30 Ağustos 1930 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

30 Ağustos 1930 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ni La k gi ç » “ m * e a uz ZER N k ? pi iyi ağ ; d ci EŞ © teiv yazır yazamayız amına kadın pi a bein portremi tulacaktım. | İÜ 40 yapınız, dese ressam kızar mu aca; | Halbuki, o gün hayatımda ik de İ 4 bar, Hem sizin kıracağınızı hiç ümit fâ olarak; çalışan © kadınların me) eme, günkü gazetelerdeki resimle | muhakkar ve bişare olduklarını act 4- rinizden o anladığıma & göre siz çok| Gı gördüm. zu olur da birkaç satır yazarsanız — mz?.. Allah kadınları Tevfik Fikret “ni görünce dişlerini gicırdattı: E sularınızı, civarı, o « Kısa bir süküttar sonra ilâ- MİLLİY! SUMARTEŞİ 30 AĞUSTOS 1ad0 Fikir, * © Bililiiyef Asrın umdesi “Milliyet” tir 30 AĞUSTOS 1930 İDAREHANE — Ankara caddesi No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, İs Telefon numaralı: İstanbul 3911, 3912, 3913 ABONE ÜCRETLERİ G iye işin için mi?, Verirse ne âlâ! Lütfen aşağıki satırları okursunuz, vermezse aldır- maz geçersiniz. başlıyayım: Annemin anlattığına nazaran ve tesmen 31 yaşında İsem de sir bu na korkmadan üç yaş daha ilâve e- debilirsiniz!, . Boyum -1,70 ve ağır. ğın” 100 kilodan fazladır. Yooo!, Hüseyin Rahmi B£. yüzünüzü buruş turmayın!.. Ben size ne dedim? Alay 400 kuruş 800 kurug| YOK. Ne yapayım? Ben de sinema ar 6 « 1400 | |tistleri gibi ip ince olmak istiyorum 10-4 1400 2700 » İsmma. Sofrada yemeklerin karşısın Gelen evrak geri verilmez Müddeti geçen nushalar 10 kuruş tur. Gazete ve matbaaya “ işler içini de: — Aman kollarım, bacaklarım in- ce olacağına kafam, ruhum ince ol- sun!,. diyerek o an için zerafet ve #rodayı ihmal ediveriyorum. Ha ne dedimdi?, Evet bu heybetli vücüde Allah meşin gibi bir cilt ver miştir. Aman beni zenci sanmayın! Ben Türk kızı Türküm. Yalniz. boylu. boslu, şişman, esmer... Şim İdi artık dinleyin: Etendim!,. Ben gençliğimde biri- ni sevmek budalalığında bulundum. Bugünkü hava Dün hararet en çok 27 enaz 18 derece idi * Bugün hava açık olacak tüzgür poyraz esccektir Haftanın yazısı İakat bu sevgi meselesi başa gelen bir hastalık, bir dert gibi İnsanın ni Üğl elinde olmıyan bir şey. Bu aşk'be- Yazı sıparışı ni e bale koydu ki, nazarımdi sevdi Hamdolsun iktisadi buhran ya- | gim erkekten başka değerli, kafalı, vâş yavaş geçmeğe başladı... Her ta-| meziyetli, yüksek ruhlu, seciyeli, rafta işler açılmağa yüz tuttuğu gi bi. yazı üleminde de hareket peyda oldu. . Ezcümle dün bir hanım oku- | yucumdan bir mektup aldım. Bu okuyucüm Üstat Hüseyin Rahmi Beye gene kadınlar aleyhine bir yazı Hem şimdiye kadar çalıştığım mües sipariş ediyor ve — bilmem neden?—| seseler - yüksek seviyeli memur kul- © buişe benim delâletimi istiyor. Hü.|lanan müesseselerdir. Buna rağmen “seyin Rahmi B, üstadımızla reka,| beraber çalıştığım bu O eekeklerden bet haddimiz değildir, onun kadar) biçbirini sevdiğim erkekle kıyas e demem. Amma diyeceksiniz kis — Bu surat ve bu vücutla sana kim bakar?.. Hayır Hüseyin Rahmi BE Esa- sen ben bana iltifat eden erkeklerden | bir erkek kalmadı. Halbuki hâyata atılalı şimdi 12-15 sene > oluyor:.- Sabahtan akşama ka dar birçok erkeklerle © “beraberim. aleyhinde yazı biz de yazabilirdik. Bize sipariş ettiler de memnun kal madılar ma?.. Ne ise bu bahsi kapa- yalım... İşte mektup: “Hüseyin Rahmi BE. Size bir gün bir kadın müracaat etse - ve dese ki: — Elendim, sizin bütün ahlâk girkinliklerini tasvir etmekteki kud- cetiniz malâm.. Ben size bir mevzu! vereyim de bana hicvedici bir yazı ya! Anızl, Bu söze bittabi kızarsmız, “Beni Yenicami arzuhalcısı mı zannetmiş, bu kadın?.,, dersiniz. Amma neden Hüseyin Rahmi B£.?. Faraza böyle bir kadın meşhur bir ressama git- de: diima hürmet gördüm. Buna maz har oluşum da — emin olun — kı- dınlık gururumu muhafaza etmekli- - ğimir neticesidir. İşte Hüseyin Rahmi Bİ. ben bu tarsı hayattan ne mes'ut ne de müş” teki: çalışıp dururken, mensup oldu dum milessese bir tenezzüh tertip! etti. Bu tenezzühe bazı o erkân ve şefler refikâlarmı getireceklerdi. Ber. bu habere pek sevindim. Hem'â- imirlerimizin ailelerile tanışacak; hem de yalnir erkeklerle gezmekten -kur- Tenesgtibe gelen erkân cefikaları hanımlar bir grup oldular; biz çalı. gan kadinlar da ayrı bir gup olduk birihirimize kediler gibi bakmağa baş ladik. Şefin biri beni haremine tak- dim edecek oldu. . Ah me feci vazi- yete düştüm; . Ben ayakta onları otu Curken bu hanımları selimlamak mec Luriyetinde kaldım." Bu hanımların biri dudaklarını bükerek başka taraf İlaca bakıyordu... Hele gözkapaklar: Akdülleziz gibi buruşuk bir kocakarı borsa bakmamak için gözlerini süze başını çeviriyordu, sarki her birile aramızda'bir şeyler geçmiş gi- &i hiç birimizle görüşmeğe tenezzül etmediler. Akşam yemek zamanı, Beyefendiler içecek diye harımlara İayrı bir sofra ihzarını düşünmüşler. Fakat bizi erkân-refikaları hanımla fin sofrakına almadılar. Güya ah- © halim bir tipsiniz. Belki sadece gü-- iersiniz. .. Fakat ah o gülüş yök mu? © İşte beni öldüren odur! Onun için sakın gülmeyiniz. o Atımayınız dal Yalnız dinleyiniz © kadar. © Şimdi maksada giriyorum: Eicndim ben yukarda yazdığım gi bi sizden küstahça bir yazı istiye- cek değilim, yalnız size müracaat! is dertleşmek istiyorum. Belki bu derdim sizce şayani dikkat bir mev- ! size minnettar olurum. Ne yaparsı merhumun “deve,, si gibi yaratmış Dertlerini dinletmek onlar için dir. tabii ihtiyaçtır. Yalnır şu cihet şayanı dikkkattir. Hüseyin Rahmi B£.: Kadın genç ve sözleri de hafif olursa acaba o der di dinlemek bir erkeğe zevk veriri “Milliyte,, in edebi romanı: 59 —4———— Mahmut Yesari li duruyordu; Hürrem Hakkı, bağırdı: z — Bir şey söyle, Rasih; ; Bo — içe | — Ne söyliyeyim? — Buna çare? — Neye amcacığım? Hürrem Hakkı Bey, kollarını yanma sarkıttı, omüzlarını kal- dırdı: — Anlaşıldı. Sen, müthiş su- rette intikama karar vermişsin. Rasih Nevres, sakin bir 8€s- le, tatlı tatlı sordu: yeti — Bunu nereden çıkarıyorsu- — Bilmiyordum, bilemez-İnuz? — Asıl belâyi değil mi?. “ Yeğeninin cevap vermediği- — Ben bilmiyordum.. Kom- daha doğru- mubhitinizi tanamıyordum.Ba Müsaade edin $e derdimi açmıya-| Micenap, güzel velhâsl - mülernraci | mefret öderim. Ben arkadaşlarımdan | nezzüih tertip etmiştir. Miksez ve düşkün kadınlarmışız gibi. Bu vaziyet karşısında imkân olsa derhal oradan kaçardım. Fakat çarna gar otürdüm, amma izzeti nefsimin me derece cerihadar olduğunu tah min edemezsiniz! . O güne kadar cemiyeti begeriye i- çinde tesadüf ettiğim, görüştüğüm bütün insanlardan nezaket ve hürmet görieğe alışmış, « küigük bir istihzaya istiskale maruz kalmamış bir kadın işin. bu mekadar tesir eder?i. İşte Hüseyin Rahmi BE o tesi- 4 yazayım dedim fakat kudretim inüsait olmadığından buna imkân bu- lamdım, Kimseye bar olmüümak, kimseyi | ir'aç etmemek için çalışan, cemiyet (işin müfit olan bi kadma, evinde İ kocası * tarafından temin edilmiş re- İiah içinde akşama kadar -malâyani İ şeylerle vakit geçiren akdından ne için aşağıdır?.. Neden muhakkardır? Avabz herkes böyle mi düşünür? Kuzum Hüseyin Rahmi Bt eğer ları müdafaa ve ötekileri tac veğır bir yazı yazınız diye rica fer « cw, beni gülünç, iptidai ve gcuk ruhlu bir kadın telâkki etmezsinir de | gil mi?. Oh işte bu büyük derdime| sizi ortak ettiğim İçin biraz ferahlı Bu vesile ile sizi tasdi ettiğim için kusürumu affediniz! E mi Hüse- yin Rahmi Bİ. Derin hlirmetlerle... Aslına uygundur müstensihi FELEK Kadın birliği Yalovaya bir tenez- züh yapıcak 30 ağustos cumartesi günü Kadın Birliği Yalovaya bir te-| öper! niz iskelesinden hareketle Kadıköy | Büyükada, Heybeli adaya oğra- yarak Yalovaya gidecek ve ak-| şam saat 20 de Yalovadan hare ketle Büyükada, Heybeli, Ka- dıköy, Kandilli, Beykoz; Tara- bya, Yeniköy, Boyacıköy, Beşik taş, Üsküdar köprüye gelecek: | tir. Vapurda büfe serbesttir caz! bant vardır. Vapurda bilet satı- lacaktır. Piştaniden' ( Çekoslovak) bildiriliyor Yeni mbbi istatistik” ler: nazaran” İnsanların yüzde yetmişbeşi “adali “we malsali -rotatizma. dan müştökidirler. Bu afetle mücadele etmek içini en - iyi “çate beynelmilel ve eşkidenberi tamamığ. Piştaninin “( Çekoslovak") Rad yanetivite hastası © ile muraf, Piş ti çaiürile 'kükürü kaplıalaridır. bir ada üzerinde bülanmaktadır. Bu rada hususl konforu haiz Ve tesisatı lâde olan “Termya Palas oteli vardır ki ba tesisat OGümamen sıcak menbaların üzerinde kâindir. Türkiye için; Piştani “kaplıcaları müteşsili “8. JAKNEL Mahtumu Ağır E& Sokak, Havyar Hanı No. 12-14. İstanbul, “Talep vukuunda liz mgelen “tafsilâe verilir. öürk bu hanımlara hievedecek bir ya siz çalışan kadınları bakfı buluyorsa- | sabah saat 10 da köprünün Ada! “Mizah, Edebiyat, Akciğer veremi... Hekimlerle cerrahlar arasında Dr. Rusçuklu Hakkı Geçen sene Pariste | kurulan son| da on altı defa şişer, kabrır, on altı cerrahlık © kongresinde Ortaya ko: | defa caki haline gelir, * Eğer vaziyet nan birinci mesele akçiğer veremi! vahim ise, bu şerait - altında tedavi nin cerrahça tedavisi idi. Bu, işi: | güçleşir. Talancı mikroplar akciğer tenlerin haytetini, mucip olmuştu. Çünkü bu bastâlık, - şimdiye © kadar! yükler açarlar. Bu oyuklar birer ya öcal: hekimden iel gele" ve beles: İ cebin” > Bebillerin sehirleri İle, ha: shhat usultinün tatbikını © istiyordu. | rap © olmüş Tieüiçlerin ankarile veya İ Şimdi cerrahın eline mi düşmüştü. ?/hut fırsattan istifade ederek oraya Eğer öyle ie cerahlrığın bu yeni zu| kadar gelen başka malkroplarla pisleş| terinden “'nâler bekleniyordu?. Cer-|miş yaralar... Maksat bu oyuklar. tâhlık bu kadar kurban veren, slel-| dan o pislikleri boşaltmâk, âdi bir ya- husus gençleri öldüren bu korkunç! ranın ağzını bitiştirir gibi, o oyukla: hastlığın gilasım - bulmuş mu idi?...İrin cidarlarınıda pekleştirmek için İşte makalemizin mevzuu, biribirine yaklaştırmaktır. Ciğerlerin! Uzun şüren hastalıklar içinde şi- | daimi hareketi bunu düşlinmeğe mü- fa kabiliyeti en çok olan veremdir. İ midir. Yaralı kısım hareketten ala- Bu, bir Bakikattir. Lâkin itiraf et kolmazsa yaranm kapanması müm- melidir ki bir çok © tecrübeler üstü. kün müdür? Bir Ooynak kımıldan İçok defa bir yeise münkatip oluyor.İhap geçer mi?. Hasta ciğere bu is- Bu, ündan ileri geliyor: doğrudan | tirahati, temin etmek. İşte mesele | doğruya “ hastalığın üzerine tesir e-|bu... Bu ihtiyaçtan akciğer veremi: nin cerahça tedavisi doğdu. mahsus, umuz Hekimlij kestızhı Höstalik; bir mikrobun akci-- e i yaşatır. Hekimlik, çalışır, çabalar, tabri! savağınasının beyhude olduğunu, kay yapmasından ileri — geliyor. O ; nağının tükendiğini anlayınca cerrah yok.» gerlere yerleşmesinden, orada bat halde bize İzem olan şey mikropların! |lığr sahneye çağıtır. Herhalde cer- onları! yuvasma: kadar giderek orada mahvedöcek, hiç olmazsa mey um iş lerine devam edemiyecek bir hale ge| tirecek — bir ilâç bülmaktır. Bu ilâcı | henüz” ele geçitemedik.. Bu İşi gö- cür diye ortaya çıkarılan ilâçlar çı- rahlığı, başka suretle tedavisi müm kün olmıyan fenalığı kesip atan bir vasıta gibi telâkki etmek te haksizlik olur. Verem bahsinde o, bambaşka bir tarzda iş görmektedir, O, urları Mpa . İkenip attığı, yaraları deşip boğalt he Gi rel eei LİN tığı gibi akciğerdeki fenalikların da klâsik tedaviye yardımcı olark kalı | kökünü kazmayı düşünmüştür. Bu. diler. Bular Bişhes Bübükleri “te; | 2 talsilumı sürecek olen birçok biti güfiye,.. dehilen kudrete yardım! “PePlerden dolayı bu. denemelerde ve mümkün olursa o kudreti takvi-| DuYafak olamamıştır. O vakit yukar. Ge süsü Dölleldik; da taslağını çizdiğim meseleye yanaş e mıştır. Akciğeri istirahate mecbur Aradığımız. ilâci bulabilecek mi- : z “ İetmek. > Şüphesiz bu okadar parlak! yin? Ümit ve itimat: küzmi - Br kar İyi. çel ld.” kina dane dar çalışmanın, — çabalamanın bir mes'ut netiteye ermemesi imkânsız dır, Koca'şair Vezirin dediği gibi: Gün doğmadan meşimei şepten neler doğar, ir frenk gaisinin de buna yakin, | mekzua müyjasip bir mısrar var: “Geceleri aydınlığa inanmak daha| hoştüz kuvveden dile, çıkarılması kolaydı. Göğse . hava vermek, sun'i olarak Pünomotoraks yapmak, tasavvur 9- hundu, Her akciğer Pilvero'denilen bir dor ba içinde sarılıdır. Bu torba, cidar lar biribirne temas eden iki yap- raktan müteşekildir. Tabü halde, iki| yaprak arasında ancak bilkuvve de- | nilebilecek kadar bir mesafe vardır. Lâkin içine hava girer ve yahut su bi rikirse “ö inesafe açılır, hatifleşir, bu iki halin her ikisi de ayrı ayrı birer hastalıktır. Birincisine Pünomotoraks ikincisine Zatüleenp: denir. Bu boş- luğa hava girdi mi, akciğerin açılıp) genişlemesi ehemmiyetli surette zor laşır: Havamın miktarı arttıkça ci- ğerin hareketindeki' zorluk ta artar. © Bu ilâcım aşı mı, Serum mu olaca ğı şimdiden kestirilemez. İhtimal ki insanlar selâieti serumda bulacak. , İ Bugün bile «bu kabilden ilâçlar var ki veremin akciğerlerden başka” yer! Teri tutan nevilerinde “ümit “olundu- undan fazla muvafakıyet gösteri- yor. İ Aramalar, « taramalar, Sıkt elem-) ler nihayet bu yolda muvaffakıyet- | le sona eretektir. © Bu mes'ut neti- lerde büzrr büyük, bazısı küçük o- | ne temel atmış olan bu nikbinlik |mayıp istirahat etmezse oradaki ilti- İ giladığı İs varmış. Bu Kaplıcalar Vagnehriide bulunan | ceyi beklerken bir tarftan da klâsik tedavi usulünü de tatbikten geri dur İmuyoruz. * We, muvaffakiyetler de jelde ediyoruz. Lâkin... Lâkin mağlâ itirat etmemek te çocuk! İ biyetlerimi luke olur, Niçin bir.akciğer veremini yen - İsmek, bir kemik veremini, bir bez ve) İ remini, hatta bir karınzarı veremini mağlüp etmekten zordur?. İhtimal ki akciğerler verem basilleri için biçil - miş kaftan, orada'ferih fahur yaşı- yorlar. “Tehlikeli bir hayatiyet ve fa aliyet kazanıyorlar. Bir de akciğerler durup dinlenmerler. Bu da basille- rin işine yarıyor. Akciğerler, dakiku- bir an gelir ki artık. hiç işliyemer; mecburen istirahat eder; Bundan ne netice bekleriz? Bir düzüye sıkıştık çocuktum. ediyor, hepsi başka bir yey söylü- İyordu. Nihayet hastalık geçti. Fa- kat uzun bir mekahet devri geldi ki bu sıkıntılı günlerimi kapalı bir oda içinde geçirmeğe mecbur tutuluyor. dum: Bereket versin güreşli, ılık bir yerdeydim. Dışarı çıkmamak mahru: İmiyetini pencereden güzel mânzara- İys seyretmekle telâfiye çalışıyordum. Yeni yetişiyordum. Hissediyordum. ki sihhatim yerine geldikçe bende de yeni bir takım arzular canlanıyor- du. Bu arzuları insanı hayata “bağ yan arzulardır. Ben de artık haya İta bağlanıyordum. — Ne hissediyor. İdüm-?.. Duyduğum şeyi ben de iyice tahlil edemiyordum. Yalnız bir takım wübhem hayaller görüyordum. Bu ha yaller o kadar tatlı bir hisle beni avu tuyördü ici saatlerce bunların peşin- den ayrılmıyordum. Artık büsbütün iyileşmiştim. İste diğim gibi gerebiliyordum. Civar- daki komşulardan birine davet edil- miştik.. (Bunlarla yeni tarığıyor- duk Genç ve güsel bir kadın bizi kar: zaman me yapacağımı şapır- #muştam, Titriyordum. Şimdi düşünü- yotum:. insan o yaşta nekadar mah çüp oluyor(... O gün nasıl geçtir. Bilmiyorum. Yalnız büyük bir bul ran geçiriyordum. Çünkü bu kadın! benim hayalimdeki kadına (okadar İ benziyordu ki kendisini sevmekte ge- İ cikmiştim. Çok geçmeden anladım isi bu ka- dın kocasından memnun olmıyan bir kadındır. Sarhoş, çapkın bir koca- Uzun müddet işi itiba- barile zevcesinden uzak, başka yer- | tuğu iki ameliye © dahâ var, Birisi göğsün genişlemesi için verilen emri| nakleden siniri | kesmek; diğeri de hasta akciğer cihetindeki birçok ka burga kemiklerinin birer — parçasını kesip kaldrımak. Bunların her ikisi de mühim ameliyelerdir . Tatbikleri müstesna bir meharet, kemale ermiş bir tecrübe ister. » Ariha, minha birer tahrip demektir. Her hasta kolayca! nefsini telim etmez. Bu cihetle cer rahlığın bu nevi o müdahalesi ancak müstesna ahıvale münhasır kalır. Ümidimiz lâboratuvarlardadır; BU yük bir üstadın söylemiş olduğu veç bile: “Cörrahlığın üstünde * bir ilim İ l ça * ciğerlerdeki öyuklarıniçinde'ne varsa boğalir avuç içinde Sikolan sün gerin deliklerinden fışkıran su gibi. G pinlkler nefes borularına akar, ora) İdan dişariya çıkar. /Pislikler defol! İduktan sorra oyuklarin cidarları bi. | ribirlerile sömasa gelir; akciğerdeki | yaralar kapanmak işin — muvafık bir; hale gelmiş olurlar, Bu usul her haş- taya tatbik olunamaz. Bunu hekim kestirir. Cerrahlığın verem tedavisine sok, i | vakit doğacak, şifa güneşi... yardır; O ilim ki bizi cerrahlıkten bi- le kurtürâcktar.;, Gözümüz lâbora- tuvarlarda, . En iyi tetkik ettiğimiz ve her gün iboğüz boğaza mücadele ettiğimiz hal İde üstıraplarımıza gülen veremden İ bizi kurtaracak olan ilâcı oradan bek- liyoruz. : Lâboratuvarların ufuklarındaki 2- laca karanlıklar sıyrılıyor gibi. . Tan yerinde ışıklar belirdi. Bakalım, ne çıkarma. Bir arkadaşa ihtiya- Gım var, Seninle kir: kahvesine gidelim. Bu hava sıkıyor beni. . — Neye sinirlendiniz? — Yalnız bugün mü? Kaç za- mandır sinirliyim. Fakat nef- simle mücadele ediyorum. — Farkındayımi, amcacığım! Hürrem Hakkı, Rasih Nev- resin önünde durdu, kaşlarını çattı, kollarını" göğsünde kavuş turdü: değilmi? Rasih Nevres, başını iki yana salladı: — Hayır, istarapla, :. İnanmam! ii ga çalışırdın. Rasih Nevres, hüzünle gülüm sedi: — Acımasına Li- — Görüyorsun ki hasta dene gil, sizindir, Sizin mevki vaziyetinizi,'eğer ağır düşmü yorsa hâysiyetinizi düşünerek : davetlilerimiz' var, diyorum. Hürrem Hakkı Bey, boynunu büktü: — Doğru, sana hacet kalma- dı. - — Bilâkis, ben, aksini temen- Hürrem Halkı, hırçmlaşmış-| - tı: — Benim davetlilerim ii? Onlâr”kendi kendilerini, hatta! ahbapları, afkadaşları ile birlik, te davet ediyorlar. — Siz, âlıştirdıniz! — Yine hınç “alıyorsun, Ra- sih!- — Ve lezzetle seyrediyorsun, Rasih Nevres'in kaşlarının a-| dim. rası buruşmuştu: —Hayır, amcacığım, ne hunç, ne de intikam alıyorum. Daha öyle bir fikrim, niyetim yok! Hürrem Hakkı, Rasih Nevre- se gözlerini kırparak baktı: — Eyvah, desene ki - yandık. İntikam almağa karar verirsen, baban da, ben de yandık demek EL neden, ne diye inti- kin nasıl Körkirebiiird v6 hâ-| kam alayım? Eğer bu işte, be-noktada, amcasına değil, gaip lâ da nasıl kurtarabilirim? Bu-jnim zararıma, aleyhime bir şey| bir muhataba cevap veriyor gi- gün sizin teklifinize, evet! Diye var idise, neticede sizlerin daha miyorum. Çünkü davetierimiz aleyhinize oldu, sizler daha za- Nevres, temkinli temkin-| cek haldeyim. Sen de müşkülât| var. O davetliler ki benim de-İrar ettiniz! ibir yere gidemeyiz. nisederdim. Fakat kabil “değil- di, imkânsızdı. Bu netice mu- hakkaktı. Kaçınılmazdı. — Peki; meden vaktile söyle- medin? — İnanâcağımızı, dinliyeceği- nizi yüzde beş ihtimalle tahmih; tasavvur ey israr eder- Rasih Nevres, omuzları dü- gük, acı atı baktı: — Benim hakkı kelâmım yok |: ki... Hürrem Hakkı Bey, bu ses- siz isyan kalbinde bir ğin duydu: — Neden çocuğum, pek âlâ söylerdin. Rasih Nevres, gözleri başka bi idi: — Davetlilerimiz var. Bugün karşısmda, damarın koptuğunu, kanadı- ” — Allah aşkına devam etme Rasih... Davetlilerimiz sözü, Ilk aşkın hatırası Hiç unutamıyorum : Uzun süren bir hastalık geçirmiştim. İ Anam, babam günlerce, gecelerce endişe içinde ne yapacaklarını yaşır- | bulamıyacağım. lerde bulunuyormuş. Yeni bir çocuk nasıl severse'be sevdim. “ Çıldırasıya. « ra ziyaretlerimiz devam gil. Fükat bü güzel edil sında “ okadar korkak ki hemeü hemen ne şaşırıyor, — adeta kendi d ) yordum. — Bilhassa © önün yacağı bir şey söylemek, b Bi bir vaziyet almak endişssl Genç bir İ mitsizliği kalbin uğ anlatmak için Bu güzel kadını gittikçe buluyordum. Onu son sek, ince görüyordum: — Kimbilir, diye düş bu müstesna kadın sından ne isterap çekiyor!” Bu kadına malik olmak, © sut etmeyi düşünüyordum! lik, tecrübesizlik!!, , Bir gün gene orada idik şişman, kaba tavurlu bir adi Bu adamı görünce garip bir dum: © Her halde salonda #9İ hava * esti. Bu adem ke larındanmış. . Sik sik gelip edermiş! Bir genç kadına ba bahsettim. Kimse yoktu. dın ani bir hareketle beni” kesti; şen, tatlı, bana cesardi bir tavurla!: — Bırakınız, dedi, mizden bahsedelim!.. Ben ona aşkımı itiraf O da beni mesut etmeklütfÜ gemedi. O da beni sevd etti, . Sevincimden kalbim oradan ayrılmak saadetimi dime tarif edemiyordum. İli gün sonra tesadüf beğ hakikatle karşılaştırdı. j nın evine gelen şişman ad sederken, hissettiğim nef mamıştam. Beni | dinliyef güldü, beni süzdü: — Sen hayatı bilmiyo o şişman idam kimdir biliyof Xi Güzel kadının çıldırasıya adam ki aşkının mukabilinde mediğin adamın servetine bö yeri... a Bir yıldırım inmiş, beni iniştil, . Dostuma. -biteebi, söyliyemedim. Güzel sevdiğini © söyliyemedim. Dostum devam etti: — Güzel ve genç kadınıBi damı © sevmesine. şaşı mi?.. Buna hayret etmedi yatı öğrenmiş olacaksım!? Bugün bunâ örük anlamış bulunu o yaştaki aşkımı şimdi b gür nuz! Diyecekti, Lâkin e aticasmın bundan #j beni sinirlendiriyor. Evet, evvel ce davet etmiştik, etmiştim; Fa kat bu kadar olur mu? Davetin şekli, zamanı, usulü vardır. — Fazla yüz veriyorsunuz, amcacığım! — Nazik olmak kabahat mi? bileceklerini aklıma sığdırama- miştım, Ne ekeni mi adamlar, | ler. — Daha uzun yaman ren Nevresin mm kininde ki şiddeten ürpermişti — Ne düşüntüyorsun? Ne il ruyoruz? Gidelim, Çınar altında hasırlara uzanıp kafamızı dinliyelim. Rasih Nevres; çabuk yoruldu düşündü. Hürrem Hakkı, di du: — Evet, serin serin; yatarız. - Davetlilerimiz Hürrem Hakkı, hiddetle yere vurdu? çi iri — Muhakkak g ni bu ini — Fakat hepsini meyiz. Aralarında Dah — Belma? ie Hakkı, ŞİT ek ç lu, hazin hazin içi — Sus... Bütün akm N: Rasih levres, değil, tenkitle, rar

Bu sayıdan diğer sayfalar: