em Te MN et DESİ *MİLLİYET,TİR LART' 1920 JİNKÜ HAVA hararet 7 en'az ür kıble ve Jo mütevassır — şiddetle ese kapalıdır. Hafif ve Baş muhte ğ ASRIN UN 6 BUGU Dün en bir idi. Bugu: düs arasında DÜŞÜNDÜKLERİMİZ | CENEVRE İÇTİMAL Akvam cemiyeti meclisi- nin ellidördüncü içtimaı evel- ki, gün Cenevrede açıldı. Bu içtima meclisin senede dört üı. Yani her üç ayda bir, taplanışından ibarettir. Bina- enaleyh hususf bir ehemmi- yeti halz değildir. Bilhassa dünya diplomasisini bu gün- lerde en ziyade meşgul eden siyasi meseleler Cenevrede değil, başka yerlerde müza- kere edilmektedir. bir. taraftan Almanya ile Fransa ve İngiltere diğer taraftan da bütün Ayrupa ile Amerika arasındakli müna- sebata şekil verecek olan tamirat müzakeratı Pariste cereyan etmektedir. İnziliz - Amerikan bahri ra- kabetinin doğurduğu itilâf ta doğrudan doğruya waşington ve Londrayı meşgul ediyor. Geçenlerde İngilterenin wa- Şington sefiri ikl memleket arasında bir anlaşma hazır- lamak gayesile yeni bir bahri koaferansın akti ihti- malinden bahsetmiş ise de bu ihtimal bizzat İngiliz hariciye nazırı tarafından tekzip edilmiştir.. Bununla beraber halâ waşington ve Londra bu işle meşguül öl- maktadır. Bu vaziyette, Ce- mevre, her Cemiyeti Akvam içtimaında olduğu gibi, bu dela cihan siyasetinin siklet merkezi olamamıştır. Ruznamenin en mühim maddesini, Almanyanın ör- taya attığı, yukarı Silisya etin tefrikası Misciğim şimdi gözlerini iyice aç- Babamın en fevkaldde hedi- yesine geliyorum. Küçük bağın sağ tarafında, alçak, abşıp bir bina vard.. Ben onu bahçıvan evi sanıyordum.. önün- den geçip giderken Babanr — “Dur Neyran, bak burada . Diyince Şşaşırdım. Recep ağa hemen tahta kapı- Y açtı. Başımı uzatim, güneş- ten kamaşan gözlerim karanlıkta Hit şey seçemedi yalnız bir gübre kakusu düydüm- O Sırada bah- Çıvan elinde bir kayışla göründü. Misciğim -ba ne - idi; - biliyor, musun? Bem beyaz genç bir at Balam onu bana slnış.. Sevinç- ten Çıldırtcaktam. — Babamın boy nona nasil atildiğimi bilmiyorum Kollarımı çöğmüyor, bacaklarım havada, çılgın gibi anu öpüyor, öpüyorum... Roen ağa bile şaşırdı. Hele o beyaz kıstağımin gözlerini devire, devire — üzerime doğru öyle tuhaf bir bakışı Vardı ki. Misciğim şimdi sana“ Yıldız ımı | tarif edeyim. Anladınya, *Yıldız, onün adı! İncecik bileklimevzun bacak. işrını görsen sen de onü çak beğenisin. Ön ayaklarında — iki şiyah bileziği, alnının ortasında da upki yıldız. şeklinde siyah bir tekesi var! Onu hep oradan Spüyorum. Başka her tarafı beyaz. Kuy- roğunda bir tane bile siyab tel yok; Küçük başı hiç eğilmiyor, ulak / ince — kulakları mütemadi bir hassasiyet içinde hep kımıl- Meselâ | |garip zevkler olduğunu bilirdim; T mcselesi teşkil ediyor. Al- |— manlar ; umümi — harpten | sonra Lehlilere terkedilen bu mıntakadaki Alman akalli- yetinin vaziyetinden dolayı | Cemiyeti Akvama şikâyette bulunmuşlardır. Meclis bügün Ve yarın- bu karışık akalli- yet meselesile meşgul ola- | caktır. Bütün Avrupa devlet- leri, yakından ve ya uzaktan akalliyet, meselesile alâka- dardırlar, Binaenaleyh mec- llsin bu çetin meseleye karşı alacağı vaziyet merak ile her taraftan beklenilmektedir. ——— FELEK Garip huy! Bin bir çeşit aşınalar ara- sında dirinin garip bir zaafına şahit oldum . Dün bu adama sokakta rast geldim . Beyoğ- dunda bir kaç yüzmetre birlikte yürüdük. Yollar eriyen karların ve akamıyan — suların tesirile çepel bir halde idi. her adımda yanımdakini lekeleyecek kadar bir sifoz çıkıyordu. Mahut aşina buna bBaktıklan — sonra dedi ki': — Bilir misin? Böyle çepel havayı nekadar severim, çünkü her kes aynı kirliliktedir geçenler bir birine bakarak bir temizlik tefahuru yapamazlar İnsanlar arasında garip lâkin her kes aynı pislikte olsun diye çamuru seveme-rast gelmemiştim Tramvay kazası olmıyan yert Bir kariim bana Alâiyeden yazıyor : * Yazılarınızdan İstanbulda kışın karın çok olduğu ve bü yüzden Tramvay kazalarının arttığı anlaşılıyor. Böyle şey- lerden korkanlar bize gelsinler. İşte Alâiye, ne kar var, ne Tramvay !. , Eldiven | İtiraf edelim ki eldiven garip | bir şey olduğu gibi ismi de gariptir. Eldivenin ne için kullanıldığını sorsanız — kat'i bir cevap . alamazsınız. Süs için, temizlik ısınmak içdi SÖNEN ISIK Yazan —MEBRURE HURŞİT — dıyor.. Misciğim, onun burnunda bile baska bir gözellik var, bu İ penbe delikciklerin çok koştuk- tan sonra öyle boş bhir soluyuşu var ki Sana ne kadar anlatsam, “Yıl- dazçamı ne kadar metetsem, gene azdır... Recep ağa, çapkını, mut- bağın — önündeki — meydanlıkta dinde uzun iple döndürdüğü zaman, kalçalarını kıvıra, kıvıra iki üç dela sevinçle -bağırarak benl selâmlayışı ömürdü!.. Hele kara gözleri, öyle se- vimli ki, bazan bana öyle dinsi, sinsi bakiyor ki, Henüz onunla gezmeğe madık.. Babam korkuyor, birakmıyor. çık alnız Sabahları — bahçede bana binicilik dersleri veriyor. Sâna daha ne arlatayım? Köş- kümüzün.-derken aklıma - geldi . Baba *mizi, istemiyor. “köşküm,, “evim, , “eşyalarım,, , “bahçem,, diyeceksin diyar. Evet Misciğim işte böylel Odalarımın — bepgi, birbirinden — güzel, — Gülizardan başka, Şükriye İsminde bir kız daha tuttuk. Yemeği yine eskisi gibi gece annem pişiriyor. Onun odası benimkine bitişik . Sabah- lan €n erken kalkan hep 0 Ata binip — dışarlarda — gezeceğimi söylediğim zaman babama belli etmedi ama, memnun olmadı .. Hele yeni ısmarladığım — beyaz amazon elbisesini tarif ettiğim vakıt söylendi, “kızkısmı pantolan giyermi Hiç? Buda nerde görül- müşf,, dedi. durdu, Pikir, Mizak, Hikaye, TERSİNE DÜNYA Tokathyan otelinin bodurum katı . Saat. sabah altı. Bütün kunduraları; temizleyip boya- mak için küçük bir odaya doldurmuşlar . Kalın - köseleli bir spor iskarpini, meşin göz- lerile, narin bir kadın iskarpi- nine göz atar. Narin iskarpine, bir çizme sırtını dönmüştür . Haylt zahmetten sonra , spor iskarpinleri narin iskarpinlere yaklaşır. Konuşurl(a, Spar iskarpini — — Affedersiniz; *010:0-0-010-910D1A4DLCLDLO. giyenler vardır. Bu günlerde bizde eldiven muhabbeli orttı, bu muhabbetin büsbütün “şid- detlenerek Amerikada olduğu gibi işçiler, dülgerler, duvarcı- dar eldivenle çalışmaya baştar- darsa el güzelliğini 0 zaman görmeli . Eldiven benim de hoşuma gider , yalmız bizde bir ahbaba rasi gelipte elini sıkacağınız zeman eldiveni çı- karmaya mecbur olmak zıddı- ma gidiyor. Geçende bir dos- tumün — elini sıkacağım sırada eldivenimi çıkarmadım ve itizar ettim ; Ben eldivenli el sıkmayı tercik edörim , Bu süretle İhiç değilse icinde temiz bir el var zannt - meyvcuttur FELEK —— ——— Babam - bugün birini gürmeğe gitti. Yıldıza - seyis arayoruz. Bir ay sonra bahçeden çıkabilecekmi şim, baham öyle söylüyor. Aman Misciğim, bu — meydanlığı dört dönmek hoşuma gitmiyor. Yıldız da benim fikrimde, sokağa baka- rak öyle yanık, kişniyor ki- Misciğim, bir kere “Yıldız., bahsi açıldı ya, anlıyorum, artık İşana başka hiç bir şey yazamıya- capım. Ne anlatmağa başlarsam araya — yine onu — sıkıştıracağım. Bari artk “gütbay, - diyeyim.. Yanaklarına, — saçlarına, ellerine gürültülü bulup darıldığın koca- man buselerimden, yüzlerce bin- lerce yollayorum. Yeniden küçülen Neyranın Benim sevgili Misciğim, İki hafta evel yazdığım me ktuba benüz senden cevan gel medi, zaten gelmesine de tmkân yoktu. Fakat anlatılacak o kadar yeni şeylerim varki işte seninle | yine uzun bir gevezelik etmek arzusuna dayanamadım. En evela, sana yeni ahbapla- rımdan bahsedeyim; ama onlar hiç te zannettiğin gibi ben' yaşta, benim seviyemde kızlar — değil. 'Tam beş tane oğlan! En büyüğü ©n üç yaşında. Hepsi birbirinden şeker şeyler! Zavalhı Misciğim yine bir şey anlamadın, değil mif Kim bilir *hunlar da nerden çıktıf Neyran çıldırdı mıf,, Diye şimdi ne kadar ölkelenip, kaşlarını çatarsın. Dur bak saha küçük dostlarımı ne sürette tanıdığımı anlatayım: Galiba On gün kadar oluyor, babamla beraber ön bahçedeki kameriyede — sabah — çaylarımızı içmiş oturuyorduk. -Uzaklardan yanık bir “Boyacnumn. ni bo- yam da var.. Boyacılı.. Sesi Cansızların dili gizi bir yerde götdüm galiba ? gözüm ısırıyor Kadın iskarpini — Zannetme- m. Ben yere sayak. başmam ki, hep otomoabille gezerim Bense — bilâkis, — kaldınm tepinekten canım çıkıyor... Acaba sizi geçen yaz Adada,mi gördüm.” — Ben daha “yer yüzüne çıkalı iki ay oldu. — Sabi; fehğitizden, parlaklı pınızdan belli.. Çak- rica- öddrim? bâna' surat etmeyiniz.. El yapısı olduğunuz aunalaşılıyor.. Makincden çıkma olmadığınız muhakkak, CNarin i skarpin, bu- iltifata bek memnun ulur)a Sizde mâkife Mühsulüi değil- Benden yaşlı Glmaniz Ha gene sizât ,kendi lehinize. siniz. Üpakli oldüğünüzü İspat ediyor. Geçen yazdan beri yürüdüğünüz kat'iyen anlaşılmıyor. Yenikgimi yt “mahafaza ediyormu. Sahihim benl- kendi hizmetçi- sönden başka kimseye bovatmaz- di Ama bu şene İhizmetçiye yal yerdik. — Ben de pek elden ele do- Taşmam. — Ne iyi bir tesadüf bu Sizinle tanıştığımiçin mes'ndum. Çoktandır. hurda "masiniz? — Dörte gündenberi:- » — Kaçıncı kaştasınız? DSN — Ben de. Tahili — imişix. Oda geldi ve az sonra da. buhçe diva- mının önünde bu, kalınlaşmağa çalışan zavallı çailak sesin sahibi, küçük boyacı efendi göründü. Daha ilk bakişea Bn — çocüğu karşı içimde çok “tatlı bir mer- hamet uyandı. Hemen yanına koştum, © da durmüştü: Bağı açıktı, sarı saçları karma karışıktı, üstünde, bir çok yamalar gördükten sonra artık dikilmekten asanılmış yırtıklı bir. mintan ile eskiden bozulmuş olduğu derhal göze çarpan dizleri" yamalı bol bir pantolon ve çorapsız ayakla- rında da ökçesi basık kocaman kadın kunduraları vardı. Sıhhat dolü tümbul yamaki rının deriler güneş İiltnda — gez- dıvarın mekten pul, pul olmuş, boya kutusunü — taşıyan sağ Omüzü biraz —aşafı duğru çarpılmıştı. | Buna rağmen onun bürün - halin- de, başını — kaldırışıflda, — küçük, ensiz omuzlarım, çıplak kavruk renkli göğsünü, gerişinde — öyle mağrur bir şey,; “ben ev geçin- diriyorum!, diyet* öyle memmin bir erkek tavrı Vardi. ki.. Dikkatle herjtarafıpı süzüşüm- den sıkılmış olacak, alrına doğrü hafif bir pembelik geldi ve bir omuz hareketile boya kutusunun kayışını yerine getirerek döndü. Dur gitme küçüğüm, senin adın ne? dedim, İri mavi gözleri yarip bir is- rarla yüzümde durarak bu uygun- suz sualimin sebebini aradı, fakat bakışlarım öyle tatlı ve bürün halimde küçük “boyaci, yi sevimli bulduğamu söyleyen üyle bariz bir şey vardı ki ince kumral kaş- ları açıldı ve yavaşça: “adım mi? Hasan.,, dedi. ) CBitmedi) nızin numarası kaçt Bilmem. — Öyle — yüksekte yazılı ki, okuyamadım | Ben odamtın — numürasını biliyorum. Bir gün sahibim, ay nanım Karşısında ayak ayak üs« atmıştı. Garson — tahanıma tebeşirle yazmış; gördüm. söyleyim. biraz kalkınız. AL yökl öbür ayağınıza bakayım.. İşte, 49. Ben 58 deyim. Ne yazık ki, odalarınız. yan yana değil - tüne Sizin numaranızı Şöyle sınızt., Çok Dünyada şizin kadar mce bir şey görmediim.. Boyunuz kaç? 35.. Biraz sıkıyor. ama, ne yapayım ki sahibim dar giyiyor. Burada yalnız o masin — güzel | çilft? — Susunuz, yalnız değilim. — Kim Vart Ç Çizmeleri gösterir.) - Bu şişkolar. — Beni dinleyin. Sizinle gene buluşup konuşmak istiyorum. Ben de. -Sahiplerimizi — birbirlerile | tanıştırsak? Güç iş bu. Neden — İnarin iskarpin kulağına bir şey fislar) olur şey değill. Demek sahibinizin kocası bu kadar kıskanç?.. —Evet — Zzavallı — yavrucuğum, sana acıdır. Hakkınız var.. Keşki size açık olacağıma çizmelere aşık | Olsaydımıl. y Selâmi İzzet Ölüm fedaileri Peramount — Hlmidir. Üzüm Kızı Fabrikaları müdüriyetinden: Dünkü gazetelerde tabrikarmız. dan çahndığı yazılan rakı olma- yup Şişe depomuzdan sirkat edil- miş boş şişe olduğu tavzihen ilân olunur. AK' Bazuzanan; İstanbol Esnaf- bünkası Hisse- daranı -9,4,929 tarihine müsadif zeval saat kapısındaki merkezinde alelâde surtte inikat | edecek hey'et umumiyeye davet olunur. Ruznamei müzakerat: L — Meelisi idare ve müra- kıpler raporunun kıraati. 2 — Blanço İle kâr ve zarar hesabının ve temettü tevziatının kıraat ve tusdikı ve meclisi idare azasile müdür ve mürakıplerin ibrası 3 — Meclisi idare azasile mü- rakıblerin yerine yenilerinin inti- habı 4 — 1929 senesi için mecı lisi idare azasının hakkı huzurile mürakıpler tahsisatınırm tayini Çarşamba günü bade: 4 te şirketin Bahçe BuakşainMelek sinemas nda - Miizameresi olarak Emil Yaninas EPERNENE ; . dd '!.W üü SON EMRİ filmınd. Gala için yerler evelden tedarik edilebilir. Paramunt filmidir. Saat 21,5 ta EVLİN HOLT İVAN PETROVİÇ ' ve AGNES PETERSEN , bayatı asriyeyi müsatyer büyük 'hir dram olan MASUM KURBANLAR filminde atzı endam edeceklerdir. İlâveten: Beyan olunan — sülrpriz ile meşhur “Di Ramble- zbandının en güzel masiki Tanta imden evel ve Tilmin iracsi eşnasında danslar, tazanniler V.S. Fiaılurda zammiyat yoktur. Alhamra sinemasında Takcp ve grzüyu umumt üzerine ŞEHRAZAT Süper: filminin irsesi pazar gününe kadar devam edeçektir. Her akşam KARAGÖZ oyunu Andre Brüna, Jermen Rüeç we Port Sen Marten türnesinin müsamereleri bu akşam tam sast 21-15 de Framsız Tiyatrosunda Bonkarşenin en meşhur eseri olan LE MARİAGE DE FİGARO Yanınki perşembe akşamı Jorj Öne nin şaheseri olan KL H MAİTRE DE FORGE Coma günü matine 'olutak sast 18 de .CYRANO DE BERGERAC — 'OPERA , SİNEMASI. Bu akşamdan — itibaren HİND hayatıma ait filimlerin en mü - kemmeli ve Mmuazzamı ŞİRAZ GÜLÜ Hakiki hind arristleri tarafından 20000 kişinin İştiraklle temsil edilmiş mürhiş facia . Filemin tertihinde Delhi Sara- yımın taç sakonile Ç1000) at ve (500) deve ve Hi kallanılmıştır, Mevxuut Şiir ve aşkla başlamakta, neticede faclayâ iİnkilap etmektedir. Ayrica BÜYÜK VARYETE AMI Loca ve mümerolu mevkilerin evelden tedariki tavsiye olunuz . '!p Harik, hayat, kaza ve otomabil sigorlalarınızı alatada Ünyon hanında kâin Ünyon sigorta kunapanyasına pyatınnız. Türkiyede bilafasıla icrayı muamele etmekte olan | — önyon | İKanypanyasına bir karo uğramadan sigorla yaplırmayınız. aa "Pelefon: Beyağlu - 2002 MİLLİYETİN EYLENCELERİ Dünkü bilmecemizin halledilmiş şekli çiçek (4) Yukardan aşağı: 1 — Rabrt edan (9) Üsül (4 2 — Vuruş (6) yemek (2) Bugünkü yeni bilmecemiz l Soldan sağa: ı Damları kaplayan şey (7) 2 — Şari edan (3) Tavur (3) 3 — Çevik (4) Kılıç (9) 4 — Su (9) Kaşıkla biçeğin kar- daşı (5) 9 — Kabul etmemek (3) Fırlar (3) 5 — Estirt ini yan adam (8) | — 4 — Dişin aksi (2) Hakh (4) isim () 5 — halyanlı z AŞ Gt - Tı iyanların meşhur yemeği(7) ARENN - S b — Tamam, hepsi (6) olmayan kuş (4) ? P ee & Tiyatro (6) İstitlam (2) Ve dde ee 0 Bima | 0 — GU aksi (4) © — Baştaki kaıllar (9) Binanm © — Dost (2). Devri olan bir | kökü (5)