mllıy Asrın umdesi “Milliyet” ti 17 HAZİRAN 1931 İDAREHANE — Ankara cadde si No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, Istanbul, Telefon numaraları: ABONE ÜCRETLERİ G aylığı Türkiye için Hariç için 400 kuruş 800 kuruş 780, 1400 3 Gelen evrak geri verilmez Müddeti geçen nusbalar 10 kuruş 5 Gazete ve matbaaya ait işler Gazetemiz ilânların imes'uliyetini habul etmez. Bugünkü Hava Dün en fazla hararet 28 enaz İ4idi. Bugün ruzgâr mütehavvil Küçük Ismail Efendi! İstanbulda bir zamanlar bü- © yük bir zarafetle inkişaf etmiş olan ve sor. zabanlarda adma © (Orta oyunu) denilen (Zuhu- “ ri) neslinin son evlâdı da bir | iki gün evvel vefat etti. Bu a- dam hepimizi: gördüğümüz hiç değilse ismini “uyduğumuz (Küçük ismail) idi. Küçük İs- mail Ef., orta oyununun bütün «inceliklerine vâkıf ve bu oyu- Bun istinat ettiği, bizim frenk- || lerden alarak adma (esprit) de | diğimiz nükte hususunda emsa az tesadüf edilecek kadar mahir bir adam idi. Hazmce- vaplık ve nul:tedanlık bir zekâ | işi olduğundan sonradan kaza mılır bir metah değildir. İimai F(., mecivum kavuklu Hamdi £ Efendi de dahil olduğu halde © muasırlarıhın hepsinden yük- çek derecede idi. Çok defa kar © şismdekini bozmamak ve âra- daki müvazeneyi kendi lehine GC ibiâl etmemek için nüktelerini hapsettiğini görmüştüm. Bu “adam doksan yaşına kadar ken > dini yakan bu ateşin hızile or- la oyunu oynadı ve bir kaç gün | “evvel de gözünü yumdu. Öldü günü duymadığım için cenaze- İ sinde bulunamadım ve bulunan | “ların da pek az olduğunu öğren “dim. Sırf Türk temaşasının e- hemmiyetli bir uzvu olarak se | &nelerce kendini dinletmiş ve al “kışlatmış olan Küçük İsmail E fendinin bu sessiz sadasız ölü- Üşü her hangi bir şeye aşkla sa. rılanlar için ümit kırıcı bir şey- Xdir. Biraz daha kadirşinas ol- İmazsak memlekette adam de- Üğil baldıran bile yetişmez!.. İ Adem Efendinin ğ kuyruğu © Bilmem hangi kazada bir a “damın kuyruğu varmış. Ve hiçbir kadın bu biçare ile - kuy- İsuğu var diye - evlenmek iste- b — BIRINCİ KISIM — i; karşı her hângi'bir harake- önde düşündürecek bir mevki 'olan (Aynilkuru) da yüzbaşı İCelâlin kumandasında bir as- vi kuvvet bulundurmağa lü- zum görüldü, Seyh Sadun bunun mânasını İlerhal anladığı için her şeyden vel bu kuvvetin başındaki ku andanın vaziyetini anlamak in (Aynilkum) u ziyarete şi- ap etti. Genç erkânı harbi çok ciddi | günlerce şatosunda misafir e- | dan Jandarma çavuşuna ve tah e tam bir asker olarak bul. İauştu. Trnblus Şama, Lâzkıye r olan ziyaretlerinde ora mu- iren Şeyh Sadun yüzbaşı Ce başka bir şey düşünmiyen olaylıkla bir genç zabit olduğunu anla- Para di İstanbula yalın | İ ayak gelmişti. Fakat bugün servet sahibidir. Şişlide bir a- partımanı, İstanbulda bir hanı ve beş dükkânı vardır. İ Istanbula ilkcgeldiği zaman (işe seyyar satıcılıkla başlamış, limon satmış, çikolata satmış, | | kravat, çorap satmış, ne bul- muşsa satmış, nihayet işini yo- luna koymuş, bir küçük dük- kânda yağ satmış, dükkân bü- yümüş, bir az daha büyümüş, başka bir dükân doğurmuş, bir dükkân daha, derken bir han daha, arkasından bir apartı- man daha.. - Aziz Efendinin iki çocuğu var: Harunla Karun! Biri beş öteki yedi yaşında. Kendi hil olduğu için çocukları lam terbiye vermek maksadile onlarla meşgul olacak bir İngi- liz mürebbiye de tutmuştu. | Kendisi çocukluğunu, yaş ar- İ kadaşlarile beraber köyün pis İ derelerinde yalın ayak dolaş- İ makla geçirmişti. e Onun için İ çocuklarının zemane usullerine | | göre terbiyeleri bahsinde çok | İ titiz davranıyordu. Onlara öğ- | retecek ilmi ve marifeti yoktu. | İ Yalnız hayat prensiplerinin en mezmiş. Şimdi, şu kadınlarınki de saygısızlık değil mi?, Farze delim kuyruğu var. Ona ne?... Helbuki (Dünya bir yağlı kuy İ ruktur yiye bilene aşkolsun) di | İ ye bir de darbı mesel vardır. | | Ben bile çok defa sırtıma ko- nan sinekleri kovmak için Al | İ lahtan bir kuyruk istiyorum. Ne ise uzatmıyalım! Adam- cağızın hiç suçu kabahati olma | dığı halde kuyruğu başına bs- İlâ olmuş!.. Düşünmüş, taşın- | miş kestirmekten başka çare bulamamış ve bir ameliyat ile kuyruğu attıktan sonra ancak evlenebilmiş.... Tabiatin ken bu müstesna nimeti demiyerek ayağile tepen bu za- tın, kuyruğunu, evlenmek için | kestirdiğine büsbütün kızdım. O, kuyruğun belâlisini asıl ev- İ İendikten sonra görecektir. Lâ kin ne çare ki; beriki kuyruk İ ameliyatla kesilmez.. Bilâkis | sürer! Mektepleri tetkik için Vilâyetin köylerde yaptırdı- | ğı mektepler var.. Bunların na- sıl yapıldığını, inşaatın yokum: | da olup olmadığını tetkik için | iki kişilik bir hey'et yapılmış.. | r meclisi âzasından Naki- ye H. ile Hüseyin Avni B.. Haydi Nakiye H. muallim dir. Mektebin hocalık cephesin den tetkikile uğraşabilir ve ni- hayet bu bir münasebettir.. Lâ kin avukat Avni B. biraderi zin yapı işlerile imünasebetini bilmediğim için acaba o mu?. diye tereddüt ederek belediye- de kendisini eskidenberi tanı- yan bir aşinasma sordum.. — Evet, odur! dedi.. İnşaat işlerinden, tuğladan, çimento- dan, betondan, ve keresteden | anlar! dedi.. Ve endişemi gider | .. Allah muvaffak etsin!.. FELEK ( “Milliye!,in Edebi Romanı | nam vergisi tahsildarma refa- | | Bürhan Cahit Şeyhe nazaran onun en zaif tarafı gençliği idi. | Çölortasında her türlü mah- İ rumiyet içinde yaşayan, Avru- İpada gezip dolaşmış bir genç zabitin mağlüp olacağı başka kuvvetler, daha hissi şeyler o- labilirdi. Ve zeki şeyh daha ilk temasta bunu keşfetmişti. Dünya ahvalini muntazaman takip eden, fransızçayı bilen ve konuşan, ecnebi seyyahlarını den Şeyh Sadun valilerden 2i- | yade bu genç yüzbaşıdan çeki- | niyordu. (Aynilkum) daki kuv | lehine | vetin mikdar itibarile mühim ol | ver. mamekla beraber tertibat iti- barile korkulacak bir vaziyette olduğunu da pek ivi anlamış- tı. | İlme in İ ğara bağıra geçti: İ oyunlarınızı İdi. Sofraya oturdu. MILLIYET ÇARŞAMBA yolu &saslısını teşkil eden para ka- zan bahsinde, tecrübeleri ne İstinaden ne biliyorsa, gük yaştan çocuklarının zihni- | ne nakşetmeğe çalışıyordu | — İnsan para kazanmanın | yolunu öğrenmelidir, diyordu. | Çünkü bu dünyada kimse kim- seye havadan on parabile ver- mez. Babanızın parasına gü- venmeyin. Şöyle etrafı kın, Bütün bu dükkün sahiple- ri, şu tramvay vatmanı, şu çöp çü, hepsi para kazanmak için galışıyorlar. Hattâ şu kuyru- unu oynatan köpek yok mu? bile kuyruğunu boş yere oy- natmıyor. Bir lokma (verirler diye yaltaklanıyor. Amma pa- ra nasıl kazanılır. Bu herkesin kendi ir. Herkesin hayatta kendine göre ii vardır. Bu istidattan faideli rette istifade etmek Jâzımdı İkiniz de ne demek istediği iyice anladınız, değil mi ? Çocukların ikisi de bir ağız- İ dan: | — Anladık bey babe! ler. dedi- | Artık o vakitten itibaren ço- cukların bütün zihni bu müş- kil musamma ile meşguldü. Her an nasıl para kazanabile- ceklerini düşünüyorlardı. Para onlar için gayri muayyen, hu- dutsuz bir mahiyet almıştı. Para kazanmak? Evet ama, | para nasıl kazanılır.? Vakin babaları izahat ver- mişti. Dükkân sahibi olan para | kazanır, vatman olan para ka- zanır. Bütün bu sağdan soldan giden insanların hepsi para ka- zanıyor. Bir gün mürebbiye ile gez- meğe çıkmışlardı. Önlerinden bir otomobil geçti, mürebbiye - ye sordular: — Bu şoför para kazanıyor değil mi Mis? — Elbette.. Para kazanmak | için şoförlük ediyor. | Şu önümüzde giden ha- mal para kazaniyor değil mi Mis ? — Elbette. Para kazanmaz- sa ne diye hamallık etsin ? Bu sırada küçük müvezzi ba- “Milliyet, Cumhuriyet, Vakıt, Yarın,, Çocuklar tekrar sordular: — Mis, şu bağıran çocuk da para kazanıyor değil mi? — Tabii. Fakat böyle boyu- na paradan bahsetmek sizin ya zdaki çocuklar için ayıptır. yalnız derslerinize çalışın, oynaym.. Ve bi daha da bana böyle para sual- leri sormayin . Çocuklar cevap vermediler. Fakat birbirlerine öyle manâlı baktılar ki, her ikisi de bu ba- kışlardan birbirinin ne demek istediklerini anladılar. İ u Siz İki gün sonra, öğle vakti Aziz Efendi yazıhaneden gel- Fakat ço- cuklar meydanda yok. Aziz E- fendi bağırdı: Nerede bunlar? Yüzbaşı Celâl Şeyhin ziyare- | tini iâde etmek için münasip bir fırsat ariyordu. O sırada ağ- | kat eden jandarmaların (Ted- | indeki aşiret ti çevrilmek istendiğini haber al- mıştı, Fırka kumandanlığından kendisine verilen talimat ile raziyeti tahkik için mülâzım kumandasında bir müfre- zeyi (Taibe) ye gönderdi. Bu- rası Şeyh Sadunun mıntakası na dahildi ve Tedmüre bir ko- nak mesafede idi. Mülüzim Rifat Taibe'de ka- bile reisinin yanında bir gece | kaldı. İlk akşam mesele üzerin de görüşmediler. Yalnız mülâ- | zım Rifat kabile reisi tarafın- | si iye verilmesi icap ettiğini söylemişti. Reit buna sabahleyin cevap , Emirlerinin derhal yapı- ğını ve birikmiş vergilerin toplanıp >kşam kadar verile ceğini söyledi. i | sildarla jandarmalara karşı 17 Çap ra m İ Yeni şekil Soldan sağa | 1 — Bahane (5) İri kereste (5) 2 — İşci (5) Vasıtai nakliye (5) ! 3 — Güzellik (7) Sonuna E ilâve ederseniz Yardım etmiş olursunuz (8 4 — İyi (3) Geminin barındığı yer (5) S — Söz (5). | 6 — Nota (2) Yerine geçmek(7) | 7 — Kazanç (3) Pilâvm ezği(4) | 8 — Bayrak (4) Aza (2) İstas- yen (3) 9 — Renk (3) Yuva (2) Allah | saklasın (4) 10 — Köpek (2) Kazmanın «şi (5). 11 — Sır (3) Yapmak (4) Kamer (0) Yuksrdan aşağı 1 — Hayvanm yediği (5) Iman sz (5) 2 — Arzu (4) Müşteki (6) 3 — Afet (4) Cennet (4) 4 — Göz rengi (3) 5 — İran şahı (7) Alâ (3) 6 — Familya (4) Boy değil (2) 7 — İlâve etmek (6) KA (2) & — Hicap (2) Emeller (4) Odu müm bıraktığı (3) 9 — Melun (4) Zaif (5) 10 — Kalın çuha (3) Rezil (6) 11 — İlsinci (4) Saçı düzeltir(5) sınlar.. Bahçeyi aradılar. yok. Hu- lâsa evi yukarıdan aşağıya ka- Bulamayınca en- Aziz Efendi: — Evde değillerse, çıkmışlardır. Sokağa âdetini kim öğretti Çıkın, arayın. Evin erkek kadın hizmetçi- sokağa sıkmak onlara?.. leri sokağa uğradılar. Aziz E- | fendi de dayanamadı. O da t harriyata iştirak etti. Nihayet iki sokak ileride bir kalabalık gördü. Acaba bir kaza mı ol- du diye içi eridi.. Kalabalığı ya rarak ileriledi. Bir de ne gör- sün? Adamın biri çocukların ikisinin de kulağından tutmuş söylenip duruyordu: - İkisini de polise verece- ğim. Bu yaşta hırsızlığa alışi- yorlar. Polise vereyim de, aha- İiye günü geçmiş gazteleri sat kz nasıl olurmuş, öğrensin- ler... Aziz Efendi sarardı ve anla. Celâl - — Şeyh Sadunun oyunu! de vaziyeti Genç erkâm harp iyi keşfet- mişti. Şeyh Sadun ilk defn tah lâ kadar olmamalarını emretmiş- ti. Bundan maksadı bu muame- lenin (Aynilkum) da nasıl kar- şılanacağını anlamaktı. Yirmi | dört saat geçmeden buradan beklediği aksi tesir hâsıl olun- rin verilmesi Mülâzım Rifatın Taibe'de geçirdiği gece Ted- müre çıkarılan atlılar ondan bu emri alıp kabile reisine getir- mişlerdi. Yüzbaşı Celâl ile Şeyh Sa- dunun bu ikinci temasları bil- vüsrta olmakla beraber netice ikisini de kendi cephelerine gö- re alâkadar etti. | Ve yüzbaşı Celâl bu vak'a- dan bir hafta sonra bir bölük süvari ile mıntakasını gezmeğe çıktığı zaman (Taibe)ye geldi lacağı bir kaç HAZIRAN RESMİ İLANLAR 7 s kelimeler) 1931 Adres : Davet Seyyar muhabirimiz olup iki, üç ay mukaddem alâkasırı kat'ettiğimiz Memduh Beyin hesap ve muamelâtını teslin ve tasfiye etmek üzre matba- amıza gelmesi. Bu akşam Elhamra sineması MARGELLE OKANTAL BÜTÜN HAYAT filminde Yeni neşriyat Sorgu Geçen sene Adliye vekâ- leti tarafından Ankara Hu- kuk mektebinde Ağı müddeiumumilerine — verilen kurslardan Vasfi Raşit Beyin ceza muhakemeleri usulü ka- | nununun tatbikat ve sakkine ait vermiş olduğu 8 ders İ Ankara Hukuk mektebi ta- rafındadan bastırılmıştır. $ Vasfi Raşit Beyin maz- nunun sorgusuna dair Adliye | ceridesinde intişar etmişolan | güzel bir tetkikide ayrica kitap şeklind: çıkmıştır. ceza a Kooperatifçilik Suhulet kötüphanesi bu nam al- | tında bir kitap neşretmiştir. Kitabın | müellifi Ali Ticaret mektebi müder- | rislerinden Suphi Nuri Beydir. Ta- | İ lebeye verilen derslerden mürekkep olan bu eser sade bir lisanla ve her j kesin anlayı ği İ getin iktisat nazariyelerinden, Karl | | Markstan, Robert Ove İ den, Lüi Blündan bahsedi; ir surette en | İ peraifin tarihine, mukayesesi matı havidir. Ezcümle izdeki kooperatifler hak İa malümat ve tenkitler vardır. itabın bir kısmı da me niza aittir. Memleketimizde ko- için ne gibi kar nurlar, hükümler, himaye ve wua- kanun operatifin inkişafı venetler lâzim geldiğini birer birer İ tasrih eden Suphi Nuri Bey devlet: çilik nazariyesini güdüyor, yani baş- ka memleketlerde sirf halkın teşeb- büsü ile vücude gelen bu cereyanı bizde yalnız devletin canlandıracağı ns iddis ediyor. Suphi Nuri Beyin lâke, krediye, her türlü. İ wi meseleyi hülüsaten tetkik ettik ten sonra memleketimizde bu mes- eğin ne suretle inkişaf ettirilekile. izah etmek. | tedir, Karilerimize tavsiye ederi ir surette söz arasmda kabile reisine söy | ledi. | | Genç erkân harp bu haberin İ derhal Şeyh Sağluna uçurulaca ğını tahmin ediyordu. Düşünce sinde haklı olduğunu on iki sa- at geçmeden anladı. Kabile reisi Zühavi, kuman- danın Taibe'ye geldiğini Şeyh Sadunun haber aldığını ve ken disini Tedmür'de istikbal için hazırlandığını söyledi. Yüzbaşı Celâl bu ziyarete ayni zamanda bir teftiş manza rası vermek için Taibe'den doğ İ ruca Tedmür'e hareket edecek yerde daha şarka düşen Gadir mevkiine doğru gitti, (Gadir) de bulunan aşiret te Şeyh Sa- dun takımındandı. Burada iki | gün kalan Yüzbaşı Celâl mesa- | feyi ve yolları hesap ederek ve gündüz konaklayıp gece sür'at li yürüyüşle Tedmür'e döndü Onun her hareketini adamla rı ıtasile günü gününe ba- ber alan Şeyh Sadun genç ku- mandanı bir perşembe günü ak gara b | da Metro hamına(Beyoğlu692. | | variler Tedmür'e bu kadar so- | İ vererek harem dair Kaza ÜRE LİKTED ŞİR Türkiyede her lisanda intişar eden bütün gazeteler için bilimum resmi daireler ilânlarını kabul eder mum Ankara caddesi Kahraman zade ham 3 Telgraf adresi: Resmilân - Telefon: 20960 Posta kutusu Ist, 75 KET üncü kat 3 Eai ıl ve Sigortalarınızı Galatada Ünyon hanında kâin ÜNYON SİGORTASINA yaptırınız. Türkiyede bilâfasla icrayı ni muamele etmekte olan ÜNYON İl mayımız. Nafıa Vekâleti celilesi ile Türk Anonim Elektrik şirketi ve “Satgâzel,, “denilen İstan- | bulda. Havagazi ve Elektrik ve teşebbüsatı sınaiye Türk Anonim şirketi arasında 20 Nisan 1931 tarihinde aktedi- len bir mukavelename &ze- rine Türk Anonim Elektrik şirketi imtiyazının Anadolu cihetine de teşmil edildiği ha- valii mezküre ahalisine arz- olunur. Bundan dolayı, Anadolu cihetinde bulunan elektrik müstehliklerine badema, Türk Anonim Elektrik şirketi tara- fından kendi şartnameleri ve mukavele ve nizamnameleri şartlarına göre elektrik veri- | lecektir. Bu münasebetle Türk Ano- nimElektrik şirketi, Rumeli heti tarifesine nisbetle evvel- ki yüzde 10 zammın bundan böyle yüzde Se ( indirile- ceğini Anadolu cibetindeki muhterem müşterilerine ke- mali memnuniyetle beyan ey- ler. Müşteriler, yine eskisi gibi, Kadıköy şubesine ( telefon, Kadıköy 355-356) Üsküdar şubesine “İskele,, ( Te'efon, Kadıköy 312) ve Beyoğlunda Tünel meydanın- 693) müracaat edebilirler. Buralarda bilcümle muamelât ile tahsilât yapılabilir. Dr. Cevat Kerim Haseki hastahanesi Emrazı cildiye ve zühreviye şefi Bir senedir Viyanada mes- leki tetkik ve tetebbuda bulunan Dr. Cevat Kerim Bey bu defa Viyanadan avdetle yeniden muayene- hanesini Cağaloğlunda, İan sefarelhanesi karşısında Süreyya Bey apartımanında tesis etmiş ve hastalarını kabule başlamıştır. | Telefon 20679 gecesi Tedmür hurmalıkla, tına gelip karagâh kurdular. Şeyh .Sadun seher vkti uya- nıp selâmlığ açıklığı zaman şatonun şark ufuklarına bakan yüksek penceresinden genç sü- varilerin albayraklı mızrakları- | nı gördü ve hayretten dona kal- | dı: L — Müza şeytanirracim! Şeyhin bu hayreti o biraz sonra hiddete döndü. Çünkü sü | kulup şatonun burmalıkları al- | tında karargâh kurdukları, si- âh çattıkları halde kendi mu- hafızları farkında olmamışlar, | geceden gelip kendisini haber- dar etmemişlerdi. Bununla beraber kıymetli | misafirini ağırlamak için der- | hal hazırlandı. Şiddetli emirler | müdürü- nü kumandanı selâmlamak üze re yolladı. Arkasından kendi de gitti. | Yüzbaşı Celâl onu böyle ga | fil avladığından memnun, güle- kumpanyasına bir kere uğramadan sigorta yaptır. Satılık veya kiralık fotografane atelyesi Beyoğlunda İstiklâl cadd de 340 fot : numaralı Pera dahilindeki fotografanı İ levazımatı salık ve ya kira İ lıktır. Bina ise kira ile devi rolunacaktır. o Taliplere he hususta subulet o gösterilir! Müracaat: Bristol otelindi muhasip Zülfikar Beye. | lebi mahallesinde Asmalı sokaktı eski 17 ve 17 mükerrer yeni 1 murakkam eski 56 Arşın bir maktan ibaret bir bap hanenin € wamı tarihi ilindan itibaren ot gün müddetle açı. ile paraya artırma sur: çevrilmesine © ki verilmiştir. Talip © olanları! kıymeti muhammenenin yüzde yedi «i nisbetinde pey akçesi vermelet lüzmdır. Birinci artırma tarihi 20-7 31 saat 16 da İstanbul 7 nci leri dairesinden bu baptaki dosya nur | rası 930/138 dir, Bu bapta dede dir vanhanesine tâlik olunan açık tırma şartnamesini herkes görebilir Gösterilen günde artırmaya işti | rak edenler artırma şartnamesini © kumuş ve lüzumlu malümatı almifi| ınları tamamen kabul etmiş ad vejf ber olunurlar. Üstünde bırakılan gayri menkulün bedeli zamanında | verilmezse gayri menkul ikinci birjj artırma İle satılır ve bedel farkı ve mahrum kalınan yüzde beş faiz ve diğer zararlar ayrıca hükme hacet kalmaksızın memuriyetimizce alıcı dan tahsil olunur. Beş numaralı fık* İ radeki şart tahakkuk etmek kaydile üç defa bağırıldıktan sonra gayri meskul en çok artıranın üstünde bı rakılır. Şart tahakkıık etmezse ar“ barına geri bırakılıp alıcı teahhülerin den kurtulur ve teminata kalkar. Artırmanın birinci veya ilinci ol masma veya gayri menkule teallük eden kanuni hakka ve satışın tarzına | göre diğer şartlar. Usküdar İstanbul Altıncı era Dai sinden: Bir borçtan — dolayt mahcuz ve paraya çevrilmesi Karar. gir olan siyah bir adet Kadın çarşafı 216-931 tarihine müsadif Pazar güs nü saat onda Usküderda Bit paza- | rında satılacağından talip olanların hazer bulundurulacak memura müra Şeyh Sadun onun koluna gi- rerek harem dairesine götür- dü. Burası hakikaten bir şato i- di. İç içe dıvarlar, kal'a bendi- İni andırıyordu. Harabelerden getirilen tarihi sütunlarla süs- lenmiş büyük bir kapıdan ge- niş bir divanhaneye girdiler. Burası biribirinden güzel seç- cadeler, sadef işlemeli divan- lar, sedirler, renk renk arabesk avizeler, kandiller, kılıçlar, es- hlarla süslü Büyük bir londu. Sol tarafta dört köse İ kafesli geinş bir kısım görünü- İ yor. İpek ve sırma işlemeli İm perdeler kafesin2 tarafını ör tüyordu. Burası asıl iç harem dairesine giden taraftı. Sağda başlan başa mermer sütun- lu bir parmaklık vardı. Bura- dan çölün engin ufukları görü- İ müyordu. Yerlerde vahşi hay- van postları, doldurulmuş kap») lan kafaları, alçak sadef'i