caddesi iyet, İ 10 kuruştur. ait işler için iklarım adamı dır Bunun se- h. Yalrız mu- y varsa bana halde bugüne üşiye bira 18- lik ve cömert- iile değişen tiham edenle- de yarım li- obile bin! Her in tram! Nedir , yaya- gidi- vayla ve tra- bileceği yere r cömertlik ya duğuna bir tür. Bununla bera- ttikleri — gibi ne- tarfettiğim şey dliyor mu ki pa itrol ediyorlar. iğim ve buna jğifelerle acaba Ve sırasile başladım: | — Kuzum kardeşim: Cüzda- nımı evde unutmuşum, bana beş lira verir misin? Yarın ge- çerken bırakırım! — Vallahi birader, iki Yira pa ram var onunla da akşama öte- beri alacağım: Bana ha: isnat — edenler- den biri bu idi, bir ikincisine git tim: — Aman birader, hana şura- dan üç buçuk lira versene, Güm rükte bir işim var, muamelesini yaptırdım, param çıkışmadı, üç buçuk lira eksik geldi. Akaşama 'veririm... — Şimdi senin önün sira ban kaya adam gönderdim, istersen bekle erken gelirse vereyim.. Ü- zerimde 100 Jiralık var.. . Varan iki. Bir üçüncüsüne git — Oh kardeşim başım derde girdi... Tramvayda paramı çarptır- dım. Halbuki bügün İcra daire- sine 20 lira yatırmazsam hak - kım hapis kararı verilecek.. Hra buldum daha lira zım,, Yarına kadar? — Vah vah, geçmiş olsun.. Bari yankesiciyi tanryor mu- sun? — BHayır... —© fena.. Şimdi ne yapacak sın... Ha dur aklıma bir şey geldi.. Benim İcra dairesinde — tanıdı- ğam biri var |de seni sık: — Yok, teşe! ka birine bakayım Varan dört.. Bir gün otomü- bille bir arkadaşın dükkânının önünde durdum... Nefes nefese içeri girdim: — Kuüzüm birader! Otomo- bile bindim, aksi şeytan. Cüzda nı almamışım. Şunun parasınt ver de savalım. ben sana şimdi getiririm... — Kaç kuruş? — Bilmem, bakalım.. Dışarı çıktı, baktı ve şoföre: — Oğlum, yarın buradan geç de 80 kuruşunu al! Beyin üs- ü z « “Rezil “a telefon edeyim asınlar. ederim. Baş Hemen: — A; buldum - buldum. Yan cebimde imiş! benden daha hasistir. Şu kadar var ki bu hissetlerini başkaları- na hasislik isnat ederek örtmek istiyorlar.. Bu tecrübelerimden sonra ben de her gördüğüme: — Yahu, yeter şu biriktirdi- ğin para! Ne yapacaksın bu ka- dar parayı? “Dehrin nc safa var aceba simü daşınıza bi- kahvede ©M kirahane- lezseniz. “İnsan bırakır hepsini hini sefe- rinde,, derler, bilmiyor musun, azıcık kendine bak!,, Tarzında ağızlar yapmaya baş- Tadım , ve o hızla bunlardan in- tikama hazırlandım, lâkin o baş ka bir hikâyedir. FELEK aaraLaAmAMALI Beni tenvir ediniz! z ö Kızıldudak Ahu banımdan Mediha hanrma Benim gibi bir kadın, sizin gibi bir hanımefendiden mek- tup alırsa, şaşmamasına imkân yoktur. Bunun için evvelâ şaş- tım, sonra Şadiden şüphelen- dim : «Acaba bana oyun mu edi- yor?» diye düşündüm. Mektup- tan Şadinin haberi olmadığına kanâaat getirdikten sonra sizi oevapsız birakmak istemedim , Beni hayli müşkül mevkide biraktığınızı itiraf ederim. Sor- duklarınıza cevap vermek için, Şadiyi çekiştirmek lâzım gelse idi, size tek kelime yazmazdım. Bereket versin nişanlınız hak- kında söyleyecek tek fenaşe- yim yok . Sorduğunuz üç meselede de, ona aliyülâlâ şahadetname ve- rebilirsin . n Şadi bana karşı fevkalâde cö- mert davranmıştır, manasız ve lüzumsuz kıskançlıklarla canı mı , tam bir erkek, yorulmak bilmez bir âşık ol- müuştür . Mektubunuza şukadarcık ce- vap verip, hörmetlerimi takdim etmekle iktifa ederdim, fakat... Fakat hernedense, sizi yan- lış bir yola sevketmek istemem. Daha doğrusu yürümeğe başla- dığınız yanlış yoldan sizi çıkar- mak isterim. Aldanıyorsunuz hanımefendi . Bir erkek, metresine karşı cö- mert, hararetli davrandı onu kıs kanmadı deye, karısımı da kıs- kanmıyacak, karısına karşı da hararetli ve cömert mi davrana- cak zannediyorsunuz? — Eğer böyle zannediyorsanız, aldanı- yorsunuz . Çok kere, ekseriyetle bunun aksi doğrudur . Siz hiç şüphesiz benden gü- zel, çok daha güzelsiniz. Tahsi- liniz var, kibarlığınız var. Ben sizin yanmızda nihayet temiz pak bir oda hizmetçisi gibi ka- ltrım, Fakat buna rağmen, tam ifci sene benim koynumda aslan kesilen Şadinin, sizin yanmızda yelkenleri suya indirmeyeceği- ni temin edemem, Böyle şeyler hiç, belli olmaz. Cömertlik meselesine gelin- ce. Şadibenim her istediğimi yapmıştır. Fakat bunu böyle yapmağa mecburdu da onun i- çin yaptı. Metres demek her ar- zusu isaf edilecek, edilmesi lâ- zım gelen kadın demektir. Şadi, benim her istediğime «peki» de miyecek — olursa, — atlıyacağını pakâlâ bilirdi. «Ben de atlatı- rım!» demeyin, Bir kadının e- ğer kocası göz yummazsa koca- sını atlatması pek kolay değil- dir , Kanun kocaya bir takım hak lar bahşetmiştir, ki, koca bu haklarını istimal eder. Meselâ istediği zaman sizi sever, iste- meğe alışmış olan erkekler hırs larmı evlendikten sonra karı- larından çıkarırlar, tasarrufa |başlarlar. Kıskançlık meselesine gelin- ce. Bizim gibi kadımların âşık- ları, metreslerini kıskanmazsa, akıllı ve zeki olduklarına delil- dir. Kendimden pay biçeyim, Şa- diden evvel, altı kişi ile yaşa, |dım. Bir veya iki gecelik miH firlerimin adedini ben de bilmi- 'yorum, Şimdi sorarım size, Şadi beni ne için kıskana idi?.. Ne kıyme- tim vardı?.. Yalnız kendisini uluorta gülünç etmememi ister- di. Ben de buna tam iki senc Tiayet ettim . Fakat siz Mediha hanım?Siz bütün bütün başkasınız. Siz biz |hazinesiniz, bu güne kadar kim- senin el sürmediği bir hazinesi- niz, Şadi sizi hayat arkadaşı di- ye alıyor, ay veya senc arkadaşı deye değil . Kıskanmak erkeklerde bir ih- tiyaçtır. Metresini kiskanma- mış, kıskanamamış olan erkek, muhakkak, iki karısını çok kıs- kanır . »« İşte vazifemi yaptım ha- nımefendi, sizi tenvir ettim. aynı adamım karısı ile metresi aynı adamı tanımazlar, Size Şadiye varmayın deme- yorum. Bilâkis, Şadi koca deye intihap edeceğiniz erkeklerin en iyilerinden biridir. Yalnız ta- savvur ve tahayyül ettiğiniz kocayı bulurum sanmayın . Her genç kız, mühayyelesin- de, sizin tahayyül ettiğiniz ko- cayı tahayyül eder, fakat bula- maz. Bulamaz, çünkü öyle koca oktur... Sizin tabayyül etti- iniz erkek koca GEĞİL.. âşıktır. ) (M.M. ğ ği Memlekette Feci bir vak'a Enişte kain birader kavgası ölümle neticelendi Zonguldak, 3 (Milliyet ) — Geçen cuma gecesi Kozluda kan li bir cinayet olmuştur. Hadise hakkında icra ettiğim tahkikat şudür: 1 İstanbulda Beyoğlunda Hidi viyal palâsta oturan sırplı Mm. Gregoviç'in Kozluda bir ğı yardır, Kadın bu ocağın i:l:â— mesini Bado igminde birine vale etmiştir. Lâkin son zaman larda bu işin idaresini Bado'dan alarak Cemal B. isminde bir za, | kayın biraderi Cei » ra için bü derece m mesini ihtar ediyor. zerine de kavga baş da b'> çok ağır lakırc 1930 TEZ 4 Pa önde Merhunatın cins ve nevi Fimiyet sandığı mdüflin N Bir roza el bir pırlanta tek taş gravat iğnesi, Ahmet kci B. ten son. x Cemal B. rÜllk ıktısa'uı saat bir altın kordan sürgüsü elmaslı 48 dir ediyor. Bu sırada Arif “ç bancasını çıkararak kayın bi ediyor. Cemal B. aldığı yarala- rın tesirile hemen ölmüştür. Ka til de Kozlu karakoluna giderek teslim olmuştur. Ragıp Kemal deri Cemal beye dörtel ateş V ee EZZ.. OXALAKA Süt fabrikasında T YAT TTTT YA C ( Birinci sabifeden mabat ) etmektedir. Halbuki muhtekirler, hâlâ yem fiatlerinin pahalılığından bahsederek sütü 35 — kuruştan aşağı indirmek istemiyorlar Kuru sebzeler de ucuzluyor! Bu sene kuru sebze ve hu- bubat fiatlerinde,, geçen sene- ye nisbetle yüzde — otuz kadar tenezzül vardır. Bunun sebebi cihan hububat ve kuru sebze Mmahsulâtının ihtiyaçtan ziyade dürgenlük - olmasıdır. Kış seb- olması dolayisile — satışlarda zeleri de çok bol olmuştur. Yerli küuru fasulya toptan Hfiati 18, bakla 10 kuruşa kadar düşmüştür. Kuru sebzelerin pahalanma- yoktur. Bu seneki bolluk dört beş seneden beri görülmemiş derecededir. Her sene olduğu gibi fiatle- rin ehemmiyetli surette teref- füü beklenirken düşmesi üzeri- ne bazı tacirler zarara uğra- mışlardır. Fakat kabahat kendilerinde- dir, Çünkü cihan piyasasını ta- kip etmiyerek piyasanın !gvkm de fiatlerle mal satmak istiyor- lar. Ekmek te ucuzlayabilir Bu saro yeni şimendiferler- | den bil'istifade Samsun tariki- le İstanbula gelmekte olan şark vilâyetleri buğday mahsu- lâtı, hariçten gelen mallardan daha yüksektir. Yalnız tefrik ameliyesi yapılmadığından cinsleri biraz karışıktır. Her cins buğdayi ayirmak için ma- kineler celbetmek lâzımdır. Bu nefis ve kuvvetli buğdaylardan çikarılan unların bir çuvalın- dan 97 ekmek çıkacağı için ek- mek 14 kuruşa indirilebileceği iddiasmı filen ispat etmek güç değildir.” Konferanslar Reşit Saffet B'in Türkocağında konferansı sı için ortada hiç bir sebep ( ti vekili umur olarak İstanbul-| Evvelki akşam Türk ocağın- dan buraya göndermiştir. İstan|da Kocaeli meb'usu Reşit Saf- buldan gelirken eniştesi Arif be|fet bey tarafından milli tasarruf yi de beraber getiren Cemal|ve iktısat mevzuu üzerinde bir Ali Hikmet B, rrnı BaAasS v eisikbirtaşı yok? Sadi anrak kırık üÜç »ift roza gül küpe bir pır- seli iğne bir roza yap- nci bir altım saat bir g4 Hasan Hayri B. $ sekiz bucuk dir- Önümüzdeki pazdim.. ELEANRA SINEMAS Adil B. bir kadın yüzünden iki erkek araşında cereyan edefi Adil B. mücadelesini musavver Şeküre H. D AHTELB AHIR ecnebi altınr , iLB. Büyük sesli filmi irsae olunacaktır. dört Haka film eee H. "i tek küpe altı. R Refika H. Meşbür dönsdr R akbule H. zük bir taşı yok. — RaletB. VİNGENTE ESKUDER ve refikleri KARMİTA GARCİA, LİNA PEREZ, KARMEN AL- mıtalı yüzük üç taşı yok Sadiye H, £. Zühtü B. aş küpe bir pırlanta tek taş gra- - Rükiye H. MERİA, PİLAR KRUZ, LUİS altın incili küpe bir altın incili MAYORAL” NİNA PATROCİNO Hanife H. ve NİNO ALKALAnın temslileri ( Hatiçe H 4 kolu elmaslı taşı çatlak bir attın Pransız fiyatrosunda ı *üpe bir pırlantalı tok taş yüzü':. muvaffakıyetle devam etmektedir. Mem. Cea Bu akşam saat 21,30du suvare Üül küpe ortası sırça bir roza arnki Pazar günü saat 17de matinı Kemal B. Suvare saat 21,30 da Faika H. Pazartesi ukşamı VEDA GALA İlaroza yüzük bir altın saat MÜSAMERESİ a #4 altın halka üç altın iğ- « $ Mm. Mari, ——— ——— —.. Faika H, BMILLIYETİN EĞLENCE.... çe xüpe. — ZahideH. Servet B. Rifat B. Refik B. ezik. Aneti H T altın saat. Ruziye H. Melyuvam Faika H. Dilber H. M Müveddet H, Pe ik.. Sabiha H. ihhiyö, . İhsan B. bi.“çdeıdnîre H. Yusuf B. bilmecemiz Üüi :::mh' Rn M SOLDAN SAĞA: YÜKA — “ntalr yüzük bir çifi 1 — Asaletin aksi (7) Hadiye H. 2 — Aldatmaca oyunu Ve G""bopon 7 altın bilezik.. 3 — Katil (4) Mazur görmek (2)| 2 — Nida ( Kadriye H, 4—Yi (3) Birdenbire| —3 — Ateş (9 Hü () ü 'i Lem; an H. 5 — Güç (3) Doğru (3) s—Nta G0 İN .. — TahanB. 6 — Lâhuta mensup Ka Ve bir roza yüzük. Rabrt (2) Sevda politikası(3) G Reşide H. 8 — Mukayese (5) 7 — Övünmek (7. Ayşe H. 9 — Edat (2) Dudakla çalınan(5) 9 — NS LAT bir elmas htrdi —h g ttı ad' ' &—— — * taş yüzük bir pırlan üsaat. Hatiçe AliyeH .. . . , l B Ali B. - Türk sigorta SÜÜ yt cİR Harik ve hayat üzerine sigorta mu. k xiır ;;_ğrıamu : iz Si ü ni mit i Raik B. icra eyleriz. Sıgortalan _ha.lk için KAt yüzük. Nuriye H. şeraiti havidir e Kâmile H. İMerkezi İdaresi: Galatada Ünyon Hanında, Zehra H. Aentes! ubuşnmayan şehirlerde acehte aranmakişlır "ŞS!Hmıî H. | i a noksan Z Telefon: Beyoğlu - 2003 Seniye F ilLAKS0: mediği zaman sevmez. Meselâ |bey geçen akşam &ofra başın-|konferans verilmiştir. Reşit Saf ÇİFTÇİLERE daşların -bana siz: «Ya bana şu kürk mantoyu 'da Mm. Gregaviç'e gönderil-| fet bey tasarruf ve yerli mallara| — su yolları inşasımda —mütehassıs ş leri - yüzünden| €. .. P alırsın, yahutta ben gidip arka- |mek üzre Bado'dan 200 İira iste|rağbet hususunda Bulgarista- | ve Ford traktörü tamircisi ve maki- iB. ime hiyanet e - 4Güzel ve gürbüz yav daşın falân beyin koynumna gire- |miş bunu alamayınca 100 ve|nm gösterdiği faaliyetten bah-| nisti bir genç Ç”“_i“*,“k iR ALAY0 d rbğı, prostat, adeniğ” | m edenlerin ne rular yetiştirir. riml» deyemezsiniz. O da sizin |nihayet 50 liraya razi olmuştur. |setmiş ve memleketimizdeki va (“.Hn:'ı)bîu::ıh%mdm Wği cit ve fireagiyi gddin "guş;_vin edilmiştir! denemek iste- vvW wWwP |ha ediğinizi yapmaz, Bi- | Fakat bunuda alamamıştır. ziyeti ve propogandanın ehem- | n Börerçi fi ——ı-__.î— zim gibi kadınlara para yedir- 'Bado gittikten sonra Arif B. miyetini izah eti — Tapu tayinl n tefrikası 30 gün de vapura bindim. kızıyorum, kendi kendimi yi- | Dediğiniz oldu, emirleriniz, |benim ilk baharım oldun; göz- |mi muaheze et y a li Sinn Fakat kalbimde hâlâ o var, yorum. Bütün öfkem, bütün |arzularınız isaf edildi. Bundan | lerim dünyayı görmiyordu, göz | Bu yaptığımzı ,10 kadastro bunu itiraf ediyorum, Şadiye- hiddetim kendime, Şadiyeye | fazla bir şey istemeğe hakkmız | lerime nur verdin; nabzım dur- A ü İruf heyeti azalıfıns nin koynunda da — Nâzım bey değil. Ona kızamıryorum. Hat- | yoktur. Susun artık . muştu; beni hayata getirdin. | Evvelâ, N Telaf Hinil üştlei olduğuna eminim. 1tâ onu affediyorum, mazur gö-| Bana saadeti çok gördünüz . ümün baharısın, gözleri- yoğlu tapu — idaresi İşte bu emniyet beni harap rüyorum. Bütün kabahat be- | Mes'ut günlerimi çaldınız. Saa- |min nurusun, n be- |bana evel ediyor. nim, detimin hırsızısınız. Hele sen ... |nim... - Benim yerimde sen olsaydın, ' Sanki ne diye kalkıp geldim? | Bana en büyük düşmanlığı o| Bunları acemi bir edebiyat | dığın için -bir g artık o kadını hatırına bile ge- Çekirgeden neye kaçtım?. Ne- mahrem deye gönderdiğin mek |heveslisinin saçmaları sanma . |mamam » e l i AD tirmezdin, — ismini bile ağrına den onları yalnız, serbest bı- tup yaptı. Eğer o mektup asabı- | Sanâa bunları yüreğimden yazı- A, AA LA jalmazdın değil mi? raktım? mızı bozmasaydi, Şadiyeyi rü- | yorum. Şâir oldum Şadiye, yani FÜN e z ğ e Ben de düşünmemeğe, unut- — Orada kalsaydım, budala gi- yasından uyandırmasaydı, bu |deli oldum, çünkü bu gün pen- 5 idiyenin elinden — Bu feci haleti ruhiyemi ona mrya onu aklımdan çıkarmıya bi İstanbula kaçmasaydım Nâ- | gün ayrılmış olmazdık. cerelerini açık gördüm , üne kestirdikten belli etmemek için — kendimi çalıştım azizim. Fakat olmadı, zım gelmiyecekti, gelemiye- | Aramıza ayrılık tohumunu| Her gün apartmanın öq;'w ye haykırdı. mümkün olduğu kadar tutuyor . olmuyor, olmıyacak ta... (Cekti.... sen attın . den geçiyordum Şadiye. A lurdu. O ktim, avucunu | dum. Ne kadar di ister- — Ne halde olduğumu anlıyor-| Hepinize kinim var. manm, takma cam göılia'_, cemiyeti bir hay- çektim. Güya sovuk kanlılıkla; sem, o kadar fazla düşünüyo- sun ya, İşte içimi döktüm ve biraz fe- | sız ve abüs bir - zaman ne hale | — Ben gidiyorum, siz Nâzım rum. Aklm&lançthmıkme—] Artık haleti ruhiyemi, buhra- |rahladım, Beni asıl çıldırtan | me bakıyordu Bavvur edersin. beyi çağırınız! dedim. dikçe, zihnime bir ok gibi sap- nımı, yeisimi, elemimi, gönlü- |şey, Şadiyeden behsedecek bir Z lmuşa döndüm ; Dedim ve odadan çıktım. — |lanıyor. Mün iztır; Nümetten saklı- |arkadaşım olmaması. Sırf bu- ziyade aldatıl- | Eğer odadan çıkmasaydım, | Hem yalnrz Şadiyeyi düşün- 'yımıyorum. Saklamağa da ça- |nun için seni dört gözle bekli- mrttı. Deli olu- |onu muhakkak tepelerdim Ga- |sem genc ne ise. Fakat Şadiye lışmryorum. "Tem, inadıma bel- | yorum, Geldiğin zaman durup n. Biran kal- lip, Onu, ayaklarımın altına a- |ile beraber Nâzrmı da düsünü- | lide ediyorum galiba. Oh olsun |dinlenmeden — bahsedeceğimiz | doğru u, damarlarım- İ1p, kemiklerini kırmak arzusu, yorum. Otelin odası, odanım |ona! mevzun onliyorsun ya, Evvel- gini hisset- damarlarımdaki kanı hynıu—.kıryolııı. aynalı dolabı gözle-| İstanbula gelmemi istedin, | den haber veriyorum. hiş bir çarpın- lvoıdu. rimin önüne geliyor. gelmemi istedi, gelnremi istedi- İhsan Şelikten Şadiyeye * : * Başımı alıp kıçmı.ueeıil İşte o zaman İkuduruyorum, | niz. İşte geldim. Ömrümün kışına gelmiştim, T de Vehbiye |de hastalanmıştır. İhsan bey,A- Te SN mzll MİZİYL ei A EĞNĞ t ci z z * merikan kolleji talebesinden- | sehven