? © yor. Nihayet SRIN Ferenç Körmendi ÇOCU K L A RI kl gen aditalığ HAYAT - gitti, O günden sonra artık çocuklarile beraber haftada ancak yarım gün baş- başa bulunabiliyordu: pazar günü öğ - kadar. Mekteplerin açılması Paula için bü- yilk bir hâdise oldu. tmen Tolnay geçen sene yine oydu ama, ç0 “ cuklar değişmişti: imi - — Annenizden ayrıldık, yavrularım, dedi, di ayrıldık mı? diye düşü- nüyordu. yiz zaten? yoksa mazarlıktan her ol mi ayrılmış olu . da bir Di var, sık sık çiçek götür. memiz | ni heyi e kırmızı kırmızı çi . çekler gözlerinin önüne geliyordu. İ - çinde temiz bir sile duyu- yordu. Hiç teessürü Orada, o güzel mile ve güzel çiçeklerin si tında da, yüzünde de anneleri ken. dini her yan Sg hissediyordur di- li sesin i hayalimizde eri - ki geçen sene ondan küçüktü. Bi- .ridaha var, saçlarını ala brosse kestir. miş, ha'buki evvelce ortadan ayırırdı. Sonra, şişmanlıyanlar ö var, yel eve gelince, Paula ayna- ma geçiyor, yüzünde yeni Di ge arıyarak, kendi kendine F “Ben di değişmiş miyim acaba?,, diye snr Sonra kendi kendini yok- e de ği mi acaba? diyor. Ne var bende değişik? “Neye ben herkes gibi değişmedim - diye düşünüyor. Belki olduğum er kalmak öl 'ma geçmek İçin girdiği imtihanda ümit ettikleri gibi © muvaffak olmuştu, insanlar, eşyalar ya eskisi gibi, ya yeni bir şekilde birbirini takip edi. bir gün birdenbire bir şey pa ve ne hepsi param parça oluyor: bütün dünya başka bir şekle giriyor ve her gey başka, yeni “bir manâ alıyor, innelerinin ölümünün ilk yıldönü mü cumaya geldi. Gi da beraber, mezarlığa gitti- Annelerinin mezarının üstünde bir heykel vardı: beyaz mermerden öir ka- a çevirmiş, eliyle al- Taharsmarladık diyerek gidiyor. Kadı. nm yüzü. hayır, kadının anne - lerinin yüzü deği, fakat — heykel tamamile o. Babaları bu keli oğul- larının haberi olmadan işti. Paula heykele, gözleri dolu dolu ba kryord rgy. yü: er gibi © bembeyaz, hiç sesini çıkarmadan, öy- ğ Je, duruyor”u. Klara el u- zun baktı, bir rengi attı kı kırmızı oldi cak Hi © — Güzel, dedi, son derece güzeli... - zava'lı bayanl... birdenbire eliyle babalarmın mezarın önün . unutması György de, Pa si da mektenlerine gittiler. Eve Pan yemek yediler, konuştular, lere çalmtiler. Herkes yi- ne mey ne yapıyorsa onu yaptı Sonra gece oldu, yattılar, Ertesi bah... Cumartesi sabahı idi. Çocuklar kalk- tılar... banyo odasında her günkü e?si- #elerini bulacak yerde, bayramlık M. civert elbiselerini a Matmazel - her kalkmış, eriile da Ain ıştı. Ço- aklar kendi sini A Paula Juliska'ya sordu bu ba; ik elbise - e diye. Kız omuzlarmı kalı ? — Bilmiyorum, dedi, matmazel öy. le söyledi. Saat yedi buçuğa geliyordu, kahval- tı onları bekliyordu, onun için fazla edi buçükta mişti, miz da lâcivert elbisesini. içeri girince ikisi birden ve çini bede hemen ayağa kalk- bir öksürdü ve sesi tit. tılar. Babalı ri; — Çocuklarım, dedi, bugün mekte- be gitmiyeceksiniz. Sizin için daha kalktı, iki çift göz, merakla, babaları- nm ve matmazel Klaranm yüzüne çev. ildi, beklemedikleri bu haberin sebe- bini öğrenmek istiyorlardı. Bayramlık elbiseler, baba'armın siyah elbisesi, Klaranın lâcivert elbisesi... ne oluyor- du böyle? Babaları biraz durdu, sonra devam etti — Mektebe gitmiyeceksiniz, günkü yeni bir arayı önerme) şimdiye kadar... sevdiğiniz Klara!... Sözlerinin İsmine ini daha fazla arttırmak, yi agi m bir ha- reketle tam bir k anâlarını vermek mesir ze rig dön- dü ve Ondan sonra En Şi en karı- şık hatıralardan biri olarak kalmıştır. mk sonra bunların ancak pek bazı taraflarını hatırlıyordu. Yel hatmlıyordu ki babasının o söz- leri ve K'arayı alnmdan öpmesi üzeri. ne vaziyeti anladıktan çığlık atmaktan tut nın kollarıma atılarak, onu öpmete, bir ve AL bir yandan ağlama - ğa baş Sahte şahad st namsile mekte- be girenler Ağır cezada sorgula» rına devam edildi sey gencin iii başladı. Bunlarm suçları sahte şehadetname, ilkokul öğ- retmeni üni ve bukuk fakültesine girme evraklarını çalmak ve tahrif et- mektir, Mahkeme evvelâ ti. Zayıf ylu ve esmer bir genç olan Hüs öyünde otur - ni Beyoğlu ikinci noterind: yedek subay okuluna girmek üzere a8- kerlik şubesine verdim. Fakat yaptığım bu sahtekârlıktan pişman oldum; evra- kın takibinden vazgeçtim. Reis Refik Omay suçluya göyle bir su- sordu: — Bundan başka hukuk fakültesi de- kanlığı kaleminden de Kenan adında bi- risine ait fakülteye girme evi — Vakıa vimde bulundu ama, bunları aşırmış değilim. Enver adlı bir arkadaşımla bir pansiyonda oturuyor - duk. Sonra ben nişanlanmca, nişanlımın evine çiktem; kendisinden kitaplarımı is- tedim. Bu evrak verdiği kitapların ara» sında bulundu. Rels; — Ehlivukuf bunun sizin elinizle tah- rif edilmiş olduğunu söylüyor. itmedim, bu dip- lomadaki tahrifat pek acemicedir. Ben ar olsaydım, daha dikkatli yapar, kendimi ele vermezdim. — Yalan. Ben tahrif Bundan sonra reis diğer suçlu Baha- eddini sorguya çekti, Bahaeddin: 8 ile yedek subay okuluna ir beş ay okudum. Mahkeme, şahitleri çağırıp dinlemek uruşmayı üzere d bir güne talik etti. ——— MÜSTEŞAR TETKİKLERİNE / DEVAM EDIYOR Şehrimizde bulunan gümrük ve inhi - Surlar vekâleti müsteşarı Adil Okuldaş dün de şehrimizdeki tetkiklerine devam etmiş, sabah öğleye kadar inhisarlar daresinde meşgul olmı leden sonra ii baş rini gelerek ye ürü Mustafa Nuri ile e işleri etrafında bir müddet görüş - müştür. Müsteşarm tetkikleri hafta 80- nuns kadar devam edecektir. Bir polis ÇEVİREN: İbrahim HoYİ Bal Kavanozu | hikâyesi (Devam. ediyor) ee 1 inel sulh hukuk hakimliğin. oğlu Mihalin hazine vesaire aley le le izalel şuyu davasında made sleyhlerden Feriköyünde kuyulu bağ öm sokak 43-45 No, lı hanede mukim iken halen ikametgâhı meçhul bulunduğu an. laşılan Sofik kızı Eğrabet e hi milli. yeden cevap Reldiğinden ve k. icra edileri eril, verildiğinden ia il. nen on beş gün müddetle gıyap kararı tel ebiğine karar İmiş olduğundan a şii bei imi 7/4/9938 saat 10 mahhet t veya bilvekâle & niz ME Aıyan kararı mi im olmak üzere ilân olunur NE. amına (V.P, 2313) Hemşerim ammını diye de' a) di , aylarca bakti ri hatırayı unuttum, endime: Bir gün gelecek onu tekrar göre- ceğim diyordum. O zaman, bu kadını görmek iştiyakı, arzusu ile ordum. Ve, ağır bir Tireli kokusunu duyunca da, korku- yor, buracıkta, neredeyse karşıma çıkacak diye ürküyor ve engin bir he - yecan beni “e > Yunanlı — Onu görmeli can bariz son- Tâ da korkuyorsun Rus yoldaş mırıldandı: — Ben pekâlâ anlıyorum. Korkma - smın sebebi, hatmrasma karşı olan kıs. ki ileri geliyor. Ve rahatsız ol- sa da, da bu tatlı hatırasını bü- tün yarlığiyle ayni tazelik ve canlılık- la saklamak istiyor. Hemşerim başını salladı, ve: — Hakkın olabilir, dedi. Amma, bu hissimi sr anlatamıyor, dile ge. tiremiyarum, Kapıdan o garip lâvanta kokusu ge- lince, genzime dolunca fırlayıp gecen kadmm kim Sa anlamak iste - Yapamadım. Olduğum yerde çivi- e köpek gibi zangır zangır tit - ge arkadaş sesini yükseltti: — Haydi hep bera) ber gidip k kadınm kapısını çalalım. Ne a ey iin Ben söze karıştım Fakat bu kadm, hemşerim ara- dığı kadın olamaz. Rus yoldaş bana baktı ve; — Olamaz mı?.. diye söylendi. im başını salladı ve si Ji yorum, diye mırıldandı. Sonra, dönerek Yosef Vitek, bana bir — yap kardeşim, git kadının kapısını çal ve sor bak kimdir?.. Dedi. Cevap verdim: — Pekâlâ.. Madem ki istiyorsun. Yunanlı yoldaş manâlı manâlı güle. rek: — Belki yelniz değildir, diye gözü- nü kırptı. Aldırış etmedim. Kalktım, bir deste imkambil kâğıdı getirerek masaya fmr- çünüz hele bir kol çeviriniz, im, vi Kapmmn önünde durdum ve kulağı - hayalimde giüzel bir kadınım yüzü can- Tanmi wasça kanıya bir iki defa vurdum. ÖL kesildi. Ayak kemal doğru vaklaştı. Bir ses bağ — Kimir 07. vermeden evvel biraz düşün - düm Ee Gi ip hisle: — Lehistandan bir hemşeri... de - dim. Ortalığı bir sessizlik kapladı ve ka- pı ardmdaki kadının hiddetle birbiri —Defol, bas git. Kır boynunu!., di- ye küfür e duydum. e papi şiddetle çarpmaya baş. adı. Çünkü bu oyunla yüzünü göre - öğren - ŞE ediğim ak bir sırrmı miş oluyordum. — Müsaade cinin de oy diye yalvardım. a furun. uyum. size e kli, . Bir sessiz ik, daha oldu. Bir anahta - rm kilitte döndüğünü duydum. Ve ka- pi açıldı. , Oda boştu, fakat etten yapı a çasının bir heyulân5 A ” uzaklaşmakta olduğunu gördü. dınlık bir noktaya varır a çevirdi. Bu tombul VE eri bir yüzdü. Kadın bana bakti. güç işitilir bir gesle.. hayır. iyorum. şimdiye ; 7 seni hiç görmüş değilim... Bunu söyler sim maca öksürüğüne tut FİTELE ZE — Ben, beni genç iken ten hiç kimseyi sevmiyorum, yap verdi. Bunu söylerken attı. Ve-oı ZE “3 vardı. ortası e eg bir lâmba, ve el ol bir bal kavanozu yerleştir! sin 2 a, gizli kalmıı ğe iin meri # fincan ve fin: Sa va bulunan MR mas& bu masanın EE 7 muamma, miş insanlar gibi çektim. — Vaktile çok güzel > söylediler. FE, e , şakrak — Delikanlı, dedi, Nutkuns ılamadın. Bununla bera?” zin ayni hakikat, Vaktile m bütün bu münasebet adı?, — e simdi büyümüş ola ye “ — Doğru, dedim. Sana âsi e Y çocuk da bilmiyordu. O 0” iş larında yaşamadı. Bir gece, SED” gik İn Tübene gelmiş, bal Ne” Şa, tası vermişsin. şi ta Bir müddet oturduğu yerd? alı” :l ey kaldı. Sonra ti elm rpımı aldı. Tıpkı ayaZ bir İ Ky cede an orunmaya çalış şi bi ağır ağır çıplak BÖ * ğe ei uçlarını dâ da boynun? y — Hey açmamalıydım, diye ağ” “ — Korkma, diye onu teskin “ N uk mi o, yandaki SÜ gel 4 da oturmuş İskambil oyak il x hulyalarınm Rİ çıkıp gi *y anlamak için bura: k Huli alar. ki seni,daha hâlâ hayat” güzel bir keli ba il a lâkki ediyor, sular r ki görünce, ucundan bal yan bir.kaşık ve bir tabakta eri” ai v di er AN — Bir diyor. Ve ye şiyak. hareke çk akat ağır Dİ” ta kokugt alır çel da ki o zaman, urada nerede cek, çe diye düştünüyO” yecanı eN Boğazında tuttuğu ai me . arkadaşım di rmek iştiyakile halde bo. ha?.. dedi. ve) pamadı. Titriyere) büzüldü kaldı.. dedim. a başını kederli kederi Sons” 8 Ül nak da za Z# 1 ği ve GEZ