Milletin İlk Adımı: Ferid Paşa Kabinesiyle Kat'-ı Münasebet! Sade bizim değil, her devletin devr-i inhitatında te'yid etmiş ictima'i ve siyasi bir Hadis-i Şerif olduğunu hatırlatmak için bugünkü vaziyetimizden güzel bir vesile olamaz. Bu Hadis-i Şerif'in yalnız mealini tekrar ediyorum: "Siz ne mahiyetde olursanız evliya-ı umurunuz da o mahiyetde olur!" Filhakika dünyanın hiçbir yerinde ve hiçbir devrinde büyük ve mütemeddin bir millet bulamazsınız ki başındaki hükümet bir takım hırsızlıklardan, hainlerden, vatanlarını satmaya başlamış hayasızlardan ve hangi asırda bulunduğunu unutmuş bir takım cahillerle gafillerden mürekkeb olabilsin: Çünkü öyle bir millet böyle bir hükümeti bir dakika başında tutamaz ve yerine kendi vicdanı ve kendi iz'anıyla mütehassis bir heyet ikame ider. Zulme, hıyanete, haksızlığa, hırsızlığa tahammül idebilen milletler, şer'an de aklen de ancak zalim, hain, haksız ve hırsız olan, velhasıl ma'neviyatı tamamıyla bozulan milletlerdir. Avrupalılar da bilahare bundan mülhem olarak "Her millet müstahak olduğu hükümete nail olur." demişlerdi. Son zamanda bu büyük hakikat resmi notalarda te'yid edildi.. Filhakika bugün İstanbul'da yalnız Babıali hademelerine karşı icra-i sadaret etmekle meşgul olan hain, bundan birkaç ay evvel kendi kendini başmurahhas tayin edip hempalarından birkaç sersemle Paris'e gettiği zaman, devletin menafi'ini aklınca müdafa'a için sulh konferansı reisi mösyö Klemanso'ya (Georges Clemenceau) bir muhtıra tevdi' etmiş ve buna mukabil Klemanso da kendisine bir cevabi nota göndermişti. Bu cevabın en şayan-ı dikkat noktalarından biri, Ermeni fecayi'inin sırf o zamanki hükümet tarafından irtikab idildiği ve bunda milletin hiçbir taksiri olmadığı hakikatini cerh için zikredilen nazariye idi; Mösyö Klemanso diyordu ki: "Dünyada her millet, icraatına tahammül ettiği hükümetin mes'üliyetine iştirak etmiş demektir; ma'sum olan milletler, ancak siyasetini gördükleri idareleri iskat etmiş olanlardır!" Bu söz pek doğru ve bilhassa zulme karşı isyanı nass-ı katı'la emr eden İslamiyet ahkamına da pek muvafık olmakla beraber, Ermeni meselesine kabil-i tatbik olamazdı; çünkü o meselede Müslümanlar müdafa'a-yı meşru'a vaziyetinde idiler. Fazla olarak, milletimiz harb esnasındaki zalim idareyi iskat itmemiş olmakla da itham edilemezdi; çünkü o zaman devlet harb içindeydi. Dahilde bir hükümet meselesi çıkarmak, Osmanlı tali-i harbini herhalde altüst iderdi; fakat Mösyö Klemanso'nun sözü bugünkü vaziyetimize tatbik idilecek olursa, en doğru ve en büyük bir hakikat mahiyetini almış olur; bugün başımızda ne bir harb-i umumi gailesi ve ne de bir tali'-i harbi haleldar etmek tehlikesi vardır; en büyük gailemiz, başımızda milletin mukaddesatını çiğnetmekle zevk alan, ümmet-i Muhammed'in ırzını Yunan eşkıyasına teslim etmekle ceb dolduran, milletin yüzüne karşı utanmadan: "Size kim ne yaparsa yapsın, sesinizi bile çıkarmayacaksınız!" diye mırıldanan ve sonra da padişaha dönüb altı vilayetden vasi' bir Ermenistan yapmak lüzumundan dem vuran hayasız bir heyet-i vükela bulunması ve en müdhiş tehlikemiz de bu hain hükümetin Kürd'ü Türk üzerine ve Türk'ü de Kürd aleyhine sevk iderek Müslümanları birbirine kırdırmak istemesinin resmi vesikalarla tahakkuk itmesidir! Böyle bir vaziyet karşısında müslüman bir millet içün nasıl bir hatt-ı hareket ittihaz etmek zarureti olduğunu iki emr-i dini ve bir Osmanlı heyet-i ictima'iyesinin mükellef olduğu mecburiyet-i siyasiyeyi de Avrupa devletlerinin bir ihtar-ı resmisi bütün vuzuhuyla tayin ider; Bir millet-i islamiye için böyle bir hükümetle kat'-ı münasebet en büyük fariza demekdir; çünkü Kur'an-ı Kerim ehl-i imana müte'addid ayetlerle zulme karşı isyan itmelerini emretmekde olduğu gibi, biraz evvel bahs ettiğim Hadis-i Şerif ile de bunun en büyük bir vazife-i diniye olduğu sabettir. Fazla olarak, eğer mevcudiyet-i siyasiyemizi idame etmek istiyorsak Osmanlı sıfatıyla da Osmanlı teb'asını yakub kavuran bir hükümetin icraatına tahammül itmemekle mükellefiz: Çünkü hakkımızda son hükmü verecek olan Avrupa bize diyor ki: "Bir millet, icraatına tahammül etmiş olduğu bir hükümetin mes'üliyetine iştirak etmiş demekdir!" İşte bütün bu dini, siyasi ve bilhassa hayati mecburiyetleri nazar-ı itibara alan millet, Kürd aşiretlerini Harput Valisi Ali Galib (Ali Galib Bey) ismindeki rezilin kumandası altında Sivas Türkleri üzerine sevk etmek ve milletin Padişah'a telgraf çekmesine mani' olmak teşebbüsünde bulunan heyet-i vükelanın bu son hıyanetine aid resmi vesikaları görür görmez, geçen akşam Allah'ın emrine, Peygamber'in kavline, kendi hakkının büyüklüğüne ve bilhassa Sulh Konferansı reisinin de tavsiyesine ittiba iderek telgrafhanelere hücum etmiş ve sabaha kadar Anadolu'nun bila istisna bütün vilayetlerinden, sancaklarından, kazalarından İstanbul'daki hain hükümete sürekli bir la'net-i milliye yağdırmış ve o günden itibaren heyet-i vükela ile her türlü alaka-i resmiye ve hususiyesini kat' etmiştir. Millet böyle bir hükümete müstahak olmadığını bu büyük müttehid hareketiyle bütün cihana karşı isbat etmiş olduğu gibi, mösyö Klemanso'nun tavsiyesini de yerine getirerek gelecek müzakerat-ı sulhiye esnasında bir de bugünkü hükümetin şerik-i cürmi add edilmekten kendini kurtarmıştır! Fazla olarak, bu suretle her türlü ta'arruza karşı milletiyle beraber olduğunu söyleyen Padişah ile millet de ittihad etmiş olduğundan, artık hainler için adalet-i milliyeye teslim-i nefs etmekten başka bir şey kalmamış demekdir. İsmail Hami ∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼∼ "Vesaik-i İhanet" Dersa'adet Numara 906 3 Eylül 335 Bizzat halledilecekdir. "Şifre" Elaziz Valisi Galib Bey'e C 2 Eylül Sene 335 Arz olunmuştur. İrade-i seniyesi bugün sadır olacakdır. Binaenaleyh kesb-i kat'iyet etmiştir. Talimat şudur: Ma'lumunuz olduğu vechile Erzurum'da kongre namı altında birkaç kişi toplanarak bir takım kararlar ittihaz ettiler. Ne toplananların ne de ittihaz ettikleri kararların esası, ehemmiyeti vardır. Fakat bu haller memleketçe bir takım kıyl-ü-kali mucib oluyor. Avrupa'ya ise pek fena mübalağa ile aks ettiriliyor. Binaen'alazalik pek fena su-i tesirat hasıl etmektedir. Ortada şayan-ı ehemmiyet hiçbir kuvvet hiçbir vak'a olmadığı halde mücerred bu mübalağat ve su-i tesiratdan endişeye düşen İngilizlerin ahiren Samsun'a epeyce kuvvet çıkaracakları istidlal olunuyor. Hükümetin umum sırasında tarafınıza da icra eylediği tebligat-ı malumeye mugayir harekatına devam etmekte olur ise çıkarılacak ecnebi kuvvetlerin Sivas'a ve oradan daha ileride [*] "...." ylerek bir çok mahalleri işgal etmek ihtimali ba'id değildir. Bu ise memleketin menafi'ine bittabi' münafidir. Erzurum'da toplanan eşhas-ı malumenin kariben Sivas'da ictima' iderek yine bir kongre akd etmek istemekde oldukları muhaberat-i vakı'adan anlaşılıyor. Böyle beş on kişinin orada toplanmasından __________________________ [*] Şifre hall idilememiştir.