ip Eğ " zl N in — ümdesi ıyet tir k dl 6 MART 1931 İİDAREHANE — Ankara esddni 100 Telgraf adresi: Milliyet, İs. Telefon numaraları: 424311 — 24312 — 24313 “ABONE ÜCRETLERİ h Türkiye için Hariç için , 400 kuruş 800 kuruş Vw i» e A e 1400 ami * Bugünkü hava “gi en fazla hararet | enaz — Ö$ Bugün rurgir şimalden esecek © hava kapalı kar mühtemel Ölüler! il Teni mezarlıklar talimatna- “si yapılıyormuş.. Görmedim. Inız arkadaşlardan birinin göre önüne gelenin esine müsaade edilmi- akıâ her önüne gelenin iste *i yere oturamaması gibi gö- ödememesi de tabiidir. Fakat tu kontrol için acaba ölüler- #4ı hüsnühal ilmühaberi mi 4g Jöyecekler?. İlgi im 1 ie yari h < 0? rt Kapalı! İ Belediyenin cuma günleri Akânlarını açan esnafa debel «di lolduğu muhakkak. Cuma gü| | 46) saçarilardan kanımen bir re- 4 alımırmış,bunun şimditahsi alkmış.. Esnaf bu resmi ağır © nuş olacak ki, her kes dük- nı cuma günü açmamağa ar vermiş, Şu halde cuma ta ie kanunun ilk tatbiki zaman- i *“ nda ki, karışık vaziyetin tek |“ tahaddüsü ihtimali vart, pe Li bahs oldu. - Eger hava açarsa gideriz!. gi ilemi İçimizden biri hemen ad te sevabı verdi : ir Eger havanın açmasına tâ iz ” ediyorsanız gitmediğimizin $ va nit kü! md ” eli Birader, her kes ruhsatiye Cu i memek için cuma günleri ikânımı kaparken hava açsın & ir Belediye ondan da ruhsatiye , istesin!.. vk ilan haberlere göre Atina aret odası ıslahat yapmak is if midir: ei fiş ve İstanbwl Ticaret odası tiği fikrini sormuş... )da,'da bu mektup “olunur. ierkândan biri demiştir ki: — Yahu şaşıyorum! 4 bir komisyona hâvale et- akıllarma gelmiyor mu FELEK İslahat| Milli san'at Son : günlerde gazetelerde “Yerli resim,, hakında bazı a- cip salâhiyetlerle, basit ve ip- tidai mutalealara tesadüf edi- yorum. San'attan ve resimden anla- mayanların bu işten bahset- mek cür'etlerini yasak etmek için san'atin Jandarma kuvvet- leri yok ki o haddini bilmeyen-| leri tedip etsin. Yeni neslin se-| lâmeti namma san'at muhitin- de galiba bir inzibati idarenin ilânı zaruri olacak. Resimden bahsetmeyi eğlen celi bir spor haline getirenler bizi damia karşılarmıda mubas- İsir vaziyetinde göreceklerdir. Bunladan bir tanesi, benden ve benim mekalemden bahsedi- yor. Yazımı tahrif ederek anla- tan bu arkadaşın hakkımdaki iltifatlarına teşekkür etmekle beraber benim kanaatlerime ta- mamile zıt kanaatleri bana nat ederek neşretmesi doğrusu beni incitti. Yerli resim, yerli san'at ne- dir? San'at mensup olduğu mil- letin malı mıdır? Beynelmilel midir? Bunu münakaşa etmek gülünçtür.. Yalnız ben, bu mev- zu etrafında şimdiye kadar böy le zaruretlerle yazmış oldukla- rrma yeni bir şey ilâve etmek- sizin tekrar iztirarmda kalıyo- Biz, Venediği hikâye eden poşatları yapanı milli Türk san atı mânası içinde addetmiş ol- madığımız gibi, feraceli veya) gerget işliyen kadını resmede- rek milli olmak gayretinde bu değiliz.Kızgın Asya çöllerinden gelen, sinirlerde kudret ve letlerin hiç biri, garp teknikile duygularını ifade etmek imkâ- İdeyim, Asyanm esmer san'at kâr çocuğu, kendini hummalı bir muhabbetle seven Şarklı a. manın bol sütlü memelerine du- daklarını yapıştırarak onun ha- yat usaresini kana kana içip dirilmek iştiyakında, Ve kanat- larını bu iştiyakın bulutlarma çarparak dolaşan milli san'at, bir devlet kuşu gibi Türk dâ- hisinin alnıma konduğu gün bu temini hâsıl olmuş bulunacak- tir, Kemâle ermiş milletler ara- sında duyuş, görüş farkları bu- lunduğunu “kabul ettikten son- ra hayatın seyri tabiisinden ve hey'eti içtimaiyenin tarzı teşek- külünden gelen bu farkın doğur mensup olduğu milletin etiketi ni mutlaka taşıyacaklardır.Kısa ca: Eseri san'at için, milli mak zaruri bir neticedir. Mevzüa gelince: biz, bu mev- kıymet vermediğimizi muhtelif vesilelerle söylemiş ve yazmış bulunuyoruz. Mevzu, heyecanı Milliretin edebi romanı: 130 a eş hasta var ! Oldu. Acı, zehirli, ıkaha savurdum: — Kah... Kah,.. Kah... “Te. Onu da gözlerimle gör- “n, Yüzü kan içindeydi. Alay xr gibi: — Ne oldu, lâkayıt bir) yük “dedim, Tek kelime söyleme- titreyerek, şaşkınlıkla ve, © —Bune hal?. “Deyerek yüzüme bakıyordu. iteredditti. Ne yapacağını meyordu. - Dövse mi, vursa e epik mı, ne yâpsa?.. Tu- ğe mi, ben'de boyuna gü- ellerimi arkama kavuş- -sırtimı “duvara Etem İZZET ükünla, tan tam, mutlak bir | künla onu seyrediyordum. Ve., / Boyuna gülüyordum: — Kah. Kah.. Kaht.. Bir aralık dayanamadım, tek- rar ettim? — Rahatsız mı oldunuz?... Ve.. Devam ettim: — Beni hiç bekicmezdiniz değil mi?.. — Tuhafınıza gitti herhalde., — Garip mi buldunuz — Fena mı?.. Size senelerce evvel beklediğiniz buseyi ver- miş oluyorum!, — Siz ne kadar zaman ben- den bir öpücük almak için mas ünl is-| Tunanı da san'atkâr addetmiş|" galebenin heyülâsı dolaşan mil: nmı bulamıyacakları kanaatin-| duğu san'at eserleri üzerinde! ol-| züdenen müesseseye hiç * bir) MİLLİYET İki dost konuşuyordu: — Seni biraz endişeli görüyo rum, Nen var..? — Bir şeyim yok, Yalaz biraz yorgunum. — Son nasılsm.? İyisin değil muı?.. — Daha iyi olacağım, fakat bir kere ondan kurtulsam.! Kurtulmağı temenni ettiği kimdi.? Bir zamandanberi bir- likte yaşadığı bir kadın, — Demek ârtik bıktm, sevmi yorsun..? — Zaten aramızdaki münase bete aşk namımi vermek doğru | değildir. Ben onu genç güzel ve neşeli buhiyordum. Bir müd det eğlerimek için.. — Şimdi neden bıktı. — Çok neşeli olmasmdan! | Hiç durrmiyor gece gündüz şar ikı söylüyor. Halbuki ben gürül tüyü hiç sevmem, — Sen bilirsin. O halde niçin ayrrimeyorsun..? — Cesaret edemiyorum, Çün kli neşeli olmasından başka bir kabahatı yok. Belki de beni se viyor... — O halde bana bırak.. Ben | rüm. Şimdiden teşebbüs ederim dostum. Bir desen musikişinas | sm, böyle her vakit şarkı söy- mi istifade edebilirsin.. — İstihza etme. Ben sana yilik etmek için. Kadınla ayrılmak zor olma- ! İdi. Musikişinas genç bir adamdı. Genç kadın onunla yaşamağa başladıktan sonra kendisini da- lt mes "üt buluyordu.Çünkü mu! inas ” onun mütemadiyen İşarkı söylemesine mâni olmak şöyle dursun, bilâkis onu dik- katle dinliyordu. Kadımın söyle diği şeyler ne idi..? Bunlar ekse İriya kimsenin bilmediği - şarkı lardı. Musikişinasm dikkatini celbeden de bu idi. Bilüiassa genç kadın başka bir oda da çe ve bayat bir ma dilendikleri bir kapıdır. zu, hisleri felce uğramış san” 'kârların uğrağıdır. San'atın hu- dut haricine attiği gündenberi mevzu bu misafirhaneyi yor. Mevzu, hisleri kötürüm ol- muşların bedava yiyip içtikleri bir imarethanedir. San'at, fırtmalar dünyasının şimşekten dilidir. Ne: mevzularmı omutlaka İTürkiyenin coğrafi hudutları| İdahilinde arayanlar, ne de €c nebi memleketlerin ilhamlarını terennüm edenler ,. Hayır. Bu İnokta üstünde bir lâhze tevak- kuf etmiş değili Katedrak o boyayan - Türk| ressamı ile Sü li siz de beni öpün... — Memnunsunuz değil mi Sözlerimin belki de hiç biri: ni dinlömeyor, hâdiseye bir tür lü mâna veremeyordu. Cebinde İ İmendil kalmadı. Telâş içindey di, Ve., Kan devam ediyordu. Ben de hayret içindeydim. Na- sıl ısırmıştım?.. Nasıl bu kanı/ çikarabilmiştim?.. Acaba bir dali: marı mı patlatmıştım, dudakla- rım damarlarındaki bütün kanı çeken bir venduz mu olmuştu?.. Zaten, beni bu muhakemeye sü rükleyen ve ilk defa kafamı ye- rine getiren bu kan, ve mendil- İlerin mütemadiyen ısırık yeri- İnin üzerine basılışı oldu. — Ne yaptım?.. — Neden ısırdım?.. — Nasıl ısırdım?.. — Niçin?. Deye düşünüyordum. Ve.. | Muhakkak ki, bu sual kıvrıntı- ları beynimin içinde yer bulun- caya kadar ben ne yaptığını, ne kalana ,bseyeni vasla-İlıstmuz. İste ben size bunu ver-; yapacağını k: MART Edebiyat, Bıkılan bir kadının saadeti kendi Kendine bir işle meş- gul iken öyle türlü türlü şarkı- lar bulup söylüyordu ki musıki şinas nihayt sordu: —Bimları ereten bulup söylü yorsun.. Ne güzel şeyler. Eski- den mi hatırımda kalmış | — Hayir. Bunları ben uydur İrüyorum, Bunlar kimsenin bil- İmedığı ve eminim ki söylemeğe İde lüzum görmediği şarkılar- İ dir. — Bünları bit yere “yazıyor musun..? | — Hayır, Ben hatırıma ne gelirse ouu söyleyorum. Bünün usulü, kaidesi yok. Eğer bir ka- ide altini salkısa ben de buhrları uydum. Musixışınas bu şey seyleme- di, Fakat bundan sonra genç ka dını dana Güce va başladı. Çok geçmeden bir gün musikişinasın aklına mühim bir Kuşu gesdi; — Bu kadının kendine göre | İtatlı bir ahenkle, gâh vahşı bir terennümle, gâh gülerek, gâh ağlar gibi söylediği şeylerden |ben niçin bir eser vücude gür- İmeyeyim? ,. Bunda aldanmayordu. Bu böyle neşeli bir arkadaş arıyo- | suretle ilk vücude getirdiği €- yâ, ser tevkalâde bi ct kazandı. Bunu ikinci biri ta! etti, Muvaftakiyet arttıkça pa- rada arttı. Az zamanda büyü cek bir servet sahibi olan musi- J yundu. İ “Bir gün eski dostuna rasgel i zaman o sordu: — Halâ bhunla mı yaşayor-) ? — Evetsi Ben senin gibi ondan bikrü 1, Çünkü Sonra anlgitı.Gece gündüz şar kı söyleye kendine tür- Yü türlü ha tertip eden bu kadının ne büyük bir muvaffa- kiyet âmili okluğumu söyledi. Oöürü hayretle dinledikten son! — Öyle ise dilskat et te bunu senin ehwüem a.masmlar.. Merak etme. Ben onunla ev lenmeğe karar verdim artık, esmeden #fensiz arasında rk gözeterek konuşmuş deği- San'atın dili vardır. San'at konuşur efendim; Muhatap ol- duğumuz eteri san'at evvelâ i-Jmensup oldüğu * milletin dam- gasını taşısın. Yani samimi ol sun, İşte buldan sonra beynel- İmilel otur. Yoksa ders aldığı "hocalar nasıl boyamışlar, nasıl duymuşlar, nasıl ifade etmişler se öylece yapmak, en halis ma- nâsile taklit San'at taklit ile başlar. Fa- kat san'at bizatihi taklit değil- İdir, | Acem minyatürleri, Japon estampları bize Şark milletle- rinin hassasiyetini lisanı ma- drezadı ile ifade eden kuvvetli misâllerdir. Elif NACİ bütün bu işleri yapan bir başka sıdır, Ve. Ben değilim!. Ade- ta, bu saniyelerde Nedim Bey Nazminin başma bir iş gelmiş te karşısında kendisini ve felâ- ketini seyreden birisi gibi duru- yordum. nin oluşuna ne kadar hayret e- diyorsa ben de o derece hayret içindeydim. Kendimi bir aralık tamamile duvara yaslamış dal- gın dalgın seyrediyordum. O, sordu: — Neden böyle yaptınız?.. Ve.,. İlâve etti iz delirdiniz mi?, geliyordu, Kendi kendime: — Bunu ben mi yaptım?.. Dedim, O zaman anladım ki, şuurunu tamamile kaybeden bir insan gibi hareket etmiş ve hiç bir şeyin farkma varmaksı- Fakat, nedamet ( göstermemiş İhtimal o bu hâdise- Yavaş yavaş üzerime doğru! zın bütün bu işleri görmüşüm.) 1931 Hekiepliler müsabakası Londra - Paris - Roma 93 üncü haftanm 5 inciliğini Pertevniyal lisesinden 364 M. Orhan Bey kazanmıştır. Yazı: sı şudur: Bu haftanm en mühim haberi hiç ştlphesiz, üç taraflı olarak ak mukavelesinin şayanı dikkat bir safhaya girmesi, Londra hü- kümetinin Paris ve Romanın a- rasını bulmağa ehemmiyetle te şebbüs etmesidir. Bu: li teslihat kon- feransında: İngiltete, Amerika, Japonya, Fransa ve İtalya bahri kuvvetlerinin mı ven nisbette tahdidine 1, fakat İtalya nın, Fransa ile mutlak surette bahri müsavat istemesi ve Fran sanın da buna yanaşmaması dolayisile itilâfın üç taraflı ola- “İrak aktedildiği malümdür. Bu, |' İtalyanlarca bir haysiyet möse- Jlesi telâileki edildiği için ihtilâf bazi anlarda çok mühim safha- İlar arzetti. Bunun için böylece temadisinin, kendi aleyhlerine neticeleneceğini anlayan İngi- İlizlerele Amerikalılar araya gir mek istediler.; fakat bu teşeb- büsler hiç bir semere vermedi Nihayet İngiltere, meseleye olduğu ehemmiyeti vere- bu hafta içinde hari: n arasını bulmak a ve İtalyaya riste devam cden mi manm leyen bir kadm arakadaştan âza | kişinas bunu hep o kadına med | İngiltere ile Fransa bir anlaş- ma zemini buldular,Fakat - şim dilik “gizli tutulan bu mukavele bi a İtalyanlarca kabul edil mediğitakdirde hukuki birehem miyeti haiz olmayacak, yönü ke enlemyekün addedileceletir. İ- talyanın muvafakatedip etme- yeceği henüz malüm olmamak- İa beraber, İngiliz nazırlâtinın Paris ve Roma seyahatleri hiçte semeresiz kalmaya gibidi. İt hâsıl olduğu takdirde Fran- sa ile Italya arasında mevcut anlaşmamazlık ta izale edilmiş olacaktır. İşte haftanın en mü İhim haberidir!... Bir tavzih Istanbul G. baş müdürlüğünden dün şu mektubu aldık: Gazetenizin 27 şubat 91 tarih ve biri: hifesinden 10 kilo Hercin, gümrük” ten kaçırılmak istenilirken müsadere i, serlâvhası altında bir bent gö- ünlerde böyle bir heroin kaçırılma vak'ası olmadığı rüklerde de komisyoncu Nikoli Efen di halkında yapılan ve yapılmakta olan bir tahkikat yoktur. Yalnız 5 ni san 929 tarihinde Ankor vapuru ile! gelip Istanbul ithalât gümrüğü anba rma alınan 3 sandık cezayı tubbiye meyanından kaçale suretile ithal edi len 500 gram (rasin jnlap) ile 10 ki- İç kolin halkında 29-11.830 tarihin de müsadere kararı verildiği ve ikinci ceza mahkemesine intikal miş ve bu mesele ile komisyoncu Ni- ko efendinin alâkası bulunmadığın. dan tashihi keyfiyet edilmesini rica Dedim. 0, hâlâ hayret için-! deydi: — Daha ne olacak Belkiys Hanım, Yüzümü görmeyor mu- sunuz?.. Dedi. Yanıma geldi; ellerim den tuttu: — Neye böyle yaptınız?.. Deye ilk sualini tekrarladı. Cevap vermedim. Elimi tu- tan elleri silktim: — Daha niçin burada duruyo rum?... Bu bir kararsızlık, onun ifa- desi olmaktan ziyade bir korku nun hatırlanışı idi. Birdenbire zihnimde bir hatıra canlandı; Cahidin benden ayırt. edilişi. Sanki, birisi kulağıma eğildi, söyledi: — Unuttun mu paşanın ne ka dar düzembaz olduğunu, * gene bütün polisi, mahallenin imami ve muhtarlarmı toplar buray: Bilmecemiz > 141) zik Ol bilmecemizin halledilmiş şekli 1284146789101 Bugitaki bitmecemiz Soldün sağa: 1 — Kaput (5). Ona malisüs G iy: 2— İsyan, eden (3): Dans çalgısı (2). 3 — Bir çiçek ismi (8). 4 — Rabıt edatr(2). İstek(4) $ — Nota (2). Kırmızı (2). 6 — Bir içki (4). Genişlik(2) Altın (3). 7 — Nota (2). Terzinin ya- kaya koyduğu şey (4). 8 — Bir renk-(2). Uzak ni-| dası (2). Nikâh (4)... 9 — Sene (3). 10 — Anut (6). 11 — Yama (2). Geri (3). İnanmış (4). Yukardan aşağı: I — Et kurusu (8). Dahinin muhaffefi (2). 2 — Baston (3).Familya (4) 3 — Papel (4). 4 — Kasırga (7). $ — Baca (4). Hicap (2). 6 — Kabile (6). Lezzet (3). 7 — Bir diş ismi (3). Ben(3) B — Yerinde bırakmak (4). Münasip (5). 9 — Nida (2). Bir üzüm is- (6). ie — Giripin hafifi (5). fiş (4). 11 — Beygir (2). İade (3). A- usküdar Altıncı icra memurler unda Bir deyinden dolayı mahcuz ve furuhtu mukarrer bir adet Kırım Kırması Sarı Reakte ineğin 8-8-031 tarihine müsadif pazar günü saat on dan itibaren Üsküdarda At pazarında çık arıtma süretiyle satılacağından walip olanların mahe'linde hazır bu- lundurulacak memura müracaatları ilân olunur. Istanbul loğundan: Bir borçtan dolayı mahcuz ve paraya çevrilmesi mükarrer maa ce Fecruat bir adet harman o mekinisı mahallinde » tesim — edilmek üzere satılığa çıkarıldığından talip olanlana 1243-081 târih perşembe günü saat on birde Haydarpaşa gümrüğünde bü- yük vinçin yanında hazir bülundu- memuruna müraca; ilin yedinci det memur. a,.Gitl, Ve.. Bu sözler benim için kuv vetli bir ikaz oldu, derhal kara rımı verdim ; — Durma Belkiyst. Artık, bir saniye bile odada kalmak, onunla bir tek kelime konuşmak istemeyordum. Fa- kat, acı bir şey söylemeden de çıkmamalı idim. Sanki, hiç bir şey olmamış gibi: — Allaha ısmarladık Nedim Bey Nazini... Dedim, kapıya doğru yürü- düm: — Sizi böyle vakitsiz rahat- sız ettiğime mütgessifim, Ve.. Yüreğine indirmek için) haber verdim: — Paşayı da gördüm. O zaman, büsbütün şaşırdı, hayretle karışık bir inilti çıkar- SsSarın'at Yeni neşriyat Son asır Türk” şüitleri İbnülemin Mahmut O Kemel Beyin kaleme aldığı bu eser son asırda yetişen ve şuara tezle: telerinde isimleri geçmeyen Türk şairlerinin tercemei hallerini ve esörlerindeni müntahâp bazi par- çaları mubhtevidir. A, B, D ve E'harllerini ihüva eden ikinci cüzü Türk tarih encümeni taca- fından neşredilmiştir. | Sinema - Tiyatro | is. B. Darülbedayi temsilleri ASTANBUL BELERİYESİ iile Hrşir Hi Nakleden: Gişe ber gün saat 13 ten itibaren açıktır. Bugün itine seat dave süvere 21-30 da KIZ KARDE. ŞİM VE BEN Komedi: 3iperde Yaptı: Lowis aşından © aşağı ul edilmez. çöcüklar tiyatro Ferah sinemada Bugün bu, gece Hermine hü. nim könseri tiyatro sinemada 2 film ay musiki hey'eti, meccani miyeler. varyete azeri ikra: YUNAN OPERVİ TEMSİLİ sant HEYETİNİN Bu gün 1430 te birinci marine FRANSIZ TİYATROSUNDA YASU ISTANBUL Ikinci matine sait 18 de MAKRIS KONDOS ve Şirekâsi Akşam saat 21,30 te Pl EL. B'ASE Yarınki cumartesi akşamı 1 GİNEKA TOU BROMOU Pek yakında: O ARLEKİNOS Istanbul dördüncü icra dairesinden: Tamamına 4807 lira 50 kurnş kiymet takdir edilen İyipee Topes: larda etik 7 cedit (9 mumarılı mar bahçe bir bap köşkün tamamı 26-5 931 tarihine müsadif perşembe günü öğleden sonra Sant (3den 16y kadar İstanbul dördüncü icra daire sinde uçık artırma söresile saçılacak ve 12-3-031 tarihinde de şartnamesi divanhaneye talik olunacakur. Artırma ikincidir. Birini arurmasında 804 liraya talip çıkmiş olup bu kerre en çok artıranın üstünde bırakılacaktır. Artırmaya iştirak için yüzde yedi te- nar, Mürerakim ver- giler ile belediye resimleri vakıf icaresi müşteriye alttir. Hakları tapu sicilleri ile sabt olmayan ipotek alacaklılar ile diger alâkadar ve nifak hakkı sahiplerinin ba haklarını ve? hususile faiz masarile. dair olan iddialarını ilân tarihinden itibaren yirmi gün içinde eyrakı müsbikelerile bildirmeleri — lâzımdır. Aksi halde hakları tapu sicillerile sabit olma yanlar. satış bedelinin” paylaşmasın- dan hariç kalırlar. Alâkadarlırın yeni icra velllas kanununun 110uncu mad desinin hükmüne. göre tevfiki hare- ket etmeleri ve daha fazla malümat âlmak - isteyenlirin 930-407 dosya mümarasile incaatları ilân ol dairemize “Dedim, yürüdüm: Ve.. Bir de fa daha başımı çevirip arkaya bakmadan odadan çıktım... O kâdar şaşkm, kendisinden geçmiş bir halde idi ki beni ta- kip etmeyi bile düşünmedi konağa girdiğim gibi, gene © hazla, o şiddetle tıpkı bir kasır- ga, bir bora gibi sokağa fırla- dım. Kafam egne bir mahşer ye rini andırıyor, gözlerim dünya yi gene kapkara görüyordu. So kağa çıkar çıkmaz, — Arkasından kurşun atsan yetişmez. Dedikleri gibi, Rüzgâr gibi gidiyordum. Hiç bir şey düşün myor, hiç bir şey olmamış, hiç bir şey yapmamış gibi yürüyor dum, Ne kadar zaman sonra ve 8 — Aaâaa.... Ve.. Söylendi: — Paşayı da gördünüz ha, Nasıl? Bu nasıl oldu?.. sıl bilmeyorum?. Gözlerimi a tınn zağman o Gümüşsuyunda Alman hastahanesinin y: ki arsanın içinde kendimi bul- dum. Burava nasıl, ne vakit, De *