Ahiren fi 5 Kanun-ı Sani sene 326'da akd idilen kongrede cem'iyet reise-i ulası Asiye Remzi Hanımefendi tarafından irad buyurulan nutku ber-vech-i ati derc-i sütun iftihar idiyoruz. Amasya Kadınlar Müdafaa-i Vatan Cemiyeti Reise-i Muhteremesi Asiye Remzi Hanımefendi'nin Kadınlara İrat Ettiği Vatanperverane Bir Hitabe Hemşirelerim! Memleketimizin nasıl bir buhran geçirmekde olduğunu hepimiz bilir ve takdir ideriz. Vatanımız büyük bir muharebenin ferdasında hayat ve mematiyle pençeleşdiği dakikaları yaşıyoruz. Bu halen hatır-nak elbette en küçük kızlarımızdan en büyük validelerimizden cümlenin vadi-i heyecan ve teellümatı olmakdadır. Burada uzun uzadıya mazeden bahsi zaid görürüm. Cihan-şumul bir harbe girdik, girmeli miydik? Girmemeli mi idik? Bu hususdaki tedkik ve tetebbu'u tarihe terk idelim. Her halde bugün bildiğimiz bir şey var ise bu badire-i cihandan mağlub olarak çıktık. İçimizde gözyaşı dökmemiş hiçbir valide ve hemşire yokdur. Her birerlerimizin bir ve belki birkaç ciğerparesini memleket uğrunda feda ettik. Bundaki gaye ve emel memlektin istihlası ve muhafaza-i istiklaliyle sa'adeti idi. Erkeklerimiz serhatlerde, buzlu şahikalar üzerinde, kumlu çöller içinde, deniz diplerinde, sema üstlerinde velhasıl her yerde ve her yerde enva-ı müşkilat ve mezahim içinde arslanlar gibi çarpıştı. Hayatlarını istihkar ettiler. Kadınlarımızın bir kısım her türlü mahrumiyete katlanarak mütevekkilane bir metanet ile onların dikişlerini dikti. Fanila ve çoraplarını ördü. Bir kısmı ise bugünkü beşeriyet içinde en ağır vezaifden olmak üzere gerilerden meydan-ı harbe kadar sırtında erzak taşıdı. Hülasa kadın erkek beş senedir en son cehd ü gayreti sarf eyledik. Fakat Almanya gibi mukadderatımız bizi de mağlub etti. Bu devlet şimdiye kadar birçok zaferlere nail olduğu gibi birçok mağlubiyet acıları da gördü. Çünkü bir ferd gibi bir cem'iyet içinde hayatda kalmak ve düşman hakkıdır. Fakat bu sefer ki mağlubiyet artık Avrupa'nın hakkımızda verdiği idam kararını tatbika en müsaid bir zemin ihzar eden mağlubiyettir. Hemşirelerim! Tarih bizi te'min idiyor ki bir millet kendi beka-yı mevcudiyetini bir azm ü iman ile muhafazaya sa'y ettiği takdirde o millet üzerine binlerce aferiyet yüklense yine onu mahv u zebun idemez. Buna yüzlerce misal göstermek kabildir. Asırlarca ecnebi boyunduruğu altında inlemiş milletlerin izhar-ı mevcudiyet ile istiklallerini kazandıklarını tarih bize pek vazıh gösteriyor. İşte Lehistan, Rus esaretinden kurtuldu. İşte Hindistan, İngiliz esaretinden kurtuluyor. İşte Mısır en aciz vaziyetde esir iken hürriyeti için Britanya hükumetiyle dilirane uğraşıyor. İki yüz bin kuvvetli Malta bile kendi adına muhtariyet te'min idiyor. İrlanda hak ve hayat ve istiklali namına bir dakika mücadeleden geri durmuyor. -Daha var ———❖——— Muhteviyatı Calib-i Dikkat Bir Ser-rişte Diyarbakır'da on beş gün kalarak Harput'a geden Piskopos Kellodekdigikyan Diyarbakır'da iken herkese İslam ve Ermeni milletleri arasındaki su-i tefehhümleri izale ve muhadeneti te'sis için geldiğini ve milletine geçmişi unutarak İslamlarla hoş geçinmeleri hakkında nisyan içinde bulunduğunu söylemiş iken Patrik Zaven Efendi yazdığı ve elde idilen sureti zirde muharrer mektubdan maksad ve fikr-i maksadkaranesi anlaşılmıştır. Mektub Sureti Diyarbakır'da kilisenin içerisindeki ziyaret mevkinde dört komine birleşdi. Adana, Mersin'de teşekkül eden cem'iyetlerin şu'besini burada açmaya muvaffak olduk. Ma'lum olan bir kimse buraya geldi. Çok memnun olduk. Perşembe gecesi saat sekizde kilisede çan çaldı. Süryani ve Ermeni sevgili milletimiz geldiler. Müzakere olundu. Cum'a irtesi günü akşam saat on birde müzakere ikmal idildi. Müttefikimiz Fransız generalin mevki hazırladı. Burada bulunan iki papaz da bulunmuştur. Haleb'deki kuvvetli çetelerimiz Diyarbakır'a gelince size muvaffakiyetlerimizi bildireceğim. Evvelki Taşnaklar gibi değil bunların sözü ve özü birdir. Bundan böyle Osmanlıların fenerleri yani ışıkları baş aşağı oldu. Bizim ışıkların muvaffakiyetlerini yakında size yazacağım. Oraların ışıklarından çok memnun olduk. Şerefine icra-yı şadmani idiyoruz. ————— Diyarbakır'da biz Rus arşiyanın Beyoğlu'nda Sakız Ağacı'nda Ermeni Katolik Ruhbanhanesinde Cercis namındaki şahsa göndermek istediği mektubda şu cümleler vardır. [İslamların sonunu yakında görürüz. Bize nasıl yapıldı ise, bizim de onlara öyle mukabele etmekliğimiz zamanı geldi. Adana'dan iki papaz tebdil-i kıyafetle buraya gelmişlerdir. Ermenilerin küçük yortuları günü kilisede miting akd idilecekdir. İngiliz teftiş memurları buraya gelüb gidiyorlar. Fransız müfettişleri de geliyor. Bunlar bizim hayatımızı taht-ı te'mine aldılar. Ermeni murahhası altı bin altın getirdi. Gerek fukaraya gerek malum olan cem'iyetelere tevzi' idildi. Parayı getiren piskopos Kiyal'dir.] İrade-i Milliye Hayret idiyoruz….. Acaba Ermeni vatandaşlarımız bu hayelperestlikden ne gibi bir istifade etmek emelindedirler. İtiraf idiyoruz bu cihan harbinde büyük küçük bütün milletler az çok zarar ve felaket görmüşlerdir. Amal-i milliyelerine hürmet idiyoruz. Asrın adl ü hak ve milliyet prensipleri dairesinde müstakil bir Ermenistan teşkil itmeleri esası zannedersem her milletden evvel Türkler tarafından tasdik edilmiş saha-i husule çıkarılmıştır. Komşuları ve birlikde yaşadıkları milletler ile ila-yevmü'l-kıyam dahili sulh ve müsalemetde geçinmeleri ve bu vesile ile milletlerinin refah ve sa'adeti acaba şu yukarıdaki tarzı hareketi mi icab ettiriyor. Maksadları Türk memleketlerini Ermenistan yapmak değil mi? Halbuki hakikat şudur ki istihsali adim ve akıbeti mühlik bu hareketleriyle ne biz ne de onlar rahat yüzü görürüz ve şarkda sulh ve sükutu daima ihlal etmiş olurlar. İ'tidal-i demle hareket itmeleri şarkın pek muhtac olduğu sulh ve salah namına pek ziyade arzu olunur. ———❖——— Aksiyon Fransızdan: Türkiye ile On Üç aylık Mütareke “Bulgaristanla sulh imza idildi. Bir Macar heyet-i murahhasası Paris'e istenildi. Bu heyet meyanında Macar asilzadeganından bir kaçının isimleri görüldü. Unutulan ve ihmal idilen neden yalnız Türkiye oluyor? Gayr-ı layık görünmeye sebeb nedir ki mütareke tarihi olan 30 Kanun-ı Evvel 1918'den beri Türkler, tali' ve akıbetlerinin ne olacağını bilmek i'tizarında bulunduruluyorlar? Dünyada hiçbir memleket böyle sürekli tereddüd ve kararsızlığa tahammül idemezdi. Bu tereddüd ve şübhenin Türkiye'ye iyi neticeler vermediğini görmek kolaydır. Bizim için de aynı vech ile Devlet-i Osmaniye'de malik olduğumuz maddi ve manevi azim menfa'atler harb ile sulh arasında ortada kalan bu vaz u halden pek ziyade müteessirdir. Bu kadar büyük menatık ve havaliyi i'tişaş içinde bırakmak, Avrupa için de, nahoş ve garibtir. Bu tezebzüb tekmil Avrupa'yı alış verişden uzak bulunduruyor. Rusya zahire ambarlarının Bolşevikler tarafından boşaltılmasından haklı olarak şikayet edilmekdedir. La-şek Avrupa, Rusya menabiinden mahrum oluyor: Fakat neden Asya-yı suğranın yeni sahaları ticarete iştirak ve mu'avenet eden memleketler meyanından ihrac idilen memalike ilhak ve ilave idiliyor? Müttefikinin karışık siyaseti Bolşevik kargaşalığından başka netice vermiyor. On üç aydan beri tali' ve atileri muğlakda kalan Türkler birçok tedkikat yaptılar. Müttefikin de hayli tecrübeler yaptı. Yunanilerin İzmir'deki vaz'ı pek çirkin bir şekil aldı. Mustafa Kemal'in hareketi ihtimal ki azimkarane ve katidir. Hezimeti bir feragat, bunu da bir harekat-ı milliye takip etti. Devlet-i Osmaniyi parçalamak için evvelemirde Anadolu'daki Kuva-yı Milliye'nin silahlarını almak lazımdır. Kimse yapamadı. Esasen Türkiye'nin parçalanması ne Fransa'nın ne de İngiltere'nin hiçbir zaman menafi'ine uygun gelmemiştir. Şu hakikatin muhtac-ı arz ve irae olmadığı şunun ile sabettir ki meclis-i ali, on üç ay zarfında eser-i cihet-i tedkik-i keyfiyet eylediği halde mesa'ile henüz hiçbir suret-i halle iktiran idilememiştir. Fakat bugün iş değişti; zira Türkler bir millete yakışacak vech ile sahib-i hayat olduklarını bizzat ibraz ve irae ettiler. Müttefik devletler de bu tezahürün husulünü zaman ve fırsat verdiler. Şimdi olanı hesaba katmak lazımdır. Osmanlı hareket-i milliyesi ecnebiler aleyhinde değiller. Fakat olabilir. O vakit de hiç kimse bir şey kazanamaz. Fransa, devlet-i aliyede işgalden ber-devam olduğu, Kilikya ve Suriye'de bir rol oynamakda bulunduğu ve İngiltere dahi ta Hindistan'a kadar El-Cezire'de emniyete muhtac bulunduğu şu zamanda yeneden bir tevakkuf ve fazılaya zemin ve zaman kalmadan Türk mesa'ilini hal ve tanzim için bu devletler siyanen alakadardırlar. Ric'at bu devletlerin vaziyetini ıslah idemez. Bilakis el-yevm {{Versailles Muahahedesi}}'nden meydan olan tezebzübata yeneden birtakım teşevvüşat ilave ider. Fransa devleti neden dolayı Paris'deki Osmanlı heyet-i murahhasası celbi için önayak olmuyor. Daha geç kalınırsa ihtimal ki büsbütün geç kalınacakdır. El-yevm, henüz ahval müsaiddir. Fransa sulha faydalı bir suretde hadim olmasıyla, aynı zamanda, kendine hizmet etmiş olacakdır.” ∼∼∼∼∼∼∼∼∼ Aksiyon Fransız Gazetesi Bir Makalesinde Diyor ki: “Nukat-ı sairede görüldüğü gibi Almanya İmparatorluğu dahilinde kuva-yı askeriye müsta'cilen teşekkül etmekdedir. Mak Kenzen bugün Berlin'e avdet idecekdir. Milliyet-perver Almanlar, müşarünileyhin şerefine Almanya ittihadı lehinde büyük bir nümayiş hazırlığında bulunuyorlar ki bu da fırkalar arasında gerginliği mucib olacağında ayrıca bir endişeyi dai olmakdadır. Keza diğer tarafdan bir temerküz mesa'isi musta'cilen kendini göstermekde ve meclis-i milli devlete mühim vergiler cibayetini te'min eden bir layiha ihzarıyla iştigal etmekdedir ki bunlar bugüne kadar imparatorluğun menabı'ını teşkil idiyor. Bizim tereddüdlerimizden cür'et alan yalnız Almanya değildir. Almanya'ya bakarak Türkiye de protestoya kalkıştı. Anadolu'nun bazı şehirlerinin müttefikler kıta'atı tarafından işgal edilmesi harekat-ı milliye reisi Mustafa Kemal Paşa düvel-i mutelifeye bir protesto telgrafı keşide eyledi. Telgrafnamede deniliyor ki: “Müttefikler şimdiye kadar hakkımızda tatbik ettikleri gayr-ı insani hareketde devam iderlerse bu basiretsizliğin akıbeti pek feci' olabilir ve bu feca'at birkaç memlekete münhasır kalmayarak dünyanın her kıtasına tevessü' ider.”