4 © ile çarpışıyordu. Süvaril tf : Uklar 34 Tan Ha Sium ve Leu - Lang gi leri i avladılar, İ HÜNLER | Bölem : 22 İ Çinliler fu fhırsaktisil istifade etmek istiyorlardı Nihayet bu plân tatbiki za * Manı gelmişti. Birdenbire Hün or dula gerisin geriye dönmüştü. Hünler ile Çinliler arasında göl * içinde büyük bir harp başla - Günlerdenberi birbirleri z Din canlarına or dunun bu çarpışışı hakikaten deh Setli bir manzara teş şksil ediy: İki taraftan atılan inlerce ok Âdeta havaları tutuyordu. Oklar - dan ve yaylardan çıkan sesler bu Dihayetsiz çöllerin boşluklarını dolduruyordu. Süvarilerin atları tüz ile büz edecek vara “e g «in uçlarında dalgalanan een harp kargaşalığı içinde akis * ç ler yapıyordu. Bu sırada birdenbire meçhul bir ses gürledi. Bütün ok sesleri ve| kılıç şakırtılarını bastıran bu meç hâl ses bütün harp eden askerle- Ti oldukları yerde âdeta dondur du. sai ai garip ve korkunç Bürükü 0 . Hünlerin im Korkunç akisler yapan mechül yi arkasından n Çin askerle geliyordu. O ti dehşetle ai arkaya çevi- “Yip baktılar, Hayir bu ses FE 5 si Bu ses vi ba bulüt çö çö lün üstünden n gelen kum kasırgası idi, ama devirler yaparak ile kasırgası Sürat ile Çin askerlerinin başları Üstünden ve safları arasından ge- çip e Si sıra Hün ordusunun idi e bu dehşetli kasırga onlar için tele oldu. Hün askerlerinin ii kum ma karşı geldi Ğİ için gözlerini açmağa imkân ni “ie pek alâ iyi biliyorlardı. O * acne Pi artık Çinlilerle etmekten vazgeçerek ve bu defa ciddi ik ricat etmeğe baş adılar. Çin ordularını nihayetsiz Söller ortasında kendi başma bı - Taktılar. General Si Kiu Ping bü uzun dan dörüp un ketine det ettiği zaman bir si sep çöller İ e va kurtulmuş olduğuna dua ordu. “RE Çinliler Hünleri onların ırkma ir kere e ettikten ve Hün orduları. Mr Mogolistan içerilerine doğru Berilettikden sonra bu vaziyetten ler. Bunı Tin etrafında yşıya; n ka - bilelerle DI ittifak a ta ldu lar Hünlere karşı aldık - ;, Çinlilerin ir bu yeni tedbir onları siyase - ten Asya steplerinde | tecrit et - i. Çinliler bu siyasette mu - Vaffak olmak için büyük fedakâr- yaptılar. Hünlere YEME o en ik ie Bundan sonra Hünler arasında bir talihsizlik devri başladı. K: bileler arasında dahili ihtilâflar Bu sırada Hünler nu iddia ediyordu. Hün orduları başkumandanı e ile garp €- yaleti valisi (Utsi) kendilerini ilân etmişlerdi. Diğer taraf - tan valilerden ikisi de bunlara ba- karak saltanat davasına kalkmış lardı. Mogolistanın bir ucundan ü kadar Hün orduları Me çarpışıyorlardı. etle ©: ni gi IŞ 0- in her bir adam kendine mahsus ir hükümet merkezi kurmuştu. bi merkezlerinden her birinde ayrı bir bayrak dalgalanıyordu. Hün kabileleri tarihleri yüksel- ten kardeşlik hislerini unutarak parçalanmışlar, her parça bir erleri aleyhine mücadeleye ko - yulmuşlardı. Dost dostu okla vu - ruyor, kardeş kardeş üzerine kı - lıç sallıyordu. Bu hali gören Ge liler'derin bir keyif ve zevkiçindi ellerini İrani ordu. Bu devir tam Çin İmparatorla- rmın aradıkları bir zamandı. ie Çin tüccarl Asyanm bir Köçekindne öbür e şesine kadar en geniş bir serbesii içinde gidebiliyordu. Çinlilerin hudutlara koydukları e 'Hün askerlerinin artık bile resi rel Bu da Çin generallerinden biri yiürmesak etti; Hünler arasına tefrika düştü, askerleri biribiri e riyle harbediyor, büt m ün m ini b aşa, leket a ka di ez: mek için küçük bir Vin ordusu kâfi gelir. Müsaade ediniz de bunların işlerini bitireyim.” dedi, Bu müracaat üzerine Çin İm - paratorunun vezirleri bağrışmış - rdı: E “Hünler için bir tek Çin aske rinin bile k firini - dır. Onlar kendi kendilerini vu. ra vura bitirecektir, li onları kendi isi bırakmak kâfidir.” demişlerdi 'anju ilemi nifak ve ihtilaf bütün Hünler memleketini lesi uzaktan bir atlı alayın geldi- gini gördüğü vakit bu askerlerin dü yoksa dost mu oldu al bir türlü anlıyamıyordu. Eğe ii hita de - tt. Nihayet (Çeli)nin as - kerleri Tanju Tuyen” e mağlüp o n du. Bu suretle Tuyen'in ordusi rakibinin geri kalan askerleri de kuvvet bulmuş oldu. Sonra (Utsi) ile Tulunji aralarında şiddetli bir harp yaptılar ve biribirlerini kı - rıp geçirdiler, Şimdi yalnız iki Tanju kalıyor- du. Bunlardan biri Hün saltana - tanın meşru vârisi olan (Huhan - zi) idi. Diğeri de kuvvetine isti - nat ederek Tanju al kalk - Yi olan General Tuyen'di. rk pk) Mez ya — 5 — KURUN 71. KANUN 1985 ci “Ulus,, un dil yazıları i mmm mann mmm enini al Türk dilinin orijinalitesini gösteren bir analiz cenup, SAĞ ia am doğuya bakan Tür- i tarafını ifade ii yi kullan SE kelimeler şunları Ğ: etimoloj! i şekli şudur: a mi (3) (ağ ağ) (0 Ağ: Kak, el ken: disini gösterir. (Burada Türk ken ini güneşin yerine koymuştur). (2) As:(. 4 5), ektir. Olduk - ça geniş bir bulunan süje ve imei asıl sü- jenin münasebetini gösterir. Ağas): “Türkün bulunduğu Altaylardan bir ka; uzanıp giden saha ve o er şey” (3) Ağ: (Ağas) mefhumunu ta- | mamlıyan, tayin ve ifade eden sözdür. Kelimenin, kök ile ekin kaynaş. mış morfolojik ve etimolojik şek- li bildiğimiz (sağ) dır. Kelimenin 0s --0) Son ee o; Ze meli AL tayda bulunan Türk'ün sağında uzayıp giden yerlerdir. Bu yerler- den muayyen ve tesbit edilmiş o- lan bir yeri hatırlatalım: SAGO, SOGDİYAN (Fergana) nın garbında (Sago) İürmağının” in ırmağı) ce nubunda (Sogdiyan) kıt'ası. Bu işaret ettiğimiz ırmi kıt'a ir etimolojik sekle. rini (sağ) kelimesinin etimolojik şekliyle ii edelim: VU A 8 (4 imdi : (ağası -. | Sag : (ağ--as--ag--oğ) Dele (04 -os-og-. m (6) (Zi -- an) ki a e İdi Köktür O AL tayda ei çi os: 3 Onun bir tarafında uzanıp giden şe; a Ağ, ag, 08: iye lti mef- umu ifadeye yarıyan ek. Mm kadar olan her üç keli- me: (Sağ, Sag, Sog) aynı mana- dadır. Analize devi (0) Oğ: ye m Sl bi; şeyi ifade eder. ag-oğ—sagoğ— sago: yukarda my gibi bir ır. mağın adıdı 5) Ut - td), ektir. Ken: dinden evelki kelimeni ktir. (Söğüt) şekli de > m şekli (Söğüt) şeklinin hafifleşmi. şidir; “Cenup” demektir. ya ) İy: Cenupta bir'yeri göste- en An: iri nazaran Ce nupta muayy yere ya- pışık eş onun yal imla uza & bir mıntakayı işaret eder: (Sogdiyan) mıntakası. SÖĞÜT Hatıra — Bizim (Söğüt) kasa: basına verilmiş olan isim, Altay- miz cenubunda o isimdeki ı mese â (Sogut“d”) un dıdır. lü göre halk, (Söğüt) sözünü (Soğut) diye telâffuz eder. Fazla Elda m kelek e ei Güneş - Dil Teorisine göre “Sağ, sago, soğdiyan, sö vi ceyhun, süt, naliz siyah,, kelimelerinin larak “Söğüt” kasabasında ve ci varında hiç bir söğüt ağacı da yer Not Altayların ve Tibetin rai bir La ardır. Onun adı da (Süt) tür. Ss cenubun Not: 3 — Türklerden Altay ce- ( cen: leri mıntakaya da (Sokağ asian) — (Sokastan) Miz ii * istan — 1 SEYHU! Kökün (Sey), ve ğin Sel şekille- rinin Türk dilinde kullanılışını ir iki gösterelim: 1— Se 11 — Ceyhı Bu iki söz, Aral gölüne akan iki ırmak adıdır. Etimolojik şekilleri: (4) (2) (3) (9) (5) 11. age kele y--eh-uı (1) E taydaki Türkü işa ret eden rl (2) Es, ec: (. -- s-c), ektir. Ol dukça uzak bir saha ifade eder. (3) Ey: Kendinden evelki mef- humu tamamlar ve ifade eder ek. Ek sestkey- eğesey—sey) nadır, Buradaki (cey) sözüne tek; Tar temas edeceğiz. (4) Eh: ru bulunan bir ob- jeyi tayin ve ifade eder. (5) Un: Söylüdiğimin obje ki Altaylara nazaran uzak bir yer dir; işte onun bitişiğinde bulu- : Yukarda ret ettiğimiz ibi Türkün ( MİLA La adını verdiği sahanın ittisalinde iki nehirdir. Anadolunun cenubunda bulu- an diğer iki nehre de Türk ME ve (Ceyhan) adlarını vermiştir. kelime ayn: mefhumları gösterdiği halde, on- ları biribirinden tefrik için birinin başına (s) yi, diğerinin başına da aynı kategoriden olan (c) yi koy- muştur, CENUP Şimdi şwkarda tekrar temas e- deceğimizi söylediğimiz (Cey) sözüne bakalım. Bunun o (Ceğ) şekli de vardır. Anladığımız gibi manası, uzaklıktır. Bu söze a siyle şu ekleri getirelim: md © ğ (ce en -- up) (1) En: Kendinden evelki sö ze, yani geriye a olan bir mefhumu ifa (2) Up: Uzaklığı yakın olan mefhumu tayin, tespit ve ifade eden, ona isim veren bir unsur ur, n -- up — ceğenup) âffuzdan dü. e evelki vokali ; kelimeyi öyle telâf- fuz Sivi) CENUP olur. Mana. sı, “Altaylardaki Türkün sağında uzayan en son sahalara bitişik o. © uzayıp giden yerler” demek Melanilei Yukardanberi yap- ağımız. analiz bize gösteriyor ki rin 0 Çünkü Ea henüz Altaylardadır, “> sal eşe etleri geçirmiştirler. Pekarski'nin Yakut dili Tügatii i den: Süt: “Kendini kaybetmek, şaşa- “ot süten” (süt -- en) erer — -; ot yok oluyor”. Burada (süten) kelimesini ana liz edelim: Süt: Altaylardan Türkün sağı. i na doğru uzanıp giden sahanın a dıdır. En: Bu sahaya yakın olan diğeri e bir “er gösterir; demek z sahaya y. her şe v Altaylı. lar için e yokolmmuş lir, Süt kelimesinin olmak üzere Pekarski'nin Yakut Dili ünl ay di aynı a p k tanıdıktan sonra gördüler ki dü. ifadeye şündükleri (o mefhumu “Cenup” sözü Arabın olsa; Türke nazaran cenupta u ğu için Geee a ol . nehre Arabın, şimal mefhumu lâ bir isim vermesi icap derdi. SIY A — (Cey) sözünün arka Pina yle (Sey, Siy) sö sözünden de aşklar yaratan yine Altaylar seyreden Türklerdir. (1) İİ. 4Şimal,, ve onunla alikalı SöziBii analizini yarın yazacağız. lm