bir kaçırış sahnesi! # Eski — Yeni hi Kıymetli tablolar satan bir ko- e misyoncu birdenbire zenginl © birad ir tanesini tav - © © —işte size, çok eski bir tablo! — Aldanıyorsunuz, azizim, be - oni beğendiğim bir tabloyu satın a- “ Jamıyacak kadar fakir mi zanne - * diyorsunu: uz? Hat boyunda bir köşk satın a - lan Fahri, yaşlıca bir adamdır. Se nelerce çalışmış çabalamış, ka - Pam parayı zarla harcamış, un mühim bir kısmı iriktir- he sisli para, yer köşk tm almasına bol bol yetecek ka dardı. Fahri de işte bir köşk satın aldı, artık orada başını dinlemeğe karar verdi. Köşkü satın aldıktan sonra ar - tan para, kendisini geçindirmeğe yetiyordu. Bekâr bir adamdı. Ya- şı ipe > bir adamın ne masrafı Hele bu adam, Fahri vii yi e ya uslu bir adam olursa! Kaldı ki, köşkün bir tarafını hiç değilse vazları ki- raya vermek mümkündü. Bu da kendisine az, çok para getirirdi el- bette! Bu vaziyete göre, Fahri, isini 1. 1 tri 1 | rm bir Amerikalı yıldızla 2 ii kadar kaç defa evlenip bayandı? Alte del ara mı, yoksa yedi defa mı? Yad hususi kâtibini göstererek, gz cenabı veriyor: ör / uğraşı bacı ile konuşmak, kâfi gelmiyor- du. Bu semtin ya huyundan, ya su yundan olsa gerek, taşmalı aradan aylar geçtiği hn tek komşu ka- muş demekti. Ancak, satın aldığı köske yerlesince, bir eksikliğin farkma vardı. Konu a eksik liğinin! Tenha bir semtte yapyal- mişti, Kendisinden daha vaslı o - lan asçı kadınla, emektar Zerafet Girdiği her minimini ot. — ee bir şey ai almadan mı gideceğiz?. omobili alalım. iği mağazadan mutlaka bir şey satın almağa alışkın e» otomobil sergisinden çıkmak üzere iken, kocasına şöy- Hiç olmazsa Asık vii iy derken, kızın — Kız, M Dün kendi takma y de ge — l i — Siz bir meleksiniz, dikensiz bir gülsünüz, kusursuz güzel. içerden bağırıyo! imbülmie diye kei, w #akmiışsın. Bu, ne dikkatsizlik er eşe sıkan bu hale bir çare dü” benimsedi. lilerinin önce kendisini ziyaret et- meleri, “Allah mübarek le güle oturun!,, demeğe gelmele- ri yakışık alırdı, hattâ icap eder - di, ama ne yapsın?.. Dağ yürüme 1 ! yi ! Fahri, oturdu, karşı köşkte J ektul doktora gönderdi. Biraz sonra da vi ne kargacık burgacık yazı idi ... Stenoğrafi gibi bir şey! Hü - N , yazıyı söküp yazılanı anla - manm imkânı yoktu. — Zerafet, doktor sana ağız - « Ben kapınm onunda bel dım, durdum! Bir an sonra, Fahrinin başının içinde bir şemşek çaktı. Eczacıla- rın doktorların arını okuyi bileceklerini hatırlamıstı. Öyleya, yüzlerce reçete okuya okuya, on - lar, bu işe tamamile alışmışlardı. Eczacı doktor y mütehassısı!... du. Eczacı e ki olacak, ki suratı da pek asık » | Doktorun kenarı damgalı kâ - zl hızla çekip aldı. Hışımla şöyle bir gözden geçirdi. Mırmır etsin, gü | niz bir şeyler mırıldandı, kırmızı per- de ile örtülü iç tarafa geçip, göz- den Bekle, bekle! Fahri, bir saat kadar bekledi. Nihayet ie ya çıkan eczacı, elinde ilâç şişesi- ni sarıp sarmalayıp mühürlediği mektupla beraber Fahriye uzattı ve şöyle dedi: — Yüz seksen kuruş vereceksi- ! Fahri, o gün bu gündür hasta - İanmamak için elinden geleni ya- pıyor. Çünkü, kendisine bakacak doktorun vereceği reçeteyi yapa - cak eczacının ilâcını içmeğe cesa- reti kalmadı! Nasıl kalsm?.. Komşu dokto « a o zamandanbe: — Artık edeyim mi?. nişanlanmaya karar vermissi: Müstakbel Nd böyle biz > her halde... Tebrik — Dur, anne, acele etme! Pasaportunu e yeni bitirdim. Şimdi çek defterine bakıyorum. . sonra ie de pasaportunu eline veririm! Yanlışlık rekoru Bir genç yazıcı yazdığı romanı ediplerden birine ya — Size yalvarırım, - okuyunuz, içinde sellere rast gelirseniz şu balmumundan o bir parça yapıştırınız. Edip romanı ve gencin verdiği balmumuyu aldı. £ İki gün sonra, e balmumuya sarılmış oldu - ğu halde gönderdi.. Çocuk ve nezaket Bir eve, ziyarete giden yaşlı bir adam, bahçede gördüğü evsahibi- nin küçük çocuğunu omuzları üze- rine alarak zıplatmağa başlar: — Hop, hop! Nasıl böyle zıpla- yarak oynamak hoşuna gider mi? — Tabii efendim, bir eşeğe bin- miş gibi oluyorum. Cambazlar, sarp bir yerdent dağ çiçeği koparmak isterlerse! j