a Lügat paralamak merakından geç, eri! Çevir şu Türkçeye dili hemşeri! Derleyip toplayıp iyisini seç, Alıştır yazarken eli hemşeril Arapça, Acemce karışık atıp, 5T SA aa Pa AAAAAAAAAAAAAA SASAAA, Biz geçtik aşılmaz - » niçin dersin türkçesi 4sorgus Neden söylemezsin «kederre «kaygu» «His» denmez a gözüm var iken «duygu» MA «Gece» ye at koyma cleylri hemşeri! ş İsmet Paşamızı ne diyor dinle Arabın dilini ver esen yele, Türk yaratıcıdır, girdi mesele Lahi birbirine şöylece katıp, Istılah kuyust içine batıp, Dedirtme kendine deli hemşeri! VH $ N E! 4 4 4 4 k seli hemşeri! ,: M. S. ş ÜZXXXIYLIZIIDEEYILILIILILIRI İstanbul Şehremaneti hamal- larla meşgul olacak Zeki hizmetçi Veli Beyle Hantmı Pervin isıninde yeni bir hizmetçi almışlardı. E- viniçinde neler yapa- ', hangi hizmetle- knC"ğH" HUIĞV!IF— kerti, kendilerine haber | vermeden yatmaması- — nitenbihettiler. O ak- labalık misafir Svat onbirde hizmetçi salonun kapı- sınt açltı ve bağırdı: . —Hiş bana bak Ha- nım ben aqık yatmaya — gidiyorum? Veli Bey ve Hanımı hizmetçinin bu terbiye- sizl ginden tabi r eup oldular. Ertesi gün e. Biy li vizmetçiyi bir güzel heşlayıp lakırdiyı ya- vaş söylemesi İâzım geldiğini anlattılar. Er-| Umala daha aşağı bir tesi akşrm Hanım s0- keğa çıkmıştı. Veli Bey misafirleriyle oturu- yordu. Pervin gene sğat on birde yavaşça- cik içeri girdi. Beyin ta yanına kadar yaklaştı. Kulağıma eğilip: Beyefendi ben yat- maya gidiyorum, - İş bu sefer büshütün berbat olmuştu. Bütün misafirler Veli Beyle hizmetçisi arasında | anlaşma var zannetti- ler. .I"ı vrz7 AAAABl | cürmü meşhut halinde İrın - müşterilere karşı | şxx_x&xxxwvwmxxmxwğ ! | | Meraklı şeyler j AM X Öldürmek yok İspanyada son defa | B ceza kamununda bazı ( deyişiklikler yapılmış. || Karşı karşıya _ucçi;ı; kılıçla veya tabancayla | dücllo edenlere şahitlik yapanlar katil cezası görecek, karısını bir başkasının koynunda )'Hkllıl isnünde — Dir genç sinamalarda gö- rlüön hbırsızları.. görenler bile onları öldüremiyecek. Öldü- rürse bayağı bir katil gibi muhakeme edile- cek. Demir perdeler Avrupada büyük ti- yatrolarda yangına karşı bir ihtiyat olmak | üzre sahne ile seyirci- | Jere mahsus mahal arasında bir demir perde konmuştur. Bu | perdeler tabi yukarıda | dürülü bir halde bulu- | nur, Hini hacette indi- rilir. Her akşamda provası yapılır. Şimdi- | ye kadar provalar daha| tiyatroya kimse gel- | mezden evel yapılıyor- du. Fakat son karara | göre, bütün seyircilerin| yüreklerinin rahat et- mesi için herkesin ö- nünde yapılacakmış. Yankesiciler mektebi Biz böyle bir mektebi romanlarda okuyor, sinemalarda görüyor, fakat hakikatte mevcut olduğuna ihtimal ver- miyorduk. Halbuki Al- manyada (Hamburğta 22 seneden beri böyle bir mektep — varmiş. Müdürü de yankeseci- likten çekilme bir Leh- liymiş. Şimdiye kadar tam 1900 talebe yetiş- tirip şahadetname ver- miş 1923 de bu mektebin (Prağ) da birde şubesi açılmış amma galiba fazla rağbet görmemiş ki 1925 de kendi kendine kapatılmış. Mernolunan tebessitimler Amerikada satıcıla- TTT İ e Vünddumlâri 4uvan sordular. Şu cevabı verdi: Avıp değilva, merak Şimai — napisianece bu kötü merakının cezasını çekiyor. D YENİ Türkçe-deisleri İbrahim Necmi Bey <n vakitli vakitsiz . sırıt- maları menedilmiş. — | 1 - Müstehzi tebes- süm. Müşterilerin bir fiat teklif ettikleri zaman esnafın müs- tehziyane gülüşü. 2 Emniyetsizçe tebessüm. — Müşteriler malın iyi veya sağlam | olup olmadığını mua- yene ederlerken esna- fin emniyetsizçe gülü- şÜ. 3 — İtimatsızça te- | meden okuyup ile erile birlikte öğrenecek- siniz. Bundan daha kolay belleten Kitap yoktur. Buy- g dum nlııvıııııhmv AEDMBUL SYA CAY mı söyledikleri vakit esnafin itimatsızça gü- | lüşü. d 4 — AMlüşteri, hangi malı alacağına — bir | bessüm. — Müşterilerin | târlü katar vereme- ucuz bir şey isteyipte | diği zaman iki dük- bunu uşak veya hiz- | kancının karşılıklı gü- metçilerine aldıkları- | lüşleri. (ia.. SĞ0 k p — sus gxxxwm UHDT Evvel zamanda” Üanamanaamaamnannn Istilah merakı Vaktile sarıklı bir mektep hocası varmış, ıstilahlı söz söylemeğe pek meraklı imiş. Ders okuttuğu — çocuklarda da bu merakı uyan- dırmak ister, öz türkce konuşanlara hiç mer- | hamet etmez, falakaya yatırıp sopayı atarmış. Bir gün Hocafendi, yine böyle ders veriyor- muş. Mevsim kışmış. Mangaldan her nasılsa | sıçrayan bir. kıvılcım hocanın başındaki ka- vuğu tutuşturmuş. Ço- cuk'ar, bakmışlar ki | kavuk ateş almış ya- niyor. Fakat hocaya: «Kavuğunuz yanı- yor!» demek - kimin haddine düşmüş. Ara- larında düşünüp taşınıp nihayet şöyle bir ıstı- lahlı ibare uydurmuş- lar: — Ey hocayı zikemal, şu şakirdi - pürmelal, şol veçhile arzıhal ey- lerki: bihikmetillahite- ala narı mangaldan bir şirareicevval sıçra- yarak seri alül'âliniz- deki kavuğu işal eyle- miştir.» Fakat sözünü tekmil edip meramını anlatın- cıya kadar - hocanın beşındaki kavuk çe tan yanıp kül olmu: İşte bir zamanlar 1s tılah paralamak - me- rakı bu derecelerde idi. Şimdi ise Hükümeti- mizin ön ayak olması sayesinde öz dilimize döndük. Nemutlu bize, aa - Çocukluk Küçük Kâmüran an- nesine sordu: —Anne. Çocuklar gökten gelirler değil- mi? - Evet yayrum. Vallahi anneciğim, benim şimdiki aklım olsaydı hiç gelmezdim. Tabi orda mektep yok.. /| ders yok Burada baba- | mın azarları da caba.. * Kâmüran - bir. gün elleri, yüzü, gözü tatlı içinde annesise koşa- rak geldi. Annesi hiddetli hid- detli sordu: — Bune hal böyle; Anneciğim vallahi hiç ,kabahatini yak.. senin dün gece kayb- olan düğmeni aradım, — Nerde aradın? — Reçel kavanozun- sahifesi Felâket b  y ZZ İ e Sıhhı. y- vekâleti iyi bir şey düşündü: Her bangi bir afet karşısında, meselâ: Zelzele gibi, yangın gibi felâketlerde.... | Havadan gelecek imdatlar yani tayyareler vasıtasile insanlar kurtarılacak, hasta ve yara- hlar şehirden şehire götürülecek, ve bunun ç n ayrı bir teşkilât yapılacak, D Kıraat ! Yemekler Vakıa yemek için yaşan- maz, yaşamak için yenir. Fakat yemeden yaşanmaz. |Hem öyle rasgele yemek te kâfi değildir. Muayyen mik- tarda et, muayyen miktar- da sebze, muayyen miktar- da şeker ve Saire yemek . icap eder. Sonra mideleri ve bağır- sakları kuvvetli veya. zaif olanların da gidası ayrı ter- tibata tabidir. Kimi tayuk, balık gibi faz- la beyaz et, kimi sebze çok yemeğe mecburdur. Yemekte dikkat edilecek en|mühim «bir nokta da çök yememek. ve hergün ayni saatte -sofraya Otur- |maktir. Yemek üstüne yemek | yeyen'mezarını dişi ile kazar, bunu da unutmayın. İştihanız henüz varkensolradan kalkın ve tamamile acıkmadıkça ye- meğe başlamayın. Bütün has- talıkların başı midededir hal, ae AM di L L RĞÜRÜEÜR'Ü âöı