T a a e e — ya mtnur n - g3i Millivetin halka mahsus sahifesi n z || KÜCÜK | (ATALAR. Günün haberleri arasında süb> Meşhür adamların mükteleri Cenaze masrafı İki arkadaş Pariste dam ölmüş, cenazesi ortada kalmıştı. İkisi e gene yetişmiyordu. Bu sırada yanlarına geldi. attılar. * Düma sordu: —Bu adm hömmek —- için kaç para lâzım? — yimi beş frank. —Merhum ne iş ya- — pardı? liği mübaşirlerden nmış - olan binden — Ne saçı uzundur, ne aklı kısa, Hayatta yoldaşın bir ödur varsa, Cefakeş avrata cektirme tasa, Kırk yaşından sonra azma Hemşeril Ocağın ziyneti, evin direği, Evirip çeviren odur erkeği, Yediğin sıcak aş, onun emeği, Yok yere hatuna kızma Hemşeri! Esir değil bu ki senin öz karın, Bu gün kırıp gülme yüzüne yarın. Güzü de kışı da vardır baharin, Kuyunu elinle kazma Hemşeri! Hayat bir yokuştur yalnız çıkılmaz, Ömürlük bir maldan kolay bıkılmaz, «Kâbe» dir sebepsiz, gönül yıkılmaz Kurulmuş yuvayı bozma Hemşeri! bir kazinada oturmuş konuşuyorlardı. Tan- dıklarından bir fakir a- “debütün paralarını bir araya getirdikleri hal- .& — meşhur fransız roman- “çısı Aleksandr. Düma Ona da meseleyi an- —:Mahkemz mübaşır- O'Vııkit. alacaklılar tarafından daima ba- kömür depostüna — girmiş, canı M.S. Uyuyorum... Küçük Mehmet biraz tenbeldir. Sabahleyin erkenden mektebe git- mek canımnı sıkar. Geçen annesi |* kaldırmağa geldiği za- | // man horuldamağa baş-| ** ladı. Fakat kardeşi ora- daydı. Bağırdı: — Ânne, uyumuyor, | mahsustan yapıyor... Mehmet, — gözlerini açmadan, sayıklar gibi söyledi: | — Yalancı sen de.. Görmüyor musun uyu- yorum! Çok acele işim var.. Salomon — efendinin Bakırköyünde — acele görülecek bir işi yardı, dara dar istasyona ye- tişti. Saati sordu: —- Vam 9 da ikinci | bir tren var dediler: Salomon düşündü: —- Tam © da mı? Ve kendini birden bire unutarak birisile pazarlık ediyor gibi: at NASİHATLER mek çok ayıp ama canı yanandan fazla çırpınıp yırtınmak ta saygısızlıktır hal.. 3— Gençlikte çok eşeleyen ihtiyarlıkta gevşer, & El ve vel gibidir açık bırakmağa gel- mez, sonunda zararın! çekersin. 5— Oğluna sermaye olarak -eğer varsa - akil bırak, akl olma- yana sermaye neylesin! 9— Sokakta yürür- ken şuna buna çarp- ma, adama dümensiz derler. 7— Yumuşaklığın de- ğeri olsa muşmula baş yemiş olurdu. 8— Minareyi — çalan kılıfını hazırlar velâkin bazen de alemi kılıfın dışında kalıyor. ae a a Büyük adamjar Mimar Sinan e: ; ğ V_u N, ( Koca Sinan ) denilen -bu büyük türk mimarı — miladi 1491 ve arabı! 895 “senesinda doğmuştur. Sinan yeniçeri ocağı için toplanan devşirmelerdendir. Istanbula — geldiği “Zaman, vaktile marangoz çırakliğı etti- ği için vapı ve bina işlerinde ranlılarla en (Van) gölünü geç- orduya Jazım olan arı büyük bir meharetle meshur — olmasına yermiştir. (Buğdan ) seferinede rot ) nahri üzetine miü- kurmüş, de (P kemmel bir “köprü o zamanın Hükümlarının ilti- fatılıı mayhar olmuştur. : larda baş mimaa (1sa) Efendi ölünce Sinan verine göçti. Sinanın en güzel ve muaz- zam esrleri İstanbuldaki Süley- maniye ve Edirnedeki Selimiye çamileridir. İkinci derecedeki- de gene İslanbulda Şehzade — Aydi, aydi.. şunu sekiz buçukta yapalım.. dedi Çok acele işim varl, Abbas yolcu! lt Abbas isminde biri n nında Şükrü kaptanın bir val kömür çalarken yaka- Zapan kış, Abbas ta '&mı çaresine bak. niş. Fakat malümya kur olur, W müşteriyi Hiş. Şimdi Ab- u. Nerâye. Tabil .| ve camii ve çimlerinin nefasetiyle meşbur Rüstem Paşa camiidir. Sinanın diger eserleri sayı- lamıyacak kadar çoktur. Tür- kiyenin muhtelif şehirlerinde 81 cami 400 mesçit ve hatsiz hesapsız köprü, sebil, kervan- sarav, türbe, şadırvan, han, hamam, mektep, su kemerleri yapmıştır. Sinan türk mimarisinin en büyük dahisidir yetiştirdiği kalfalar bir taraftan Hiındista- na, öbür taraftan Avrupa içe- rilerine kadar giderek ustala- rından aldıkları fayzi etrafa saçmışlardır. Türk mimaaları arasında onun izinde EN YÜKSEK NİŞAN > Yukardaki resimde ne görüyorsunuz: Bir siyah adam, karşısın- daki seyyah kıyafetlia- dama bir maymun kuyruğu uzatıyor, de- ğil mi? Tamam işte bu maymun kuyruğu AF rikada bir vahşi kabi- le reisinin en büyük ni-|| şanıdır. İngiliz veliahtı Afrikada seyahat eder- ken bu kabile rcisini de ziyaret - letmiş ve kendisine “böylebir maymun kuyruğu he- diye eylemişti. KEDİ. DANSI Bütün dünyayı bir zıplama merakı sardı. Çeşit çeşit danslar var. O yetişmiyor gibi İr- gilterede şimdi de bir kedi dansı çıkarmışlar. Yukardaki-resim iki kedinin kol ko?ğı zıpla- yışını gösteriyor. Fakat bize kalırsa bu kedi dansını damlarda oynamak daha müna- sip olacak!.. 40 DAKİKA SONRA... Rigada bir karı- koca evlendikten kırk daki-| ka sonra mahkemeye giderck boşanma ta- lebinde bulunmuşlar. Sebebini söylesek gü- lersiniz. Etendim, han-| gisi hângisinin evinde oturacağına bir türlü aralarında karar vere- memişler de... ondan! KARILARIN KIYMETİ fiyat biçmişler ve ne- ticede şunu bulmuşlar: En kıymetli kadın 1500 en işe yaramaz kadın da 75 İngiliz lirası kıy- metindedir. Fakat kıy- met biçerken kadında en büyük meziyet ola- rak neyi aramışla İ AĞ S İngilterede kadınlara 26 — Adam adamı birkere aldatır - Adamın iyi- sı alış verişte belli olur 28 yüz köpek havlayan | d — Ardından |Ukurt; kurttan sayıl- maz. : K 29 — Arı kadar eri olanın dağ kadar yeri olur. 30 — Arık öküze bıçak çalınmaz: g1 — Aza, nerer demişler, çoğun ya- nına... demiş. 32 — Az yetmez, çok artmaz. 33 Azver çok İf yalvar, çok - ver o* yalvarsın.. | 34 — Azığı tüken- meyen yiğit olmaz. 35 — Âşını, eşini, İğişini bill.. ZZ eli | Amma da Hüküm Vaktile Anadoluda adına (Kara kuş) de- nilen bir kadı vârdı. Bu mahkemeye gelen lerin haklı veya hak- sız olduklarına bak- maz, kabahatlerinin küçük - veya büyük olduğuna ehemmiyet vermez, o ande aklına ne eserse ona göre hükmederdi. Bir gün huzuruna bir bina kalfası getir- diler: — Bu adamın geçen sene yaptığı ev yıkıl- mış, ev sahibi davacı.. Ne ceza vereceksiniz? Kara kuş bir müd- det düşündü sonra şu kararı tebliğ etti: — Yıkılan evin ke- restelerinden bir dar ağacı yapılsın, herif önunla asılsın.. Hükmü tatpik etmek üzere giden memurlar bir. müddet — sonra döndüler geldiler: — Efendim , dediler , kasfanın boyu uzun yıkılan evin kerestele- rinden yapılan dar ağacı kısa geliyor, ne emir buyurursunuz ? Kara kuş başka bir dava halletmekle meş- guldü, hiddetli hiddet- İi şu cevabı verdi: — Canım bu kadar iş arasında beni ehem- miyetsiz malâyani şey- lerle çalışmaktan ala- koymayın.. Kerestele- rin boyuna göre başka bir adam bulup ası- verim. Çol; şükür, bu kadı- ların şerrinden Cum- huriyet hükümeti bizi ardı. — z Hey gidi cahillik! nın biri de | kâğıt yemeğe alışık- Kovukta Hali Ağanın altınlarını ser- diği kâğıdı. “görünce hemen takımıyla yut- | yatırılmayan paraları mış. müuş. Lavhadaki «C» « bakin, ruğuna benziyor. Altındaki değil mi? & | kadın var- ( Çatalca )nın ( Ba- laban köyünde Hatil Ağa isminde bir köylü dişinden tırnağından arttırdığı 12 tane sarı altınlarını nereye kö- yacağını şaşırmış, ni- hayet düşünmüş taşın- mış, bir yolunu bulmuş. Kimsebulmasın, diyı eski püskü kâğıtlara Halbuki, Halil Ağa: mandalarından öteden “beri | Vay hainler vay! Beykozda Mahmut .| Paşa nahiyesinde otu- ran laz Fa '| tma ismin- | de S0 yaş- larında bir dı. Bü ka« dın birden bire orta- dan kayb- oldu. Bir gün ©o civardaki kör bir ku- yunun yanından geçen- lerin burnuna fena fe- na kokular geldi. jan- darma tahkikata girişti Kuyudan laz Fatmanın cesedi çıkarıldı. Mağerse aynı köyden Hasan ve Ahmet ismi- nde iki kişi zavallı ka- diını parasına tama ederek öldürmüşler, 'e sarıp — sarmalamış , K : Katil Ahmet yakalan- ahırda — bir — kovuga | mış. Ötekinin de izi sokuvermiş. bulunmuş. Hiç İnsanin yaptığı fenalık yanına kalır mı? | — Halil Ağa da man- p | danın kuyruğunun dibinden -ayrılamıyor. İşte götürülüp bankaya böyle mandalar yutar! Millet mektepleri için Millet Alfabesi — nasıl da kedinin kıvrılmış - kül «M> de tıbki üç göçlü keml