MİLLİYET CUMARTESİ 8 Milliyet Asrın umdesi “Milliyet” tir. 8 AĞUSTOS 1931 IDAREHANE — Ankara cadde vi No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, İstanbul, Telefon numaraları: 24311 — 24312 — 24313 ABONE ÜCRETLERİ 6 Türkiye için Hariç için 3 ayhiğr 400 kuruş 800 kuruş Ğ 750 , 1400 2. M0 ,, 2700 Gelen evrak geri verilmez Müddeti geçen nushalar 10 kuruş tur. Gazele ve matbaaya ait işler için müdiriyete müracaat edilir. Gazetemiz ilânlarm mes'uliyetini kabul etmez, | Bugünkü Hava Dün azami hararet 28, asgari 20 derece idi. Ba- gün ruzgâr poyraz hava açık; Haftanın yazısı Sulu! Az kelime vardır ki; (sulu) Bun ifade kuvvetini haiz olsun. Birisi için sulu dedik mi yıl şık, densiz; zaman mekân dü- şünmez; münasebetsiz ve terbi yesiz manalarını — bir çırpıda vermiş oluruz. Sulunun enva vardır. Fa: kat kurusu yoktur. Size bu haf ta bu sulu gürubunun bazı nu- maralarını yazacağım: *» Rarst gelir gelmez, arkanız dan bağırır: — Beyim, Beyefendi, Bey ©'endimiz! Beyefendimiz! Dönersiniz; — Aman beyim, cebine merdivenle ineyim!. İltifat yok mu?.. — Hayir, dalgınlık! — Pek dalma! dibini mazsın! — Lâtifeyi bırak, işim var ne istiyorsun! — Acelen ne yahu! Şura- dan bana bir dondurma ısmar- lal... bula- Vallahi işim var! Defter haneye gideceğim! — Hah tamam! ben de Sul #anahmede çıkacağım! beraber çikârız! Hele gel beraber Hacı Recebe gidelim de. Dondurmayı ısmarlarsnız! yer, bir ikincisini de kendi 15- marler ve parayı size verdirir!. Çıkarsınız! bir. otomabil çağı- rır, beraber binersiniz yolda başlar: — Sigarayı bırakdın mı 7 — Hayır! Versene içelim. Bir paket sigaranızı size bir tane verir ve üst tarafı nı cebine koyar.. Sizin canınız sıkılır. ğ — Bir paket sigara benden alır, iyi mi yahu! öl öyle > verir ama paketi boşaltır boş kutuyu verir... Otomobil Sultanahmet par kanın önüne geldiği zaman ara bayı durdurur. ve: — Ben azıcık kaynanamo! göreyim . Diye adı lâzım (olmıyan yere giter, Siz arabada bekler- $iniz... Bir müddet sonra çıkar. Tekrar arabaya biner. Defter- hanenin önünde araba durduğu zaman siz araba parasını © V&- ! recek zannedersiniz, (vermez, | tabii siz mecbur olursunuz ver- miye: Lira verirsiniz, araba alt mış kurus yazmıştır. ör 40 kuruş inde eder. O sizden atik davranıp kırk kuruşu alır, beş kuruş şoföre bahşış verir, üst tarafını cebine © atar ve gü rek: — Kısa günün kârı az olur, ne yapalım! kızma yahu! Sana kızmak yakışmıyor. Kah kab kah! bune surat be! 40 kuruş aldık diye mi? $ — Kuzum, şimdi lâtife ede Cek zaman değil! Benim işim Yar! Senin de keyfin yerinde!.. Ben sana mukebele ederim #- me... Ne isel, X — Vay beyim, beyime dö- Per kes!. Yağlı olsun... biş ba- Wa bak gerçek! seni me 28 | man evlendireceğiz?. : - Önümüzde iki tane şati- Ve derhal eğilip potinin) bağlar, yahut paçasını düzel - tir, Kadnlar dönünce tabii sizi görürler: — Ne ye sorarlar. za Siz cevap verirsiniz: — Bir şey istemiyorum! — Neden, çağırdın öyle i- ? utanmaz herif! Biz senin bildiğin kadınlardan değiliz! -— Canım ben seslenmedim. efendi seslendi e “4 Beriki gayet ciddi ta — Ağzını copla Ben öyle a dam değilim! Şurada yoluma gidiyorum., Hem ebli uz kadın lara sataş, hem de sıkışınca be nim üzerime at.. Aşkolsun! Kadınlar beri taraftan bağırır- l e Söni utanmaz seni,seni ba âsız seni! Allahım rzım na- lm 'ana emanet! yollu yo luna giden kadınlara da sataşı- yorlar.. Seni ırz namus düşma nı edepsiz kazık herif seni! Bo yundan bosundan da mı ulan- madın! Kılığına kıyafetine ba- kıp ta insanın efendi 2: tiyorsun efendi! di ceği geliyor. Seni külhanbeyi |" A ln uzalma ben sana br şey... — Hâlâ inkâr edi şişeyi kafana indiririm. (bu ©s- peda halk toplanır) düz et şu eendilere.. Yoksa seni burada vallahi pas gibi ayırırdım., Seni alçak seni! Aman yarabbi! ne günlere kaldık.. Güpe gündüz ediyor, şimdi adama Saba Ge li li da r) davacı- Mei an edece um! Namus / im. ıs efendi; şu herifi ka rakola götürün bize Mâf attı... Polis sora — Ne dedi — Ne diyecek? hişt bak şekerim! dedi. Siz dayanamazsınız: — Sus be! şırpıntı! Sana ben ne İâf attım ne bir şey! Şu ya- nımdaki zevzek (hişt) dedi.Siz de beni zannettiniz.. Daha faz- İn söyleme! Ben kadın madın anımam veririm terbiyeni son- ra. —Ne dedin ne dedin! terbiye İ mi mi vereceksin. Alimallah İ sana bir terbiye veririm ki; ye di ecdanın görmemiştir. Sen kim oluyormuşsun bakayım ba na terbiye verecek! Bana kim derler biliyor musun? Ben bu güne bugün ekmekçi başının torunu Zülfiyar hanımım! Bi- zim senin gibi uşaklarımız var dı.. Züppe pısırık mendebur se ni! Bir debana terbiye vere- cekmiş.. Sen o terbiyeyi kapı eşiği gibi aşınmış suratına ver! Seni edepsiz, alçak haydut he- if! İn işi a ve kadn ların tecavüzü ileri götürdüğü- | nü görünce müdahale eder : -—— Hanım fazla söyldin! e ğer sen bu efendiden davacıy- | san o da senden davacı olur.! İyisi mi hadi sen işine baka) m (bana hitaben) beyim siz de i- | şinize gidin. (halka hitaben) ! hadi siz de dağılm bakalım!, | Siz pür hiddet lâhavle çeker ken beriki yanaşır. © — Bir sigara versene!.. kah ; ah, kah ei vi bu bir sulu adamdır. Dün yanın en meşhur bataklık mü- | tehassısları bile | kurutamaz. | Bunların hakkından ancak ken | di gibileri gelir. Cenabı hak cümlemizi ateşten âfetten ve Sil arkadaş şerrinden saruhafa me iyi FELEK * | 7? bana 1 Askeri fabri lar ilânları kömürü "fon Generatör m , 900 kiloçivata Demiri yari malzeme kapalı zarf ile sıze e il i o yapılacaktır. 15 te ihalesi ye geye 'aliplerin şartna! 7 z ve münakasıya girmek z iz icin de o gün teminat (tel tft) ile müracanl. (3402) 3 üncü Kolordu ilanları > için bir K.O, vel, F. krtaatı için Eylülden bir Kânunevvele kâ- lık 64400 kilo yaş se ek üzüm vardır. 23-8-931 da ihale edilmek üze- münakasası yapılacak- muayyen vakit- AL. KO.nuna| zey” saat 16 ye aleni Dün tır, Taliplerin müreci , SA, se K ir ilân olunur.(105) dürlüğün Edirnede Sultanselim, üç şerefeli, ve Muradiye camilerinin minare külâhlarile tamiratı sairesi 8-8-931 tarihinden 29-8-931 tarihine müsadif cumartesi saat 14 te ihale edilmek üzere kapalı zarf usulile münakasaya konulmuştur. Teklifat mezkür tarih gün ve saate kadar İstan- bul Evkaf Müdiriyetinde İdare Encümenine tevdi edilecektir. 'b- | Teminatı muvakkate akçesi miktarı (iki bin altı yüz) iiradır. Münakasaya yalnız bu gibi işlerde ihtisası olanlar dahil olabi- İeceklerdir. İnşaat şartnamesini almak ve malümatı mütemmime ahzey İ lemek üzere talipler İstanbul Evkaf Heyeti femiyesine müra- 4 eaat edebilirler. Soldan sağa 1 — Mazi (5). Hayvanların şa- ha (5). 2 — Yüz sene (4). Iyi (3). 3 — Nazlı (5). İkram (4). 4 — Tembellik (5). Nola (2). 5 — Köpek (2). Bir fransız ro- mancısı (4). 6 — Yenmek (3). Sulamak (4). 7 — Bizi doğuran (3). paytahtı (8). 8 — Nota (2). Boy değil (2). 9 — Madeni ip (3). Niyabet ©- den (4). 10 — Arının verdi (3). Nota (2). 11 — Müstehale (5). Su kabr (3). Yuva (2). Yunan (3). Ben Yukarıdan aşağı 1 — Tarihimizde bir devir (8). 2 — Sopa (3). Şafak (3). Yemiş sebze satılan yer (3). 3 — Muvafakat (4). Eksik de- gil (3). Nota (2). 4 — Gelir (4). Köpek (2). $ — Tanzım eden (5). 6 — Tuzsuz peynir (3). Eleyen (0). 7 — Zaman (2). Renkler (5). $ — Emir dinlemek (5). Sual (2). 9 — Bir ırk (3). 10 — Elemler (4). Mündefi ol- mak (6). Yi — Nezaketli (5). Demir kiri (3). (Başı 1 inci sahifede) Arkadaşlar, dünyanın — üzerine müthiş bir buhran felâketi çökmüş- tür. Bunun cabap ve avamilini ari- yan mütehassıslar birçok hukukşi- asiler birçok © esbap ve avamil bulmuşlardır. Fakat bu- mun ne için ve nasıl geldiğine “ne zaman ve nasıl © gideceğine dair kat'i surette henüz bir şey söyleye memişlerdir. Milletler — silsilesinde bulunuyoruz. Bizde bu umumi felâ ketten hissemize düşen ıstırabı çek mek zaruretindeyiz. Sonra arkadaşlar; biz çok hizi yürüdük, devletçe, o milletçe, çok Kiz gittik. Hata mı ettik? Onu de mek istemiyorum. İşte hizl gider- ken dünyanm umumi | felâketinin dalgasına çarptık. Ondan dolayıdır ki durakladık. Her yerdeki kadar olmamakla beraber yine ıstırap çe- kiyoruz. Başlamış olan bu ıstirap artmak istidadını haizdir. Onun İ gindir ki bu hakikati o olduğu gibi görmeli ve ona göre tedbir alınmalı- dur. Dedim ki hızlı | gittik. Evet memleketin balânsına, | bakarsak (1925) de (190) milyon (ihracat yapmışız. 1924 te 185 milyona İn- miş. Evvelki sene 155 milyon geçen sene de 161 milyona inmiştir. Bu böyle olmakla beraber biz milletçe ve devletçe hızımıza devam ettik. Böylece bir taraftan varidatı umu miyeyi düşünmekte devam ederken diğe rtaraftanda dövlet bütcesi ken di yükselme seyrini takip etmiş naslar ve miletçe de hariçten mümkün oldu- | satın almak seyri Binaenaleyh balan erken Devlet bütcesi ğu kadar fazla takip edilmi, si aşağıya bütcesi 180 milyondan yona çıkmış. Dışarıdan satın asınan eşya mıktarı da inmem; sabit olarak kalmıştır. Bu suretle sattığımız © ya ile satin aldığımız arasındaki far kı sermayeden ödemeğe devam et tk, Nihayet geçen gene ithalatımız 225 miyondan 148 milyona dür müştür. Efendiler; niçin bu kadar hızlı gitik, Ben bunu kereli ehemmiyet le huzurunuzda 'izah etmek ve buh- ranın bizim için gayet hususi ve na zik bir cephesi olan bu nokta üze- isterim. rinde nazarı dikktinizi cel- betmek isterimii “Bence efendiler, Gazinin memlekete en büyük hi meli, ne büyük'zaferidir, nede mil- letin ayağındais bağları çözerek al dığı istiklölödemekte devam ettik. Nihayet geçen sene ithalâtımız 225 milyondan 147 milyona düşmüştür. Efendiler, o lâyık ve milli esasla» va istnat ederek cümhuriyet ile yo- İun köprü başını gayet sağlam kur- | du. Ondan sonra millete dedi ki za- fer ve istiklâli kazandık. Fakat 6e-| İsmet bunda değil, selâmet iktisadi DENİZAŞIRI O | Falih Rıfkı Beyin Brezilya Seyabat- Gi namesi Bu isim altında çıktı. “ DENİZAŞIRI |, 1 — Türkçe yazılmış en iyi seyahat kitab 2 — Türkçede Cenup Amerikası'na dair yazılmış ilk eser, 3 — Türk harfleri ile basılmış en güzel kitaptır. .. Viyana'da yaptırılmış olan renkli ve renksiz kılişeleri papyekuşe Denizaşırı gazetede tefrika edilmiş olan seyahat yarım misli daha zenginleştirilmiştir. | mektuplarının Denizaşırı her evin okunacak en iyi kitabı ve her | kütüphanenin hakiyki süsüdür. | Bütün kitapçılarda arayınız. Istanbul evkaf mü- den: ... . | üzerine basılmıştır. | artırılmış ve Süleymaniye Beyazıt günü AĞUSTOS Matbuat Celsesi (220) mi | İ riyeti vardır. Binaenaleyh, muhalif İ iştirak ediyorum, hiyanet 1931 inkişaftadır. Bu suretle gidilecek ne eni yolunu gösterdi. Ondan sonra milletin ruhunda fazla çalışmağı, İ hirs ile çalışmağı canlandırarak bu yolda muvaffakıyete yürüyebilmek için ona lâzım olan ateşi verdi Efen diler; zaferler, istiklâller, bir mille tin mevcudiyetini temin etmez. An- cak istiklâlden milleti azamete gi- den yolu bulanlar ve onda muvaffa. kiyetle yürümek için lâzem olan ate şi rabunda yaşatan mletler ki, payi- dar olur. Onun için milletimizin ru- ve milletçe hızlı gittik. Hakikaten hesapları olduğu gibi güz önüme İ getrilirse çok hızlı gittiğimiz anlaşı ır. Bir kaç sene zarfında 1500 ki- lometre şimendifer yaptık ve bü şi- mendifere iki bin klometre olmak üzere devam ediyoruz. Bunun ö- nünde yüksek bir vatanpervelrik, büyük bir irade ve azim eserleri ö- nünde hürmete eğilmek her vatan- perver için büyük bir borçtur. Efendiler; Hükümet daha ne yap İ mış, benim gördüğüm, dünyan İ en kuvveti bir ordusunu yapmış An karaya geldikten sonra gördüm, An | İSTANBULUN ld No: 84 FTR UM ERİ Yazan: M. Yavu? Bu ne cesur kadın! Bağırıyor: Haydi! ne duruyorsun? Hançerini çek Teofilos, Sofinin etvarın- hunda canlanan bu ateşi muhafaza- ! dan şüphelendi. da çok kıskanç olmalıdır. — Ne demek * istiyorsun, İşle ondan sonradır ki devletçe | Sofi? — O orospuyu ben öldür- düm demek anlamadın mı? Teofilosun saçları dikildi: istiyorum, hâlâ — Benide mi?! — Evet... seni de öldürece- — Sen çıldırmışsın, Sofi! — Aklım başımda.. Görü yorsun ki seninle sükünşt ve iti dalimi muhafaza ederek konu- | karanın etrafında indeliktiza mem İeketimiz abluka altına gelecek o- | FUYorum.... lursa vesait. müdafan tedarik ede- | , —— Peki ama.. Bu melek ka lar 8. ve bigünah kızcağızı cek muazzam tesisatı yapmıştır. Binaenaleyh Anadoluyu gayri kabi- Ji teshir bir vaziyete sokmuştur. Hükümet daha me yapmıştır. Bunları büyük eserler yanmda izah etmek İstemiyorum. Millet ne yap- mış: Efendiler arzettim, ihracatı | 190 milyona çıkarmıştır. 190 mil | yön demek 20 milyon altın lira de| İ mektir, Evvelce Turgut Bey arkâda şımızın uzun uzun anlattığı İmpere | İ torluk devrinin ihracatını yapmışız. | Efendiler; İzmire giderken bak | İ kn yaptığı mucizeyi görmüşsünüz- | bir millet yapama-| dür, Bunu mıştır. Az müddet zarfında İzmir) sehrinde müyonler sarfederek; imar | gelen yerleri esl İzmirin edilmesi den daha | civarma geçelim; Aydın, Nazilli, A- | laşebir, Salihli, Manisa, Kasaba, Bia! İ şehirler baştan başa mamüre haline gelmişlerdir. Halkın elinde vessiti istihenliye namma bir şey olmadığı halde azmi sayesinde bunları yap- meşlerder. Hesabını kat'i olarak bil- hninen buralara sarfe yüz milyondan aşağı inaenaleyh işte Gazinin yi ateşin mucizekâr © saslar dahilinde — muvaffakiyet yü- rümekte İken memeketimize uesmi buhranın dalgası geldi çattı. Bütün vatandaşlar kendi kudretle- | vessitleri fevkinde işe girişti | gelince i yapmışlardır. miyorum. T: ri ve w er. Fakat buhran dalgasi hasıl olan sarsıntı bir çoklarımı dök- | İ ağ, Binarsaleyh bu vaziyet icarşısım- ön ber şeyden evvel ve her şeye mü- reccah alarak, tekrar © ediyorum, lâ 24n olan sükün ve nizaıdır. Efendiler; o muhalif matbuatın neşriyatı memlekette eminiyet kı ni çoğaltıyor. Buhranlı zamanda bir millet için en büyük felâket, emniyet grizidir. Devlet otoritesine karşı mil | letin örniyeti sağlam durdukça kor- | ku yoktur. Çünkü emniyet grizi te- | Tşa sevkeder. Bu vaziyet karşısında | itideli demimizi muhafaza, müşküller | karşısında karar almak kuvvet ve ku | dretimizi tam olarak tutmak mecb di matbunt eğer ankasdn bu yola gi- diyorlarsa ben de söyliyen hatiplere yapıyor- lar. Geflet yapıyorlarsa, bilsinler ki büyük bir gaflet yapıyorlar, Bun- dan geri dönsünler. Efendiler; kendi hayatımda hati- | rma gelen bir misal arzedeyim; 31 | dım geriye çekildi çıkardı dının yüzüne ima eden adama man olurdu. İ — O benim kahramanlığı- mın nişanesi, istihza etmeğe tahammül ede - mem. Çek hançerini. tahammülü taşımı su gibi yerlere düştü; rünce her şeyi unuttu ve kadın cür'etkâr bir neden öldürdün? — Seni sevdiği içim...! Teofilos şaşaladı ve bir a- Evet.. hain ve müste- bit bir prensin cariyeleri, hiç bir zaman, senin gibi vatanper ver bir kahramanı sevemezler... Teofilos soğuk “kanlılığını muhafaza ederek cevap verdi: — Ya ben sevmişsem..? — Senin gibi vatanperver bir kahraman, hiç bir zaman hain ve müstebit bir prensin cariyesini sevemez... — Severse...? — Bir başka kahraman zu- hur eder ve o sahte kahrama- nın kanını yere akıtır... — Selânikliler içinde ben - den daha yüksek ve cesur bir adam varsa, şimdi ona terkedip gideceğim! mevkiimi Sofi koynundan | hançerini — İşte, ben... Teofilos hayretle genç ka- baktı: — Sofi, tek gözünü benim mevkiime mi diktin yoksa..?! Sofi bu hakarete sinirlen- mişti. Bir gözünün kör olduğunu derhal düş- ır, dedi, gözümle Döğüselim! Sofi: Seni seviyorum.. Bu elimi kana boyadı., Afro iti öldüren aşkımdır!,, Diyecekti. Halbuki Teofilos onun iz - zeti nefsine dokunmuş, ona: — Kör... Demişti, Sofi bu hakaret karşısında İzzeti nefsini bardak günü gö- ik gururunu korumak istedi. karşımda sinsi ne o duruyorsun? | Hançerini çek diyorum sana..! Teofilos, hayatta bu derece kadınla ilk defa diyorum sana! kadındı! Teofilos hâlâ hançerini çı- karamıyor, onunla döğüşmeğe karar veremiyordu. Hapisanede binlerce mah- kümu ayaklandıran bu kadın- la boğuşmak, Teofilos için çok şerefsiz, çok çirkin bir hareket olacaktı. Büyük şairin cesareti bir anda kırılmıştı. Zaten Teofilos, O bütün bu “htilâli kafasile idare eden bir “> damdı. Belinden hançerini çekip, a dim dik. düz rax bir kadınla nasıl litdi? aa Sofi: — Seni bekliyorum.. Fazla düşünmek korkaklıktır: Diye söyleniyordu. vereme- Gİ Vaz geç bu delilikten, — Deli olmadığımı anladı. ğm için korkuyorsun galiba! * — Bir kadınla benim döğüş mem çok ayıp olur, Sofi! biz bu muazzam ihtilâli beraber yaratan ve yürüten iki arkad rın deruhte ettiği vazifelerden biri de halka rahperlik ve mür. şitlik etmektir. Biz Selânikli- lere, kahramanlık © sahasında iki ihtilâlci arkadaşın boğuştu ğunu gösterirsek, memlekette yeniden ihtilâl ( başlar.. Cahil insanlar birbirlerini vurup öl. dürmekten çekinmezler. İki el birbirine çarparsa, elbette biri acıyacaktır. Biz & döğüşürsek ya sen vurulacaksın, ya ben ya ralanacağım! İkisi de fena de- ğil mi? Sofi müstehzi bir sesle, önü ne bakarak mırıldandı: — Sen beni vurdun. Ben de seni yaralamak istiyorum! Teofilos bu sözden bir şey anlamadı: — Ben seni (o vurdum mu dedin? Sofi biraz daha sakinleşti: .— Evet.. hem de kalbim- den... Kalbimin en derin yerin den yaraladın! —- Benim bu yaradan habe im yok, Sofi! Ne demek iste. anlıyamadım... Sofinin elindeki hançer bir dön yere düştü; (Bitmedi) Sürat asrında Eskilerden biri son arabacı- nın kullandığı son arabalardan birine bindi, Araba bir hayli yürüdükten sonra, içindeki zat yolu biraz W zun bulmağa başladı. Arabacı- ya dedi ki: —Yahu, biraz daha çabuk gi demez misin? martta daha 10 temmuz inkilâbinm | karalayıyordu. — Ben daha çabuk giderim üzerinden 4-5 ay geçmeden İstanbul Ona, şimdiye kadar, bir er | 4mma, atlarla arabayı kime bi ön izah ettikleri gibi bir takım mat- | kek bile, böyle merdane: rakalım? buat hücumları oldu. ? “ — Haydi, hançerini çıkar, Hesap Yeni otorite ve yeni o hükümeti devirdi. Bunu yapanlar yalniz vah- detiler değidi. Avrupadan bizimle beraber dönenlerin içinde bulunanlar da vardı, Birisi malümunuz, Ali Ke- mal, (Bitmedi) Harik ve hayat üzerine icra eylei Telefon: Beyoğl İtiünadı Milli Türk Sigorta Şirketi Sigortaları halk için müsait Merkezi idaresi: Calatada Acentası bulunmayan şehirlerde acenta aranmaktadır. seninle döğüşeceğim!,, deme - mişti, Sofi, rengi bile uçmamış, elleri bile titrememiş; metin, mütevekkil ayakta du. bekliyor- Bu ne cesur, ne metin bir | | sigorta muamelesi riz. raiti havidir. inyon Hanında lu — 2003 Küçük Recep manava gil ve sordu: -- Beş kuruşa kaç tane ar- mut verirsin? i A — Sana altı tane veririm. Küçük Recep hesap etti: — Altı tanesi beş kuruş, be tanesi dört kuruş, dört taneı üç kuruş, üç tanesi iki kuruş, iki tanesi bir kuruş, bir tanesi... Öyleyse bir tane En Seni seviyorum, Teofi- A İİ