20 Temmuz 1930 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

20 Temmuz 1930 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

çadırldır. Halkta « bulwr e tek başına kalmış 'un seneler bakımsızl! şirin caminin tamiri lüzumunu nazarı di larımı ve çatlayan sıvalarını tamir ettirdi. Carniyi yyah kafileleri gelip ziyitret etmektedir Pendik, hele şu mevsimde hakikaten havasına, manzarasına üm olmrıyan köylerimizden bil irinca yolunuz güzel bir çam ve zeytin ormanına çıkar.Zeytin | her saatinde k İdenilen bu mesire denize kadar uzanan geniş bir sahadır, Şu-| cılarla doludur. buraya dağılan çadırlar da orada geçenlerde kurulan kam- cılar arasında hele bir kısmı var >rinlemek ihtiyacı * Sıcaklar arttıkça soğuk içkiler sarfiyatı aa 0 nisbette çoğal Yollarda, adım başında bir şerbetçiye tesdüf ediliyor. Halk | YATdir. Bundan maada küçük bo inlemek ihtiyacile bira, ayran, gazoz, dondurma limonata YA dükkânların adedi (70-B0)e a alıp yuvarlıyor. u caddesinden Galatasaraydan Şişliye kadar olan| bir müslüman mabedi olan Ağaca-| ; tan harap bir hale gelmiştir. Evkaf| ikkate alarak | ———rmmeiazmeşe — - ; * örekçi.. |Çörek ve boğaça, — satıcıları, nelerde pek çoğaldılar. uzun olduğu bu İn s İcle günl İevsimc , simit, kuru örekle karın doyurmağı kül iktısada uygun bulan- #si f pek çoktur. Ma Fi bi 1 çörek ve emmiyetle m <_g':| hiyettedir tak bi tmaları da İmektedir, acuz fih çöreklerin en mahlüt yağla yapılmak İdır. Hele bazı fırıncıların çı boğaçalar Ç te yenilecek gibi değildir. A manetin fırıncıları tef- lef olan memurları iyorlar mı?. ralkın sıhhatine ta mesi itibarile her halde Soara bazı yeden yapıldığı meç eler çıka- fatlerle nte şayan gö boğaça, olmağa " İstasiyondan sola doğru | | sahvehaneleri istisna etmek i- MILLİYE' PAZAR <— Zu AEMMUZ. 1Y30, Her sene haziran sonlarına doğru karpuz bollanır. Halbuki bu sene sıcaklar bir parça geç başladığı için. karpuz ve kavı mahsulü halâ bollanmış değildir. Bazı bostan sahipleri para et sin diye ham karpuzları koparıp şehre gönderiyorlar ve bunları çoluk çocuk, olgun olup olmadığına bakmadan kapışıyorlar, Bi- ünün hemen| biyecilerin tanesini kırk paraya| duyan birisi geçendi ze sorarsanız karpuzun iyisini beklemek için daha birkaç gü k seyyar satı-|satıkları kurabiye için, gelene| — Bu kurabiyeciler, iyi hoş| Peklemeli deriz, Bu küçük sati-| geçene: ama diyordu, haraç almaktan SY Ka ; İyana köprü tahsildarlarını geç- dir ki adeta köprünün gedikli.| — Efendi, köprüyü ağız tadi-İfer Kük parasını almadan leridir. Resimde görülen kura-|le geç. .. Diye bağırdıklarını| adamın yakasını bırakmıyorlar.. Istim boyacılığı nehalde ? Harbıumuminin bize öğrettiği iktısat kaideleri arasında bir elbiseyi birkaç sene giyebil- mek için onu tersine çevirmek havı dökülmüş olanları boyaya vermek gibi ince buluşlar da vardır. Memleketimizde islim boya- cılığı da işte bu ihtiyaçtan doğ- müuş ve süratle terakki ederek bugünkü mütekâmil şeklini al- mıştır. | Bundan onbeş sene evveline |kadar bu sanat hiç yok değildi. Fakat mevcut boyacı mağazala. rı kâmilen hıristiyanların elinde idi . | | Â Köprü üstü, Daha süt kuzusu sayılır Memleketimizde ilk türk is- lim boya fabrikasını kuran Akif Latif Beyin bize verdiği malü- mata göre şehrimizde islim bo- yacılığı yapan (5)kadar fabrika Şu ayı yavrusuna bakın daha süt kuzusu sayılacak çağında üç aylık var yok... Buru her nassılsa ele geçiren adam besleyip büyütecek sonra yaşı kemale gelince burnuna halka takıp oynadacak desek bun? imkân yok. Çünkü sokaklarda ayı oynatmak menedileli yılla baliğ olmaktadır. Bunlar, hem oluyor. Yoksa bumini mini ayınm postuna mı göz diktiler a dersiniz KaC mirci- ' Boyacılıl;bem de gapka tai Artık orasını bizden değilayıcığı besleyip büyütenden liği ile uğraşmaktadır. sormalı... İslim boya usta ve amelesinin mikdarı ise 250-300 kişi arasın- dadır. Çıraklar ayda 25-30 orta işçi- ler 40-50, kalfalar ayda 80-150 lira kadar para kazanabiliyorlar Boyacıların bizde oldukça in: kişaf etmekle beraber Avrupa boyacılarına şimdilik rekabet imkânı yoktur. İstanbulda yapı- lan elbise boyacılığı, bu iş erba bt tamamile terfih etmekten || Uzaktır. | Kahvelerde tavla, iskambil atanlar j - S ü LK » ge Son günlerde sıcakların art—lcımışlir, Sokaklarda mendil sa ması mendil sarıfyatına da tesir ! tanlar çoğalmıştır. Bahşıs almiyanlar | Son günlerin dedikodusu ara |sına bir de garson bahşişı karış- tı. Garsonlara yüzde on verilsin mi, verilmesin mi? Garsonlar cemiyeti: “verilmezse lokanta- cılar garsonlara verecekleri ma | aşın acısını çıkarmak — için ye- |meklere zam yapacaklar,, di- yor. Lokantacılar cemiyeti ise: “Zaten biz bunu çoktan düşünü- yoruz,, diyor. Netice ne olursa olsun gar- / |sonlara ayrıca bahşiş vermeme- İnin çaresi yok değildir.Döner ke ca herkes açık havaya koşar. Ü- |tavanlı yerler, yaz kış müşteri-|den ziyade dışından ııoşlaniyor—'bamüm' ee Tocilie . GEĞİREEE, tü kapalı havadan mahrum yer| siz kalmazlar, İskambil, tavla|lar ve kapmın önüne birer iş.| 8örson bahşişi almazlar. Şu hal rkaç ay için rağbetten dü-| domina gırla gider. Maamafih| kemle atıp tavlalarına iskambil.| d€ yemeklerimizi Tokantalarda bu üstü son günlerde pek boğucu bir hal|lerine orada devam ediyorlar.| Yiyeceğimize köftecilerde mi dan yalnız|âlan sıcaklar kahvelerin daimi| Resmimiz Sultanahmetteki sıra| yiyelim? Artık onun orası sizin | müşterilerini bile ürkütmüş ola-, kahvelerden gösterivor. |bileceğiniziş.... Yaz gelip te sıcaklar başlayın| cap ediyor. Bu is kokulu, basık| cak ki, bunlar cla kahvenin için-

Bu sayıdan diğer sayfalar: