| ) İDAREHANE — Ankara caddesi 100 Telgraf adresi: Milliyet, Ts- 28 NISAN 1931 Telefon »umaraları: | . — 24312 — 24313 p 4BONE, ÜCRETLERİ 400 kuruş 800 1400 216 4! Bugünkü Hava 1 Düm enfazla hararet 21 enaz Şile Pupün rwzgir poyras ve a açiktir FELEKSA * Kurban bayramı! ize b. r a i 7 “ a “ is “Ben bayramı severim, am- doğrusunu söyleyeyim: İ unam. Galiba çocukluktan Xi bende kurbanlarm kesil- © “bu bayramın zevkini azal * or. Zaten karpuz Satarken irim.. Kana hiç yüzüm yok- ii Hattâ vaktile doktor ol- 3 da kan korkusu yüzün- vi ja terketmiştim. Bence Kur- * İsadar iktısadı değildir. Ko- | #adan daha kıymetli neler ke- 4 fabilir. x İsmek istiyenlerin ümitleri- ei mi az kıymetlidir? yi Dün akşam arkadaşlardan rüyü geçiyordu. Sordum: Bu bayram koyun alma- Hayır, (balonu göstere- bunu aldım. i İ3 geçeksin! dedim, gülüş- ji yi ve kârü kisp” alâmetidir. Her sıratı da dünyayı hu geçmek için “koyun” dan çare yoktur. Arkadaşlarımızdan biri ga- 'elerden birinde: (o “Greta We uzun uzadiye bir makale 4 zıyor. Ben zannediyorum v irban bayramından pek hoş- “i “si yüzünden hâsıl olan tecs- i vE “Kan kırmızı” deseler tik- k hususundaki şiddetli ar- in bayramında koyun kesmek Meselâ bu sene meb'- #kesmeleri koyun kesmekten gördüm elinde bir balon, İli mi2. '— Ha, demek Sıratı hava- Kİ Koyun öteden beri “Tica i şİasadi buhrana benzetirsek ; Greta Garbo ? rbo kendini nasıl görüyor” İsveçli sinema yıldızı da I N gi adini herkes gibi aynada gö- “iyor... a” Hepimiz öyle değil miyiz? © ilnız bazan “dev aynasında” | windimizi görüp ölçülerimizde E lanıyoruz, O kostümlerimiz /& k bol geliyor, buna dikkat mİ EE dar şiddetli bir kin ve inti- © «m hissile kendini bu hale ge İNE vim meç him bek ve intikamı almak iste- Ve iye kanaat ge- at bu sefer zenciyi bu ve husümetinden vaz ge- mek için ona nasihat etme- iç muvafık bulmadı, İbra- Bey karşısına çıkan fır- tlardan istifade etmeği bi- xx bir adamdı. Niçin bu kin vg pi husumetle yanıp tutuşan | Haciden istifade etmesindi? . Fettah öyle gözü kapalı, et ie olup biten şeylerden eh haremağası değil İbrahim Bey çea “iyi Mer efendisi- | lediği het kelimeyi tartarak; | tılalım. Ben gidiyorüm. Türkiye için Hariç işin a kuruş saran | Sudi Kitaphanesi, bize uzun zaman bir şey vermemiş olma- smı, kelimenin her iki manâsı ile de büyük bir eserin tercü- mesini neşrederek telâfi etti. Arthur de Gobineau, 19 uncu| asrın en zeki ve çen orijinal adamlarmdan biridir; onu hiç bir edebi zümreye maletmek mümkün olmadığı gibi kedisin deki üç şahsiyetten, yani tarih- çı, filozof ve romancıdan hanği | sinin öbür ikisine faik olduğu- nu kestirmekte kolay değildir. Gabineau'nun, bunlardan baş- ka, bir de diplomatlığı vardır. Kim bilir? belki de kendisi en İziyade resmi vazifesine ehem- miyet verir ve yazılarını fırs va- | kit geçirmek için yazardı. Gobineau'nun fikir âlemin- de şöhret kazanması da garip! bir tarzda olmuştur, Ari kavim lerin diğerlerine faik ve Ariler içinde de bilhassa sarı saçlı, mavi gözlülerin her sahada hâ- kim olduğunu iddia eden kita- | bı, Essi sur Mindgalitö des ra- ces humaines, Almanların pek işine gelmişti; dünyaya, hat- tâ Fransa'ya Gaobineau'yu on- lar tanıttı. 19 uncu asrın orta- ya attığı nazariyelerin hemen (hemen hepsi gibi ırk, kan, ne- sep nazariyeleri de vakıa sön- di, o kitaptaki iddialara birer delilik, çocukluk gibi bakılma- ğa başlandı amma bir kere uya- nan merak, Gobineau'nun öbür eserlerinin de okunmasına 6€- me şairi pek etdemedi ama La Renaissance'm ölmez eserlerden olduğu anlaşıldı; romancı Gobineau'nun şöhreti de günden güne yerleşiyor. La Renaissance nedir? Bir ta rih mi? Hayır; çünkü ne hâdi- İseleri olduğu gibi kaydediyor, ne vesikalara istinat ediyor, ne de tarih kitaplarının usulüne, hayalin hiç bir rolü yok ve zten muharririn istediği mevhum bir hikâye yazmak değildir. O halde kendisinden evvel bir örneği bulunmuıyan bu ese nedir? Bir tenkit eseri. Bütün bir devrin dini, ahlâki, bedii fi- kirlerini tahlil etmiş bir ada- mın anları bize gene toplu bir halde yermek için yayaptığı bir terkip; yani bir san'at eseridir. İ Bu kitapta o devrin hükümdar- larını, nı, kahramanlarını, siyasilerini görüyoruz; fakat bunlarm hiç İbiri asıllarının aynı olduğunu iddia etmiyor, daha ziyade o ifade etmek İstiyor. Bunları bilmek te bizim yani Avrupa medeniyetine mek istiyen bugünkü Türkiye için, on lüzumlu şeylerdön ndir; çünkü o devrin getirdi fikirler ve hassasiyetler Avru- pa medeniyeti diyince hatırımı za gelen şeyin anaları, daha doğrusu ta kendisidir. Bunun içindir ki Gobineatı'nun kitabı- nı okurken bizi el'an alâkadar «den fikirlerle, din, ahlâk, si-| yaset nazariyeleri, meseleleri ! ile karşılaşıyoruz. Bu kitap, 500 rülen sasiyeti nin kendisini yolladığı yerden bir hastalrk bahanesile kona- ğa dönmesinde gizli bir mak- sat olduğunu çok iyi tahmin etmişti, Bir çok şeyler vardı ki bunları Yusuf Paşa sorup öğrenmeğe kalkışmak pek beyhude olurdu. Fakat bu zen ci köle böyle bir çok esrarı ta- kip edip öğrenebilirdi. Yusuf Paşanın konağında böyle bir harcmağasından istifade edil- | mez miydi? .. Beyetendinin zih. ninden hep bunlar geçiyordu. ! Fakat karşısındaki zenci suali nin cevabın: bekliyordu. Onuniçin İbrahim Bey Fet- taha dikkatle bakarak ve söy- bep olmuştu. Bundan İran Te-| i Iskenderna- ! kanunlarına uyuyor, Bir roman ! der. mı? O da değil, çünkü bunda | din ve san'at adamları-! devre mahsus bir fikir, bir has- | nm MLUYET. Mizahı, | San'atkâr ve Tarih | | İyük fikir inkılâbınn bir “som- me,, u, bir zübdesidir. Bunda gördüğümüz eşhas asıllarına benzemek iddiasında değildir, dedim; daha doğrusu muharrir onları, Mallarmö'nin “tel gu' en lui-möme enfin İ'ötermite le chan ge,, sözünün İfade ettiği halde, yani hayatın icap ettiği karr şıklıklardan, tezatlardan kur- tulmuş bir halde göstermek is- tiyor. Gobineau bir insan, bir san'- atkâr olduğu için, o devri bita- ralça tetkik etmiyor; bitaraflık fikri, ihtirsı olmıyanlara veya mevzua alâka göstermiyenlere yakışan bir haldir. Hayır, onun da fikirleri var; ve bu fikirleri satırlar arasında okumak kabil- dir. Bunlara iştirak etmiye bi- lirsiniz; çoğuna ben de iştirak | etmem. Meselâ ben, bütün o devrin havasında Lavonarole'- ün ruhu uçuştuğuna kani deği- Ben; halbuki kitabın, bu rahi- bin ismi ile başlayıp gene onun la bitmesi, her kısımda o ismin İ yeraltı bir nehir gürültüsü gi- ibi işitilmesi bize Gobineâu'nun. © rahibe me kadar ehemmiyet verdiğini göstermiyor mu? Bu kitap tekrar tekrar oku- nup üzerinde düşünülecek bir eserdir. Bilhassa bu zamanda, çünkü biz Renaissance devrine yeni giriyoruz ve çünkü bugün gördüğümüz bir çok hareket- ler, odevrin fikirlerine karşı olan isyanlardır. Orta — Zama nın ideali din, neticesi itaat; Renaissance'm ideali hürriyet, | neticesi tecessüstü, Bugün dün) , Rusya'dan, Amerika'dan, Talya” 'dan esen havalarla hürri ve bir ideal olarak, kıyme- tinden şüpheye başladı; 15 inci asır inkılâbı ile mücadele edi yor, Bu çarpışmada hanği taraf tan olursak olalım, o inkılâbı bilmemiz lâzımdır; bunun için- de bize, Gobincau'nun kinden fazla yardım edecek kitap az- Tercümeden bahsetmedim; çünkü bu hususta da söylenecek | hayli şeyler var. Bunu bir başka! zamana bırakıyorum. Nurullah ATA Comte de Göbincau, Röne- sans, mütercimi: Cami B. (Su- di kitapbanesi) Bayramlaşma Cemiyetimiz azalarının bay» i ramın ikinci çarşamba Lise sat 14 buçukta Beyazrtta İstan bul erkek lisesinde bayramlaş | mak için teşrifleri rica olu- nur, F e idman cemiyetleri eri ittifakı İstanbul mntakası heyeti merkeziyesinden; stanbul mıntakası bilâmum menatık ve kulüp ve idmancı- lara kurban bayramını tebrikle kesi Beyoğlu. Beşinci era mezmurlu. Madam > Apgeliki'ye borçlu Ma- alya Kamer Hatun mahelle- merolu — hanede “mahcuz sol, ayna vesaire ©v 931 cumartesi, günü saat aren mezkör hane önünde ilân olun sinde 6 bulunan mühim bir şeyi bürada ie üstünde konuşmak hiç muva- frk değildir. Bunu daha muva- ! fık bir zamanımızda konuşa- hım olmaz mı?. | — Fakat bana söyleyiniz is- Za tirham ederim beyefendi .. tıâliniz bu aradığım adamı iliyorsunuz değil mi?. Onun kim olduğunu (bana söyliye-' ceksiniz değil mi??.. Jb Fettah bunu son derece 1s- rarla söylemişti, İbrahim Bey Fettah bu meseleyi kendisi için nasıl bir hayat ve memat meselesi saydığını bir kere da ha anlıyordu. Dedi iki: — Fettah Ağa. Üsküdarda i tekkeyi biliyorsun değil . İşte oraya gelirsin, ben orada bulunurum. Seninle ora- j da bu bahsi uzun uzadiye ko- İ nuşmağa vakıt buluruz. Belki sana verecek malümatım olur. | Yalnız şimdi biribirimizden ay. | sıl muayyen bir ömrü SALI 28 Genç adamın ruhunda ne za mandenberi birfırtma vardı. Geçen gün kendisine rast gel diğim vakit bana: — Bir türlü, dedi, istediğim gibi bir kadına tesadüf edemi- yorum. Halbuki bilsen ken- dimde sevmek, bir kadın için iztırap çekmek için nekadar kuvvet buluyorum! Halbuki benim sevgi ve ıztırabıma lâ- yık hiç bir kadın göremedim. — Bunlar, dedim, her gen- cin geçirdi buhranlardan.. Kaç yaşındasm?.. yirmi ile yir mi beş arası,, Benim gibi da- ha yaşlanırsan göreceksin ki bu kadar müşkil pesent olmı- yacaksın.. Benim bu fikrimi adi o bul- duğunu anlamıştım. Fakat bir şey demedim. Sordum: — Her halde senin kalbin şimdi boş değildir. Kimi si yorsun?.. İnsan hem İstediği gibi bir kadm bulamadığını söyler, hem de istemediği ka- dını sevebilir. Buna dikkat et: | medin mi?, — Olabilir,. Fakat bü benim ğim ıztırap ta o kadar acı ol- tırap çekmek istiyen bir genç için ne felâket.. Şimdiye kadar en mühim iki macera geçir- dim. Evvela bir genç kız sev- dim. Bunu ne şiddetle sevdim maceramın sonunda çekti- ğim ıstırap da o kadar acı ol- muştu. Bu kızm anlayışı ile benim âşk ve sevda telâkkile- tim arasındaki tezat gittikçe arttı, O sevmenin his ve hayal cihetini hiç tanımak istemiyor du. Onun için'âşk yalnız gençli- ğin devam ettiği zamana mun hasırdı. Gençilereye sevke- diyorsa oraya gitmekten baş- ka çare yoktu. Bir nebatın na- varsa, kışın bir ağaçta taze bir yap- Tak aramak nasıl beyhude ise | gençliğin de yalniz maddi he- vesleri, arzuları vardır. İnsa- nın da yazı, kışı vardir. Kış ge lince her şey biteceği için ba- harımız, yazımız devam ettik- çe hayatımızdan istifade ede- lim... Genç kız doğrusu bunu o ka dar şiddetle tatbik ediyordu ki nihayet bıktım. Benim istedi- m gibi olmayan bu sevgili- yi biraktım. Şimdi başka bir sahne: Bu sefer sevdiğim kız da bilâkis pek mahçup bir kız- dı. Buna âşkı öğretmek pek müşküldü. Bana: — Uzaktan sevişmeliyiz, di- yordu, uzaktan.. Yalnız karşı- İ dan karşıya olan mahzun na- zarlarda muhabbet vardır. Na- zarlar yaklaştıkça manâsızla- şir, Bu kızın düşünüşünde, his- sedişinde bir hakikat yok de- gildi. Fakat bana lâzım olan hakikatin tamamı ne bunun hissedişinde, ne de bundan ev- velkinin hararetli heves ve ar- zularındaydı.. İlkini kendim- den aşağı bulmuştum. Şimdi bunu kendimden uzâk hissedi- j ledikten sonra manâlr manâlt bakarak Pettahtan ayrıldı. İbrahim Beyefendi çekilip gittikten sonra Fettah yapıla | cak ilk işin tekrar harem dai- , resine dönmek Bülbül ile e " rüşmek ol ü Mesele mühimdi. Bülbülün , kimseye bir şey söylememesi- ni temin etmek için kendisine bir takım vaitlerde bulunma- ! gakarar verdi, sırrmı muhafaza etmez de Fet takın küçük hanrmefendile bir likte konaktan çıktıktan az sonra tekrar dönüp geldiğini «söylerse, bunu da paşa efendi * öğrenirse Fettah için iyi bir sey olmayacaktı, Fettah. hemen dairelefine | girdiği zaman Bülbül ile hara- İ retki bir pazarlığa girişti. Şen (la ve şuh cariye kolay kolay ikna j edilmiyordu. Fettah küçük ha- rım arabasını bırakarak kona ğa döndüğünün gizli kalması NISAN Eğer Bülbül | 1991 Edebiyat, iKAYE Aradığı kadını bulamadığı için... ikâye kitaplarında gör- imüz soluk benizli mah- çup bakışlı kız resimlerinde | görülen bir timsalden başka bir şey değildi. Ah, bana hem genç, hem de saf ruhlu bir kadın âşkı lâzım. — Dikkat et, dedim, böyle bir kadmı bulduğunu zannetti ğin zaman çekeceğin ıztırap simdilinden pek çok olacak- tır, Aradığınız kadınlar. bize ıztırap verir. ülimecemizin halledilmiş gekii 1234 567809101 1 — Leke 3). Şeş (4). İ 2— Fikir (4). 3 — Bir renk ismi (4). Nasil İ nimet (5). Şart (3). 4 — Siyah (4). Nan (5). 5 — Kaya (3). İsyan eden 8). 6 — Yama (2). Çalgı Zaman (2). (3). 8 — Lezzet (3)3. kerli (5). 10 — Sonuna bir R konunca bir meyve olur. (2). Birinci (3) Erkek (2). 1) — Ben (3)3. Ona mahsus (3). Yukardan aşağı: 1 — Kir (3). Nota (2) İstif- ham (2). 2 — Beyaz (2). Sonüna bir R gelince temizliğini kaybeder || (2). Ruh (2). 3 — Hükümdar evi (5). 4 — Cayır (3). Ucu ince (5) $ — Küstah (4). Yükselt. (| mek (3). 6 — Üst değil (3). Hürriyet (4). Rabıt edatı (2). 7 — Arkadaş (2). 2. 8 — Uzak nidası (2). Öte be ri satan dükkân (5). 9 — Hail (4). 10 — Sada (3). Bir çiçek(4) 1 —Bir nevi şeker (5). Cins (3 Beygir hediyeler Fakat o olur olmaz hediye ile iktifa etmiyordu. Nihayet Fettah genç ve gü- zel cariyenin ellerini tuttu, Yal vardı. Nihayet büyük bir kutu iâti lokuma mukabil: Bülbül kimseye bir şeysöylemeyeceği- ni vadetti. . .. Fettah oarabadan atlayıp hastalığından bahisle büyük ha mmefendiden yarım altında hekim parası aldıktan sonra ! çekilmiş, gitmiş, araba da yo- luna devam etmişti. Fettahm ayrılması, Kerime Yanımda yalnız Kamer kalmıştı.. Bu gezinti | esnasında Kadri Beye rast gel dikleri zaman her halde onun la konuşmak için fa büyük bir mini teşkil ede- meyecekti, Kerime Hanım yav: j merin kolunu dürterek Ka- 7 — Yapmak (3) Bir ölçü(4) | © 9 — Cereyan eden (4). Şe-| | Hanım için büyük bir sevinçle | karşılanmıştı. idiz Bayramın ikinci günü | Rowj,, salonunda İstanbul boks heye ti tarafından çok şayanı dikkat boka maçlar tertip edilmiştir. Program gok zengin ve şayanı dikkattir. Ev- l Yelki hafta Muladoviçi dahi atan An | lelides ve hasmı, Beşiktaş Halk fır- kası binasında boks heyeti huzurun | da Muhtar Bedi Beyin organize et- tiği bu mühim maçın şersitini takar kâveleyö göre maç on beş ravnt ü- çer dakikadan olacak ve sert bandaj la dört onsluk eldiven kullanılacak» tur. Maçta hiç bir suretle abandote olmayacak, ancak maç devam edeme yecek şekilde (kupa) alan taraf iki doktorun muayenesi üzerine verece ği karar üzerine hareket edecektir. Rum mahafilinde heyecanla karşı lanan ve bir çok tahminlere yol a- çan bu maç hakkındaki mektubu- müz on beş devrelik maçın ilk on devresini Ankelides çıkarırsa bun- dan sonrası Muladoviç için tehlike- lidir. Ankelides şimdiye kadar İstan bulda gördüğümüz boksörlerin en nefislerinden biridir. Muladeviçin. fenni ve kuvvetli döğüşüne mukabil gevik ve nefesli bir hasim ne yapa Gaktır? Bunu maç gösterecektir. Mu İadoviç aradaki beş kilo maçı naza: dikkate almayarak hasmını ciddi te İski etmiş ve idmanları için Bursa- ya hareket etmiştir, Bu maçtan sonra senenin mühim karşılaşmalarından biri de Saranga ile Bahriyeli Kemaldir. Geçen sene berabere kalan bu iki boksör de çok Ağır vuran, ankisör gençlerdir. Ke- mal, Frangi Marten tarafından hara retie bu maça hazırlanmaktadır. Marangada şimdiye kadar kazandı ğı maçların yükselttiği maneviyati- le, bu maçta kazanacağını söylemek tedir. Biz hiç Lir karar veremiyoruz.An cak iki taraftan iyi çalışan bu maçı kazanacaktır. Bu intikam maçının pek sert ve hararetli geçmesi mu- hakkaktır. Bu maçlardag evvel muh telif kulüplere münevver amatörler arasmda şampiyonluğa hazırlık mü sabakaları yapılacak ve sekiz mayıs cuma günü Şampiyona maçlarına nihayet verilecektir, At yarışları İstanbul Baytar müdürü Rasim Bey bu seneki at yarışları hakkında şu malümatı m — Bu sene, encümeni ter- tip etti veçhile alt, bie de vilâyet muhasebei bususiyezinin tahsisatını verdiği yedi yarış yapılacaktır. Ya- > San'at Boks maçları “Moulir çe (0949499999099096 2 İTTIHADI MİLLİ, Türk sigorta şirketi riarik ve bayat üzerine sigorta muamelesi İcra eyleriz. Sigortaları halk için müsait şeraiti havidir. Merkezi idaresi: Galatada Unyon Hanında > Acentası bulunmayan şehirlerde acenta aranmaktapır. 0046555» Telefon: Boyoğlu—2003 rışlar 3İ temmuzda başlayacak, sera sile hafta devam edecektir. » Atlatizm müsabakaları heyeti ter tibiyesinden: 29 mayıs 1031 cuma günü saat 14 te Bebekte Kolej idman sahasın- da büyük Beynelmilel bir müsabaka is Umuma açık bu müsabakalarda yalnız ferdi birincilik nazarı itibara almacaktır. 7 mayıs 1931 de kayıt muamelesi bitam bulacaktır. On beş mayısta ge ne ayni sahada icra edilecek seçme müsabakalarma iştirak id mancılar finalde musabık sıfatını ha iz olamazlar. Müsabaka programı: 100, 200, 400, 800, 1500, 3000, 110 metre manlalı Uzun, yüksek, Sirek, üç adım, disk, cirit, gülle, mün tehip takımlar arasında bayrak ya- Kığı, Kaydedilmek arzusunda bulunan atletizm atletlerin Galatasaray kap tanlığıma müracaat etmeleri mercu- dur. 8)» Harik, hayat, kaza ve otomobil sigortalarınızı Galstada Ünyon hanında kâin ÜNYON SİGORTASINA Yaptırınız. Türkiyede bilâ fasıla Icrayı muamele etmekte olan ÜNYON kumpanyasına bir kere uğramadan sigorta yaptırmayınız. I mananın > 7e/6/on: Beyoğlu - 2002 Eskişehir Belediye Riyasetinden: Eskişehir Elektrik imtiyaz ve işletmesinin devri için mevcut şar tname dahilinde talip zuhur etmediğinden işin pazarlıkla intacı takarrür ettiğinden talip olanların 18 Mayıs 03! dif pazartesi gününe kadar bir ay zarfında teklif dermeyan etme. tarihine müs kaldırarak pencereden dışarı çıkardı, Fakat bu aralık bir adamın haykırdığı duyul. di — Ayıp, ayıp. Hiç unutmak kalmadı mi..? Yüzünü, gözünü açma.! Bu kimdi..? Kalabalık ara- smda yaşlı bir adam ki Yusuf ! Paşanın kızına böyle bir ihtar da bulunmak için kendinde ne dense hak Kerime Hanım hiç | diği bu ihtar bekleme he- Fakat yakmak kadın hiç lacağmız güzel şeyleri lât çekiyordu, Küçük Hanım | teessir olmayan bir kadındı. men geri gi, Hiddetinden İ kızardı. yınız. İşte çarşıya geldik. A- | dan ayakkabialacak, Eri baş düşü- çi Genç kızm yüzünü açtığı i- çin tanmmadığı bir adamm böyle acı bir surette ihtarma maruz kalması kendisini pek müteessir etmişti. Artık çarşıya gelmişlerdi. Ke rime Hanımla Kamer Kalfa a- rabadan ipdiler.. Böyle bir ko- nak arâbasınm durması, için den bu hanımlarm inmesi bile dilerini gören dükkânlar âra. sında bir hararet ve ümit uyar dırmıştı.. Bunlar kendi mali rının nefasetini anlatarak he nımları çağırıyorliardı. Hel” bir Ermeni dükkâncı vardı k kendisinden başka hiç bir satı. cının doğru sözlü olmadığın: söyleyecek okadar kendisini methetmekten m l Küçük Hanım bügün çarşı