“ yu yor lr yil mi Eb ilet i i . HÜNLER asli ii Bu, eski Hün imparato- sini Bölem : 35 SEE runun kılıcı idi... Fakat bu arada Attilann önüne başka bir engel çıktı: lence düşkünü olan kardeşi Bleda iktidar mevkiinden ayrılmak iste" miyor, Hünlein idaresinde (Ati - idaresi tamamen kendi eline geç - medikçe Attilanın ideali aslâ ta - hakkuk edemiyecekti. bir © es suretle (Attila) iktidar ui e yalnız olarak hâkim bir vazi * yete geçti. Bazıları bu ölüm hâdi ç akip ettiği, Bledanm ise bu maksada aykırı bir vaziyette bulunduğunu naza * ikkate alanlar bu iddiada bir yağan bulunduğu fikrindedir * ge kırda > sürüsü nü ollarirken iü kılıç re eki Lila) ya, getirdi. -B si mparatorlarmn. İllet idi ki, (Attila) zamanında bulun muş olması cihan imparatorluğu * nun kendisine mevut bulunması Şeklinde tefsir edildi. Yine bu sı * ia üçüncü mi Roma impa © inien) nin kızkar dei lanan) “Atilaya bir yüzük göndererek izdivaç teklifinde bu Yundu ve Attila bu ksa müva fakat edecek olursa Romi torluğun kendisine getireceğini vadediyor du bu hâdiseler Attilanın si e dme üzerine bir dar ba ini rsatı eline geçince hiç erin ihmali Attilanın bu dârbe için ileri sürdüğün etmiş olmasıydı. Attila cezasmı vermek için bu papasın teslimini istedi. Fakat — bu talebi red * ile karşıladı. üzerine Hün lerin geçti. Viminaci umu, emeğin Bingidüm, Sir miumu aldı. Trakyayı yağma etti. Naisusu, in kastı kavur * nra yine döndü. Hükümet ir geldi. Kabilelerin siyasi ve askeri bir liklerini temin etmek, için impara lin memnun Olmayanlara Golva milliyetperverleri, ayak * lanmı mış köylüler ve Bagodlarla müzakereye girişmek, yeni bir hü için anlaşabilmek na mü * b ie beş yıl uğraşı Bizans devlet inler da, i mi Mendi istediği şeyleri unuttur * mamak için, Tsalyayıistilâ etti. Teodos bir yandan bir hücumu durduramıyacak kadar zayif, öte den sulh istiyemiyecek kadar mağ rur idi. Fakat Hünler yetmiş şeh” ri yağma ve harap ederek Termo * Pil, geçidi kapılarına geldikleri za adar r korkutmuştu ki, Attilanm bütün istediklerini ka bul etti, Hün Hakanının şa pain arı pek ağırdı, Attila, altı bin altın Tina - ık bir tazminat, her iş on iki altın fidye istiyordu, Bizans hazi" nesi bomboştu. Son irani vergi * ler de sarfedilmişti; fakat buna rağemn Teodos bu şartları kabul etti Munzuğun oğlu, Romada e ve hırsızlıkları gör müştü. İstediği tazminat içinyeni tarh edilecek vergilerin tahsilin * de böyle yi olmamasını temin maksadile kontrol memur * ları gönderdi, Bu ml tahsil e * dilecek olan para doğrudan doğ - ruya Hün hazinesini zenginleşti - recekti. Her dediğinin Romalılarca ka - bul edilmesi Attilâya gittikçe da” ha fazla istemek cesaretini veri * yordu. Anlaştıkları paraları ta * mamile aldıktan sönra sıra top * rak istemeye işti. Tunanm eli kıyılarına ayak atmakla 441 e i zaferini, kuvvetlendimmiş-o: İacaktı. Bunun için İstanbula Tel elçi heyeti gönderdi. Başta Teo * os olmak üzre büyük haham ve birinci vezir Krizafiyüs, bütün si" vil ve askeri reisler bu yeni istek m hayrete düştüler. Hazi ne tükenmiş, ordunun intizamı bozulmuştu. Bu aa Hünü ne doyurmak kabildi, ne de ona karşı durmak. üç vaziyet karşısında Kri zafiyüs bir çare, buldu. Hün elçi * lerinden bir ikisini elde etti, pu ar Hün devletinin merkezine v: dıkları zaman Attilâyı öldürecek erdi. İşte bu suretle Bizans en müthiş vi aden kurtul * muş olac; Halbu - birinci vezirin umduğu gibi olmadı. Elçiler, ken dilerine yapılan teklifi Hakanla- rma anlattılar. Attilâyı öldürme * bü plânın kimin tarafından telkin edildiğini sö söylemeye mecbur oldu lar. Bunun üzerine Attilâ Biza; imparatorundan birinci vezirin ba şmı istedi. Tabii imparator bunu eddedecek ve yeni bir harp icin vesile Ki me olacaktı. akanı bu suretle şarki Ro ma e mmm tehdit eder - bir yandan da garbi Romaya çatmak istiyordu. Vaktile yp Ss e sağ Z d uğu iğü nü sakladığı ie lir ve ü üncü Valantinyene haber gön dererek nişanlısının bir an önce göderilmesini ve cihazının, yani yarı imparatorluğun, verilmesini bildirdi. ma eman telâ giy düş” müstü, kuvveti ni pekiyi ir tükabülei ii hareke tin ne demek olduğunu anlamış * tr. (Arkası iğ İ su UNDAN BUNDAN Patinaj yapan Ingiliz nazırı İngiltere sabık hariciye nazırı Sir| Samuelin İsviçrede patinaj yapar: ken düşerek burnunun kırıldığını stahaneye yatırıldığını tel graflar bildirdiler. giltere gibi büyü İİ evvel azal (Sen - ge de olabileceğini but ill bab renin ki Siz) sak bi inler esnasında dür İtalyanlar (S.D.N) u nasıl okuyorlar? İtalyanların Milletler cemiye- tini şu harflerle (S. D. N.) ifade ettikleri malümdur. Milletler ce - miyeti Habeş meselesinde İtalya-| “ ya karşı vaziyet aldıktan sonra “Source de Nil. Yani: Nilin Çünkü İngiltere Kabeyi lesinde İtalyanın karşısına dikeni ken bu meselede imparatorluk : > ais, emme, asıl işin o Habeşistarim Milletler | cemiyetine kabul edilmiş bir müs- takil devlet olduğundan paktın ahkâmını muhafaza etmek lâzım geldiğini, sözün kısası Habeş mi selesinin bir Milletler cemiyeti meselesi olduğunu yade içerme du. İtalyanlar da (S.D. N.) harf- lerini “Nilin kaynağı,, şeklinde 0- kumakla İngiltereye karşı: “B 9 harflerini şu tarzda okumağa baş- lamışlardır: “Est - ce des haines? —- Bu kin ve fesat kaynağı mıdır?,, Tereyağının hayat- taki rolü nedir? kıtlığı Almanyada o dereceye gel- miştir ki, bazı tereyağı almak için yalnız mekelini ödemek kâfi gel - memektedir. Dükkân sahipleri sa- tamadıkları bazı mallarından al dıkları takdirde tereyağı verebile- ceklerini Aİ söylemektedir. | hü ler. Onun için Alman hükümeti bu tarzda lk eden Er hakkında kanuni bazı tazyik ted- birleri almağa bur dr Prüsya General (Gö - söylediği bir nutukta bu ve te- mas im şöyle demişti: aden bir devletin kuvve- tini arınır. Tereyağının. hayatta- bir yen t alen — KURUN 201. KANUN 1935 — “Ulus,, un dil yazıları Güneş - Dil teorisi üzerine notlar EM ed “Türk va (vokal) ler iy Si Si emi görünen (W (w.--ğ) ek olması ve il -Dil ire nin vazet- bu kaidenin, daha doğrusu Diyebiliriz ki, kökleri ancak bu “v. 4 ğ tebarüz ettirmek suretiyle buluna- bilir. Bundan in ) soner da “aba”, “oma mak”, “ubay”, “oymak” ve Mimi * gibi kelimeleri bir kaynaktan geldiği- ni anc: yu “v. -- ğ” ekinin yardı- iyle baba ettirebildik. Muh telif Türk Ve lie “g5 ağ nin düştüğü veya “'v, kıy” sesle- riyle tebadülü, (duru — tutruğ; sarı — sarığ; ta — dağ; tarı — ta- nği elk iye > toprağ, top- ğ; — katığ; arı e dei Di — ui altı — ak tığ; karlı > karlık, kışla — kış - par ini e — yaylak; dağ v, beğ — bey.. sözlerinde olduğu il ei filoloji mekte - bince de malüm bir hakikattir; fa- kat, eski Mile ve yahut bu- gü ünkü büt tün. Türk lehçelerinde ekini molojik epekisğniel büyük rolü- nün m değildi: “Güneş - Dil Teorisinin mües- sisi Türk ilinde vokalle biter gi- bi görünen in sonundaki v. kğ” olduğunu, cak yukarda gösterdiğimiz keli. meleri göz önünde bulundurma - mıştır. Türkçede “k. 4- v.,, eki le biter gibi görünen , yüzlerce keli- meleri inceliyerek bu neticeye vâ- sıl olmuştur. Yukardaki malüm kelimeler yığını ise, bize “Güneş - Dil Teorisi ekolü” mensupları için ğ) eki üzerindeki tetkikle- rimizde ancak ilk hareket noktası| olmaktan başka bir kıymet ifade edemez. Teorimizin vazettiği bu kaide, Türk Dilinin geçmiş bir devrimde hâkim olan kanun olduğunu gös termek üzere birkaç kelimeyi (me- selâ ala, ata, aba, dede, ana, ağa, aya, tura, arpa, kt Kpr ni) alalım. Misal bu kelimelerin son ekler ) olduğu Ti ğolca; eçmiz şeklinin “alak,, ie Radloff kaydetmiştir). “Türk Dilinde (vokal) ler ek olmaz. Ek gibi görünen (vskal ler ana kök olan (v. olması ve (ğ) nin düşmesi demektir” kanununu, te> rimizin müessisi, şu yollardan yü: rüyerek bulmuş ve ortaya çıkar - mıştır: 1 — Muhtelif Türk lehçelerin- nan kelimelerin o veya ü lehçesinde (v. -- 8) ile sövlüğip derek tereyağı tedarik ederler, ya- hut tereyağdan vazgeçerek ser - best yaşamak nimetine nai! olur- lar. İşte bizim demir ve topu ter- cih edişimizin sebebi budur. Faz- la miktarda erzak top'ıyanların ve Fiatleri yükseltenlerin cezalandı - rılmaları ve bu yolda şiddetli ha - reket olunması için zabıtaya emir- ler verdim.,, Eki Meselesi okal) ler ana kök olan madan düşmesi demektir.,, (*) le rm araştırmak (mese- büyükbaba” olduğunu bulduğu - muz gen ); — Türklere eski devirlerden- Ye komşu oturan ve Türk kültü- rü tesiri altında bulunan ançu, Moğol gibi) kavim! abi aramak, varsa, eski telâffuz şekli- ni meydana çıkarmak (“'ala,, ke- limesini tetkik ederken Moğollar- da “alak,, kelimesini bulduğumuz gibi) ; 3 — Eski Türk anane ve riva- yetlerinde tetkik mevzuumuz o- lan kelimeyi andıran ve (v. $- ğ) e bi tetkik ve nin Kırım ananesinde pi kırgız iii “esddi alar ii sayıldığını bulduğumuz gibi)... arda zikrettiğimiz kelime- lerin son eklerinin (v. 4 ğ) ol Idu- ğunu tebarüz ettirmek için biz de bu usulleri tatbik edeceğiz. 1, ALA “abak” pri “Ala,, kelimesinin eski şekli o- Güme â manasında . “alak” Şüphesizdir ki ilk insan güne- şe “ağ” mi gibi, onun bira; ie “ağ,, ve sonra ikinci rengi Harkii ve “L,, van çıkardığı zaman “al” dedi. Bu i i isini tdaedi sonuna da yi- ne bir “ağ,, ilâvesiyle: ğ IX ağ) diye “türlü türlü renkleri şamil obje” mefhumunu ifade etti. “Ala” kelimesinin eski şeklini, muhtelif Türk dialeklerinde söy- lenen şu kelimelerde görüyoruz. , 1) Alak culak: (karş. (97 ala pe (Rad. 1. 356, “Kırım”). ) Ala - gula: ala, türlü renkli BE 352 3) Alak - culak: Kırgız türküle- rinde: “Alak-culuk yeryüzü” (ilk baharda karlı ve karsız yerleri tas- vir Gaiyor). Radloff bu manayı bilmiyor: “oraya buraya, heyecan, karmakarışık” diye izah ediyor 14356 , 356). 4) Alak: Budala (Rad. 1, 355). a: Altayca ve Kırgızcada budala ahmak; (alak, alâ şekilleri de var) (Rad. 1) (karakteri bir türlü olmıyan, dönek, kararsız ma- nalariyle|. 6) Alak - malak: (Şeyh Süley- man, Çağatay Lügati) mühmelât- tandır: Karışık, bulaşık. 7) Alla mesinden) Alah - bulah — karma- karışık. IL ATA Bu kelimenin de “ğ” ile bitti- manasına Kırgız lehçelerindeki “atay (ğ)” kelimeleriyle gösterebiliriz. kun, nmaz $” kaidesi bize yalnız “ate” kelimesinde düşmüş (Lütfen Sayıfayı çeviriniz) li