AMilliyet *MİLLİYET.TİR FELEK GEÇMİŞ OLSUN! ip Servet av etinden zehirlen- zmiş olsun! Ucuz etin yahni İsi tatsız olur derler, şu halde buna kıyasen beleş etin yahnisinin muzir Tolduğu bu vak'a ile teeyyüt ediyor. Nesine av eti? Onun ava çıkma za- jmanı çoktan geçmişti. İşte böyle ze- hirli bir tane deymiş eti yiyince in san soluğu Âkil Beyin evinde alır. Vakra vaktile piliç etine düşkün i- diğini bilirdim, lâkin brldırema Kar- 41 zaafını bilmiyorduk, onu da öğ- rendik. VoYyVO! Voyvot Voyvo! — Ulan senin gözünü patlatırım! Kime Voyvo diyorsun? Bu muhavere bir hırpani adamla bir ufak çocuk arasında cereyan edi- yor, işe polis te karışıyor - çocuğa sorulunca : — Elendim ben gazete satıyorum, “Voyvo” gazetesi: Bu « uvı.; müskittir. Vaktile, “E- şek” ismi ile çıkan gazetenin satı- şında müvezzi'ler az azizlik mi ya- parlardı. ğ Ben Voyvo gazetesini görmedim, münderecatını bilmem, yalnız mu- hakkaktır ki bu gazete (Voyvol) meselesini kökünden halletmiştir. Çünkü her ufak çocuk eline bu gaze teden iki nüsha aldı mı artık Dün- yaya Voyvo diye bağırır ve kimse Ona bir şey söyliyemez, zira gazete satıyor. Voyvo! diye alay edilenler de bu zehirli kelimeyi duyunca: — Bana değil! gazete satıyor! der ve işi takip etmez. ŞİMENDİFER KAZASI Bir bu eksikti, o da oldu! Hergün otolar, tramvaylar, kamyonlar çarpı şıp dürürken / şimendiferlerin uslu uslu oturmalarında mana yoktu, te- şekkür olunur ki, bu görenek bir kaç kişinin canına mal olmadı. .. FELEK Madenlerimiz MEMLEKETİMİZE NASIL PARA GİREBİLİR? Bundan sonra sayabileceğimiz Si- nop, Alaşehir, Mürefte. Şarköy pet- rol sahalarr var ise de buralarda ya- pilmiş olan sathi tetkiklerinde şim- dilik Ümitbahş neticeler vermemiştir| Binacnaleyh bugün için fazla tevak- kufe lözum görmüyorum. — Bilbassa Mürefte petrollarına (Standart) keti vaktiyle alâkadar olmuş, ve Lasi-| yen ismindeki bir Amerikalt namına taharri ruhsatı talep etmiş idi. Son- radan takip etmemekle iyi netice a- lamadıklarına hükmedilebilir. En son olarak mevzuu bahsa de- ğer İzmit körferinde Baçecik mev- ei ğ künde — Bitümlişistlerdi lometrelik bir saha dahili re bir kalınlık kabul edil asgari clli milyon ton cevherin mev- cudiyeti kabul olunabilir. Bu made- nin imtiyazına Alman mi nin ziyaretinden sonra, 333 senesin- de İtibarı milli bankası delâletiyle bir Avusturyalı banka talip olmuştu. Osmanlı devleti ile mukavelename- nin imzası için her esas takarrür et- tirildiği halde Harbi umuminin hi- tamı dolayısiyle imtiyaz verilememiş ve maden de ayni halde kalmıştır. Bu husustaki —mütalâata nihayet vermeden evel petrol madenlerinin bir hususiyetinden bahsetmek faide- men bir çok sahalarımızda petrol ı.ek:ııumı. müsalt arazi var, hele bazıları çok Ü bir te- dir. hhıp—:ü:ıdu hu- E-'ı"yh:uııvuuıu.—ı-ııu— alarda i mmmm: :ğu;k.ı dahilinde bulunan arazi- mobeul petrol dal a SEAMELrek vetrollarını zikredebiliyoruz. — Evet, yanlıştır. Petrollar mevzü teşekkül- lerden başka bir şey değildir. Onlar-, da bir kömür madeni imtidadı ara- mak her halde hatalı bir görüştür. BAKIRLARIMIZ.— Türkiye top raklarında mebzul denecek mıktar- da da bakıra tesadüf edilmektedir. Bunlardan başlıcası herkes tarafın- dan tenmmış Ergani'dir. Ergani ma- deni çok eski zamandanberi malüm olup hemen her asırda iptidat vesait ile işlenmiştir. Osmanlı hükümeti ta-| rafından dahi daima işlenerek 9570 bakırı ihtiva eden kara bakır ihra; edilmiştir. Bu madenin, Harbi umu- mide İtibarı milli bankası vasıtasiyle Doyçe bank ve mühtelif Alman ser- mayedarlarından mürekkep bir grup| tarafından sulhun aktinden altı ay sonra işlemek üzre imtiyazı alınmış idi. İmtiyaz sahipleri sulh aktedil- dikten her halde altı aydan çok ra madeni tesellüm etmişler ve Tü: kiye hükümeti de — hissedar olarak bir çirket teşekkül etmiştir. Maden zenginlik itibariyle büyük bir name sahiptir. Ve Türkiye dahilinde mev- cut madenler içinde en esaslı fennf tetkike nail olmuştur. Burada öyle Filonbara tesadüf — edilmektedir ki 9630 kadar bakır vermekte ve alel- umüm cevherde vasati 9613 ü mü- tecaviz bakırı ihtiva etmekedir. Bu müthiş, zengin bir nisbettir. Bunun ne dereceye kadar mühim olduğuna bir kanaat vermek için ilâve edeyim, bir çok memleketlerde ve meselâ A- merika'da 961 bakırı ihtiva eden cev herlerde ktadır. Fakat hükü met imtiyazını verirken hiç bir ta- ahhüdü olmadığı halde elyevm bu maden şimendifer hattınm inşa ve ikmaline talikan atıl olarak durmak- t Bugün bakırın tonu 80 İngiliz lirasıdır ki bu yüksek fiat ile made- min ataletinin ne kadar zararlı oldu- Bunu gösterir. Burada bir noktaya da işaret ede- ceğim: Saltanat devrinden müntakil bu imtiyaz verilirken hasılâtı safi: den 9562,5 bükümete y ilk nazarda memleket nef'ine bir. reket gibi görülürse de benim kana- atimce öyle değildir. Çünkü, bir şir-| kette, bilhasa bu gibi şirketlerde bi- Kinçolarda hasılat gösterilirken o ka- dar garip, © kadar kolaylıkla hesap| oyunları ve masraf defterleri bulun- durulur. ki işin içinden çıkabilmek 've hakiki hasılatı bulmak pek te ko- Jay olamaz. Binaenaleyh meselâ ya-| rın hasılat — hesaplarırken hükümet | gayet haklı olarak bu gibi masraf o-| yunlarmı hissedip — kabul etmediği takdirde bu vaziyet, ccnebi ağzi Avrupa sermayesine Türkler tara- fından yapılan müşkülât olarak gös- terilecektir. Tabü, bilhasa sermaye kabahatliyim demez, diyemez. Ha buki Türkiye'ye, — belki daha fazla menafi temin edici başka kombine- zon ile imtiyaz verilebilirdi. Bu im- tiyaz şartnamedeki — 9562,5 meselesi Avrupada Türkiye Cumhuriyetinin ecnebi sermayesine karşı kıskançlığı- na dair düşmanlarımıza propaganda mevzuu olmuştur. Ergani'den sonra bakır madeni o- larak zikredebileceğimiz Adapazarı sivarında Hendek, İnebolu'da Kür- reinühas madenleri az çok bir isme maliktir. Bilhassa — Kürreinlihas ol- dukça bir taharriye saha olmuğ ise de madenin zenginliği hakkında kat' 1 bir kanaat tebellür etmemiştir. Artüvin vilâyeti bu gibi maadin pek zengindir. Bilhassa ahiren Rus'lardan geri alınan arazi hemen kâmilen zengin bakır sahala- Mt ihtiva etmektedir. — Meşhurları dir: Alman şirketi Simens'in 1917 senesinde aldığı Ku varshan madeninde elyevm bir kaç 1-Düello Edmon Abu, zamanının nük- tedan muharrirlerinden biridir. Bir gün, klüpte çirkin 'bir ha- dise oldu. Azalardan biri, Ed- mon Abuyu — tahkir etti. Abu, bu küstah adamı tokatladı. Ad- am, tokatı yeyince, mütecavizi düelloya davet etti. Zavallı Edmon Abu, hiddeti geçince, aklı başına geldi. Öm- ründe eline kılıç almış, eskrim yapmış adam değildi. — Fakat rucua imkân yoktu, vuruşacaktı. Meşhur eskrim hocası Griz- ye'ye haber gönderdi. Grizye, hiç kimse — tarafından mağlup edilmemiş, yaptığı dücllolarla yüzlerce kişiyi yaralamıştı. Şö- hreti o zaman cihanşümuldu. Grizye geldi. Derse başladı- lar, Fakat muallim, talebesinin çok beceriksiz, çok isteksiz ol- duğunu gördü. Edmon Abu bu- rnundan soluyor, terliyor, sen-, deliyor, müvazenesini kaybedi- yordu. Grizye dersi kesti ve de-| di ki: itatli — 'Benden — ders aldığınızı| Melidir. Ben bir kere, itidalim| aman kimse duymasın. sayesinde, düştüğüm müşkül| Z Neden? Ben elimden gele-|Mevkiden — kurtuldum, soğuk ni yapıyorum. — Amma fena yapıyorsunuz, yani yapamıyorsunuz. Edmon Abu çarnaçar giyin- di. Kapıdan çıkarken, Grizyenin eskrim kıyafetinde, elinde kılıç bir resmini gördü. ŞAMBA 18 EYLÜL 1929 Fakat bu beceriksiz talebesinin, resmi ne için istediğini anlaya- madı. Resmi verdi. Edmon Abu, evine gelir gel- mez, hemen kalemi aldı, fotoğ- rafın üstüne şu ithafı yazdı: “En üstat talebem, — Edmon, Abu'ya” Sonra resmi, salonun, en gö- ze görünen bir yerine koydu. 'okatı yeyen — zatın, dücllo hakkında görüşmek üzere yol- ladığı şahitler geldikleri zaman eskrim şampiyonu Grizye'nin resmini ve iltifatını gördüler. . Arkadaşlarının hayatının tehli- kede olduğunu hissedi; dü- zeltiler. |gittiler. Onlar gittikten sonra, Abu, resmin üstündeki sahte ithafr sildi... O, oynayacağı oyunu oynamıştı. . 2- İtidal Farfaron, damdan düşer gibi dedi ki: | — İnsan itidalini kaybetme- kanlılığım — sayesinde, canımı kurtardım. Bir gece geç vakit, evime ge- lirken, — ıssız bir köşe başında, karşıma bir haydut çıktı. Gön- süme tabancayı dayadı: “Sökül paraları! dedi.” — Bana bir yardımda buluna- Ka bilirmisiniz? verdim:. — Ki Te İstediğini vereceğim. Fakat — Bana bir resminizi verin. Grizye Edmon Abu gibi bir| bir şartım var: Hatıra olmak Üzere rovelverini bana bıraka- caksın.” Abu'ya tarziye verip| * Ben, kemali itidal ile cevap muharrire resmini verebilirdi. a üsen mEara a anaameam n saraanen ra bir kaç ton saf bakır istihsal edil-| mişse de bugün terki faaliyet etmiş vaziyettedir. İtiraf etmeli ki Türki- ye Cumhuriyeti İktisat Vekâleti bul madene çok büyük teshilât göster- Adam kabul etti. Ben tıklım tıklım dolu olan cüzdanımı ver- dim, o da bana rovelverini verdi, Bunun üzerine, rovelveri ben onun göğsüne dayadım: “Kımıldama! dedim, yoksa Simens bu madenin bugünkü den sırf kendi idare- terki faaliyetin: sizliklerini mes'ul tutmalıdır. Fakat havadis bittabi Avrupa'ya “Türkiye Bülerek, hükümeti tarafından yapılan müşkü-| uzaklaş lât hasebiyle terki faaliyet hasıl ol- aksetmiştir. Bu madenin senevi istihsal kudreti iki muştur.,, şeklinde bin ton saf bakır olup cevherin ihti- va ettiği bakır mektarı 954,6 dır. Kuvarshanın — Batum'a nazaran mütenazır vaziyetinde bir — milyon İngiliz sermayeli “Kafkazuz Kupper Co.,, ühtesinde Morgul madeni var- dundundan istihsali kolaydır. İzabesi Kuvarshan madenine nisbetle müş- küldür. Umumi harpten evel bu ma- Genin imtiyazını ismi zikredilen bir İngiliz şirketi almış ve 670000 İster- lin Hralık ta tesisat yapmıştır. Alâ- rivayetin bu şirketin — merkezi «l- yevan. Londra'da bulunup “Türk hü- eti imtiyazımızı bugün tastik et- ti, yarın etmedi,, gibi haberler işaa etmek suretiyle aksiyonları üzerinde borsa oyunları yaparak idamei faa- liyet etmekte imiş. Şurası mutlak ki: Türk Cumhuriyeti nezdinde imtiya- zınım tastiki için müracaatları var i- se de bunu hiç bir vakit ciddiyetle takip etmemişlerdir. Artüivin'de meşhur olarak, harp- ten evel Rusya hükümeti nezdinde bir Fransız grubunun alâkadar oldu- ğu Hut madeni mevcuttur. Netice olarak kat't söyliyeceğimiz gerek bu sahada gerekse Anadolu'- Nun sair aksamında hem dahili ihti- yacımızı bolbol temin edecek, hem dünya bakır piyasasında rol oynuya- cak kadar bakır madı ol ge adam, katıla- katıla güldü ve cü beraber tı: “Zahmet etme bey babal... Rovelver dolu değil!” Nakleden SELÂMİ İZZET Tz , |dır. Cevher itibariyle 953,6 bakırı ih-| ı URK tiva etmekte ise de yığın halinde bu- SPOR TEŞEKKÜR Ailemizin kıymetli rükmü İbrahim paşanın vefatımdan mütevellit alâmı- mıza bizzat iştirak eden ve gerek mek tup ve telgraf ile tesliyet lütfunda bulunan zevatı kirama en samimi te- şekküratımızın iblağına garetenizin tavassütunu rica eyleriz efendim. Oğlu: Seyfettin, Amir. Kızı: Berin Refikası: Dürsaf, iğa Sulh Hâkimliğinden: Biğa- nn adliye köyü çivarında Mmaktulen bulunan kalkandelenli 70 yaşlarında kâhil kâyanm terekesine Mahkeme- ce vazı yed edilmiş, ve resen idare edilmekte bulunmuş isede mirasçixile mirasçılarının adedi tayin bulunduğundan alâkadarların - tarihi ilândan İtibaren üç ay içinde arfratla- rını Mahkememize etmeleri milyon liralık tesisat vardır. Burası| duğudur. medeninin 534 üncü madde- F KA OE K el e SADREDDİN ENVER! Sine teyfikan ilin olunuz. — Ve “MUHL|; in edebi mi sızlattı. avut bilecek, gene: Oğlu burada : — Alim .. Alim.. — Fadik .. Diyecektir. Sevmek budur NES İsminde bir kızı seviyormuş.|değil mi?... Ne acı. Fakat acı i-| Kız da onun için çıldırıyormuş.|ken bile ne tatlı?, . Nişanlanmışlar . Nikâhları ola-| . ş Etem ızzet |cakmış. Oğlanın askerliği çık-| Aniş hatan bu hikâyeyi anla- mış! Göz yaşı içinde zoru zoru-|ttıktan sonra : ie Ölaheğ l L na gv a — Sen dıdk:;ıyhhqı beyle| ğini yedim, de 'Tatlı, temiz... Yüzü de ımm.a_."ç.ı.'ıı— — Tıpkı, tıpkı . Fadik gibi se- min ve Hasanımın sevgisi bir. İde ak saçları gibi arık bir anne.|lar ağlar, onun gamaşırlarını| viyorum ... Fakat ne olurdu.. Hasanım| Hasan giderken: göz yaşlarına bular, kolar, sa-| Dedim. Hasan ona da söyle- ! İki gün geçti. acaba?. Akşam Aniş hatun ya- nımdaydı. — Hasan niye gelmedi aca- ba?. Dedim. Boynunu büktü: Hf ... nün de ne olduğu belli — Gelinine i l.rl);dl diye bana güzel yemek tatlılar Birden bire beni kızı, gelini gi- En çok oğlunun nişanlısr; da anlattığı sev vüreği-| , ” AAi maış. Böyle seneler geçmiş. Ço- yapmış|cuk en son Erzurumdan bir me-|nikâhl: ktup göndermiş. arkasından da biribi sevdi. Zaten zavalir bir ka-| kün: lmiş .O gündi tmaş. haber de göndermedi. Ne oldu 'dım ya! İki oğlu—:ımnş. ilgan bsrağına K , alıp üğü oğlanın iyı kaybetmek kolay mı?|bir yazma mendilini gözlerine) kocasile beraber oturu- bastırıp boyuna ağlıyormuş. Bu kızı alrp şimdi dünyanın cenne-, YGT AA Bd iyi bak Hatun.. |atlarca aşkı ile baş başa kalır-|miş. — Nişanlıyız. Gelir gelmez anacağız ı İkisi| güne kızcağızın göz yaşı din|nı Ali, beni de Fadik kadar sevi- dg !ü_yük_ harpte şehit olmuşlar| direcek bir avut bulunmanuş.| yor. Nikâhımızı onların nikâhı, Birinin künyesi gelmiş . Öbürü-| Şimdi hiç bir yere çıkmıyor, A-|saadetimizi onların saadeti , ne- d deği!-|niş hatuna bile gelmiyor îfıklş YlÇnk içli, çok dertli. İki de-| elinde evine götürdi ikkan| — Ne olacak ki hanımcığım | Şimdi !îlh'. Allah can sağlığı versin| yor. |ş'emizi onların ve kendinin neş' esi bilecek, — Şerbetlik şekerinizi bile hazırladım. .. Diyot. Hasanı çoktan tanıyor y eai EERÜM LA aa Halhk sütunu Telgrafçılar İstanbul telgrafçıları Dahiliye vekiline müracaat ediyorlar Istanbul telgraf memurları Dahili r vekili Şükrü Kaya Beye B saat- ik nöbetin mağduriyetlerini mucip olduğundan bahisle yazdıkları istir- bamnamede ezcümle diyorlar ki: Nöbetlerin sekizer saat olması biz- leri çok mağdur ve perişan etmiştir. Gergi evvelce 24 saat nöbet yapıyor duk. Fakat buna mukabil 48 saat te istirahatimiz vardı. Şimdi ise gün- düzleri altışar geceleri on ikişer saat bilâ fasıla bir hafta mütemadiyen vazife yapmak suretile mahvediliyo İruz. Istanbulun vaziyeti coğrafiyesi '—e vesaiti nakliyesi buna gayri mü- aaittir. Çönkü her birerlerimiz Bo- | ğgaziçinin muhtelif yerlerinde, Eyip, Bakırköy, Çamlıca, Pendik, Adalar hatta kâğıthane köyünde ikamet e- dez arkadaşlarımız vardır. Şimdi ta- savvur buyurunuz. Gece 23-30 da nöbete girecek bir arkadaşımız han çi vesaitle nasıl gelsin? Kezalik 23, 30 da vazifeden çıkan bir arkadaş € gitsin? Şimdi Istanbulda tatbik edilen 12 saat gece vazifesi on iki saat istira- hatle bir hafta mütemadiyen gece nöbeti tesadif ediyor. Bir hafta ge- ©e uykusuzluğa nasıl tahammül edi- lir? Gündüz. uykusu bunu telâfi eder mi? Ayni zamanda bir hafta ge €e uykusuz kalmak gündüz uyumak olur mu? Buna can dayanır mı? Bu usul bizim istirahatimizi temin de- ğil bilâkis bizi ölüme sürükliyor.Mu kannen ne bir yemek yiyebiliyoruz ne de uykumuz var. Hayatımızı if- nadan başka bir muhassenatını ma- alesef görmediğimiz bu usul hangi asrın medeniyetidir? İkinci mahzu- Tu iş görülmiyor çünkü işi kimse kendine maletmiyor. Vatandaşlarımızın sefaletine hate- me çekmek azmi kat'i ve arsuyu vic danisinde bulunduğunuzu — kat'iyen bildiğimiz için bu usulün ref'ine e- |mir ve müssade buyurmanızı cüm- lemiz viedanınızdan bekler ve ke- mali suzeşle emrinize intizarda bu- lunduğumuzu arzeyleriz efendim. * ** TERKOS TERKOS su şiri ne açık mektup, Muhterem cfendim. Bu son zamanlarda, yani 8-9 ay- danberi hiç bir gün gündüzleri ter- kos suyumuz gelmiyor, bazı geceler goç vakit geliyorsa da tabildir ki hiç İaidesi olmuyor, terkos suyu gündüz- | leri lâzım, gece uykuda iken lâzım değil. Suyunuzdan istifade etmediği-| miz halde, abonman'bedellerini müte madiyen tahsil ettiğiniz gibi, arasıra da su fazlasi diye açiktan ehemmiyet- Ni bir para da alıyorsunuz. Nasıl ki 1 NİSAN 1929 tarih ve 43926 numara- İr makpuzunuzla abonman bedelinden hariç 292 kuruş açıktan bir su fazla- si da aldiniz, bunu mütcakip 4 Ağus- tos 1920 da bir ihbarnameniz geldi, bunda da yine abonman bedelinden başka 648 kuruş bir su fazlası daha istiyorsunuz. Suyumuzun gelmediği için şubelerinize dalma müracaatlar |da bulunduk, aylardan beri almakta j İRKETİ olduğumuz cevap şudur, (YOLLAR da bozukluk vardır, tamir ediliyor, yollar düzelince suyunuz akacaktır), |8 ay geçmiştir netice işte meydanda! atideki noktalara nazari dikkatinizi elbediyorum. 1-0 aydan beri evimi- zin daima susuz bulunduğu sizce ma lüm mu? 2.- Suyunuzu biç kullanama dığımız halde - taksitleri muntazam tahsll ettikten sonra, üst üste iki de- fadır 940 kuruş su fazlasi niçin aldı. nız? akmayan suyun fazlasi olurmu? bangi su için aliyorsunuz? 3.- Bu susuzluk daha çok uzun sü| recek mi? 4- Bu susuzluk böyle de- vam ederse, muntazam su veriyor gi- bi, taksitleri muntazam tahsil edecek misiniz? $.- Su veremediğiniz halde taksitleri tahsile devam ederken, su fazlasi diye açiktan aldiğiniz paraları da yine tahsile devam edecek — misi- niz? 6.- Dokuz aydır terkozumuzun tamam bir gün akmadiğıni dokus yüz kişi ile isbat edersem, ve siz de bir gün olaun muntazam aktiğini tek bir kişi ile isbat edemezseniz, nahak yere i müdüriyeti- yine su yok! Muhterem müdir bey, | | YENİ TARZAN Meşhuru âlem romanın tekmil si e eden yeni v büyük fillm. Bu günden İtibaren ALKAZARDA ajik sinamasında 920 - 1980 sinema mevsimini yarın akşam cazip ve sevimli Jara Laplarle Lora ve Şolörü filmi ile küşet edeceğini unutmayınız mevsimin ikinci proğramı olarak gösterilecek olan büyük bir aşk macarası ve tiyatro hayatını tas- vir eden RUS DİLBERİ filmin mümessilesi ESTER RALSTON'UN Çınsalsiz oyununu, zengin tuva- Tetlerini çılgın lüke hayatını gör- meğe mutlaka şitap eti İâveten; Kaln aylıyor gayet gülünçlü komedl Bu filim Samsunda Samsun Sinamasında gösterilecektir . pyatırınız. MILLIYETIN Z2B3. AAA A : DA L | z | ej Bu günkü yeni bilmecemiz Soldan sağa: 1.> Bayrak tutan (7). 3- Boyun aksi (2). Kalın kumaş (3). Beyaz (2). 4 Çabuk (3 $ Ekmeğe ŞU ÇU (5). 6 Bir uzuv (2). Bir usuv (2). ? Rabrt edatı (2). Nota (2), B.> Yas (5). 9.- İtiraf eden (7). fazlası diye tahsil etmek İstediğiniz gu nahak tahsilati hangi kanuna isti- nadan almak istiyorsunuz? #orarım size (Yanmış harmanın öşürü olur mu?) Akmayan suyun fazlasi olur- mu? 8.- Para almaya gelen memur- (akçelerile İm Harik, hayat, kaza ve otomobil sigortalarınızı Galatada Ünyon hanında kâin Ünyon sigorta kumpanyasılk HL M guummmuü Bü akşam ELHAMRA Sinemasında — gösterilecek olan ASİ KAHRAMAM sekiz kısımlık yeni ve harikul filmin mü: FRED TOMS un beyaz at SİLVER KİNG İ şayanı hayret oyunu bütün temf şakâranın — sürekli alkışlarla Kf şılanacaktar Bu filim Eskişehirde sizin sinedi Istanbul mahkemei asliye biff ticaret dairesinden Mabhkemece ilânı iflâsına kârdiğ rilmiş olan Galatada topçular Cüt sinde 224 'numaralı mağazada $ tüccarı L. Agustinis ve şeriki ti hanesinde mevcut şarapların ve imaline mahsus alât ve edevatıf boş şişelerin furuhtuna karar miş olduğundan mezkür mal mevcut şarap ve cmvali — iair€ Eylül — 929 — tarihine —© Pazartesi ve kabil olamadığı tük de anı vely eden günlerde 1 sant ondan on ikiye kadar fi lunacağı ilân olunur. Darül'âceze müdürlüğündeni rül'âcezeye muktezi yirmi top lk münakasası kapalı zarf us6l, Teşrinlevel 929 tarihinde icra V, lif zarfları saat on dörtde açılad Taliplerin yüzde yedi buçuk rül'âcezeye mül İ Türkiyede bilafasıla ierayı muamelo etmekte olan ÜNYON Kumpanyasına bir kere uğramadan sigorta yaptarmayınız, GD Telefon: Beyoğlu - 2002 —ii , EĞLENCELER A ) / İMİAL B S AJ K| AŞ A e Y P AD G aldiğıniz paraları iade edermisiniz? |larıniza bin şikâyet (aat 80699 » 7 Vicdant bir tahkikatla, " aylardan | böyle ıuıudyor)kdlıvrhr, 'saatten| — Adres: mmn;I /| iyumuzun akmadiği ©-|hava geçiyorsa, Allahin — düzgürina =l=niı.u=ınmbıl=.ıh'=:ıın dpı:ııhymlı. Su yerine) n-ıım.ıwıı*) mukavelesini ileri süreceksiniz, ya su| musluklardan gelen “islik seslerine ZM DA ka ne iyi değil mi? ? . Gece. ni.ılr.lmıwııyı Şeytan kulağına kurşun ! OLELECE fi " ğgini YÜf Kd A: Gittikçe sıkılıyorum . İçimde bir sıkıntı var. —Bııınıur.ıyıılolıh.rılhıhmı-:;“ n yorum ! Ş j S Üi _o'.v / — Niçin ?.. -. Yattım kalktım. EA| Cevap vermiyeceğim, Üzülü-| — Hasan öldü mü P, Hayır. Uyunmayor. " yorum. O kadar. Belki haklı-| — ç: def'a insanın zihnini — — ğ * g | — Hasan dediğini yapamadı-|masın . M yııBılhdıhıhıı.Oıldıuçmı Ot ti W gün oldu . Zaten Hasan mektu-| ”p * | l ela "—..u. gelme | bunda : , beynime Buraya —Gelir gelmez beni bulaca- Dememişti ki! Benim — telâ- şım. Hiç kimseye de bir şey söy lememiş. Mehmet onbaşı: —MNeriye gittiğini bilmiyo- ruz . Yanına beş kabadayı nefer. aldı gitti. O sık sık böyle kim- seye haber vermeden gider. Bir. kaç gün sonra çıkar gelir... Demiş. Aniş hatun anlatıyor. Dermnek nerde olduğunu bir ben biliyorum, Kimseye bir şey sö- unııdthfulıtı_ıı!_lıı' şeyi|amıma benim için bu candan alâ| vlemem ki! ... bir kurt gibi düşen şüphe bu. Sa| çıktı. bahtan beri sinirlerimi ağrıtan| iç üzüntüsünün doğumu bu ves- — Hasan ne oldu? " — Hasan niye | vesedenmiş ! Fakat iç ağrısına,| Kendi kendime : — N€ üzüntüye sebep bunlar olmama- l “ üç gün ” .. Beş gün .. hattalne oluyor. : Sus OtUr on gün için bile üzüntüye vesile| yerde ... olmaması lazım gelen şeyleri Diyorum amma agafi düşünüyorum. Harbetmek , dü-|de kalıyor. Sanki r"ı.ıl 1 şman bombalamak, köprü atma-. k, cepanelikleri havaya kaldır- mak, yangın çıkarmak evde ©- turup pirinç taşı ayıklamak de-| ğil ki I. Gününü bekliyecek .. Sa atınıbekliyecek. Canmı, kuvveti nalık yorar gibi bir bilmem . ş AI:': W , Sabaha karşı hi'.*”, muştum ! Güneş — A budala kadım: ; yalkyi)