— Ve ha tim S Güzelliği — çiceğe benzetirler: Fakat ha- yır.. Kuru bir çiçek, ko- kusu olmadığı halde yi- | nesevimlidir. Heyhat ki yetmiş yaşında bir kadının bir zamanlar herkesi meftun ettiğine inanan güç bulunur. ü| — &Bazanbir tek kadın bakışı bir aile ocağını yakıp kavuran bir k- vılcım olur. İ1| & Ölüm, dünyada tek 4| hakikattir. Ve inandığı- mız yegâne hakikat ta odur. »Seven affeder. Evet! Affetmemesi lâzım gel- se gönlünü kaptırdığı İ için evvela kendini af- fetmezdi. Hangi budalaya aldanıp kıydın, Cihandan azizken can be hemşeri! Belki anacığının tek yavrusuydın, Akıttın boş yere kan be hemşeril Bumu emrettiği sana dininin, Senki katilisin kendi kendinin, Yirmilik kurşunla dağıldı beynin, Kıyamete kadar yan be hemşeri! Dünyadan bıkılmaz bir hoş âlemdir, — £ Dedirtme ardından: «Bırak, sersemdir!» Yanına kalacak sürdüğün demdir, î Gelen göçer bu bir han be hemşeri! ünde Nefise isminde- i kadının beş'kte ya- tan 4 aylık kız çocuğu babası Kasını ve dede- si Hamza tarafından boğulmuştur. Caniler tutulmuş. Çiğnenen çocuk Vatman Kâzımın ida- resindeki tramvay ara- alka mahsus sa VAK'ALAR a: Alçakca bir claayet Kiliste ( Orhan eli ) kazasının (yeşiller) kö- a & —— ATALAR Ç3 İsöz Y ga 3*." DA YANIN e CAi a 96 — Etli idin, hani '£derin, güzel idin ha- ni yerin? 97 — Et, ekmek ü- zerinde yaraşır. 98 — Et giren yere dert girmez. 99 — Etkanlı, yiği . yerererrerenn ae namasaliıı GAĞTEYEORKLAĞATTUT 1LAKILLAAĞNAAN | ; 101 — Et — tırnak; £ çatılı parmak. 102 — Et ile deri, $ yemek ile diri 103 — Eİ el ile, de- # ğirmen yel ile. 3 104 — Elin sözü ka yar gider, dostun ;zü koyar gider. yan hariciye müsteşarı Mr Grandi şimdi Ati- nada, Venizelosla gö- rüşüyor. MrGrandi Ve- nizelosla bir görüşü- şünde bizimle Yunanis- tan arasındaki konuş- malara dnir de fikirle- uunün haberleri arasında canlı z Mını.vıuıı.ıı YUNAN — :ımıın Kolaylık - 100 — Eti, kanilej| Iki, üç hafta evel| Traktör ile, diger T ciğeri canile. Ankaraya gelen Ital- | makinalârla ziraat E l E İ ? ; E apan çiftçilere hu- imetimiz tarafından öteden beri ucuz ben- zin ve makinaları iş- ledecek diger şeyler verilirken %ıirkaç za- mandır bu masrafın karşılıği bittigi için yardım edil2miyordu. Fakat iktisat vekâ- letinin son defa iki mil- cuklar, karı koca, kar- deşler arasinda ortalı- ği karıştıran budur. Tabii izaha hacet yok anlaşamamazlık — bir birini., anlayamamak demektir. * Bu anlaşamamazlık — kardeş.akraba olanla- 5ç Tn birbirlerine düşman yaptığı gibi yekdiğeri- yıni anlaya bilenlerde * yabancı milletlerden bile olsalar sevişirler. -Bu anlaşamamazlık nerdendoğar, bir kere — tabiattan. Mesela gayet girgin bir babanın gayet sı- kılgan bir çocuğu do- — gabilir. Çekingen ve kalaba- / lıktan hoşlanmıyan bir — kız eylenceyi ve cemi- yet hayatını seven bir — kocaya düşebilir. İşte böyle bir tesadüf © neticesinde her iki ta- raf ta aykırı cihetlere — çekerse anlaşamamaz- — lik derhal kendini gös- terir. Ü İnan ki bu kubbe sensiz de döner, Nice canlar doğar, nicesi söner, : Kımi üste çıkar kimisi iner, Ku Günlük kısmetine kan be hemşeril j ; Ömrünü geçir de karayla akla, t Oynama ne iple ne de bıçakla, i 4 Kendini öldürmek fakat ne hakla, $ Dünyada bu muudr şan be hemşeri! Anlaşamamazlık Halbüki'bir az feda- Akraba tanllııkat ço- kârlıkla gül gibi geçin- mek işten bile değildir, yeter ki berikiler şef- katlerini; - ötekiler de sevgilerini bu yolda küllansınlar. Bunlardan her biri: «Benim huyum böyle, | başka fürlü hareket elimden gelmiyor, fa- -kat onun huyu da öyle, © da başka şekilde dav- ranamamakta mazur- dur.» Diye düşünmelidir. Eğer bu tarzda mu- talaa yürütülmeyip te hodbinlik gösterilecek olursa kızılca kıyame- tin koptuğu günüdür. İşte Hanımlar, Efen- diler Ağalar siz, siz o- lun da akraba, kardeş, karı koca ve dostlar arasında — anlaşama- mazlığa mahal verme- yin, " Uzun bir saadet dev- resi yaşamak bu kadar mi? i| candan bağlanır: Dün-| » İnsan elinde cefa çektıiğı kimselere daba yaya küsebiliyor mu- | MA yuz? B Te sari Bektaşinin mektubu Bektaşinin biri, - ga- Hiba, biraz da Allahlık imiş - Pek darda kala- rak halini Allaha arz- etmeği düşünmüş ve gizlice bir mektup ya- zarak bir cami dıvarı- na bırakmış. Mektupta şu rica varmış: «Yarab- bi bana iki beşi bir yerde gönder! » Bektaşi| dervişinin bu hali dik- | katinden — kaçmayan E v bası dün sabah Galata- dan geçerken 14 yaşın- da Fehmi isminde bir çocuğa çarpmış, yara- Tamış. Denize atılan deli Evelki akşam Hasan isminde bir deli (Yağ- zengin bir adam, mek- tubu açıp okuduktan eai0 —e 3 giAE i kapanı ) iskelesinden | kendini denize atmış, | boğulmuştur. | övüşen kadınlar köyde balıkçı nin karısı Maryam, pa yattığı tekkeye Dir zarf içinde iki-beşi bir yerde göndermiş. Fa- fedakârlığa - .deymez l kat tekkedeki dervişler, bunun bir tanesini ara- larında paylaşıp zaval- hya ancak tek beşi bir yerde vermişler. Bektaşi Beşi bir yer- delerden birinin noksan olduğunu görünce he- men kağıda kaleme | sarılarak — şöyle bir mektup daha karala- . miş: zim tekkenin adresine «Hey yarabbi! | gönderme. Sana ne kadar şükr-| Beşi bir yerdenin bir etsem Aazdır, duamı | tanesini göz göre iç çabucak kabul ettin. | ettiler!» vüşmüşler, Raşel Mar- yamı başından yarala- —— ea L Fakat bir daha para gönderecek olursan bi- ile arkadaşı Raşçl dö- | & eTENİYENEN AA ENMRTU LAT NN e Meşhur nükteler On yedinci asır şair- lerinden (T'heophile de Vıay) ya: — Delinin biri var, kendini şairzannediyor» dediler. Biraz sonra. o adamı kendisine gös- terdiler. ğ Herife bakarak man- zum olarak — şunları soyledi: « Sizi gözümün önüne alarak hükmediyorum ki bünün şairler delidir. Fakat siz şair olmadı- ğınıza göre anlıyorum ki her şair deli değil- dar.p — KORKUTAMAZSIN! sordu: — Benim güzel anne- ciğim. Ben seni korku- tamaz mıyım? — Nasıl korkutur- muşsun. Sen daha kü- çüksün oğlum. Rıza koşarak misafir odasına gitti, bir az sonra elinde bir mü- rekkep şişesi ile geldi: — Amne git te bak.. vekkep döktüm! Hiddetlenir diye.. Herifin biri bir ote- le kiderek tamam on beş gün yiyip - içip, pufla döşekte tatlı tatlı uyudukdan sonra otelciye veda ederek gitmek istemiş. Otelci masraf pusulasını ya- pıp götürdüğü zaman demiş ki: — Param yok;.. — Paranızmı yok? gün evelinden söyle- mek ykmu idi? Serseri, demiş ki: — Ben ilk geldiğim gün söyleyecektim hiddetlenirsiniz. diye ikorktum! — 105 Elden rini saymış, dökmüş. sc:ker. evden — yiyen | Mr Musulininin Türk- çöker, Yunan milletleri ara- Küçük Rıza annesine Kanepenin üstüne mü-| | Peki ama bunu on beş | * yon 1iralık tahsisatı — büyük millet meclisin- ce kabul edildi ve bu Eamnın havalesi müs- irat inhisar idaresine gönderildi. ü SA n ”. | Çiftçilerin gözü ay- zimle iyi geçinmesini | dın, gene eskisi gibi istiyor ve Yunanlılara | ucuz âenzîn filan ala- hasihat veriyor.. klar. eeALANALALALLARLAEEAALALALAALLADE. Mület mektepleri için Millet Aliabesi — sındaki konuşmaları çok âlâkayla takip et- tiğini söylemiş. İtalya Yunanın bi- şŞaşı kaş aş şapka Si Mutiz (Ç) hpki onuu g i biliyorsunuz ($) onu Ş | Har hakkı makfuzdur.