: Yazan* Niyazi Ahmed Okan Eyüp cam ii mimarisi, Nurucs İn benzetilmektedir. nun üç tarafında on iki sütunlu ve | on üç kubbeli revak camie bir sü- i tünlük vermektedir. amiin ilk yapılışı, yukarda an ç ğ ibi Ak Şemsettinin E (863 — şu ir si Eeledemişt sekiz yüz altmış üç salinde bu Camii Sutan Mehmet yaptı nev Fatihin yaptırmış ş old cami sonraları bir çok defalar değişik» liklere uğradı. 1000 — 1592) de Defterdar Ekmekçi zade Ahm t Paşa cami? bir çok ilâveler yaptı üeryilae Le madan cam kadar söktürdü, etrafındaki dükkânları da satın aldırarak yeniden yap - tırdı. Camiin yapılışına 1213 yapin başlandı. Muharremin yirmi beşin ci günü saat üç buçu kta temeli a- tıldr. Uzun Hasan Efendinin ne - zareti ile yirmi sekiz ayda bitiri - lerek (1215 — 1800) yılında na- maz kılındı. “Ayni yıl Eyüp türbesi yenilendi. Yesari ar yazdığı tarih tür- m ii bund. ii det tani edi Rl Ere (1236 — 1820) yılında bütün camilere mahye Dan fer- man edilince, Eyüp ca nareleri kısa olugendei ikişer şerefeli iki minara yapıldı. İki yıl sonra deniz tarafında olan mina- renin şerefesi ve bir kısmı yıldı - rımdan yıkıldı. Sonradan tekrar yaptırıldı. inan paşa harem şadırvanı önündeki kasrı, Darüs - saâde ağası Mustafa ağa, türbenin büyük kapısı önündeki sebili, Sul- tan Osma: Feruze Ha - avlusunun nın valdesi nı, barizgânbaşı İsmail efendi ha- rem avlusundaki muslukları yap - tırdılar ü| Tefrika No. il nasıl yapıldı ? Eyüp camii ve minareleri uzatıldıktan sonra yakılan mahya EYÜP TÜRBESİ ETRAFINDA MÜLÜ OLANLAR BABA YUSUF KARAHİSARI: Bayrami tarikatindendi. Beyazıt camiinde ilk defa cuma vâızı ol - muştu. Türbenin le kapısı bien gömülüd ÜEYYET ZADE ABDUR - RAHMAN EFENDİ: “Füzelâyı - dihirden,, diye anılan Abdurrah - man efendi kazaskerdi. (922 — 1516) da SD EFDAL ZADE: (908 — 1502) de adi rin e HATİP Z — 1495) de ayni yere göm HASAN SA AMSUNEZ. Tatanbal kadısı pe (891 — 1486) da gö - mülmü; ABDÜL VELİ EFENDİ: Kadı idi, (963 — 1555) de gömülmüş- tür. MİHRİŞAH: Üçüncü Selimin valdesidir. Mihrişah Eyüpte Eyüp mahkemesi, Humbaracı kışlası, Hatice ea a Sultan da burada ülüdür. BİZANS KURUNUNDA EYÜP köprü bu lunuyordu. Sütl köprüden geçiliyordu İçte bu öprü ve kilisenin bu - lunması, Eyüp semtin? Bizans ku rununda ir sgk yerdi- riyordu. Eyübe yakın, hatt erde bulu Eyüp örter bir Y: nan Anarkirlerin kilisesi, İstan - bulun uzak yerlerinden Ziyaretçi n dul kadınların okunm bebeği mahalle müezzinini odalarına aldıklarını işitirdik ya. Bu ne ise gizli, kapaklı olur. Fa - kat Japon kadınları ibadet eder gibi sefahet ederler. Bu eğlencelerin tafsilâtını sıra- e anlatırım. Maksada ge- leyim. Bu s9 ti ki ne olursa olsun, eyle meka korkar oldum. Bizim birinci kaptan da benim gibi bekârdı. O ab benden çok zmiş, görmüş bir adam olduğu gezmi için fikirleri hep örgüye, tecrü - dın, erkek ve aile münasebetleri ne dair bir çok sie okumuş, o merak bana da Bu Uzak Şark Eelkeğibli8 sonra büsbütün başka adam ol - ii Dünyayı başka türlü görme- ğe başladım. Seyahat insanı çok ddiiriyel kmet Kaptan yerinden kalk- tı. Raflardaki bir sıra kitabı gös- terdi: — Bunları hep o seyahatimden onra okudum, Kadın niçin bir evk ve sefahet aleti oluyor. Er - kek niçin kadını keyfine göre dü- m ki kadın şünüyor. Eski ne halde idi. Aile ve © dava - ları ne zamandanberi kikleşti.. Bütün bunları bir de felsefe ve ta- rih tarafından gözden geçi irdim. Fikrim allak bullak oldu. Düşün felse- ki denizci bir adam tarihçi, bulan bir kilse idi. Bu kiliseyi ku- rununda mütebehhir diye anılan Pavlin adlı bir muallim yaptırmış- tı. Kilise sonradan Jüstinyanos ta- rafından yenilendi. Jüstinyanos, tehlikeli bir hastalığa yakalan - mıştı, Uzun müddet kendisini kutraracak deva aradı. Hastalık - tan kurtulursa kiliseyi yeniliyece- kiliseyi yaptı. Bu va: hemmiyetini ve kutsiyetini bütün arttırmış oldu. Prokopis adlı bir tarihçi bu ki- liseyi şöyle tarif etmektedir: “Ha- liç cihetinden bu kiliseye giden - ler, onu, karşılarında ayrıca bir tepe (Akropol) gibi bulurlar,,, Kilisenin tarihteki mevkii bu - nunla kalmıyor. Haçlılar muhare- besinde Kudüsün kurtarılması için giden Prens Boenmond liseyi ikametgâh olarak kullan » mıştı, Bunun için kiliseye “Fran- li şatosu,, da deni miştir. kiliseleri, Bulgarlar İstanbu- Tu ill yıkmışlai Fatih i büs - > rd. tanbulu ( fethettikten miini yaptırırken bu H tâ kilise taşlarından camie kullanıldığı tarihi Kiraya arasındadır. (Sonu y sl BIR CEVAP PRE ektup sahibine: Osmanlı Türkleri kununu baş tan sona kadar yazan > çok ta- rihler vardr. Tacüttevarih 699 dan Birinci Selimin ölümüne ka - dar, Peçeyi, Kanuniden İbrahim kurununa kadar Yazar. Bundan sonra 1000 den 1070 senesine ka- dar Naimâ, 1071 den 1134 e ka - dar Raşit, 1135 den 1141 e kadar Küçük Çelebi zade (Asım, 1143 feci oluyor. Yahut olmağa özeni. yor, Onun tesir altında kalmama. sına imkân var mr. Ben de gördük- lerimden ve okuduklarımdan öyle kuşkulandım ki kadın artık benim için bir hayat arkadaşı olmaktan çıktı, Ne o, si neden açtın. Hayret mi ettin Güldüm Müthiş bir fikir Kaptan. Ka- inle duymasın ye Wi uymasınlar diy pen kendimi buraya kli — Ne yazık ki burada bile en yakın komşun ve en iyi arkadaşm genç bir kız. Hikmet Kaptanın. kırçıl başı Denize bakıyordu. Fakat bana öyle geldi ki kafasındaki ağır düşüncenin 1 — KURUN 3 NİSAN 1938 1935 | Kadınlar Birliği Kongrede bulunmak için murahhas- İar şehrimize gelmeğe başladılar Uluslararası Kadınlar Birliği Reisi “Beyaz kitap,, yüzünden silâhsızlanma n on sekizinde şehrimizde toplanacak olan Uluslararası ka - dınlar birliği kongresi murahhas - ları gelmeğe başlamıştır. Birlik ikinci başkan vekili Ba - yan Adel Şrayber dün şehrimize ra oteline inmiştir. Bayan Şrayber, Türk Kadınla birliği mümessilleri (o tarafından karşılanmıştır.. öğrendiğimize göre, yine ulus- lararası kadınlar birliği mensup - larından, Fransanın Milletler Ce- miyeti murahhası Bayan Malater lerde şehrimize gelmiş olan bayan Roza Manus ve Amerika murah - hası bayan Fast on yedisinde bu- rada bulunacaklardır. Mısırdan elli kadın murahhas, Yugoslavyadan 17, Bulgaristan - dan yine elli bayan şehrimize ge - leceklerdir. Uluslar arası kadınlar birliği i kinci başkan vekili bayan Şray - ber İz demiştir ki: “— Türkiye bugün bütün dün- yanın dikkatini çekmiştir. Bu iti - barla Türk mekteplerile, Türkiye- de kadinirk hayatını tetkik edece- gim. Türk kadın saylavlarile te - mas etmek üzere Ankaraya — - mek istiyorum. Soma Fransa İsviçre gazetelerinde görüşlerim üzerine makaleler yazacağım. Fa- kat bu işi o kadar kolay bulmadı- ğım m tetkiklerimin esaslı lo - masını temin yolunda kon ngreden ona da İstanbulda kalmak niye - kinder “odyrle Türk kadınınm muh- telif siyasi rejimler altındaki vazi» yeti hakkında münakaşalar yapa- cağız. Birliğimizin en büyük pren- sipi millet ve mezhep gözetmeksi- zin bütün kadınlara hürmettir, Bu yüzden bütün dünya kadınları a - rasında samimi bir teşriki mesai vücude getirmeğe muvaffak olu - yoruz. Milletler cemiyeti toplan- Seliybe ayın on dördünde, geçen- konferansından çekildi Bayan 'Adel tr halinde iken, a gelen kadmlar için ora > vakkat bir büro açmaktayız. n ba- yan Gur Milletler eniyi ileu- husran kadınlar ımda irtibatı muhafazaya memur- dr Birliğimiz sulhve silâhsızlan- ma işleri için çok çalışmıştır. Bun- a sonra da çalışaca Esasen reisimiz silâhsızlanma konferan - ei İngiliz murahhası olarak bulunmaktaydı.,, # # an KAYİP bahsettiği ve silâhsızlanma konferansı İngiliz murahhaslığında ğunu baş iği uluslararası iri bir liği reisi bayan Eşbi bundan bir ay ze gelmişti. İngiliz Başvekili Bay Makdonald'ın, İngilterenin müda- faa Keen RMA istihdaf eden retmesinden sonr rensipine muhalif bularak silâh - sızlanma konferansı İngiliz mu - rahhaslığından istifa etmiş ve is - tifası kabul edilmiştir. Ayın on sekizinde toplancak olan kadınlar on ikinci “Uluslararası kongresi,, dir. az Kitap,,ı neş- hareketi sebrimizde kongresi, edeni den 1156 ya kadar Suphi, 1157 den 1165 e kadar Azi, 1166 dan 1188 e kadar Vasıf, 1189 dan 1241 e kadar Cevdet, 1241 den 1285 e kadâr Lütfi tarihleri yazarlar. ı tarihleri elde ederseniz bü - tün vukuatı takip edebilirsiniz. gözlerine vereceği durğunluğu giz tim. Zaten şüpheler biribirine ek- leniyordu. Onu kendi gidişine bı- rakmak daha doğru olacaktı. O. nu ürkütmeğe lüzum yo Anladım ki bu lâkırdı onu dü. şündürmüştür. Başı (o bir zaman böyle çevrik kaldı. Sonra ayni va- ziyette inekleri kımıldadı: üfer iyi bir kızdır. Onun kada o kadar samimidir ki! 'minatı ie neden lü- zum hissediyordu bilmi ten bu bahsi “eğişürmek istiyor» m. Ben za- — Şu ha e ilen seyaha- tinden sonra bu kitaplar da fikir. lerinizi değiştirdi. Şunları ben de okumak isterim. Musiki hocası aranıyor Mudariya Halkevi için Bando ve Caz ç ve doğ rudan doğruya Mudanya Halkevine r. bildirmeleri ilân olunu Hikmet Kaptan ayağa kalktı. Raftan çektiği bir kitabın yaprak- larını karıştırdı: Bu ingilizcedir. Fakat fran- sizcaya tercüme edildiğinide biliyo pan âlimlerin isimlerini vereyim. | Sen dilediklerini bul, oku. ! Ve gülerek ilâve etti: — Fakat bu iyi şey değil, sen | gençsin. Sevecek, evlenecek çağ dasm. Bu yaşta iken böyle eserlari okumak tehlikelidir. 7 — Oh, hiç merak etme Kaptan, dedim, Bende o kabiliyet yok. İ Hayretle yüzüme baktı: ğ — Neden? Ne kabiliyeti yok! | — Sevmek kabiliyeti, | (Sonu yarın) |