Gİ SİÜLKEMİZDE ha İş eş - Zilekasabasını istasyona bağlamak lâzım! Nüfus ne kadar? — Mahsul — Ba- yükleri EK ci — Elektrik. © © Zilele Ziraat Bankası Zile, (Özel yazıcılarımızdan) Zile Anadolunun ortasında geniş, yemyeşil bir ovada kurulmuş ve birkaç vilâyetimizden daha kal balık ve büyüktür. Samsun — . vas hattı Kasabanın bir saat kadar aşağısından o geçer. İstasyonun böyle uzakta kalışı gerek alış ve- riş ve gerekse nakliyat © ve yolcu uğraması dan Zileye, çok ;kşey kaybettirmektedir. Hattın in. şası sıralarında halkın gösterdiği alâkasızlık ve arazilerinden feda- kârlığa yanaşamamak keğfiyeti Kasabayı böyle kötü bir talihsiz- n Oi nr Kasaba haliyle kal- tasyona hâlâ yaylılar ve ik nakliyat yapılmakta- dır. Gerek Samsundan ve gerekse Sıvastan gölde baran bir ille istasyona inip Zileye gelmek ar- zusunda bulunsa eo sonra bu tarafından buğday alınıyor beş kilometrelik yolculuğu bin bir âzap ve zahmet içinde geçirmekte. dir. Halbuki bu yola belediyece i- i otobüs tahsis edilse, hem bele- diye kendine bir varidat bulmuş o- Tur, hem de halkı yaylıya binmek. ii a ten kurtarır. Bugün İstasyona, hat tarafında eee binalar. menin taka ilmektedir. Şa- yet e Kasabadan hema vi istasyon, gerekse bu inşaat şehir Izmir'de Müzeden çalınan altınlar Ambar memuru: “İhtiya- cım vardı, aldım !,, demiş! | ir öntükler müzesindeki hır i sızlık tahkikitiğ. adliyece devam edilmektedir. Çalıman 150 Bizans, memuru Bay Esatın 330 vi sat- tığı anlaşılmıştır. Paralar di! hangi ellerde bul ali biline da bu eserlerin mevcut olduğunu görmüştür. ay yaptığı tef- tişte paraların Dal olmadığın görmüş, keyfiyetten kültür di- rektörlüğünü haberdar etmiştir. Bay Esat, ihtiyacı olduğundan bunları alıp sattığını itiraf etmek- tedir. Müzede başka çalınmış bir şev olup olmadığı anlaşılmak üzere üzerinde mü Araştırmalar” bugünlerde tamamlanacaktır. Afyon hattında bir kaz. Ki hastane- ye KE) Slide $ üştür. Ke bi j geçmek isterken çarpıştı İki kişinin beyni parçalandı; İki ağır, bir hafif yaralı var Yaralılardan üçü: Nazif Cuma günü ie ile Bayrak. İr arasında bir e ölenler ve Grelrmiiei ulunduğunu İzmir aytarımız (mu- Tekeli telgrafla bildirmişti. âdise hakkında aldığımız taf- silâtı yazıyoruz: Sabah saat dokuz elim gazozcu İsmail Hakkıy. yüklü ve şoför masin dare gazoz sinde bulunan 145 numaralı kam yon Alsancaktan Karşıyakaya git mekte; ydi. Şoför Süleymen; « Alsancakin dahilinde olacak, Kasabayı bir kat daha güzelleştirecekti. Bugün Ka- sabanın istasyona doğru uzatılma sı da mümkün değildir. Zira ara daki mesafe yukarda söylediğim gibi büyüktür, NÜFUS VE MAHSUL fek bir yer olmadığı gibi nüfus iti. bariyle de yukarda söylediğim gi. bi birçok vilâyetlerimizden kalaba İrktır. Bugün Kasabada on yedi barınmaktadır. Mahsulâtı da tek çeşit üzerine de- ğildir. Buğday, tütün, haşhaş, pan- car, yumurta sevkiyatı itibariyle Zile ihmal edilemiyecek kadar mü- himdir. BAYINDIRLIK Kasaba mamur değildir. Eski bir kuruluşa ve çok eski bir tari. he maliktir. Evler, ovanın orta sındaki eski ve tarihi bir kalenin halka gibi etrafına dizilmiştir. He- men kâmilen al evpiçten yapılmıştır. Bilhassa iç sokaklar kışın Senir seçilmiyecek bir yu iyidir, temizcedir. Birkaç sene evvel karşiki dağların biri - sinden borularla getirtilerek şeh - rin ortasındaki bu kaleye çıkartıl - mış, orada yapılan depodan Ka - sabanın dört yanına taksim, edil - miştir. Zilede elektrik tesisatı da vardır ve zararsızdır. Bütün ma halle ve sokaklarda hat olduğu gi-! bi hemen birçok evlerde elektrikli dir. Lâğım teşkilâtı vardır. Fakat eskidir. Gene bu kale üzerinde Kadıköyü'nün un evdiği kadın bu idi. Şehrin en ka- labalık caddesinde sansasyon ya - pan bir güzel. Şimdi Necdet onu büti nun etrafta arzular, alâkalar u - yandırmasına tahammül edemi - Tefrika numarası; 6 dalgınlar uyanıyor, hepsinin yü - zünde hayranlık, takdir, arzu ışık- ları beliriyordu. Necdet, kendini he Bedriyenin erkekler ıraktığı tesiri çehreler- u, Onu görüp de lâkayt a yoktu. Sanki bastığı me sevgi sızıyordu. Erkek, kadın, birçok yolcular, onu gör - kten sonra bir daha görmek için dönüyordu. Bazısı onu selâmlıyor, bazısı arkadaşma onun hakkında malümat veriyordu: by Yazan: Safiye Erol Merhum Şerif Beyin haremi.. — Kadrköylüdür.. — Ayol bu güzel işi kim? — Selma, şu hanımın tuvaleti - ni gördün ya.. m benim tipim, Dernekle karşılanan bir kahra- manın maiyeti gibi Necdet, onun yoluna atılan çiçekleri, (alkışları toplıyarak yürüdü. İşte kendi ken- ği, geceleri rüyalarında çıldırarak yordu. Yanlarına gidip konuşma « ğa karar verdi. Fakat ( iki hanım birdenbire Elhamra pasajında kay MA u vak'adan sonra Necdete a- gır ağır bir zebunluk, bir tevekkül merdiven başın na seleniyordu: — Haçik, bir kahve! Kahve ocağında aksisada gibi tekrarlıyorlardı: — Necdet beye bir kahve! daki kahve ocağı- tün bakışlardan kıskanıyor, o - | yı Kasabanın, geçen sene açılmış iki yüze yakın mevcutlu, on muallim- li ve tam devreli bir orta mekte: bi vardır. Gene kalenin üzerinde bir de büyücek bir askerlik şube- am Gileki talebe yekünu bini geç: siği halde bu miktar (oOKasabad» mevcut ve okuma girmiş ocuğun beşte biri bile Mi Yalnız Kasabada çok yazık ki mi ri bir tek bina yoktur. Mektepler. şunun bunun evinde kira ile otur duğu gibi hükümet de binası olma- dığından belediyeye sığınmıştır. Geçen sene Kasabanın ucundu ve istasyon caddesi üzerinde taş tan büyücek bir ilk mektep binası- na başlanmışsa da talip bir mütz- ahhit bulunamadığından henüz ik- mal edilememiştir. Gözleri kapalı, koltuğun üs - i ağır oturuyor, sıcak! Akşamları daha erken çık- mağa, köye erken dönmeğe karar verdi. Orhanları, Mükerremleri a- rıyacaktı. Bedriyenin hiç olmazsa bahsini duyar avunurd Ne çare seviyordu. POSTACI Mükerrem Habibin Acıbadem- de Koşu yolundaki köşkünde kı- na gecesi, Merhum Habip Paşa Abdül - hamit zamanında nazırmış, köşk o vakit yapılmış, saray (gibi bir ina; bahçesi, korusu, bağı, her - şeyi mükemmel. İçerisi ağır ha - Ali, şoför Süleyman, Mustafa © di Mersinli ile Salhane arasındi İsmail Hakkının kamyonu Has8' na ait ve şoför Alinin idare ettiği kamyonun önüne geçmek istemif | fakat öndekinin sağa sola müte madıyen zıkzak yapı mpi) sadına nail olamamış, varkuvv eti le öndeki kamyona çarpıştır. me neticesinde yuvarlanmış, ye” de takla atmıştır. Şiddetli çarpışma sonunda kar" # 5 z m © 2. o © B E B İ- ei #3 8. <5 2 gp. o 5 wi G a oğlu Konyalı Mehmedin bii parçalanmış, ikisi de hal öl müşlerdir. z Gene kamyonda bulunan 1ş6" le Serif Ali oğlu Mustafa il oğlu Mehmet Ali ağır *” eğ iz az öğ hafif suret! te yaralanmışlardır. Cenazelerle ağır ka EN ir mir memleket ha: rılmış, yapılan ölenlerin defnine izin verilmiş, tah kikata zabıta ve adliye elkoymuf' tur. zi Iılarla, sadefli Şam işi möblelerl€ oyma abanoz tahtlar, Çin küp" leri, avizeler, yedi iklim, dört bw caktan toplanmış antikalar tık “| lim tıklım döşeli. Köşkün sahipl€| ri: Mükerremin ihtiyar annesi ablası, ger ve bir de şam gelin olan öksüz teyzezad ri Mükerremin ablası bu düğü "| nü bir gartlenparti tarzında tef tip etmişse de bütün plânları ak üst olmuştu. Çünkü büyük hi e direnmif efendi, incesaz. diy: Mükerrem elm ısrar etmif ocuklar Karagöz, yeni damat # hokkabaz dilemişti. e kit! se kırılmasın diye cümlenin âi ar3fi suna hizmet edildi, düğ oldu. — İki yüz kişi davet edil" miş, fakat dört yüz misafir g