Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
BTLDA İ aKN TANDUD *MİLLİYET,'TİR 6 Nisan 1929 BUGÜNKÜ HAVA Rasathaneden aldığımız malü- mata göre dün derecei hararet aza- Tat 10, asgari 5 idi. Bugün ruzgür —j mutavassit poyraz esecektir. Öğle- - _"; den evel kuvyetli, öğleden sönra | İ hafif vağmur ihtimali vardır. | FELEK * Biz oluyor muyuz?i — Gazetelerimizde yeni bir ha- /| ber okudum : Maruf madenci- — lerimizden birinin kızına gö- | fülen lüzum üzerine Viyanada ameliyat yapılacakmış. Bu ame- Jiyat neticesinde Hanım kızın erkek olması da muhtemel imiş. Bü havadis tahakkuk ederse — cörkeklere bir nufus zam, ka- — dınlardan bir adet tarhedilmiş olacak. Esasen bu kabil cinsi- — yeğ ihtidaları -o kadar çok ki buna o kadar ehemmiyet ver- | meye lüzum yok. Ancak bu — münasebetle bir noktaya na- Ü — zarı dikkati celbedeceğim . Hiç o erkekten kadın olmuş olana — desadüf ettiniz mi ? Hayır! | Çönkü böyle şeyin vukuu yok! | Aceba kadınların “erkek olabil- »dikleri halde erkeklerin kadın - olamamaları kimin İlehine ve kimin aleyhinedir? Garip bir merak z İnsanların bir çok garip ha- — reketleri 'bar ki tababet bun- | Jgarın topuna birderi “hastalık, | demiş ve tasnif için birer isim | uaydürmüs. Bunun içinde titiz- ler, ayaşlar , hırsızlar var, fa- — kat diğer bir sınıf hastalar — var ki Doktor Mazhar Osman — Beyfendi eserlerinde onlardan — bahsediyor. SRU Dünkü gazetelerden birinde — Beyoğlu — fotoğrafhanelerinden — birinin camekânında açık saçık — ve mugayırı aru. haya resimler teşhir edildiğinin Müddelumu- /— miliğe ihbar edildigini okudum ve düşündüm : İşini gücünü | birakıp allah rizası için “edep ve haya muhafızlığı »den kimdir? Bu hadise bana — buna benzer. “Hasbeten lillah,, — ihbaratta bulunan yüzlerce ada- mt hatırlattı. Bizim menilei et- — te bu bir merak, daha doğru- — su bir. hastalık ki tababet he- nuz ismini koymamış. Çocuk himayesi Karilerimin, bir hayırlı iş — üzerine merhametlerini tahrik efmek istiyorum, Nisan ayının K sön haftası * Çocuk » haftası,, dır. Baharın ilk gün- ferini beşeriyetin baharı demek olan çocukluğa hasretmek ne manidardır. Ey! her biri yavru- sanu kucağında tutan , seven , D İK bir damla yaş dökmemesi için uyku ve durak bilmeyen analar ve babalar ! Düşününr ve emin olun ki çocuklarınız kadar şefe kate , himayeye , bakılmaya ve sevilmeye mühtaç binlerce Türk Yavrusu vardır . Onları kolları arasında — $ıkacak , — onları emzirecek nineleri, koruyacak babaları yok! Onlar sırf sizin, benim ve hepimizin rahmü şef- katimize ümitlerini, değil ümit- lerini hatta canlarını bağlamış- lardır. Onların ağzı , dili , eli yok ki size anlatsın ve mer- hametinizi tahrik etsin . Hem tercih ediniz ki ben onların hesabına size yalvarayım . .. Veriniz! az, çok, bir şeyl veri- niz! Onların anası Himayei Etfal cemiyetine veriniz! Bir damla çocuk yaşı kurutsanız, bir. yavrucak karnı doyursanız ve bir masum hıçkırık sustur-” sanız, bir bira içmiş olmaktan, bir Şarlo seyretmekten ve bir kâat eğlencesinin çorak zevkin- den daha yükseğe çıkmış olur- sunüz! Veriniz; verelim! FELEK şabsan temas ettiğim aşi bana bu çirkin şeyih neden önüne geçilmediğini soruyorlar. Ben ise bu hareketlere her kesten fazla mütecs- sir olduğum gibi, futbol kafilesinde- ki “oyuncü - gazeteci, lerin birbiri aleyhinde yazdıkları yazıların gazete- lerde çıkanlardan daha ağır ve çirkin kımdan galebe beklemek safdillik olurdu . Millt takımın Pragdaki ikameti ve orada yaptıkları maçlar O kadar ren- siz ve nahoş idi ki eğer işin içinde şahet haysiyetlerimiz de karışık ol- masa bu baptaki havadisleri oku- mamayi tercih edecektik. İki gün iyordu ki yeni bit mağlubiyet fakat g V Y evel bunların tadil edildiğini de bili- yordum. Istanbulda bulunan futbol federas- yonu âzası hele reisi Muvaffak beyle, ben dört taraftdir yağan tenkit, mu- ahaze ve ittihamlara karşı hiç bir iktidarı olmıyan adamlardık: Kafile reisi bize bir satır yazı yamamakta ve oradaki vaz'ıyeti bize izah etme- mekte idi. Biz bütün bu hücumlara karşı kâh süküt kâh cevapla muka- bele ediyorduk, lâkin kimseyi ikna edemiyorduk. Bir gün geldi ki gaze- telerde intişar eden futbolcu mek- tupları artık spor ve gazetecilik için leke — teşkil - edecek — bir şeklaldı. Ben bunun daha fazla de- vamını mühlik gördüm ve federasyon Tiyasetine bir takrir vererek oyun- cuların gazetelere mektup yazmala- tının men'edilmesini talep ettim. Bu- nun üzerine kafile relsine celgrafla tebligat yapıldı ve güya bu iş men"- edildi. Gerek ben, gerekse muvaffak bey, kafile Teisl Şeref beyin orada, oyuncular Üüzerinde hiç bir nufuzu KUĞ YArımı Bir sarhoşluk hikâyesi Geç vakit tramvayla eve dö- ntüyordum. İki sarhoş Eminöntün- de atladılar. Zilzurna bir halde idiler. Aralarında bir içki sotra- sının münakaşasi başladı : — Üç şişe sade ben içtim. — 'Oha.. Nerde üç şişe.. Sen dördüncü kadehte zum olmuştun. — Hasan sonra gidip öttü değil mi? — Öttü ama ne ötüş. Nah böyle böyle sardalyalar çıkardı.. — Biz de az pisboğazlik et- medik ha! — Neydi o yahudi turşuları be?. — Sus!. Aklıma - geldikçe... : — Yüreğin mi bulanıyor ? Baktı, yüzünde tuhaf kırışma- lar oldu, sonra başını çevirerek: — Yüreğim neden bulansın, dedi, Şuradân Barbaya uğrayıp iki limonlu rTakı daha içeceğim geliyor. Kulak misafiri SPOR BAHİSLERİ Bildiklerim -İl- Olempiyatlarda —futbol — hezi- meti elim ve unutulmaz bir facia olarak kalmasına sebep yalnız Ams- damda oyunu kayb değil- dir. Türkiye efkârı umumiyesi Zag- repten itibaren her gün yeni bir mağlubiyet haberi —alarak — dilhun olürken futbolçuların taahhüt ettik- leri milli vazifeyi unutarak birbirine düşmeleri ve ihtilâflarını İstanbulda intişar eden gazete sütunlarına ge- çirmeleridir. Seyahatin başından iti- baren gün geçtikçe daha ziyade artan bu fena dedi kodulardan Istanbul okşayan , yediren ve besleyen, Genç adam kalbinin bir- — İlenbire dikenlendiğini his- gtti. (Leylâ) geldiği za- nan çamormanına nasıl idebilecekti. Ve <ifesi değil miydi ? (Leylâ) yi her “dir isim bulmuştu. erabe: *Milliyet, in edebi tefrikası 24 Köy heki derhal akul bir sebep buldu. Her iman köylere gitmek va- “ere götüremezdi. O şüp- yesiz gezmak, görmek, her çere beraber gitmek iste- yecekti. Fakat bu muhitte —onu yanında taşımağa im- “çân var mıydi ?. Zaten da- aa ilk düşünceleri arasında İstanbul) dan gelecek bu cüzel ve şık mahlük için Kasa- anın ahlâkını, telâkkilerni yice anlayan genç doktor Jseylâ) dan süthemşirem ahsedecekti... Bura- matbuatı şikâyet etmekte olduğu kadar Bürhan Cahit kalmanın ihtimali yoktu. Karısı olduğunu söylemez- di bekârlığını biliyorlardı. Nişanlım derse ayrı ev tut- mak mecburiyetindeydi. Ni kâh olmayınca bir çatı al- tında barınmak onu belkide yerinden edecek dedikodu- lar yapardı. Zaten ihtiyar- lar genç doktorun mecburi muayenelerinden kuşkula- nıyor, gençler kendilerine yaklaşmayan, — âlemlerine karışmayan bu (İstanbul) delikanlısından gocuniyor, kocakarılar salgın hastalık muayenesini bahane ederek her yere giren çıkan bu tığ gibi doktorun genç kızlara göz diktiğinden şikâyet e- diyorlardı. (Suat Naci) genç kızı kal bilmiyorduk. Bu telgraf gitti, fakat neşriyat bitmedi. Karlile- rimin müsaadelerile burada bir patan- tez açmak isteriim. MVillt takımımızın 928 Olempiyat seyahatindeki emsal- siz ve harikulâde hezimeti esbabı aranirken bu gazeteciliğin de birinci derece menfi âmiller”arasına kaydı Tâzımdir. Bu iş takım efradı ârasında mevcat olması Jâzım gelen vahdet ve tesanüdü o kadar harap etmiştir ki bu yüzden takim efradı d dd geçmiy haberile karşılaşmıyalım. Bundan do- layi oradakiler namına hissettiğimiz hicap bizi insan huzuruna çıkmaktan menedecek kadat derin idi. Bugün oelim dakikaları düşündükçe yeniden azap terleri dökmekteyim. İstanbül gazeteleri Pragadaki ka- filemizin en acı Mmağlubiyetlerini yazmakla bitiremedikleti Cstada ma- yığın ilk haftasında İzmit mıntakasın- dan Vahyi bey birdenbire Istanbula avdet etti. Biz Pragadaki vaz'iyeti bilmediğimiz” için tabit bu haberi gazetelerden öğrendik, kafile reisi kendi kafilesinden bir oyuncunun İstanbula avdetini bize ihbara lüzum görüyordu. Yahyi beyin neden dolayı İstanbula avdet ettiğini, neden sanra Muvaffak beye yazılmış husust bir mektuptan - öğrendik. Kafile relsi bu mektubunda Vahyi beyin itsatsizlik ettiğini ve bundan dolayi İstanbula avdet eylediğini söyleyordu, fakat bütün bu hikâyede Vahyi beyin kendi mi, döndüğü yoksa iade mi edildiği belli olmuyordu. Vahyi beyin anlattığına nazaran takımın tarzi me- safsi kendi kanaatine tevafuk etme- diğinden dolayi Pragda daha fazla kalmayı minasip görmemişti. Hu- susf sürette görüştüğüm zeman da aşağı yukarı ayni şeyleri tekrar etti ve t orada - ki lardan çok bahsettim. Kabiliyetlerin den hararetle bahsettiğim yazıları- |Ş ma dudak bükenlerin, omuz silkenle- kafile reisinin hareketsizliği bu fal- soyu da cevapsız bıraktı. Bana s0- rarsanız Vahyi beyin avdetinin yeğt- ne sebebi kendisi terbiyei bedeniye hocası olduğu için maarifçe Olem- piyat oyunlarını götmeye gönderile- ceğinden oradan alacağı tahsisatla kendi başına rahatça seyahat etmeyi temin idi. Çünkü, futbol kafilesinde kaldıkça kendisine Maarilten tahsisat verilmesine imkân yoktu . Burhanettin şg:ıgvılıın:t Bir sergi Türkiyede resme' çalışan gençler- * den bir kaçı Ankarada bir sergi a- İi çıyor.Bunlar Avrupadan gelen genç- | ğ ler... O gençler ki bir zamanlar ben on- rin karşısına bugün beni utandırma- yacagından emin olmak istediğim İ bir sergi ile çıkryorum. Bu sergi mükemmel olmaca genç bir sayin mahsulü olmak tiba- rile vicdanımı rahatlandırıyor. Nisa- |Ş nın ön beşinci günü Ankarada açı- lacak olan bu sergiyi vücude getiren |> resimleri görmedim, Onları görme- den yazdığım bu satırlar bir iddia- dan ziyade bir temenni olabilir. Sergiyi gezen zaire şunu söyle- ve pek bakımsiz olduğundan, kafile reisi Şeref beyin her gün ve gece gezmekten baş alıp ta işlere bakma- dığından, antrönör Tot Bella da ka- filenin iaşe ve ibate lşl,eme uğraştığı kin bakı hasıl (olan geçimsizlik, inflal ve husümet — sevkile oyuncular bir ecnebi memlekette birbirine - silâh çekmişlerdir. Takımım disiplin ve maneviyat vaz'iyeti bu kadar elema- ver olduğu halde kafile reisi hiç bir tedbir almağa hatta hadiseden bizi haberdar etmeye bile lüzum görme- miştir. Efradı birbirine tabanca çeken ve reisi bu işe ifğmazı ayneden ta- için asıl vazifesine bih dığından acı acı bahsetti. Bu sözler nakadar doğru olursa olsun Vahyi beye hotbehot Pragı terkederek İstan- bula avdet hakkını veremezdi; Vahyi bey bir millt vazife ifası için oraya sevkedilmişti; kendi hesabına seya- hata çıkmış gibi canı isteyince dönüp gelemezdi. Bu hareket kendisinin bir tazminat vemısini_igîıî_edebiurken mek lâzımdır ki bu gençlerden baş- ka; Erzurumda, Pariste ve İstanbul Akademisinde çalışan bir çok genç kıymetler var, ki yarım onlar iddia- mızı itmam edeceklerdir. ELİF NACİ İrtihaller aizn bir irtihal Büyük Gazete sahibi Zeki Cemal beyin biraderi Zıya bey tahtı teda- vide bulunduğu Certahpaşa hastı sinde dün pek genç yaşında irtihal etmiştir. Yarın mezkür hastaneden öğleden evel cenazesi kaldırılacaktır, y7 V Karısı - duramiyarak kalktı, gaze- teleri, kitapları bir tarafa attı. Yakın bir zamanda (Istanbul) un en şık ve za- rif bir kızının mişafir olâ- cağı odaları dolaştı. Bu o- dalardan birini hemşiresi i- çin ayırmak lâzımdı. Gün- düzleri hizmetine bakan, akşamları yemeği verdik- ten sonra evine giden (Ha- tice nine) ye yarın sabah bu haberi vermek, herkes- ten evel onu hazırlamak lâ- zımdı. (Leylâ)nın hayaline o- kadar dalmış, onun gelişi- ni okadar benimsemişti ki lzunun derin bir sevgili ih- tiyacından doğduğunu his- setmiyerek adeta uzak bir diyarda yıllardır hasretini cektiği genç karısını bekle- yen bir menfi gibi içi titre- ye titreye,gözleri çiçeklene ciçeklene odadan odaya gi- hemşiresi diye ka ERL eeei rip çıkıyor, elindeki gaz 3 her. ta aıfı, her ambası 2 Gazetelerde güzellik müsa GÜNÜN LATİFELERİ bakaları devam ediyor! - Kocacığım biraz para kazanmak için Şöyle bir iş bulsak..... Kocası — İkimiz de resimlerimlzi_îçıkartahm sen kadınların güzellik müsabakasına gir. Bende erkeklerinkine dahil olayım belki birinciliği kazanırda beş on para alırızi - . |yarı düşünceyle yerinde! yemek (« c—ıî:lasrria_;e?ıîf)işîğ- kilvermeği, banyo yeri ha- zırlamağı tasarliyordu. Ve bütün gece uyuyama- dı. Sabahleyin (Hatice ni- ne) onü kıpkırmızı, şişkin gözleriyle görünce sordu: —-Toktor beğim nen var Uyumadın mı? Gelecek misafir hakkın- da ona küçük bir şüphe bile hissettirmekten — çekinen (Suat Naci) kederli cevap verdi: —Uyumadım (Hatice ni ne), dün akşam (İstanbul) dan bir mektup aldım. Bir sütannem vardı. Zavallı bir denbire ölmüş. . (Hatice nine) boynuna doladığı gazbezini çekip a- larak acı acı eseflendi: —Ne diyorsun toktor, Allah sana ömür versin. Yağlı mıydıi? usual az kalsın onu güldürecekti. Kendini tut- tu. —EH, dedi, pek okadar bile | Tamamile otomatik yei pedal makinesi “OTOMAT HAYDELBERG, 1929 Modeli kızı vardı. O da baskısız kaldı. Bakacak kimseside yok. Bugün telgraf çekip buraya - getirteceğim. Ne yapayım, kardeşlik - böyle zamanda belli olur. (Hatice nine) çipil gözlerini kır- pıştırarak başını salladı: — Çok eyi edersin tok- tor, sen de yalnız kalmaz- sın. Kaç yaşında kızcağız? Ehemmiyet vermiyor, ha tırlayamiyor gibi düdakla- rını büktü: — Bilmem, ben (Istan- bul) da iken mektebe gi- diyordu. Herhalde büyü- müş, koca kız olmuştur şimdi. Ve dertli çekti: — Ne yaparsın. . Yetime bakmâk sevaptır. (Hatice nine) manasız, dertli içini mırıldanarak işine başladı. dalgın. mi Hayda ir şey değil, kimsesiz bi: | yalnış bir kaç arapça şeyler " Ve (Suat Naci) okadar | | | Asrt matbaacı içle en elverişli olup her günkü alelâde işler ) Di! için asri bir matbaada bul ası clizem ile otomatik biri| makinedir. 200 tiraj Için elverişli olduğu kadar 10,000 ve tü hatta 100,009 gibi azim bir tiraj için dahi elverişlidir. Saatte | 3000 niüsha verdiği gibi iki kalıp ile altı bin nüsha vermek F kudretini haiz olduğundan ! p & EN MÜSTACEL SIPAR_İŞLERİN SÜR'ATLE " 5 İKMALİNİ TEMİN EDER |& Türkiye mümessilleri : BODURLA Bİ:ADELER VE ŞÜREKÂSI ——— | NS İ 30 İ 19 O Re l Evinizi ve S $ : sıhhatinizi A Mayi şeklindeki İ FLİTOKS ile muhafaza ediniz Sinek, sivri sinek, tahta kuru- su, pire, bit ve saire bütün bö- cekleri imha eder. FLİTOKSUN kat/i tesiri ; yüzde (100) dür ) kokusu Sıkht ve - güzeldir. : —) & Devlet Demir yolları ve Timan | ; ları umumi idarsindn: Haydarpaşa liman idaresinin “ Haydarpaşa,, Romorkörü müne” z kasa suvetile ve yemi ihaleden 30 gün zarfın da tamir ettirilecektii. — 'Tamirat şartnamesi Haydarpaşa liman baş müfettişliğinden alınabilir ve tomorkör, arzu edenler” tarafından Haydarpaşa İlmanında göf“' « lebilir. Tamirata talip olanlar 200 Jira teminat akçesile birlikte teki liflerini 17 4 920 tarihine müsadilf Salı gününe kadar zarf dahilindt aşada kâtibi umumiliğe tevdi etmeleri lâzımdır. 'e | ayet haberi getir-| Vakanın ehemmiyet/ meseydi vazifesini bile unu | genç doktoru harekete gö tacaktı. . . tirdi. b Gençlik, vazife aşkı, ve-| — Ya... (Yakup) BŞ ni bir hadiseye şahit olmak nin kızı nişanlı diyorlard” merakı onu bir anda hazır-' —— Nişanliydi ama bu Ka7 lanıpsokağa fırlattı.. Mü- |çırmak istiyen de evelce k_'f dediumumi onu kaymaka- | zı istemiş babası vermemi? ” mın odasında bekliyordu. | Şimdi nikâha bir hafta kaıı Dün gece yine sarı bağlar-| kaçırmaya kalkmış. j da bir cinayet olmuş;, iki ki-| —— Kim bu? şi/ağır yaralanmış, birisi| (İsparta da (Molla) 28 ölmüş. Hayvanlara atlayıp|delerin (Ahmet) ismin? giderlerken müddeiumumi |bir delinkalı. Jandarma F kısaca anlattı: mandanı ayaküstü bir ? — Bu vaka yeni bir şey, |kere yazmış, bukadar haP'| | öyle kız oynatma, rakı iç-| veriyor. Bakalım gidince * — me gibi değil. etraflıca anlayacağız. j (Suat Naci) okadar meş-| —Yirmi dakika sonra Of 4 guldü ki merak bile etmedi. | rinden giden jandarma * Zihni tamamiyle (Leylâ) |kub Ef.nin bağ kapısın! nın hayaliyle dolmuştu. tı, girdiler. Müddeiumumi oun aldır-| — Kiraz, dut ağaçları V? madığını görünce devam |ra sıra gül fidanlarıyle * etti: bağın tepesinde, pernp& Tt — Dün gece sarı bağda|kli köşk görüniyordu: J£ bizim (Hacı Yakup) Ef.ninidarma kumandanı 977 kızını kaçırmak istemişler. | yarıyolda karşıladı. to ğylç sermestdiki hü MA