“leri gibi sesli, gürültülü, sesi Fikir, © Silliyet asrın ümdesi “Milliget” Hr 12 K. SANİ 1931 İDAREHANE — Ankara caddesi No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, İs *anbut. Telefon numaraları: İstanbul 391, 3012, 3913 ABONE ÜCRETLERİ c Türkiye için Hariç için 8 aylığı © 400 kuruş 800 kuruş | e 750 1400 ,, Bı Me , 2, Gelen evrak geri verilinez Müddeti geçen nürhalar 10 karüş tur, Güzete ve matbaaya ait işler için müdiriyete müracast edilir. Gazetemiz ilânlarm — mes'uliyetini kabil #tmez. Buysünkü hava sraret ep çok & em 57 reğgie poyfa? ili. Fegün Ben Se Ah bu masraflar! Vaktile lider Fethi Bİ, tah- didi teslihât komisyonuna gi- 'den murahhaslara ne kadar pa- ra verildiğini sormuştu. Bu su- | al takriri “Tasarruf haftası"" na tesadüt ettirildiği için epeyce nazarı dikkati celbetmişti. He- Ie bununla beraber bir de “Filân verde halk ahlat yiyormuş, şek inde birinci sualin cevabı ne o- lursa olsun onunla tezat teşkil edecek ikinci bir sual © sormuş haylı tantanah olmuştu. Geçen- lerde elime geçen hir. Fransız. gazetesinde de ayni seyden ya- ni hey'eti murahhasalar mas- raflarından bahsediliyordu. Bu gağeteden size bazı o rakamlar > nakledeyim: La Haye konferan- sı Fransaya 876,396 ranga ya- ni bizim para ile 80,000 liraya patlamış. Londra Bahri konfe- Tansı ise 1,445,683 franga rhal olmuş. Şundan anliyoruz ki bu zarüri masraflara her yerde ilişi yorlar.... Neden? Bunu su misal- le izah edebilirim: Son günler de Ankarada top- lanan spor kongrasında bulun- dum. Bir zat sporu idare edenle ri tenkit sadedinde dedi ki: — Efendiler, bu adamlar (bü ““tabirne kadar nâzikânedir) tü tün paketleri arkasına yaptık- ları hesaplarla demet demet pa- aldılar ve Olimpiyatta ye- Bu sözleri söyl 'hinde buluridi 1 zat aley- "et azasın i* ve Olimpiyatlara o hey” et namına seçilmesini o istemiş fakat rey alar ıştı,. Kongre- de o hey'et tebriye etti. Ve o zat hiç aldırmadı. Neredesin yahu? İki gün evvel Peyamiyi gördüm. Şairleri de artık sinema film (sessiz sair) şarkılı kısımlarına aytrmalıyız. Meselâ N. H....t bir gi irdir. E B. ise sözlü züme a arası altın ile dolu Halep cılarının Şiş; liye düşüşleri gibi gözüküyor- ». Lâlenin misafir dediği de Viviye.. Beni görünce, — Hanımefendiciğim. ... Diye ellerime sarıldı. Zavallı kızcağızın gözleri yaş dolu, An JJadım ki, beni sahiden seviyor- muş di ne İuem var, — Siz yoksunuz da konağın fMikanlı idi, Bir kaç senedenbeni baliğıvanlık ediyordu. Bu san- âtr ne dereceye kadar iyi bildiği! henüz anlaşılmamıştı. Pakat ça hşkan olduğuna şüphe yoktu. Kibarların köşklerinde, bahçe- lerinde çalışarak, bir kac para sahibi olmak ihtirası ile köyün- den ayrrimıştı. Son girdiği yerden çok mem- nundu. İ Fakat bu bahçede kendisin- den büyük bir usta, asıl bahçı- van vardı. Kendisi; o ustanm yanıhıda çırak gibi bir şeydi. Bu, gücüne gitmekle beraber, kendini teselli eden bir cihet te İbulmadı,değil.. Köşkün sahibi genç ve güzel bir kadındı. Onun, bir sözü, bir | tebessümü, kendisi için pek kıy İne: — Ne çare, diye düşündü, bu- İrada kalıp, kendimi bu güzel ka | dına sevdirmek lâzım... geçiyordu. Fakat kendisi bahçı- van olmakla bütün aşk verm- hafbet hislerinden mahrum mu kalması lâzımdı?. Bilâkis. Ken disinin, diğer erkeklerden ne eksiği vardı?.. Çirkin mi idi? Hayır... Kendini pek yakişıkir buluyordu. Gençti., Kibar kadı- ni kocası; zengin, fakat yaşir bir adamdı, günüyordu.. Köşk sahibi, zen- gin adamın, genç zevcesi ile kendi arasındaki uzun mesafeyi kısaltmak için, hayali; ona, o kadar yardım etti ki, nihayet kararını verdi: — Birisinden işitmiştim: Bu kadınlar, cür'et edenleri sever- lermiş.. Ben, yim?.. KR a ma dir.7 Peyamiyi severim. Otuzu aucak bulan yaşı an sığdırmış gibidir. İdaima babacan bir ağabey tavri- le hitap eder. Bu hal belki onu biraz daha yaşlı gösterir fakat bize gençlik hissi verdiğ hoştur niçin cür'et etmiye- için — Hazret nerelerdesin? Hiç görünmüyorsun? — Sorma üstat, kraliçe inti- habından başımı kaşımaya vakit bulamıyorum, Cümhuriyetin a- rizliği ne yaparsın... dedi. — Vah vah, dedim ve ayrıl ginize tevcih edebilirsiniz. FELEK Etem IZZET Hastalıktan başını alamayor, madı, Paşa, bu defa da onunla bir mektup göndermiş: Seni af fettim.. Gel! Diyor. Hastalığm dan yeisinden, sinfrlerinin bo- zuk olduğundan bahsediyor. Ulviye, alelâde bir halayık, büyütme filân amma.. Zeki bir kiz. Üzerimde çok tesir yapma- ya çalıştı: — , Hanımefendiciğim Teddet- meyin. Bütün konak yeis için- de! Hepimiz sizi bekleyoruz. Her şey öyle yüzüstü kaldı. Kimsenin canı bir işe el sür- mek istemeyor!.. - Cünkü ma Genç, güçlü, kuvvetli bir de-| İmetli idi, Onuniçin kendi kendi- | Bu ümitle çalışiyor, günler! İşte genç batıçıvan böyle dü- | ki misli za-| İnsana | endisini haylı zamandır gör | ediğim için hemen elini - in- cinmesin diye - hafifçe sıktım ve'sordum. dım. Bu (vah vah) £ siz istedi- | MHLLİYİ vr Kadınlar cür'et edenden hoşlanırmış! — Fransızçadan — Fazla para vererek, güzel, İrenkli bir mektup kâğıdı aldı. Ne yazacaktı?,. Genç ve kibar i kadına, mektup yazmağa karar İvermiyti fakat ne yazacağını kestiremiyordu.. Düşündü, dü- şündü. - Evvelâ başka kâğıtlar üzerine bir takım müsveddeler yaptı.. Nihayet birinde “arar ikıldı. Bunu beğendi.. Genç kadına beğendirmek için, türlü türlü çiçekler yetiştireceğini yazarak, kendisini pek sevdiğini anlata- rak, bu muhabbetin verdiği cür' etie sevgilisini, birlikte çay iÇ meğe davet ediyordu. Çay içile- i İcek yer; ona pek büyük ve pa- halı gürünen bir yerdi. Mektubu kapattı.. Madamm hizmetçisine verdi. Genç kadın, bu mektubu yol- lıyan bahçivanın cür'etine Şaş- İtı. Fakat sonra gülerek, bunun- Ja eğlenmeğe karar verdi. Ko- cası geldiği zaman, kendisini;| bu mektuba cevap yazmakla meşgul buldu. Merak etti, O da aldığı mek- tubu ve yazdığı cevabı. göster- di.. Genç kadın, cevabında ; ken- disinin de böyle bir balıçıvanı ol duğu için ne kadar iftihar etti ğini yazarak, davet edilen yere igtmeği kabul ediyordu. bu çocukla eğlenmek arzusuna mukavemet edemediğini anlattı. İkisi de bü oyünu uzatmak İ Sonra kocasına, düşünüp, gülüstüler; Cevabı alan bahçıvan, sevin- cinden kabına sığmıyordu. Ka-| rarlaştırılan günü Sabırsızlıkla bekliyordu.. Kendi kendine: — Cür'et eden, daima kaza- nır, diyen adam, doğru söyle- İmiş. Diyordü.. O gün, yeni €sva- İbını giydi. Muayyen saattan ev- vel oraya gitti. Genç kadı sa- bırsızlıkla bekliyordu. Ona, söy İllemek içini; zihninde bir takım cümleler hazırladı. İ OTamikadınım geleceği “saat- te İçeriye bir erkek girdi. Ken- İdisinin oturduğu masaya doğru İilerledi.. Cebinden elli frank çi- | kasarak: | —Bunu alınız, dedi, madam hizmetinizden memnundur. . yönün li Bu adam; kadının kocası lidi... ui kız, benim yalıya kapatıl- dığım ilk günden beri gâh w- zaktan, gâh yakından hayatı- mın hemen her safhasını bilen, görebilen bir kızcağız. Ondan sakınmadımı, ona bütün yarami açtım, nasıl bir felsefenin beni ancak yaşatabildiğini, yaşamak için yaşamanın.. ne demek ol- duğunu ona uzun uzun anlat- büktü, bilmeyorum neden ve ni çin gözünden bir damla yaş a- kıttı!, İçlendim: Eğer, kalkıp gra- mofona bir şen plak koymasay dum, belki ben de ağlayacak- tım. Yarabbim, bu ağlayış ne teh- likeli, ne korkunç bira izlerine hir yangın alevinde kavrulan başımı koymuş: PAZAR FESİ Dedim. Zavallı kız, boynunu! | Mektepliter müsabakası Başvekilin nutku 86 mcı haftanın ikinciliğini kazanan Galatasaraydan 140 Mahmut Şerif Beyin yazısı şu- dur: — Başvekilimizin nutku — Muhterem Başvekil İsmet paşanın son hâdisatüzerine irat ettiği nutuk hiç şüphe etmem- ki haftanm en mühim hâdisesi- ni teşkil ediyor. Bu mühim nü- tuk ayni zamanda İsmet Paşa hükümetinin çok kıymetli bir prensibini'de meydana çıkardı. Matbuat ve vicdan hürriyeti! Menemen faciasının aldığı sı il bazı muhalif gazeteleri h Wi telâşlandırmıştı. Başvekilin nutku bütün endişeleri bertaraf etti ve Halk fırkası namına mev |kii iktidarda bulünan İsmet Pa- şa hükümetinin muhalifleri ta- rafından iyi anlaşılmak isten- miyen politikasının iki mühim cephesini de vuzuh ile anlatmış oldu. Başvekilir nutkunun esasını şu tahlil teşkil ediyor. “Bizde iktidar mevkiinde bu- Iunanler mes'uliyetsiz bir ta hakküme doğru gittiler. Muha- Hfler ise tenkit hakkını öne sü rerek devlet kuvvetlerini ayak altma aldılar, Menemendeki imürtecilere de cesaret veren devlet makanizmasının zayıfla- dığını farzetmeleri idi. Başvekil, nutkunda yaptığı tahlilerle daima ya ifrat ya tefrite kaçtığımızı anlatıyor. ve soruyor: — Devle kuvvetleri aile yor diye tenkit hürriyetini tak- yidata mı tabi tutacağız? Bu suale çok kat'i bir “hayır!,, ce- vabı verdikten sonra hükümei tin hiç bir zaman “mes'uliyet- #iz tahakküm, e doğru gitme- yeceğini izah ediyor. İşte mat- buat hürriyetine taraftar olma- dığı Iddia edilen başvekilin hür riyet prensi Nutkun neticesinden anlıyo! ruz ki ifratla tefritin ortasının İ bulunması zaman: gelmiştir. İsmet paşa bu nütku ile varıl- jve kendinin de tamamen hürri- yete koşan bir devletçi olduğu- İnu isbat etti. Bu nutuk devlet jotoritesi nammada bir şaheser- İ dir, Edebi bir lir KİZGARLAR çıktı. Her kitapçıda bulunur. "a eli EE Bana Cahidi bul... Beni, kaçır! . Diye yalvarmıştım. O zaman me masumdum, ne bam başkav dım, bu kızın temiz ve hâlâ gü zü yaşlı, gönlü yaslı kalbine ne kadar yakındım! Halbuki, şim. di aramızda katrandan, balçık- tan bir uçurum var!, avuç kül olup yere yığılacağı- mı zannediyorum !, Bunun içindir ki, onun yaşa- an gözlerine hiç bakmadım, o un ruhundaki derin sızıya hiç aşinalık göstermedim. Plaktaki Kazaski aklım; di ve,. Bambaşka yerlere dü. Ondan Nedim Bey Nazmi yi sordum: — Ne yapıyor?.. çen hâdiselerden hiç haberi yok, — İyi... . Ve... Ona ba-! Dedim. Baktım, aramızda ge KANUNUSANI, Mizah, Edebiyat, Bilmecemiz bilmecemizin hür şekli Bugünkü Soldan sağa ve yukardan 1 — Et satan (5) Kuşun si (5) 2— İsyan Ben (3). eden ye (5) Beyaz (2). 4— Cet (3) 6 — Caket (4). Katı (4). | 8 — Gift değil (3). Yet (2). 10 — Valide (3). Başına nuna (K) gelirse bitik olur risefainin bir vapuru (3.) Tunuslu Mahmut ve Mahrakı se- de Ali paşalar ahfadından ve mer bum Feridun paşa mahdomu bik maarif eminlerinden Nafi Reşit ve Mithat Hayn ve Mahmur Beylerin kain biraderi Ameli Hayat Fransızca ve musiki muallimi viyolonist Meh- için, ne yapmak lâzmm geldiğini | ması lâzım gelen neticeyi izah) mer AH Feridun Bey dün'kalp sek- mektebi müdür muavini vesimden vefat citi. Bu, gür halt san'atkirım pek an! gaybubeti umumu Enç camiinde İski makbere, cak ve Teşvikiye kılınarak Maç m | meti ilâhiyeye tevdi olunacaktır. Ak İ Jah rehmet eylesin Önümüzdeki GRETA GARBO NİLS SATER'i bir aşk ve ihtiras rormanı ol OLUMEK HAKKI Hliminde tak, edecektir. ye dönünüz. . . Diye yalvardı. Durdu. — Amin... Demez?, i ... » Tarabyada karşıma çıkr Sanki, şeytan bizim yanda bulsaydım, #ılaşma oldu ki sonraki e alak b şti Ve... Boyulmunun ucunu gö vd 12894567 s9 1911 biimecemiz aşağı tayyare- (4) İyi 3 — Nota (2). Bir vasıtai nakli- 5 — Vakit (4). Uçan (4). 7 — İnce değil (4) Oturan (4). 9 — İstifham (2). Saç düzelten(5) 11 — Bir kedi ismi (5). İsten- mek (5). İRTİHAL nen at Cenazesi bugün öğlevir kal Bu ismi hatırınızda tatunuz. ans içini 0100606400066 çarşamba akşamı MELEK SİNEMASINEA Hanımefendiciğim o konağa Fakat, ne yapabilirdim ki, ol ayacak şeye hiç kimse: Nedim Bey Nazmiyi Ulviye- den ne diye.. Sordum bilmem? Beyin sofrasında bulunacağımı zı ona haber vermiş gibi. gittiğimiz zaman onu Tokat! — Mutlaka haber almış... Derdim. Fakat, öyle bir kar- dal olmasaydı onun da benden aşağı kalır yeri olmayacaktı. Geldiği zaman saat bir, bir bu çuk vardı. Amma nasıl geliş?... |mi?. Zil zurna sarhoş. Hem de ya- Diye bir muhakeme yürüttü, tük: ve bur|daha sonra damı masasına o-| KKELKAK O Kİ TELGRAFNAME Paris 11.1.1931 ARTİSTİK SİNEMASI İSTANBUL TERENNÜMÜ dinemağı birden eylerim. Bu deki ÇARŞAMBA AKŞAMI gösterecek olan sineme” muvaHfakıyeti AŞKIN On işarla kesbi mız İçinde O cek, (B). So (3) Sey ves Taban | dde ve yaşında Bat de rah JEAN ANGELO ra temsil edilen tümâmen Fransızca sözl ahı ve sevimli filmle operet #z tineler 35-55-65 kuru ve dim Sakin eri tastik etmişlerdir. nun geldiğini görür Hayati Beye eğildim: var!.. Dedim. O da: verdi! Hayati | medim. Güldü. Eğer, yan gibi sarı, mavi bir gözleri var! iskan- bükle baktı. baktı, kafasının içinde: »k gibi |turttuktan sonra, geldi gere aynı haftası başlıyor. — Ömrümde bir defa dının ötekisini beğendiğini gör Bu akşam Muganniler Kıralı: MAJIK SİNEMASINDA MANY GARISTIANE ve Jından KIRALİÇA AŞKI Mon voeur incognitoj tü, şar Fran. Haşiye: Bugün yalnız ma- iş gibi DOS Mitinelerr 2,30 ir kadın. Uzun boylu, sarı », genç bir taze. Fakat, gözlelleri!.. ri biç hoşuma gitmedi. Hattâ, o) görmez, Sahiden bir kadın. Çı tuhaf Sarn'at ASRİ SİNEMADA İSPANYOL AŞKI DOLORES DEL RİO VİKTOR MAK LA 040400p önününicki çirşamba akşamı i SEFİLLER #iminde JAVERT ve ŞEFKAT filmind PİERRE BARNAC rollarını oynamış olan JEAN TOU LOUT.... Charles 3 MASKE fransızca sözlü ve şarkılı filminde wrz endüm edecı ci İHARLES VANEL ile İRENE WELLS tarafından temsil edilmiş ŞAKA fransızca sözlü ve şarkılı füüm Bu İlimde; Poüet, Lı Java —Ellerisizden öperim madam— ve: bili yazılan ( Ousni je danse vee ri kömali muvaffakiyerle Deli Şarkıcı yayanı hayret sözlü ve şarkılı süperprodüksyonunda Küçük ve dehakâr aktör SONNY BOY ie beraber temaşakaranı göz yaşları gerkötmektedir. Buğün Şehzadebuşında 4009 MİLLİSİNEMA SERSERİ KIRAL Sesli sözlü şarkılı ve tamemen zenkli muazzam ve muhteşem b Ven: setli makinemizin İstanbulda mevcut bütün sesi siz rına faik olduğunu filim tüccarları ve Beyoğlu sineme — Hihhhh.. Şu çıtkırıldıma bak. Amanne çirkin gözleri ir ka- Nedim Bey Nazmi, bizi gö- rür görmez bütün sarhoşluğu- na rağmen, masaya şöyle eğile-| dersiniz ihtimal,| oNüsret: — Gideyim mi, gitmeyeyim |dim. Sara yakışır yer!. MX 607 EN 2345 684 Himinin o elyevm Pariste gösterilmekte — olduğu tilmin önümüze temenni ederim. Brsvndberger Mere nin eseri Aynca ) şarkılarım dinl AL JOLSO gönerilmekte olan O suv; — Nasılsınız Prenses B Ben de yavaş yavaş çi dan çıkıyordum. - Fazla Dedim. Alay ettiğimi dı. Ellerile kendisini göği rek: — Ne halde olduğumu yorsunuz. . . Dedi, Şeyh zade Mithat sordö — Nereden böyle?... —Büyükderede Şul Kimse kalmadı!, Dedi, ilâve etti ğ — Sultan suyuna çık! — Oraya sultanlar gid: Dedi ve.. Hep birden — Kah.. Kah.. Kah