ASRIN UMDESİ *MİLLİYET,TİR 22 MART 1929 BUGÜNKÜ HAVA Rasataneden aldığmız malümata göre dün mf hararet 4, asgari 1 idı Bu gün ruzgâr meredil poyraz eszcektir Hava balıri pa KIKR Şarklı frenkie Alman doktor (Türk in- “labr) diye bir kitap yazmış; [ üzel bastlan ve her memleket- -a çok Cağıtılmasına dikkat olu- İhz bu kitabım en mühim vasfr |grp kapitalistini yeni Türkiye- |den ürkütmek ve suğutmaktır. (Ankara yerli olmıyan şirketleri sıkıyormuş; boyna işlerine karı- Hyormuş; kendilerine kolaylık göstermiyormuş. V, Son zamanlarda yabancı şir- ıhtlule k sık cidallerimiz ol- du; Kimi büsbütün çekilip git- İmiğe mecbur kaldı; Bir kısmı İBöcaladı ve hepsi hakamzlığı bi- Daim üstümüze atmağa ograştı. İşin iç yüzü nedir? | Biz bir gurupla sozl:şıı'kcn ugqıl. gibi düşünmiyoruz; Kâ- Vâda geçen şartları iki taral Vam bir taahhüt olarak anlıyo- V uz. Bizimle görüşmeğe gelen frenklerden bir kısmı ise şarklı gibi düşünmiyorlar; Bunlar için ıAıyın—lı kâğıt ve taahhüt îiı takım üzentilerden ve esassız —ekillerden başka bir şey değil- ; Hakim olan cemiyetin kon- srolu değil, şahıstır. Bugün zld: | edilen kârdır. Yarın öbürgün - yassutlar, uzlaşmalar, wk ıl» / dırmamazlığı, herşey bilinerek nız yahut geniş tutulan ilk *ap ve taahhütlerin eksikliği- | gi tamamlar, Bu frenklerden bir takımı Be- yuğlunda yetişmişler, bir takı- mı da Türkiyeyi şarklı frenkle- | işini ve hak- kını sağlam ve sıkı tutunca bu titizlik onlara giran geliyor ve hiç şüphesiz içlerinden şu sual |— geçiyor; Şarkta değilmiyiz? Burada muhtelif şirketlerin ' hükümet koridorlarında sürü- ven işlerinin neler olduğunu ay- ayrı yazmak istemiyoruz. An- ak ciddiyeti kusursuz olan Av- | rupalıların Türkiyede her garp /— memleketinde olduğu kadar dü- rüslük, ve her garp memleketin “den fazla mihmannuvazlık gör- düklerini hatırlatmak isteriz. Türkiye yabancıları en az ya- /— dırgatan garp memleketidir. Son söz olarak Ankara ile iş ve yırdım görmek isteyen her- | kese, yeni Türkiyede - şarklılık " kalmadığını eyice anlatmak ve hazmetmekten ve burada Çinde | gibi değil, hesap kitap ve men- . İaat bilen, cemiyetin kontrolunu önünde tutan medeniyet Ülkesinde gibi düşünmekten E hqkı çıkar yol olmadığını söy- / lemek isteriz. Bizim için asır- “lardan beri alemi aldatmağa ça- hşanlar, bir iki sene daha Av- Tupa camkânlarında sürünebi- ürler, Bu da omurumuzda de- FALIH RIFKI l Hikâyeyi bilirsiniz ! Herifin biri hamama girer, ve çıkarken kesesinin yahut saatinin çalın- dığından şikâyet ederek ha- mamcılardan para sızdırırTiş. Bu fena itiyödı © kadar ileri götürmüş ki nihayet hamam- cılar bu adamı içeri sokmaz olmuşlar. Fakat adamcağız idden hamama girmek cında bulunmuş ve çıkarken | hiç bir iddiada bulunmuyaca- ğına dair. hamamcıya söz ve- rerek girmiş. Hamamcı da Jırsatı ganimet bilerek intikam almak için herifin — eşyasını kaldırmış, yalnız bir kuşakla bir de divit bırakmış. Adam- cağız yıkanmış çıkmış, bakmış ki elbiseleri yok, hiç ses çıkar- mamış, kuşağı beline sarmış, diviti de kuşağına — şokmuş anadan doğma dışarı çikarken muzip hamamcıya rast gelmiş ve demiş ki : Söz verdiğim için bir şey söylemiyorum, lâkin insaf et ben buraya böyle mi geldim? Şimdi dikkat! Bir refikimiz bir güzellik müsabakası açtı en güzel türk kadınını bulmaya çalşıyor ve bir. kaç zamandır bu güzellik davacılarının re- simlerini neşrediyor. Vakıa hep bir meslekin yolcuları olduğu- | muz için bu teşebbüsün doğ ruluğu yahut eğriliği hakkında | Bir şey söylemek - istemiyoruz, | lâkin, şu Türk güzeli diye konan resimlerin ve bunlardan bir kısmının - sahiplerinin türk güzelliği hakkında hiç te iyi ndmüneler vunudığını söyleme- | mek te insafsızlık olur. Biz biliriz kt - refikimizin — hey'eti | tahririyesinde zevk sahibi ar- | kadaşlar vardır, onlar da mı | bu afetleri görmüyorlar ? | Sıra geldi mi ? Düân akşam rufekamızdan birinde şu serlavha vardı * Katırlar ıslah ediliyor , Demek sıra onlara geldi ! lspanak | Dikkat ettiniz mi son mev- simin en dalili sebzesi 1spa- naktır. Bundan on sene evel yirmi paraya satılan bu mü- barek ot şimdi kırk kuruşa ! İnanınız kıymetinin yükselmesi için ıspanak almayı nekadar özlüyorum bilseniz ! FPELEK MAARİF BAHİSLERıİ M. Mekteplerimizde garp kültürüne ehem- miyet vermeliyiz Her memleketin marrif felsefesinde üç mühim mesele vardırki bütün terbiyeciler bu meseleleri büyük bir itina ve eheminiyetle terkik ve takip ederler, icap ettikçe bunlar üzerinde münakaşı açırlar ve İüzumuna göre tadilâr Hadörü gayet besit gö itibariyle pek büyük ehemmiyeti halz olaa b yaparlar ve şamultü bir mesele ) Nasıl vlm_u imalıdır Y Bunlardan birincisi “mektep prog- ramlarına konacak derslerin nevileri, ikincisi, hangi sınıflarda ve haftada kaçar saattan okudulacağı, üçüncüsü de nasıl bir usul ile tedriş edilece- Bidir. — Bunların | her birinin tatbi kindeki tahavvüllere göre yetiştirecek neslin de karakteri değişir. Program: lara giren her ders çocuğun dima- Bında umuml bir tesir bırakır. Bu itibarla muasır hayat felsefe- uygun gelmiyen dersler prog- ramlardan - çıkan Meselâ vic: dan hurriyetinin cari olduğu bir de- mekteplerde sine lmıştar. virde din dersleri dulmamağa bi müspet ilimleri: ayrılık vardır. Fazla edebiyat gençli- Hi zalf ve hayalperest yapar. balbuki lim daha ziyade doğru düşünen mu: asır hayat adamları yetiştirmekte amil olur. & ikadaki maarif bu mesele uzün akaşa edilip dur muştur. Bu münakaşaların neticesin de ilim lehine büyük bir kazanç ol- duğu görülmüştür. Hatta darülfünun- Jarın umumt derecelerinde BLA. ve M. A. yerine yavaş yavaş ilim tem. eden B. S ve M S. geç zamandanberi m Bizim bu makalede ehemmiyede bahsıterak istediği şey Türk mek- teplerinde edebiyat derslerinin azal- masından ziyade nevilerinin kısmen değiştirilmesi - üzerindedir . Mektep programlarımız son derecede Türk edebiyatı ve Türk edebiyatı tarihile yüklüdür Buna mukabil görp edebiyan tamamile mühmel kalmıştır. Mit edebiyanmizı İhmal edelim demiyoruz, ancak onun uzun ve ince tafsiltini mücebassıs yetişe- ceklere terk ederek, garp meden tine girmekte olduğumuz bu de Onun pek yüksek Glan edebiyi yer vermek mecburiyerindeviz. Genç nesle bedil, muasır külcürü verecek garp — edebiyatının — yahesecleridir Homer'in İlyada" sını, Danze'nin ahi komedisini — Goethe'nin vunu kısmen olsan okumiyan bit genç te gerp manasında bedit kültür olamaz. Bu eşerlerle insanlığın ve slelimum hayatın derin ve ince felsefesi dimaz çok yüksek olan 1- Aç gözlü İkt samimi arkadaştılar, her şeyleri bersberdi, yalnız keseleri ayrıydı. Salamonla, Bahar efendilerden rahsediyorum Sa efendi, günün birinde kalkıp git Zengin | olmağı kurmuştu | Yirmi sene sonra, Salamonun Nevyorkta zengin olduğunu haber alan Bahar da, vâpura Amerikanın yohunu Yirmi senelik bir — ayrılıktan onra; iki eski arkadaş “dağ dağa AVUŞAMAZ ama, İnsan — insana kavuşur,, fehvasınca — birbirlerine aya binince tüten kavuştular, Salamon. Baharı yemeğe davet etti. Sofra mükemmel, enfesti. Bahar atıştırmağa başladı Salamon İstanbula dalr hava- disler suruyordu —EL. söyle bakalım bizim Mışon ne ülemde? Bahar fokmasını — çiğneyerek cevap verdi; Öldü! Salamon müteessir oldu; — Vah vah . Genç adamdı Sara ne oldu ? Baha', (muazzam - bir et par çasının semiğini sıyırarak | Öldü! Salamon gene acındı : Yazık be.. güzel kadındı. öyle, yemeğin sonuna kiml — sorduysa; Ba- | yemekler Bahar, her hardan: - Öldül Cevabini aldı.. Bahar atıştı rarak, Salamon acinarak yemeğin sonuna Kahtöden, siça- radan sonre, Bahar dedi ki; Biraz evel Miğgfiu sördun değil mif. Evet ardılar ları ve gönüllere yerleşir Gerçi, yukarıda da — zikrettiğimiz gibi Avrupa ve Amerikada son za- manların maarif cereyanları, İlmin ve sanaylin kazandığı büyük küudret ve inkişaf karşısında bilumam edebiyet derslerine karşı bir bezginlik gös- termekte bu bizi. şimdilik © kadar alâkadar etmez. Zira garpliler asırlarca bu yüksek edebiyat içinde yetiştikten sonra aile ve cemiyet o kültürü tamamen — benlessemiş bulu: nuyor. Biz ise - bu diriltici menbalar dan hayat süyü - içmeğe henuz baş: hyoroz. Ba anyede - gençlikte çok yüksek bedit zevkler uyandırılacak kuvvetli hir garp medi küleürü se de gurasını tekrar. edekmki ülün ancak şark edebiyatı derslerinin tahfifiyle yapılması daha çok faidelidir. İtiraf ederiz ki bizim edebiyatımız garbinkine nispeten çok gerl ve zaiftir. Kendi edehiyanımız- dan yüksek bedil bir inkişaf teminine imkân olmayınca onlar üzerinde sar- fedilen vakitlerin bir kısnı garp ede- biyatına tahsis edi Diğer mühim bir nokta şudur £ Kski edebiyatımız bizi daima İslami Xe Köhne bir şark ültürküne dogm — İyldir, çok da zengin oldu. | — O da ölmedi mif? — Yol Üç çocuğu var, aslan gibi yaşıyor.. Salamonun gözleri döndü: —Sen deli misin bet.. temin- cek sorduğum — zaman — neden | iterim | melek | Mişonla — Hayimaçi, dünyayı | kafese koymuş iki kişidir. ıldukla. gisi - daha giriştiler. mal ha ahse Birbilerinin ne bilirler ama istündür. diye b Mişon dedi ki: Sen kendini cenntlik sanı yorsan orsun. kızdı: Ben cennetlik tnsanım. — Seni kapısından sokmazlar. — Ben giretim. — Nasil girersin bakâyım? — Çok kolay be, Cennetin kapısına gelince kapıyı usulcacık içeriye şöyle bir bakıp sonra gene kapıyı kapatırım. Sonra gene açarım ve gene kapatırım. kere kapıyı açıp kapatcıktan — sonra, — kapıcı | sabırsızlanacak, kıracaktır. Hayima Böyle on, on beş ve hay- | — Hey, bana bak, ya dışarı Çık, ya içeri girt deyecek Ben de gireceğim| Nakleden Selâmi İzet HALK HAFTALIK RESİMLİ MECMUA FİATI 8 KURUŞ DEVLET MATBAASI Ilân Adapazarının Biçki dere ormanın- dan gaycı mamul metre mikâb hesa- bile iki bin yüz kayın yüz kırk dört ihlamar beş yüz ellü iki köknar “öldü, dedin. Bahar — koltuğuna , gömüldü, | midesini svazlâyarak cevap verdi. Ben karnımı doyürürken, bütün dünya benim için Ölmüş- türl | ——— çeker . Biz ise önden mhilaka kur- tulmdak icin mücadele ediyoruz. Yeni neski mümktün mertebe şarkın uyu- şuk ve mürteci tesirlerinden uzaklaş- trmak — vazifemizdir . Görülüyorki mekteplerimizde şark edebiyatı ders. lerini azaitp yerlerine garp edebiya tm koymakla genç dimağlarda İnkı- Mbimizin İki mühim rüknü tarain edilmiş - olacaktır.. Bir taşla iki kuş vurmuş olacağız. MEHMET SAFFET aşcarının dört senede kat ve ihracı beher metremikâp kayın iki lira on kuruş, ihlamür dört Hra, köknar üç Hra beş kuruş bedeli mukarreri ile ilân ve şarnamesindeki mevat Mmücibince kapalı zarf - üsülile 2-3. 929 zarihinden — 16-4-020 - tarihine kadar müzayedeye — vazedilmiştir Taliplerin Kocaeli orman müdüriye- tinde komisyonu müracaatları ilân olumur Yeni neşriyat ; Jupiter Muhaeriri: Hasan Cemti İstiklâl — ve inkilâp tarihimize alt ruhi ve tahlili bir tasvirdir. Piatr S0 | kuruş. Tevzi mahallir Hamit matbanar | Satış mahalliz İkbsl kitaph Köy heklmi koymak i- — (Suat Naci) yine kestirme|fettiğinize göre keçi yolundan geliyordu. Genç adam başğını alçak dal | lara çarpmamak için eğil- miş hayvanı yavaş sürüyor- ç dü. Doktoru biranda tanıy- | an (Emine) Prenses) i ya- — nına çağırdı. (Suat Naci) daha uzaktan seslendi: — Ne sadık köpeğiniz yvar, dost, düşman tanimiy- or. — Genç kadın ayağa - kal- kmıştı: — Evet, dedi, (Tosun) | şmınuo hangisine cevap ve-| meşgul olmadığı Zzaman benim her-|receğini Bürhan Cahit — Alâ.. Siz nasılsımız bakalım,güneş altında keyf hastalık yok, başka ne havadis. Ve garip bir hisle bu ziy- arete başka bir mana veril- diğini istemiyormuş gibi heman ilâve etti: — Aşaya nahiyeye geçi- yordum da, yol üstü, bir — (Tosun), yin ye- meğe gelir. su. Burası cennet gibi, gü- zel bir köşk.. Sakin bir va, sonra hepsinden mühi- mi, anlayışlı, bilgili, güzel bir kadın.. Bunlar bir ada- mı mes'ut etmek için hatta çok bile değilmi? (Emine) cevap vermiy- (or, lâkırdıcı, şen, nazik gen- cin karşısında renkten ren- ge giriyordu. uğrayıp bizim roman me- raklısı küçük hanımın 7ha- tırını sorayım, dedim. (To- sun) çavuş yok mu? (Emine) bu bir avuç lâ- kırdı arasında hangisini dü- (To-|c ş şaşırmıştı. Arkadaş, dost,|sun) un lâkırdısı onu ikaz yarl'ın - hergey. vam etti: — Ne öriyorsunuz baka- Hım Bugün mütalâ yok mu? | Hayvandan atlamıştı. — Mes'ut adam, doğru- | orman, Taze su, temiz ha-| Doktor (Suat Naci) de-: için. Kış için mi, daha kışa aylar var. Siz kışı şimdiden mi düşüniyorsunuz. Çok te- birlisiniz küçükhanım. .LAâ- kin ne güzel örgü bu.. Sa- hi çok güzel.Bundan bir ta-| nede ben reca etsem.. — | Doktor (Suat Naci) bu- nu okadar nezaketle söyle- |miş, genç kadına öyle can- dan bir gözle bakmıştı ki (Emine) bir dağçileği gibi kızardı. Başmı eğdi; — Yaparım — doktor B. dedi. Fakat bilmem siz bu kaba örgülü eldiveni kasa- bada şehirde - kullanabillir misiniz? (Suat Naci) genç kadı-| Tabii görünmek ister gibi beygirin kolanını sıkmakla örünerek genç ka- dınla konuşiyordu. (Tosun) a eldiven ö- riyorum, dedi. (Emine) kış nın biraz serzineşli, biraz istihzalr söylediği bu cüm- leye verecek cevabı birden- bire bulamadı. Çetin bir im- tihanda kalmış gibi düşün- | dü. (Emine) elindeki şişler! or, doktorun yüzüne bak- miyordu. Sizin hediyenizi, par- maklarnızmı işlediği bir çif eldiveni her yerde iftiharla kullanabilirim. Doktorun sesi donukla: mıştı... Fakültede iken (Ka-| dıköy) ün bir çok kızlarna | maceralar yaşatan bu afa- can ve ç:ıpkuı genç kazaya geldiği gündenberi bir ka- dınla görüşmeği bile unut- muştu. Merkezde kiraladı- ğı evin hizmetini görmek i- çin altmışlık (Penbe) kadı- nı gorla bulmuştu. Kayma- *kımın mektep görmüş karı- sı bile genç hükümet dokto- İyuyle sıkılmadan, kizarma dan konuşamiyordu. (Su- at Naci) koca kaza merke- zinde boğucu bir (Ayno- roz) hayatı geçirirken (A- | ginda î&ıırmş uyanı |ıiniı doktor Bey. Isterseniz İşuraya suyun yanına geli- |Hayvanı bir ağaca bağladı. ANADOLU. SİGORTA ŞİRKETİ Türkiye İş Bankası tarafından teşkil edilmiştir. Yangın - Hayat - Nakliyo - Kaza - Otomobil - mes'uliy timaliye Sigortalarını kabul eder. Adres: 4 üacü Vakıf han isi Telefon; uğza ISTANBUL, tanbul stanbul 531 — Telgraf: VİLÂYE DEFTER DARLIK İLÂNATI SATILIK A 39, 9 numaralı 200 zire SA Yenibahçı mikdi bedeli 100 lira, müzayede pazarlık suretile yapılacaktır. (163) * * SATILIK ARSA murabba arşın ver Beylerbeyi M. mühammen ektir müzayede — pazarlık yapılacı 160 * SATILIK ARSA Kadıköyünde Ha 18 verilecektir yapılacaktır. (164) mlı bedeli defaten verilecektir. caddesinde bedeli suretile amaralı 916 zara mühammen Müzayede pazarlık — sureti iri mahallesinin nayzen sokağında Mühammen 3 Nisan 1920 da defterdarlıkta * 35-75 No arsa 1012 No 2024 Jira, bedeli sekiz senede 18 Nisan 1999 da — defterdarlıkta Üü sanpaşa maballesinin Nahit bey soka- bedeli 458 Jira, bedeli defaten iyle 13 Nisan 1920 da defterdarlıkta * &« * SATILIK ARSALAR Edirnekapıda Hacı muhittin mahallesinin yusufağa sokağında No 7-0-11-18-15-Beş kıta arsa 750 arşin bedeli 4 taksitte verile- cektir. Muhammen bedeli 750 İira Müzayede pazarlık — süretile 18 Nisan 1929 da defterdarlıkta yapılacaktır . (167, * 5d SATILIK ODA Istanbulda Çakmakçılar da daya hetun — mahallesinde Büyük han orta sokakta No Sâ, on altı 600 Hem defaten verilecektir. Satış pazıı darlıkta yapılacaktır. (389) * tıda cın iki hissesi, muhamımen bedeli rlik süretile (3 Nisan 1020 da defter- * * SATILIK ARSA Hasköyde kiremitci mahallesinin hasktöy caddesinde 229-208 No bedeli defaten verilecektir. 1920 da Defterdarlikta Orman ve Erazii vaküw Tuzlada Vaki kanlı mendira müddetle icara verilecektir. Müzayedesi (17 Nisan 929) kadardır. Muııycdz pazarlık süretiyle (3 Nisan müdürlüğünden: am ağıl ile tarlaları Üç sene Çarşamba gümü saat önbeşe Talip olanların İstanbul Evkaf müdiriyetinde Orman ve Erazi idaresine muracamt etmeleri. Orman ve erazii vakfiye M: Saylın ocağı arazisinden “kanlı çeşmede vakı yirmi beş dönüm tarla ile derununda büyük bir samanlık büyük ve küçük iki ahır ikf bap oda bir mutfak bir anbar ( 929 eylüi ) nihayetine kadar icra edilmek Üüzre müzayedeye konulmuştur. Müzayedesi (10 nisan 929) çarşamba günü saat on beşekadardır. Talip olanların İstanbul Evkaf müdiriyetinde Orman ve arazi idaresine muracaat etmeleri. tayyare piyankosu Keşideler her 3. ci keşide 1 ayın 11.ndedir 1 Nisan 1929 Büyük ikramiye: 40000 Ayrıca : 20000 15.000 liradır 12000 10000 Iiralık ikramiyeler ve 10.000 lliralık bir mükâfat. Bu keşidede cem'an: 3.900 numara kazanacak k, genç kadına tesadüf edince iradesiyle beraber lisanını da şaşırmıştı. — Bir çay, kahve içermi- niz, biraz dinlenmiş olursu- nuz, (Suat Naci) başını eğdi. Ayağında spor çorapları,ba şında bir kasket, üzerinde bir golf elbisesi ile genç a- dam bir (Turist) e benzi- yordu. Başında birbirine ka rışan fikirler, kalbinde karı- şık kan hareketleri, suyun yanındaki sazdan yapılmış koltuğa yerleşti. (Emine) içeri girmeşti. Genç kadın hastalığı için koşup gelen, tedavi eden doktora birşeyler ikram et-| mek istiyordu. Bir akşam lâcam) ormanı içinde böyle du, çay pişirdi.Bunları(Nev Eda) H.m çay ziyafetlerin- de yaptığı gibi şekeri, suyu sütü, çayı ayrı olarak ma- den takımıma koyup - getir- di. Genç adamınm yanındaki alçak, kamış kırmasasına |koydu. Doktor (Suat Naci) göz- lerne inanamiyordu, Bu sür priz genç adamın ilk - şaş- kımlıklarna yeni bir hayret daha ilâve etti. — Müsade ederseniz ça- yınızı da hazırlayayım. Süt nekadar istersiniz? Doktor (Suat Naci) ga- yri ihtiyari ayağa kalkmış- tır — Siz nasıl kadmsınız inm, elündi, berirei düre ğ ykırdı. Dağ başımda böyle bir çay sofrasmı nasıl - ical ettiniz, evel kahvaltıları için yaptı-