada, Lionardo'da o Vinşi'nin, “a pittara e eoen mantala, tarzım. yur tefsirine istinat © um bir noksanlığı. Bu â- elere, reçetelere ve zeki siz, ik ve skolâstik olabilir. ya İnler ve ei is edilen, am'amevi $ ek İngres'in sahte lılarından beri | kaybetmiyen . Bu nkademizm iki kere| kü hâlâ topuğundan vu- | Termopyle geçidin- de Loonidas' ia etmek ister, ve üzenini yontarken yunan kadim, Söz olarmdaki rakkaselerin çizgileri ni düşünür. Ölü san'at anekdotik olabilir. Yani her şeyden evvel mev | Suu, anlatılan, daha doğrusu re dilen hikâyenin cazibesini nazarı i bara alır. Anekdotik ressam, beş al- te yemiş ve bir çiçek © vazosundan Swüteşekkil bir tabint parçasına bak- Enaz, Eşyanın sessiz faciası alâikasını Tesbetmez. Melodramı seven faça, “biçare valde”, yahut, deniz kena- rında mehtap gezintisi” gibi mevzi Tarı canlandırır. Ölü san'st nihayet, kuvvetli ve temiz cereyanların işine on kısımları aşrarak, onları her Şesin anlayacağı, bir yekle okan. i, kübizmi akademiz ve allığı altına sokmağa afak olur. edilirse, hemen Fakat Çallı İb- nn y ; bir tarzı kı etmiş O indür. Belki 7» ilerinin karakteri Türk ressamlarının —Çallı İb- im, Namık İsmail, O Feyhaman, Sami ve diğerlerinden o müteşekkil #rupan— yegâne estetik / manaları bu bir kaç parlak rengin içindedir. Bu san'atkârların yegâne kayguları, zönnediyorumki, etslâde bir hassas. Haftanın filmleri: Artur.. Bu hafta sinemalarda iyi filmler var.. | yetin mana taşımayan üç beş rengi-| | #raya getirerek, sahte bir aki ile onlara beyaz tuval üzerinde tablo şekli vermek oldu. Bu renkler hiç bir zaman, ne Çallı İbrahimi ada çamları eltnda gezen kit sularda sallanan sandal ve mau- malurında, na Namık İsmail Ein di | vanlara uzanmış melânkolik kadınla | rında, deruni bir haletin, tabiati hu- | susi bir görüşün ifadesi olmadı. Bu | san'ntkârlar, mavi, mor, sarı ve kır mazı renklerin sathi kombi ile resimlerine sevimlilik verebildi. lerse, desen in "Construction, der ma iğ len usulü inşanın tam bir acemisi ye / kaldılar. Başından başlayarak ayağında itirerek bir figürü tuvale yerleştir- menin, bir vücudun azalarnı yedi. ğerine raptetmenin, çizkilerle derin- liği, yuvarlak bi emediler. k tarzı inşa bilgilerini haiz bile olsa lardı, dünyayı görüş ve hissedi hetindeki alelâdelikler yine baki ka kırdı. Bir tablo, fevkalâde bir haleti ruhiyeyi tercüme eden bir renk ve ii âlemidir. Mersüm ve menkuş Emperesyonizmin saf renklerini aşırarak akademik paletlerine sokan, a, ne sola sarkmıyarık orta boyacıların, eski Osmanlı ressamla- rının niçun bu kadar müteessir ede- bildiklerini O kendime (sorarım, Louvre'da, o (Paul Veronese) den İâkaydane geçtiğini kendi raf eden Çallı Ibrahim, niçin Paul Chabas'ların, Aman Jean'ların Besnard'ların san'atma tatbik el cormon'u neden kuvvetli gördü. N mk İsmail neden “Zorn, a bayıl dı? Hikmet te neden Leo Putz'i ken dine hoca etti. Çünkü, resim mazisi olmıyan bir memlektin Avrupa mü- zelerine ilk giren ressam grupu, en güzel boyayı, harsı en kolay san'ata meclüp olması tabii idi. Mamafih Türkiyede — bir resim tenkitlere rağmen, zil atkrların eserlerini tebi olarak bu müzede toplanmaları zaruri olduğunu da söylemek icap eder. Nurullah Cemal Müstekillerin Resim sergisi “Müstakil ressam ve hey- birliği, beşinci re- açıyor. Eski Türk ocağı binasında teşrinievvelin irminci günü açılacak olan pek kıymet i ihtiva edeceği hmin e- dilmektedir. Sergiye iştirak e- decek olan san'atkârlar meya- nında Hale Hanım, Nurullah Cemal, İsmail, Hadi, Refik Fa zıl, Elif Naci, Mahmut Cema. lettin, Şeref, Cevat ler vardır. Sergide irili ufaklı yüze yakın eser teşhir edi çektir. Güzel san'atlar birli nin geçenlerde açtığı Gal ray sergisinin muvaffakıyetsiz liğinden sonra bu sergi, san'- at muhiplerine karşı. açılmış yeni ve canlı bir ufuk mahiye. tindedir. San'atkârlara muv: fakıyetler temenni ederiz. Belçikalı bir ressam Belçikalı ressam M. Maks Marko şehrimize | gelmiştir. Memleketimize ait bazı levha lar yaptıktan sonra memleket! ne dönecektir. Bulgar akademisi müdürü Bulgar Güzel San'atlar aka- demisi müdürü evvelki gün şeh rimize gelmiş ve çini tetkikatı yapmak üzere Eskişehire hare ket etmiştir. M. Jansen gitti | Ankara'nın imar plânını yapan | M. Jansen dün Ankara'ya gitmiştir. Viyanada sergi Viyanada açılacak “Türk eser- leri,, sergisi için, Topkapı müzesin- den bazı eserler istenmiştir. Bu me- “| yanda kanuni Sultan Söleyananm ek bisesi de istenmiştir. 1) “ Artur ,, filminden bir sahne | Majik sineması bu hafta “Ar ; tur, isminde garip bir operet gösteriyor. Bu filmi şöyle bulâ sa edebil Artur Mişu, bütün Paris kadınlarını cezbeden bir “Gü- zellik,, müessesesinin sahibi- dir. Artur kudretlidir, ilâhtır, Yalnız — zavallının yinede derdi eksik değildir. Madam Artur Mişu kocasının dostlar rmdan Hulbert de dö Fondra- meşhurdur. Artur Artur adeta bir gon isminde bir gence tutkun- | dur. Ayın on üçü, bir cuma gü nü, boş yere, paralı mirasına konulabilecek Bir akraba diye andıkları taşralı yeğenleri geli verir, Artur, AÂntonin atlı bu zavallı kızın kılığını kıyafetini görünce ne Yapacağını şaşırır. Fakat ister istemez ki kızı yanlarında. alıkoym, mecbur olur ve ona ortalık işi ile meşgul olmasmı tenbihler, Antonin artık bütün günü- nü mutfakta geçirmeğe baş- lar. Herkes — te ona hizmetçi muamelesi eder. &Vaziyetinin düşkünlüğüne rağmen Anto- nin yine de birini sevecek za- man bulur. Hem de gönlünün kahraman fatihi Roje Botra. mel adlı zarif şık bir gençtir. Tabii Roje'nin sevildiğinden filân haberi bile yoktur, Zaten adamcağızm aklı fikri spord dır. Kadmları görecek g yoktur. Onu cezbeden güzel bir kadından fazla © heyecanlı bir futbol maçıdır. Bir gün Ârtur O Huber'in karısına yazdığı mektuplardan birini eline geçirir. Tabii der hal mücrimlerden hesap sorar. Kurnaz karısı © Mode mektü- bun kendisine değil, Antonin- e yazılmış olduğunu anlatır. Ve çok geçmeden'de onu gü- zelce kandırır. Bunun üzerin, kızı dile getirdiğ rek Fondragon'u evlenmeğe mecbur eder. Modo bir kolayını bulup Antonini de bu işerazı eder. ve izdivaca sırf bir merasimden ibaret ka- lacağını söyler. Fondragon da zevahiri » kurtulmak için işbu hileye katlanmadan başka çare kalmadığını görür ve Antonin bu suretle madam O Huber dö Fondragon olur. Artur o yazıda yine her za tatil günlerini Roje nin annesi madam Botramelin köşkünde geçirmeğe gider, Bu suretle Paristeki Güzellik mü essesesinin — şubesi addedilebi- lecek bir Çıplaklar Parkı açar. Antonin de sözde kocasile beraber o madam Botramel'in misafiridir. Yalnız artık genç kız tamamen değişmiştir. Eski küflü kozadan parlak güzel bir kelebek çıkmıştır. Çok geçmeden Artur'u ze- rafeti, Rojeyi de. — sporculuğu ile hayran etmeğe başlar. Artur, bir İ rini görür. ve Sahilde tertip edilen bir Pi- jama müsabakasına iştirak ede rek birinciliği kazanm. Ve gün geçtikçe de Artur'un ateşi ar- tar, Hattâ oAntonin'i çılaplığa alıştırmak ister. : Halbuki An- tonin öbür yanda hâlâ Roje'yi sevmektedir. Genç sporcu da denizde ve kırda geçen sami- mi günlerden sonra, madam agon'un füsununa kendi kaptırmağa © başlar. Huber'le Modo'num araları açi- İl. Kavgalar baş gösterir. Mo | do kıskançlık buhranları ge- çirerek sevgilisini mütemadi. yen hırpalar. Halbuki zavallı Fondrago'nun kıskanılacak bir tarafı da yoktur. Zira Antonin İde o güne kadar tatlı bir söz bile işitmemiştir. İşin fenası bir gün Artur, Roje ile Antonin'in öptükle Doğru Fondra- gon'a giderek bu iki | suçluya kocalığını bildirmesini söyler. Zavallı Huber ne yapacağı nı şaşırır. Üstelik bir de Anto nin'den hakaret görür. Antonin o akşam (| Roje'yi yatak odasına (o almağa kalar vermiştir. Halbuki onun yeri ne bahçe (merdivenini kulia- nıp pencerelere Romro,kârı © aşıklığa üzenen Artur çıkagelir. o Antonin ça bucak başından defeder. Arkasından Roje gözükür fakat bu aşk duasını oFondra gon gelip bozar. Hoş Fondra gon sözde karısınm odasına he sap sormağa (gelen bir koca tehevvürü ile değil Modo'nun yanında iken o Artur'un bahçe- de gezdiğini görüp saklanacak bir delik arıyan (talihsiz bir aşk avcısı kılığile gelmiştir. Antonin onu odasında bıra kır ve Roje ile beraber kaçar gider. Biraz sonra (> Modo da bu odaya gelir. Fakat Artur'un | oraya doğru yaklaştığını göre- rek Fondragon'la beraber An- tonin'in yatağına gizlenir. Ar- tur yataktakileri Antonin sa- narak ateşli bir ilânr aşk baş- lar, Yorganın altından Huber'le Modo'nun çıktığını O görünce aklı başmdan gider. Tabii bu fırsatı ganimet bi- len Modo, sözde Arturu böy- le bir vaziyette yakalamak için Fondragon'la kasten bu oyunu tertip ettiklerini söyler. Böylece de zavallı Artur üste- lik bir de karısından af dileme ğe mecbur olur. hiç ciddiyetini idare eder. Modo suçlu koc: affeder. üç cepheli sakin hayatları- yı "le Rojeye gelince, onlar güzel bir otomobil saade tedoğru uçuyorlar... Yalnız nedense yolda epey zikzaklar yapılıyor. Galiba genç mes'ut tırmanarak | çı Fondragon | bozmadan işi | şoförün aklı makinesinden baş ka yerlerde olacak.. İlâhların sevgilisi Elhamra'da Emil Yanings ve Olya Tehe chova'nın bu isimdeki filmi bu hafta Elhamrada gösterilecek- tir. Bu filmin hülâsası şudur: “Meşhur Tenor Alber Wi- kelman hakikaten ilâhların sev gilisi idi. Fevkalâde bir sese sahip olan Alber yirmi sene- denberi şereften şerefe uçuyor ve bunun neticesini tevlit ede bileceği bütün fırsatlardan isti | fade ediyordu. Güzel bir ka- İ dının kocası bulunan Alber bir çok metreslere malik olmasına rağmen bunların arasında en ziyade nazarı dikkati celbeden Olga Dayamirskr idi. O zama na kadar kendisinin sürmekte | olduğu sefih bayata göz kapa. mış olan karısı yaşla koca: İ nm sürüklendiği akibete lâkayt kalâmıyarak artık tiyatrodan mesini ve yanmda sakin bir hayata girmesini teklife bi le kalkıyor. Fakat cinnet de- | recesinde mağrur bir san'atkâr İ olan Alber karısmın bu teklifi İ ne kulak asmadıktan - maada | Amerika için menfaatli bir de j mukavele bile imzalıyor. | Fakat, Amerikada da aymı vatanında gördüğü hüsnü ka- bulü göreceğini zanneden tist bu fikrinin ne kadar yan- lış olduğunu anlamakta ge- cikmiyor zira gazeteler hakkın | da fena tenkitler yazdıktan ma ada çalıştığı tiyatronun müşte tileri de kendisine ehemmiyet vermemeğe başlıyorlar. Boonos Âyres te her hangi bir nezaretten uzak kalan Vin kelman kadın ve içki hakkında | ki iptilâsını o kadar ileri götü | rüyor ki bir akşam ilk verilen | bir oyunda tam sahnede iken sesini kaybederek hasta düşü- | yor. Bu vaziyet karşısında ken İ disini tedavi eden doktor ar- SINAİ TESİSA TÜRK ANONİ TİNDEN çıkacağına kana. sesinin tekrar ev: ren san'atkâr be”, şarak şeref sahi mek üzere sahne ; üzre ni dete şitap ediyor. ü ve Tica de yine ösk södele dın ve içki hayal iç adi atisini tehlikeye 1” ça, Şimdilik biline ,, sa o da Löohfngrit, sahneye muhteşet avdet ediyor , o *£.) Opera'da iü Şirketini tet Opera bu'akşa. 118-120 hümeri isimli bir film göğre davet ol filmin mevzuu şudfÜZA “Tohaf bir vasiy? cibince Sintiya Kre ç Z3cü seneyi devriye lenmiş ve kocasile hidra! ve şıyor bir halde o takdird» kendi nin 3,000,000 dola” * dan mahı iz “kalac, Sint-i Sor İli ile evlettim Uğat Pre az ger'in FEolİsrdZ çi yeketi idm Polo'yu seviyor, koc'“ti nik tazminat almadan divoriçin ter mak fikrinden geçirmiş || “Ü Sintiya ve Marsia çı mutabık kalırlar. Her £ le olursa olsun Sintiyg*vi e mec hesal meclisi idare un ha yer akdar 'ya verecl'&' ile divers yapmak Şiylu”” tiya, ertesi ör edilecek Hagon Desi olan Derk idamdan kiği Ve Sintiya'nın zevci madenlerde kendi — yaati** devam eder . ; Sintiya kocasile ol 7 “© /4 nazaadan müteessir Roger ile uzaklaşma; ântaşında 1 verir ve Roger ile ber snede mul elvedasını söylemek “duğu dene gider. O esnada” i den bir infilâk neticeş”*” “fendi den madenin derin b?** Mem sında mahpus k” tulmak — için yale Millet hanı var. Bir dinamit il'İ Fermanyan fakat ia Yili bir kata cası mı? a 17 imiz Kim kendini telef "nenni 2 dın kimi tercih eder?“ itibaren disenin ifasını perda “"3İYe ile m dniz e; mi tahsili h e hanlar ği ek. | (Sinema Bi * Lily Damikaji SÜ Benett Hollyvoo,2'n Mg; mişlerdir, bi ral * Anha Maya tahkikat d mount'l yeni yapmıştır. * Columbi da 14 mii milyon itibaren bir ay 3 temin etil... ağlosya nlümara yondan fazla idi, (/ (02 şifahi im * John Bolu Üni İşe Met konturat yapmıştır, oynamasa Dile ser2 elimi 000 frank alacaktıt * Son bir istatistiğe dyevm İngilterede 3,981 ma vardır . * İngiliz krali Şar geen “Şehrin ışıkları, filmini oi mek arzusunu izhar etm 'yfiyet / me Jime Coyller : tık sahneye çıkabilmesi imkâ nı kalmadığını ve, vatanına av nı açıkça söylüyor. Vinkel- man Vi avdetinden A- merikadaki vaziyetinin henü memleketine aksetmediğini gi rünce artık sahneden çekile- ceği bahanesini serdederek ka rısının yanında hayat geçirme ğe ve hattâ hakikati bile karı | sından saklıyor. Epey bir müddet geçiyor. Artık Alber'in hayatı tam ma | nasile bir köylü hayatıdır. F; kat bir gün nasılsa ka; bir | teşviki neticesinde şarkı söyle | meğe kalkıyor... Hayret o za- | mana kader Çıkmıyan ve artık detten başka çaresi kalmadığı” ; Hg 5 ybr itiraz d Jime Gollyer, al takip eden artistlerinden Stui | borcu eda » evlenmiştir. Her "4 mal vessire r film çevirmeki :mızda giyâ vood'da kalacaklaye emrinin Dı geçirmek için, olmak zona'ya ava gidec