29 Mart 1929 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Zafı Beşer -Operada- Artilstleri: Glorya Svanson. ânel Barimür. İÇoktan beri ekranda gör- Mediğimiz Glorya Svanso- Tuün bu filmi bu meşhur Artistten beklendiği kadar kudretli değildir, kâh- bir f komedi, kâh bir facla $eklini alan filmde, Glorya Vanson butün sanatını gös- Tmeğe fırsat bulmamak- ir, Lyonel Barimur her 2dman olduğu gibi “fena 2dam, rolunda —mu:-” aktadır.)| Mevzuu: Ostralyanın — ücra * bir adasına, ansiskodan — gelen bir gemi bir Yolcu boşaltıyor. Bu yolcular Biraz hafifmeşrep bir kızca- * Bu kız. adadaki muhafız bu h:ı“l çavuşu ile sevişiyor ve ""“linde adada bulunan Hamilton dükun ki papasın güya taassubuna o,u":Yor. Papas kıza — müsallat #ücak Bele, | Araı ğiz Var, Skerl, ©On gün kalacak ve sonra, Öntü Yere gidecektir, fakat —papas ğ - bir fahişe alduğunu her kese 4 Yo h"“:'h;:,ynihıy“ kızın geldiği San- 5 İ '& dadesine dair validen emra- >Halbuki kızcağaz oraya dönimek Niçin hanı zira dönerse hapsolacak. MWMMWL Eilmin arasıkdaki Süretle papasla Beçiyor . Kızı gadeleyi göstermekle Sicneyde bulunan onu gönderm, İstiyorsa da n ODIn yanına üm::md. Esasen genç kız. adadı İ7 bir Sek bir gemi ile civarda diğer | y SÖylüyerek daima oleyhinde bulünu- ( ” fi beşer, filminden ,Amaât ediyor, ve kıza yardım yenesin diye Çavuşu hapsettiriyor. «Sihayet biçare kız papasın: tamamen esiri oluyor, bundan sonra papasta hayvani bir takım hisler uyanıvor, kıza ilânı aşkediyor, fakat sonunda intihar eyliyor, kız da -çavuşla tekrar buluşuyor. Bu filmin bir çok cihetleri seyirçinin keşfine ve tahminine bi- rakılmıştır. “Şampanya, filminden iki sahne Sema ateş- leriçinde -Majikte- Artistleri: Barbara kent, Reymon Kein. (Bu eser buundan evel Is- tanbul ekranlarında tesadilf ettiğimiz tayyare harplerini gösterir bir filmdir. Filmde ufak tefek teferruata kadar itina olunmuştur|) Mevzuu: Bir genç Amerikalı mülâzım İngiliz harp tayyarelerine memur ediliyor. Karargâha gider gitmez, Cak Deming ismindeki vatandaşı düşüyor ve kumandan genç mülazı- mı onun yerine tayin ediyor. Helms ismindeki yeni tayyareci kendinden evel vefat etmiş olan Cakın namına meçhul “analıklar,, tarafından gönde- rilen mektup ve hediyeleri de alıyor. Bir gün tayyareler o hediyeleri öndi hilari” Kai kasabaya gidiyor| ve genç mulâzım orada ikamet eden kendi analığını * buluyor, tanışıyor, öpüşüyor ve sev- | şiyorlar. Günün birinde tayyareler | fotograf almaya çıkıyorlar ve arka- daşlarından biri daha maktul düşü- yor. Mulâzım Helmo bir gün meş- hur bir düşman tayyarecisile harbe | çıkıyor, fakat suküt ediyorsada kurtu- luyor, bakıyor ki tayyareler sevgilisi nin bulunduğu yeri bombard ediyor, hemen silahsız bir “tayyare ile çıkıyor ve düşman tayyarelerine çarparak onları tahrip eyliyor, ken- disi de yine salimen düşüyor ve biraz sonra mütareke ilân olunuyor, genç tayyareci güzel sevgilisile mem- leketine avdet ediyor. | kalkması Haftada bir söz Flilmlerin*yazıları geçen haf- talardan birnde intişar eden Türkçe mevcut mecmualardan birinde sinemalarımızda göste- rilen filmlerdeki,; Eransızcaların kaldırılması hakkında bir ma- kale vardı, hatta bu makaleyi yevmi rüfekamızdan biri de sütunlarına — nakletmiş. — Her kanaat gibi bu kanaate kar- ı da mecbur olduğumuz hürmeti ızhardan sonra bu bap- taki fikrimizi söylemek İsteriz. Lisan mes'elesi de son sene- Terde milli duyguların İstinat ettiği —temellerden - biridir, o sebeple İlsanın meselâ ecnebi kelimelerden kurtarılması çok meşkür bir şeydir. Fakat ne o hissiyat ng de o mesat memle- kete zarar verecek şekilde ol- mamalıdır. Sarahaten söyleye- lim ki hiç değilse bir müddet için filmlerimizden F lâzımdır. Çünki “Türkiyemin en büyük Fr | sinema salanlarının müşterileri arasında pek çok ecnebi var- dır. Her vesile ileo memlekete ecnebi parası celbetmeğe çalı- şirkeh sarfettiğimiz emekler ne kadar mahalline masruf ise fil- mlerimizi göstermek İçin yaz- dığımız - Frausizça İzahat ta o kadar lüzumludur. Nasıl Fran- sızça gazete neşrederek mem- leketlmizdeki ecanibe — gazete okutuyorsak , öylece fiüm de gösteriyoruz. Eğer Fransızça yazılar kalkarsa en büyük sinemalarımızın büyük zarara gireceği (muhakkaktır. Onların zararı hazinenin zararı demektir. Tabift onlar zarar edince daha ucuz — film getirmeğo mecbur kalkacaklar ve bu gün en ucuz fiatlarla görmekte oldu- gumüuz dünya gaheserlerini gör- mekten mahrum olacağız. Buna mukabil bundan edeceğimiz kâr ne olduğunu ceyı sual buluruz. Pariste İngiliz ve Amerikalı müşterileri ceip içiz Fransızça yazıların - altına İngilizce ilâve etmektedirler. - Fransızça İlsanı ise Türkçeden daha fazla tanın- mış bir Usandır. Biz bu hakikati yazarken memleketin ve 'l:ıjk s'nema ticaretinin tam vaziyetini izah ettiğimizi zannediyoruz. Esasen kanliz ki en büyük millt hare- ket memleket evladına meşru bir yolda para k; dırabil (Datma oldu | ğu gibi bu fil mde de seviml ; Lora bir hafif , koömedi — gös- teriyor. Filim, eğlencelidir. Lora başta ol. duğu halde artistler iyidir. Mevzu alelâde mevzuudur. Mevzuu: Dans muallimi Meri Cons ismin- deki dilber kadın ile Coe Hil ismi deki bestekâr te- sadüfen tanışıyor- lar. Coe yaptığı bir şarkıyı satarak güzel bir köşk al- mak - niyetindedir. Bir iki genç bu- luşmağa karar ve- rirler, fakat Meri © çalıştığı dans mek- tebi — müdürünün emrile Mak Breyd isminde birine dans dersi vermeye gön- derildiği için ran- mektir. Onun içindir ki her he- reketimizde İktisadt faydaları- biriüci şafta görmek en dürüst yoldur. Unutmamalıyız ki Istanbulu bir seyyah şehri yapmaya çalışiıyoruz, bunda muvaffak olursak çok mühim bi” iş yapmış olacağız. devuya gid BAHAR NEŞiDELER Artistler: Lora Laplant, Glen Treuin. Bahar neşideleri filminden başka bir kadını bek- leyen ve dans der- si alacak olan gen- cin babası Harri Mak Breydin ma- sasına — yanlışlıkla sevkolunur ve ih- tiyarı tokatlar. Bu hadiseden sonra bir gün Coe Hil yaptığı şarkıyı sat- mak için - tabiin yanına piderken Meriyi de beraber götürür. İçeri gitince, me- riden Tokat yemiş olan ” Harri Mak Breydden başka bi risi olmiyan - tahi Meriyi görür & tanıdığı için nişan- Tısının şarkısını redı deder. Merl bir g' sevgilisinden gi olarak bir * seçme,, müs sına girmek sede içeri alma © da zenct kılı girerek müsab ya girer ve ( nin şarkısını oku yarak büyük mu- vaffakiyet kazanır, şa — zr 10,000 do- dans dersi vereceği | *“İbu,kabaresine gider orada, tanıdığı | lara satarak emellerine nall olurlar. ÖLÜM . FEDAİLERİ -Melekte- Artisti: Gari Kuper. (Mevzun itibarile de şaya- ; nt dikkat olan bu film tem- sil cihetile kusursuzdur, fo- tografisi de çok güzel elan bütün sahneler canlı ve ha« kikidir. İnsanların sevkı va- kayile hayattan usanıp ölü- mü araştırmakta birbirlerile | adeta yarışmaları hakıkata pek yakın olmasa bile pek ; muvalfak bir şekilde hakiki- * -|, leştirilmiştir) Mevzuu; 1916 senesinde Fransız hat cephesinde 48 numaralı tayyare müf- rezesinde bir kaç genç vardı-ki hayatın kendilerine karşı gösterdiği acı çehreden ” nefret ederek fakat intiharı da korkaklık - telâkki “ettikle- rinden cephede her an ölüme atıl- maktadırlar. Bun!ır.L k'ııdeşânln bızhz'ıı; tinde verilen bir suvarede nişanlısını hemen hemen çıplak olarak - sefaret başkâtibinin kucağında gören Vikont Roşmordur. İşte bu muhtelif sebep- ler dolayısıyle “Ölüm Tedaileri, en tehlikeli vazileleri sevinçle- kabul " siyle h kardeşi tarafından yakalandığı sırada kardeşini öldüren Vigo, zifaf gecesi karısını bir otomobille gezdirirken kendi dikkatsizliği sebebile kazaya oğrayarak karısının vefatına sebebiyet veren Lord Deşvut, Montekarloda bir kadın yüzünden bütün servetini kaybetmiş olan Montanyak, bir katil ile bir orospunun oğlu olduğunu öğrenen Baruvil ve Alman sefare- ktedirler. Hatta Milâzım Daşvüt böyle bir tehlikeli vazife ifa eder: ken düşman kurşunu ile ölmüştü. Bir gün Roşmora Alman hat- larının arkasına bir Fransız casusu bırakması vazifesi veriliyor ve bu götüreceği yabancı yolcuyu gördüğü zeman sabık nışanlısı Kristin Morni olduğunu tanıyor. Kız Roşmoru gö- rünce evelce kendisine hiyanet eden gibi göründüğü zeman da Almanlar- “Ölüm fedalleri, filminden dan esrar öğgrenmek için casusluk ettiğini ve bu gün nasıl canıra fedayı hazırlanıyrsa o Zeman da memleketi için aşkını feda ettiğini itiraf ediyor. Kirisün Alman hatlarının - arkasına indikten bir iki gün sonra yakalanı. yör, Roşmoör da - bir kaç gün sonra nışanlısını tekrar Fransaya kaçırmak için inerken bir tuzağa düşüyor ve - her ikisi de idama mahküm oluyor- lar. Fakat tam hükmü idamın icrası sırasında, Roşmorün arkadaşları tay- yarelerle yetişerek ortalığı tarumar ediyorlar ve iki genci de kaçırıyor- lar. Verdiği izahat üzerine Kristinle barışmış olan Roşmor da bahtiyar oluyor.

Bu sayıdan diğer sayfalar: