Dükü kasmın hülüaner: ti ile evlenmek üzere kalkmış Fransaya gelmiştir; müs, takbel Fransız kraliçesi Ren nehir) üyerinde bir adada resmen Fran. sz vatandaşlığına kabul ediliyor. Ren nehri üzerindeki adaya A. asturyah olarak ayak basan Pren es burada Avusturyalılıktan Fes. men syrıldı, Ve bu ayrılışın maddi timsali olmak üzere Prenses eda. ya kendisini karşılamak üzere ge len devlet adamları karşısında baştan ayağa soyundu, Fransız el» bisesi giydi. Zavallı çocuğun üze- rinde anayurda ajt tek bir hatıra. win bile kalmasına tesriait razı olmayordu, bundan dolayı boynun daki altın haçı, parmağındaki yü. #üğÜ bile çıkardılar. Kıraliçenin bu çocukluk hatfralarımı bir daha gör memesi mukadderdir. — İste bu anda on üç yasında se- lin Fransız toprağına ayak bastığı Tarihin büyü ük davala' 18 — Giyotinde Can Veren Kıraliçe Toplayan : ,Muzatfer Esen (aktı. İnsanes duyuş ve düşünüşü - .İ me de hiç bir şey denilemezdi, Fa, kat Fransız veliahdı ile evlendiği vakit olgun, değildi, hafif meş. rep, düşüncesiz, daldan dala ko. nan bir kız olan Mari Antuvamet- ten Fransız tahtına oturacak bir &ız yaratmak hayli güç bir isti, Bunu ânnesi Mari Terez de his, setmis, kmına uzun uzun nasihst- ler vermiş, Framaya o Sittikten sonra bu nasihatlerine mektuplar. la devam etmekte de kusur etme. mişti, Versay sarayına yerleşen Viyaf nalı veliaht karısının etrafında uyandırdığı tesir hiç de fönn de. ğildir, Uzun zamandanberni ba kadar güzel bir prenses görmiyen bütün saray halkı Mari Antuva. tur yürüyüşü ile dudaklarını süs. denecek kadar genç kadının etrn, finda hilrmet, çekinme, hattâ kor. kolan örülmüs bir (laire çizmek: neti seviyor; gelinin hanedanının | mirası olarak muhafaza ettiği mağ | Giyen istihfafk gülümseme çocuk | ilk saniyede hüngür hüngür ağla” mağa başladı. Etraftakiler bu ağ» | tedir. layısı bu güzel Ve sevimli çocuğun | o Fakat Mari Antuvanet Kransız “istikbal; İçin bir uğursuzluk say. ; Sarayınm Çete zündüz devame, idılar, Esasen bu uğursuzluk faleı, | den teşrifatına bir türlü alışama. çirkları zavallı Kıraliçeyi giyotine | mıstır, Vâkıa Avusterya Sarayın. kadar takip edecektir . i İKİNCİ UĞURSUZLUK: i Asıl düğün 16 mayısta Versay saraymda yapıldı, Versay kilise. sindeki öyinden sonra nikâh kâğı- dını evvelâ Kıral imzaladı, İmza» lanma sırası genç Prenses Mari Antuvanete gelirce o mütereddit ve çekingen çizgilerle imzasını a tarken kaleminin ucundan ineş parşömen kâğıda bir damla mü. rekkep damladı, Dedikodudan koş anan, kücük hâdiselerden mani çıkarmaktan zalim bir tad duyan büyük halk kütlesi bu lekeye der, hal bir danıza yapıştırdı; müstak. bel Kiraliçenin ömrü karanlflar içerisinde geçecektir, Gecş Versayın zeniş bahçelerin de merasim yapılacaktı, fakat ha, va birdenbire bozdu, gökyüzü ka, rardı, Korkunç bir fırtına koptu, Simsekler birbirini kovaladı, ar. kasndan da ortalhığ': Sele Veren bardaktan boşanırcasına bir yağ. mar, İ Bu beklenmiyen fırtınaya yine bir uğursuzluk manast verildi, Ya l kat daha hiç kimse bu izdivacm | meydann çıkaracağı yeni hâdise, | lerin farkında bile değildi. Düğün gecesi güzel gelini, ge. lin odusında beliyen âkibet uzun yıllar herkese Ve tarihe Mmeçhii kaldı. Fakat sabahleyin tombul veliaht ve çok güzel eşi tamamiyle nes'esizdiler, Zira veliaht yıllarca geli kalan sıhhi arzası yüzünden Mari Aptuvtnete koca olamamıştı. Yeliahdin tedavisi uzun sürdü, ve'bu arızanm ortadan — kaldırıl. vin bir smeliyap icabediyor. Ön #bae Emi bi ameliyata Ancak evlenmesinden yedi yıl son ra râzı olabildi, On Altmer Kaj, Antuvanet ile müşterek haynta baslarken artık Kıral olmusta, GENÇ KRALİÇENİN MUSUSİYETLERİ: Mari Antuvanet çocukluğundan beri ateşli bir kızdı, Çocukluk yle larını Şönbrön sarayım bahçele. rinde kardeşleriyle kovalamaca oynıyarak geçirmisti. o Calışmağa, bir Şeyler öğrenmiye hic niyeti Yoktu, zekâsini dersten kaçmak, öğretmenleri aldatmak için kulla. nıyordu, Fransız Veliahdr ile evlenme ih. timalleri bas gösterdiği sırada gü- rel Avusturya Prensesi henüz o kuyup yazmayı bile iyice öğrene. memisti, Umumi malümatı çok ek. sikti, mübikten de bir şey anla, miyordu, Evlenme saylaları çıka» çıkmaz Mari Antuvanetin tahsiliyle sı bir alâka başladı. Prenses her gün Hans dersleri almağa başladı, Fran swea öğrenmesi işin bir müddet da da teşrifat çok sıkıdır. Fakat teşrifat yalnız merasim zaman, rma mahsustur, Resmi yaman. i lar dşmda, samimi bir hayat yar Şanır, Fadnt Versayda uyumak hi, le protokola tâbidir, Kıraliçe ol. madân evel olduğu gibi Kıraliçe olduktan sonra Fransız sarayının sıkı teşrifatına alışamadı, Ve bu hayata uyamayışının cezasını çok ağır olarak çekti, Versay sarayına Yerleşen Mari Antuvanet ile İhtiyar Fransa Kı, ralı On Beşinci Lninin genç öz. desi Madam Dü Barri arasında çe- tin bir çarpısma basladı, Bu çar» pısmayı açan Madam dü Berri de, #4, veliabhdım heniz çocuk dene- eek kadar genç karrıır. Daha ( doğru bir tâhirle bir halk kadin olan, hatti bir aralfk umumi evle. dilen Madam Dü Barrinin Versay sarayına yerleşmesini bir türlü çe. Kkemiyen Kiralın üç kızı, kendileri nin bir türlü acmağa cesaret ede. medikleri bn çetin harhi, Avnetur yalı Prensese actırmışlardı. Veliaht karsiyle güzel gözde a. rasmda başlıyan bu çarpısma “a. dere bir teşrifat kavırasıdır, Ve protokol ihtilâfından o doğmustur, Versay sarayında harfi harfine ri- »yet edilen etiket kaidelerine gös Te kütük mertebede bulunanı kim. / seler büyüklere söz söykyemezler, ancak büyükler tarafmdan hitap edildikten #onra cevap verebilir. fer, (Devamı sar) — Güzel bir kız deği imi” -— Evet Şeyda hamım,, Sustu ve biç könuşmarlan, h kümet önüne geldik. Neş'esi muş yorulmuş gibiydi. — Tramvaya binip dönsek mi? Dedi ve sonra birdenbire vaz Zesti: — Hayır, suradan bir arabaya yar İzmirin kordonunu gör. mek isterim, Garip sey: Birdenbire yine ne$'esin; bul- susta, Fakat anladım ki, bu halin. de bir zorakilik, bir enliyet vardı. Kordon, göğsüne aldığı büyük bir kalabalık ve kisa mesnfelerle nöbet tutan gaziroları ile velvele. Ti, alımtılı hir gere yasıyordu, © Garinolar trklim tıklım doluydu, -— Dönüşte oturalım. Dedi, Kordonu beğenni$ti, — Böyle bir sahil İstanbulda da yok, Diyor ve arada, sırada Karşıya" kaya bakıyordu: e Pırıl pırıl, bir sıra parlak İn- Yine birdenbire sordu: — Niçin bana Şeyla hanım di. ye hitap ediyorsunuz — Nasıl isterseniz öyle söyliye, n A 3 ER — Aksam Postası Yusralard a | Kumara ve kumarbazlara dair ——ı() — Bu yazılarımı sayın polis müdürümüze ithaf ediyorum — İUHAKİKA, kahveler, kipneşbaneler kumarhane değildir, Fekat buralarda oyun Oynündığı için, çocuklar, talebeler ve gençler güreneğin tesirile oyüna alışıyorlar. Bunun içindir ki, bu gibi yerlerin, öyle on beş günde, ayda bir değil, hergün kontrol edilmesini tatiyoruz. Oralardan, yalnız talebeleri değil, umumiyetle gençleri, çocukları kal, dirmak lâziradir, Zabita bu hususla cezrl tedbirler almalıdır. Burada bir sual açmak kzn; kahvelerde oynanılan oyunları kumar nevinden söyabüjr miyiz? Zabıtaya göre kumardır, Bu kanant yüzündendir ki, çok defa kahve, leri kapatıyor, sahiplerini mahkemeye sevkediyor, Fikrimizoe, bu doğ- ru bir batşket, değüdir. Çünkü, kanun, ganbot alman oyunları kumar nevinden saydığı gibi, birkaç kişiyi kapak bir yere toplayarak oyun oynatanları kumar harici sayıyor, Bu tarife göre kabveleri kumarba, ri İkumazbaneci sayabil er, müşterilerine verdikleri Age; tavla gibi oyun Aletle, ız olarak ganbot almazlar, bina mukabil lokum ve kah, z, Bundan başka, fk! veya önla Yazla oyuncu arasında para, nn oyun oynasalar dahi, bundan kahvesinin malümafı olmadığına, olamıyacağına göre, dükkünm kapatmak doğru bir hareket sayıla. mer, Devlete karşı biltün verg; müketlefyetlerini ödeyen bir adamın, ticaretgâbımr birkaç Ay kapatmak, onu zarara sokmak, iflâsa sürükle, mek demektir. Kahvs oyunlarını kumar hevinden saymâk, Ylzımgelirse bunu 1, Sn etmek, dükkân sahiplerine, şu ve bu oyunları oynatmayınız, de, mek lâzımdır, Bu yapılmadıkça, gizli bir akidden, bir anlaşmadan baş. ka bir şey olmıyan kahve oyunlarından dolayı, kahvesiyi kabahat: görmelk doğru değildir. Bu hareket tarz, bu telâkki bem birçok haksızlıklara sebeb Olu. yor, hem da biv takımı sulletimallere yol seçiyor. Kanuni mernuiyetin ve polis beskınlarının kumar #sigınmnı dur, duracağına kanl değiliz, Menfi gnzsbatın tesiri — hele bunlar müsavi şekilde olınazes — ancsk ahlâki kabahatleri gizler, belki de fazlalaş, masma man our, Fakat bütün bütün kökünden kaldıramaz Bunun için, bu yonun hasfalığın tedayi çarelerini maneviyatta aramalıdır, * Yalniz bir soktayı daha belirtmek isterim: Zabıta kumara ve kumasbazlarin uğraşırken, bütün dikkatini bir ümarer İle, birkaç kahve östünde teksif ettirmemeli, ge. iyete geçip, bu işl geçim vasıtası yapanlarla uğraşmak, kumar pertilerine mani olmaldır. Kulüpler ve kumarı malşet vasıta: yapanlar hakkındakı bilgi ve #kirlerimi yarınki son yazımda yazacağım, ne, kahvesi Gün gelip lânet okur arkandan öz evlâdın, Aman sefil olursan sakın oynama kumar? » LAEDRİ (8) Bundan evvelki yazlar 16, 17, 22. 28 şikkânunda çıkmıştır. Sundan,Bundan NA RA Venedik şehri nasıl tanzim olunacak Marp devam eder, birçok Sehir, ! cak, uzun senelerin gayretiyle, leri harap eylerken, Kara, hava, | son seklini alan ba plânla halle, deniz muharebelerinde yanan Yı. | dilmiş oluyor, kılan memleketlerin, müstakbel £. Ilk ve en mühim olarak yapıla. mar plânları yapılıyor. İngiltere - cak Şey, zamanla aşınmış ve kanu de, harp sonrası için, bir komis. ; otomobülerin vücüde getirdiği dal şimdiden plânlar vücude ker gelarm darbeleriyle edelenmiş © i mek İstemem, Otel daha münasip, (di. i de o keskin zekâ ne gezer. Allaharsmarladık.... Akşam yediğimi bile unuturum, — Güle güle,. Uğurlar olsun... Nerde kaldı ki İstanbuldakini has * iriyor, Alhsanyada da böyle,, ev lan eski saray terrellerinin ve 15. Nakleden Burhan Burçak İireceğinizi söyl söylemiştiniz! — Kösonin mi?. O dükkânı bar padı, — Ya Fazılın rakısı? — O da Mersinden ayrıldı. — Siz Mersini o kadar methel- mişliniz ki. — Adi bir şaka... — Ya benli Merzeka?., — Benli Merzuka mı? İki aydan» (Baştarafı dünkü sayıda) — Mersine niçin geldiğinizi lük fen söyler misiniz? Refik bozuldu: — Ben mi? Dedi. Şey. evet. Mersine niçin geldiğimi soruyorsus| nuz. Şey.. Bilmem... — Nereye indiniz? — “Büsbütün hayretle) bir yere İnmedim. Doğru buraya geldiğimi söylemiştim sanırım, beri artık teşerrüf etmiyorum. Ça” — O halde size Şefik beyin ote) gı dinlemekten zevk alamıyorum. lini tavsiye edeyim, Dalma istirahat, (Saatine bako- — (Pek fena bozularak” Şefik) rek) o.. Yemek vakti gelmiş, Ban» | beyin oteli mi? müsande, Bu dedikleriniz. boş şey- — Yahut Murat beyin oteli... Sis) ler beyefendi Siz de Mersinde her se evimde bir oda ayırmak istere; kes gibi vakit geçirmek mecburive dim. Lâkin görüyorsunuz, Yerimiz| tinde kalacaksınız, Allahersmarls- pek dar, Bundan başka refikrmin! dık Ahmet., halası da misafirimiz. Allı Ohafia| o Ahmet Kara, arkadaşı çıktıkları kadar burada kalacak. sonra bir kaç dakika sustu, Sonra: — Pek güzel... Sizi rabalsız ele) | — Mergubün hakkı var. Beyefen- — Hakki mı var? Karaça: —Evel., Mersin bir İstenbulluyo — Nasılsın Ahmet? Dedi. eğlendiremez, Refik Merçubu görünce kendi| OPefik yol kendine: “Vay... Mergup bey... Nel münfall; hoş Issadüf.,, Diye söylendi. — O balde Allahaısmarladık des Bu. sırada odaya mergup girdi...| Ahmet çantasını kavradı» Ahmet Kara, Merguba: tum... — Peyefendiyi tanıdın mı? Diye| (Dedi, sordu, Ahmet Kara, Alayer bir gülümse Mergup kayıtsız bir halde: me İle: : — Bilmem, diye cevap verdi. — Sizi yemeğe alıkoçmak ister — Canım, nasıl lammazsın.., Bir) dim azizim. Lâkin ne çare... Bagün akşam İstanbulda lokantada beraber | kaynanam pek hasta. Neş'esi yerin» yemek yediğimiz Refik beşi tanm| de değil, Fakat telâfisi mümkün. madın mı? Hani Mürsel de vardı. | Gene bir gün bizi şereflendireceği- Mergup, ayni keyıtsızlıkla: nizi ümit etmek isterim, — Hele sorduğuna da bak., Bene) (— Hiç şüphe vok beyefendi... Urlıyacağım, (Refik beye) Mersine niçin geldiniz (beyefendi. Hangi| (Martta, elinde bir seyyahat çan mühim sebep sizi köyümüze sürüke| tasile şimendüferden Mersine çık» ledi. t. — Köy mü? İstanbulda böyle Yolda ilk rasiladığına Ahmet be söylemi; Ahmet beyle Des| yin werede sordu. raber Mersini methediyondunuz, Refiğin muhatabı bu süalden Şaş» | Ahmet Kara söze karıştı: kın bir balde: —Mersin şiendi pek değişti. — Hangi Ahmet bey, Mersinin Baç Mergup teyit etti: hemen bemen çarısı Ahmettir dedi, — Evet,, Mer şey değişti, Refik düşündü. Evet hangi Al — Beni kösenin lokantasına gös mel beyi arıyordu. Du sunle ceva» vermekten aciz bir haldeydi. © pılmıstı, Halbuki, ondan sonraki | gün akşama kadar şebrin altını Üs 12 sene de, parasızlık yüzünden | tüne getirdi. Ahmet beyi belki yel tarama ve temizleme İsleri yapıla. | Miş kişiden sordu. Nihayet bir kw madı, Sonra, son senelerde, bu ise | Dı önünde rastladığı yaşı bir ka: tekrar devam edildi, Bu arada ye | dına: leri yıkılanlar için, evler, mahal, ; tined noktalarının tamiri veya ye. m batti sehitler meydana ge. | niden İnşasıllır. tirllecek, İ Kanallar yine etkisi gibi gehe İtalya da tarihi bir sehir olan ; vin başlıca el alimi ylatak Venediğin tanzimini düşünüyor. | tar, Yalnız bunlar arasında, di. Gazetelerin yazdığına göre, Vene: | ğer kanallarla irtibatları bulun dik, hazırlanan bir plâna göre dü- | masından birer durgun su halin. zeltilecektir. de bulunanları doldurulncaklardır. Vencilik, senelerdenberi, İtal Kanallar, dsimi bir gayret isti. yon wimarlarınm yihinlerini yoran | yen su yollarıdır. Çamur ve diğer bir meseleydi. Burada, mühim | maddeler, kanallerm zeminini se. tamirler, gemis mikyasta inşaat | nede 9 Santimetre yükselttiği için, ve ıslahat yapılmak lâzmdı, Bir | 1925 senesine kadar, tarama ve sürü meseleler vardı ki bunlar, an. | temizleme isleri muntaxaman ya. 10 Sevinçso gaşr Iht'vari ellerimi | hışıyordum, Şimdi kendimi o kadar tuttu ve başını omuzuma koyur gi | da hasta buluyorum ki. bi oldu, Sonra utanarak çekildi.. Onun bir şeyler söylemeğe ha“ Sıcak, nefis kokulu bir havanın bütün varlığımı sardığını duydum. Birdenbirç Salim; hatırladım, 1 çim sanenlı, Hayatim büyük bir o. yununa kapılmış gibiydim. Fakat ne olutsa olsün Mukavemet ede. cektim. Seyda benim için ancak ve ureak, kördeşimin sevdiği hez ola, bilirdi. e Bedbahtlığımın öleüsüz derinliği içinde dişim; sıkarak, kal bimi kemirerek yasamağa mecbur dam, Banyoları geçmiştik. arabacıya slendim se — Dönelim. Klorinidi gazinosünda indik. Söyle kalabalıktan uzakça bir ma sa bulabildik, Buradan hem'etra. frmazr, hem de caddeyi iyice güre, biliyorduk, Mükemmel bir mürik slineaya kadar hiç konuşmadık. z»landığını hisseder gibi oldum, Vakit bırakmadım: — Salimin de şimd? burada bu lunması ne karlar iyi olurdu” Dedim, Durdu, Yüzüme baktı, Kaslarınm hafifçe çatıldığını ve gözlerini, biisbütün gölzeleniliği. ni serdim, — Yalrızlığınızdan sıkıldın me yoksa Saim?, Zekülr, keskin ve beterikli ko, nuşuyarda, Şaşırmıştımı: — Hayır, ne münasebet Sey, da?,, Bumu nereden çıkardınız? — Cümlenizde böyle bir mana | çiririz, var da, — Hayır, kat'iyyen., yalnız. Şu var ki, Sörime devam edemedim, Elin “eki küçük keten mendili asabi yetle burusturavordu. — Devam ediniz, ve birden karar verdim, elim. me buna. ill yalmammararıdar lemi tamamladım: ni binalar insist için de bir takım yerler kurutuldu, Plânda, dikknte alınan nokta, rlerin korunmasına hasredilen gayret sırasında, şeh, rin sıhhi vaziyetini ve Übâret ha. yatını alâkadar eden ihtiyaçlar da vnutulmarmıstır. Seğbk veziyeti Frezroryn mahallesinin yıkılma #mng icabettirmektedir. Bu mahale le yıkıldıktan sonra, yeri dikkatle kurutulacak ve orada yeni bir ma, #elle vücüde getirilecektir, — Onnn size karşı büyük bir yakınlığını biliyorum da onun için. bana dsima sizden bahsederdi Şeydanın yüzündeki kan, niça. lan bir deniz gibi çekiliverdi Bası önline doğru düştü, Fakat bir sey söylemesi de lâzmdı. Buna hi seti: aş dedi. Salim, çek iyi kalpli, ve) arı, Yün insanlardandır. Bundan sonra uzun müddet süs» tuk, Dalgın Ve düşünceli muziği dinliyordu, Ben de içimde, büyük bir yeisin ağir ve bulanık akışıar seyrediyordum. Ona, Salimin ken. bu suretle, başka şeyler de söyl. isterse Ke a Banu söylerken dudaklarımda ner ve sitemli bir gülüş titredi, — Bayan, Ahmet beyi tanır m» sın? Diye sordu: Merdivendeki Tayan, “hangi Ah- met beyi?” gibi bir sual sormadı — Evet.. İşte şa meydanlığın s0. nundaki kapıyı görüyorsunuz de Bi) mi? Yanında bir dükkân Yar, Onun yanındaki evin İkinci katın da... — Teşekkür ederin. Refik tarif edilen yere gitti, Ka” pıyı çaldı. Genç bir kız göründü: — Kimi istiyorsunuz? — Pay Ahmedi? — Siz kimsiniz? — Kendisini (hayrette < Bıra mak istemem. Adımı bildirmeğ” lüzum görmüyorum. Fakat ne İse. Onn “Refik Temkinli” dersiniz. Bir kaç dakika sonra kapıya dö rüp gelen genç kir: — Bayurunur, dedi, Refik girdi. Ahmet Kara neş'e siz, soğuk, durgun bir tavırla © da kapısından içeriye girerek ha tif bir sesle: — Sizi beklettiğimden dolayı Be ni mazur görünüz beyefendi. Dedi. Refik elini dosluna uzaltı: —Aiz dostum, Dedi, Sizi bul maktan (artık nerdeyse ümidim! kesmek Üzereydim, müşkülara ne gelirmiş bulunuyorum. (Yo' çantasını göstererek) Nerede otura- em — Nasıl istiyorsanız, böylesi mü» kemel., — O rahalsır olmayınız erizim Ahmet... — Dedikten sonra kendi kendi» ne: “beni birdenbire karşısındı görmekten o kadar şaşırdı ki otu” racak bir İskemle bile göstermeyi akıl edemedi. Diya Hüşündü ve bir sandalye çekerek olurdu. Ahmet Kara soğuk bir tarzda sü: Yatırlıyabit. — Görüyorsunuz ki vadlimi yeri