27 MART 1929 BUGÜNKÜ HAVA Dün en fazla hararet 10, en az 4 dereceydi. Bukün havanın bulutlu ve poyraz olması muühtemeldir. FELEK Çeplin | Geliyor, gelecek, derken geçti gilli ve bize uğramadı . Bu vefasızlığının sebebi * mu- halif ruzgür , imiş. Hepimiz onu bayram ayı bekleyenler gibi ufuklarda araştırdık me- ğger O aykırı geçmiş. Şimdi Berlinden gelen bir tel bize Çeplinin —nisanda geleceğini haber veriyor, demek, * Vuslat yine mi kaldı güze 'aslı bahare? » Diye billriz. İki dost birbirine soruşu- yorlardı : — Nasıl gördün mü batonu? — Görmedim ama görmüş sar oldum ! — Ne gibi? — Ne gibi olacak? Enayi gibi! Herkes Emin önünde havaya bakıyordu, ben de ba- karken, uçmuş, farkında olma- san | — Balon mu uçmuş? — Hayır! Benim saat ! Ağaç mnhabbeti Gazetelere nazaren İstan- bulda bu sıralarda bariz bir ağaç muhabbeti görülüyormüş. Bu müşahede çok doğrüdur. Yavalar bozdu bozalı bende de ağaçlara karşı büyük bir meyl var, bir küçük odun par- çasını kıymettar bir eşya gözü ile görüyorum. Oduncuların fietleri yükseltmelerinin sebebi de hep bu ağaç muhabbeti olsa perek. Paşa Küzim ! İşte son senelerin asrt Nas- rettin Hotası Paşa Kâzımın öldüğüne dair olan telgrafı okuduğum zeman vakitsiz bir * Puason davril , karşısında bulunduğumu zannettim. De- mek bu adamı da kaybettik. Her yerde, her meslek sahibi yetişir, fakat merhum Paşa Kâzım gibi hayat ile alay eden ve her vak'adan bir neş'e hissesi çıkaran yaradılışı filozof adamlar güç yetişir, Ben Pa- sayı pek eski tanımam, lâkin onu iyi mutalaa etmiştim.Paşa da bir * dalkavuk , tasrt gö- renlerden değilim; o bilâ islisna her kesle alay eder ve bunu tuhaflık şekline sokardı. Eğer gelen ielgrafta hilâf yoksa Allah gani gani- rahmet etsin. Cennetliklere müjde ! R FELEK Çocuk haftası 23 Nisanda başlar — *Milliyet, in edebi tefrikası 13 Köy hekımı dolllnnlılu akşam karan- lığının getirdiği vahşi ve cüretkâr hisler, arzularla iradesiz bir halde kasabanın bu kuytu mahallesine doğru süzülüp akıyorlardı. “Divar gölgeleri altında birbirine ' tesadüf eden bu gönülleri sevdalı, sinirleri hümmalı gençler ayni şikâ- rın peşinde koşan aç kap- - Tanlar gibi dişlerini gıcırta- Hp yumruklarını sıkarak yol değiştirir. gündüz. akşama kadar canciğer dost gibi muhabbet ettikler! arka larının buğazlarına sarılma- mak için kendilerini güç zaptederlerdi. Bu sevdalı kafilesine (Ka- dir zade Ahmet) te İltihak » Her gün bir birimize tesadüf ediyorduk. Seni, her gün görü- yordum. İlk tesadüfümüz çok | an? oldu. Köşeyi saptın, karşına | ben çıktım. Sen yüzüme bile | bakmadın ama, ben, sarı saçla- | tının büklümlerini gördüm. | O günden sonra her gün, aynı | saatta ve aymı köçede, birbiri- | mize tesadüf ettik.. Kimdin, nereden gtllynfdlm. nereye gidiyordun- Bilmiyordum. Bir gün seni takipettint Tram- | vaydan Karaköyde indin.. Ama ben izini kaybettim. Acaba bir mücssesede daktilomuydun.. Fa- | zla araşırmağa vaktim yoktu.. Hem fazla araşuramazdım . kL. Çünkü ben, çok malıçup, çok sıkılganım. Bir kadına pervasızca yanaşıp m. Onlar, | hiç çekinmeden ağızlarına geleni söylerler.. Hoşa giden bir kadına söylermesi Jâzım gelen şeyleri ben de bilirim, fakat söyleyemem. Dilim- tutulur, — kekelerim. Mah- çubüm, sıkılganım. Sıkılmamak, bir çok kimaseler gibi küstah olmak İçin çalıştım, ama muvaffak olamadım. Fakat, şana rasgeldikten sonra, muvaffak olmağa karar verdim. — Kendi. kendime dedim ki: Her ne olursa olsun, bu sefer — mahçübiyyeti bir tarafa birakacağım. Her sabah, aymı saatta karşıma çıkan güzel kızla konuşacağım. Bir hafta, bu tasavvurla oya- landım. ve haftamın sonu geldi.. Sana tek kelime söyliyemedim. On beş ğün sonra, yüzüne bakıp gülümsemeği tasarladım. Ama bunu bile yapmadım.. 27 1h- çubum, çok sıkılganım. Günlerim, hep seninle konuşa- rak, sana ilântaşk ederek geçi- yordu.. Hülyalarımda, rüyalarım- da, hep seninle konuşuyor, sana aşkımı söylüyordum. Ne kadar sıkılğan olduğumu tasavvur ede- mzin. — Muhayyelemde, — seni yaşattığım, seni gözlerimin önüne getirdiğim zaman gene b gazım kuruyor, gene yüzüm kızarıyordu. Ruyada bile, senden utanıyordum. Ne yapayım, çok mahçubum sıkılganım. Tesadüllerimiz bir ayı geçmişti. Halimden, mahçup bakışlarımdan seni sevdiğimi anladın mı, nedir. başını kaldırdın, yüzüme baktın, ve- gülümsedin. Boğazım kurudu, dizlerim titredi. kıpkırmızı oldum. Kaçar gibi yürüyüp gittim. Fakat geçen akşam, eve gelir- ken sana tesadüf edince, sevinci- mden çıldıracaktım., Hele senin yavaşladığını, yarına yaklaşayım diye arkana bakıp gözettiğini sezdiğim zaman, Dambaşka bir adam oldum.. Adımlarımı açtım, yanına geldim, yürüyüp gidecek- tim.. Gidemedim, fakar, bir buçuk! aydan beri, sana söylemek üzere hazırladığım kelimelerin bir tane- sini bile emedim.. Uzun m ş dük.. Sen benden bir -kelime bekliyor, ben benliğimden istim- dat ediyordum.. — Saçlarının sarı tenği geceye mehtabın rengini yayıyot du, ve mehtap, gözlerini kıskandığı için doğmamıştı.. Yolda bir sen bir de ben var- vardım ... Ve aramızdaki mesafe iki metrodan fazla degildi.. Kendi kendime, her zamanki | gibi: v *Haydi sersem, diyordum, ne Bekliyorsun... Bir cümle, bir ke- lme, hatta - bir;nida, bir hece ve bu kadın senindir..., Bunu biliyordum, buna emin- | dim. .. Ve biliyordum ki, seninde beklediğin buydu , Bir ân gözlerim karardı, kal- bim çarptı, sarboş gibi sendeli- yerek yanına biraz daha yaklaş- tım.. Sen uzaklaşmdın.. Bir köşe başına gelmiştik.. İçimde, yüre- Bimin döndüğünü hissettim, ve son nefesini veren bir hasta gibk — Hanım efendi.. dedim. Bilmem bana mı öyle geldi.. Yüzüme sanki bir deliye bakar gibi, ürkerek baktın.. Bunun böyle olması mukad- derdi, böyle olacaktı.. - Kipkir- mızı oldum, bütün söyliyecek- lerimi, — söylemek — istediklerimi unuttum, ve bu feci, gülünç, vaziyetten kürtulmak için: — Siz doğru — gidiyordunuz galiba.. Cümlesini ilâve edip, sokağa saptım.. Evimin yolu olmayan bu s0- kakta, saatlarce, ne yapacağımı bilmeyerek, Şaşkın şaşkın dolaş: um.. Mahçubum, çok sıkılganım. WSelami İzzet Zayıt Mülga İtiban Millt ban- kasının 41706 - 878710 - nümerolu bir âdet muvakkar hisse — serledini Zayi etim. Zuhurunda hükmü yok- tur, K 9, F 9, Kafkas A 17, T 50, B 2 İhtiyat mülâzm sani Nuri efendi bin Devüt Mardin. ALEMDAR SLVFMASINDA Büyük çah eser SEMALAR HAKİMİ 18 büyük kısnm tekmili bir defada Ayrica 9 kısımlık komik Önümüzdeki 31 Mart -Pazar günü akşamı "RANSİZ SİNEMA ve TİYATROSUNUN tekrar kilşadı. münasebedle Leon Polrler in muazzem eseri , VERDÖN HxiğRHl Alminin irseşine başlanacaktır. — Filmi teşkil -eden #ç fanl birden İnsanların takip ettikleri ihtiras ve hasümet yollarında Konfetiler hayatın döktürdüğü göz yaşlan gibidir. DKK K K LA GEALE Yakında ALHAMRA SİNEMASINDA Aksayi şarkı tasyir eden — filim H SİNGAPUR GECELERİ E Mümessili RAMON NOVARRO ü ÖEED DEE CERSMKREL AU (ü Şehrimizin yegâne şen ve kibar mahalli olan “MAKSİM,,de ,, 30 Mart yarınki Cumartesi akşamı T 5$ - / R A, P Rak MeA V B Gala müsameresi dine ve söpe dansanı, Husust taam — 350 kuruş. Geçe yansından sönra tekmil oğlenceler ile kubare monden - hakikt tezyınat banım elendilere kotiyonlar tevzül ve sürprizler, aa ÇILGIN BAKİRE HANRİ BATAY Labelhelen Maria Korda F3i YETTRERTAN SUU RTS LO YUT Dilber BİLLİ DOV un GELİN DUVAĞI filminde ihraz eniği - muvaftakı- yerlere binsen ALHAMRA Sineması) talep ve arzuyu Umumi üzerine bu filmi bu haftş BETTİ ML%RUF şen ve gerif' temsili ŞAMPANYA filmine ilâveten irdesine — devam Ledeçeksir. —— Sinema saztleri berveçhi atidir. Sast 18 -16 - 19 Gelin Duvağı *14,80 - 17,30, Şampanva TİYATRO VE SİNEMALAR Darülbedayi Tepebaşi tiyarosunda bu. gün matine sast 15,30 da Aynaroz kadısı ve akşamı şast 21-30 da da Darülbedayin 15 tncl senci devriyesini tes'it İçin vali | yekili ve Şehremini Mühittin - Bey efendinin Himayelerinde büyük bir müsamere verilecektir. #t Şehremâaneti Darülbe- MELEK SİNEMASINDA gösterilmkete ölün FAY VRAY ile GARİ KOPERİN şah temsilli ÖLÜM FEDAİLERİ gayet kuvvetli bir dram, moez. zam bir film, aşkın Glvi bir şiiri dir, Bu flm Melek sineması tara- fından tertip olunan” 4 FİLM MÜSABAKASININ BİRİNCİSİ olduğundan kişeden ahinan T nü- y MAT merolü bilet MUHAFAZA olun: dayi temsilleri malıdır, | Şehizade başı millet tyatrosü 81 —CENGİZ A ae ; TeT Teyze hanım EVLATLARI CAsyada kopan firtinalar ) lstanbul Muallimler Bi Bırlıq riyasetinden: Ankara Muallimler Birliği merkezi umumisinin son kongrasında ve karar mucibince federatif usulü kabul edilmiş olduğu cihetle İseffâbul Bir nin seklini tayin zımnında mukayyet azanın 29 mart 1999 cuma günü sa dörtte birlik binasını teşrifleri ehemmiyetle rica olunur muallimler Birliği kâtibi Mes'ulü Ferit Zühcü ÜHIM ve İSTİFADELİ «zml Vasi bir dş için “şermayedar şerik Anyoruz, Fazla tefsilat için İştandal Posta kutüsü 345 H. B adresine “vazedecekleri " sermaye 9NND mikdsı bil mek şartiyle mürücaatları. qm Tiyatrosund: Br nislav Huberman « * birinci resitalı verilecektir. RTİNİ- FRANK “LSON -ŞUBERT - ŞO İkitci ve son — resital üzdeki Pazar günü saa Ferah Sınemada | — Volga - Volga. 14 kısım dün nin en meşhür. hokkabâzış - Mel | matineler, 12-15 Antalya postası —| — Şöreyya Opereti (ANEARTA) vapuru 31mart matine :." $ 80 da "ıl'lmîâ"f Pazarl0 da Galata rıhtımında: Hale Tiyarrnsunda hareketle İzmir Küllük Bodrum Kumrular | Rados Fethiye Finike Antalyayal oDing 3 sale gidecek ve dönüşte mezkür iskelelerle — birlikte — Dalyan rTurkuaZda Marmaris Sakız Çanakkale Ge- 81 Mart Pazar günü 16-19 arasında çocuklar için matine eğlenceler - stirprizler 600000L0CCDOCCOCOE Istanbul — İcrasından * Çangır) | Ohannes ağanın Virjin - Hanırai borç aldığı bin iki yüz ehi lir mukabil vefaen mefroğ Galatada | mankeş Kara Mustafa paşa Maha sinin leblebici sokağında yeni 23, Dümero dekâkin ve odaların e intikalli nısıf histesi otuz gün © dede müzayedeye konulmuşrur. dudü : Sadettin Efendi dükkân hanesi ve Hesna Hanım veres arsası ve hacı Tevfik ve Yanko Arda mağazası ye yöl ile mahdut! Mesahası ; Elli metro terbilinde ziden 48 No bina ve 2 No aydırj mahallidir. Müştemllati - Dükkünların zez beton kepenleri demirdir. 23 nutü roda Mehmet ve 25 numaroda don efendiler kiracıdırlar. 25 m rah dükkanın arkasında aydınlık halli yardır. Sağ tarafta tek Kapudan dükkânlar - üzerindeki 0 lara çıkılır, iki sofa, dört oda, helâsi mevcuttur. Mariç Venfalt di kiracıdır. ı Fazla malümst 027 - 10096 Galata köprü başında merkez zecntesi Beyoğlu 2562 Mesadet Hani altında. hususf datrede 420 Şube caentesi İstanbal. KEFELİZADE HAMDİ VAPORLARI Kara Deniz Postası ELilek ı SI Mart Pazar günü akşamı sureti katiyede Sir- keci rıltımından hareketle (Zon- guldak, İnebolu, Gerze, Samsun Ordu, Gireson, Tirebolu Görcle, Vakfı kebir, Trabzon, iskelelerine azimet ve Fatsa ve Ünyeye ogra- yarak avdet edecektir. Yük ve yolcu için Sirkecide yeni handa fnumrolu acentesine müracaat. Telefon: İstanbul 3105 Müzmin — YARALAR Yanıklar, latanlı çıbanlarda Küvvedli bir. müneddip ve muazzam ııımuı olın SİKATRİN /? Kullanınız. — İstifade - muhâkkaktır. Meşhur eczanelerde balunur. İzmirde Margontoccza deposuuda ve Bursa Setbaşı Türkiye, Sam- sun Kamer, Trabzon Şifa eczane- dosyadadır. — Taliplerin — temamel kıiymetimubamminesi — olan - üç llradan hisseye masip mıkdarın de önu alsberinde pey akçesini te vezne etmeleri ve 2 Mayıs 929 hinda seat 15 5 kadar birinci yapılacağı ilân. olunur. Kiralık Asrt ve sıhht apartıman oda banyo ve bir eşya od havidir, Osman boy Davudı sokak No 22 y müdürlüğü: y lisesi türkçe muallim- Hğine tayin kılınan Trahzon - ticaret mektebi türkçe müallimi İhsan Bey üç gün zarfında vazifeye başlamı hülde müstafk addedileceği. z Bürhan Cahit etmekte gecikmedi, Kazanın en kalantor esnafından biri- nin oğlu olması bu dört kaş- hiyı (Mahmure) ye daha sı- kı buğladı. İşveli kadın onu kendine bendetmek için san" atındaki bütün mahareti gös- termeğe başladı... Kasaba gençleri akşamla- rı çÇarşı boyunda berber (Osman) ın küçük kahvesin- de toplanır, altmışaltı, pıra- fa, domina ve tavla oyna- makla vakit geçirirlerdi. * (Mhmure) dağda aç kalıp kasabaya kadar Inmiş aç bir dişi kurt gibi bu masum kaza merkezine girince ber- ber (Osman) n kahvesi ya- vaş yavaş tenhalaşmağa baş- ladı. Akşamdan şöyle bir $ uğrayıp kahve içen delikan- hlar biraz s&onra başağrısı | içsıkıntısı gibi sudan bir ba- haneyle kâahvehaneyl bıra- kıyor, boş karanlık sokaklar- da kayboliyorlardı. (Kadir zade Ahmet) her akşam ezandan evel gün aydınlığında babasıyle yeme- gini yer, sonra arkadaşlarıyle buluşacağını söyleyerek ev- den çıkardı. (Mahmure) ka- sabaya gelinceye kadar bu dümdüz, sade hayat devam etti. Arasıra gençler topla- nıp bağlara gider, bol bol rakı içer; eğlenirlerdi. Fakat (Mahmure) geldikten sonra hepsi unutuldu.. (Kahveci berber (Osman) genç müş- terilerinin birer birer savuş- tuğuna evelâ bir mana ver- medi. Sonra (Mahmure) nin ismi dilden dile geçip ka- sabada yayılınca işi anladı. (Kadir zade Ahmet) (Mah- Vodvil 3 perda Naşit bey tarafından Karnaval çiçekleri komedi 3 perde | mure)ye bir gün “kasaba | kenarındaki — bahçelerinden gelirken yolda rasgelmişti. Kurnaz kadın halinden, kıyafetinden malını derhal anladığı için sarındığı dokuma yeldirmenin bir ucunu kay- Gırmış — gibi — birakiverdi. Sonra telâşla onü örtmek isterken yüzünü açtı. Kıvır- cık kirpikli Iki yeşil göz bir'an içinde (Kadir zade)nin gözleriyle çarpıştı. Delikanlı bu güzel kadının kasabalı olmadığını derhal anlamıştı. Yavaş yavaş peşlerini bırak- madı. (Mahmure) analığıyla evine girerken bir tesadüf daha onları gözgöze getirdi. Erteslakşam (Kadir zade) yinö bahçelere gitmişti. Bu sefer onları söğüt ağaçlarnın altında gördü, sokuldu. Et- | dolandı. Ne yapacağını bll- raf tenhaydi (Mahmure) der-| medi. O akşam yemekten hal kalktı. Analığı önden | sonra berber (Osman) ın Kah- gidiyordu. Arkada kalan kız | vesinde altmışaltıyaj bekle- vaşça fısıldadı: — Gece, yarısından sonra.. Bahçe kapısında.. Her ikisi aksi Istikamette derhal — uzaklaştılar. Artık (Kadir zade) nin içi içine sığ miyordu.. Bir gün 1 aklı- ni çelen bu kıvrak - <adin onu davet ediyordu.. Böyle dar ve herkesin birbirini tanıdığı yerlerde tesadüfen ele geçen bir yosmadan İlk zevkini tatmak bir meclise rels seçilmek, yarışta hayva- nı birinci gelmek, herkesten üstün düğün dernek yapmak kadar şereflidir. (Kadir zade Ahmet) bu zevkin verdiği gururla akşa- ma kadar dolaptan boşan- mış azgın bir tay gibi gezdi, | onun yanından geçerken ya-| kapısından girdiler. Karanı keskin Nnefesler, korku heyecan içinde küçük sofayı geçip bir kaç baf mak çıktılar. Yumuşak bileğinden siyrildi, ve klbrit çakıldı. (Kadir zade) — bir eli bancasında — kımıldamad duruyordu. Yanan bü lamba biran içinde bu ranlık ve korkulü sahiii aydınlattı. — (Kadir zad (Mahmure) yi arkasında kırmızı bir elbise çi omuzlarından dökülmüş vaziyette yamı başında göl Genç, kıvrak ve alımlı kızdı. Toplu bir göğsü, kalçaları, yuvarlak bı rı vardı. 4 (Kadir zade) sabahtan' çektiği gönül azabının yen arkadaşlarına hiç uğras madı. Kasabadan çıktı. Sö- kgütlerin altinda vaktin gel- mesini bekledi. Derin bir karanlığa gö- mülen kasabada yatsı & okunmağa başlamıştı. Deli-; kanlı kalktı, belindeki altı- patlarını muayene etti. Du- daklarnı titreten, buğazını kurutan bir heyecan içinde kenar mahalleye girdi. Herkes evine çekilmiş, ka- pilar sürmelenmiş, ışıklar sönmüştü. (Kadir zade) kö- pekleri bile uyandırmayan bir Ihtiyat ve sükünetle bah- çe kapısına yaklaştı. karan- lıkta — elşordamıyle rezeyi ararken tek kanatlı kapı bir siyah perde gibi aralandı. Yumuşak bir el bileğinden yakaladı ve delikanlı bir gölge gibi içeriye kaydı. kamını alır gibi bir hai Beş altı adım sonra evin bitme di zi a ÖL dd VP a AĞADA A AĞ Z