ile a evinde, erkek da. ye söze şöyle başladı: öl ka Asılsm, güzelim?, wİ yp Söze şöyle giriştir iğ ağam, mıyım?.. Ayol, nasıl vi eng ğe ormaya ne hacet! Ev. e aha birkaç saat önce çıktı - d Yor” bunu bilmen lâzım ge - ise iğ > bana dair yanlış e İy, “mi uçurdular? at - ge | Çtİtfilan diye?, se bu lâkırdı bombardı- ve Tik, nda yutkundu, öksür. MİN 0, sordu: SW 92. Sen misin öksüren?. Zn hayır,.. di — çe kuşkuları nrg gn galiba? Kim Hiç © kimse, güzelim, hiç s4 Öksüren ! den çıkarken hiç öksür - > a ii a ök- e y Yatan, Siz ? > Yanı bir profesör, ders veri - Kürsüye yerleşmiş, boyuna : dimağı yorucu çetin me- anlata anlata bitiremiyor- İk '. hk, »ö,,iden birinin höngürlediği- f m im el K i Ni benli bir la erode arkadaşının © yanm başma yastık ola- da oturan | Y le e ği ! Ne şakacı şeysin re Öök - sürüğe tutulmak !. Canım, öksürük de mut'aka hastalanmakla gel - mez, ya! İnsanın boğazı gıcıklanı- verir, sonra.. — Peki, peki!.. Şimdi lâfı uzat- ma da bana neden telefon ettiğini anlat! Ha,. önce, tabii nasıl olduğunu sormak istedim.. — Evet, evden çıkalı daha bir kaç saat olduğu halde!. Ne can - dan alâka! — Bu sözün doğru!. Seni can- candan un. Mersi!. Lâkin, bana öyle geliyor, ki bu sözlerin candan değil, heye- candan!.. — Hüsnütefsirden sonra he - en üst katından kolları arasin. basamakla, sur Zem kulağı, ağına Tek Giy! gelirsiniz. değil m ama söz Bir İngiliz karikatürü. Yakışıklı “tfaiye neferi, gi ti a almış, du Tuna iniyor. rim kadın, kendisini alevler hand kurtaran ce - şu sözleri fısıldıyor: r yn değil mi?. Ne e yi telefon etsem, derhal erin üzel kadını yanan apart una tutuna iğreti merdivcn men de su'tefsir hazır!.. — Hadi, hadi!.. Asıl sebebi an- lat!. Koca, daha bir hayli sapa söz ollarından yürüyerek, nihayet a- sıl maksadma geldi. O gece, ken - disile büyük bir ticaret işi olan mühim bir zat; kendisini yemeğe davet etmişti de.. gitmemek ayıp olacaktı. Hem ayıp, hem de işi bo- zab'lecek bir hareket!.. Gerçi, ca- a: hiç mi hiç gitmek istemiyor, bir an evvel evine, güzel karıcığının anma dö: istiyordu, ama ne yapsm? İş bu! Anlaşıldı, anlaşıldı. Gene eski urt nl Fakat, bunu gece ya- düğün zaman da anla- tabilirdin. "Telefon parasına ya - zık'. Eve leşi; m seni gö- Bir karnaval ge: mpi Mm Horarda erkek, baloda inde maskeli La- yl çi re.. z j ©sör, kızdı. Kürsüden me- — Fakat, güzelim! ” seslendi: Li — Dur, aklıma bir e çi ia ed ideceğim g yek alacağınıza, uyuyan Bu ona inme kararm bil - he | y “izi uyandırmız! yg Yayan arkadaşı, hiç istifi - ” kler profesör, onu u - Nba dirilişinden yarım saat sonra, ko- ca, telefonla karısına şu haberi | nun karısıdır. Ben de, öteki kocasının dostuyum! ocu Joğrusunu söyleyin ana!. Siz kimsiniz ir? — Öteki kadın, senin karının dostu: kadının Uslanmamış Sabıkası dolu bir yankesici, günün birinde gene çok sabıkalı meslektaşlarmdan biriyle buluş- tu. Meslektaşı ona sordu: — Ey anlat bakalım. İşler es - kisi gibi yolunda mı? Şu cevabı aldı: — Ben, altı aydır £ kimseyi çarpmadım, kimsenin cebinden bir şey aşırmadım! Öteki, bir kahkaha attı; meslektaş, atma! Sende tövbekâ r olacak göz yok! Ne sende, ne de bende! Malüm a, biz biribirimizi iyi tanırız! — Ben, sana tövbekâr oldum, dedim mi! — Şu halde nasıl oldu da?. biri, şöyle izah edi - Kadınlardan biri, şöyle izah cı ii bildirdi: alaesef ikimiz de gidemi - | yeceğiz. Çünkü herifle pazarlık sı- | rasında kavga ettik. Mukaveleyi —M Doğrulukla ?! Bir alım, satım işinde, iki ta - raftan biri doğruluktan dem vu- 5 ta, n değilim, sizsiniz. Yap - gi” Ni bir ; işi ben bozamam. Eğer pit KB uyan ırmak s'ze düşer! imzalıyamıyor. Yemeği evde bera- ber yeriz, güzelim! geçiren mirasyedi, sabah kahvealtısını ge- iğ rm amlar in ge, Br - olmadan, göremem! ee ira karşı şu cevabı veriyor: 1, tevazu gösteriyorsunuz. Uykunuz gelince, vee be « kendiniz kapa dığınızı unutuyorsunuz! ca, gerinerek esnedi: tim. Bu ba"'ste tamam'le hak'ısın, karıcığım. Derhal gidip seni sigor- ireyi ruyordu. Göğsünü şişire şişire şöy- le söylüyordu — Ben, daha çocukken doğru - luğa nişanlanmışım. Beşikteki bu nşanlanma, gençliğimde evlenme ile neticelendi. Senelerce karı, ko- ca olduk, Bir yastığa baş koyduk! a inanmayan kar Pa DER ai payıma bir sual 80; inka an ne zaman Ebe : knk ee Hayat Sigortası ! ıkoca arasında kavga çık - — Seni tembel seni!. Ben olma- sam, sana kim bakacak?. Nasıl ğe- iç nereden para bulup da Bunun bugünü varsa, yarını da var. Bugünden yarını düşün! Hem tembel, hem de yüzsüz ko- — Bak, bunu hiç düşünmemiş- Sabıkası dolu yankesici, izah önce, bir adi sik, iltihablandı. Bu suretle a aydır iş işliyemedim. Hâlâ da lışamıyorum. Baksana MET a - -! Sarsılan ! Zelzeleden bahs açılmıştı. Mar. mara adasına hiç g'tmediği halde, o sırada orada bulunduğunu iddia eden bir palavracı, güya gördük - lerini anlatıyordu. Bir aralık, dinliyenlerden biri sordu: — Herhalde çok korkmuşsunuz BABA m — 0 — OĞUL Muallim, çocuğun annesine rastlayınca, şikâyete başladı: 'uğunuz, pek haşarı! Ele, ğmıyor, Nasihat ettim. tek o ettim, faydasız kaldı. Ne der - se çalışıyor, ne de uslu oturuyor. Hiç Lir muallim, temk:l talebeden hoşlanmaz, ama bu çocuğun haşa- rılıktan vaz geçip yalnız tembel ea ne ne e bin kere tercih ederi Kadın, muallime Di verdi: — Öyledir, öyle!. Ben de evde m un, başımı dinliyerek ge- çirmek! Yoksa nz kr ded MAZ olmıyacağı, beni e ma « şer vE im, şikâyelini annenin bu suretle karşılayışına öfkelendi: — Siz, dedi, bana çocuğun ba- basmı gönderin, yarın, mektepte »ekliyorum! Kendini tutamayıp bir kahka « ha atan kadından şu cevabı aldı: Oğlumu yola getiremediği - nize göre, kocamla hiç mi hiç ba « şa ie ma Babası, oğlundan Haha başarıdır! Bir Şartla!. “Sirk,, de bir arslanla mürebbi- si olan kadın, hünerlerini gösteri - kadın, aslanı çağırdı, dudakları a- — Bu da likanlı, alımlı kadının işitebileceği derecede yüksek bir sesle, şöyle söyledi: Arslanla ağız ağıza geldiler. Bir an sonra, şeker, kadının yi arslanın ağ geçmişti rasındaki şekeri e emretti. ağzımızdan, ben arslandan (daha meharetle alabilirim. K kırbaç şaklatıp, cevab — Sonra işine ağzımızdan ar$- vermeniz — şartiyle, teklifinizi kabule hazırım!. dur. Çok sarsıldığınıza göre.. Palavracı adam, şöyle dedi: — Yok, yok!.. Pek o kadar de- — Ben, yerimden oynamadım. Belki şöyle sağa sola yalpa vur- muşumdur, ama.. Sonra düşündü ve ilâve etti; — Herhalde, yer, benden çok sarsıldı! — Mü sand» ederseniz. size yardım «deyim. ii ayaklarındaki patenleri çıkarayım. Zaten onlar benim malımdır. Kendisine iğreti buzünlük vermistim? yorlardı. Numaralardan birisinde