18 Nisan 1935 Tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 5

18 Nisan 1935 tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“arkadaşı yı Kasisi, dani coptane eps keş- fotiler, ortalık Kara yola çıktılar. Ölen askerin leşini w: casus, karşıdan bir gölgenin “a - diğini görünce kayaların arkasi sinmişti. At üstü İspanyol zabiti tepedeki nöbetçi - nin yanına doğru gidiyordu. Zabit nöbetçi kulübesinin önü- ne yaklaşınca atının dizginlerin çekti ve nöbetçiye seslendi: — Uyuyor mi musun ?. — Hayır, böyle bir tepede bek - liyen askerin gözüne uyi girer mi?l.. — Pekâlâ... Vazifen: Daima gi kalmaktır.. Araplardan bi- ın geçtiğini görürsen, derhal diyer karakolları boru ile haber - dar simi unutma |.. — Başüstüne... ağı pi atının üni çevir- ağ löndü.. Ve enkei arasıda kaybol- ler arasından güçlü, ünü oynayan casus yüksek Seli gi in ken - dini zor tutuyol Birkaç adım eledi Kayalara “> ıslık öttürerek dolasmağa başla: Taşların ar mim saklanan kulübe- nin yanına geldiği zaman, ortalık ağarmağa baş Sabah oluyordu. Nöbetçi kulübesinde üç günlük yiyecek vardı. Anlaşılyordu ki ei ya nöbetçi üç gün bekliyor: İki tai sözleştiler.. eti çilik ye gören casus .. Öteki de sabahın alaca varisi içinde kayaların med arasından süzülerek tepeden ay - ıma | rarona gi yalarm arasından bulup getiririz. e kndaki elbiseyi tek - iydirir ve kulübenin önü- ne yatmırız.. — Fena akıl değil. Kimse de şüphelenmez.. Yarası yok.. Kendi kendine öldü sanırlar.. re aşkerin cesedini ili lübenin önüne çektiler.. kelle gibi, elbisesini sırtına e ve tepeden uzaklaştı - ei İki arkadaş İşbiliyeye “> , güneş epeyce yükselmiş - i. Şeyh Yusuf casusları Mm re bekliyordu.. Casuslar we gelir gelmez, hudutta gördüklerini ve yaptık - larını anlatılar: — Depoyu basmak ve boşalt - mak için büyük (kuvvete lüzum yoktur. İki yüz kişi bu işi yapma- ğa yeter. » Dediler.. Şeyh Yusuf See © gece sunu bo - lar, ertesi günü de İşbili - vel rel bir huruç hareketi yaparak mim üzerine yürüye - şe eme bir istatistik Zeynep Kâmil hastane- ven muvaffakıyetleri darın havası çok e Hi yerinde EE si o lan Zeynep si bir hayli değişikliklere eğe ve bu hayır müessesesi bir ka» palı kaldıktan Li Sihhiye | Bakan- lığının himmetile 1933 temmuzunda; n | ce Salmatomruk beri ni başlamıştı. Sertabipli- sed aym $ — KURUN 18 NİSAN 1035 —— Niyazi Ahmed Okan Edirnekapısını lleğiilimile.) ön- dan kısaca bah- elim. ğine bay Yakup Çelebi, harici hasta - g > fe lıklar şefliğine de operhiğilerimiiden , Tomruk kamusta şöyle tarif e bay Tevfik gibi, çalışkan ve çok de - | dilmektedir: ğerli doktorlarımız getirilmiştir. Şimdi bu iki doktora birer muavin “Ezmini salifede mücrimin a- yaklarına geçirdikleri delikli kü- ve bir de fahri tabip yardım etmekte| tük, mü tikçe faydasını Günl Nuri Bey, “Tomruk yal- emi ii i e e ta nız ayağıma değil bütün vücut s1- Ein bağ gz w iy .| gabilecek derecede oyuk kütüğe ait olan istatistik şı Kliniklerde b hasta: 1547, yakta bakılan: 21381, doğum Sileli « . ya mr 115, Mh muamelâtı; 3726, röntgenle edi 213, dirilik mi ve ültraviyo! Yukarıda ie rakamların bir sene- — ine isabet 6044, vaktile nüfu- yetm ran, sonra t üc aile fazlalığı yüzünden sayıları kırk bi Üsküdar halkına tak- bu e in hitimi ti cesine varılır ki bu vi Göokünr ve ida, re heyeti için iftihara değer. Vilâyet yollarının yapıl- mâsına başlandı Havalar düzeldiği için vilâyet yollarının yapılmasına yeniden başlatmıştır. Yollar beş senelik grama göre yapılmaktadır. Topkapı - Silivrikapı yolu üze- denir,, demektedir. tih (Bellini'nin eseri) Tomruk hakkında verilen iza- t şudur: Bir işkence âletidir. Tomruğa vurulan mücrimin yalnız ye dışarıda bırakılırdı. Zama: bu işkence âleti, “işkence elm ad olmuş ve tevkifhaneye ruk,, denmiştir.Tevkifhaneye vak- tile “Tomruk dairesi,, denirdi. zi rinde otuz kilometrelik İrini #aelası harrrlarmıetır. 'Ta zeltilmesi de ... Il şaat üç förmnda başlamıştır, Bütün 9 O gün Şeyh Ee Yusuf Vin yol 936 de bit berler | 5 ir Mel; general emilimi mezbahasında işken- ce görüyo: Araplar gren kurduğu iş - kencehaneye ha) ve ken - disine de iğ . eme Şeyh Yusuf Emir Mehmedin poryolların eline nasıl dünün 2 Li mir ievd ceğini biliyordu. in — ce ğ Demek Emir Said kardeşini tu- Ma a Mey z zağa düşürtecek kadar — alçaklık , e deposunun yoluna be Casus, bol aşma muştu.. Hi > görünmeden do 1 güç ve tehlikeli biri iş deği. ” Bütün yollar çalı - lıktan ibaretti. önünde en Arap casi daha fazla kalrağa lüzum görmi- yerek geri dönmüştü. » İki arkadaş ilk tepedeki nöbet - çi kulübesinin önünde konuşu - yorlardı: — Deponun yolunu bulduk. — O halde hemen dönelim. | 8 Şeyh Yusufa haber verelim.. Belki bu gece baskın yaparız. — Peki amma ben buradan ay - meye kontrol zabiti geçtiği 78“ yı kim verecek?. — gin in Boğduğumuz > göstermiş ve düşmana bu suretle i yardım etmişti Zaten o civaldan gelen bir ço- ban: — Emir Said İspanyollara satıl öğ söylenirken, Şeyh Yusuf bu sözleri işiderek çobanı yanıma çağırtmıştı.... Çoban duyduklarını şöyle lay zorda — Salina adlı bir prenses, Emir Edirnekapı - Rami lunda da irk bitmiş, na ie Seka - Yedikule yolu kâ- milen beton asfalt olarak yapıla- caktır, Tesviyesi yapılmış, taşları hazırlanmıştır. Bu sene zarfında tamamlanacaktır. ipad Büyükdere m yo- a da şose yapı çök - le dei, da rıhtım yapılmaktadır. Yol as. falt şose olarak yapılacaktır. Itepe - Kartal yolu da asfalt yapılmak üzere müteahhide ihale edilmiştir. 936 da bitecektir, Üsküdar - Beykoz, Paşabahçe yolunda da toprak de viyesi tamamlanmışt Yalova - Bursa ii İstan: an yeni güzergâh tayin edil. mektedir. Saidin kalbine girmiş.» Yakında | oi, haberleri, evleneceklermi$.. ye > Mamma Ib şartları bu ü ei aci el Na. 5 van Mere inçe pe: mi akyl e men hanında o yormuş! Sika TE tk Şeyh Yusuf ç ölen ise de me li an çıka- matı almez: rılmış ve tedavi için be düşmana lenemez.. Ben buna mâni olaca - ii Diye haykırdı., Akşam üstü sular (kararmcâ, gündüzden hazırladığı arkadaş - larınm başına geçti ve düşman de- polarının yolunu tuttu. (Devamı var) rrahpaşa hastanesine kaldırılmıştır. v TUTUŞAN YATAK— Byazıtta Kimyager dervispaşa sokağında rülmüş ve söndürülmüştür. YANAN ÇAMAŞIRLAR, — Aksarayda Çakırağa mahalleri. de kâtip Musliheddin sokağında Umumi hapishanenin kısa bir tarihini ie a İbrahim Zati bro- şüründe şunları kaydetmektedir : zamana kadar İstanbulda; ha- pishane olarak Topkapı sarayında “kapı aralığı,,; Sadrazam daire- sinde “Tom: ahriyede Tersa- ne zindanları hapishane vazifesi- ni görüyorlar 1295, 1296 oldı belediye reisliği yapmış (olan ve “Öküz Mehmet paşa,, diye an'lan Meh- met Arif paşa, Zaptiye müşki Mehmet paşanın hizmetinde Tom- ruk müdürü idi. Salva tomruk i ise, hapishanede ruk içinde ©'mayıp, başı boş olan mahkümiaı mi elma edil diği yerdir. Karagümrük © taraflarında ki Salmatomruk adının da burada böyle bir hapishane bulunduğun- dan verilmiş olması ihtimal da. Pilinde görülmektedir. MİHRİ MAH CAMİİ: u cami, Ayayorgi kilisesinin ? yade birinci Süleymanın kızı ve Rüstem paşanın karısı Mihri- Bakırköyünün isteği köy; yeniden fabrikalar açılmasına rağmen denizde iskele- ir. Bu yüzden ki etmektedir. Mevcut eski iskele tamir edilirse şimdilik ihtiyacın karşılanacağı ileri sürül- mektedir, Belediye bu isteği bu se- ne imkân bulursa yerine getirecek tir, 28/1 numaralı evde oturan Cemile ve | bir iş için, yaktığı ocağı söndür. meden çeşmeye gitmiş, bu sırada ocaktan sıçrayan kıvıldımlar etraf taki çamaşırları tutuşturmuştur.Ça maşların bir kısmı ii halde ateş söndürülmüştür. Tefrika No. —I NE al ve cıvarı mah sultan asal sultanı kaçağın yaptırılmış- Camiin iç avlusu on sekizinci yüzyılda yeniden yapıldı. (1310 - 1894) zelzelesinde oldukça harap olan cami (1326 - 1910) yılında tamir edildi. EDİRNEKAPISI Edirnekapısı denince, ilk akla gelen, İstanbulun fethidir. Başlı başına bir tarih olan bu mevzuu şimdilik bırakıp biraz Edirneka- pisı ahkkında erer verelim. Edirnekapısına eskiden Harsiya ri eray ki Harsiya kapısı de. sm beledi bulunan bir mezar- Şise muhtelif kurunlarda şeh- buradan hücum edilmiştir. 625 yılmda Avarlar buradan sal- dırmışlar, 1422 yılmda ikinci Mu- rat buraya bir top koydurmuştu. 1453 yılmda çetin bir o harpden sonra Fatih, buradan şehre girmiş- İstanbul fethinin büyüklüğünü Gama ifade etmektense bir salle anlatmak daha yerinde o- i Fa boğazda, Boğazkesen ka en, toplarına biletaş çıkara cede muazzam olan toplar yaptı. rıyordu. “Tunçdan yapılan bu toplar, on. iki kantar (600 kilogram) ağır- lığında taş gülle atmakta idi. Elli çift öküzün yerinden oynatabildi- Zi bu topu hareket ettirmek ve kullanmak için yedi yüz kişinin ayrılmış olduğunu yazan kitaplar vardır. Edirnede yapılan ilk atış tec rübesinde, koca şehirde kırılma- yan cam kalmamıştı. Bu top 453 yılı şubatında Edir- neden gelirken, elli çift öküz çe iyor, muvazeneyi temin etmek İ- çin de topun her iki tarafında iki- şer yüz adam yürüyo; Bundan başka topun geçeceği yolda elli a- rabacı, iki yüz kazmacı, önden gi - derek yolu temizlemekte idi. Edirnekapısından hücum edile- ceği günler, Yedikuleden Ayvan- saraya kadar sur dişi, çadırdan gö- m bir hale gelmiş bulunu- yor. ».. Yarın: Fatih Edirnekapısından İstanbula nasıl girdi, (Devamı var) Heyecanların ifadesi Dört gün evvel şehrimize ge- len Paris erir tecrübi ve ara; rofesörü Duma dün saat on an eme kon- ferans salonunda “heyecanların ifadesi,, mevzulu bir konferans vermiştir. Beş binden fazla dinle. yz Piyes konferans bir rmüş, konferansta Fransiz ekini üniversite Gari tale- nmuştur. be bulu ŞE EEE AŞAN 3 BİNME ISKARPİN ÇALARKEN, — Fenerde oturan sabıkalılardan den bir we iskarpin çalarken ya- kalanmıştı i j j

Bu sayıdan diğer sayfalar: