İrem di if m ği ği ol m men hakikaten müteessir mw b ““yirum amma tevali eden hi > Katler artık bizede resmin inhi ( | fi j0 li I © ri alâka ile görürüm. Son " amri şubelerinin çok zengin o- 6 AĞUSTOS 1931 IDAREHANE — Ankara cadde si No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, Tstanbul Telefon numaraları 24311 — 24312 — 24 otomobil — Hususi ondan Bu söz bana dokundu. Hal- buki ben meraretle idare ettiği me kaidim. Maamafih ses çi- karmadım Dostum Gtoniyelere altı bey İ girlik kapalı bir otomobil satın İ aldığımı söylediğim (zaman ONE ÜCRETLERİ — | Ogüst Groniye yüzünü ekşitti. | Türkiye için Hariç için | Dedim ki: : | — Evet, bu bir çılgınlıktır. 400 kuruş 800 kuruş | Evet, 750, 1400 İ Fakaf hayatımda o kadar az 1400. “2700 İ otomobil kullandım ki. | — Doğrusu ben bu otomobil le ne yapacağını anlayamadım. Otomobil tehlikli bir şeydir. Ya birisinin kafasını yayarsı- nız, yakendi kafanızı — Öyle amma, seyrüsefer- | den vesika aldım . Vesika sanki sigorta mı? Fakat arabamın içine dört İ kişi aldığım zaman Ogüst ke- yiflendi. Ara sıra bizi de | misiniz? 113 günü için daha tek: Ti£ etti | — Bu sefer Compiene gide- lim dedi. Bir ay sonra artik otomobile alışmışlardı. Ogüst işi olmadı ğı günler bana uzun gezintiler teklif ederdi. Diğer günler de karısı veya kızı şe i işle- ri veya gezintileri için araba- m: isterlerdi. Mağazalara g& çıktıkları zaman, beni iki üç saat kapıda bekletirler, bazan da kendilerini bir pastacıya gö türmeğe mecbur olurdum . Biraz suiistimal ediyorlardı. Fakat Groniyeler olmasa, ben münzevi hayatımın yapardım? Paskalyada Ogüst dedi ki: — Bu sefer Luvara gidelim. Otomobili de ben kullanırım - Fakat kullanmasını miyorsunuz . Öğrendim. Ben de seyrü- seferden vesika aldım. sürpriz olsun diye sana memiştim. aylığı 'i verilmez halar 10 kuruş matbaaya ağ işler | mt edilir. es'uliyetiz Bugünkü Hava e Dün ezami hararet 26, asgari 19 derece idi. Bu- gün ri pöyraz hava bulutlu. ir gezdirir | gâ Matmazel Nina Goni vincinden ellerini çırptı * Oh anne ne güzel, ne gü- içinde ne | ei : İ Annesidecevapverdi: Resim | Galatasaray mektebindeki re | sim sergisi hakkında gazete | lerde çıkan yazılar pek cesaret | verecek şeyler değil!. Demek resimler iyi gitmiyor..Ben sana yii nefise müntesiplerinden de , Silim, lâkin güzel şeylere her- ” kes gibi meftunum. Bu meyan- da resime de bayılırım. Onun indir ki; resme ait hareketle- za- İmanlarda akademide — yapılan bir sergide resim şubesinin pek fakir olduğunu söyledikleri a ol. Mösyö Ulioye çok kibar adamdır. Groniyelerden başka dostum olmadığı için, bütün diğer eski kibarlar g hayat geçiriyordum. Yalnız a- ra sıra Groniyelere uğrayor- dum , Bu Groniyeler hakikaten fe- na insanlar değildir. Madam fakat Fakat pek münzevi bir söyle- Arabanız var mı? — İşte sizinki var ya.. Hat tâ işiniz olmadığı günler, be- nimkileri alır, işlerine götüre Groniye güzel değildi, iyi bir kadındı. Herkesin kafa- sma uyardı. Onun için Nina, sekiz yaşındaydı ve annesi nin emirlerinden dışarı çıkmaz dı. İ Çok kimseler Nina için luşuna mukabil resim şube: dalanın biri!,, derlerdi nin bu fakirliği nedendir bilmi- | kadın bu, anlaşılır mı ? ki. | Sekiz gün sonra Groniye sor | du: ista başladığını gösteriyor. Bu- | E, bu otomobil?.. Ge balını hama düyesük. |. (> Şimdilik ünülmürübimt gi: Ben resmi pek sevmekliğime | şiriyorum. Üç dört gün sonra rağmen belediye resmi, güm- | her şey hazırdır. Bu pazara gi #ük resmi gibi verdiğimiz para | delim mi arı hatırlatması yüzünden is- | — Pek âlâ, nereye gidece- * nine güçlükle tahammül ede. | giz? sim., Hatıra şu geliyor: Acaba | © — Versaya gidelim mi? sesmin düşmesi, rağbetsizlik- Yok; yek.. ben Chantilly zen, himayesizlikten mi? yi görmek istiyorum. Aksi gibi ben de burasını hiç sevmem, Fakat dostları mem- nun etmek lâzım değil mi yı Arabaya yerleştiler. İki ka- dın arkaya, Ogüst te önde ya- nrma oturdu. Gezdik. Ağaçla- rın altında yemek yedik. Pari se döndüğümüz zaman Groni- ye beni tebrik etti Doğrusu güzel Yalnız. ormandan korktum. Otobüsle karşıla ğımız zaman, siz biraz şaş nız. Bereket versin otobüsün ü meraretle idare etti, b ee DENİZAŞIRI Falih Rıfkı Beyin Brezilya Seyahat- namesi Bu isim altında çıktı. “ DENİZAŞIRI |, 1 — Türkçe yazılmış en iyi seyahat kitabı, ? — Türkçede Cenup Amerikas'na dair yazılmış ilk eser, 3 — Türk harfleri ile basılmış en gürel kitaptır. a dedemedim. Kızı ve ka- rısı da bundan memnun görü- nüyorlardı. Gezintilerde Ogüst İ direksiyona geçerdi. Arabaya bir kaç kaza da geçirtti. Muştum, Sanayii tezyiniye, mi Az sonra Madam Groniye kı zın nişanladığını müjdeledi. Zengin değil, fakat istikbali a çık bir gençmiş. Ogüs — Bu pazar arabayı bize bı rak, dedi, yeni nişanlıları gez- direyim . Biraz durakladım. Çünkü | bir aydır, bir kere olsun otomo bilime binememiştim, Verdi. ğim benzin parası da 500 fran- gı bulmuştu. Nina'ya (o dedim ) ki: — Kızım, nişanlı sevmiyor musun? — Annem buldu. — Evlenmek (için onu mu tercih edersin, beni mi? — Elbette sizi. — Beni az seviyor musun? — Elbette. çünkü siz hem zenginsiniz, hem otomobiliniz var. “bu. Fakat vefatı Hahikaten filozof bir lan Hahambası Becerano endi herkes gibi göçtü gitti... adam E- Müsevi cemaatinin bu adamın ilümünden büyük — bir teessür İuyduğuna inanırım. Lâkin bü dün bu tsessürler, sırası gelen- terketmesine Nina ile evlendik. Bir hafta » | sonra bana emretti; erin me mâni olamıyor. Becerano Efe inin kaldırıldığı yerin civarın dan tramvayla geçiyordum. Bü il bir kalabalık vardı. Ayin lacak ab karşısına esadüf ed bir bahçe- rin kapısında halkın birikmiş oluşu nazarı is » Diklent © mizi - Bugünden itibaren araba | İyai imizden ha bin. eyecek, dedi, ikimiz İ ve ben de direk: ka kims. di ma dinin cenaze yilsiz | | Becerano efendinin | | İ | | | Li | in yon kullanma olörü u öğreneceğim in n um katimi celbet- e ki her zaman herkese Evet! ölüm Allahın emri. 3ecerano Efendi gitti diye ti- areti ihmal mi edolim!.. FELEK ... Konya İdman Yurdu İdare heyetinden: 1 — 2) Nisan 931 tarihinde ke: ie edilen eşya piyango: vak âtfunda bulu anan İlerami; Viyana'da yaptırılmış olan renkli ve renksiz kılişeleri papyekuşe üzerine basılmıştır. Denizaşırı gazetede tefrika edilmiş olan mektuplarının yarım misli daha zenğinleştirilmiştir. seyahat artırılmış ve etmiştir. ve gazeti nce ikramiye Denizaşırı her evin okunacak en iyi kitabı ve her kütüphanenin hakiyki süsüdür. biletlerini ikrami- tan Bütün kitapçılarda arayınız. art riya: erek elerini * lay: Nakliye Kaza Otomobil ANADOLU SİGORT ŞİRKETİ Türkiye İş Bankası tarafından teşkil edilmiştir. Telefon: ist. 531 Telgraf: ü Vakıf Han ner tura sayemusayısız. erumee Terme AĞUSTOS , Matbuat celsesi (Başı Ahı 1 inci sahifede) Süreyya B. (Aksaray) — i Bravo Fazıl Ahmet Bey, Ayrılırken, Ogüst perşembe | | meşrutiyetin ilân edildiği İ beri bütün ifadelerinizden | emştar dsi Türküy | Fazıl Ahmet B. ; (Devamin) Arkadaşlar; her türlü muhataraya imkân veren içtmai, si biyevi bir meselenin karşısındayız binaenaleylı müsaade buyurursanız bunu her tarafina dye edece, Eski zamanları, istibdat devirleri: ni bir tarafa atıyorum. Arkadaşlar, siyasi badrelerin en İ hörl, on amansız tarihten anlaşıl. başma g: en ze Zeke danesi müerimane br gaflet | fet İ matbu #humu bir brin daşlar, her ce kâmül M tmestliği denilen iki me Arka- in her terakkı ve dur. Matbülat serbestliği merhalesi kendine göre bir nı vardır, duğumuz cemiyetin de kendine göre cultur, Bu mukadd İ Vicdan hür İ dan hürriyet kat perestliktir, İlme, viyete yüksek insanlığa perestiş hürriyete peres bil | dir. Arkadaşlar İ serbestisine, fikir serbest katen dost olan insan, hen bu serbestileri Bizim bugün - içinde kuriyetin ukaddusatı mev- sat hürriyettir. yeti, fikir hürriycti, ir , demukrasi ve haki Fazile an sam vazifesi- irfan serbastisina, vicdan © bak vesile ile bu faziletlere karşı | br bomba gibi kallanmak | yetin riy dost olan hiç bir şeyden sizin kanan here tir, edelim. Arkadaşlar; yapılan Çapras kelimeler! # insanlara duşman olmak dir binaemalyeb ine fikir hürriy sa korkmak ine dost olan bir in: mahiyetini tahrif edecek olan smükellef- nedir bu *le tetkik duşman olmakla hal sülün ile ve > yapılan şey nimiy şeye örsenz irfan kasaplığı deyiniz 45 835 EM AlALA/ STA PJE ML AR Ra mi İsimiL AİMJAİP M.S! çiz “len Yeni şekil Soldan sağa 1 — Varidat değil (5) Kalın çu ha (3). 2 — Dumanın bıraktığı (2) Yap mak (3). 3 — Hamur işi yemek (7) zet (3).) 4 — İktidarsızlık (4). 5 — Kasaba (4) Göz r 6 — Bağışlama (2). Yuva Ev(4). O) 7 — Uzağa işaret (2). Karez (3) 8 — Kendini öldürmek (7). Çok değil (2) 8 — İyi (3). Yama (2). Lez. 10 — Kayseri mamulâtından (8) | 11 — Remil (3). Yukardan aşağı — Imal edilen şeyler (7). (2). 2 — Aruzda bir vezin (6) dikkat buyuruyor. | si — Çiçek kabı (5). Insan (3). | Beygir (2). (2). Uzağa işaret eden (4). — Kahve kabı (6). — Sayeden (3). Ayakta — Kötü re (3). Sonu. niz yuva olur (3). 10 — Yaramaz (6). Beyaz (2). 11 — Beygir (2). Aza (2). İ buki hürriyeti matbuattan İ hareket ka | cek olduk! İ müş bizim baş 1931 terseniz faziet karmanyolacılığı de- yiniz z türkin idrakine kar. şi kuttar tariklik deyiniz me derse niz deyiniz, bizim mkü mukad- desatımızı kendi sefil maksatl ihtirasları uğrunda uşik diye kul lanmak istemektir. Bizim takdis et. mefhumları, kem uşak diya kullan- set . mek istediğimiz di hizmetlerinde mak demektir. Aren mu hareketi insan ma Vaktile bir şey dedim ki bu doğrudan sargısını çıkarıp yazmıştım, doğruya hastanın da cellat kemendi yapmağa benzer. ve görül. bur vo sesleri) yapılmış müş olan sey budur. Burada zün söz söyleyen tenkitle geçir eremenizi ve Hükümeti bir çok da: işti talar tenkit etmişimdir. ve daima derin be surette hürmetikâr; bulun- duğum İsmet Paşa ki tün geniş beyanatından ki Heyeti kan bir şey değildir Siz bü hakiki münekkitle yiruza almasanız, bügün size b eden bu arkadaşı mesine imkân olmazdı. Fakat insafı- vaki olan bü- içtimaiye tenkitten kor. tap zın lakırdı söyle. ediyo nıza, vicdamnıza müracaat m. Hadiseyi yalnız siyasi cephe- den mütalea etmeyiniz. Bunu diğer bir tarafa bırakalım. Matbuat hürriyeti denilen mefhum haddi za- tında niçindir, ve niçin beşeriyetin uzun ve tarifi münakaşalarma, bü akki, mütekâmil milletle rn bir çok feylesofları, âli tefekkireri tarafından büyük müna nleri, mü- kaşalara sebep olmuştur. Bunlar in sanların birbirlerile bağuşması, bir. birlerine küfür etmesi, her nezahetin hududu gildi. biribirine en aşması için de gibi gibi mefhumla- uzak görünen ilim, fikir, felsefe rin ayni medeniyet puta kavrularak bundan be irfan, insan lık ve yüksek bir mefküre halitası çıkarmak içindir. Öyle değilse Ha sanm kıyafeti Ahmedin hoşuna git- mediği için, filân mev boğa- cak yazmağa Tözüm yoktun pa alırız, biribi isik bunun için yazı Ellârimize birer maksut olan şey, bütün bunlara mahal ver. meden hakikatin karşısında hal tin bütün samimiyetile bunu teşrih etmektir. Efendiler, biz bütün bu inkılâplarından sonra memleketimizin o nun mütefekkir bir heyeti içtimaiye haline gelmesini istiyoruz. Fakat bu hürriyeti başı boş bir be nasında anlamak cahilce, gafilce bir #ey olur (Alkışlar). Bizim istediğimiz şey bu mede- ni cemiyet ve bey'ete | hürriyetin her türlü nimetten müstefit olması için şaurlu ilimle mücehhez marifet , bilgi ile, di yetle, nmiş bir düşün- ve anlama hürriyeti te. Yoksa biz her behimi unda bi im Tüzum vardı, gazeteye ne vardı? A rimle zanne, adaşlar; bu heyecanlı sö yorum ki, sizinde yorum. Binaenaleyh »f it görüy: size karşı hürmetsizlik telâkki edi. yorum. Şimdi efendiler, İsmet Paşa Haz retlerinin matbuat hürriyeti hakkı daki telâkkileri cidden çok neciş müstakbel için bütün beşeriyet i- çin hakikaten şerefli bir telâkkidir. Fakat efendiler, yine kendi ve diğer refiklerimizin boyanatın. dan anlaşıldı ki, memleketimize gel za binlerce felâket çıkarmış olan içtimai ve siyasi mes- uliyetin en büyük mücrimi en bü- yük mes'ulü bu matbuat hüsriy, yağlış istimal — edenler olmuştur. Efendiler; Türkiyede matbunt hü dür. Hür kalacaktır, hür olması U zımdır fakat soruyorum. Matbuatın hi vetsiz p ettiği cemiyet esirmidi midir? B e demokra- inde hepim derecede hukuka malikiz. Biz hiç ademi müsavatı kabul ediyormuyız? (Hayır sesleri). O halde nasıl olu- yor da içimizden birinin derebeyli. 1 olurda yetindi mızda ine müsaade ede kendisini bir derebeyi halkın & ka bir devletin varlığına hücum etmek- te serbest bırakırız? Efendiler, bun- haysiyetine, lar bugünkü idareye, bu Meclise, Hazretlerinin | kar. türlü | Bilâkis biribirine en yabancı, | ü iktidar. da bulunması filân adamin sinirine | | dokunduğu için biribirimizi samimiyetle onra Cümhuriyete ne | Tözüm | ki heyecanınıza etmas edi temeyi za- m, çünkü böyle hareketi Teofilos bu macerayı hayret le dinledi: Prens Andronikos bu de- rece müstebit bir adamdı de mek...21 Afrodit, pr bir m lak mahsul gelmiyordu. Al dirhemle ekmek dağıtılıyordu. Prensin sahilde bir köşkte otu ran güzel bir sevgilisi vardı. Andronikos sevgilisine ve onun dostlarına tüzu- mundan fazla ekmek yordu. Bu hal o civard halkın nazarı dikkatini celbet- mişti: “Biz açlıktan ölüyoruz, köpeklerine olmuştu sö akrabasına nderi- a sakin prensin sevgilisi ekmek veriyor!,, diyerek sara- ya şikâyet etmişlerdi. Prens o gün Selânikte “ne kadar köpek varsa hepsini o ekmekle doyurdu ve hakla ekmek tevzi ettirmedi. Akşam © üstü atma bindi, sokaklarda açlıktan kıv- ranan halkın ıztırapları karşı- sında mağrurane dolaştı. O va kit siz olsaydınız, bugünkü gi- bi isyan ederdiniz ! İ Teofilos müteessir oldu: Ben şimdiye kadar gezdi- ğim memleketlerde ve okudu- İ ğum tarih kitaplarnıda bu de- ddar ve müstebit bir a- dama tesadüf etmedim. Afrodit bu esnada dışarıda | dolaşan ayak seslerini işiterek ayağa kalktı: — Müsaade ediniz de odama gideyim, buraya birinin gelme si ihtimali beni tazip ediyor. — Senin odana kimse gel- mez mi? Hayır. bu saatten sonra kızlar odalarnıdani çıkmazlar ve odalarına hiç kimse gitmez. Siz odama gelirseniz daha müs terihane konuşabiliriz Teofilous bu teklifi muvafık buldu: — Haydi git, dedi; ben de yarım saat sonra gelirim , Ve genç kızın yanaklarından öptü: z — Prens seni çok sever miy di? - Sağ gözü gibi — Sağ gözü gibi — Evet.. çünkü, yalı boyun- da da bir başka sevgilisi vardı. Onun için de: “O benim — sol gözümdür!,, derdi... — O halde prens artık dün- yayı görmüyor, değil mi? — Gözleri kör mü oldu mek istiyorsunuz ? Tabii. sağ ve sol gözünü ——————— ifra ediyorlar. On. hürriyet yoktur diyorlar. dadı matbuat vardır Halbuki hiç matbuatın da istibda İ dem kabul etmediğimiz gibi matbu. atın da istibdadım kabul İ mümkün değildir. Sonrn efendiler kücük muhalefet benin en çok esefle gördüğüm ve bütün çok dikkatle nokta da- de- etmeniz yazıları vessirenin dışında heyeti muhteremeı mütaleasını arzu etti; ha öbür tarafıdır. Arkadaşlar; yeni yetişmekte 0- lan nesil ki, bazı hatipler bunlardan bahsetti. Bilhassa harf inkılâbendan sonra ne okuyacaktır? Görüyorsu- muz ki maalesef matbuatın bir kıs- mında her şey mezbaha mahiyetini almıştır. Burada lisanın asaleti, fi- kirlerin hakikati her gün zephedil mektedir ve mütemadiyen insanlar yarlanıp git Ahlâki inleraza uğrıyan bir cemi. yette hiç bir ideali kuracak zemin ktir. O zaman Başve £ etti İ kaslmamış der İ kil Paşa Haz artık hiç bir şey yoktur, biz bir in | kaybeden bir adama kör dor | dı kılâp hükümetiyi tinde değiliz. Avrupadan Avrupa vaziye- k büyük | Arkadaş | İ gok esaslı farkımız vardır. Avrupada bir çok esiniz ki ve içtin Icılâplar halktan | Yani halkın içinden kop- muş, ondan sonra mevkii gelmiş gelmişti iktidara "Bitmedi) Er NE Fiy azalma Yazan; M. Yavuz | Teofilos memnundu | Afroditi Yalı boyunda bir eve saklayacak, onunla yaşayacaktı ler mi? Gülüştüle Afrodit Gecikmezsiniz, değil mi? Diyerek odadan Teofilos memnun dit'i prens Andronikos'un yaj tığı, gibi, yalı boyunda bir eve saklayacak ve onunla caktı. Zaten şairin uzun müddet Se lânikte kalmağa niyeti yoktu. Elbette bir gün şehirdeki bu kargaşalık nihayet bulecak ve kendisi Bizansa dönecekti, Tevfilos Selânikten © gider ken (Afrodit) i de beraber gö, türmeğe karar vermişti, Rum dilberinin ok gibi uzun kirpikleri, mütenasip - endamı; pamuk gibi beyaz teni, sahhar bakışları ve edalı yürüyüşü şa- irin gençlik ihtiraslarım uyan- dırmıştı. Teofilos, Afrodit için yanıp tutuşuyordu. Onu, ne ps hasına olursa olsun Bizansa gö kt, du, Afro yaşaya | türecekti . Afrodit, Teofilos'un odasın dan çıkar çıkmaz karanlık ko- ridorlardan koşarak kendi oda sina doğru yürümğe başladı. O gece, Teofilos gibi meşhur bir kahramanla baş başa kal caktı. Afrodit, kendisinde, kale ler fethetmiş bir fatih gururu duyuyordu . (Teofilos) un kalbine mek kolay bir iş değildi. Sarayda otuzdan fazla güzel cariye vardı. Afrodit bunların en tatlısı idi. Elbette kollarını kabartacak ve sevinecekti. Teofilos'un gözüne ve kalbi ne girmeseydi, âkıbeti feci ola caktı. Nihayet o da diğer kızlar gibi, sefillerin kucaklarma atı- lacak değil miydi? Bütün öni- “ rü ihtişam ve debdebe içinde geçen genç kız, prensin göz- olmak saadetini kaybetti- ğine mütesssir değildi.. Teofi- los ta meşhur bir adamdı. Ayni sarayda, ayni ihtişam ve salt, nat içinde, şimdi de onun gi desi olarak yaşamıyacak mıy- dı? Bu mazhariyet Afrodit'i se vinç ve neş'e içinde bırakmıştı. Odasına gider gitmez güzel bir işki sofrası kuracak, taze yemiş lerle, eski şaraplarla sabaha ka dar, şairin kolları arasında içip eğlenecekti. Fakat, evdeki he- sap çarşıya uyar mı hiç..? Afrodit, sarayın loş dehlizle rinden geçerken, birdenbire, kulağının dibinde: — Dur ! Diyen sert bir ses işit, Arkasına baktı ve durdu . Zayıf bir insan gölgesi (Af rodit) in önünde dikildi . — Nereye gidiyorsun? — Odama... — Teofilos cek? Afrodit bu son cümleyi işitin ce: — Sen kimsin ? Demeğe lüzum görmemişti. Sesi tanıdı Sofi, sen mi Diye bağırdı . Fakat, bu söz, zavallı kızca- ğizın son sözü olmuştu. Karanlıkta şimşek gibi ça- kan bir hançer parıltısını müte akip acı bir ses işitildi — Ahhhh........ Afrodit vurulmuştu. Sofi yere eğildi.. genç kızın göğsündeki kançeri çıkardı, bü yük bir soğuk kanlılıkla kına koyarak koynuna soktu. İşte bir piçin intikamı..! Diye mırıldanarak karanlık- lara karıştı.. kayboldu. Sofi, Teofilos'la Afrodit'ir gir ne vakit gele | muhaveresini sonuna kadar din Teofilos'u sevmeğe baş ofi, Afrodit gibi, kolla- Ibi kadar zayıf bir ca- riyeyi kolayca şairin kolları a- rasına atamazdı.. atamadı, Vur du.. öldürdü! lemişti. layan rı da ka (Bitmedi)