2 MAYIS 1930 ABONE ÜCRETLERİ Türkiye için Hariç için aylığı > 400 kuruş 800 750 , 1400 1400 2100 Zİ Gelen evrak geri verilmez ddeti geçen mushalar 10 << 1 EA Ni 4), Garete ve matbanya alt İİ BUGÜNKÜ HAVA İ Dün hararet en çok 2Zö enaz 3 derece idi Bugün rüzgâr lodos Söz arasında İbzan lâfın kısası İ Adliye Vekili söylemiş... Şddelumum! izah etmiş.. Hay Rifat Bey mahkeme salo- İ şda bar bar bağırmış, Şimdi zetelerde. Dün “Mil. uyorlar: ii — Adliye Vekili “Türk hâ- ilerinin adelet ve istiklâlin- kimse şüphe edemez. .,, or. Halbuki İstanbul müd- © amümfsi matbuat davalarını İNİ sa'ya naklettirdi. Niçin, ne- 35, çekinerek? i; Taklı söze hiç bir şey dene- “ ». Ancak işaret edilecek bir « tm varı — Müddeitumumt kendi le- e bile olacağını tasavvur et- çene nasıl hâkimin bitaraflı- ilden şüpheye düşebiliyor? şe Mahmut Esat Beyin gür Türk vatandaşlarınm ku. nda hâlâ çınlayıp durur- ?. İşte asıl mim noktası bu en- nin üzerinde, bu vehmin te “üründedir ki bunada Os- i vir konuşmadan: İbi /1- Gazete yazıyor, kuduz ço- ie giliriz: Hatta Babıâli caddesinde h erdemin ey Emanetpenah?.. ... Hayret! kadar gariplik varsa biz- “görülür. İşte bir garibe da. Defterdarlık konservatu- b Yaptırıyor. . Ri ! iye ticarethane farzetmiş işazanç vergisi istemiş. ie || aptırılap plaklar: Milli şar. 44 Fumız. Güdülen yol da mil <i kei derleyip toplıya- "#ek ve. Halkı kendi ruhu- İi terennümlerine ısındırmak, “İp, Acem, Bizans nağmeleri. Gtesirlerinden koruyabilmek. İsen şu iki anlayış ve gidit öğ sındaki farkı görünce: Ti #ayret ediyor ve kendi ken- İS soruyor: # Böyle mi operet, opera ar feri yetiştirmeği düşünüyo. ağı düşü- # Muhiddin Beyin kulakları asın! *.. NM Birtashih farkı Aarz1jı€ İçler toplanmışlar ve... “#İĞE ahır yapmağa kendileri NÜ Asrın Umdesi “Milliyet” tir. kuruş, muahedesi imzalandı ya, şimdi muahedenin tastiki (o meselesi mevzuubahsolmaktadır. Muahe deyi İngilterenin tastik edece- gine şüphe yoktur. İngiliz si- yasi an'anesine göre, böyle mü- hüm harici meselelerde parlâ- mento daima hükümetin nokt- ai nazarını tasvip ediyor. Diğer taraftan Amerikada vaziyet başkadır. Amerikada hükümet tarafından imzalanan muahede| lerin meriyeti için Ayanın tas- tiki lâzımdır. Ayan ile hüküme- tin harici meselelerde © üyuşa- madıkları meseleler uyuştukları meselelerden fazladır. Hatır- iardadır ki Ayan meclisi Reisi- cilmhur Wilson'un Versailles'- dan Amerikaya götürdüğü sulh muahedesi: le tastik etme- mişti. Sonra bize daha yakın bir misal, Lozan muahedesi- dir. Amerika Ayanı, hüküme- tin ısrarına rağmen, Lozan mu- ahedesini de tastik etmemişti. Fakat geçen hafta Londrada imzalanan muahede, aglebi ih- timal tastik edilecektir. Çünkü Reisicümhur o Hoover, tastik meselesi yüzünden çikacak müş! külâta karşı ta o bidayetinden tedbir almış bulunuyor. Ayan meclisinin, ayrı fırkalara men- sup iki mühim rüknü olan Ro- binson ve Reed Londraya gi- den heyeti murahhasaya dahil ler. Demokrat ve Repübli- fırkalarmın meclisteki iki mühim rüknünü o heyete dahili etmekle Hoover, muahedenin tastikini emri vaki haline koy- muştur. Bununla beraber, mu- ahedenin bir çok itirazlara he- def olacağına şüphe (yoktur. Büyük donanma - taraftarları, Amerikaya tahsis edilen tonaj miktarının az olduğunu iddia edecekler. Teslihatın tahdidi- ne taraftar olanlar da Londra muahedesile, Amerika silâhları nm tahdit değil, bilâkis tez- yit edildiğini görerek itiraz e- deceklerdir. Çünkü Amerika, kruvazör tonajında İngiltereye müsavi olmak için derhal 70,000 ton kadar inşaat (o yapmalıdır. Tahdidi teslihat için toplanan konferansın bir garip neticesi de bu olmuştur. Japonya'ya gelince; burada da hükümetin 7:10 nisbetini fe- da ettiği tenkit edilmektedir. Muahede ile tesbit edilen nis- bete göre, Amerika ve İngilte- re'nin 15 ine karşı, Japonya, 9 nisbetine malik olacaktır, Fa- kat her memlekette her zümre- yi memnun etmemekle beraber Londra muahedesinin ( tastiki bir emri vâki telâkki edilebilir. ... Tahdidi teslihat muahedesi- nin beş taraflı olmayıp, üç ta- raflı kalmasına sebep, İtalya i- le Fransa arasındaki rekabet i- di. Bu rekabet yüzünden Fran sa ihtiyaç olarak ileri sürdüğü tonaj miktarında tenakus ka- bul etmemişti. Şimdi Fransa- nm bu husustaki müşkülpesent liğinde devamma sebep teşkil edecek bir mesele daha çıktı. Almanya, Versailles muahede- sile inşa edebileceği (o beş harp gemisinden ikincisini de inşa- için teşebüsatta bulundü.Bunla- rın birincisi Erşatz Preussen na mındaki zırhlıdır. Teknik tara- fınr anlamıyoruz, fakat, Cep 2: Haftalık icmal | Londra bahri tahdidi teslihat| dilen bu beş gemi hiç. Fakat altında kalmasını, fakat Atri- ka tarafına asker geçirilmeme- sini istemişlerdir. danın idaresinde iştirak hakkı talep etmişlerdir. İngilizlerin bunlara razı olmadıkları anlaşı- müşterek milkiyet hakkı veril- mekle beraber, müşterek idare hakkı verilmiyor. donanmaları külliyetli miktar- mühimce bir kuvvet teşkil et- meğe başlamıştır. Bilhassa Al- man fenninin ve tatbikile bu gemiler, müstesna birer silâh olmuşlardır. ..* lisanlâ bahsetmeğe başladılar. Gandi harekete (geçeli, Hint milliyetperverinin tuz imali İn- gilzlere biralay o mevzuu ol- muştu, Fakat memleketin muh telif yerlerinde arısızın kıyam- lar çıkmağa başlayınca hareke- tin ciddiyeti anlaşıldı. Hindistandan bize gelen ha- berler tamamile İngiliz mena- biinden veriliyor. Hatta İngi- liz gazeteleri bile, haberlerini hükümetin tabi tut- ğunu iyice anlamak o mümkün değildir. Fakat şurası muhak- kak ki, ilk defa olarak bütün Hintliler müttehit bir kütle ha- linde İngiliz idaresine karşı cep he almışlardır. Hint müslüman- larının bundan müstesna oldü- ğu bazı o Hintliler tarafındaç söylenen nutüklardan anlaşılı- yor. Fakat nutukları | İngiliz ajansları tarafından o dünyaya yayılan bu adamların ne dere- ceye kadar Hint müslümanları- nm cfkârmı temsil ettikleri ay- rı bir meseledir. Müslüman olmıyan Hintlile- re gelince; şimdiye (kadar en mutedil ve hatta İngiliz idare- ine taraftar olanlar bile hare- kete iştirak etmişlerdir. Diğer taraftan kıyam teves- sü ettikçe İngilizler | idarede mi Vali Hindistanda fevkalâde vaziyetin o mevcut olduğunu İ- lân etmiş, fevkalâde salâhi- yetlerini istimal etmeğe başla- mıştır. Her gün yüzlerce Hint- li hapislere (atılıyor. Mat buat hakkında öyle kuyut vaze- dilmiştir ki, bir çok © gazeteler tatili neşriyat etmişlerdir. Hü- lâsa Hindistan, istiklâli için ça- lışan bir milletin manzar: arzediyor. Tarih sahifelerini iyi tetkik edenlerimiz için bu klâ- sik manzaranın teferrüatı meç- hul değildir. E s.s Mısırirlar ilebu gaye- ye varmak istiyorlar. Londrada Nahas Paşanın — riyasetindeki Mısır heyeti ile İngiliz hükü- meti arasındaki müzakerelerin inkstaa uğradığı | hakkındaki haber doğru çıkmadı. Müzake- relere henüz devam ediliyor, Fakat müşkül bir safhaya gir- diği anlaşılıyor. Müşkülât Su-! dan ile Süveyş kanalınm iş-| gali meseleleridir. Verilen ba- berlere göre Mısırlılar Süveyş kanalın Asya sahilinin işgal Sonra Su- Sudanda: Mısırirlara' İ yor. İngilizlerin da tahdit edildikten sonra, bu, icat fikrinin kuvvet ve harp kabiliyetini haiz; Nihayet İngiliz gazeteleri, Hindistan vekayiinden ciddi bir Hindistan! tuğu ağır sansörden şikâyet &-| diyorlar. Bu itibarla neler oldu-| tazyikat yapmaktadırlar. Umur! büyük harp kabiliyeti ne hâkim olacaklarmı Lehistan'a. Fransız - ask mümaneat edileceğini iddia ile telâkki etmektedirler, devletlerin kuvvetlerine sahip oldukları zamanda Almanyaya tahsis vermişler, Gazetede bu havadisi seri hasını okurken: — Hayal, Gibi okudum da tuhafıma ti. Her halde: — Hayal!, , gmkân bulunmadığına karar Olacak. Bir tashih Farkı. * rhilısı ismi verilen bu geminin olduğu söyleniyor, Her halde Fransız- lar, bu gemilerin Baltık denizi- lerinin deniz. tarikile nakline derek, bu kabil inşaatı endişe Filhakika harbin ferdasında nihayetsiz deniz bir Sudan devleti . teşkil için şimdiden program hazırladık- ları anlaşılıyor. Gazeteleri di- yor ki: “Mısırlılar Mısırın, Mi- sırlılara ait olduğunu söylüyor- lar, ayni mantıkla Sudanlılar da Sudan'ın Sudanlılara ait ol- duğunu iddia edebilirler..,, İşte Sudan'ı Mısırdan ayırmak için takip edilen programın ana hattı budur. ve er. “5 Rusya, nihayet İngiltere ile bir ticaret muahedesi imzaladı. Konsörvatör hükümetin 1927 senesindeki telâşlı hareketile inkıtaa uğrayan omünasebatın siyasi cephesinden sonra şimdi de ticari cephesi tamir “edil miş oluyor. Siyasi cephenin tamirine taraftar olmakla yeni bir lev- git Okturuval? dir? ra kâfi gelecekmiş. . Zaten faz ipkasına sebep ne? Odada hareket meseleden dolay müzakere olmu: çelseyi tatil etmiştir, | birile görüştük, bize dedi ki; | maye alımmıyacak, . Bu hava 8i alan eski gediklilerden miş: alınmıyacakmış! İdar yâhey! FELEK Anne ve Çocuk li, besleyici yiyecek ister, Süte yine devam edilecek. Buğday ttırılarak , sütlü Sebze sularma çocuğa yedirilir,butl halebi yapılır. Sütle pişirilmiş az şekerli, az sulu patates ez: mesini çocuk sever; bununla gü zelce beslenir, iskorbit hastalı- ından korur. 13 aydan sonra artık hiç me- me vermemeli zaif ise bir, iki ay daha günde, 2 defa meme ver- meli. Yavaş yavaş çocuğa mer- cimek nohut, fasulye ezmeleri, et suyu ile şehriye çorbası, taze tuzsuz beyaz peynir, az yağlı irmik kurabiyesi, sulandırılmış teçel komposto, muz yedirmeli. Kuru sebzelerin kıymeti gıda iyeleri pek çoktur. Bunlarda al- bomin fazla, kemiklerin teşek- külü için fosfor vardır. Bunları pişirmeden suda bırakıp kaba- ran kabuklarını ayıklamalı ka- buklarını çocuk hazmedemez. Mercimekte demir var. Adeta et yerini tutar, Yumurta sarısı- nı azar azar vermeli. Yiyeceği ezmeleri et suyuna karıştırma- lı hazmedince artırmalı. Yumur ta sarısında fosfor, demir, yağ vardır pek besleyicidir. Beyazı bağırsakta tefessuh eder rahat-| sızlık verir, Vücutta kaşıntı ya- parsa kesmeli, Yumurtayı haz- medemiyen hatta bundan 26- hirlenen çocuklar vardır. Çocuk lara daima kaynatılmış'susiçir- meli. 18 aylık olduktan sönra ispanak, havuç ezmeleri, et sü- bastı, pirzolayı ateşte kızattıp sıkmalı suyunu bebeğin Yyiyece- klerine karıştırmalı veya az kı- zarmış ekmek içini'ince doğra- yıp bu kızarmış sıkılan etin su- yu ile ıslatıp yedirmeli, Et, seb-. ze, hububat unlarile kaynatılıp suyu içirilmeli, Tuzsuz balık e- ti, tavuk eti vermeli, Dr. Cei imzalanan ticaret muahedesin- de bir tarziye daha vardır. Rus! ticaret mümessilinin diploma tik salâhiyeti haiz olduğu, bi naenaleyh meskeninin polisin tecavüzünden masun kalacağı kabul ediliyor. o Hatırlardadır ki 1927 de İrigiliz polisleri Ar- kos şirketinin © yazıhanelerini kırıp açmışlardı. Şimdi imza nan mukavele ile böyle bir hi ! Zeki İngiliz hükümeti, eski İngiliz hükümetinin yaptıkları için tar- ziye vermiş demektir. Şimdi reketin tekerrürüne meydan bi- rakılmamaktadır. A.Ş. Bir taraftan kaldırılması öte taraftan ipkası istenen şey ne- Cevap: Oktruva! İşittik ki E r kalkarsa lasını düşünen de yok; Şu halde Bizim —Allah kimin varsa bağışlasın — İstanbul ticaret o- dasında geçende bilmem hangi şiddetli bir reis B, derhal Azadan üşt — Kırk yılda bir hararetli bir celse oldu ona da kader razı ol- madı, , Yahey! — Soyu sülâlesi kesilir!, . Fuhuşla mücadeleye 'dair o-) Aspirin alır: lan nizam İstanbul gazetelerin! — Ağrısı kesilir... de intişar etti, bu nizama-göre artık umumhanelere . yeni ser- şöyle görüşürken arkadaşlar- dan biri bir gece kahvesinde işit — Ayol artik evlere yeni kız| — Ya! Desene yetmişine ka- © Sıhhi bahisler Bir yaşına gelen bebeğin mi- desi, hazım yolları az çok te- B kemmül etmiş bulunur kuvvet-| oynamağa gelmez: arpa, yulaf, pirinç, mısır, mer- cimek, muz kestane unları, İr- mik gibi kavrulmuş unların ke- mik suyu İle çorbaları. yapılır. sulu irmik çorbası, gitlaç, ma- yu ile tirit yedirmeli yağsız kül! Kesilir... Bilmem ne münasebetle idi: — Gördün mü, dediler, he; ite hoşafın yağı buz kesildi. İbi manet oktrüvanın ipkası lehin: de çalışıyormuş ğı değildir, adam dermandan kesilir. kesilir, evirlerde, hırsızlık e- dır: — Ah, bir ayağı der dururuz. İ Günün bir kaç saatinde mut- İlaka: — Çeşmenin suyu kesilir... İ Ailah düşman başına verme- sin. kesilse. .. İnsanın : — Kısmeti kesilir... Yevmün cedit geçinenlerden ise günün birinde sıp diye: — Maaşı kesilir! Yahut, yoktan bir sebep icat edilip: “ şeylerle — Adamın bir yeri kesilir... Allahım, ne kötü şeydir o: — İdrarı kesilir. .. Bâzan de kazaya gelip: — Kafası kesilir. , . Ortalığın bir ande: — Duman kesildiği de olur, Soğuk gecelerde ayaza karşı: — Çivi kesilir... Vakia her yiğidin harcı değil dir amma, bazan da: — Para kesilir!,. Kızdırmağa gelmez, baştan aşağı: — Sinir kesilir. . . Yahut ta hiddetinden: — Sapsarı kesilir. . . Hoşalın yağı, Sivas bağrı gi| bir şeydir ama hoş lâftır. Sık sık hepimizin başından geçer. Fakat, kesilen sade hoşafm ya- Hızlı hızlı yürümeğe gelmez; Ya çocuğun sütten kesilmesi? O- ri Mİ İnun firaklı şey olduğunu bilen-| Yordu. Sanki başı gökyüzüne ler bilir.Bağırır bağırır da bir- Meho ile Sokak fenerlerini yakmakla geçinen Meho, Hasan ağanın kızı Fatkayı almak (istiyordu. Babası razı oldu. Fatka artik kocasının evine gidiyor. Meho İtipki ilkbaharda sevinen kuş- lar gibi ne yapacağını bilemi- ermiş gibi .kendini sevinçten büytmllş hisseden Meho heye - canından kâh şuraya, kâh büra- ya koşuyor, bağırıyor, bir topaç gibi dönüp dolaşıyordu. Bir ta raftan düğün hazırlıkları görü- Türken Meho da anasına, diğer kadmlara yardım etmek istiyor ğı İdi se jeâ fırlıyarak: lıyor?.. ta... dı, duvarda asılı duran iri bıça” dan mirastı ve şimdiye kadâf İkimse dokünmamıştı. Haykır- — Yok, ben sağ kaldıkça kim nn Fatka —Sırp edebiyatından — Meho irkildi, Sonra yerinde — Ne, ne diyorsun?.. Kim 2 — Kim olacak?.. Hasso Bak Fatkayi aldı, götürdü... eho çılgın bir halde, tırla” aldı. Bu bıçak ona babasın- Fatkayi alıp götüremez, Bü vura âlemin karısını kaçırma ne olduğunu © gösteririm Bazı muacciz misafirler var» elinden birşey İrağmen iş görmek istiyordu. yorgunluktan bitip tükenmişti. Meho ayakta | durabilecek bir halde bile değildi risi yırtıldığından o içleri çıkı- yordu. Hem yattı, hem de ya- yaşça kendi kendine: — Bir kere Fatka gelse, dedi bunların hepsi düzelecek. Ya- rn akşam bu vakit Fatka bu- rada, benim yanımda buluna- cak. Daha söyliyecekti, fakat tatlı bir yorgunluk her tarafını sardı. Şimdi, güzel kolları çıp-; lak bir halde, arkasında yal- nız hafif bir gömlekle sevgilisi Fatkasmı gözünün önüne ge- tirdi. Meho'ya tatlı bir nöbet gelmiş, sanki yanıyordu. Fat - ka onu okşuyor, güzel ellerile onun bıyıklarını çekiyor ve Me- ho'yu kollarile tazyik ediyordu. Meho: Bizde olagan şeylerdendi Sık sık karanlıkta - kalırız. Sö- zün kısası: — Cereyan kesilir. . . Alıcı ile satıcı arasında: — Piat kesilir... Sonra: — Saç kesilir... — Sakal kesilir. . Tosunlar arasmda: — Afi kesilir... Kız tarafı ile oğlan tarafı a- İrasında: — Söz kesilir.... Ben bunları sıralarken arka- daşlardan biri iğilmiş omuzu- mun'üstünden yazdıklarımı oku du. Bitirince dedi ki: — En mühümmini unutmuş- — Nedir o? — Havyar... Hakkı var, Ne tatlı kesilir! kâfirl,,. M.S. pi Açlıktan nefesimiz Sön senelerdevişleri iyi gitmi yen bir müessesede kâtiplikle çalışan bir zat anlattı: — Oturduğumuz odanın için- de bir koku ia. oldu. . Gönül — Ah, diye haykırdı, bu ne güzel bir şey olacak.. Kendini zaptedemiyerek ya- tağından fırladı, kendini oda- nın ortasına attı, Soğuk ve çıp-| lak tahtalar üzerine yığılarak inler gibi: — Uyuyabilmek mümkün ol- sa!... diye söylendi. Yerin tahtaları Mehonun a- ğırlığı altında — çatırdıyordu. Fakat Meho hayalâta devamla: — .. “Sonra onu “dizlerimin! üstüne oturtacağım. Öpeceğim. O'da beni öepecek. Güleceğiz, söyliyeceğiz. Sonra gene öpü- şeceğiz. İşte böylelikle uzün bir zaman geçineceğiz. Lâkin bir gün gelecek, Fatka bana bir de çocuk verecek, Ben sokakta i- ken müjdeciler yetişerek: “Me-! ho, diyecekler, bir oğlun oldu!, Bu oğlan büyüyecek bana: “Ba- ba!..,, diyecek.. Ben sevincim. den çocuğu öpeceğim, Fatkâyi öpeceğim. Meho bu hülyanın cazibesi- İhe.o kadar kapıldı ki “Hakike' ten Fatkayi öpüyöfriüğ gibi du daklarını şapırdattı. Sonra etrâ- fında buldüğu şeyleri! kucaklı- yarak müstakbel oğlunu kuca| lamış gibi seviniyor, bu-sevinç- le kendinden geçiyordu. Fakat Meho bu tatlı hülya- ya dalarken kahveci” İbro'nun valışi, korkunç seti * “kulağına bulandırâcak, insanın içine tik» sinti verecek bir koku, . Fakat! hiç kimse bu berbat kokunun i bilmiyor. Dün öğle üzeri, kâatların üs- tüne eğilmiş, 'tedahüle kalan i aylık maaşımı nasıl kopara- bilirim diye düşünüyordum. Bir arkadaş odaya girdi: — Pöf...dedi, bune koku böyle. . —Bilmem demeğe kalmadan »düştüler ve söz bir ande kokunun-mahiyetine intikal et-| ti. Birisi: — Fare ölüsü olacak! geldi. Kahveci söylerken sanki ağzı kulaklarına varıyordu: — Mcho, Meho. .. Fatka el den gidiyor... »2219:0:9:0:01018: 0-88 Bir başkası: — Hayır, ayakyolunda tıka- nıklık var! Mütaleasında bülun- du. Nihayet bana sordular: — Acaba ne kokusudur? üldüm : | — Halâ anlıyamadinız imi? Koku yabancı değil. Bizim ken gelmemesine Akşam oldu. Meho da artık Utacık oda- sındaki yatağına kadar güç hal gidip uzandı. Bu ufacık odayı Meho herkese methedip dürur- du. Sözde bu odanm duvarları resimli imiş. . Fakat bu duvar- lar eskimiş kirden £ başka fır- ça yüzü O bile görmemişti. İ Nerede kaldı ki resim?,. Zemin katında bir oda, rutubet ve du- mandan ne hale gelirse bu da öyleydi işte... Eski bir yatak, es ki bir yastık. Bunların ötesi be-| & İben. Eğer kendi “evinde onun kafasını koparmazsam bana gö vur desinler!., Bu hızla dışarı fırladı. Hasso'nun evi önüne geldiği zaman: — Dişar: çık, diye haykırdı. İçerden evvelâ bir öksürük, sonra bir küfür işitti. Sonra bir pencere açıldı. Bir ses işiv'di, güzel bir baş göründü: — Yok; Hasso gâvur deği dir Gâvur, hem de gâvur oğlu gâvur sensin!. Ben o Hasso'yu seviyorum. Seni değil, onu sevi sanki kopuyordu: — Sen beni aldattın hat. di- ye haykırdı. Penceredeki kadın cevap vermedi. Ona doğru tü- İkürdü. Sonra çekildi. Şimdi Hasso pencereye gelmişi — Çekil oradan, dedi, yoksa seni bir kurşunla gebertirim, Meho göğsünü açtı: — Vur! diye haykırdı. Fakat Hasso tam nişan alıp ta kurşunu yollıyacağı | sırada Meho kaçmağa başladı: — Niçin, diyordu, artık Fat- ka için ölmek İlizrm mı?.. Meho koştu, koştu.. Hasso'- un kurşunundan © kaçıyordu. Kan ter içinde koşarken kendi- nin birisi tarafmdan sarsıldı ğmı duydu. Bir ses: — Meho, diyordu, haydi da- vetliler gelecek, bu kadar uyku yeterl.. Yeni neşriyat Türk Spor 81 inci sayısı dün şayan dik- kat yazı ve resimlerle çıktı. —-— 49 saat Zeplinle havada Geçen o Teşrinievvelde bir Balkan seyahati (o yapan Graf Zeplin'e, o sırada Almanyada bulunan Cümhuriyet başmuhar riri Yunus Nadi Beyde binmiş ti, Nadi Beyin seyahat intiba- larını kaydeden bu yazılar, ki- tap halinde mevkii intişara va- zedilmiştir. Her kütüphanede bulunan bu kitabı tavsiye ede- riz, —— Resimli “Ay” ın hürriyet nüshası Resimli “Ay”. mecmuası, Ahmet Rıza Beyin ölümü mü- nasebetile, Mâyıs nüshasını hür riyet mücâhitlerinin hatırasını tebcile hasretmiştir. Bu nüsha” da Ahmet Riza Beyin ve Sultan IHâmit devrinde Avrupada Meş- rutiyet inkılâbını hazırlayan mü nevverlerin hayati vardir. Ayr ca, büyük hürriyet şairi Namık Kemal'in hayatı ve © tanınmış muharrilerimizin onun halkın“ daki mutaleaları neşredilmiştir. m Zayi Cuma günü köprüden 10,15 de adilar ve Pendiğe hareket eden vapurda kahve rengi bir çanta içinde Zeiss Ikon markali 912 körüklü bir fotograf ma- kinesi kaybolmuştur. Bulan di kokumuz.. Açlıktan nefesi. : ayor yahu? Kulak Misafiri 10 lira mükâfat mukabilinde idarehanemize teslimi rica olu” nur. ZİLEZİ 2SE 3 g