— ö — KURUN 9 HAZİRAN SİÜLKEMİZ DE Mensa bir iskele ve dalgakıran yapılacak Belediye başkanı Bay Eşref Dizdar Ankarada önemli işler başardı Giresun belediye başkanı Bay Eşref Dizdar, Ankaraya giderek orada Giresun şehrine ait birçok önemli işlerin başarılmasına uğ- raşmıştir. Bay Eşref Dizdar, Ankarada belediyenin Emlâk Bankasına o- lan yüz bin liralık borç işiyle meş- e Bay Eşreften önce yapılmış, fakat yüksek clan faiz ve komisyonların muntaza - man tediyesi imkânı elde edile - -memiştir. Eşref Dizdarın banka ile olan münasebetlerinin iyi bir sonuç vereceği umulmaktadır. E: ref Dizdarın Ankârada meşgul bu- lunduğu ikinçi iş de liman ve iske- lenin dalgakıran işidir, bunda da maksat evvelce Nafia Bakanlığı tarafından burada yapılması ka- rarlaştırılan ve keşfi icra edilerek 500 bin lira ile temini imkân da- hilinde bulunan bu dalgakıranın yapılma tasavvurlarının bir an ev- vel iş alanına çıkmasıdır. Bu sele etrafında bellekleri. yapılan temaslar iyi bir emirler vii irdaktale edir. Giresurilulara bir de olarak haber verelim iş di meselede de kuvvetli bir vaad 'alın- mıştır. Bu vaadi bizzat Nafia Ba- kanı Sayın Ali Çetinkaya oldur ğunu Eşref Dizdar söylemektedir e Dizdar bu hususta diyor — Ali Çetinkaya” nm, ve ve himmetli adamın si Dalga- kıranın yapılmış keş anla- O artık ne vakit isterse işe başlatsın !. Eşref Dizdar diyor ki: — Bizim bir de su işimiz var, Bir mühendis getirttik, keşif vesa- iresini yaptırttık. 210 bin lira ka- dar masrafımız olacak. Bugün Gi- Kadıköyü'nün © resunda içmekte bulunduğumuz Gedikkaya suyunun tahlili, bize fevkalâde güzel neticeler vermiş- tir. uyun Türkiyenin en gü- 'U | zel sularından biri bulunduğu ta- hakkuk etmiştir. Bununla * bera- ber bu su şehre kâfi gelmediği için şehre yeniden getirteceğimiz su için teşebbüslerimize devam et- mekteyiz. 210 bin lirayı belediye-| mizin himmeti temin ede Çünkü borçlarımız bunları ödemekle meşgu kat bu müşkülü de bülasimik için paranm tedarikini ehemmiyetli teşebbüslerimizle takip etmekte- di N Eşref Dizdarın buradaki işle - ri arasında Giresunun yazlığı o - lan resin. a yurt i içinden, iz tanbul v jelirlğmi işi de bulunmaktadır.| Kulakkayanın, Karadeniz sahilin- de gözü ve gönlü çeken ne parlak bir inci olduğunu hepimiz biliyo- ruz. Tabiat sanki bütün orijinal güzelliklerini ve insan fırçasının resmedemiyeceği eşsiz renklerini buraya vermiştir." Eşref Dizdarın bu düşünce ve tasavvurunu dinli. yenler hemen atıldılar: * — Bravo.. Bravo..'Tam iş..Gör- dün mü Dediler. Başkan İstanbulda De- niz İşletme Yolları Idaresiyle de görüşecek ve Kulakkayaya yapıla- cak seyahat için ucuz bilet temin edecektir. Kadri Kemal Kop * Bandırma orta okulu — Ban- dırmada iki yıldanberi hususi ola- rak idare edilen orta okul bu yıl vekâlet emrine geçmiştir. Yeni ders yılı içinde vekâlet tarafın - dan idare edilecektir. Okulun im - tihanları bitmiş, iyi netice alınmı; tır. Şimdi talebeler (o tarafından güzel bir sergi hazırlanmaktadır. 0 İN mmmnmmnRomanı! Tefrika numarası: 11 Bu felsefe çok kısa, çok kes - kindi. Masadakiler, hepsi, başla - ğa başlamıştı. adam pozör değil, benden üstün birşey; şüphesiz benden kuvvetli, diyordu. Vakit geç olduğu için kalktı - niyerek yürüdüler. ae çık - tıkları zaman Orha: izim, dedi, hayatı pek korkan ta tarif ettiniz. Bence haya- tın manasi ölüm filân değil, aşk - rhan derin bir nefes aldık - tan sonra sesine bir tahkir ifade - si vererek; Yazan: Safiye Erol — O aşk dediğiniz nesne de gene ölmek ve öldürmektir. Haki- ki aşkta daima ( bir ölen, birde öldüren vardır. Bulundukları yol, bakla tarla- sr yanından gesiyor, mat bir ma - den gibi hareektsiz yatan koya tepeden Mya Kimbilir ne - rede akan çeşmenin miriltısı bir Go tai uykuda sayıkla - ması gibiyd NESRİNİN ANKETİ O günü denizde geçirdiler. Nesrin, Bedriye Orhan, Burhan, Necdet, Mükerrem kocaman bir sandalı tıka basa doldurmuşlar - dı. Bu defa yanlarında bir yeni arkadaş daha vardı. Pek de (ye- ) denemez. Çünkü kunduracı Bahayı hepsi eskiden - beri tanırdı. Bu Kadıköyün meşhur bir simasıdır. Moda cad- Balıkesirde bir tarla yangını Bütün ova büyük bir yangın tehlikesi geçirdi Balıkesirde yeni tabakhanele- rin bulunduğu yerin biraz ilerisin- Nakkaş mevkii denilen yerde yangın çıkmış, buradaki buğday ve arpa mahsulleri yanmak teh- likesi geçirmiştir. Yangın çıkan tarla ( İzmirler mahallesinden Rüstem oğlu Ah - met adında bir çiftçiye aittir. Ah - met karısı ile birlikte bir müddet tarlasında çalıştıktan sonra (bir kenara çekilerek uykuya dalmış - ateşten sıç:ıyan kıvılcım biraz ö « tede bulunan buğday demetlerini yangını ocasını U yandırmakla beraber diğer taraf - tan da: — Yangın var! Diye: bağırmıya (başlamıştır. Hava rüzgârlı olduğundan yangın çabucak büyümüş, bütün tarlayı ateş sarmıtşır. Karı koca da yan: gımı söndürmek için bir müddet beyhude yere uğraşıp durmuşlar. dır. Bu sırada diğer (o tarlalarda çalışan çiftçiler de yangın yerine gelmişler, mısır saplariyle yangını söndürmeğe muvaffak olmuşlar - dır. Bir kısım arazinin nadas ol - ması yangının çiftçiye yardım ,etmiştir. e yangını haber alır alınaz yola çık- mış ise de yangın yerine vardığı vakit ateşi Tanka bulmuş - iç Çiftçi Ahmedin üç dönümlük buğday tarlasından başka çiftçi Süleyman oğlu Süleymanın on dö- nümlük arpa tarlası tamamen ve bakkal Mehmedin buğday tarla - sından da bir dönümlük yer yan - mıştır. Balıkesir İlbayı B. Salim Gün- ğan bütün ovayı ( tehdit eden yangınla alâkadar olmuş, yangın yerine kadar gitmiştir. Yangına sebebiyet veren çiftçi ile karısı hakkında kanuni taki- bat yapılmaktadır. desinde bir dükkânı (o vardır ki, herkese uğrak olmuştur. Ev ara - yan Bahaya, angaryalı bir işi o - lan manen m olan ona, dert- siz olan gene ona (Okoşar. Baha herkesi İlke, herkesin dileğini yapar, nabzına göre re şerbet verir. Rp &; tir. Bu kânında Orhanla errem ara- sında kararlı e sen de gel Bal ha demişl. ir Cuma gr cüm - büş yaprakli Öğle yemeği Belvüde, akşam yemeği de, ceden soğuk şeyler tedarik edile- rek, sandalda yenecekti. o Baha, kumanyayı kendisi deruhde et - mek istedi, Orhan diyordu ki: — Rakı al, meze gibi şeyler al, bir de meyve. bahı Moda iskelesin- de buluşarak yola çıktılar. Gez - medikleri yer kalmadı, Kalamış, Fener, Bostancı, Bütün Cumayı hürra gürra su içinde binbir alayla ge - çirdiler, Güneşten, havadan, de- nizin canlandırıcı (o kokusundan sarhoş gibi idiler. Karanlık basın- Manyas panayırı canlı bir şekilde devam ediyot Kaymakam, Nahiye Müdü rü, Jandarma Komutanı ve genel muhabirimiz Manyas, (Özel) — Manyas pa- nayırı bararetli bir een devam tmeki Ha tuhaf şeylerin gösterilmesi yüzünden de birçok vi toplanıp dağılmaktadır. | Er yerinde bu zevk ve kaynaşma devam ederken etrafta da bazı vak'alar olmaktadır. Me- selâ:. Kıvaca ki üş-k 3 ribirlerinin kafalarını yarmışlar- dır, bunlard dil İdam bae içinde başka Mere mahkemeye verilmiştir. rdan uzak Yaylâ köyün re al de (22) yaşımda bil delikanlının ölüsü O bulunmuştur bir cinayete kurban gittiği tahmif edilmiş, müddeiumumi ile hükü * met tabibi ve jandarma karakol kumandanı mahallinde * tahkikat yapmak üzere gitmişlerdir. ndüzleri devam eden gürül tülü alış verişler, akşama doğ hızımı, gazino ve çalgı gibi eğle#” ce güler nakletmekte olduğun” fer aöaclar tarafemd Asli bir aler” birisi ayağından başlamaktadır. kurşunla vurulmuştur; hepsi tu - R. K. Cantürk * Bir çocuk yandı — Konyada * Acıklı bir kaza — Bartındf Selimiye mahallesinde oturan Fa- salad Termiyecilerin Gelini yanında oynamakta iken fabrika- dan çıkan molozlar yanmaya vE lamış, zavallı yavrucak © ateşte: kaçayım derken yanan meler e - içine düşerek vücudünü: lif yerleri ve eliyle a güm yan - mıştır. Hastaneye kaldırılan ço - cuğun hayatından umut yoktur. ca sandalı dereye çektiler. Orha- nın teklifi üzerine Kuşdili gazi- nosunun karşısına bağlıyacaklar ve oradan alaturka saz dinliye - ceklerdi. Derede iğne atsan düş - mez derecede bir kalabalık var - dı. Bir defa (oo biribirine giren sandallar ne ileri ne geri kımılda- yamıyordu. Sahil evlerinde otu - ran halk dere kenarında dizi dizi larla bezenmişti. B: yasi istidadını kullanarak sanda - la yer açıyordu. Kürekte bir çocuk görürse, yol ver küçük, diyordu. hanımla. ra, hanımefendimiz lütfen müsa - ade buyursa pd yaşlı beylere İtağyallak diyem) hita: bile yaltaklanıyordu. Böylelikle erede ilerleyip sazın tam karşı - sında bağladılar zinoda ahenk hızını almış * tı. Karşı köşkün kızına âşık oldu- ğu söylenen gi enini bir ha - fız yanık yanık o Arkadaşlar, Mi bie dere- e girmeden mayoları çıkarıp el- biselerini (o giymişlerdi. Bedriye üşüyordu. Gündüzün cö- Orta mahallede çok acıklı bir ka za olmuştur. Mahalleden Horhe run Alinin 3 yaşlarmdaki Ayten &dlı kız çocuğu, bahçede o oyn# makta iken, bahçe sulamak içi” kazılan su dolu çukura düşmüş “6 boğulmuştur. Bahçenin bir tar# fında çalışmakta olan annesi, bif aralık çocuğun kaybolduğunu far” ketmiş, araştırırken o yavrusunu" cesedini çukurda bulmuştur. mert güneşinden sonra bu akşa” serinliği tüylerini diken diken e * iyordu. Yanına sıcak bir şey, bir atk/ ceket filân almamıştı. o Kimsey” birşey söylemeden kollarını gök” üzerindeki beyaz süveteri sürati? sıyırdı. — Lütfen kabul ediniz, Altın * da gömlek © olduğu için derim değmemiştir. | — Fakat siz? n kat'iyyen üşümem, 58“ kın ni - ç tarafta oturan Orhan, hu eği kerahettir! Diye e yordu. Mükerremle birlikte Bahan!” paketini açtıkları zaman velv < coptu. Mevcut Bütün gün güneşte sallana sall# z na çorba gibi olan bir okkalık * şe rakı, sardalya balığı, sala” turşu, peynir, havyar. (Arkası var),