| dirin umdesi “Milliyetir” 30 MAYIS 1931 Kİ İDAREHANE — Ankara cadüeri| Hİ We: 100 Telgraf sdresi: Milliyet, 1s. a e 24311 — 24312 — 24313 ABONE ÜCRETLERİ Türkiye için Hariç için| 400 kuruş 800 kuruş | 1400 , | 26 . | Gelen evrak geri verilmez » Gazete ve matbaaya sit İşler Bin müdiriyete müracaat edilir. "İİ, Gazetemiz ilânlerın mes'uliyetini bul etmez. Bugünkü Hava Dün enfazla hararet 22 en az 13tü. Hava bugün de mütehavvil ve bulutlu olacaktır. Yağmur yağması wuhtemeldir. Dünkü şid- det'i yağmur İstanbul'da şimdiye kadar nadir gö- ülen yağmurlardan biri İyi çocuktur, hoş çocuktur, | biraz fazla söyler. Her şeyin & old *u bir yerde hiç olmaz Kİ Sa sözün bol olması açıktan dü | tünürken belki akla mülâyim ir amma o lâkırdı tüfanmın ünde olunca iş değişir. &| , Bu bahsettiğim çocuk arke- , daşlarımdandır. |, İki ay kadar oluyor ki, ken: isini Mİ &velki gün Karaköyden geçer- irisi koluma girdi, bak- m bu! | , — O dedim, sizi | tup? gören ne v- — Divâne! Cevabını verdi, Jİ) Ye beni'orada bir birahaneye sü ledi... İki bira ısmarladık. bir yudum içtim, o başla- 5 — Menşer, sorma, bir firsat dım ki! « Bizim Erenköyde bir k'sk Sardı. Hâlâda varya! Zaten imdi oradayız. Valde ilk baha İstedi. biz de peşinden. Efen- “lm bu köşkün bir hikâyesi var © Ör. Vaktile orada bir paşa otur | Maş. Bu paşanın bir oğlu var- Mış.. Hünkâr yaveri imiş. Bu Mir yaveri bey bir gün arkadaş | ıda ona uygun şeylermiş- ç Ügiliz kızını kaçırmaya karar Vermişler. Nereye? Polonez kö Ür, Efendim, bu köyü Polon- #nm” Avusturya, Oo Almanya iler, Adam kapıyı açtı ve izah Ve istizaha lüzüm görmeden Kadri'yi kapıdan içeri itti. Bu- Tası çıplak bir oda idi. Yalnız “ir köşede bir yığın saman, üs- iyide de bir koyun postu var- e Fazla düşünmek için kendin mecal bulamadan doğru bu | “iman yığınına gidip yüzü ko Yun yere kapandı ve bu vaziyet Me ağır bir uykuya daldı, Gözlerini açtığı zaman gün ğmuştu. Tozlu bir pençere- giren güneş zindanın kirli ihine aksediyordu. Kendi ykuda iki kollarını — bağla- örmemiştim. Dün değil | Mu güzelliği kaçmadan gitmek | ile biraz (işaret) etmiş. He- | Mapça fazla kaçırmış. Arkadaş | el am Sen hiç Polonez köyüne | sadif perşembe günü saat ir görüldüğü takdirde MM e var çer, | İni KE ' Ooo! Fevkalâde bir yer- | Çi, izahat & Müliyet'in tefrikası : —* Cey? | Rusya tarafından taksimi sıra- 1 İÜ illivet sında bize kaçan mülteciler ye” k Ğ | kurmuşlar, Alemdağı ormanla- | rının içinde fevkalâde bir yer- dir... Vaktile buraya İstanbu- lun zenginleri gider cünbüş ©- derlermiş. Şimdi frenkler gidi yor. Şehrimize bu kadar €y- yah geliyor, şunları oraya gö- türsek ne olur?. Lâki le iş bilen var mı Bizişi yalnız ş bankasının kapısında görü- yoruz! (Garson! Bira getir) iş bilenin kılıç kuşananın derler- di. İş kılıç kuşananın desek na- sıl olur? Ben yaradılışta bir iş adamı değilim, lâkin rüm, görürüm amma elimi sü- rersem ipin ucunu kaçırırım di- Müddeti geçen nüshalar 10 kurut! ve korkarım. Hayatımda bir e atıldım,. Birisi Marma- takoz tutmak, konserve yapmak, Amerikaya sevketmek.. Elimde de Topçu- lar caddesindeki sattığımız fı- rmdan kalma beş on kuruş dı. Adaya bir motorla gittim. Üç gemici, bir de ben. yi Adaya çıktık. İki ünde elli tane istakoz tuttuk. Onlara (böcek) diyorlar. Tanesi beş sltı okka geliyor. Adada Rum- ların bıraktığı harap evlerden birinde yatıyorduk. Bir sabah uyandım baktım ki, motör mey danda yok! Bre aman! Aradım taradım, bizimkileri koydunsa kaç iş ra adalarında bul! Kuşu kaçırdığımızı derhal | İ bimdeki iki yüz küsur lirayı aşı açırdım! Kaçırdık!| kaçmışlar. Kaldım mı ada da yapayalnız! (Carson! Şu bardakları doldursana! Bana bak! O kırmızı şebek etli lok- malardan istemem. Başka me- ze getir) Monşer! Onların adı jambon kendi tapon! Ya! Mar- mara adasında si) İ Bereket versin. istakozları haşla İ yedim. Bir de büyük ateş yak- 4m. Üçüncü günü bir kayık gel- di, beni aldı, Lâpsekiye götür- dü. İstanbula geldiğim zaman bizim sadık motörcüleri aradım İlâkin bulmak nasip olmadı. Ya hu ben vapura gidecektim. Sa- atim de durmuş. Senin ki kaç? —Altıyı beş geçiyor. — Yal Vi aliba - altıda çiz Seninle muhabbet ederken ber şeyi unuttum. — Hele mevzu! böyle ente- resan olursa! — Yat Ne dersin? Acaba ka çardem mi? — Vallaha zannederim ki- İ çırdın! Ve ayrıldık! FELEK iearei müscce- İ lek Balâda muharrer bir 1445/931 tarihinden it zarf usulile müzayedeye 45 ği | yemek getirmişti. Bir elinde de bir testi yardı. ais Kadri Bey fırsattan bil'isti- fade sordu: — Bur Gardiyan kadar bu sual d çok sorulmuştu ki, İ ten usanmıştı. Adam z İ Yin: silkerek dışarı çıktı. Kadri Beyin © zaman ceplerine bak- mak aklına geldi. Ceplerini her nasılsa yoklamamışlardı. Para çantasile saati hâlâ yanında idi. Bulunduğu yerin neresi olduğu nu anlamak isteyordu. Ortada bir masa duruyordu. Masayı lükle duvarın di bine çekip üstüne çıktı, pence- reden dışarı baktı. Binanın et- rafından taştan bir duvar var- dı. Duvarın öle tarafında bir ta akal neresi? dilsizdi. Şimdiye kendisine o kadar onu işitmek omuzla- lüzumu müracaatları ilân olunur. MİLLİYET CUMARTESİ 39 — Hayır Cemile. hâlâ aradı- ğımız gibi bir apartımen bula- madık, Zavallı İrfanın araya araya başı döndü. — Doğrusu Rezan. senin bu kocan bulunur koca değil: — Talim varmış. Her gün hoşuma gidecek bir şey icat e- der, Ya bir hediye alır, ya bir sürpriz yapar. Ne bileyim! Doğ rusu mes'udum. — Aramızda kalsın, nihayet bu da senin hakkındı. Birinci kocandan neler çektiğini unut- tun mu Rezan?. -- Aman bana © zamanlar- 'dan bahsetme. Ne zaman aklı- ma gelse beni hafakanlar boğa cak zannediyorum. Kavgaları- mıza kaç defa şahit oldundu de ğil mi ? — Neyse. düşünme artık o günleri! Boşandınız. Haber al- dım, Konyaya tayin edilmiş. İ — Nereye giderse gitsin. Ben artık o maziyi hafızamdan sildim, Şimdi pek mes'ut yaşa- yorum. ». gil mi — Var, Bir apartıman ara- yoruz. — İrfan bulur. -— Elbette! Beni memnun et mek için dünyayı alt üst eder. gene bulur. — Saadetini tebrik ederim. Allaha ısmarladık. — Güle güle.. şey.. Cemile. Eğer sen de boş bir apartıman filân işitirsen, kuzum ne olur, bize haber ver! — Hay hay canım. yuz : Akşam Rezan, kocasına de- di ki: di. O da bize bir apartıman ara yacak. İrfan gülümsedi: — Ne ye gülüyorsun? — Çünkü sana bir sürpriz * daha yapacağım. — Yoksa apartıman buldun mu? ğ — Elbette! ' — Ne zaman? ; -— Bir ay kadar oluyor. — Bir aydır apartıman bul- dun da neye söylemiyorsun? — Sana sürpriz yapacağım, m e m Evkaf Umum Müdürlüğünden: Malıtum bey civarda oturan bir li İngilizin kızına aşık olmuş. O ie ğ Kiymeti Yaman böyle yabancı kaz. Vakfı Mevki © No. Nevi muhemminesi “bek bap sayılmazdı. (Garson! | Şahadet camii (Çekirge 35 2 masura scak (lira | ize birer bira getir!) Lâkin gö | hitabetine meş. cadde suyu havi mua 7000 Sİ Sül ferman dinlemeyor!. Hüm- | yat, vakfından © sinde. alkali iğ bap konak maa bahçe, X bap bamamlı konak man bahçe ibaren 20 gün müddetle ve kapalı konulmuş'ur. 4/6/931 tarihine mü- 14 te bedeli müzayede haddi lâyık Müdüriyeti Umumiyeden badelistizan icra kılımacağından talip olanların ve daha imak istiyenlerin Bursa Evkaf müdüriyetine uzakta deniz vardı. Deniz, hür- riyet ve ondan da iyi olmak üze re Kerime.. Kadri Bey her şeyi göze al. dırarak kaçmağa karar verdi. Denizi görmek cesaretini bir- 'denbire kırbaçlamıştı. Kurtul. mak için bir çare düşündü. Ba- sit bir çare... Fakat basitliği nispetinde müteassir... Akşama kadar uğraşarak parmaklarmı kanatarak masa- nın bacaklarından birini söktü ve zuhurata intizaren iğreti o- larak yerine iliştirdi. Akşalma doğru dilsiz gardi- yan tekrar odaya girdi, mahbu sa yemek getirdi. Adam oda- İnn ortasına kadar ilerilemişti. İ Yemeği yere koyup dışarı çıka cağı sırada Kadri birdenbire fızladı, masanın ayağını kavra- yıp bir vuruşta adamı yere ser di. Adam gık m ye re düşmüştü. Gardiyanın ir €- teper vardı. Kadri feneri alıp söndürdü. Bunun üzerine bir gölge sessizliği ile odadan koridora çıktı, kapıyı dışardan pe 3 —— Hiç bir ihtiyacın yok de- | İ Nasıl, perdeleri hoşuna gitti MAYIS 1931 Çapras kelimeler gidip bir gün otelde kalacağız. Ertesi gün doğruca döşenmiş, dayanmış yeni apartımanımıza döneceğiz. Bu suretle sen taşın ma derdinden kurtulacaksın. — Nasıl bari, güzel mi? bü- yük mü? banyosu var mı? — Güzel, büyük, şen, aydın hık... Muhakkak hoşuna gide- |s ği İ — İrfancığım! Sen ne yapar sın da hoşuma gitmez. On beş gün sonra İrfan ve Rezan, yeni oapartımanlarının önünde otomobilden indiler. İrfan karısını kolundan tuta rek, apartımana sürükledi. Ko- şar gibi merdivenlerden çıktı- lar, Hizmetçi kız kapıyı açtı: — Gördün mü Şefika yeni a partımana geldi bile.. Her şeyi Yeni şekil yerine koydu, düzeltti. Soldan sağa Şefika: — e 1 — Musiki âleti (5). Gözün üs- — Hanımefendi her şeyi yer li yerinde bulacak, dedi. — Alerin sana Şefika! — Gel bakalım şimdi yeni yu vayı dolaşalım. Burası salon, | tü (3). 2 — Karnı boş (2). Afiyet olsun ! (2). Esk bir harp öleti (2). Renk 2. 3 — Caiz, lâyık (4). Bilgiç (4X.İ 4 — Ne sıcak, ne soğuk (4). A-! fet (4). ! | 5 — Şarlermem bir nevi (5). 6 — Tahmin (3). Ot (4). 7 — Vücudun suyu (3). Kafa(3). mi — Oh, çok, çok güzel. — Burası yemek odası. — Mükemmel! — Burası bizim odamız. Du Köle (3). ae z N ya bak! Yeniden kâğıtlar | 5 . Göz (6). İse'nin muhaffefi ei j0. İyi. İyi ez | 9 — Temiz (3). Beyin (5). İ — Ne ©? İyi iyi diyorsun | j0 — Bizi doğuran (3). Tehit ma, galiba memnun değil- | (3). . Yoksa hüsta mısın? Neyin | jı — İmzah para kâğıdı (3). var? Lüzumlu (5). | — Hiç... İrfan, biç bir gey Yi ii | — İsfan, bugün Cemile sek | jda ay doğmuştu. Zindan uzak- © Clmında pare vardı. yok. ii i —v ö R GE pkk ne ç Yy lina deler) di mi? kalı (3). İİ Şey. Gü, gi 2 — Ölüm zmanı (4). Şimdiki | Halbuki bı ii devir (6). | — Halbuki ben, sen sevine- | , 2(8). Fera batan Gö), İ ceksin diye bu yünü. bekleyip duruyordum. — İrfan. “ -- Masraf ettim. En sevdiğin renkleri seçerek odaları döşe - dim. Sonra apartıman bir çok defalar bahsettiğin mahallede. — İrfan, ah, bilsen. e var kuzum? Allah aş- kına söyle! ” Rezan bir koltuğa oturdu. Bu sefer hıçkırıklara ağlama- İ ğa başladı. — Allah aşkına söyle! Ne- yin var? — Sen istemeden bana ıztı- rap verdin İrfan.. Ben maziyi adam akıllı gömmüştüm. Hal buki şimdi... Bu tuttuğun apar İman, üç sene evvel, eski ko- camla oturduğum apartıman. Şimdi ben burada eski gözlerimin önüne getirmeden nasıl oturabilirim? Ben haya- tımda neler çektimse hep bu a partımande çektim. 4 — Yürümeye yarayan azamız (4). 5 — Sünl (2). Vücut (5). 6 — Alemler (6) 7 — Azamızdan biri (3). Şürmul. tü (5). 8 — Sonu (6). Su (2). 9 — Şeytanın aksi (5). Kaşın al- 4 (0). 10 — Bir millet (3). 1) — Tutmağa yarayan azamız (2). Çabuk (5). Masset (2). si Kesilen hakkı huzurlar İktisat vekâletinden alâka- dar dairelere gelen bir emir üze rine idare meelislerindeki ko- misyonların hakkı huzur tahsi satı kesilmiştir. Bu emir muci- bince sigorta ve tasfiye komis- yonlarındaki âzalar para alma- yacaklardır. Bundan başka daire müdürle ri ve vekâlet memurları iştirak ettikleri komisyonlardan hak- İstanbul ve taşradaki Devair ve Müessesatı Resmi- yenin nazarı dikkatine: 1 Haziran 931 tarihinden itibaren gazete- mizde neşredilecek bilimum devair ve mü- essesatı resmiye ilânlarının teahhüre uğra- mamasını ve muntazamen neşrini teminen yeni teşekkül eden ve merkezi Istanbulda, Ankara caddesinde Kahraman Zade hanında ÜÇÜNCÜ Katta bulunan Resmi ilânlar TÜRK LİMİTED ŞİRKETİNE gönderilmesi iktiza ettiğini devair ve mües- sesalı resmiyenin enzarı ittilâına arzeyleriz. >» Telefon 20969 « Para biriktirmeyen başlamak için mutlaka ay veya se- nebaşını beklemek ve ya bir yıldönümüne intizar etmek şart değildir. Hemen bugün İş Bankasından bir kumbara alarak para biriktirmeye başlayabilirsiniz. . — Büyük ve küçük binlerce kişi, kumbara sayesinde, bir ik sene içinde sermaye sahibi olmuşlardır. Nİ TÜRKİYE İŞ BANKASI üyük Tayyare Piyangosu 5.inci Keşide 11 Haziran 1931 dedir. üyük ikramiye 50,000 liradır. Ayrıca; 15,000, 12,000, 10,000, 8,000, Liralık ikramiyeler İrfan düşünceye vardı ve sa- | londa bir aşaği, bir yukarı do Jaşmağa başlar kı huzur alamıyacaklardır. Zeliş komisyonu azaları İ bu emrin sigorta komisyonile — Vay canma! Dedi, herifle | bir alâkası olmadığını idin ete de beş senelik mukavele yap- | mişlerdir. Bu iddia vekâlet ta- tık. - rafından kabul edilmemiştir. Tali essura yardım eder, | sesini satn alıp üstüne Kadri Bey de cesurdu. Onun i- | Çobanla ir bir mikdar da gin taliin lâtfüne mazhar oldu. | yemek yiyip karnını doyurduk Biraz sonra içinde mahbus bu- | tan sonra sahilin yolunu tuttu. lunduğu koca binanın Okapıla- | Sahilde bir kömür kayığı var- rından birini bulmuştu.Dışarısı | dı. Şafak vakti hareket edecek zifiri karanlıktı, Kadri kapmın | olan bu kayığa atladı. arkasma gizlenip fırsat kolla” Kadri Bey kayığın hareke- mağa başladı, Bir aralık dışarı | tinden evvel yakayı ele verece- da bekliyen nöbetçimin arkasını | ginden korkuyordu. Fakat ni- dönmüş olmasmdan bilistifade | hayet gün ağardı, kayık ta ha- fırladı. İlk hareketi kendini ye | raket etti, Fakat ne çare ki re atmak oldu. Bir müddet ol- | rüzgâr müssit değildi. Kayık duğu yerden kımıldamadı. Son | ağır gidiyordu. Nihayet hava ra yerde sürünerek yavaş ya- vaş ilerlemeğe başladı. Nöbet- pi giden kâfi derecede uzaklaştığı | kayıktan kendini dışarı dar at- na kanaat hasıl edince ayağa | tı. Kerime acaba ne halde idi. kalktı alabildiğine koşarak ha- | Yusuf Paşayı görüp İbrahim pishaneden uzaklaştı. Bu sıra. | Beyin kendisine karşı irtikâp muştu ettiği alçaklığı anlatacaktı. Fa- tan hâlâ görünüyordu. Aşk de- | kat daha evvel Kerime'yi gör- likanlıyı sanki kanatlandırmış- | mek isteyordu. Paşa ile ertesi tı, Korku hisleri kalbinden ta- | sabah ta görüşse olabilirdi. mamile silinmiş gibi idi. Maamafih ertesi sabah Bü- Hapishane ” penceresinden | yükadaya gidip Yusuf Paşa ak. gördüğü köye varmadan evvel | rabasının evine uğramağa ve yolda bir koyun sürüsüne tesa- | bu suretle malümat almağa ka- düf etti. Çobanla konuştu. Ya- | rar verdi. Her halde hizmetçi- di. | ğini Kerime'ye haber verecek- | ve 40,000 Lirahk bir mükâfat vardır. — Dün akşam vapurile diler . — Bana bak adam.. So: ğum şeylere adam akıllı cevap ver, Ona göre bahşiş alırsı Korkma, bana ( söyleyec: t. Arabadan indiği zaman o ka dar müteheyyiçti ki, etrafına bakmak aklından bile geçmedi. Bahçeden geçerken evin 1531 ve metruk haline dikkat etme- di bile. Kapıyı çalmağağı baş- olacaktı. Kerime gitmiş olsa bile ev boş bırakılmamıştı. Ka- pıyı bir kaç defa daha hızlı hiz Jı çaldı. Nihayet içerden bir u- şak çıktı. Kadri Bey sordu: — Paşa burada — Hayır. Dün gitti. — Dün mü gitti? Yanında kim vardı.? — Ben ne bileyim efendim. Hem biz efendilerimizin işine karışmayız ki... — Acaba yakında dönecek mi? — Bilmeyorum. Ne desem nl geldi | — Dünnezaman sözlerden sana zarar | gelme Git ne yap yap, bana Paşa'nii nerede olduğunu öğren... © Adam biraz toplandı. Eş üne efendim, Şayet bir şey öğrenirsem nerede bulayım? — Bizim eve gel Ben oru: yım. Yalnız aklında olsun, seye bu konuştuklarımızdan bir şey söyleyim deme ha.. Kadri Bey sevgilisinden ber alabilmek içni ihtiyatı den bırakmamak lüzumunu his. sediyordu. Yanlış bir adım” kendisini Kerime'den büsbü- tün ayırabilirdi. Kadri Bey eve gelince kız- kardeşinin evde olmadığını ha. turladı. İşin içinde fena bir an laşamamazlık vardı . Bitmedi)