29 Ağustos 1935 Tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 6

29 Ağustos 1935 tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

vere i , 3 : i 7 ; Pı 'aldı; Hüsnüye, gülümsiyerek işa- evap verdi — KURUN 23 AGUSTOS 1935 Ra) H.H. Ewers Baş tarafı 27, 28 Ağustos tarihli sayılarımızdadır.) karakol vazifesini Se şipiele Ir 1 Halbuki şimdi, kendi nefsinden > güvenecek bir şeyi (oOolmadıktan sada, ayrıca çarın hadsiz hesap - sız casuslarıma görünmemek için mü - temadiyen mesi bulmak m ii rna ı bana, heyete dahil » ei kei anlat Siyam hayret olmakla be- iş, Sisa tesbit ettikleri ei ve tayin ettikleri küçük şler ve on hafta sonra, yi nehrinden içeri ketum dav - ibaret e dair ufacık bir fikir bile edinmemiş Bu müddet zarfında da, si Müzetumda, keşfedilen (kıymetta; mal için, sessiz sadasız, hususi bir i. ire hazırlattırıldı. Londra şehrini a olacak olan bu kıymetli ri sene o dairede saklana - ge enli müte murların - dan başka herkesin gözünden saklı tutulacaktı. Otuz sene sonra, bu vak'anın mesul. “leri ik rl amme için, bu kıymi e, umumun gözleri- ne e be eni ile Daire ara- En bu yüzden bir hâdise ak'a bii haki a ei e “bu iş, otüz e gibi dan sonra, bazli bir Keşif, denir a- lacaktı e Britiş ği böyle düşün- ş, böyle hesap etmişti. Ve bu he - sap ta doğru çıkacaktı Şayet dos - tumuz Cön milton 5 GE Sakar allak bullak etm Con Hamilton, pille ii İn. giltere Sym cilda “Hoş geldiniz,, bahtiyar yeğ arasında bu nuyordu. Evet atel o kıymetli Mil isinde ei se- nedenberi şaşılacak bi ilde mu - hafaza edilmiş il bir enç ka- Sa ald büyük bir buz küt- KURUN'un Romanı 80 Türkçeye çeviren: H. Varoğlu enç kadının oturması ima dizdi ir makinesi, koy kaplıydı. Şimalden gelen nadide misafir için, müze mesi “bie fevkalâdelik pmak istemiş ve bu b öğün dairesi- ni âdeta buzdan bir saray haline sok- muştu. Durmadaı sayesinde ha aşağı on beşderecede bulunan re- nin tam ortasm rilen elektrik ampulleri, bu kış sara- yını peri masallarındaki efsanevi 1 - şıkları hatırlatan ışıklarla aydınlatı- yordu. Daireye, iç tarafı kalın bir buz ta- yare ili çifte bir ve ği dan ordu. Yanında, İzmir hal e vanlar, OEM “kalkuklariz siz Miş, Şö| e daima a ateş ya - ül bekleme odası . Ötesi ne kadar kasvetli ise, e böylece sakladılar, Yazan: Kadircan Kaflı mİ Saçı sakalı biribirine karışan dev gibi bir herif halkil başına geçmiş, kazma, kürekle silâhlanmışlar... — Sen buralı değil misin? — Evet. — iz dre yi — ardoya sövüyı ed Si bd es ona: — Evet.. Bizi ile vE m bi - raktı diye.. — Bıraktı mı? Nereye gitti.? — Otrantoya,. 2 ör ürkler buraya ha bü Ahmet Paşa büyük bir donan ma ci ni yola çıkmış. Leonarde kork ütün askerlerini ve e” sini arak bir İspanyol sille ine — vi pak — ei Öğleden ei Onu b rakmak istemedik. Fakat asker lerile az nl. kılıçtan lr e alçak! — Yaaaa... Demekki Lökad adasının batısın - dan geçerken ufukta gördükleri Bri- te Mn sonra 2 yn in gün- lerde etr. e teces- süs yara Erik kayboldu. Buz a serbest girip çıkabi- Ten ei 4 kiş i ii tsi vel âlim ile Edimbur; bir profesö - Bunlar, güzel Lil vücut leri süre bit ediyorlar. Daha ie esbite alirlar. On iki ar nda bir buz kütlesi içinde | ee Wu bir cismin ölçüsünü almak kolay iş değil! Edimburglu Profesör, Rusyadaki peki he gidip görmüş al içim, kadının da © mai ba yaşlı, m yirmi bin yaşın “> olduğunu söylüyordu. Hattâ, her iki- sinin de ayni saatte donmuş oldukla rımr iddiaya ini vardı. Bi ri i Mamut ile kadının keşfedildikleri yerlerin, biribirinden KİR bir kur - şun menzili mesafede unu bil - diren Aksakofun raporunu ED edi- im Fakat Londralı âlim bu iddiayı ka- bul etmiyor, bunun bir tesadüften i- baret olduğunu ileri sürüyordu: Bu nun fikrince, Mi yan ina ni başi olması | Profesöre, o devirde yaşıyan ea bir sürü resimle- rini gösterdi. Hakikaten bizim Tren- Yazan A. ismet Ulukut - Hacı Yaşar Ağa kendisini ancak gece yarısında görebileceğimizi söyledi. 'olis müdürü geniş bir nefes pm gelecek değil mi? — Elbe — Hi ik göndereyim mi? — Teşekkür ederim, ben daire- nin otomobili ile gideceğim — Peki, sivil memurla da rüşmek isterdim; bugün daireye gelir mi? — Buradadır, ahizeyi rum; konuşabilirsin. Hüsnü telefona geçti: veriyo- 01... — Nasılsınız? KE si — Ah, sormayın, hiç te iyi de- ğilim; uykusuzluktan ve sıkıntı- dan berbat bir haldeyim. eçmiş yam bu akşam ge- isci değil m — gleğii böyle bir fırsatı kaçırır mi ardeşiniz ö gelecek Ni! — Otomobili nereye göndere- yim? — Çok müsaade buyurunuz — Hayır, hayır, lütüfkârsınız; fakat NE gönderece- — Peki, madem ki istiyorsu- nuz eve gelsin. Size adresimi ve- ses bk katiyen lee ei 'ahkikat ei e yi u yaptığı büy cuttur. Hamilton, Ti adak "buzdan .mah- an ye- e, yaptığı e- e! ra mo- Kk. üyor. Süt gibi beyaz bir İli etim k kabuğu- nu andıran bir cilt, koyu mavi gözler, ve açık kumral saçlar! lana âlim gile Bu kadın, mut devrinde. -gene- ilanla katiyyen i yırtık gözlü benzemiyordu. akat Edimburglu profesör iddi- asından vazgeçmiyor, o iptidai irsan ia kimbilir hangi ii zariyecinin uydur! isi zi sak a söke ie - rihten evvelki za aşamış larda bir mahlük olduğunda ısrar Lİ du- ruyordu. iddia o hale geldi ki, aralarında cezası m ritiş zeumun ke ri yüzlerine Kapi dı, (Arkası var) reyim. — Lüzumu yok, doktor biliyor- muş, Saat dee göndereyim? — Altıda. — Peki; doktor selâm söylü- yor; geçmiş olsun diyor. — Teşekkür ederim. hürmtlerimi suna! Telefon küpe Hüsnü gece- inceliyerek ne kti? Öteki düğümlerin açıla- cağı günün arifesinde bir yeni düğüm daha. Hele bu hiç te hoşa ben de de- 9 gidecek bir şey değildi. Cemil bu düşünceyi bozdu. düşünmeyin; bu, yi olm yahut Hacı Yaşar Ak nın son bir şakası olacak. — Pek güzel, bu akşam şere- fine verilecek ziyafette hazır bu- lunacak değil mi? Ke ol- sun, Hiç bir şey yapamazsam bi- le, kanuni olup olmadığını bak. e yirmi dört saat hapse- derim. Orada gününü görsün. . a HER ŞEY ANLATILIYOR Hacı Perşembe günü Yaşar Ağa hastanesinde büyük bir faa- © venemiyorlar. . gantin, Kefalonya prensinin kaçtığı gemi imiş... Ah, rl lerdi! de cehenneme ka- dar kovalıyacakla: Bu aksiliğe en > kizim Kara Ha san olmuştu. Yerinde de duramıyor du: men yelkeni açalım. Ona bel- ki yetişebiliriz.. rak, ümitsizdi, — Yetişebileceğimizi hiç sanma Mademki kalenin sahibi yoktur, tes - > ak ae sirke ve sille Ah me ce ona vi yle kamu ML kd: fa tutmağa kalkışırlarsa vay halle- TİnE... Deli Muratla Kallis beyaz bayrak lm kaleye gittiler: ile air kaledekileri şüph mi dirmemek ve kıyıya çekilerek gemilerden bir kaç topu çıkarmak için hazırlıklara başla la ar, On da sonra dönen Deli Murat şunları söyledi. — Saçı sakalı biribirire, gin dev gibi bir herif halkın a rig miş, kılıç, balta, kazma, ürel bulmuşlarsa onlarla slmlar yarın akşama kadar düşünelim, man cevap nl diyorlar. pakat benim anladığı! öre bize hie açterihden vir a tiyar “korsan mi am Ma- dem ki Gedik Ahm ge lecek, ona teslim rai dedi, Mae. usturdu ve biraz evvelki söz” — Mavri — Halkm başına geçen adam,... A * danın en zengini imiş.. Bu ir Zorlu Sinan, reisin ko - Tunu tuttu — Gözel işaret veriyor. Gen Yara Kara Kartalın grandi direğindi vardiya da bağırdı: filo. ie gemi göründü. i daha.. bir daha.. urak reis haykırdı. — Gemiye. Arkadaşlar, herkes f miye... Leventler gemiye koştular, Eğef gelenler düşman iseler bir an önce" mir alarak açılmak lâzımdı. Limaf bastırılmak a için ölüm demel — Vira demiii — Bir dakika içinde demir alıf ve iki Türk gemisi, başta Kaplan © cundaki vardiya durup düruğ ss Altı... Yedi oldu. göründü. eri Sekizinci i lk h TÜRK DONANMASI lanın Zunusanmış, temişti. Netekim direğine çektiği bi) rak ve provada ğı iki gülle İ Demiş oluyordu. Onun arkasındaki gemilerden sağa, diğeri sola açılıyor ve bu a$i Gedik Ahmede... DÜ Ka n ai ve için şa donanması tarafından İsi görülmesi de mümkün ” Burak b Burak, tepesine baktı. Orada bıraktıkları göz- cü kollarile e veriyordu. Geni is bun men ilamı Mimi Me filo ürünmeisti. Acaba kimdi? liyet vardı. Binnaz ziyafetin u- mumi olmasını istiyordu. Bütün hemşireler davetli idi. Cuma günü camide Süleyman yedide Cemil bayanile Sivil memur doktoru ken yüzüne dikkatle bakıyor, bir gece önceki hâdisenin izini bir şey ilk defa olarak, saadetinin tün şevkile hazırladığı bu davet- te çılgın bir şataret gösteriyor- du. emeğe oturulacağı o sırada Hüsnü bağırdı: Hacı Yaşar Ağa? yacak; ancak gece yarısında kendilerini görebileceğiz — Ya! Demek © el ayak çe- kilmeden meydani ıkamiyor- muş! Pek güzel, hele gelsin de eöreliki ! Doktor, gülerek söze karıştı: — Gelince tevkif etmekte ve- cikmezsiniz sanırım. ii rakartalın kürekleri bütün y ei girip çıkmaya başl Sağa sola beyaz köpükler iğ (Arkası Hüsnü, mânâlı mânâl: * ve dedi ki: — İcap ederse tabii! Binnaz sordu: / — Kimi tevkif si Bunun erik is — Hacı Yaşar Ağayı, Binnaz, biraz öfkelice, memura baktı ve dedi ki: o kadar ri e kızı seven bir adam al edeceksiniz? Polis müdürü Hü sordu: pi — Böyle olduğunu nerede” liyorsun? ai er gi : # snüden ak Ş al beni ken i le Sİ — RA ağanın kir Ri dana mu? s — Elbette e bu öğreneceğimi il nan Tel söze ei (arkasi

Bu sayıdan diğer sayfalar: