asın nesi “Milliyet” tir 17 K. SANİ 193) İDARLHANE — Ankara caddesi No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, İs. tenbul, Telefon numaraları: İstanbul 39: 3912, 3913 AFONE — ÜCRETLERİ Türkiye için Hariç için 400 kuruş 800 kuruş 1400 210 Gelen evrak geri verilmes için müdiriyete müracaat edilir; kabul etmez. Bugünkü hava Tüsharet en çok Ben 7 direce idi. Mogün rusiglr poyraz cecek bava bulutlu olacaktır ! T Haftanın yazısı Rivayet ederler ki; Ben haddi zatında cessur bir “slam değilim. Yani gözümü “kapayıp her belâya © girmem, Beş kişinin üstüne atı imam,Bir yerde tehiike görürsem inadi- - banca atılırken resim aldırır gi-| bi dim dik durmam, Beygirleri gemi aziya (o almış arabanın ö- nüne enayi zibi geçmem. Azgın wanda, kuduz köpek, delirmiş ış görünce kenara, hem de kesilmemiş bir ke- imi. Lâkin bununla! r adam olduğumu an- Yatmak istemiyorum. Ben idare| Minhasile gece ayakyoluna git- meyi çesaret için bir ideal te-- ökki eden sairlerden, bir kedi- “yi elile tutmayı bir cür'et adde- “den efendilerden, boş tabancayı heyecanla eline alan hanımel- İerinden, zabıta vak'alarını eşküsu kaçmasın diye okuyamıyan ödleklerden, cinai © Ve zabıta filmlerinden kaçan si- © nir fukaralarından, O kepazelik olmasm bahanesi latında kun- dura boyacısından tutun da lo- “kantadaki gardürop. garsonu- oha kadar herkesin o hakaretine tahammül edenlerden değilim. ie gene onlardan değilim ki yüya biraz şecaat imiş gibi ge © Ce mezarlıkta yatar, tek başına lodos havada sandalla — balığa Çikar, damn kenarında * gezer, pencerenin dışına çıkıp duru Velhasıl kiymetsiz ve tehlikeli detilikler yapar. . Havır! Ben onlordanda değilim.. Amma, i- tiraf ederim ki; bu tarzda hare- “ketlerin hikâyelerini dinlemeye bayılırım.. Meselâ birisi anlatı- yordu: Bir'yerde dört arkadaş bir gece kumar oynuyorlarmış.Bun Yardan bir tanesi daima kuşku- “da imiş. Bir aralık kapı açılmış. Birisi görünmüş. Kapmın açıl-! dığını gören kuşkudaki adam hemen tabancasını çekmiş ve bir silâh patlamış. Silâhın pat- Tamasile yaptığı ihtizaz ampu- Mü patlatıuğından oda karanlık içinde kalmış. Oradakiler ke- rısmişler.. Telö; filân falan... — Paşa artık bu son rezale- “te tahammül edemedi!.. Senin iâaşibin işte bu boş kâğıdı... iyen bir iapihkşı vardı! Pençerenin önüne oturmuş dalgın dalgın düşünüyordum. “Bir çok şeyler, Nüsret: — Neo Beliiya, gene dal- © mıssm?.. Diye beni ayıltmasa ihtimal daha böyle bir gok 2. ma orada kalmam, Bir yerde lan an ken- “di kendime kalacak, düşünme- gi devâm edecektim. Kırgınlı- üzüldüğümü çarçabuk sez Işık tekrar yakıldığı zaman ta- banca çekmiş olan adamım ol- duğu yerde ve tabancası elinde olarak oturduğunu görmüşler. Bu soğuk kanlılığa hayran ol- muşlar. . Fakat adamın kıpır- damadığını görünce dikkat et- mişler, görmüşler ki herif ölü.. kapıda görünen adamonu tabanca çekmesine rağmen şa- kağından vurmuş, olduğu yere mıhlamış... Kıyak şey", Değil mi?.. Lâkin benden öyle şev a- ramayın.. . Hikâyesini severim. Ama har çıktı mı hemen tası ta- rağı toplar kaçarım. Hayatım. da kimse ile kavga etmiş deği- lim... Çünkü liaysiyetime do- Müddeti geçen nüshalar 10 kurut İkunulacağını hissettiğim yere dür Gnzrte ve matbaaya at işler gitmem. , Eğer kazara böyle iyete düşersem çok yük- Gnzetemiz ilânların o mes'uliyetini| eökten atarım... Hayatta mu- vaffakıyet cürettten ibarettir. Lâkin yerinde, . Cüretkârlık ol-i sun diye lokomotifin önünde du Irulmaz.. Hüner cüretin yerini İ ve zamanını tayin edebilmekte- dir. Benim arkadaşlarımdan bi İrisi vardır. Şecaat, cesaret bah- si açtınız mı bitmez tükenmez maceralârını anlatır. Sâhi mi, değil mi bilmem. Yalnız muzip- lerden birinin iddiasına naza- ran Fransızca gazetelerde ne kadar polis ve cinayet hikâyesi İokursa hepsi anlatırmış. . ni sık bir ihtiyat | süzgecinden geçirerek dinleriz. O, o bunun farkında mıdır, bilmem. o Yal lerini tatlı tatlı dinle- Bi Geçen gün gazetede oturur- ken geldi... Elinde bir kâğıt. Bize gösterdi. — Şu raporu okuyunuz! O- kuduk. Siz de okuyun: “Şehrihâlin 13 üncü salı ge- cesi saat yarım raddelerinde İ Aksaray yangın yerinde devri- ye gezen merkezimize mensup ipolis efradından 683 numaralı polis Ali Efendi işittiği istim- - /dat sesi üzerine mahalli vak'a- ya koşarak hüviyeti | bilâhara tesbit edilmek üzere mevcuden izam edilen kırk yaşlarında u- - zun boylu, elâ gözlü, evsafı veçhiyesi tam ve matruş birinin henüiz kim olduğu anlaşılamı- yan birisini elinde bir biçak'a takip etmekte olduğu görülerek derdest edilmiş ve üzeri taharri İedildikte tayini hüviyete me- dar hiç bir şey bulunamamıştır. Merkum alman ifadesinde ga- zeteci olup oradan geçerken ta- arruza uğradığını ve bunun üze- İrine mütearrızın elinden biçağı- nı alarak kovaladığını ve i nin Sait olduğunu ifade etmiş ise de hüviyetine dair üzerinde hiç bir şey bulunamayışı naza- rı.dikkati celbederek merkeze mevcüden ve biçakla (Omaan i- zam kılındığı maruzdur.,, Meyin.. MİLLİYET CUNAN baadan çıkıp evine gitmekte o- | lan arkadaşlarımızdan Sait Bey| Aksaray yangın yerinin en 15- - Siz bir köşesinden geçerken bir şeririn tecavüzüne uğramışsa, da derhal mütecavizin elinde- -| ki biçağr almış ve herif kaçma yı oralarda durmaya tercih «- derek sırra kadem © basmıştır. Gazeteci arkadaşımızı muvaffa kıyetinden dolayı tebrik (oOeder ve bu gibi şerirlere de gaxeteci- lerin tekin olmadığını gösteren! bu hâdiseyi bir ibret manzarası) olarak arzederiz.., | Bu havadisin çıktığı günden iki gün sonra bizim tahrir mü- dürüne şöyle bir mektup geldi.. “Beyefendi; “İki gün evvelki gazetenizde Sait Bey isminde birinin Aksa- ray yangın yerinde birinin elin den biçağımı aldığını yazıyorsu nuz. Bunu kat'iyyen kabul et- mem. .. Ohe rif ötleğin birisi- - dir, O iş nasıl oldu size anlata- ğım.. Bu Bey geçiyordu. Ben gövüsledim. . Grk demeden cüz dani saati, yüzüğü söküldü, Tam ona yol vereceğim zaman beriden polis devriyesi geçiyor- du. ba etine dayadım, (Ağzını a çarsan mıhlarım!) dedim. Bana (Aman birader, sesimi © çıkar- mam, Gençliğime acı!) (o dedi. Polis uzaklasınca buna bir öyun oynadım. Biçağı âttim ve (a- manın can kurtaran yok mu?) diye bağırdım ve tüydüm. Beri- İki beni kovalamıya başladı. Ben | caddeye çıktım ve işime gittim| İz Sonradan arkadaşlardan öğren dim ki: Polis enselemiş. Kara- kola götürmüşler... Enay dan nereye gittiğini söyl memiş. Sözlerimin doğru oldu-| ğunu anlatmak için arkadaşını- zın cüzdanında bulduğum bir fotoğrafı ile bir kartviziti gönderiyorum, Kendisine si Pek tosun ise oralardan gene geçsin. İmza: Arife tarif ne hacet,, Bu mektup matbaada bir e- lektrik sür'atile intişar etti. Sa- it bozuldu mu sanıyorsunuz. . Sakın haf... O harıl harıl. — Gerçek cüzdanı düşürmüş tüm.. Birisi bulmuş, bana azi lik ediyor!.. Dedi.. Ama bir! daha Aksaray yangın yerinden geçmediğini öğrendikten sonra artik bu sözüne inanmadık.. Hepimizin cesaret menkabe- | lerimiz buna ne kadar | berzer değil mi?. FELEK İRTİHAL Sanayi umum müdüri Re- cai Beyin refikası Alaşehirli İçerde ismi geçen adam hep cesaretinden dem viran adam- dır. Anlattığına nazaran mer- kezde ikametgâha rapten salı- verilmiş, ve hakkında şikâyetçi! olmadığı için takibat yapılmı- yormuş... Elinde böyle kuvvet Hi bir vesika olduğuna nazaran bu hâdisenin hakikat olduğun- ida şüphe yoktu. Ertesi günkü gazeteye şu tarzda bir havadis koyduk: Gazeteciler tekin değildir Geçen gece geç vakit mat-- Etem İZZET Dedim, — Nezaretten, erken kurtuldum! Dedi, fakat, ne söyliyeceği- mi beklemeden sordu: — Asıl sende bir şeyler var. Gene neler düşünüyorsun!. Omuzlarımı silktim: Yo.. Bir şey filân düşün- Bugün biraz şöyle biraz dalmışım. . Mütevelli zade Tevfik Bey mer humun kerimesi Hasibe Ha- nımefendi uzun"; süren hastalık tân kurtulamıyarak genç yaşın da ölmüştür. Cenazesi tümartesi günü sa at 11,5'da Cağaloğlundaki Sağ lık yurdundan kaldırılacak na- mazı Ayasofya'da kılındıktan sonra ebedi metfenine tevdi 2 Ben biçağı çektim ve ka- -| İvukuf ve malfimatını -İzevcem olur musun?. İkendi kendine: RTESİ v7 KANI NUSANI 1931 Mizah, Edebiyat, Sarrat Anlamamak anlamaktan daha iyi —Fransızcadan— İkisi de tıp tahsil ediyorlar. | o Fakat böyle vesilelerle her dı, Genç delikanlı ile genç kız gün biribirlerini gördükleri hal nihayet tahsillerini ikmal etti- de delikanlı bir türlü cesaret &- ler. İdip te genç kıza aşkımı itiraf e-! rtık ikisi de insan hayatı: demiyordu. İ nın esrarmı öğrenmiş demekti.| o Bu muhabbet git yide şiddet | Fakat mektepte öğrenilen şey İleniyordu. Hattâ delikanlı s-v ler hayatta tecrübenin, senele- İdiği düşünmeği kitaplarile, rin şeyler arasında daha pek hastalarile meşgul olmağa ter- çok fark olduğunu genç kız bil cih etmeğe başlamıştı. Bu gayri miyor değildi. Onun için mek- İhtiyari böyle oluyordu. tepten çıktıktan sonra genç kız! Nihayet kararmı verdi. Aşkı | gene bir talebe gihi belki de (nı itiraf etmeğe cesaret edemi- daha ziyade çalışıyordu. Hasta ları muayene ederken © kadar dikkatliydi ki uzun uzadıya bir hastaya bakarken başka hiç bir şey düşünmezdi. Bir hastayı muayene - ettikten sonra ken di defterine bir çok şeyler kay 'dederdi. Sonra saatlarca bunla- rı düşünürdü, Genç hekimi de cok ca mesleğine çok merbut yordu, Fakat delikanlı bi taraf tan hastalarla meşgul olurken diğer taraftan da kalbini meş- gul eden hir muhabbeti dinle- İmekten kendini alamıyordu. Evet nicin saklasn?, Genç ki 1, bugün kendi gibi bir hekim olanı insanm hayatı üzerinde tecrübe eden bu genç kızı seviyordu. Fa kat onunla kaç senedir bir mek tepte, bir sınıfta beraber oku- dukları halde bir türlü cesaret edip te: — Seni seviyorüm.. de genç kıza-hir mektup yaza- rak bu suretle kalbini bildirme- ği muvafık buldu.Acaba bu mek tubu alınca ne diyecek, ne yapa caktı?, Karar verdi, fakat eli-| ne kalemi alıp bir kâğıda kalbi nin esrarmı anlatmağa hâlâ te reddüt ediyordu, Hem de söze r nereden başlıyacaktı?.. Ona na sil hitap edecekti? Mamafih bir mektup yazdı. senedir ona karsı beslediği | muhabbeti anlattı, Mektub yol Tadı. Helecat »la alacağı cevabı bek bekletmedi..Genç kız şöyle mu kabele ediyordu: nizi cesaret etmedi; anlamış- veceğim, Evelce sizi sever gibi Jolmuşum, Fakat sizinle arka- Benim daşlığımız uzadıkça anladım ki Nesiiyel siz kuvvetli, ketidine hâkim bir müşterek bir saadet kurabiliriz. erkek değilsiniz, En ufak müş- Demeğe cesaret edememis- İralitin Kareem üzürüversu” ti, muz, Eğer sizi anlamasavdım se Bi pek tuhaftı. Kendi kendi | vecektim; Fakat arıladıktan son ne bu * cesaretsizlikten dölayr İra mahçup oluyordu. Her sabah| Sümen leğen İstanbul orman Büşmüdüriyerimden taşra ormanı müdüriyelerine peyder- . silecek olan 1 b-heri be | gren iri İ hari bulunan. defatir ve tezakir ve İsaair evrakı malmuayı sühtevi, denk- lerin kaneviçe vw orulacak kapıdan âmiline ait olmak st üste Beh.ri 93 kuruş be men üzerinden bermucibi Karir 18-101) pazir'gününe kadar münakasaya > konulmuştur. © Bedeli mezkör ve daha tenzildila imalini slip olanların vevmü | mezkürda saat içte. Defçedurlik binasındaki ziyede ve imünakâsı komisyonuna — Ne olursa olsun, derdi, bu | İgün kendisini görür görmez a$ İk itiraf edeceğim. Lâkin bu kararını bir türlü İtatbik edemezdi. Çünkü bir hös ta ile meşgul bulduğu sevgilisi ni vazifesine o kadar dalmış bu lurdu ki böyle bir sırada: — Bir dakikanı bana hasret, rica ederim. Beni dinle: Ben se- ni çıldırasıya seviyorum. Diyemiyordu. Genç kız onun Ja konuşurken tam bir arkadaş | £ gel İgibi hareket ediyordu... Fakat | İmânasız Jâkırdılardan “nefret €den ve yalnız kendi işine mer but olan bir arkadaş,, Araların da söylenen sözler hem pek az- dı, hem de yalnız hastalara ve hastalıklara aitti, Genç hekim müşkül bir vazi yette kalınca kız meslektaşını çağırıyor, bu bahane ile onu bir kere daha görmek fırsat ve saa detine malik oluyordu. Lâyikile teşhis edemediği bir hastalık akteriyoloji - laboratuvarı Umum kan tahlildu, Frengi vok tai pazarından kan kür vuatı sayılması, fo ve 156 hastalık'arı" teşhisi, idrar, bala cerahat kav e çe dr “sahlille, Ultra mmikrossopl He frengi aran- si busust aşılar ist bizar Divseyolanda.. Sultün e Mahmut, srbesi No, 189 T.lefon İs 981 Hu gece Pengalr öüvümesenda dilecektir. Akrabasına (o ta'ziyet eder, merhumeye rahmet dileriz. reden aklma geldi?... Dedi, — Yaşadıkça herkesin para- hemen harfi harfine aklımda oyla bilmeyen z — Aklıma gelmedi, kendisi|sı De geldi!.. Diyorum, o: — Ne diye?.: — Hayır. Kazm ayağı öyle ol Ve. , İlâve etti: değil... yım, beni suçlu bırakmayın... ;İmü sırtlan gib — Gene, o akşamki aga Pi Demekte ısrar ediyor. Gene) Dedi, yalvardı. Ben de belki| kanını cmer, Hiç bir müvekkil, | rum. Fakat, ne de o mi tazeledi?.. bu yürüyüşünde, mânalı mânalı/o kadar de! üstündeki yorganını bile satıp|darı bile müthiş bir — Hayır... gözlerime bakışında, söylenişin| — Sizin için daima iyi düşü-| parasını bu adamın eline tutuş | söylenen bu — Ya,ne?... de hep bu düşmanlık, taham-İnüyorum!... turmadan yakasını kurtarama-| dahi doğru ise il — Paşadan mektup getirmiş. Nüsret acele acele sordu: — Ne mektubu, nerede?,. — İşte orada, masanın üs- tünde!.. Dedim ve... İlâve ettim: <- Boşanma kâğıdım!. , Mânalı mânalı gözlerimin içi ine baktı, iü ekşiterek ma- üm yok!, Kendi kendime| saya doğru söylenerek ilerledi: — Fena mı.. İstediğin ol- — İmkânı yok. Sesinden, ba-İ|muş. kışlarından, yüzünden belli? Yerimden kalktım: — Nedim Bey Nazmiye kız- dım!,.. > Berlim Pikan Bu çocuk ta benim paşadan ayrılmama düşman, İkide bir: — O milyonları yemesini bil imedin!, Divin bir daha demevor O- “Tnokta bu. Ben, Komik D. İsmail karşısında ne yapacağını bile- (99099 lerken bu cevap genç âşikr çok | “Şimdiye kadar bunu itirafa | tım. Fakat tecssiif ederim ki, bu | muhabbetinize mukabele edemi | TN 40449046000046048500409058$59 Bu, akşam seat 21.30 da Fransız tiyatrosunda SAMARD)Jİ Yunan operet heyeti tarafından ve Matmazel Zeze Dalmas iştrakil m ZARDAS edilesektir. Yatinki pazar günü iki metine ve bir sövare verilecektir. Böinel matine sas 1430 de Czardasa İkinci metine suat 18 det vi Tis Vitonlss. Akşam suvare saat 21,30 ds | Adelfi Mow Kai Eğe 46p>096 © # C€38492990096 artistik hâdise... ck en muazzam Şehrimizde görül Cihan tenorunun en güzel sesi... En pahalı sesli film. MELEK SINEMASI tarafından muhterem müşterilerine arzedilecek en üadide mlisamere: Lendre ( Cövent- Garden Opera) ya mensup JORK MAG - GORRAKI taralından Fransızes, İalşanca, Almanca ve İngilizce Şârkıluri “okuyacağı Kalbimin Şarkısı filmi olacaktır. Amesiks'da kendi Po Bim için 1000000 dolar e e ATLANTID ve GÖNÜLLÜ KAHRAMAN ne okluklarım hatırlayınız... ve BUNDAN DAHA görmek: isterseniz gelecek hafta ELHAMRA'DA CLIVE BROOK ve bem ARLE tarafından temsi! edilecel NAMUSUM içi şöyanı hayret menanmesini gidip İYİSİNİ | | Çölün, cesaretin ve aşkı görmeğe pi Sinema - Tiyatro | is. B. temsilci dayi IsTMBEL ii. İlin Adapte #den ill Gap e Gişe her gün saat 13 den itiba cen açıktir. Altı yaşından asal çocuklar vi yatrova kabul edi Bu skçam urme bücerde ten: zit vardır. “AKŞAM san 91,0 da BALAYI Komedi 3 perde Yazan Menneğuin Meşhur Macar viyole Vasa Prihodâ Pek yakında şehrimize” selerle 24 kânunusani ve 28 kânunusani akşamları sani 21.301 Asri sinemad İki konser verecektir. Bilet tedariki için dyatrosu ipişesine sürüde Sinemiam LT Mevsimin en #özel filmi İTTIHADI MİLLİ Türk sigorta şirketi Harik ve hayat üzerine sigorta muamelesi icra Sigortaları halk içir müsait şeraiti havidir. Merkezi idaresi: Galatada Unyon Hanı! Kadiköy > Söreyye ASFA mezken genç kız imdadma yeti şiyordu. EH ve Anastaş bale hevesi Hlirsmet mül edememezlik vardı. Fakat, daha mektubu okumasma vakit kalmadan hizmetçim: — Hayati Beyefendi geliyor- Diye, soluk soluğa koştu, gel di! Dedim de, ondan sonra adam cağızın içi rahatlandı, Fakat, Rifat Şükrüden öyle bir bahse- dişi var ki bir adamdan ancak bu kadar kötülenebilir. Rifat| Şükrünün ne hilebazlığını, ne) gaddarlığını, ne müvekkillerini. soymadığını, ne devlete fenalık. etmediğini... Söylenmedik hiç| bir şeyini bıramkadı. Hem de, öyle nefretle anlatıyordu ki.. — Rifat Şükrü diyince, her kes te cu bu memleketin en yüksek, en temiz avukatı zan- neder. Onun ne müfsit, ne rezil olduğunu — bilmekiçin yakm- dan tanımah... Nüsret buna da içerledi.. a. Nazır bey sahiden bana âşık. İçeri girip te ellerimi dudakla- rma götürürken tirtir titreyor, gözümün içine bakamıyordu. Hem beni görmeye, hem af dilemeye, hem, — Rica ederim beni reddet- mevin... Acentası bulunmayan şehirlerde acenta aranma! madan söyledi. Bir iki cümlesi) Kohen Şalmon ten donacağı geliyor: neder ki herkesin * meşiir avukat: mıştır. — Kaç davasmı ben bilirim ki davacı aleyhine karşı taraf la uyuşmuş iki tarafıda soy- ) muş soğana çevirmiştir.. — Rüşvet bunlarda, komis- yonculuk bunlarda, tellâllık bunlarda. . Kaç defa bana önüne di ğü frenkleride soymak Mersin limanı ve Trabzon rıh- tımı imtiyazı etrafında iş ve ko misyon teklif etti. Gene, ben in san.. Diye bu herifin yüzüne bakıyordum. — Servetinin yarısını muhak- kâk şentajcılıktan yapmıştır. | beyimizin o sırâ tordan da gene ben da bilmem, pek fen# hattâ, asabiyetle: — Bırak canım, " i biribirinden