ASRIN ÇOCUKLARI uraz. Ferenç Körmendi e de o günlerde hep sinir- ini iie Hegedüs'lerde si. © mir nedir bilmezlerdi. madiyen, mn sinir geldiğinden ip di nra, her şeyde : lu. Evde sinirli sinirli aşağı, i İn ikin dolaşıyor, hizmetçilere ba- oğırıp lipid. Kak alin tekrar ko- > vuldu ama, evde kaldı, bir yere em edi, Bilâkis Papa'lı Rozina ile ö- vuldu, © Babaları karısma sakin olması kendisine bakmasını söylüyordu. ba m - buna; payım ? diye cevap veriyor. odu, kimse bana bakmadıktan sonra... » Babaları çocuklara da sinirlendirmemelerini söylüyor, hiz - metcilerle ken: Klara a Ovünlerde Klara ânnenin tek , merakı a aza moğaza ül öteberi almak. Öğleyinde beti benzi solmuş, me 2 halde eve ge lirdi. Bir gin yordu: Artık da. © yanamamış, ELA binmiş. Araba da biraz sarsmış onu, Bunun üzerine, baban, deli olmuş “gibi bağırdı: — Yö! kendine dikkat et bak! , Asi herkesi hayrette bırakan gey K , hleyin, oti uşlar “kahvaltı ediyorlardı. Kapı çelmdı. O zam da kapmın önünde, yanın. — Gir içeri, Ga bor, diyordu. pr yüzü esmer, yaşlı bir a- ikervari ç -İ SAF HAYAT serbest, sen biner gidersin, yavrum. Kendine ne kadar dikkat edersen o Ka- dar iyi. iyi,» Yani, saat onla yarım arası ve he. men hemen bütün gün öğleden sonra 'akat aral annel Fi o dakikada, hakikat nedir, vaziyetin şekli ne, teferruatı ne, dü - şündüğü yoktu. Bir dakkada hepsi a- gağıya, kapmn önüne inmişler, hay- ran hayran arabaya bakıyorlardı. A. rabanın güzel ve kıvrak bir şekli var- dı, arkadaki oturacak leri mavi kumaş kaplı idi, öndeki oturacak yer- lerin iki yanında be; ler var- dı, körüğü siyah fee fireni ni firenl, demir bir tekerlek priye iyor. atın da parlak parlak kı vardı. Arabacı atm sağr'sına eliyle vura vura, Klara anne; iftiharla; — Yaman bir attır bu, diyor. Adı ex arabayı methedip din blm mer eli birer > anlattı i hak- kında Adi konferans verdi, Sonra hepsi arabaya bindiler ve Stevania caddesinde bir araba gezintiei yaptı- lar, Araba her sabah RR alıp bankaya EK yor, geliy: Klara rdu ai anne, â- raba eş bolar almağa gidiyordu. Yol azan arabaya ahbaplarmı da le Araba sonra tekrar-bankaya Mİ e mler in za. e ya ev Teni bayar, yahut da Ni tünelle geliyord fı Bn ğEe du, Öğleden nee Klara anneyi alıp-bir yere götürüyor.-Yahut bekliyordu, babalarının muayene -Sa- ati bitsin de onu alıp kulübe götürmek için, pazar günleri, bayram günleri hep beraber araba gezintisi yapıyor - lardr. Paula arabayı öyle seviyordu ki! ML mi, deli oluyordu. György, ilk ıerkes gibi o da arabayı Kendisi. ni memnun eden beklemediği bir şey mühim bir hâdise olarak olmasma rağmen, Mae istemeye binmeğe bi mektepten dönerken, een yolda a- tabaya rastlıyordu; o zaman ister yal niz ol is l kad. yle olsun, hemi çevirip dükkânl, birinin ıma bakiyor, yahut i. itiyor, aya KANİN) bağı çözülmüş de li gibi yaj Lu, Bir gün mi ee len ei) An - esi — , “dedi, sizin LE “değil mi şu? Gyüörgy, aksi istikamete bakarak. görmemiş gibi: — Nerede? dedi. Arkadaşı —o tart değil, bu tarafta! diye gösterdi. — Belki, dedi, Bu arabalar birbiri - ne okadar benziyor Sonraları artık pazarları da onlarla — Vaktim yok,, diyordu. O kadar çok yapacak işi vardı ki! piyano çalı. şacaktı. Onun için, kalması lâ - zımdı. e defasında da, kıpkırmızı kesi - Araba küçük zaten, dört kişi s1- giyiniz, ben binmeyeyim daha iyi, diye özür di'edi. Beraber gittikleri zaman, Paula ba. otururdu, György de Klara annenin karşısına düşüyor- du, Öyle oluyordu ki, araba her sar - sıldık;a György'ün bacağı Klara an - nenin bacağına değiyordu. (Devamı var) “izmir haberleri “a izm'r fuarında gs yenilikler Kültür ve Bayındır- lık bakanlığı ile de- nizbank birer pavyon açaca İzmir, (Hususi) — Hükümetimizin teşebbüsü üzerine Balkan antantı dev- etleri, e Yugoslavya ve Yu- i İzmir eniğieyonal fuarma ei kabul etmişlerdir. Bu suretle, Yunanistan"geçen sene de ettiğine göre, 938 fuarmda altı Me pavyohları bulunacak de- nl; İvara iştirak edecek ve satış yapacak yabancrların bazı ver gilerden ee tutulması a bir kanun hazırlamışt aym yakmda Meclise li - zamanda hari: tir. Ayni zaman yarete en pasaport harcı a. lımmaması için de bir kararname neş- redilecektir. Fuarda Ziraat Vekâletinin Ege &- zümleri müzesine bu yıl da on beş.bin lira sarfedilecektir. Bütün E nümunelerini ihtiva edecek olan müze, her zaman için açık bulundurulacak - Müzede, mahsullerimizin miktarları ve ihraç vaziyetlerini gösterir grafik . li raki daha geniş olacaktır. Bütün mil- Wi fabrikalarımızın mami mamulâtı bu. pav.. yapta Hiyii.em-ay Şenel la satıla- ei açık bulunduğu müddetçe An- Şehir ira pe esi operet trupu, açık hava emi. MR üzere bir atrak. iyon E ecektir. mermi vi bir şekilde teş- iel bronz kalçalar” eme Bu madalya- lar, İstanbulda ai iş ve sai tarafından hazırlanmıştır. Bir fmda Atatürkün resmi, bir ça da fuarın arması olacaktır. ruştur. ye yer iskeleler arasında iletir. gemilerin en “işlenen İzmir, (Hüsüsi) — Kemalpaşanm Ekmeksiz a işlelen vahşiyane etin tahkikatına devam edilmek- tedir.. Şimdiye kadar bir ip ucu elde edilememekle beraber, hâdiseye şahit oldukları, fakat gizledikleri sanılan ikisi kadm, yedi çoban tevkif edilriş- tir, Adliyece yupılan tahkikata göre, hâdise günü 15 Te küçük go - ban Halil yine babası mi ine yıra çi e cesedini dere içinde, belinden Bayraklı vapuru izmir - Karşıyaka arasında seferlere başladı. Vapuru... yenisi ve güzelidir. Gemi mazotla mü teharrik ve çift usturludur. Yeni vapurun seferlere başlamasi üzerine, bı k va. tar İn İ 8 ımlanmıştır. si elpsdi yapılacaktır. cinayet ikisi kadın o'mak üzere yedi çoban tevkif « ediidi. ye ii ve sonra Rar Talia şmı ezdiği; zavallı yüvruyu daha öl vi me fundalıklardan topladığı a çırpı ile yaktığı Bütün şüpheler, beş gün evvel köye “a pimi ir, Zabıta, kendisini ariyor. Şüphe & »erkek ye di ise etrafında hiç bir şef” bre LİK Halilin nasıl öl İL bilmediklerini iddia ey » lemektedirl a NA Ko Son iki gi imizde iken, e hiz giln si gram Lordlar rd Loyd, evreli yı ala kali İlkeli e biri- ne girmiş. Masasına oturmuş."Az son. ra yanma fıraklı bir garson yaklaşıp o larak: e arzu ediyorsunuz? Demiş. ea Loyd, dönüp güzel bir Türk- çe ile: — Siz Türkçe bilmiyor musunuz? Diye sormuş, — Evet, biliyorum. — O halde neden Türk. sunuz da başka bir dilden hitap edi - yorsunuz? Kıssadan hisse Lord Loyd'in bu hareketi, milli hu. dutlar dahilinde milli dile gösterilme- si lâzım gelen saj ehemmiyetini pek hususi bir zaviyeden tebartiz et- tirmektedir. : dilimizin ee isteiiek- , müsamaha il ecnebi MU ederse yabancı dille konuşmağı kabul edebi. liyorduk. zi bir e ziy , bunu da istemiyor. Kendisine yer dille neden il edilmediğine â Lord Loyd'a dair Lord Loyd'un bu EEE > zel bir incelik, bilhassa iyi alucağı derin > pim var, Muayyen dakikadı vel gitti kendisi göründü. Sempatik, konuşkan, gülümseyişli ve çevik bir adam. yaşın Geçen seneki ziyareti esnasında ay- ni suröle kendisile görüştüğüm za - man, yağının elli beş olduğunu söyle - mişti. Demek bu yıl 56.. Fakat ne saçlarında bir beyaz tel var. Nede ânm kımıltısmdan başka bir yorgunluk çizgisi! — Ne söyliyeyim size? diye sordu. Bütün mülâkatlarm langıcmda olduğu gibi bir parça naz ve strateji. bugün birinci sayıfamızda gördüğünüz 'mühim beyanat” meyda ra Ç : Üç lisan üzere Lord Loyd, Fransızça ve Türkçe ko nuşuyor. Fransızçayı bir Parisli <gibi konuşuyor. li bazı Zçayı m olarak kullanıyor. tefsirini, eğer 2 erine bilen biri var sa, — belki de sırf kendi lisanmm ze kl “— e üzere — İngi * k yapı söyledi. Sonra kullandı. İngilizce gayet hususi bir tabir kul lanmıştı. Sonra onun Türkçesini söy” ledi. Hem“gürültü,, olarak değil, müteradif keli melerini bildiğine bir delil sayılabi * | Ekmeksiz köyünde