Nakış iş iz dibi bağlı kalan bir hayır ve şef- Si ıdır. cemiyetin (San'at e? bu Merin doğurduğu bir me San' at evi çok eski bir müesse- sedir, ii san'at çel FL etti- İ > bana izahat veren alâ- a. rların müessesenin vaziyeti Salışma sistemi üzerinde iki hü noktai nazar taşıdıklarını sin Bunlaşdan bir kısmı şöy- ei e ve kadınlara fazla geçim te- İn etmek lâz i yçiğer kısmın noktai nazarı ise > San'at evi, harpde şehit — Avril, ik doğ fs ak doğru eti ği 1 değildir. Yapılan ©r pahalıdır, fakat san'at kıy- rdır, Bu iki düşüncenin hangisi da- . Bunu bulrhayı ve icap ene onlara ım da san'at evini gezelim. kaş lâliahmer Cemiyetinin orta n bir hademe, Ya, ğ Sİ bir. salonda. ii yeşil e, Örtülü uz; masa duru- Ece iKanarlarda vitrinli dolaplar.. İ işlemeli çay takımları, bü- ü İs büzük masa örtüleri, ipekli Hilâllahmer İstanbul merkezi binası bluzlar, eşarplar, e) aşlah- 'ıma bakınıyorum. » Ba- görtül di kadmcağız et- im mi Bu hal bir min- val böyle devam etti, Nihayet, o konuştu: — Ne arzu ediyorsunuz, vi takımı mı, blüz mü, mendil mi — Hayır, dedim bin müdürünü... Satıcı bayan: a, ben sizi alıcı sanmış- Ri diye k 1sa bir hayret feryadı kopararak silosise çıkardı, ka- Bir merdi- pıyı er kilitledi. venden ıktık... Camekânlı bir kapa Me bir sofaya gir- p ve ma e im çları Kd iğnelerini ön - e e, le kumaşa batırıp çıkarıyorlar. Müessesenin terbiyeli, kiba ' bir müdiresi var: Bayan Seniye... Bir taraftan genç işçi kızların iş- lerini kontrol ediyor, bir taraftan hesap, kitapla uğraşıyor. Bana yeni bitmiş bir. çay takı- mı gösteriyorlar. Örtü, on iki ki- işlerimizi koruyan “N bir san'at Evi “Kadın; ince işlemeli, zarif bir eşarpı da ayırınca adamın tahammülü kalmadı!,, Hilâliahmer Cemiyeti, Mm > yaralanan! gergef işliyen bir Bayan. şilik bir masaya göre hazırlanmış; lenmiş... Altları üstleri bir... Birli uyan kibar renklerle ya- URKALEM4 aklından çıkarma YERLİ MİN Yİ FABRİKASI: İstanbul, Ayvansaray, vapur iskelesi caddesi. TOPTAN SATIŞ Yeri: Sirkeci, Mühürdar Zade Han No 1-2 LTD. ŞİRKETİ Tel. 21711 pılmış olan bu nakşı uzaktan fev- kalâde güzel bir çiçek bahçesi manzarası veriyor: an Seniye anlatıy: işçimiz tiki telif ellerden geçerse bozuluyor. Bunun işlenmesine kırk lira ver- dik. Kumaş ve ipeği de hayli tut- tu, Gr Keen etikete bakıyorum Müdire imi. devam edi- yor: — Yurdun eğ ve Gaia nooonaaonoouaodan EL ii ELMA Tenviratmız için en birinci nevi lâmba kullanı | NN Lü gigi g a andan yani paradan tasarru! BA kazik hem de cere- f edersiniz. ki sergilerin çoğ ruz. Avrupa, Ço ve Mez dan bir çok siparişler alıyoruz. ürkiye umumi mümeşs İstanbul limanına gelen seyya HELİOS OMÜESSESATI mea İSTANBUL vapurlarına da giderek mlirlei nDomDoodododDdoadd d0oddodDuauoddo0dodDD0 5) ddaoddodddaddaoannddu0d0 Philips Lâmbaları dgogana0oododdadodonDdoı da küçük sergiler vii ve satış| yapıyoruz. İşçilerimiz, muhacir- ler, şehit anaları, ee karrları- dır, İçlerinde Balkan harbinden beri müessesemize iş yapanlar vardır. Bunların bir kısmı işlerini evlerinde yaparlar, bir kısmı da evimizde barımarak çalışırlar. urken sarı yalin le geldi.,, ie haber verdi. Hep beraber aşağıdaki sergi salonuna indik, Y. ratlı, iri yarı, zayıf, bodur, şişman, güzel, çirkin, muhtelif şekil su- şamailde bir çok seyyah doldu rmuştu. Kısaboylu, IzI yanaklı tercüman, yetmiş iki dil- Biz kon benizli, ! başörtülü satıcı bayan koşa ko: şa | geldi: | : “Seyyahlar | di HALK ala saçları dökülenlere e > m İngiliz Kanzuk Eczanesi Mustahzaratmdan Saç Ekdsiri den yüksek sesle konuşulan bir yerde sesini işittiremiyordu. Ni- hayet vitrinler açıldı. Herkes bir şey beğeniyor, fiyatını öğrenince, | kendi paralarma göre maliyetini hesap ediyor, ondan sonra da alış verişe girişiyorlardı. Herkes bir şey aldı. Fakat seyyahların ara- sında bir Alman karı kocanın hali görülecek şeydi... Zevce anlaşılan böyle ince işlere meraklı olduğu kadar kocasının ep lâkayı bir kadın... Mümkün olsaydı ser- Komojen Kanzuk Saçların dökülmesine ve kepek” olur. lenmesine mani Komojen saçların köklerini mey ve besler. Komojen Kanzuk saç eksiri maruf amel ıtrıyat mağa- zalarında bulunu *pek iyi şeyler söylemiyordu. Ka- dının bunlara aldırdığı yok... Ga- yet ince nakışlı, zarif bir eşarpı da kemali meserretle ayırıverdi. Zevç artık tahammül edemedi; kırk iki- lik bir top gibi: — Mayn'got (almam) diye gür- ledi ve bir. on liralık daha verdik- yy yg yyl Af, Karahisar Madensuyu e bütün anilari kucaklayıp idecekti, Bir maşlâh, arkasından | bir blüz, daha sonra bir çay sofra | takımı, daha sonra bir sürü ipek ten sonra sevgili piposunu bile masanın üzerinde unutarak salon- dan fırladı, pitti... 11 Ayyy yy yy yy İhsan Arif Gökmen e o Kanı tasfiye eder.