Siyasi Güneş Nereden Doğacak Karanlık; her taraf karanlık… Garbın siyah bulutları arasında gurub eden -belki de uful eden- sulh ve sa'adet güneşi.. Seneler geçdi de hala doğmuyor.. Bugün müşkil ve mütereddid adımlarla kat'-ı merahil etmek isteyen sulh ve selamet düşünceleri her hatvede bir mani'a bir haile tesadüf iderek irkiliyor, kalıyor. Daha doğrusu sözler sakalı geçmiyor. Zulüm ve istibdad hükümlerini yıkmak, mahvetmek, cihana, beşeriyete, sa'adet ve rahat bahşetmek için dünyanın her tarafında başlayan milletler hareketi şübhe yok ki nail-i muvaffakiyet olacakdır. Fakat bu ne zaman?.. Bu hareketler önünde de şübhe itmeyelim ki hailler, engeller var. Binaenaleyh buna zaman tayin etmek doğru olamaz, şu kadar diyebiliriz ki milletler sulhu Avrupa sulhundan evvel olacakdır. Garb efkarı dünyaya verilecek şekillerle uğraşırken müttefikleri miras-ı galibiyetlerini –sözde- taksim etmek emeliyle karanlıklarda didinirken; şarkın, saf ve samimi ufuklarında ümitlerle mai bir şafak belirmekdedir. İşte Rusya içlerinden alınan haberler bu fikri te'yid etmekdedir… Bolşeviklik harekatının önüne geçmek için sarf idilen emeller, heder oluyor, Denikin (Anton Denikin) ordusunun tamamen mağlubiyeti tahakkuk etmiş demekdir. Şu hal karşısında Avrupa'nın aldığı ve alacağı vaziyet ne olacaktır, İngiltere ve Fransa'nın en benam gazeteleri bile Rusya idaresi hakkında artık başka vaziyet almak zamanının hulul ettiğini i'tiraf etmekdedir. Bütün milletleri bir zincir-i vahdetle bağlamak isti'dadını gösteren Bolşevizm harekatı artık dünyayı korkutmuştur. Bütün Rusya'yı, Almanya'yı, Macaristan'ı, hatta Bulgaristan'ı istila eden bu milli harekatın Fransa ve İngiltere'yi de hüküm ve ita'atına alacağını cereyan göstermekdedir. Bu harekat karşısında kendi memleketlerini müdafa'a etmek lüzumunu hiss itmesi lazım gelen galib zümre mütefekkiresinin hala tevsi'-i istila ve isti'dad-ı amali etrafında uçuyor, hala zulüm ve i'tisaf yolunda kan dökmekten vaz geçmiyorlar.. İngiltere'nin en ağır başlı gazetesi olan Times –ki hakikati herkesden evvel müdrik olması lazımdır- hala Türkiye'nin taksiminden, Türklerin Avrupa'dan ihracından pek garazkarane bir suretde bahsediyor.. Filhakika Fransa efkarından lehimizde bir cereyan hiss edilmekdedir. Lakin bunu da vukuat bilfiil tekzib idiyor, Fransızlar'ın o medeni milletin nüfuzu altında olan her tarafda Müslüman kanı dökülmekdedir. Adana'dan o sevgili yurdumuzdan ciğerlerimize kadar uzanan kanlı el, kanlı kuvvet Fransa nükud ve kuvvetine istinad idiyor, biz, Müslümanlar hakkında yapılan bu fecayi' ve mezalimi Fransa medeniyetine yakıştıramazken, binaenaleyh işettiğimiz haberlere inanmak isterken her gün yeni bir hadise ile bir cinai iğfal te'yid etmekdedir. Merguş ve civarında yapılan gayr-ı insani hareketleri tarih kaydetmeye ar idecekdir. İşte bizim ve bizim gibi mağlub milletlerin hakkında ittihaz ve tatbik idilen ve yirminci asrın medeniyetine yakışmayan, celladane siyasettir ki dünyadan sulh ve salah ümitini kaldırmış ve milletleri yeni bir devreye, yeni bir inkılab-ı umumiye i'male etmiştir. Diğer bir makalemizde de işaret ettiğimiz vech ile Avrupa siyasetinin bugünkü tutduğu yol bir ta'vik ve te'hir yoludur. İşi uzatmak, emrivakiler icad etmek bu köhne siyasetin yegane medar ve istinadgahıdır. Şunu da unutmamak lazımdır ki: Avrupa siyasetinin bu muvazenetsizliği bu dalgalı yürüyüşü bir tesire talibdir. Her işi düşündüğü gibi yapmak, yapabilmek dünyada hiç kimseye nasib olmuş değildir.. Binaenaleyh dünya ne derse desin adalete, hakkaniyete müstenid olmayan mefkureler daima zevale mahkumdur.. Garazkarane ve menfa'at-perestane emellerle ortaya atılan fikirler daima karşısında mukabil ve azimkar muhalefetlere tesadüf ider. İşte Avrupa'nın takip ettiği siyaset de böyle gayr-ı vicdani mefkurelerin muhasarası olduğu için önünde mani'alar haileler zuhur etmiştir.. Emin olalım ki dünya Avrupa'nın yaptığı ve yapacağı usulü kabul itmeyecektir; görüyoruz ki yeni dünyanın alicenab mefkuresi harb ve sulh ile fiilen alakadar olduğu halde Avrupa'nın takip ettiği gaddar ve hunhar siyaseti, medeniyete ve insaniyete menafi' add idilerek yapılan işlere fiilen iştirak itmemeye karar vermiştir. Hakikat, adalet fikr-i insani takip edilmeyen işlerde bu gibi muhalefetler çok görülmemelidir. İmdi bir neşve-i galibane ile adl ü hakkı çiğnemek suretiyle tanzim olunan netice itibarıyla hiçbir fayda te'min idemeyen (Brest-Litovsk ve Bükreş) Mu'ahedeleri'nin adalete menafi' olduğunu görerek dünyayı ayaklandıran Avrupa.. Bugünkü siyaseti ile acaba alem-i medeniyet karşısında bir teessür-i ar ve hicab hissetmeyecek midir? Biz bütün bu hadisat-ı elime karşısında; beşeriyetin duyduğu alam ve teessüratın yüreğimizde inlediğini hiss etmekle ümit-i selamet ve sa'adeti Avrupa'nın ihtiraslar, emellerle mali siyasetinde değil yine şarkın saf ve samimi ruhunda bulacağımıza eminiz. Evet, medeniyet güneşi nasıl ki ilk def'a şarkın şirin ufuklarında tulu' etmiştir. Bugün de alem-i medeniyetin hall idemediği muamma-yı sulh ve salahı şarkın nezih ve pürvakar medeniyeti halledecek, selamet ve sa'adet güneşi şarkdan doğacakdır. H. L. ————— İstihbarat-ı Mahsusamızdandır Zavallı Müslümanlar Buna da mı Medeniyet Diyecekler??!!.. Maraş'da Fransızların harekat-ı kanun-şikenaneleri cümlesinden olarak evvelki Çarşamba günü General Kerret bera-yı müzakere mutasarrıf vekili ve jandarma tabur kumandanı ve polis komiseri ile eşraf-ı memleketi karargaha davet etmiştir. Eşraf ve memurin-i mezkure kable'z zuhur karargaha gettiklerinde general köylerde Fransız askerlerine ta'arruz ve hücum olunduğundan bahisle itab ve tahkir-amiz sözlerde bulunmuş ve cevaben İslamların kimseye ta'arruz itmediği ve bilakis ta'arruz ve tecavüz askerlerden vaki' olduğu halde nezaketen sabır ve sükunet edilmekde olduğu bilmukabele söylenmiştir. General cevaben –siz ahmak adamsınız- diye tezyif ve huzzardan bazılarına ruhsat vermiş ve derhal memlekete ateş açmıştır. Üç gün üç gecedir bütün memleketi ve cevami'yi mevaki-i müte'addeden top ve mitralyöz ve mavzerle döğmekde ve ahali tarafından silahla mukabele edilmekdedir. Maksad-ı asli memleket ve hükumeti ıskatdır. Generalin alem-i insaniyet ve medeniyete mugayir olarak yaptığı bu harekat-ı hunrizaneden memleket yanmakda ve bir tarafdan toplarla tahrib olunmakdadır. Zavallı cezaevi reisi hükumetden evine giderken mermiyle şehid edilmiş ve cenazesi üç gün ortalıkda kalarak ateşden yanına gedilip kaldırmak mümkün olmamıştır. Maktul ve mecruhun mikdarı harb devam ettiğinden henüz anlaşılamamıştır. Mahbusin kamilen boşanmıştır. Ahval-i mezkureye karşı vaki' olan istirhamat general tarafından hiddetle karşılanarak ateşe devam olunmakdadır. Ma'a haza efrad-ı milliye tarafından cansiperane müdafa'a edilmekdedir. Mutasarrıf vekili ahali-i İslamiyeyi müdafa'adan vaz geçirmek için tahliye olunmuş ise de diğer arkadaşları karargahlarından mahbusdur. Fransızların medeniyet namı altında yapmakda oldukları işbu harekat-ı hunrizaneden vaziyet pek elimdir. Ermeniler de muhasine iştirak etmişlerdir. —————— Amasya Kadınları Müdafa'a-i Vatan Cemiyeti Anadolu Kadınları Müdafa'a-i Vatan Cemiyetinin bir şu'besi de Amasya'da küşad edilmiştir. Kadınlarımızın ve hiddet ve tesanüd-i milliyemize iştiraki istikbal ve istiklalimiz namına el-hak bütün efrad-ı vatanın kalblerini fahr u gurur ile kabartmakdadır. Muhterem hemşirelerimiz bize yazdıkları mektubda memleketin istihlas ve istikbali uğrunda en son fedakarlığı yapmaya karar verdiklerini beyan ve iş'ar idiyorlar. Cemiyetin reise-i ulalığını Asiye Remzi ve reise-i saniyeliğini Nazik ve katibe-i mes'uleliğini Nimet Hanımefendiler der'uhde buyurmuşlardır. Mücahidelerimizin muvaffakiyetlerini Cenab-ı Hak'dan niyaz ideriz.