| irini sen Kelebek gibi, sahneden salineye konarak İLondraya kadar gelmişti. Vi nn Bükreş, Peşte, Berlin, Roma, Paris ve Londra arasında bir #kzak çize- Jet artisti orada, çılgın bir fak dalgaman iuhtelif zaman ve eledi Ki atra hepsinde müşter: vardı: Ballerina, güzel iin. kargı- larında en güzel kadın olduğunu hatırla - ve etrafmdakilerin il ye Mi ün. Notaşaya Ballerina ismi verilmişti. den kaçarak, kendi müstesna güzelliğini yecana verdiği gibi canlandırıyordu: ngil liz iler çoğu tufa- mana aym. a İşçi elemi ee varma ld gri çöl; ün ler, Bellerinanm sahneden döne döne bir. boğalmıştı. Bü- tim bu ves ve elan bopluğumu boyaz ko- ml dalgaları dolduruyordu. sal elindeki en güzel gibi, çınlamağa başladı. Daha yük bey heyecana amini cak kadar meşbu olan kalpler geçen İnsanlarm içinde eriyor, yok oluyor gibi idi... Ve nihayet vals bitti, Ballerina en arasmda sahneden See O zamana Nati ha m dinde karşılanmıştı. Fakat rakama be Iadığı zaman bütün eller, bir elektrik ce- e: tutulmuş gibi, birdenbire durdu: , Londrann €n büyük Tiyat- m Bülerii seyretmeğe gelenler duğu gibi, Viyanadan, Bükreşten, Peşte, ği »£ edemiyordu. Bir mabeddi mabutları huzurunda iğilmiş müminler gi- vi ha ali cak kadar şiddetle alkışlanmağa is muşta. ği, iç- lerinden gelen bir hisle, bir hürmet eseri canlr gözleri on beş, yirmi sene evvelden NATAŞA Hikâye kalan ışıklarla parlayordu. Maestro Alek- sinin gözlerinde; parlak bir ilkbahar gü - Yüne açılan iki pencere gibi, bu taraftaki > Ki hasret dolu bir sevinç ifa- Mim iile sonra, Maestro ni tiyatrodan çıkmağa hazırlanırken kemanist Moris'le karşılaştı. Gözlerinde âyni mana ile biribirlerine baktılar ve Ma- estro: — Ne düşünüyorsun, Moris? dedi, Moris, kabahat işlerken yakalanmış vr md m iki arkadaştı. izo Alek, Morlsi kolündan #ota- 3 — Gel, dedi, kalabalık çıkana kadar salonda biraz oturalım, sana bir hikâye o- ine attı. Cebinden çıkardığı dörde katlanmış, is Hikâyeyi okudu: “Birdenbire bir pencere açıldı. Bir er- «ek sesi: — Çekil ordan! diye bağırdı. Yetmedi artık! Karanlık, dar, gık sokak gil bu 0 kitarasma tutlundular. (Es Anlatan | Virgül b ki Kanonun sesine ve karam bir alâka duymayordu Ci Olabilir... “Zevkler ve edilmez, fakat, tali renkler mi "hin garip bir cilvesi: bime ea emiş na 'Karlo seviyordu. Karlonun ni tek kadm bu idi... Aleksandra kasabanın en güzel kes biliyordu. Onun 18 onu sevmiye cesaret edemiyordu Bu cesareti gösteren yalnız âdi; baskı buh , adeti nefes . Fakat Alej kendisini hiç bir erkeğe lâyık görmiyen bu, mağ - 1, hariç ile mi e lüzum Ke “Babası onu meğbur bir Marki ile ev- lendirecekmiş,, diyorlardı. Hakikaten, Feodor'un >. > ei öle m kızını daha bir Markiye Ye diyar. Spa ortada ne Kani görünüyordu, ne de saraydan kimse vip sancı iğl., j , Fakat, Karlo Aleksandrayı, sevmekte Neden sonra, evvelâ yüzünde bir t6 « bssüm belirdi. Sonra gözlerini Morise çe- virerek: — Biliyor musun, dedi, kimdi bu 4- anlamıyarak baktı, Orkestra şefi, yine ayni şekilde, bil - Bn hakes a miece #aran bir adam hali ile: babi dn Günün Şi Ka aral ke di, diyorum, dedi. Anlamadın mr kim ol < slsünde Ein ri anlaşılıyordu. Hakikaten, Aleksandra saraya gelin yonlu. 'Bir saat sonra, arabalardan birine Fe- İri kızı binerek kasabadan ayrılıyor- giden sa Aldı vE mii mi Pür ve delikanlılar kıza türlü hediyeler getirmiş- Jerdi Bunların arasın. Belki inni o öö Sans. he- emi arasmda bu kitaranm farkına bi- le varmamıştı. Fakat, araba kasabanın giderken; ve... Derhal Morisin aklından şu ke- ia geçti: “Benim gi nina inal a liken beraber salondan - çıkarlarken, lat: * Aleksandra, Marki ile evlendikten sonra çok bedbaht olmuş: Marki ihtiyar Me kanlı da garp kapısma doğru yol alıyordu. Bu, Karlo çi ei kitarası sevgilisi- iie na tün Sl ile kizin O gün kasaba hem en güzel kızmı, hem da en fazla seven adamın yadigr: ile yn benin kamanla — Büyütiyor: dan hiç biri ile evlenmiyeceği idi.. Elele Karlo ie hiç.. Çünkü, Karlo aslen Rus ol- mıyan, babası Italyan, anası Ingiliz, bir ya İİ e. Kağı yine dörde“ katindr ve Mpa pk ae kaldırmı Onun geldiğini duyumez dep vu ime iri bunu da bilir-,