m — KURUN 23 TEMMUZ 1985 şam, saat dokuz, sevimli şişko, kum ral bıyıklı, tek Ml Bir köşesi" ne de (99) baka: âve etti, Bun - ları emi sonra: a bakmayınız. Daha si zin ama bilm e Sie Onun için si- rakı. Sin si nu Di bir pi eksiyo! ni eml ia nımadı; ; aldığı spk bir kolleksi gibi Me türle Mişelin'in r di kendisinden randevu yem erkek < - erin adlarını bir deftere yaz! ları numara sırasile dizerek her bi - rine kendine göre bir isim uydur maktır. Bu yaz Madam Mişelin Paris sl # nüyordu. Tr: oda dpi ve si Yolda ii — Madam izi acele etmeyiniz. Müsaade ederseniz. w Dedi. Mişelin arkadan gelen ii si an olduğunu anlamak için dön- dü. Bu, tek gözlüklü, şişman, iyi çi » yinmiş, ciddi tavırlı bir adamdı. Yi zünde göze çarpan bir heyeca lin tabii ve nazik bir eda — Mösyö, ne istiyorsunuz? Şi e mütereddit ve dola” şik bir dil — Sizi e güzel gördüm. Hiç o yerde buluşalım. Meselâ bu m cevap verdi. —“Bu dakikada bi acele bir işim i ia Miken arzu ederse, üzme) nn ilme si a birleşelim-.. bahçede İL nn İl iaiyem Hakikaten ğ “şairane bir düşünce. Pek güzel, b Şişman teşebbü u ka” der kolaylıkla ağn sems ir Doğ cebinden not defterini, çıkardı. şun kalemi ile notunu yazdı: Bu in mn vard p dedi. nra yine hızla yoluna devam &- derek trene vo diğ e vel halasına Mişelin bir hafta evv a etmişti. Bunların hiç birine gitme işti. Fakat o yine h devuyu e en ki bene sb — bir e göre geye hiç bir randevu kaydedemedi- Bugün tre- ne gelirken yoldaki bu müvaffakıye - o ile doksan dokuz randevu olmuş” sırada Mişelin'e bir fikir gel- di: ri kendine “Acaba tren Pa n a bir randevu da- ha kaydedebilir miyim? dedi. Eğer üf ket yardım etmiş ol - saydı bu be bir şey olacaktı, Kal ni vatiğkeiii ile giren bir kadın gi ru m vi üze gara m bendine bir Sl lk ekti. Bu ziyafette bir şi- ei ya içecekti. Mişe uu kararı verdikten son- partımandan çık- tı. Trenin, yi ido; ll iraz aşağı, yukarı dolaştı. Bu e pencerele - rin birisi da, tek bir adam ni savurarak zel bir gençti. Mişelin iltizami bir surette gen gezerek geçti. eli ai ii in o n bu gehç kadı u dönerek: ve ALAMMMEİ we 1.. Dedi. Kadın durdi — Mösyö, ne döylediniz? Diye sor - içen çok şık, gü gi tekrar — la Madam — Evet, fakat u; 3 Zee z iyi anladım. tale böyle bir tre içinde biribirlerine aya ipi lere, aralarında bir lar için tekra; ürün are r yine ten bir zevktir. Fakat iki kişi ser 5 yam — Yazan: Kadircan Kaflı KARA KA UYUK da Amiral, Rum delikanlısına bak - tr. — Sen.. Dedi, Niko gözlerini açtı: — Fa « Benim başka ışım var. Ema yaptığım yaarlıkış ateş ka” na ku etmel — e işin var? mus! — Kardeşimi kurtarmanm yolu - nu bulmalıyıı Baski De önce mi Artaya gide- K LE şi eğin sırasında, yahut gi is çururlar, O da gelir, ben o sırada İstelyanın ya” ve onu kaçırmalıyım. — Mademki sonra gideceksin, ateş kayıklarma yol e için bol bol vaktin var Fakat... iz aşkım yapmalıy* hi çi lü a bilmez... Haydi be- nim y iy inn e, Sana vu işi Si. ç bin alk- b tm var, Me oil Bah esimle ayan ördü. Bu, dumanların toki değ | best olduktan sonra tekrar görüş: me - ğe bir mâni vw mıdır? Meselâ si Me o Siir sunuz. Ben de? Gen ç bi EK kadınm sözleri harda Die şaşırıp edince onu güzel akından gö- meyil duymağa maşlamıştı. Nihayet işelin: — — halde ârtık anlaştık, “demek. Sanra cebinden not efern çıka - ret etti: “Bu saat vini mene ö Prens Dözal, 100, ç feti, duruşu siması ile biz a liz asilzadesine andırıyordu. Onun için | Mişelii b fte la ona prens Dögal adını NEYİ Miş yüzüncü rande - o yetle döndü. Bu hakikaten büyük bir muvaffakıyetti. Şampanya içmeğe ii Hee kararda durdu. Şu kadar i bu şampanya; 4 ei başım ir Çünkü akşaı kuzda yeraltı şimendiferinde inmenin ve prens Dözgal de orada idi! “ # y rmenyo belindeki o zinciri tuttu, daki anahtarlardan birini p gi Venedik korsanı o mi İni elli tane sapsarı Dü- a altını var. Sonra ayni ekiş bir kese da- ha çıkardı, Onu redano'ya uzat- tı, Fakat o Bizi Si buruştur- du: ni bu işi para için Eği klein ard almız ve me ara içi gider... LİN adı? — Sen çok EA ve çok zengin bir adam olacaksın sie ce İtalyan delikanlısınm yapıtında sıkılır gibi oldu. Fakat çabuk toparladı ve dudak müm AT Armenyo biraz sonra her şe yi bek Akşama doğru Santa Mavranın do- arı karşısındaki Mekanisi naşıyordu. rdan ikisi sekizer 0 kişi lecek kadar büyük, fa tdi ü ancak ikişer kişilikti, orada kaldı. Kü - Iki büyük kayı! çük kayıkları, büyük kayıklarla ii EE olan yirmi kadar adam omu: dila; iyi çok heyecanlı görünü - yordu: Bika en Öne GEÇMİŞİ. me. Hep beraber kayalıklar, Şandalk > z lar, gir an 7 yürüdüler. Bu- raları san dolaştığını gösteren hi biriz yoktu Venedik korsanı bün- Dİ ie sonra bir tı vardılar. mea veZi tan başi başa görünüyordu. Solda, ak- şamın sisleri içinde kalenin korkunç gölgesi büsbütün büyüyordu. psi birden durdular. rmen; e geçti. edano nun yanında idi: Niko karşı tarafta dört beş kadar taki küçük bir ir ati gösterdi: — İşt Halkinea!.. Ded Söhideri SALA al gemi direği, belli belirsiz görünü; lu. Loredano, zir larına nl sb e sağl r bir gemiciye döndü. nma sa Tama işaret etti. çaya Bol elini “(Kara Veli sizi yakalar ve ne yapmak istediğinizi anlarsa gemisinin küreklerine değil, direklerine başaşağı asar ... onun omuzuna ek sağ eri Hal kinea koyuna doğ — İşte oraya in Halız m - Ma amın adı Armando Moranti küçük onu Loredanonun yanına bunun için vermiş yp hiç durdun ce“ RA zaman hazırım senyor, He men gidelim mi?.. Niko da acele ediyordu. Onda da girdiği işi sonuna kada; pa değildi terecek, kılavuzluk dano Kara Kartala ateşe verirken Rum Tk şaş kendi kayığı Artaya en yakın kıyıya gi- arısında: ağır çacak, onu bula Tekrar Ki” pi kayıkla - rına binmek ve kaçmak daha kolaydı Kara Velinin adamları ateş alan ge“ a milerile uğraşırken açıkta rülen küçük bir sandalın ardıma düşmezl: di ya.. Zal o onlara hiç görün” memenin de kolayını bulmuş gibiy » di. >—-Armenyo, Rum deşii her halde ai 15temesi ME bir ir ei bile rte mağ; al ça gla un için önceden iki at indermeyi tasarladığı hade sonradan bu düşüncesini bir kena! atmıştı. girly. tepede kaldı. Niko en öne geçti. Loredano ile Armando onun arkasından yürüyor” lardı. Diğer gemiciler ie üçe bölün” müşler, iç kayığı omuzlamışlardı. var) 4 adıköyü'nün müs Romanı > EA Bölem: 63 tesadüf, bir şanssızlık bu kadar kuv şi vape , Ancak tahiatin aman- ları bu zulmü yapabilirdi. i yeme ona, Necdete, yaptı; her- i ktir. Yazan: Safiye Erol rif edin, görün bakalım, bir erkek uy- kusuz kalır mı imiş. Siz de Fahri bey patronumuz, gazetemizin sahibi. Sü- eyya paşa tiyatrosundaki kitabe di- lile: Gelin, ün ve ibret alın, Ha- ni bilmek rk ğin zamane genç” leri hicran tanır mı Fakat er up lü osfor vin iki buçul yi kuyu ermek için bir ii tec rübe etti, saymak: Bir, iki, üç. Yet- mişe ği te oldi. Stop! Kendi kendine dedi ki: “e. Gönül gekiyor! a barsaklarında, ya * hrelerinde olmamak lâzım. Mademki vücudüm rahattır, bir ez ii demek, ». Necdet yüzünü la - ahat deği Elini yastıkla kılıfı arasına ge * çirdi. Keten sargıyı bir hamlede par Gir Bu yıri ra rin il da in a da yaj çe sökülen deri nefeslerle Halik Allah. TAVŞAN DAĞA Süne MUŞ Karanlık erken erken çökerken su” lu bir bi yağmağa haşir Bü zEÂr, Ka iğerleinle a - ha Heimlin nerelerinde bir bozukluk | debur bir hava tasavvur edilemezdi. rmış da elimlel asabiyeyi yıprata -| Kunduracı Baha, kalfa ırakları i rk (Ruhi yp bm ila e) küçük rahleler önünde, bir lâmba — Peki ni yaratıyor! yil Höbreklerim ya diğerlerim de | mükemmel, Hesa; ıztırabım şe odunu. e rai alesta beklesin. Bek- a. Ya ben bu oğlanların barın eye en Dilsiz 1, Baha oni karak: — iğ irem ln rasını kalır ba çektimdi. Patu bitirdin mi? etir bakayım, köselesini üstüne at yım. Bu nasıl vardola dikişi ulan? Kazımasını a yle ya mn hi nı gör. Mükerrem Bey bunu bizim ka- famıza ii Sıkıntı. ile yerinden Si Tasi - iy kr vz Sonra köşede ya - nan e sobaya kö tr. lerin faturan aşağı yukarı gs — ilg n vazgeçtim, Bari bir mese di de iki lâkırdı konuşsak, yordu. deal nlı kapı A a işle vi di na Orhai i. Dük yerinde Kberitlir ce EE sil. kind sat ıslattı, Baha, geriye s1ç- Gi ur ulan, diyordu, kendin Ma rika için gâvur oldun. Bizi de mi a? tiz edeceksin? 1 topla, angurya! gurya senin ağabeyindir, me- $ Saldırma. Kuduz vak'ası var, di* ye ihbar ederim. Bir garip yolcu kış m ocağına düşmüş. Böyle mi şılarlar? Billahi dondum, ye s8” Sai sağlam çıkarsa m, He e şuracıkta AğellL GEN si m. Servetimi kini serseri çak ee bırakacağı! — Bana ne yReyok > Orhan ayağı urup susuz İ şişeyi kaldırır gibi yaparak; — Siya siya, diyordu, seni meye sulamağa mr irdiler.? Biribirlerine olan iştiyaklarını kaf şılıklı küfürlerle gl sonrs ciddi kon başladılar. Bahanın kulağına al fısladı: oo etli havadis var,, gözile çıraklar! işe” di e gil “Hele şunları sav dâw İş paydos edilip çarp mi 7 rildikten nn iki aş şına yerleştiler, Ğİ pre :ğ