Milliyetin halka mahsus sa ERKÜÇÜRMENUR 35aALiBP a ll ««> Yakın hemşeri! <<«««B Masalk: Giren var " çıkan yok Vaktileormanınbirin- de bir arslan vardı. Günden güne ihtiyar- hyarakkuvveti azaldı, eli ayağı tutmaz, diş- leri kesmez oldu. Artık eskisi gibi ormanı do- laşup avlanamıyordu. Arslan, bu hale bir UYKT SLUMA Oz2 püma ALRİA ü | Hoşça vakit geçirmek için | Halkalar nasıl çıkar Sazeyarar zem Bu oyun kiraz vakti kirazla kışin da hal- ka ile oynanır. Evvelâ bir kağıt alıp resimde görüldüğü veçhile kesik meli ikiz kiraz veya re- simde görüldüğü şekilde bağlanmış halkalar geçirilir ve kağıt düzeltilir. Mecliste hazır AĞA Memurların yeni maaşları ne kadar Yeni maaş layihasını maliye vekâleti hazır- ladı. Onbcş. dereceye ayrılan memurlardan her derecenin maaşı da kararlaştırıldı. bulunanlara bu kiraz veya halkaların çıkarıl- ması teklif olunur. Kağıda kirazlar konurken aldığı şekil verilmeyince onları ordan kurtar- mak imkânı bulunmaz. Tabi herkes bunu buluncaya kadar haylı gülüşülür. şi| çare bulamazsa açlık- :î tan öleceğini anlayınca si| bir hile düşündü ve f9ı| bütün orman hayvan- İÇi| larının sık sıkonünden Kokain tozuyla esrar dumanı, Bu iki zehirden sakın hemşeri! Evvela bir. hoştur oynatır kanı, Gençleşir, olursun çapkın hemşeril! ee Velâkin kırkına gelince yaşlar, Unutkan olursun, aptallık beşlarI Esrarla kokain beynini haşlar, Gayri alık alık bakın hemşeri! e Ardımı kollayıp polisler basar, Esrar kabağını omzunaasar, Sokakta giderken çocuklar sarsar, Üstüne ederler akın hemşeri! e Kokain koklıyan vakitsiz göçer, ] Azrall sırtına kefeni biçer, Ölüm uzak değil, yakın hemşeri! h) S 0 A Karaköyde işaret kulesi yapılacak Büyük caddelerimizde, dört yol ağızlarında şimdiye kadar otomobillerin, tramvayların, arabaların ve yaya yürüyenlerin geçip durma- ları işaret memurlarının el işaretleriyle yapılı- )'0"!'“. S - z 9“ v '(n?ıuım-ui Fakat çok defa, geceleri, hatta gündüzleri bile memur efendilerin bu işaretlerini ne yaya- lar nede nakliye vasıtalarını idare edenler göremiyorlar, bazen karışıklıklar oluyordu. sananet bizdede Avrupada olduğu gibi işaret kuleleri yaptırmağa karar verdi. Bun- lardan birincisi Karaköyde dört yol ağzında yapılacak, kuvvetli ziyalı bir teneri memur Efendi idare ederek seyrüseferi idare edecektir. Şoaförler, arabacılar aklınızda kalsın kırmı- zi işik «Durl» yeşil işık «Geçl» demektir. Ya- yalar, size gelince, siz kırmızı ışık yandığı yani otomobiller filan durduğu zaman bir taraftan öbür tarafa geçebilirsiniz.. Eğer yeşilse kırmızı açılıncıya kadar bekleyiniz! Yoksa okkanın altına gidersiniz ha. — <ü leükliünr v Z lll is î:î kolayca yakalayıp e k Esrarkeşin ömrü rüyada geçer, (I| parçalayor ve böylelik © (©. İsi| Nihayet en sonra tilki iç ğ geçtikleri bir mağara *| bulup yerleşti Arslanın hasta ol- sında duyulmuştu. Birer ikişer «geçmiş ;| olsunza gelmeğe başla i| dılar. Arslan, bunları le hiç yorulmacan karnını doyuruyordu. | geldi; Fakat mağara- İ| nın kapısında duruyor, içeri girmiyordu. Ars- lan, ininden tilkiyi gördü ve bekledi ki oda ötekiler gibi içeri girsin. Fakat kurnaz tilki uzaktan, «mer- habap yı tercih etti: — İnşallah ativette- siniz arslan hazretleri. dedi Arslan seslendi: ki cenapları. Yalnız bu tereddüdünüzün sebebini anlı yamıyo- Tum. Niçin içeri girmiyor- sunuz? Tilki gülerek: — Efendim dedi, de ben ötekiler gibi huzurunuza çıkıp hatırınızı soracaktım. Fakat yanınıza kadar varan pek çok ayak izleri gördüğüm halde oradan dışarı çıkmış bir iİz göremiyorum. Hâtırınizı - işte onun içindir ki buracıktan sormağı daha hayırlı buldum. Küçük Enginin mi- desi ağrıyordu. Annesi bunu açlığa hamlederek: — Yavrum, dedi, içi böşta onun için ağrı- yor. Yemek yiyinçe ge- çer.. Bir kaç gün sonra Enginin ablası baş ağ- rısından şikâyet edince Engin dedi ki: Abla başın neden ağrıyor biliyorum.. İçi boşta ondan. Tek gözün şaşkınlığı imde görüldüğü Reîıile bış hılkağyıvi;î yüksek bir yere iliştiriniz, hazır bulunanlara bir göz- lerini bağlayıp ucukıvrık bir baston veya deyneği buna geçirmelerini söyleyiniz! 'Tek göz bu işi kabil değil yapamaz.. Tec- rübe edin görürsünüz. Garip bir duvar Bir ovanın ortasında bir göl var. Onun ya- nına dört kişi gelmiş. A işaretli kulübeleri yap- mışlar. Gölün suyunu bedava kullanıyorlar. Fa- kat diğer dört kişi E işeretir Külübeleri bina etmişler ve gölün su- yunu inhisar altına almışlar. Bu E kulübele- rinin sahipleri nasıl birduvar çekmelidirler ki anahtarsız kilitsiz kendileri her dakika göle gidebildikleri halde A kulübelerinin sahipleri - göle hiç yanaşamasınlar. — İyiyim hoşum til- |— Resimdeki gibi. Fakat bunu kimse çabuk Soğuğa karşı asanla Hüseyin sı- kı fiki iki arka- daştılar. Beraber bir marangoz dükânı işle- tiyorlardı. Tek kaba- hatleri ikisinin de ayyaş olmalariydi. Bir gün baş başa ve- rip düşündüler. —Gel bu rakıdan vaz geçelim! Söz mü söz.. Yalnız üşüdükleri za- man birer kadeh içmek üzere dolapta küçük bir şişe bulunduracak- lardı. Ertesi gün ikisi de ağızlarına bir damla bilekoymadılar. Fakat ikinci günü Hâsan dü- kâna geldiği vakit canı çekti: —Aman birader,dedi, soğuktan donacağım şuncağızdan bir kadelh alayım. Hüseyin güldü ve şu cevabı verdi: —Geç kaldın, ben bu sabah buraya titreye titreye geldim. Şişeyi tamâm etmeyince ısı- namadım. bulamaz. Obtraşırken epi eylenilir. . Tuhaf fıkralar Kavga Bann birinde iki arkadaş oturu- yorlardı. Sarhoşlukla yanlarındaki masada oturanlarla kavga çıkardılar. Biri ötekini yatıştırmak için: —Aman yahu, dedi, dikkat et dayak yiye- cegiz.. Biliyor musun |* onlardan biri meşhur boksörlerdendir. Öteki gülerek cevap verdi: —Dahaiyi ya.. Mü- kemmel pataklarız, çünkü bir boksör para almadan hiç yumruk sallar mı? Klracı evsahibi Ev sahibi yeni kira- cısına evi gezdiri- yordu. Kiracı baktıki dıvarda rutubetten ot bitmiş. — Aman, otlar ne? O zaman ev' sahibi gülerek cevap verdi: — İlahi Beyefendi, yirmi beş liralık evde gül bitecek değil ya tabi ot çıkacak! dedi, bu cak.. Biz de bu karışı Birinci derece memurların meaşı 860v İıra, onbeşinci derec memurların maaşı 35 İiradır. Diğerleri derecelerine %üre bu miktarın ara- sında para alacaklar. Maaşların artık eskisi gibi takıntısı kesintisi olmryacak, herkes her ay cebine ne para gireceğini kati'surette bile- cektir. Hem maaş verenleri, hem masş alanları büyük bir sıkıntıdan kurtaran bu şekil çok güzel ve faydalı. Türkün söz kitabı hazırlanı yor Yeni harflerle turkçe yeni bir terekkiye mazhar oldu. İçinden bir çok arapça acemce kel;i;ııe(lcr çıkıp yeni şiveye uygun bir şekil a . İsmet Paşamızın riyaseti altında fevkalâde surette toplanan büyük komisiyonu ilk esasları kararlaştırdı. Türkün söz kitabı a eski tabirle sarf kitabı - bir sene de ğ;ıpıhn bitmiş olacak. Cumartesi günü Darülfünun işe başlayacak ve ilmi tabir- leri hazırlıyacak. Türkçe karşılığı olan bütün arapça acemce kelimeler kalkacak, ien'ne öztürkçeleri kor a- lisandan' kurtulacağız.. Çocuklar ve büyükle;' 1 Büyükler ve çocuklar bir- birlerine nasıl muamele etme- lidirler. Evvelâ tabi büyükler her fırsatta çocuklaramuhab- bet çocuklar da büyüklere hörmet göstermelidirler. Eskizamandakigibiçocuk- larıadam yerine saymamak doğru değildir. Onların merak ederek sor- duklarıma lâzım gelen cevap- lar verilmelidir ki gün gün- den malümatları fazlalaşsın.