.'ÜEJ: W Ümdesi * 1 MART 1930 k me—Aıhrı caddesi vE> iiryet 'l 'elefon numaraları: » ..ı stanbul 3911, 3912, 3913 “ı» BONE ÜCRETLERİ L.lşı evrak geri verilmez V beti geçen nushalar 10 kuruştur. ğrüdüriyete müracaat edilir. '*ıu_mmiı ilânların mes'uliyetini bökç Yabul etmez. v ç «İİUGÜNKÜ HAVA gaH in hararet en çok 7 en ax yece idi. Bugün hava kap: ir hafif poyraz esecektir. İ e ı laitnnın : yazısı 2 hattaki -bendimde urdığını yazmıştım. Fa -&azı uzadığı için alt taralı- )ıılayı bırakmıştım, Da- _ıIn arkadaşlarımdan biri alt tarafı ne oldu? diye ben de: v ?Gelecek hafta okursun! 1danı verdim, kızdı, dediki: W JBu Homerik değil, Nu- P A işemisi! Böyle taksile hi- danlatılır mı?Biz o dostu- | hiddetinde serbest bıraka imize bakalım. Şimdi ge- 'taki yavının tatsilâtını ,amanıza hâcet yok, Sâde ( gayın ki ben vapuru ge- e © arkadaşlarımdan ayrila- 'İşaridora — çıkmıştım, beni :; tüzelce) kadın çağırdı.) )'ı ilk emliğ e tı — *:n ıım geçme: n bu çetrefil lisanın işe Üıımemmm oldınnvg iyi değil! Gelin kü eye gidelim, orası daha 4 iüpânenin, şöyle rüzgâr . yan (1) bir yerine otur- « Zile bastı, gelen garso- ismarladı bana da: arkadaşlarınız- içecektiniz!... Ve de- lade etmesini bilmeli. tereddüt etmiye-. iz değil mi? Şşüphe etmeyin beye- “Milliyet” tir. | 30 Telgraf adresi: Milliyet, İs| . İÇ! zete ve matbaaya ait işler için giki aydır öğrenmeğe hqı ki kere düşer . Bunlar- | pabiliriz. Şimdi açık fırsattan — istifade|muhabereyi bendeniz idare edi- . Şu halde böyle bir tek- | yorum . ismim görüşe- Han, Benimle evlenir misini Çok düşünmeğe hacet yok. Evet, yahüt. . . yin! Beh aptallaştım... Bön bön Ikadının yüzüne bakmağa baş- ladım, .: O devam etti... — Size kendi hakkımda taf- silât vereyim. Ben San Pran- sizko şehrindenin. .. Anam ba- bam büyük zelzelede öldüler... İ a! Türkiye için Hariç için | Dünyada tek başıma yaşıyo- l 400 kuruş 800 kuruş/rum. Senede 350,000 dolar ira- ( ”40500 » ;;:g ” |dım, Teksasta petrol -kuyula- rım, Pahama hissem var... Ha | yatımın icabatı paramın pek faz kısmını bile sarfa kâfi gel- Bu seferki ile üç defadır devri âlem yapıyorum. .. Çayı şeker- li mi içersiniz? Benım gibi İşte tabiatlerimiz de uygun, |Spor sever misiniz?... Yi |Çok iyi... Ben tenis, buz üs- tünde Hokey, yüzme, cilik, kürek, golf, sürgün avı, dağa tırmanma, otomobil, tay- yarecilik, binicilik, yaparım. . Sizi orijinal buldum, eğer bön | ve fena huyluü değilseniz iyi ge- çinebiliriz. Paramm idaresini size bırakırım... — Teşekkür ederim, Mis! Lâ kin arkadaşlarım bekler, vapu- | run kalkmasına da pek az var... mıisaadc »Ne — O, enteresan şey! Ne ga- zetesi. — Milliyet! — İngilizçe mi? — Ne münasebet? Türkçe ve fransızca! — O, iki lisanda... kaç yüz- bin basar?,.. — Bu sdale nasıl cevap vere bilirim ki Türkiyede basılan |bütün gazetelerin yevmi baskı- 81 yüzini bulmıyor. . — Bunu aöyliyemem! San'at sırrıdır. , « | | dolar alırsınız? — Yüz lira kadar? — Lira ne eder? üz kuruş!... — Ya! kuruş kaç dolardır? — Vallaha! Bu bir karişık hesaptır... i| — Neyse! Herhalde iyi para , " Jolduğu anlaşılıyor... Otomobiliniz kaç tane? — Doktorlar otomobile bin- meyi men ettiler, .. Miydemde şey var da! |. — Bu fenât Beraber arabaya binemiyeceğiz! Bari atlarmıza biniyor musunuz? miyorum! — O,ne iyi,neiyi! Prens | |dö Gal gibi. Mükemmel. Ne- gerse o kadar meshur olür ve Gurnuşlu tilki avı- geçiririz. , ve artık Amerika- | na çikarı: Fahirin gözleri şimşek çakı- ordu . — Böyle işlerde birinci şart ketum olmaktır. dedi Cev-|d! —O hılde sizinle bir iş ya- &üuhm. Ahmet Sami Beyın Antalya u— metxdifer işini takip ettiğini liyorsunuz . — Malüm efendim, bütün — Ahmet- Sami Beyin size Gene evet! de- | miyor, Tam otuz. yaşmdayım. | yelken- si: — Ya! Pek âlâ ayda kaç bin | — İki defa düştüm, artık bin | MİCI ytiğiniz parayı birkaç misli ola- rak tazmin ederim. İnu bir hesap etsek, .. İa ne alabilirsiniz? Kadımın sorduğu müteselsil |süallerden pek — şıkılmıştım... dedim ki:, — Biraz hava alsak! |. —Peki! Haydi yukarı çıka- lım! Güverteye çıkınca ne göre- Bir kuruş |nu istikametinde mrş, ben içerde kaldım... Şim- di ne olacak! - Ne olacak, hiç! Ben sizin senin haberi yok... Merak e- derler... Annem pek sinirli- dir. Galetexmn de haberi yok Kim bilir ne düşünürler. — Hiç olmazsa bir telsiz ver İsem! | — Yool! Şimdi olmaz! Boğaz |dan çıkalım öyle! Bernim gâybubetim üzerine şehirde hâsıl olan kanâatler ve hisler hep mahayyelemde can- landı. Evvelâ evde tarifi gayri kabil bir telâş, ağlama sızla- ma ve polise müracaat,.. Poli- Uk söyliyeceği söz: İnti- Derken gazeteler baş- Felek ortadan kaybol- Kaybolan Yahudilerin ya nma mi gittir «Son varmışt — «Acaba Mazhar Oszman Beyi ziyarete |gitti de timarhânede alamı ko- İnuldu?» «Kiminle husümeti varmış» «Feleği Bursada gör- |müsler» aFelek Federasyon ka sasıu soyarak kaçmışı «Eve bir mektup gelmişı «İsin icin- de aşk meselesi yok!» Elhâsıl bin türlü şey — yazılacak, haki- |katten baska... Artık bu kadı- ve kızmağa başladım... kalk- tım: .— Mis! dü. Ben şimdi kaptana çıkıp yapılan münasebetsizliği anla- tacağım!... dedim ve kütüpâ- neden çıktım kadın hâlâ arkam (d dan geliyordu. Arkadaşların olduğu yere geldim, yoklar, bil |mediğim bir istikamete doğru yürümeğe başladım. Dar dar kapılardan gectim: Yürüdüm yürüdüm arkamdaki ayak se- sinden divâne karının pesimde olduğunu anlryordum. Birden- |bire bir açıklığa çıktım ve tanı |dım. Vapura ilk girdiğimiz za- |man ayak bastığımız yer! A- çık duran yan — kapıda da bizi getiren muş — yanaşmıs duru- yor... Büyük nefes aldım ve kendimi muşa atmak istedim, Tâkin dikkat etmemisin kapının fena hâlde vurdum... — Gözle- İrim karardı, biri beni tuttu: |men sordum: — Karı nerede? :lda yeııeşı"nz. Burada kaybet-| — Hangi karı? Şu salonda | — Peki bu Antalya şimcndi- feri işinde Belçikâ grupile keş. fe başladılar mı? h mühendisler geç kalmışlardı. Ahmet Sami Bey 28 Şubatta işi bitirmek için şimdi iki kol- dan keşfi ilamal ettiriyor. Bu cevap Cevdet Beyin iki saat evvel mühendis Alâeddin- den aldıiı telğrafı teyit ediyor- —Pek âlâ, bu keşifnamele- rin dosyasını siz görebilir misi- niz? — Dosyaları zaten ben ter- tip ederim beyefendi . — Bu dosyaları 28 Şubattan evvel yarım saat için bizim gör- memizi temin edebilir mişiniz? Fahir sarı yüzünde mavi bon- cuk gibi fıldır fildır dönen göz- lerini bir köşeye dikti . Kafası- nan içinde zekâsı bütün kuvve- tile işliyordu . Bir saniyc sonra gözleri Cevdet Beye çevrildi: Yalnız şı- | İyim! Vapur kalkmı: 7ry1inhnr | — Aman, dedim, vapuı lnılk- | günlerde | nın esiri olmaktan —utanmağa | * Bu lâtife çok sür | Üst sövesi basık imiş Basımı | İYET. CUMARTESİ 1 (FiMir, Müzah, MHMikâaye.|KRoma,; | — Narrenbad'ı bütün kibarla: İsanki o gün Honigsgarten lünde randevü vermişlerdi. Buz larda kayarak çılgınca eğleni- yorlardı. İçlerinde güzel olm. |yan tek bir kız yoktu; fakat hepsinin güzeli Noemi Treom- feltti. Erkeklerin hepsi şıktı, amımma matmazel Not: n na- zarında en şık ve en dr er- £ |kek, gölün öbür taralfında, ka- yanları lâkaydane seyreden u- zun boylu, zarif gençti . Mürebbiyesi yanma gelip: — Hazır mısıniz? diye sorduğu zaman, gözlerini genç adam- dan ayırmadı ve kısaca: — Ha- yır! dedi, Noemi, büyüyüp genç kızlık çağına girdikten sonra, sorulan suâllere hiç böyle kısa ve ter- biyesizçe cevap vermemişti . Mürebbiyesi kızdı, hiddetini belli etmemek için arkasını döndü, buzları parçalamak is- ter gibi kryametler koparan or- kestranın yanına gitti. Noeminin babası Narrenba- dın en zengin bankerlerinden biri idi. Kızını çılgım bir mu- habbetle seven bu baba evlâdı- mnm uğruna kucak dolusu para sarfederdi . Onun yegâne gaye- si, Noeminin refah içinde me- sut olması idi . | Sahibini değiştir.. 'Telefonun başına geçip sırtı- |at bize döndüğü zaman dikkat ettik. Arkasındaki lâçivert el- hı:c adeta ayna gibi parlıyor- Tcle(omı bitirip te bize dön- İ|düğü zaman ben takıldım: | — Şu elbiseyi değiştir- ca- nım - Fırkını varamadı: — Niçin? — Baksana parıl parıl yanı- yor! Dudaklarında hâazin bir te- bessümle cevap verdi: — Azizim, o benim elimden Dile kolay üç bu- yanıyor... Çuk sene... Arkadaşlardan biri atıldı: — 0 haide elhııeyı değil sa- de yarım saat aptal aptal ükselir... Her hâlde atâ bi . Hiç böyl nı; kayık yarışlarını, plâjları gğe devam nme!î:îniz! Ya- ae b:ı“u; |durduğun kadın tablosu mu? dolısnl);r' Babasr mütemadi- | kudu ve sordu: ——— BİLLİ DOVM rış atlarınız koşuyorlar mı?... | Dikkat etsene! Biraz alcak nl-| — İzah ettiler. Onlar çaylarını |yen patinajdan bahsediyor, sa-| — İsminiz Moris mi? temsili güzini — € İstanbul hosuma gitti yalın |san kalanı öteve ive çarp- içerken ben orada bir kadın ta-|rı saçlı cokeylere iyi patinaj| — Evet. PERESTIİŞ |katlı bir şehir... Evlenir ev- Wmauın' *«« Baktim beraber vel blosumun önünde yarım saat |/ yapıp yapmadığını soruyor-| — Kastor kalpağınız, kurk Kai lenmez Kınadı da balayını diğimiz arkadaşlardan biri. He- 'durmuşum, .. salondan çıkar- |du paltonuz da vardır elbet. C Sonorize ) Seslendirilmiş İken, beni xıblodın zorla ayır- |mışlar. . FELEK / — Veririm beyefendi . — O halde şu dört duvar ara- sında konuştuğumuz bütün mü- — Başladı elendim, Belçika- |kâlemeyi buradan çıkınca der- hal unutmuş olacaksınız. Yak- nız 28 Şubattan evvel Antalya- dan gelecek keşifnameleri bana getirecek ve emrinize hazırla- nan on bin lirayı alacaksınız. Söz mü? Fahir heyecan ve sevinç için- de cevap verdi: — Söz lendi . Cevdet Bey cebinden bir yüz Hiralık çıkarıp uzattı: — Bunu fazla bir hediye ola- rak alınız, Ve şu sözlerimi unut mayımız . İşte muvaffak olmak için birinci şart sabırlı olmak le ve süküt etmesini bilmektir. Sonra halinizden daima şikâ- yet etmeniz lâzımdır . Sizin ge- MART Meçhul nişanlı Baba kız arasındaki muhab- | “İvelâ telefonla arayın, İsminizi 1930 F — 000000000000 0 0AAAAE n 9 Zamanım'zın en şayanı hayret ihtiralarından . filmlerin icadıdır. Önümüzde i pazartesi « ELHAMRA SİNEMASIND. 3 büyük öluyh örecek ve işideceğiz: MAR î'A L FO MÖSYÖ STREZMAN (Alman hariciye nazırı) MÖSYÖ KLEMANSO Son mutuklarını söylerken 200000040000000 0 05100040085 3 Mart önümüzdeki Pazartesi akşamı ELHAMRA SİNEMASI Aşk Geceleri gibi mükemmel ve tamamen sözlü Seni Sevdim Almanca konuşan ve söyleyen büyük şabeserin iraesi şerefine gala Süvaresi, Daha güzel şarkılı — valsleri, müntabap varyete nümeroları ile daha Cazip ve canlı bir film olan bu şaheser, Berlin'in en büyük kaba- resi olan ASTURYA ile salir büyük tiyatro ve salonlarında ve lüks ve zenğin tuvalet ve dekorlan arasında cereyan etmektedir. Hüveten : FOX JURNAL senenin üç büyük ölüsü olan FOŞ. STE- RESEMAN ve KLEMANSO son matuklarını söylerken - SESLİ VARYETE HAVAEN? MUGANNI, DANSÖR ve GİTARİSTLERİ - Yazan: Vlademir Zagorski Jbet ve sevişmeler yavaş yavaş Jazalıyordu . Genç kız, baba şef- katinden daha başka hayallere kapılmıştı. O gün de, gölün eğ- lencelerine, orkestranın neşeli İâhengine rağınen dalgm duru- İyordu. Nihayet, gözlerini üstünden lıumıad:g—ı genç ona duğm gel- |di. Hiç ;.ıkmdan görmemişti , |Gözlerinin mavi olmasını te- İmemni ediyordu. Adam arka- |daşları ile konuşuyordu . Tatlı bir sesi vardı. Biraz sonra mavi | gözlerini de görebilecekti. — Noemi! Noemi! Başını çevirdi . Babası sesle- niyordu,.,. Eve gittiler. | AAZ Yarından itibaren Noemı,buıuneudug:gcu ALKAZAR SİNEMASI örnrünü manasız buluyor, ha- En meşher aktörlerden olan yati bugün anladığına kani olu- yordu, çünkü seviyordu. Kızmı dalgm ve düşünceli gören babası, nihayet bu hüz- nün sebebini keşfeder gibi ol- du. Noeminin arzusu muhak- kak evlenmekti. Bir gün kızına arkadaşların- dan birinin oğlunun resmini verdi . Kızma küçükken beğen- diği bir bebeği veya şekerle- | me kutusunu verirken, kızmın | sevineceğinden emin olarak na | sıl tebessüm ediyordu ise, res- mi verirken gene öyle müte- bessimdi. Fakat Noemi ağla- |mağa başladı: — Babacığım bana bu may- mun gibi. adamın resmini neye verdiniz? Mösyö Treomlelt keşfinde |* D yanıldığını anladı. ve - kızının | tinaj yapan sarışın, uzun baylıı başka birini sevdiğini yaza doğ- | Morig ismindeki ;ınçlah M. ru anladı. Kızına: Treomfelt ve şürekâsı bankası- — Bana söyle bakayım sev- 'na muracaatları .» 'dıgın adam kimdir kızım? Bu ilân üzerine bütün genç-| odasına götürdü. Noemi niha- — Bilmiyorum baba . ler isimlerini Morige tahvil et- | yet âşık olduğu meçhul adamı — Nasıl bilmiyorsun?.. İsmi- | tiler, bir çokları saçlarını sarı- |buldu .. ni bilmiyor musun? ya boyadılar. İki paten satıcı- İsmi Moristi... sı Üç günde zengin oldu, bir — Biraz tarif cet. berber üç gün içinde elli bin — Güzel, uzun boylu, sarı bı-|manklık saç boyası sattı. yıklı, iyi patinaj yapan, kül ren | Fakat Noeminin istediği Mo gi kürk mantolu, kastor kalpak- |ris bulunmadı . İrbir gençti. Kız her gün biraz daha üzü- Treomfelt kahkaha ile gül- |lüyor, zayıflıyor, sararıyordu. dü: — Temmuz ortasında kastor kalpaklı, kürk mantolu birini bulmak pek kolay bir iş değil. Nocmi ağlıyordu: — Ağlama kızım, ne yaj p | yapıp o adamı buluagım patinaj yapan bir adam iyi yü- | zer, iyi âta biner. Arayalım , O sene baba kız at koşuları- ELMO LİNCOLN tarafından —temsil edilen TARZANIN UNTIKAMI nam fevkalâde mükemmel Hilminin İraesine başlıyor. “ > İttihadı Millt Türk sigorta şirketi Harik ve hayat üzerine sigorta muamelesi icra eyleriz. Sigortaları halk için müsait şeraiti havidir Merkezi İdaresi: Galatada Ünyon Hanındadır Acntesi İmlunmayan şehirlerde acente aran naükta le” Telefon: Beyoğlu - 2003 — İki sene evvel burada mı idiniz? —Evet.. Gençin koluna girdi, kızmın &v . Noemi ile Morisin düğünleri çok muhteşem oldu. Mösyö Treomfelt & K Moris bir arkadaşına: — Hayatta talih te bir tesa- düfe bağlı, diyordu, günü gü- nüne tam bir sene evvel ilk de- fa buraya geldiğim zaman, kim derdi ki, böyle bir saadete na- il olacağım?... Almancadan nakili Seniha Bedri AUA -0 Aradan iki sene geçti. Tre- omfeltin saçlarma ak düştü. İşlerile meşgul olmuyor, sa- bahtan akşama kadar incil ve tarih okuyordu ... Şubatın birinci günü, odası- na bir genç girdi... Elinde bir. tavsiye mektubu v:ırdı Bu sarı | saçlı, uzun boylu bir gençti. Mösyö Treomlelt mektubu o- | ETUAL SİNEMASINDA gösterilmekce — olan — Size tesadüf edeceğimi deği fülminin 600 günüdür. Nihayet gazetelere şöyle bir ilân verdi: «Fevkalâde iyi |patinaj da yaparsınız ymi? — Evet. sen misin, ben Cevdet Bey, Bize öndeki küçük salonda kişilik masa ve yemek hazırlat. Şimdi geliyoruz.., Hayı- ha- yır, değil , . Bir arkadaş . 'Telefonu kapattı. — Ferda Hanım ben ancak iki buçukta gelebilirim. Fev- kalâde mühim bir şey olursa Bosfor palâsta bana telefon et. Otomobile bmerlerkvı Nus- ret Bey soruyordu. — Yorgo ne ıadu ki hayır, hayır diyordun allâh aşkına! —Bir ecnebi, dedi, Cevdet| Cevdet Bey güldü: Bey, çini fabrikaları trost hali-| — Bir kadınmla mı geliyorsu- ne koyup ihracatı bir elden yap |nuz diye sordu. Malüm ya, öy- mak istiyor . karışık bir mese- |le olunca yemekle beraber pa- .» Sen de ne haberler ver ba- |ravan arkasına bir de sedir ha- kalım. Yemeği nerede yiye- |zırlanır. lim. Nusret Bey kahkahalar için- (Haldun) diye verin. Ben sizi bir başka yere davet eder, ora- Fahir, hayranı ve müteşekkir sarı yüzü heyecandan pembe pembe olarak arka kapıdan çıktı. Cevdet Bey iş odasına geçti- ği zaman meb'us Nusretle kar- şılaştı. Arkadaşı ona Ferda Hanıma belli etmemeğe çalışa- rak içeride kiminle konuştuğu- nu soruyordu: lar da iki gün sonra çıkacak- lar. — Demek işi sıkı tuta) urlır — Tabil tutacaklar .. Fakat resmi dıııl Nezarette söyleniyor. Ne meçlbte. ne de daha yüksek makamlarda mev- zuu bahs değil. — Hükümetçe verilmiş bir i&arar yok mu? — Hattâ dü; bir şey bile yok. Yalnız bilmiyorum Nezaret koridorlarında bu hâ- vadis neden dolaşıyor.. Bana niş para harcadığınızı görenler yazıfenizi sui istimal ettiğiniz- den şüphelenirler , İstikbal için çalışanlar dilleri kadar parala- * |rmı da tutmasını bilmelidir . Haydi bakalım , Gidin ırd: n Tüzum olmadıkça bizim neye gelmeyin. B:ııhidnıv— Nusret Bey omuzlarmı silk- |de gözlerini açtı: 1 — Vay çapkın vay . Bari bir Fevkalâde bir şey yok. |de hanım bulsaydık . Kalabalik bir yere gitmiyelim, | Cevdet Bey ağır ağır başını tanıdıklar rahat bırakımıyor. — |salladı: — Arnavut köyüne gidelim,| — Onun da sırası var dostum (Bostfor palas) a. gimdi şu işleri bir yoluna koya- yet Beyle gazeteci Sedat Âli- Cevdet Bey telefonu açtı: hm. Bak bugün Alâeddinden den işittiği bu hâvadis demek — Bobek 3264 evet.. Yorgo.. İtelgraf aldım. Belcika grubu . avni meabalardan cıkıvardu . öyle geliyor ki bunu Ahmet Sa- minin taraftarları çıkarıyorlar, | Cevdet Bey bir anda vaziyeti kâvramıştı. Bir gece evvel meb'us Hida- ti