9 Nisan 1929 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KTT liveti İnsan kasabı ile kasap Meşhur cerrahlarımız- dan biri, kasaba uğra- dı, et alacaktı, fasat - çengele asılan etlerden - hiç birini gözü tutmadı: — Ayol dedi , bunlar nasıl et ? lB!ir dirhem ları yok yaKğasap pişkin bir ta- vurla : - — Ne yapalım beyim dedi, hayvan bu . Sizin kesip biçtiğiniz iyi bes- lenmiş canlara benzer mi hiç 2 Havalar gülmeğe başladı bize , Şükür geçti kışın hızı hemşeri ! Razıyız isterse toz, çıksın dize, Özledik vallahi yazı hemşeri ! Kaç aydır ne çektik kardan ayazdan Yolunduk, farkımız kalmadı kazdan Bakkala vererek bolca piyazdan , Ayrı ayrı çektik nazı hemşeri ! Kömüre kapattık bir kaylı para, Uymadı evdeki hesap pazara, Doktorun, terzinin açtığı yara, Yürekte onulmaz sızı hemşeri! Bütün kış gönlümüz kaldı kapalı, Görelim kırlarda yeşermiş dalı, Sürelim boğaza doğru sandalı Özledik vallahi yazı hemşeri ! M.S. Dostlarım var! Hüsrev efendi pek sı- kışmış vaziyette dost- larından Malik efendi- ye müracaat etti. — Aman dedi, ocağı- na düştüm, bana (24) lira verebilir misin ? Malik efendi sordu : — Ne yapacaksın: — Öğle yemeğine da- vet edilecek dostlarım OYT TU MAĞA GAŞ ÜNDUT Milliyetin tefrikası 51 HAĞi Sönen ışık Yazan —MEBRURE HURŞİT — Hasan pencerenin da, :£ i bulmuyor? Bil: beni bahçeye — bakıyor... Neyran I v K onu unuttu bile... okuyor... de-| mühtacım! minden beri boğazını kurutan hıçkırıklarıtutmağa çalışmıya- rak, ağlıya ağlıya okuyor... * Neyran, güzel Neyran, bi- ricik Neyran ! Bu sana yazdığım ilk mektup değil mi ? Ben ki onu saadet ve “neşe dolu isterdim ! Ne yazık ki sana iztirabımdan başka bir azamıyacağım... şeyl)âşun Neyîğ, on iki gündür seni görmiyorum... ne olduğu- nu, ne yaptığmı, ne düşündüğü pü bilemeden yaşryorum. O müthiş günün akşamından son- ra bir daha deniz kenarma gel- din: Gel: | mi ist di Yoksa bırakmadılar mı? Bunu da bilmiyorum. , . Her gece yeni bir ümitle ora- ya koştum. Saatlerce bekledim, bekledim... gelmedin, gelmiy- orsun Neyran... Bari ne dü- şündüğünü bilsem! Bu da yok... arıyorum, mazimi yorum. .. de masali için —H Artık sarayın kapısı- nın önüne gelmişti. Fakat kapıda hiç bir anahtar deliği yeri yoktu. Anahtar elinde öyle aranırken birden anah- tar elinden fırladı kapı- nın bir tarafına sokul- du. Meğer iş anahtarı ele geçirmekte imiş. Kapı mıknatıslı oldu- ğu için anahtarı çek- mişti . â : Anahtarı çevirdi. Demir kapı gıcır gıcır açıldı Hükümdar oğlu içeri girdi, hademeler, cariyeler karşıladılar . Sultan hanımın odası- na gütürdüler. Sultan hanım hukümdar Oğ- lunu iltifatla karşıladı, yer gösterdi. — Kahramanım, dedi, dünyanın üç büyük müşkülünü atlayıp gel- diniz, şimdi dördüncü bir müşkül var, size dört tane sual soraca- ğim, bakalım cevap verebilecek misiniz? Hükümdar oğlu : - Pek AlA, dedi, sual- vayor. Kldücü aa Üü MiZMö.l gördürdüğüme darılacak mısın? Yalrız düşün Neyran, on iki ak- şamdır deniz kenarında geçirdi- | ğim azaplı saatleri düşün ve be* ni affet!” Neyran bu mektubu iki defa daha okudu. . . gözlerindeki hüz ne rağmen ona yeni bir hayat sini bulı gelmişti. Başını kaldırdı, yanak | sevdiğini söylemene ne kadar Şarmdaki yaşları sildi. Hasanı |çağırdı, yanmna oturttu, Ekrem- Neyran söyle, beni seviyor- den bahsedildiğini duymak: için sun değil mi? Ne var ya Rab- bi? Saadete bu kadar yaklaştık- tan sanra onu kaybedecek ne gü nah işledim? Korkuyorum! Ni- çin korktuğumu da bilmiyurum. Neyran ne olacağız? Babanın bu anlaşılmaz haline razı ola- cak misın? Saadetimizin boş ye- re yıkıldığını göreceksin de se- sini çıkarmıyacak mısın? Ney-| ran bilsem! Beni sevdiğini, hep o deniz kenarındaki Neyranım olduğünu, değişmediğini bil- sem, sana gel, bana kaç derdim! 'sorgularını müteaddit defalar tekrar etti durdu. Hasan da çok bir şey bilmiy- Jordu. O “bey” onu çağırmış, “Hasan, sen Peri kızını sever- |sin, eğer onu sevindirmek iıt_eı-- Si isen bu mektubu götür, eline ver. Sakın kimseye gösterme, bir şey yazarsa bana getirirsin; burada bizim bahçede bekliyo- rum'” demişti. Zaten Hasan Perikızının 96 den ağladığını, günden güne sa- rardığını biliyordu. .. Gülzarın Fakat korkuyorum Neyran....| öteki hizmetçi ile: “Zavallı kü- ?|Ne söyliyorum? Neler yazıyor- çük hanım hasta oldu, yemek- um? Sen değişemezsin değil mi? |ten içmekten kesildi.. şu bey- Kalbini bir kere bana verdikten fendi de ne inatçı şeymiş! San- sonra onu alımazsın değil mi? cağız? Başka bir şey düşünemi- yorum. .. ki adamcağızın ne kusuru var- Nexran ne olacağız? Ne ola- dı? Hem de çok zenginmişler. . 1 | Sabahları ben kapının önünü yı- söyliyemiyorum. . Bu karken görüyorum, otomobille kadar yıkılıp harap olacağımı geçerken hep gözü pencereler- / maz karıştırıyo- | tasavvur edemezdim.. . düşün- de... rum. .. Hiç, hiç bir şey bulamı-|mek, konuşmak, kudretini bile bana sen veriyormuşsun! Şimdi ona da yazık değil mi?” diye konuştuklarını işitmişti. — Peri lazı ağlama! Ben ne Ne yaptım? Ne oldu? Niçin her yanım düşük... parça]ınanlinterıen yaparım. .. söyle, hiç seni bana vermiyor? Ya sen? Acaha sen de bende nefret edi- / lecek bir şey mi buldun? Kaya- ların üzerinde geçirdiğim o iş- | | kenceli saatlerde hep bunu düşü | nüyorum. . ümitlerimle beraber benliğim- üzülme! den be bir şey koptu sanıyorum. — Hasan şimdi sana bir kâ- Neyran söyle bana, beni sev- ğıt vereceğim, onu kimseye gös diğini söyle!” Mektup böyle bitiyordu. Ke- İnara ufacık yazılarla şu 'an niçin gelmiyor? Ni- sıkıştırılmıştı: “Neyran Hasan seni çok se-|turdu... hiç korkma,Neyranın vi termeden götürürsün, emi? Neyran kalktı, küçük bir kâ- ibare| ğit parçasma: “Ekrem, yazıla- rın iztirabımır biraz olsun uyuş- lerinizi sorun! — Yo, suallerimi şim- di soracak değilim .. Ogün geçti, ertesi günde geçti. Üçüncü günü Hükümdar oğlu yalnız odasında oturur- ken su'tanın cariyesi elinde bir çift küpe içeri girdi, küpeleri verdi : — Sultan hanım, dedi, bunların cevabını isti- yor! Hükümdar oğlu küpeleri evirdi, çevirdi, sonra cebinden üç tane inci çıkardı verdi. Ertesi gün cariye gene göründü. Bu se- fer elinde havanda ezil- miş elmas tozu ile ka- rışınış toz şeker vardı. Hükümdar oğlu düşün- dü, taşındı masanın üstünde duran bir fin- can südü gönderdi. Cariye tekrar geldi, bu sefer elinde sulta- Vasıf beyin istifası Atuf beylerden birinin yor. Fakat henüz kati beli değildir. aegğişmedci. Lana yaz, gene yaz emi?» cümlelerini karaladı ve Peri kızına yardım edebildiğini görmek sevinci ile kızaran Ha- sancığa uzattı. ... Vasıf bey çekildi Yerine kim geiecek ? Maarif vekili Vasıf bey, bir ihtilaf yüzünden vekâletten çekildi. Maarif vekâletine Cemal Hüsnü ve yahut Mafi tayin edileceği söyleni- surette kimin geleceği nu bend Seb P di Peki Neyran, beni düşünmüyor muswa? Sen de benim her şey- im değil misin? Bu hayata nasıl! Hai ö? adebil. Simizi bir Eylülün başlarında yıldızlı, mehtaplı bir gece. Neyran küçük masasının ba- şında düşünüyor. .. elinde Ek- remin beşinci mektubu, düşü- nüyor... Artık bazı parçaları ezberin- de... ne diyor? Neler teklif e- diyor? “Neyran beni sevdiğin için sa na bunu söylemeğe, hatta sen- den bunu istemeğe hakkım var. Razı olacaksın Neyran! Sa- adetimizin, belki de hayatımızın ne büyük bir tehlüke içinde çır- pındığını gördükten sonra, kur- tarmak için elini uzatmıyacak mısın? Korkma Neyran, baban da bizi affedecek, öfkesi geçin- ce o da bizi mazur görecek. . . Hem senden ne istiyorum? Bir zaman için babanın evinden uzaklaşmanı, ona bu suretle se nin de isyan edebilecek, hayat- tan saadet payını alabilmek i- cin lâzım gelirse mücadele kud reti gösterebilecek bir kız oldu- ğunu anlatmak istiyorum! Neyran yap bunu... teklifi- mi kabul et... yanımda olsan, gözlerine bakarak sana: “Hani benim iradeli, azimli Neyranım? Hani bana deniz kenarında aş- kın kudreti ile büyüdüğünü, sö- yliyen nur yüzlü sevgilim?” de- sem, sana da şu içimi dolduran cesaret ve cüretten verebilsem tereddütlerini unuturdun! Dünkü mektubunda: “Ekrem aşkımızı felâket ve gözyaşı üze- rine kurmıyalım. Bu hareketim babayi ne hale kor? Düsün bir kere kendi kendine sormuyor musun? “Ben ömrümün bir kaç mes' ut ayını da babaya medyunum, ona bu darbeyi indirmeğe hak- kım yok!” diye yazıyorsun. Fa- kat Neyran babanın seni felâ- kete sürüklemeğe hakkı var mı? O senin bütün günlerini saadet- le nurlandırmak borcunu taşır- kın bu manasız inadından neden vazgeçmiyor? Neyran beni, seni. sevdiğim gibi sevmiyorsun! Senin yerin- de ben olsaydım bu kadar tered düdü bile aşlkııma hakaret seyar- dım... Neyran saadetimiz ö- lüyor, boğuluyor, sender. imdat istiyor! Uzat elini Neyran, elini uzat!” Neyran başmı avuçlarının i- çine aldı, .. — Ya Rabbi ne yapayım”? Ne yapayım? diye mırıldanıyor... Ekrem ona bu çılgın tekliti ikinci mektubundan beri yazı- yor, kimi yalvarıyor, kirni ısrar ediyor... Fakat baba, baba ne olacak? Kaç gündür Neyranla konuşmu yor bile... yürüyüşü ne bitkin, omuzları ne düşük... Neyran anlamıyor. .. babada iztirap çeken, inleyen bir hal var! Düşünüyor... ne var? Ne- si var? Bilmiyor... yalnız his- sediyor... onun da gecelerini uykusuz geçirdiğini, hatta belki de ağladığını anlar gibi oluyor. Evet Neyran yanılmıyor. — Namık ta iztirap içinde. .. Bu nın yüzüğü vardı. Hükümdar oğlu yü- züğü görür görmez ce- binden bir yakut taşı çıkarıp gönderdi . Ca- riye bu sefer elinde iki yakut taşıyla geri gel- di . Hükümdar oğlu da cebinden bir kehrübar bilezik çıkarıp verdi: — Artık, dedi sualle- rin cevabı tamam oldu zannederim | O vakitu Sltan kapı- da gözüktü . — Buyrun ,dedi, ba- bamın yanına gidelim! hükümdar oğlu da bu daveti kabul etti . Kız babasını görür görmez boynuna atıldı : — Bu genç, dedi, su- allerime de cevap ver- di, önce ben ona bir çift küpe gönderdim, evlenelim, demek iste- dim oda buna bir inci ilâve etti, çocuğumuz olsun demek istedi, sonra şekerle elması karıştırıp gönderdim . bitmedi kere, ben onun her şeyiyim, na- | ta, Ekremin ilk mektubu ile baş| tın. .. onu sevmek istedin, P sıl bırakır kaçarım? Isteme, bu- |ladı. . fakat o zamanlar böyle Geğildi... Neyranı kaybetmek Leessüründen doğan kıskanç bir tehevvür, onun gitmiyeceğini, babayı yalnız bırakmıyacağırı öğrendikten sonra azalır gibi o- lan sessiz bir acı idi. Şimdi kalbini koparan, gözle rini karartan, beynini uğulda- tan vahşi bir kini var! Eski büyük yarasımı bu kad teci bir surette yenid ğ TÇ LA D NNT A NT yolunda sızıp kalaf bir sarhoş, bir kazay& uğramadan kaldırıla” İçkiyi böyle âleme ma* kalmı$! Dün akşam tramva)y 1 rak evine gütürüldü: | ç 1ekte mana varmı ) hırsızlLlğ , posta hanesinden - sil” tında bir çuvalla çıkaf” Polis tahkikata başlâ” mıştır. ) A İ Çocuk haftası 23 Nisanda başlar , l BARAAARARİ itiraf et, utanma, hatta sev” bile! Belki artık talile ban:';; belki artık gözyaşları bitti df Fakat olmadı! Sen Cenabı Bâk | kın çizdiği şeyi bozmak kü! gi' lrğında bulunmuştun! Allah nah işliyen, kendini levs uçt 4| muna atan karma çok acı bif "g za tertip etmişti. . . O evlâdP' 4 açlıktan kıvranışını göre, b& ölecekti. . . bu büyük iztirap y lekesini biraz O sebep olan Neyrandan nefret e- diyor... kabil olsa onu önunde işkence ile — kıvrandırmaktan zevk duyacak.. Onun cansız tebessümlerini, ağlamaktan kızaran gözlerini gördükçe seviniyor, gülüyor. .. fakat bunlar az! Oyle bir şey.. öyle müthiş bir şey olmalı, Ney- ranı kıvrandıra, kıvrandıra — öl- dürece': öyle bir izî.irap bulmalı idi ki yillardır çektiği azabın hm cı alınmış olsun, .. O ha! Karısmı çalan alçağın oğlu ha! Nasıl oldu da © melun bakışları tanrmamıştı? O ha! Karısını çalan alçağın oğlu ha! Nasıl oldu da o mel'un bakışları tanımamıştı? Namık sanki insarı mı? Dün- yada acaba onun kadar ahmak, onun kadar sersem biri daha var mı? Şu dolaşan, gezen kız kim? Düşün, düşün bakalım! Bu ka- rmm lekeli, mel'un aşkının mah sulü işte! Onu büyüten, bu hale getiren de sen, budala! Fakat daha bit- medi,..uzun, uzun' iztirap se- neleri geçti...yaran kapanır gibi oldu. .. hayâttan zorla, di- dine, çarpışa sen*de biraz “gül- mek” paymı almak istedin... bir köye çekildin, günahm kızı na “kızım” diye bakmağaâ çalıs- ki iği : silmiş olacaktı! Halbuki “;f sen ne yaptın? gittin onun Pi ni aldın! Aptal gibi, sersem &/ buna razı oldun! İşte tam “f| dete kavuşacağını zannetti?; bir anda da karşına kim çî;; O...O değil mi? Bunu yaptı... tabiata karşı gcl,l | için hatanı yüzüne çarptf g varlanacaksın! Bu tokatım © da yüuvarlanacaksın! -13- i Neyran tereddüt ve ı'*"glı'ı dolu iki gece daha geçirdi: y tün düşüncelerinin arasın ygf miz vicdanınım sesini iş'd!yofj İ du. Bu ona: “Babanı sev* sun, onu sevmelisin! YalniZ g mes'ut ettiği zaman değilr pi bini kanattığı zaman da 5’, 5| lisin. Zaten baban at:mn'lağ FA yık bir hasta değil mi? ne mani olduğu için onö görmemelisin, . . yalnız deti müdafaa etmeğe, © geldiği kadar kurtarınağ& malısın!” diyordu. İşte Ekremin son me O da ona: “Neyran, uzaklaş, MÜ” bir zaman için babanm © uzaklaş! O zaman anlıy? kara olacak dereced | Postadan | Evelki gece Beyoğı | ken Mıstafa ismind” | biri vakalanmıştır. Ç| val açılmış içinden tâ | nınmış kimselere a7 | mektuplar — çıkmıştıf' | K

Bu sayıdan diğer sayfalar: